31 Ocak 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

31 Ocak 1942 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 31 tkmcîkânun 1942 Korunma mı tadilâtı Kanuı?^8unkü Mecliste hararetli müza kerelerden, Başvekilimizle üç Vekiltn mühim bevanatından sonra tasdik edildi (Baştarafı I inri «ahife.le) melhuz olan nizamsızlıklara meydan verrnemek için yapılmış ve kurulmuş bir müessese olduğunu ve üçüncü defa tadil edilen bu kanunun yeni ihtivaclaıı karşılamak için hükumetçe alınacak tedbirleri ve esasları vazettiğini söylem ş, bir taraftan ihtikâr ve istismsr aleyhinde, bir taraftan tasarruf lehinde söz söylerken kendi evlerini şeker, pirinc, buğday çuvallarile dolduran münevverlerin simalarına riyakârlık damgası vurmak lâzım geldiğini, feragat ve fedakâr1 lığın millî İşlerde en büyük düstur o duğuna kani bulunduğunu zikretmiş, bilhassa münevver tabakanın üzerine aldığı vazifeler; tebarüz ettirsrek hükumetin bu kanunu tatbik ederken azami siddet göstermesi ve bilhassa milleie nümune olmak mevkiinde bulunanlara karşı asla merhamet etmemesiru rica ederek sözlerine nihayet vermış ve alkışlanmıştır. hareket etmemiz lâzım geldiğini, para meselesinin ehemmiye.li bir şekil aldığını, bir Türk kâğıdının altın para ile üç kuruş otuz paraya düştüğünü, halbuki bir ekmek 14 buçuk kuruş hosabile bir altının 14 lira etmesi lâzım geldığ^ni ve buna rağmen 34 liraya gittiğıni söj lemiştir. Sırrı Içöz (Yozgad), kıyafat tesblt edümedikçe bu lüksün önüne geçLmek kabil olmadığmı, şehira ve köylü kıyafetinın ayrı ayrı tesbit edilmesi lâzım geldiğini, bütün memurinln ayni bir resmi elbise gıymesı lâzım geldiğım söylemiş ve buna bazı meb'uslar tarafından, herkesin yeniden eblse yapamıyacağı tarzında İ.iraz edilmişt.r. Bir bekcinin Ceci ölüıtıü haberleri Ilint ve harb Harbin doğurduğu tekâmüller Bir bak.şta birbirine zıd gibi görünen bu iki melhum arasında haldkatte çok yakıniık vardır. iüm tarihi bdkımından harb insanlara, direk veya endirek, hür. riyetlerini kazandırmak kaygusile yapılan bir çarpışmadan ibaret olup ilim adaınlan ve san at erbabının enerjilerini çoğaltmak ve konsantre etmek bakımırıdan faydalı cephesi de vardır. Kara, denız ve hava harb teçhizatında yapılması lâzıtn gelen bir takım tadiller ve ıslahların harbı takib eden sulh zaman:naa faydaları â"ikârdır. Harh esn.as.nda beşer faaliyetinin büyük mikyasta artması, kültür ve medeniyetin ilerle. mesine hizmet eder. Harbler yüzündtn yenı terbiyevî ideallerin doğması keyfiyeti çok görülür; bu yüzden yeni tipten ilim enstitOleri kurulur, ilmin terakkisi körüklenınıs olur, Ciı yedinci asırda İngilterede kurulmuç olan Royal Society adlı ilim cemiyetınin nıodern ilmin temel taşının atıl. maanda ne kaiar büyük rol oynamış olduğunu evvelki yazılanmda bildinnıştim. Gerek bu ilim cemiyetinin ve gerekie Milton akademilerinin menşeleri İngüterenin geçirdiği Crornwell rhtilâlin de yatar. Bir çok ilmî keşiflerin do. ğur.ı yeri olan (Ekol politeknik) de Fransa büyük inkılâblarınm ihüyaçlarma cevab vermek üzere kurulmuştur Birinci Napolyon'un dehası sayesinde Fransada kültür işleri baştan aşağı ıslah edilmis ilim akademileri tesis olunmuş, liseler açılmış, ekol normal yeniden kurulmuş ve üniversitede ıslahlar ya. pı'mıştır. Harbin cemiyete yapmış olcîuğu nü'uz ve tesirlerden biri Pasteur'ün ycti;mesı ve ilimde bir bab başmın açılmasıdır. Gcçen Büyük Harbin ilim ve endüs. trjde ne büyük tesirler yapmış olduğunu nruhtelif vesilelerle yazdığımız yazılarda bildırdik. Dünya haritası bir takım siyasî hududlan çevrildikçe ve bu hududlar içinde ayrı ayn milletler ve hükunetler bulundukça, insanlann his ve hars taraflan galib olmakta devr.m ettikçe harb tehlikesinin önüne geçmek imkânsızdjr. Tabiatın bir nizamı varsa o da her şeyin muvazene haline girmesidir. Buna vannak için de bir takım muvazenesiz. likler, yan; nizamsızhklar görüyoruz. Bir rakk^;ın topu muvazenet vraziyetini ahnağa çalışır. Buraya varınca birdenbire durmaz. Potansiyel enerjisindeki kayba mukabil ginetik enerjide kazanc olur; top öbür tarafa yükselir. Bu kayıb ve kazanclar arasmda bir de hava mu. kavemetine karşı daimî bir kayıb var Nih.ıyet bu kayıb yüzünden top muvazenet vazivetinı alır. İki cisim arasında. ki elektrık potansiyel farkı muayyen bir miktan gertiği zaman nasıl bu iki cisim arssmda bir şerrare çıkarsa cemiyetlerde böyle oluyor. Mademki insanlar Bingazinin işgalinden sonra İtalyanlar bir Hind taburunun teslim olduğunu bildirîyorlar Berlin 30 (a.a.) Alman ordulan Başkuma::danhğının resmî tebliği: Hususî bir tebliğde bildirildiği gibi şimalî Afrikada Alman İtalyan kıt'aları Bingaziyi almışlardır. Yazan Bir mahalle bekçisi vazife başında vuruiarak öldü Prof. Salih Murad «Spekülâsyona karşı tedbir alınmalıdır» Berç Türker (Afyon), sözlediği uzun bir nutukta halkın şiddetle muhtac olduğu mallar eksilmişse, ticaret muahedeleri sayesinde istediğimiz malı memlekete ithal edebileceğimizi hatta İngiltereden bir müddet için buğday ve srpa ithalinin kabil olduğunu, hayat pahr^iılığını teşdid eden mühim bir sebebin altın üzerinde spekülâsyon olduğunu ve buna karşı tedbir alınması icab ettiğini ve şimdi müzakere edilen kanunun millet menfaatini korumak için ikmal edilmiş bir eser olduğunu ve bundan dolayı hükumetten tedbir istemeyı bir vazife bildiğini alkışlar arasmda söylenniştir. «Beyhude dedikodulara meydan verilmemelidir Emin Sazak (Eskişehır) altın işini ele alrnış ve paramızın bütün dünyadaki paralara nazaran en sağlam olması lâzım gelirken altm fiatlarını lüzumsuz surette inip çıkmasmdan zarar gördüğünü ve bu altın İnip çıkmalarmın borsaya kabul edilmesini doğru bulmadığını söylemiş, korunma kanununun iki aydır encümende ne kadar esaslı surette ve didine didine tetkik edildi ğini, etraftaki tenkidlerin, dedikoduların tamamıle lüzumsuz olduğunu, işin millî mücadeledeki ruh ne ise ayni ruhla tutulması lâzım geldiğini söyliyerek hükumete muvaffakıyetler temenni etmiştir. Evvelki gece sabaha karşı, Beyoğlunda apartıman kapıcısı Arifin oğlu İbrahim, babasile bir meseleden dolayı münakaaş ve kavga etmiştir. Hiddetle sokağa fırlamış, babası peşinden koşarak oğlunu tekrar içeriye almak is:ey:nce, İbrahim dönmek istememiştir. Ve kendisini içeriye sokmak için yanına kimse yaklaşmasm diye, cebinden tabancasını Kâzım Nami Durunun tenkidleri çıkarmıştır. O sırada oradan geçen bekBuno.au sonra Kâzım Duru (Manisa), çi Mevlud, İbrahimin tabancayı cebine meb'us avkadaşlarının hükumetten bu koymasmı ihtarla, kolunu tutmuştur. kanunun doğruaan doğruya icrasmj, Bu aralık tabanca kazaen patlamış, çıhatır ve gönül tanımıyarak ayni surette kan kurşun, bekçi Mevludun karnına tatbik edilmesini isterlerken hükâmetin saplanmıştır. Mevlud, yatınldığı Bey> apamıyn:ağı işleri de arasma soktulaı. oğlu Belediye hastanesinde ölmüştür. Hükumeti ahlâki işlere karıştırdılar. Adli hekim Hikmet Tümer, cesedin Kadınlantı modasına karışıverdiler. Ma gömülmesine ruhsat vermiştir. İbrahim ğazalards, vitrinlerin tanzimi işine karı yakalanmış, tahkikata başlanmıştır. sıverdiler. Eğer bu müdahale tahakkuk ederse iş harimi ismetimize kadar gireSüratle odun ve kömür cektir. Hslbuki hükumet ancak hukuki ve idarî işlerle uğraşır; ne dinî, ne de ahgetiriliyor lâkî işlerle uğraşamaz. Memlekette ucuz Bu gün şehrimize Sinekliden beş vamal almak, ucuz iş yapmak her zaman kabildir. Niçin bunları yapmıyoruz da gon mangal kömürü gelecektir. Diğer her şeyi yapan devlettir, o yapsın, di taraftan Alemdağmda bulunan odun'.ayoruz. Hukumet dine karışmadığı halde rın nakline başlanmıştır. Nakil 'şine 700 neden ahlâka karışsın. Ahiâk bizim ma araba tahsis e^ilmiştir. Her araba dcirt çeki odun taşıyabilmekte olduğundan bu liiruzdır, hükumetin mah değildir. Evigün şehre 2800 çeki odun gelmlş bulumizde şeker toplamamalıyız. İçimizde on, nacak ve nakîiyat bu suretle devam edeyirmi sandık şeker toplıyanlar bulundurek Alemdağmda mevcud bulunan 80 ğunu ben dışarıdan işittim. Bana söylebin çeki odun kısa bir zarrunda İstanyen meseleyi bakkallardan öğrendiğini bula getirilmiş bulunacaktır. ilâve etm:;tir.. İçimizde bunları yapanlar var, hattâ vekil arkadaşlarımız da bu Altın fiatları nereye gidiyor? meyandadır. Filânın evine şu kadar şeAltın fiatlan dün bir hayli temevvüc ker taşuumş, filân meb'us şunu almış, göstermiştir. Dün sabah 4075 kuruşıa diye her tarafta söyleniyor. Bu sözleriu açılan Reşad altını 42,5 liraj'a kad^r halk dilinde fena intişarı rejim için bir yükselmiş, akşam üzeri 39 liraya düşzaaftır. Cumhuriyet Halk Partisi ve omüş, sonra biraz tereffü göstermiştir. nun hükumeti bir takım iyi usullers ve Piyasada dün btikrar yoktu. Külçs alinsanî prcnsiplere istinad eder. Tarihî tının gramı dün 6 lirajı bulmuş, beşi büyük mücadeleler yapmış bir fırkanr.ı bir arada da 203 liraya kadar muamele erkânı böyle şeylerin yapılmadığını ve görmüştür. yapılamıyacağını herkese göstermesi lâAltın fiatlarındaki gayritabiî yüksezımdır.» demiş ve bu nutuk meb'uslann lişin piyasada çok tesırleri görüimekte(böyle şevler yok) sesleri ve gürültüler dir. Hemen bütün eşya fiatları bu haresrasında bitmiştir. ketten dolayı yükselmektedir. verimlerinı her hususta birbirinden farklj olan bir takım gruplar haıinde yarıyorlar O halde bu gruplar arasmda daima bir muvazenesizlik çıka. bilir. Harblere bu muvazenesizliği rnuvazeneye cevirtnek için çıkan şerareler gibi bakabiliriz, Bu muvazenesizlikleruı sebeblerini saymak bana düşrnez. Fakat var olduğunu hepimiz biliriz. Yw jüzünde iki dakikada bir yer sarsıntisi oluyor. Htnğimizin bundan haberi vaı? Yer sarsıntısı da arz kabuğu altındaki muvazenesızlikten ileri gelmiyor mu? Bunun gibi beş bin senelik medeniyet tarihinin çoğu harb içinde geçiyor. Zel. zeleierin çoğu hafif ve mevziî mahiyettedir. Harblerin çoğu da böyle. Bazan büyük mikyasta ve şiddetli yer iars ntısı olduğu gibi büyük mikyasta ve dünyaya yayılan harbler de oluyor. Bunlann yeni modelleri 1914 ve 1339 harbleridır. selesi var. (Hâzır ol cenğe eğer ister isen sulhu salâh) sözünü hepimiz biliriz. Bu halde her iki bakımdan da ilmin büyük roiü aşikârdır. Harblerin ve bilhassa büyük harblerin ilmin ve bilhassa teknik terakkisin. de büyük rol oynadığmı yukarıda söylerr.iştik. Misal olarak tayyareyi ala!ıra. Tayyarelerde emniyetin ve menzi. lin artması geçen harbe borçludur. Atlas Okvanusu geçen harbde tayyare ile aşılmıştır. Geçen harbde her iki tar.ifta birkaç (belki beş, on) prototip tayyareler yap;imıştı Bu «arbde daha çok prototip. ltr görüyoruz. Geçen harbde hava kuyuiarı teblikesi ortadan henüz kalkmamıştı. Şimdi bunlar yok. Kanadîar ve gövde o kadar iyi hesablanıyor ki bu tehhkeler art;k mevcud değildir. İtalyan tebliği Roma 30 .(a.a.) İtalyan tebliği: Fevkalâde bir tebliğle bildirilen Bingazinin istirdadı esnasındaki savaşlarda bh çok esir alınmış ve külliyetli malzeme iğtinam edilmiştir. Bunlar sayılmaktadır. Cebeldeki bir mevzie yapılan hücum esnasında bir Hindli taburu kıtaiarımıza teslim ohnuştur. tngiliz tebliği Nasıl Nevrton mihaniki ve klâsik fizik, ba'iftik meselelerinin halline çalıırken, doğ'Tiuşsa bu günkü aerodinamik ilim şubesi de tajyareler ve bilhassa harb tayyareleri üzermde yapılmış ve yapılması zarurî görülmüş olan etüd'.erden Fakat mademki harb var. O halde doğnuştur. Bu yazı serisinde ilim ile hsrb randımanını ve zafer ihtimallerini harb arasmdaki yakın münasebetlerden artjrmak için ilmî bir tarafa çevirmek bah&edeceğiz. icao ediyor. Diğer taraftan ilmî harbin önüne geçmek için de kullanmak me. Salih Murad UZDÎLEK r A » » > » o İ Ğ ^^^^ A O E "N]HJ Kahire 30 (a.a.) Ortaşark İngiliz u mumî karargâhınm cuma tebliği: Cenubdan Bingaziye doğru 28 sonkânunda ilnrliyen düşman kuvvetinin her ikisi de (anklarla mücehhez iki kuvvetli koldan marekkeb olduğu şimdi anlaşılmaktadır. Düşman, bu çevrede çok üstün sayıdı asker kullanarak ilerlsmiş ve 7 nci Hindli tuğayı cesaret ve şiddetle dövüşmesine rağmen gerilemeğe mecbur oîmuştur. Bu arada daha büyük bir düşman kuvveti 28 sonkânunda Rejima'ya vardıktan sonra gün kararırken sahil yoluna yerleşmiştir. Son derece üstün fayıda o!an düşman kuvvetlerinin bu iki taraflı hücumlan neticesinde dördüncü Hind tümeni müdafaa ettiği Bingazinin doğu şimaling cekilmiştir. Belediye bütçesi Belediye bütçesi, memurine yapılması icab eden zamlar dolayısile sarsılmış bulunmaktadır. Belediye reisi, şubat ayına aid memurin zammını temin etmiştir. Gelecek aylara aid zamların temini için de gelir membaları aranmaktadır. Belediyenin idaresinde bulunan hastaneler, Darülâceze ve saire gibi istihlâk müesseseleri bütçelerine hayat pahalılığı dolayıslle, gelir membaları temin edilerek ilâveler yapılmıştır. Eldeki bazı gelir membalarının bu gibi istihlâk müesseselerine tahsisi, maaş zamlarına müessir olmuş bulunmaktadır. Maamafih, gelecek aylardaki zamdan mütevellid maaş farklanr.ı önliyebilecek gelir membalarının bulunması etrafında derhal tetkiklere başlanmıştır. o i T 1 Bu bulmacayı doğru çözenler arasmda Noter önünde kur'a çekilecek Kâzım Namiye verilen cevablar Bundan sonra Ahmed Yazgan (Urfa), J'apılan kumaşların, kunduralarm bir kaç tipe 'nhisarı halinde kolay çıkacağım ve ucuza mal olacağını söylemiş, Feridun Fikri (Bingöl), Kâzım Nami Duruj a cevab vererek kendisinin, 1emiz duvgularla söylemekle beraber haricde dolaşan manasız, esassız şayiaları bu kürsüye çıkarmakla bir yanlışlık yapmış olduğunu, âdî dedikoduların bu kürsüâe yeri olamıyacağını, her hanği bir meb'us veya vekil hakkmda böyle bir iddia varsa bunu isim "tasrih etmek suretile söylemek lâzım geldiğir.i, bu fiünkü Tiiık rejiminin temizlik, fedakârlık ve feıagatin mücessem bir timsali olduğunu, meb'usların da, vekillerin de gece, güı^düz didinen ve çalışan insanlar olduklarını ve Türk milletinin bu gibi sefil dedikodulan kat'iyyen kabul ttmiyeceğini söylemiş ve alkışlanmıştır. Kadınlanmızın zâfı Bundan sonra söz alan Naci Tınaz (Bursa), kadınlardan bahsetmiş, israfm men'ini kadın israfı olarak tavsif ettikten sonra, kadının kocasma hâk.rn olduğunu, muttasıl şunu ve bunu istemek suretile kocasını suiistirrale sevketdğ'ni, kadın ruhunun zayıf ve hassas olması kendilerini modanın hakimiyetı alıına düşürdüğünü, kadının ahlâkî faziîeîi, vatanperverliği, çoluk çocuğu iyi yetiştirmesıle değil, üzerindeki şeyıı rle ve kıyafetile ölçüldüğünü ve hastalığm ruhu bu olduğunu, kendisinin bile evinde âciz olduğunu açıkça söyliyeceğini kaydetmiş ve bu sözleri şiddetle aıkışlanmıştır. Buna Erzurum meb'usu Nakiye Elgün cevab vererek, Naci Tınazm bütiin mütalea ve sözlerine işürak etmiş ve fakat, Türk kadınmm bu ihtikâr mücadelesinde, bu iktısad mücadelesiııde herkesin göstereceği fevkalâdelikten ayrılacağuıa kimsenin inanmaması/ıı istediğini ve küçük bir zümreye inhisar eden müsrif kadınlarm millet kürsüsünden yükselen bu sesler karşısında bir daha o yola gitmiyeceklerine onlaıın natruaa yüksek Meclisin huzurunda kefalet ettiğini söylemiştir. Şark Demiryolları memurlarının davası Tasfiye halindeki Şark simendiferleri kumpanyası eski memurlarmın, şirketten istedikleri tazminat davalanna, İstanbul birinci ticaret mahkemesinde dün de bakılmıştır. Vukuf ehli, şirket nizamnamesi mucibince ödenmesi lâzım gelen tazminatın, memurların beş seneden fazla hizmeti nıesbuk olmak şartile her hizmet senesi için tahsisatla beraber son aldığı maaşın yarısı nispetinde ikramiye olması lâzım geldiği neticesine varmıştır. Dünkü celsede, şirket vekilleri bu rapora itlrazlannı yazılı olarak büdirmişlerdir. Memurlar vekilinin de bu itirazlara ayni tarzda cevab hazırlaması için, muhakemenin devamı, şubata kalmıştır. Kazananlara arzularına göre hediye olarak 15 sene müddetli Ya bir tahsil sigortası > > Ya bir cihaz sigortası Ya bir ihtiyarhk sigortası Bütün bir mahalleyi rahatsız eden bir sinema Aksaray, Yusufpaşa mahallesinde Sofular caddesindeki bir sinemarun her gün saat on birden geceyansına kadar oparlörlerle dışarıya verdiği filim gürültülerile civardakileri rahatsız etmekte olduğu o semt halkı tarafından şikâyet edilmektedir. Belediyenin, mahalle arasmda bu gibi vaziyetleri meneyliyen nizamnameye istinaden önüne geçeceğini ümid etmekteyiz. Birinciye fkinciye Üçüncüye Dördüncüye 2,000 Lirahk 1,500 Lirahk 1,000 Lirahk 500 Lirahk Lik maçları tehir edildi İstanbul futbol ajanlığından: Sahalann karla kapalı olması yüzünden 1/2/942 tarihindeki lik maçlan tehir edilmiştir. TYRONE POWER ve LINDA DARNELL sigorta sermayesi temin edecektir. Cevablar 10/2/1942 ye kadar Istanbul; Bilmece (399) posta kutusuna gönderilmelidir. Teşekkür Buran İnseli septisemiden ve had azotemiden (kanda on buçuk gram üre) kurtaran ve hastanın başmdan bir an bile aynlmıyarak hakikl bir baba alâkası gösteren değerli nisaiyecimiz Prof. Dr. Fuad Fehim Caculi Ue Prof. Dr. Franka, Prof. Neşet Ömere, Prof. Ekrem Şerife, Prof. Muzaffer Şevkiye, Dr. Abravayaya, kulak mütehassısı Dr. Saib Tezele, Dr. Necmeddin Hakkıya, bevliyeci Dr. Abdülkadir Olgaça ve ürebiyi zamanında teşhis ve tespit eden ve bu hastalığın yegâne devasının tuz olduğunu söyliyen, ayni zamanda da candan bir alâka gösteren ve gerek hastanın, gerek muhitinin en korkunç ölüm anlannda bile maneviyatını yükselten Nişantaş Şişli Sıhhat Yurdu genc ve hâzik dahiliye doktoru Süleyman TJsbuğ ile hastalanna hakikî bir anne şefkat ve muhabbeti gösteren mezkur müessesenin sahibesi Ssniye Santura ve bütün hemşirelere aleni teşekkürlerimizi sunanz. Annesi: Şaziye Tecimer zevcl: Avni İnsel Kuzum haydi siz hepiniz tozutmuşsunuz.. Bana da zorla kaçırtacak mısınız!. Kalın siyah bıyıklı, iriyarı bir adanj üzerime yürüdü: Deü, dedi, senin gibi olur.. Ben deli ha.. Ben., Deli... Tabiî delisin ya. Ama, kabahat sende değil, rastgeleni bu tramvaya alan bizlerde... Haydi, işi büsbütün altüst etmeden al şu zarfı da caddeyi tutf. İki defa ince kayışa asıldı. On sahanlıktaki zil «çın, çın!» etti. Vatman arkasına döndü, baktı. İriyarı adam ağzım buruşturup sol gözünü kırparak ona esrarh bir işaret verince araba istasyon yeri falan olmadığı halde <zınk!. diye durdu.. Hay babana rahmet, canıma mintıet!. Yeşil renkli zarfı almazsam belki kı« zarlar da inmeğe bırakmazlar, diye onu da kavradım, apar topar arka sahanlığa koştum, bir hamdele yere atladım. Bir kere arkama dönüp bakmıya bile cecaret edemeden tabana kuvvet yan sokaklardan birine saptım. Bunlar kimdi, hakikaten deli miydiler, acaba!. Suali kadar: Zarfın içinde ne var? Sorusu da kafamın içinde kıvrıla kıvrıla düğümleniyordu. Merak ve telâş içerisinde zarfı yırttım. On dolarlık bir kâğıd para. Yanın» da da küçük bir pusula. • Boston filim ve tiyatro şirketi revii» lerinden: Bir şehir yanıyor! 7 nci tablosunun ilk provesına aid 'igüran ücreti.. Basın Kooperatifi içtimaı Basın İstihlâk Kooperatifi senelik heyeti umumiye içtimaı dün Kars mebusu ve Son Telgraf refikimizin başmuharriri Etem İzzetin riyasetile Basın Birllğinde toplanmıştır. İdare heyeti ve murakıblar raporu kabul edildikten sonra seçimler yapılmış ve kooperatife büyük yardımlarda bulunan saym Başvekilimizle Ticaret Vekâletine ve Matbııat müdürlüğüne teşekkür telgrafları çekümiştir. ZORO'nunİŞARETİ filminde bu hafta Israfa nihayet vermek lâzımdır Ondan sonra Rasih Kaplan (Antalya), FÖZ almış, memleketimizin servetinin, Ingiltere ve Amerika servetile mukayese edildiği takdirde ne kadar dun olduğunun meydana çıkacağını, bunun da rebebi, memleketin ancak yirmi senedo kendi iktitadiyatına hâkim bulunması olduğunu, bunun için israfı bırakarak serveti ariırmak lâzım geldiğini, yemomizi, içmomizi. giymemizi tanzim sayesin de buna var?<ıileceğimizi, iler ge!en büyük ailelerin bu hususta her zaman örnek olacağını, millet büteesinden geçinmek için verilen parayı israfa kimsenin hakkı clmadığını söylemiş. iaşe işinin Umumi Harbde hiç iyi bir hatıra bırakmadığını Büyük Millet Meclisinin hükumetîe beraber bu kötü hatırayı bırakan iaşe işini yeniden diriltmek istemediğini. ne meb'usuna, ne vekiline böyle bir fırsat veremıyeceğini, bu sebeble bu günkü iaşe işinde bazı esnafın, bazı memurlarm kötülük!=ri varsa hükumetin bunKrın hepsinin yakalarından tutacağını ilâve etmiştir. [Merlis müzakeratından Ticaret. Maliye, İktısad Vekillerinin nutuklarilr» ruznamede mevcud diğer kanun lâyihaİ3rına aid müzakereler vaktin geç olman liacpVıi'.p vann vrHVrpVtir.l SARAY sinemasında Takdir alkışlan toplayacakrırlar. Buaün saat 1 de tenzilâth matine r Durunuz... Geniş bir nefes alınız... Sonsuz bir cesaret toplayımz... Ç ü n k ü : İhtikâr ve mahkemeler Abidin Binkaya (Kastamonu), arkadaşlaruun kendi fikrine de tercüman olduklarmı ve bu sebeble uzun söylemesine mahal kalmadığını ve yalnız bir noktaya işaret etmek İstediğini söyiiyerek bazı idare âmirlerile görüştüğa vakit mahkemelere bahane bulduklarını ve muhtekir suçluları mahkemeye tevd. ettikleri vakit bunlardan çoğunun beraetle neticelendiğini EÖylediklerini, hâkimlerin mütaleasına rrüracaat eılildiği vakit, hazırlık tahkikatının memurlar tarafından esaslı surette yapılmadığına işaret ettiklerini söylemiş, bilhassa bu son noktanm çok mühim olduğu üzerinde durmuştur. Kanlıcadaki cinayetin muhakemesi bitti Bir müddet evvel Kanhcada, kıskançlık tesirile kansı Sulhiyeyi öldüren şoför muavini Said Ali Öz 22 sene ağır hapse mahkum olmuştur. Ancak, Sulhiyenin bazı hal ve hareketlerile kıskanclığa sebebiyet vermesini, agır tahrik sayarak, cezayı 7 sene, 4 ay ağır hapse inriirmistir. /** ün, gayet tabii olarak başlamjştı. ^^Pencereden baktım. Sokaklar her vakitki gıbiydi. Hiç kimsenin yüzünde bir fevkalâdeıik yoktu. Güneş gökte yavaş yavaş yükseliyordu. Etrafta dirlik ve düzenin bozulduğuna dair tek belirti görünmüyordu. Saat sekize geliyordu. Yataktan vrücudümde hiç bir rahatsızlık duymadan kalkmıştmı. Yıkandım, kahvaltı ettiiı, giyindim, hemen istasyona koştum. Bir kaç dakika bekledikten sonra ilk gelen tramvaya atladım. Etrafımı gözden geçirdim. Başı aşağıda, ayaklan yukarıda oturan kimse yoktu. Dünya, yaratıldığı andanberi takib ettiği girintisiz, çıkmtısız yolda dönüp yuvarlanmakta devam ediyordu. Araba, tıklım tıklım değildi. Dışandan görenler onun için ancak: Şöyle böyle dolu!.. Diyebilirlerdi. Karşımda profesör olduğuna şahid getirmesine hiç bir ihtiyaç bulunmıyan dalgın bakışlı, altm çerçeveli gözlüklü, eli şemsiyeli, uzun sakallı ihtiyar bir zat vardı. Bir yanımda temiz yüzlü bir mekteb çocuğu, öteki yanımda çok şirin. siyah saçlı buğday tenli bir genc kız.. Eh, olabilir ya, insan tramvayda yakmlarına tesadüf eden kimselerden o günkü hayatmın nasıl geçeceğine dair bir mana çıkarmıya kalkışamaz a.. Fakat, neden bilmem, içimde garib ve manasız bir şüphe ve endi;e, durınadan cinlenmeHen benliğimi kemirip duruyordu. OPERA Salâhaddini Eyyubi . .* . Sinemasında Bııgün matineierden itibaren KADIKÖY Bugotı L A L E'de yarattığı göreceğiniz PAULETTE GODARD BOB HOPE'nin l TURKÇE SOZLU Şarkılar : MÜNİR NUREDDİN MÜZEYYEN SENAR tarafından. PERİLİ KÖSK Bütün İstanbulu korkudan yükselen çığlıklar, nes'esile süsleten kahkahalarla dolduraca*k... Gülmek. heyecan duymak isiiyenler LALE'ye koşsun. Yerlerinlzi lutfen evvelden kapatınız. Telefon: 43595 Bupün saat 1 de tenzilâth matine. = Amerikan hkâyesl Giyinmede subaylar gibi yapaîım r Doktor Saim Ali Dilemre (Man'sa). küçük ve büyük rütbedeki subaylar eski elbiselerini atarak kaba bir elbise giydikleri gibi bizlerin de ayni şekilde I Tramvayda bir âlem.. karıdan aşağıya hayretle süzdü'.er. O zaman biletçi ansızın sol elimi kavradı. Orta parmağımın tımağının üçünü bir hamlode uçurduktan sonra sağ elımdeki parayı aldı ve uzaklaştı. Şaşkın şaşkın baka kaldım. Zihnimden hemen şu korkulu ihtimal geçti: Mutlaka delileri bir ümarhaneden öteki tımarhaneye taşıyorlar, ben de onların arabasına düştüm.. Bir patırdı çıkarmamak için güldüm: Affedersiniz baylar, diye, sordum, acaba yanlış mı bindim. Profesör biraz sinirli ve hiddetli bağırdı: Rica ederim susunuz... Şimdi ben bir numara yapacağım!. Hı^a pardesüsünün eteğinin altmdan bir saksoton çıkardı. Son günlerde herkesin ağzjnda dolaşan Seni bekliyeceğim!» tangosunu çalmıya başladı.. Hoppala.. Derken mektebli çocuk da ona ıslıkla arkadaşhk etmeğe koyulmaz mı? Hiç şüphe yok, bunlann hepsi zırdeli, mor ker.ıki değülerse de akıllaruıdan hafif tertib zoru olan insanlardı. İçimden: Ah Yarabbi, diyordum, bir ayak evvel her hangi bir durağa gelsek de inip bu belâdan burtulsam. Çünkü zirzopların fnğı solu belli olmaz, belkı de üstüme saldırırlar, bu kadar taV>*aîa eksikle nasıl başa çıkabiliriro, Çtviren : Hadiye iclâl Her halde renğim uçmuştu, onun pekâlâ faıkındaydım. Çünkü elim, ayağım zangır zangır tiıriyordu. Fakat korktuğumu belli etmek istemiyordum Ciddî ve cesur bir tavırla ince kayışı iki defa çektim. On sahanlıktaki ziı «çın, çın!> öttü. Heyhat, vatman ilk istasyonda durmak söyle dursun, yavaşlamadı Dile.. Ötekileri de yıldırım hızile geçti. Ben: Ha îndim, ha ineceğim! Derdinrit iken baktım, siyah saçlı, buğ day tenli genc kız, ceblerinin birinden bir zilli maşa çekti. Tatlı bir sesle: Ne güzel bir tramvay âlemı! Başlangıçh hoş bir şarkı söylemtğe koyuldu. Hemen erkek yolcular ayağa kalktılar, şapkalarmı çıkarıp sıraya dizildiler, kadınlar oturduklan yerde bir sğızdan genc kıza refakate başladılar; Ne güzel bi rtramvay âlemi! Benim ağzım açık dinlerken içlerinden bir tanesi yanıma sokuldu: Dostum, dedi, siz niçin şarkıya iştirak etmiyorsunuz? Artık tepem atmıştı. Demindenberi «delilerle dalaşmaktansa bir an evvel sıvışmak» gayesini takib ediyordum, baktırn olmıyacak. Delilere tatlılıkla değil, sert muamele etmelidir, diye vakti'.e bir doktor arkadaşımdan işitmiştim. Üst perdeden bağırdım. Bngfin S U M E R Sinemasuda ü ü d n 3 ay evvel R O B E R T M O N T G O M E R Y mne CAROLE LOMBARD ile bersber çevirdiği AŞK B UG Ü N Sinemasında MUHÂREBESI 2 haftadanberi on binlerce kişinin alkışladtğt # Son ve güzel aşk filminde yaşadığını, sevdiğini ve gülümscdiğini görecek ve cidden alkışlıyacaksınız. BUGÜN SAAT 1 DE TENZİLÂTLI MATİNE. MDLEK Baş R E B E K A rollerde : LAURENGE OLIVIER JOAN FONTAINE Sganslar: 1.30 4 6.30 ve 9 d*. Pazar saat 11 de tenzilâth matine. let!.. Diye haykırdı. Cebimden parayı çıkarıp vermek üzere iken baktım, biletçinin elinde bir tırnak makası.. Tuhaf şey!.. F.vvelâ mektebli çocuğun parmaklamıdan birini eline aldı, tımağını kesti. Sonra uzun sakallı profesöre dönerek: Lutfen eldiveninizi çıkarmız! Dedi. Âlim, sol elinin mahfazasım çekince, bur de ne göreyim.. kirli, simsıyah parmaklar, kömür parçası gibi tırnaklar... Dikkat ettim, bu lekeler, tütün zifirine pek benziyordu, kendi kendime tfüşündüm; Her halde çok sigara içmekten olacak! Üçüncii olarak büetçi siyah saçlı, buğday tenli genc kızın kojTi kırrr.ızı manikürlü parmaklarından birine makası dayadı. Yanm ay şeklinde bir tırnak parçası tanı yakamın üzerine sıçradı, palıomun kalın kumaşının tüylerinden b.rine takıldı, sallandı, kaldı. Parayı uzatarak: Bana bir bilet verir misiniz"' Dedim, Biletçi sağ elini kaskeünin siperine gri'ürerek beni hürmetle selâmladı. ihtiyar profesör dudaklarında küçük bir gülümseme ile başını salladı. Bu arabanın içinde bir acaiblik vardı Öteki y.j'cuların hepsi birden göıîerini ama. ne.lir, birdenbire kestiremadim. üzerime d.kerek, sanki uygunsuz bir haHilctci bnna doğru ilerledi: reket yapmışım, yahud tepemde bebe Bilet, bilet.. Yeni gelen var mı, bi ruhi külâhile dolaşıyormuşum gibi yu

Bu sayıdan diğer sayfalar: