20 Mart 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

20 Mart 1942 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sehir haberleri Cephelere bakış Asheri vaziyet I I c.v» îTiarı j Tetkik ve Tenkid İHEM NALINA MIHINAİ Vatanseverlik ahlâkın başında gelir ziz Şefimizin giir ve metin sesi İzmirden, Türkiycnin bulutsuz ufuklanna olduğu kadar dünyanın karanhk ve kızıl ufuklanna da şu hakikati bildirdi: •Bahara güvenle, kuvvetle olduğumuzu bilerek ve güzel hislerle çıkıyoruz. Kuvvetimiz yalnız silâh ku\"vetinde değildir; karar ve iman kuvvetindedir.. Onun sesini işitmek ve sözlerini dinIemek, her zaman bize ferah verir, ku\vetimizi artırır, ruhumuzu çelikleştirir, imanımızı tazeler. izmir halkına hitaben, yaptığı konuşma da öyle olmuştur. Çarşamba sabahı Ankara radyosunda, bu hitabeyi dinlediğinı, sonra metnini Ulus'ta okuduğum zaman, o kuvvetli sözler bütün vatandaşlara olduğu ffibi, bana da, yeni bir azim, güven ve inan asdadı. Onun kudretli sesi, yeni nesilleri yetiştirmek gibi kutsal bir vazifeyi omuzlanna yüklenmiş olan öğretmenlerden başlıyarak her Türk vatandaşına vazifelerini hatırlattı; hepinıize direktiflcr verdi; siyasî ve iktısadî durumumuzu aydmlattı: Türkiyenin harb başındanberi takib ettiği açık, dürüst ve temiz yolda yürümekte devam edeceğini gösterdi. Bu dürüstlük bize bu günkü itibarı temin etmiştir. Şarkta 4 ay evvelki durum bozulmadı Kıbrısa taarruz ihtimali Uzakdoğuda Japonların yeni taarruzları (Baştarafı 1 inci sahifede) rel, Kursk, Harkof ve Taganrog'dan geçeceğini yazmıştık. Almanlar dört aydanberi devam eden biitün o Bus taarruzlanna rağmen bugün işte 4 ay evvel çizdiğimiz ayni hatta bnlunuyor ve bu hattın yukarıda saydığunız temel noktalarını ellerinde tutuyorlar. Bu yerlerin aralarındaki boşluklarda bazı cebler, yani garba doğru girintiler hasıl olmuşsa bunlar hiç bir ehemmiyetli vaziyet ifade etmezler. Bundan başka mütcmadi taarruzlara karşı mevkilcrini tutarak düşmanın yüzlerle taarnızlarmı defe mu vaffak olan müdafaa tarafmın. söylendiği gibi, biiyük zayiat vermesi varid değildir. Bilâkis muvaffak olamıyan taBrruzlann zayiatla neticelenmcleri labiî ve mutaddır. * etmeleri takdirinde, yani gelecek kıs beklenebilir. Bazı narkların kaldırılması duşunuluyor Uzak Doğuda: f ÇINARALTI 33 üncü Japonlar cenubî Birmanyadan SalŞimdiye kadar muhtelif sebebler dovin, Sittang ve Pıavadi nehirleri boyunca Orta Birmanyaya, yani Manda layısile nark konulmuş olan bazı madlaya doğru ilcrliyorlar. Yakında bu şe delerden yeni rr.ahsul senesi başmdan hir çevrelerinde büyük bir muharebe itibaren fazla miktarda geldikçe narkolması memuldür. Bu muharebeye bel ların yavaş yavas kaldırüması için tetyapılmaktadır. Öğrendiğimize ki Çin kıt'aları da gircceklerdir. Japon klkler lar bu muharebeyi kazandıkları tak göre bu kaldırış bir tecrübe mahiyedirde şimalî Birmanyayı güçlük çek tinde ve evvelâ kısa devreli olacaktır. meden alacaklar, ve Çin ve Hindistan İlk olarak Ege havzasmdan fazla miktarda koyun gelmeğe başladığı zama.i hududlarına dayanacakJardır. etten, sonra mangal kömürü ve odunJaponların bu esnada, yani Birmanya ve Filipin muharebeleri ncücelcnnıe dan, yeni mahsulden peynirden narkın den bir de Avustralya seferine girişme kaldırılması mukarrerdir. leri biraz fazla ataklık sayılabilirse de Alâkadarlar bu maddeler üzerinde görünüşe nazaran Japonlar müttefikle ayrı ayrı tetkikler yapmaktadır. Bu rin zaaflarından ve hazırlıksızlıklaı ın hususta alâkalı tacirlerle de görüşüicAkdenizde: dan istifadc ederek beşinci bir kıfanm cektir. Kıbns adasına taarruz için Alman şimal semtlerine, yani bilhassa Darvvin Et fiatlan gene yükseldi Iann Oniki adalarda İtalyanlarla bir lunanile bunun şimaline ve batı cihetlcEt fiatlan son iki gün zarfmda yenilikte geniş hazırlıklarda bulunduklan rine asker çıkarmak niyetini besliyorden ve ırıühim miktarda tereffü etmişve bunun için motörlü mavnalar ve seri lar. Çünkü zaten dahile demiryolile tir. Mevcud nark üzerinden koyun e'A kayıklar inşasına teşebhüs ettikleri ba bağlı olmıyan Danvin'in bulunduğu Pin satmak imkânı görülemediği iddiasile hanesile İngilizlerin Rodosla sair Oniki Greck yanmadasını zaptetmeleri nispeMezbahada hemen hemen koyun kesile•da üs ve limanlarını borabalamakta ten kolay görünmektedir. Bundan başka Japonların, Yeni Ginenin hemen ce memektedir. Nark haricinde olan sığır olduklan bildiriliyor. eti dün Mezbahada toptan 130 kuruşa, Oniki adalarda Almanlarla İtalyan nubundaki York burnile nihayetleıırn kuzu da toptan 170 kuruşa kadar çıkYork yanmadasını zaptetmeleri ve Alann ileride Kıbrısa taarruz için şimmıştır. diden büyük ölçüde hazırlıklar yap vustralyanın şark ve cenub sahillerinc yapacaklan hareketleri Birmanya ve tnalan çok muhtemeldir. Fakat bu taEsrarlı bir öliim arruz ancak bu yaı yeniden inkişaf ede Filipin seferlerinin sonlanna bırakmacek olan Alman . Rus seferinin mu ları pek mümkündür. Bu meselc. evvclÇiftehavuzlarda oturan Lışaat ustalavaffak olmasından sonra düşünülebilir. ce de yazdığımız veçhile, Japonların el rmdan Halil Kökün çocuklan, evvelki lerinde bulunan kuvvetlerin AvustralÜbyada dahi ayni sebeble şimdilik yayı zapta kâfi olup olmadğı hakkın gün sokağa çıkmışlar, eve avdet ettikher hangi büyük bir taarruz bekleneleri vakit babalarım merdivene bağlı daki kanaatlerine bağlıdır. meı. Böyle bir sefer ancak ve gcne bir vaziyette ölü olarak görmüşlerdir. H. E. ERKÎLET İlk şaşkınîık anları geçtikten sonra vaAhnanlann Ruslan tamamile mağlub ziyet derhal polise haber verilmiş ve Halil Kökün bir cinayete kurban gidip gitmediği araştırılmağa başlanmıştır. Bu esrarengiz ölüm hâdisesinin tahkikatına müddeiumumî muavinlerinden Sıtkı ve Kadıköy emniyet âmirliği tarafından devam olunmaktadır. İlk tecrübeler et ve mangal kömürü üzerinde yapılacak a o ç SAYISI YARDî Ç1KİYOR Bir yavrucak da ansızm öldii Kasımpaşada Yahyakâhya mahallesinde sandalcı İshakm oğlu İki yaşında Mustafa, dün ansızm hastalanarak bir kaç saat sonra ölmüştür. Adlî hekim Envcr Karan, ölümü şüpheü • görerek, cesedi morga kaldırtmıştır. Yusuf Ziya Ortaç'ın üç senedenberi titiz bir itina ile çalışarak hazırladığı bu çok güzel millî ve edebî romanı ÇINARALTI bu sayısmdan itibaren tefrikaya başlıyor. BU S A Y I D A K I L E R : Manevî Kuvvet. Orhan Seyfi Orhon Tarih Felsefesi Dr. Mustafa Hakkı Akansel Bir Alman dergisinin marifetleri. H. E. Erkilet Türk Gencliğinin Yetişmesi. Necdet Sançar (Yeni Dünya) mecrauasına. Cemal Uğur Öcal Bir haürlatma. Prof. A. Caferoğlu Köroğlu. (Şiir) Hisarlar. (Şiir) Edib Ayel Tarih Vesikalan. H. Namık Orkun Hasta. (Şiir) S. Kemali Söylemezoğlu Bir Dili Zenginleştirenler. Ali Canib Yöntem Şamkallann Soyu. M. Fahreddin Çelik M. Kaya Bilgegil Gelişin. (Şür) Halid Fahri Ozansoy Dağlar. (Şiir) İranda Türk Şairleri M. Sadık Aran Seçme Güzel Şürler İktibaslar. SAYISI 10 KURUŞ. Gedıkpaşa TURAN Şehzadebaşı ÂZÂK S I N E M A L A R I N D A Mevsimin iki büyük filmi birden 1 KIZIL SILAHŞOR 2 Tehlikeli Seyalıat Türkçe sözlü tarihî büyük film. TOM BRAWN PEGE MORAN Baştanbaşa aşk. musiki ve genclik filmi. IPEK Sinemasmda Büyük has.lâf rökorlarım kıran TÜRK FİLNİ CAHIDE I.GALIP Bugünün edebiyat ve müspet ilimler mükâiatlarının en mühimmi Nobel müMacaris.anda bazı ticari temaslarda kâfatıdır. Dinamit'in mucidi, kimyager bulunan Ticaret Ofisi İthalat müdürü Nobel bomba ile kazandığı büyük serEmin, verilen emir üzerine İsviçreye git vetle beşeriyete hizmet etmeği düşü:ıdü. miştir. Ofis İthalât müdürü İsviçrede de 1895 te tesis ettiği yüzer bin İsveç kubazı ticarî temas ve İsviçre firmalarile ronluk mükâfatı altın iftihar madalyamüzakereler yapacaktır. smı ve şehadetnamesini de unu!rwyaTicaret Vekâleti İthalât müdürü Nec rak! fizik, kimya, tıb, edebiyat ve sulh meddin Mısırdan Ankaraya gelmiştl. sahalarmda en mükemmel ve insan'.ığa Necmeddin tekrar Mısıra gidecek ve Mı hâdim eseri yaratana veriimesini vasiyet sır yolile ticaretimiz işini oradan idare etti. İsveç akademisinin her sene tev/i eftiği bu mükâfatm 1901 den 1910 a kaedecektir. dar kimlere verildiğine bir göz gezdirirKonservatuar konserleri her sek; otuz sene sonra, yani bugün ancak üçünün ehil ellerde kaldığmı görürüz. hafta verilecek Diğerleri değil edebiyat ve fen tarihleKonservatuar müdürlüğünden Beledirinden, hafızalanmızdan bile silinmiş yaye reisliğlne verilen bir raporda, Konhud hafif yer etmiş şahıslardadır. Halservatuar icra heyeti tarafından halen buki o zaman bu mükâfata lâj'ik görülmi ayda bir verilmekte olan konserlere her yen rıice edib ve mütefenninlerin değerhafta devam ohınması, icra heyetine haleri önünde bugün saygı ve hayranlık'a ricden yeni stajyerler ahnması ve üceğilmekteyiz. retlere zam yapılması istenmekted'.r. 1901 den 1910 a kadar Nobel mükâfaTeklif memnuniyetle kabul edildiğinden 043 bütçîsi buna göre hazırlanacaktır. tına İsveç akademisinin müstahik sanÜcretlere yüzde 50 zam yapılacak, kon dığı şu üç adamdan başka; yani Alman serlerde haricdekl san'atkârlardan isti müverrihi Nomsen; İngiliz romancısı Kipling ve İsveçli edibe Lagerlöf; yedi fade olunacaktır. mükâfat otuz sene yaşıyamıyan, yani buKongreye davet gün büyük kıymet ifade etmiyen şahıslara verilmiştir. İçlerinden üçünü misal Kızılay Üsküdar şubesinden : Kızılay Üöküdar şubesinin yılhk kon olarak ahyorum: Şair Echegarey, piyes muharriri Björnsen, roman müellifi Hey gresi 22 3 '942 pazar günü saat 10,30 da gibi (1)... Onların artık ne bir mısraı, ne Üsküdar Halkevi salonunda toplanaca bir piyesi, ne bir romanı bizi uzun uzun ğından saym üyelerin teşrifleri rica o düşündürebiliyor. Hakikî istikbalin kıymetini görememekten başka, bu gibi selunur. cimlerde başka hususlar da rol oynar: SJ> !(C SjS Şahsî alâka, milletlere karşı duyulan Eminönü Halkevinden: sempati, hatta politika gibi... Tarafgirük Spor şubemiz kongresi 26/3942 per beser haslelidir. İstikamet her hocanın şembe günü saat 17,30 da toplanacaktır. meziyeti olmadığı gibi, İsveç AkademiŞubeye kayıdlı azalann kongre günü E sinin de aferini daima en müstaid ve vimizde bulunmaları rica olunur. ' ıak etmiş talebeye verilmemistir. Me=»'â tkinci mevki bir tramvaj'in kapısm* d a n içeriye kendi arzumla ve ayaklarıma basıp yürüyerek değil, arkamdan itenlerin zorile yüksekten ve bahlclama girdim.' Üç, dört delikanlı yan taraftan kanapelerl boşaltılmış küçük meydanlıkta kalabahktan yekdiğerinin burunlanna yeni bir ayakkabı almak degnıe babayigirecekmiş kadar birbirlerine sokulmuş ğitin kârı uegü. Aklıma geldl. Geçende lar, konuşuyorlardı. Yanık yüzleri, dağı kocakan kasabda biraz kuyruk bulup alnık saçlan, kınk ve lekeli tırnaklann mıştı. Onun uc tarafı mutfakta sürünüp dan agır işlerde çalıştıklan belli idi. duruyordu. Malum ya, hem yumuşatır, Kahve rengi balık sırtı pardesüsünün hem cilalar. yakası kalkık. kıravatsız gömleğinin üst Lâhzada eski pabuçlann suratı aydüğmesi çözük, tıraşı uzamış yeşil göz naya döndü. İki dtrhem bir çekiri^k lüsü anlatıyordu: caddeye fırladım. Yürürken sık sık durup ayaklarımı Yani, hani sordunuz da söylüyonım, yoksa bu işi uzun uzadıya anlata süzüyor, gittikçe donulda?an. falcat ayrak kafamzı törpülemek istemezdim. ni zamanda gevşeyip rahatlaşan kunO kız yüzünden benim başıma gelen piş duralara gögsümü kabartarak Iftihaıia miş tavuğun başına gelmemiştir belk;.. bakıyordum. Bir aralık büyük bir dukAma, onun kat'iyyen suçu, taksiratı yok. kânın camekânı önünde mola verdım. Onlann bir de karşıma askeden hayalHep kabahat bende. Bir cumartesi öğleden sonra buluşa lerini doya doya seyretmek istedim. Dercaktık. Şöyle kendime biraz çekidüzrn ken efendim, ne göreyim. Çoban köpeği vereyim, dedim. Sevgilinin yanma da kadar koskocaman bir it arkamdan yahırpani gibi gidilmez ya!. Ceketimi sü naşmış, ayakkablanmı koklayıp yalapürdüm, pantalonumu anneme ütület mıyor mu? tim. Tam çıkmaya hazırlanıyordum. Bir Hızla geriye doğru bir tekme fırlattım. de ne bakayım, pabuçlanm berbad bir Köpek haflfçe irkildi. Lâkln. yoluiı a halde. Renkleri kaçmış, kıhklan acalb devama başlayınca gene peçlmden gîileşmiş. Bir boyacıya uğrayıp on'an te meğe koyuldu. «ıizletecek kadar vakit var ama. şim Hoşt be.. Hist be!. dikl boyalar ne idiği belirsiz şeyler. Hem. Yumruk savurma, bacak sallama hiç affedersin, tükrük gibi sade ıslatıyor, para etmiyor, mütemadiyen arkanıda fakat siyahlık. parlaklık vermiyor, hem tin tin yürüyor. tş bu kadarla kalsa iyi. de derileri çatlaayor. Eh şu zamanda Onu gören bir topalı, topalı takib eden Macaristan ve tsviçrede . ticarî temaslar Son zamanlarda akac^emi ve san'at mükâfatları hakkında yazılara rasgeliyoruz. Bir Türk akademisinin tesisi ve akademinin edebiyat, san'at, ilim ve fikir mümtazlarma tevzi edeceği mükâfat lehinde düşünenler arasında kıymetli bir şairimizin de yazısını okudum. Güzel bir nazım edasiie bize san'at mükâfatlarının ve akademinin hayalini çiziyor. Hoş, güzel. Fakat bir de davanın hakikat tarafı var. Ve o taraf şairimizin. olgun vezni, kafiyelerlnin tannan ahengi kadar gül pembesi değildir San'at miıkâfatını tavsiye edenler; onu zamanın en değerli san'atkârmı teşçi, eserine maddî yardım ve diğer san'ai.kârlara da örnek ve teşvik mahiyeıinde anhyorlar. İhtiyar ve muhtac san'atkâra maddî yardım, genc ve muhtac san'atkârı teşvik... Evet, bu bakımlardan san'at mükâfatlan yerinde aferinlerdir. Fakat zamanın en değerl; eserini seçmek ve diğer san'atkârlara bir misal göstermek... Hayır, bu bakımlardan tam isabt olmadığı kanaatindeyim. Kimlerden teşekkül ederse etsin, hiç bir inühab heyeti zamanın en değerli san'atkârını yahud en iyi eserini seçmekte tamamiie muvaffak olamaz. Hele diğer san'atkârlara örnek ve teşvik meselesine gelince: Hakikî ve tam sanatkâr, mekteb sıralarmda, aferinlere gıpta eder gibi mükâfatlara ağız sulandırarak eserini yaratmaz. Refah içinde yüzse, fakrü zaruret içinde boğulsa, hakikî san'atkâr bilgisile, yaraühşile, istidadile, kültürile san'atkârdır. Hazık bir doktor, hatib bir avukat, zamanında ve ömrü müâdetince şöhretini yap^r. Fakat ancak zamanından sonraki nesillere müessir olan ve yatının dünya ölçüsüne de tesir eden âlim, mütefekkir ve san'atkârı alelâde meslek sahiblerile kıyas etmsk doğru bir hüküm olmaz. Onlara verilecek mükâfat heyetlerin, encümenlerin akademilerin süzgecinden değil; fakat zamanının süzgecinden geçer. Eski Yunan medeniyetinde filozof ve heykeltraş adedi Ege denizi adaları kadar boldu. Üç bin sene sonra kaç ki^i kaldı? San'at mükâfatları ve Akademiler Celâleddin Exine Yazan: da rol oynadı. Şüphesiz Fransız akademisine çok büyük kıymetler de seçilmiştir. Fakat bunların yanında nüfuz 1939 Nobel mükâJaunı alan Fearl ve tavsiyelere dayanan öyle intihablar ol Buck'un edebî kıymetini inkâr etmek muştur ki, bir çok muharrirlerin vodvilaklundan geçmez, Fakat onun fevkinde lerine, alaycı romanlarına, komik hikâbaşka muharrirler yok değildi. Fakat yelerine mevzu teşkil etmiştir. Velhasıl Pearl Buck'un Çini tasvir eden eserieri akademi Parisli m?ruf bir şık kadın kaİsveç Akademisinin merhametini tahrik dar moda olmurştur! etmiş olacak ki, Japonyayı manen ceŞu ufak misal davamızı aydmlatmağa zalandırmak istedi; ve verdiği mükâfatm kâfidir: Yahıız Fransız kültürü ölçümikyası kıymet ölçüsünden ziyade bir sünden değil, fakat dünya çapında Baupolitika dersi oldu! delaire, Verlaine, Moıeas, Rimbaud gibi Akademi bahsine gelince: Bir Türk dört büyük şair; Stendhal, Balzac, Flauakademisinin teşkilinın hangi bakımîar bert, Zola gibi dünya edebiyatına örnek dan faydah olaoağı ve azasınm ne gibi olmuş dört dev romancı; Maupassant givazifeler görebileceği hakikaten suale bi yeryüzünün bir eşini hâlâ daha yeBüyük Millî Şefi, çocuklanmızın yedeğer. İik akademiier birer ders mahfiü tiştiremediği bir hikâyeci Fransız akadetiştirilmesi ü/erinde de lâyık olduğu eidiler. Esasen Akademos ismi de Efla misine aza seçilmemişlerdir. Fakat diğer hemmiyetle durmuş, onların karakîermn'un Polemenos, Ksenokrates gibi taraftan öyle kıymetsiz adamlar akaJeli ve ahlâklı yetişmeleri bilgili olarak müridlerüe dialoglarını münakaşa ettiği mi azası o^uşlavdır ki, bugün eserieri yetişmelerinden daha önemli olduğunu mahalden galattır. Ancak Renesans'tan değil, isimlerini bile unuttuk. Asıl kıykaydederek: «Ancak ahlâklı ve karaksonra akademiler bugünkü şekilleıini a metler, fikir ve san'atın vakarını, ihtiterli çocukların bilgilerinden memleket 1 labildiler ve bir neN ! âlim, mütefekkir ve rasm paye ve unvan dilenciliğine tercih faydalanır. demiştir. İsmet İnönünün fen adamlan encümenleri olabüdiîer. etmedikleri için akademiye seçilmediler. .Vatanseverlik ahlnkın barında gclir» Floransadaki ilk Accademia Plaronica Sırtında çarmıh Golgotha dağını tjrma sbzü büyük bir hakikati dört kelimeyle encümeni danişi gibi (2). nan peygamber iki bin senedenberi ya ifade edebilen kudretli ve doğru bir veZamanımız rkademilerinin en olgun şıyor. Onlar da yalnız eserieri ve yalnız çizedir. örneği şüphesiz Fransız Akademisidir. zamanın ve nesillerin hediye ettikleri Fransanm yıkılmasındaki âmillerden 1635 te Richelieu Fransa enstitüsüne çelenklerle yaşıyorl^r. Alınlarındaki biri de, bir kısım Fransız öğretmenleFransa akademisini ilâve ettiği za lefne dalı bir devlet nişanı değil, fakat rinin yıllardanberi Fransız çocuklarıııa man, (3) Akademinin ilk tlâyemut. kâ bir beşeriyet armağanıdır. Hatta bazılan vatan sevgisini aşılıyacak yerde, tamatibi Conrart şöyle demişti: «Maksadımjz hayatlarında tarize de uğradılar, küfür mile aksi yolu tııtmuş olmalarıdır. Fransız dilini halkın, şaklabanların, fena de edildiler, mahkemelerde maznun da Fransız vatanına en lıüyük hıyaneti, bir yazan muharrirlerin, fena konuşan ha oldular; fakat ölümlerinden sonra hey takım kötü ve zararlı cereyanlara katiblerin elinden kurtarmak ve ona en kelleri dikildi. Arkalarında bıraktıkları pılarak kendilerine teslim edilmiş olan güzel, en doğru, en dürüst şekli verkörpe dimağları zehirîemiş olan bu sefil bir insan cesedi değil, fakat bir fikir ve öğretmenler yapmışlardır. Onlann ycdirtmektir. Şöyle ki, fransızcayı güzelsan'at nebisinin ruhudur. tiştirdikleri vatan sevğisinden mahrum leştirerek, zenginleştirerek, süsliyerek Şu halde bizde de bir Türk akademi âvâre gencler, vatan için dövüşmeyi, yeniden meydana getirmek, imlâyı tespit etmek ve büyük akademi kamusunu sinin tesisi; niçin? San'at mükâfatları yurd için ölmeyi bilmemişler, bozgımyazmakla hakikî fransızcayı yani akade tev7:ii içinse hayır. «Lâyemut» moda CUIUK etmişler ve Fransanın çökmesinde mankenl^ri olmak icinse, gene hayır'.. tank ve tayvare eksikliğinden çok daha minin fransızcasını yaratmaktır.» (i) Hayır, çünkü Türk akademisine leçece fazla âmil oln.a<ılardır. Fransa akademisinin ilk güzel manası ğimiz ve akademinin mükâfatlandıracağı Fransanın uğrau.jh bu feci âkıbetten böyleydi. Fakat gitgide kırk clâyemtıt. kıymetin elli sene sonra unutulmıyscaazadan mürekkeb bu tesis bir şöhretler ğını ve akademiye lâyık görülmiyen ve her milletin ders almi.sı gerektir. Türk meclisi oldu. Akaılemiye seçilmek hırsı mükâfatlandırılmıyan istidadın elli sene öğretmenleri, istisnasız, yürekleri va'an dimağları bürüdü. Yeni bir azanın aka sonra heykeli dikilmiyece^ini bugünden sevgisile çarpan fedakâr, hattâ kahraınan insanlardır. Onlar, t d r k çocukdemiye giriş nutkunda; dinleyiciler ara kim kestirebilir? larını vafansever olarak yetişHrfyorlar sında âlimlerden, san'atkârlardan, edıbOlâleddin FZİNE fakat Büyük Millî Şefin dediği fcibi, lerden ziyade Parisin en güzel ve en şık genc nesilleri, ne kadar karakterli, nı kadınlan görüldü. Akademi bir tiya'.i'o (1) Nobelstift kalender, 1927 kadar ahlâklı, ne kadar vatansever yepiyesinin prerr.ieri, mevsimin ilk balosu (2) Burkhardt: Die Kultur der Re tiştirirsek memlcketin istikbali o kadaı kadar revac bu'du. İhtiras, tabasbus, naissance, 1919. srğlam ve emin olur. tekâpu; hakikî kıymet, zekâ. ilim ve (3) Laurens: İnstitut de France, 1907. Bu söz, yalnız öğrermenlerin değil, fenne takaddüm etti. Akademiye aza o(4) BedierHazard: H'storie de la Lit bütün Türk ana ve babalannın. bütün labilmek icin isti''ad kaiar tprature Françaiçe. Cild I, sahife 237. Türk vatandaşlarınm kulağına küpe olmalıdır: İzmir lisesinden yetişenlerin I Orta mekteb ve liselerde bir «Vatanseverlik ahlâkın başında gelir.» 3 çayı haftalık tatil Orta mekteb ve liselerin yaz dinlenme tatilleri bu sabahtan itibaren başlamaktadır. Tatil altı gün devam edecek. gelecek hafta cuma sabahı derslere başlanacaktır. İzmir lisesinde yetişenler kurıımu tarafından tertib edilen 10 uncu «Ege çayı» yarın saat 14.30 da Park Otel salonlarmda verilecektir. Egelüer, her sene olduğu gibi, bu çaym da eğlenceli geçmesi için zen;in bir proşram hazırMerhum boksör Küçük lamışlardır. Çayda davetlilere ikram eKemalin kabri yapılacak dilmek üzere, hususl surette üzüm, incir gibi nefis E^e yemişlerl getirtmişİstanbul boks ajanhjı tarafından 5 nilerdir. sanda büjük bir boks maçı yapılacaktır. Her sınıf boksörün iştirak edeceği bu Galatasarayhların çayı müsabakanm hssılatı ile Galatasaraylı Galatasaray lises'nden mezun olanlamerhum boksör Küçük Kemalin kabri nn 1932 senesinde tesis etmiş olduklan inşa edilecektir. Bu kadirşinas hareket(Galatasaraylılar cemiyeti) marun ten dolayı boks ajanı Enver tebrike lâ21 inci cumartesi günü, onuncu yıldöyıktır. nümii münasebetile bütün Galatasaraylılara, Beyoğlundaki lökallerinde bir çay vereceklerdir. Bu toplantıya şehrimizde bulunan askerî ve sivil erkâmn davetli bulunduğunu haber aldık. Cemiyetlerinin kuruluşunun 10 uncu yıldönümü münasebetile Galatasaray lılan tebrüt ederzd. Parti Genel Sekreterinin tetkikleri Mimar Prost tarafından hazırlanan Fatih imar plânı bitmiştir. İleride buraya Fatihin bir heykeli dikilecektir. Parti Genel Sekreteri Dr. Fikri Tüzerle Vali ve Belediye reisi Dr. Lutfl Kırdar dün Şehzade başına giderek, Zeyneb Hanım konağı yerinde yapılacak Fen Fakültesi binası hakkmda tetkikler yapmışlardır. Parti tarafından vücude getirilecek olan Üniversite talebe yurdu binası da Şehzadebaşında konservatuar binasma ayrılan yerin karşısmdakl sahada inşa edilecektir. S AR K S İ N E M A S I N D A Dün gece gösterilen BRIGrTTE HORNEY JOACHIM GOTTSCHALK ın en son çevirdikleri CUMHURÎYET Nüshasj 5 kurustur. Beşiktaş Halkevinden: 21/3/942 cumartesi günü akşamı verilecek konser ve temsilin programı: 1 Mandoünatamız taxafından konser. 2 Bando. 3 Gösterit kolu tarafından «Çapanoğlu» temsil edilecektir. SENİN GİBİ BİR KADIN! Fransızca sözlü aşk ve genclik fîlnd pek büyük muvaffakıyet kazanmış ve seyucilere hoş 2 saat geçirtmiştir. Matineler: 2,30 . 4.30 6,30. Suare 9 da. Abone şeraitiTTcSva î ? Senelik Alb avlık Üç avlık Bir ayhk 1400 Kr. 2700 Kr, 750 » 1450 » 400 » 800 » 150 » Yoktur. Dikkat Gazetemize eönderileo evrak ve vazılar nesredilsin edilmesin iade edilmeı ve TİvaınHan mes'nlivet kahal olunmaz nin gibi sahtekâr bir herifi iyilik olsun diye evine kadar taşıdım. Göz dikecek benim arabamı mı buldun? O, ailemiu tek gelir kaynağı. Zerzevatçı: $= Küçük hikâye HUUL/'IN Bu akşam FATMAARKAN SUAVITEDU Niçin nişanlanmadım? Sineması Kristina SODERBAUM ve Friiz von DONGEN BALIKÇININ KARISI Filmini takdim ediyor. Mevzuu: Biitün bir kadın kalbi... Meşru zevce ve metres... Öliim karşısmda bile sevmek... gibi hareketli sahnelerle doludur. Sıcak iklimlerin bütün sihrâırriz güzelliklerini tarafından harikulâde bi rtarzda yaratılan mevsimin en kuvvetli, en ihtiraslı bir aşk:n romamnı tasvir eden MAVİTUNA Filminde göreceksiniz. Baş rollerde: AHan JONES Nancy KELLY • Pek yakında SUMER Sinemasmda • Mahvoldum, diye bagınyordu, kilo= sunu otuz kuruşa aldığım patateslerim kulağı yaralı bir yavru iie üçleştiler. Ben kıp pencereye musallat oldular. A'odulezildi, pırasalanmm, lâhanalarımın suyu sinirlenip haykırdıkça biraz uzaklaşı lah yabancı değil ama, gene beni o güçıktı, onlara mı yanayım, yoksa haftîyorlar, dönüp adım atınca paçama ka lünc halde görmssini tabil istemem. larca cam bulamayıp ayazda titriyecedar sokuluyorlardı. Hah.. bir bu eksikU. Çaresiz indim. Tam o sırada yanımda bir ğime mi?. Sahibi tarafından sokağa atılmış kirl: polis peyda oldu: Sorgu, sual muhakeme. Kendlmin ol« bir Rus köpeği de kafileye katılınca dört Hey dostum, bana bak, dedi, buramıyan bir arabaya girdiğim için bir ay, oldular. Hızlandım para etmedi. Koş da taksi durması yasaktır. Arabayı yanvesikasız direksiyon kullandığımdan iki tum hiç bir fayda vermedi. Çünkü ne cüaki sokağm içine çek. ay hapse, Arab Abdullahla zerzevatçıkadar kendimi sıksam köpekler gene baTaksinin bana aid olmadığını söyle nın bütün ziyanlannı tazmine, o sırada na yetişiyorlar. Hem bu sefer önden. mek için agTamı açmak üzere iken: dükkânda bulunan gebe müşteri kadıarkadan kuşatıyorlar. burun deliklerini Haydi, dedi, itiraz etmeğe Kalkma. nın korkma netxesi çocugunu düşürmeaçarak, dillerini dışan çıkarıp yalanarak Şimdi zabıt tutar, ceza yazanm ha. sinden dolayı da kendisine 250 lira verpabuçlarıma sokulmak, onlardaki yağ Beni adeta zorla tekrar direksiyon bakokusile nefislermi körletmek arzusile şına itti. Tövbeler olsun yarabbü. Ö:ı; meğe mahkum edüdim. Tabii sevgilimle o günkü randevuyu etrafımda fırıl fınl dönüyorlardı. rümde otomobil kullanmış adarn değiHay Allah müstakını versin. Deli ola lim. Polis başımda bekliyor. Çaresiz gaz kaçırdığım gibi muhakemeenin devam cağım be.. Yapacağımı şaşırdım, Ne ise anahtarmı çevirdim. Pedallardan bir'.nr ettiği ve hapisanede yattığım müddetçe baktım, köşede bir taksi duruyor, içi bastım. Tabiî korktuğuma da utradın de kendisile görüşemedim. Bırak ki, bomboş. Şoför de yerinde değil. Numa Meğer ayagımı dokundurdugum ?eri borclan hâlâ ödemeğe çalısıyoruz, karasına şöyle bir dikiz geçtim. 2367. Bi vitesi imiş. Araba lâmbur lumbur arkaya yınvalidemle kayınbabam da hâdiseyl z.im Arab Abdullahın arabası. Arab Ab doğru yürümege başladı. Bir saniye so.i haber almışlar: Biz böyle çapkına kız \Termeyiz! dullahı tanırsmız. Hani Topkapılı süt ra da şangır şungur camlar, çerçev;1pr Demişler. Şimdi anladınız mı çocuk» çü Hüseyin vardır. Onun eniştesi. indL Zingadak durduk. Durduk ama, lar. ben gene nişanlanamadım. Beni bir kere Köprüden yanma alıp tâ zerzevatçının dükkânının içerişi^de. Yüzünü buruşturdu. gözlerini kırpışeve kadar getirmişti. Neme lâzım. Belki Halk toplandı. polis yakama yapıştı. müşterisi filân vardır, diye arka tarafa haydi karakola. Derdini anlatabiiirfn tırdı. cebinden teneke bir tabaka çıkargirmedim. Direksiyonun yanındaki ka anlat. Kuyruk yası, köoekler hı'iâyssiııc dı, ilerilemek istedi: pıyı açıp içeriye daldım. Ama, ne der sade komiser degü, şoför Arab Abdullali Müsaade edin de, dedi, sahanlığa siniz, mel'un hayvanlar gene çekilip git bile inanmıyor. gidip bir sigara içeyim. Gene fena halde mediler, bu sefer basamağm üstüne >;ı Gözüne dizine dursun, diyordu, se efkârlandım!. Kadiye iclâl

Bu sayıdan diğer sayfalar: