22 Mart 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

22 Mart 1942 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aponlar, Büyük Okyanusla Huıd ÜKyanusu arasınaaüi Holanda Hınaistanj aüalaıma Bahar havasına ağız açan \e uu adalar arasıudaki boğazlarla iç denizleıe hâkim olduktan sonra, aıtiK var mı Eu sene havalar Hind Okjanusunun bütün kapıları gerçekten hepimizi başta Singapurun kapaoığı pek mühim bezdirecek bir hal Malaka boğazı geçidi olmak üzere J a yıdsızlıkla bakan adamların akıbetine arzettL Soğuk çok, pon harb gemilerme açıldı. değil de bu kayıdsızlığına imrenmemek kış sürekli, kar lnad Tahrib edilen bingapur barb limanı, elden gelmiyor.. Cl Oİdu. artık bir deniz üssü oımaktan (îkmışsa Kendi kendimize ölürüz Kış bu! ABu sırada bir kısım Avrupa mec kir, işte bu imanla dünyaya gözlerini miştir. Bu imanın ifratı hakkında bu da Japonların eline düşmekle Bengale Kızmasmler, şağustos sıcağı gibi mualarında, beş sene evvel ölen bir kapadı! rada bir şey söylemeğe lüzum görmü körfezınin ve Hind Okyanusunun yoıunu ka ediyorum. clmaz ya!. Alman filozofuna dair yazılar yazılyoruz. Alman olmak itibarile her çeşid onlara kapamak kudreüni de kay*** Dostlarımdan biÖyledir. Nasreddin Hoca da havadan makta, beşinci öiüm yıldönümü münaseBirinci Dünya Harbinin sonunda galib iddiada bulunabilir. Fakat Prusyanın bctmişür. Şimdi, artık, Japon denizamri hastalanmış. Heşikâyet ettiği zaman, demişler ki: betile lehte ve aleyhte düsünceler ileri ve mağlub bütün Avrupada büyük bir «Sosyalizm vatanı» ve yalnız. kendi ır ları, knıvazörleri, hatta icab ederse muçağırmışlar. sürülmektedir. Bu sosyolog Oswald Yahu, Hoca! Yaz oiur sıcaktan şi kim dikkatle takib edilen, hakkında birçok kının <Efendi ırk» olduğu yolunda mü lıarebe kruvazörlerinden mürekkeb ü Spengler'dir. kâyet edersin, kış olur soğuktan. Senin Uzun muayeneden tenkidler ve takdirier ileri sürülen ese talealara ilmî ve objektif bir değer biç lolar, Hindistanla Birmanya ve Malezya de ne istediğin belli değildir ki!.. Spengler, mümessilleri memleketimizrin davası neydi? Tabiî ilimlere mensub mesine, ilmî içtimaiyat bakımından mü arasındaki Bengale korfezinde, bir de Konjestiyon Hoca da şu cevabı vermiş: de hemen hiç tanınmıyan Alman sosyoolan Spengler, içtimaiyat tarihlnin ya saade edilemez. Bilhassa «Zafer ve mü niz hakimiyeti tesis edebilirler. Ultrapestil... Bahar havasına ağız açan var mı var. loji mensublan içinde nisbeten tanman Bu bölgede, Japonlara karşı İngilizlebancısı olmıyan uzviyetçi bir telâkkiden cadele için cenkleşmenin sırnna yabanGünde altı tane.. bir mütefekkirdir. İlmî manada bir içtiki'.. hareket etmekte, bu telâkkiyi bütün ta cı olan Türklere, askerî, iktısadî ve si rin kuilanabiieceği Nikobar ve Andamao Her şey yiyebilirsiniz, diyip gitmiş. Yeni kurulan 1 numaralı milli korun maiyatçı olmaktan ziyade Efiatun lar, Biz de mülâylm havadan şikâyet etyasî politikada Arablarıa hocalık ettiği adalarile Hindistamn doğu cenubunaa Hasta vesveseli bir adam. Ertesi günü ma mahkemesi; dün sabah ilk kararını İbni Haldun'lar, Hegel'ler eyarında eski rih boyunca tatbik eylemektedir. Ona ır.3dik kl.. göre «İnsanlık» tan, «halklar, dan bah (4)» tarzında, ne tarihî hakikatlere, ne meşhur Seylân adası vardır. Malezyadade başka bir hekim çağırmış: bildirmiştir. Müteahhid Reşad Oğuzla Üpte bir sosyolog, daha doğrusu bir taki ve bilhassa, şimdi Japonların eline Hiç unutmam, Paşa Kâzım dostumuza Hal Sizin barsakiarınızda nezie «Arşimidis» şirketi murahhas azası Yor rih felsefecisi olan Spengler, ilk eserini sedebiliriz. Her halk, kendine mahsus bir de bugünkü realitelere uymıyan yanlış yordukları bir fıkra vardır. On, on beş var. Mideniz de üşümüş. alemdir. Sosyolog, her halkın içine gir duşüncelere Spengler'in ve Spengler'ci geçmekte olan Birmanja ccnubundaki gi Papadopulonun Beyoğlunda Kaüna 19171922 de neşretmiş, birinci Dünya meli, onunla hemhal olmalıdır. Bu usulü lerin «İlmî> damga basmaları hiç doğru hava meydanlarının tesir sahası içinde sene evvel bir kış mevsimi Ankaradan Ultra... isimli bir kadının ardiyesine bin tenake Harbinin galib ve mağlub bütün aıem takib eden Alman sosyologu, bütün ta olmıyacaktır. Bu neviden hatalı görüş oldukları için, İngilizler bu takım adaİstanbula gelmiş olan Kâzıma ahpabları Yok, yok, yok! Sakın.. İdrar mu Kars ve Ardahan yağı, yüz elli çuval leketlerinde akis'.er uyandırmıştı. Tam •ormuşlar: rihte on kadar tkiiltür» yaratmış halk leri ihtiva etmesine rağmen Spengler'in ları nıüdafaa edemezler. ayenesi olmadan ben o ilâcı vermem. reçine ve otuz çuval karabiber depo et bu sualarda idi ki ilim müesseselerimizbuluyor (3). Bunlann her biri kapalı bir tarih felsefesi, Hegel ve Marx'tan sonEsasen, bu adaların şimalinde, doğu Kâzım Bey, Ankarada da havalar Hem ne münasebet! Size Hindyağı vemeleri, bu ihtikâr davasının mevzuudur. de o zaman felsefe ve terbiye tedris eden dasre halindedir: Doğmuş, serpilmiş ve raki tarih felsefesi sistemlerinin en mü sunda ve cenubundaki bütün topraklar, burası gibi bozuk mu, kar yağıyor mu? riyorum. Uç gün sıkı perhiz!. Mahkeme, kendilerinin malları gayri gene terbiyecilerimizden biri, bir fikir çökmüştür. Almancada «kültür», Fransız himmini teşkil etmektedir. 1917 de jstik Japonların eline geçtikten sonra, bunla Hayır, yağmıyor, havalar açık, de Hasta şaşırmış... meşru menfaat temini maksadile sakia mecmuasuıda bize O. Spengler'den gü ve İngilizlerin «medeniyet» dediği mef bal hakkında peygamberîikler yapan bu rın deniz sevkülceyşi bakımından İngimesine karşı suali soranın: Ertesi günü bir üçüncü doktor çağır diklarmı ve bu suretle de piyasada dar zel bir üslubla şöyle bahsetü: «Bethoven Neden acaba? Garib şey! diye bu mış. Bu üçüncü hekim muayeneden lık husule getirici harekette bulunduk ve Vagner bugün bizden çok uzaktadır. hum olduğuna göre, bize aşina olan bu filozofu ölümünden beş sene sonra, bir lizier için pek kıymeti kalmamıştır. Bu ikinci tabiri kullanarak konuşahm: Her zamanlar onun yeni bir medeniyete adalarda, Ingiiiz üsleri de yoktur. dalaca bir ısrar gosterraesiie alay etmek sonra: larını sabit görmüştür. Hâkim Kemal Bugünkü musikişinas bar şehveti Için, medeniyet, kapalı bir çevre, bir uzviyetFakat Seylân adası öyle değildir. »Iinsahne olacak, diye hayranhk ve sempati fcrsatım kaçırmak istemiyen Kâzım: Bir rontken yaptırsak fena olmaz. Aşkın; muhakeme edilenlerin blner lira vahşi ve hayvani raks için beste ve hatir. Bugünkü Avrupa medeniyeti de bu duyduğu Rusyada iki heybetli ordunun distanın doğu kıyılarını müdafaa için Hükumet kar yağmasmı menetti! Siz vaktile zatülcenb geçirdiniz mi? ağır para cezası ödemelerini, üçer sena valar yapıyor. Öyle bir devirde yaşıyoıuz çevrelerden biridir. Müellifin eserini yapmakta olduğu ideoloji kavgasını te Seylânın büyük ehemmiyeti vardır. Seyeevabını verip karşısmdakini susturmüş. Hayır!. Sivereğe sürülmelerini, mallarınm da ki bir taraftan garbm en parlak bir şeh yazdığı sıralarda sezişl şu ki bu çevre maşa ederken hatırlıyanlar, her halde lân Madras Kalküta ham Hindistanı Acaba kanınıza baktırsak. Anado musaderesini karar altına almıştır. Şaka bertaraf, eğer havalar kötü gitrinde beşerî kemalâtı temsil eden ihtiyar kapanmak üzeredir: İhtiyarhğını yaşa fikir tarihinin garib bir tecellisine şahid doğudan geiecek taarruzlara karşı mümekte biraz daha devam ederse Beledi luda gezdiniz mi? Sıtmadan şüphe ebir müderris, ailesinin yiyeceğini tedarik mıştır ve çökmek üzeredir. Her medeni olmaktadırlar. dafaa bakımından mühimdir. c 'r yeden mi, Şehir Meclisinden mi, Mura diyorum. edebilmek için çocuğunu dilendiıirken yetin son merhalelerini seciyelendiren Odun ve kömür narkı Ayni zamanda Seylân Avustralya Vallahl bir yere gltmedim ama.. kame komisyonundan mı nereden olursa diğer taraftan hayvani kuvveti temsil Ziyaedd'în FAHRt vasıfları burada da görüyoruz: Tekniğln Hindistan Umidbumu üçgeninin (mü Neyse, flmdilik bir kinin tedavisi bir karar alıp İstanbulda hava bozukeden bir kasab çırağı, Carpanüer, vahkaldırılacak mı? inkişafı ve binnetice şoförün ve müheniuğunu yasak etmekten başka başvura yapalım. Her gün bir gram kinin ala(1) Bk. Reşad Şemseddin: Faust me sellesinin) köselerinden biridir. Seylân Odun ve kömür narkının kaldırılıp şeti alkışlıyan kesif insan küdelerinin beş disin hakimiyeti! Artık Spengler, medecaksınız. Sabah, ikindi, gece yatarken. cak çaremiz kalmadı gayn! dEkikahk bir boğuşmaya mükâfaı oladeniyetlnin gurubu, AnadolU Mecmuası, adasındaki Kolombo deniz üssüne dayakaldırılmaması hakkında Ticaret Vekâniyete ateş püskürmektedir. Yeni bir narak Japonların Umman denizine, BasYumurta, ağır hamur İşleri, kızartmarak, milyonlara sahib oluyor... Kara Davudun dinlenmesi! lar yasak. Bol portakal. Üç gün sonra leti tetkikler yapmaktadır. Mahrukatın şehrinin varoşlarında hemşireyi Bir garb medeniyet çevresi başlıyacak mıdır? 1925, sayı 5, Sf. 196. Daha sonralan ra körfezine ve Kızıldenize yapacakları biradere memlekete ve bilhassa İstanbula zamaEvet. Bu yeni medeniyeün ışıkları Rus Prof. M. İzzet, tHayat» mecmuasmda akınları karşılamak mümkündür. Azlz meslektaşlagörürüm. nında verilmesi için bir birlik teşkili dü baram kılan ahlâki kaydın bile unutul halkmda, Rus halkınm bulunduğu me Spengler'den bahsetmiştir. Felsefe dokrımızdan, n€v*i şahOnun içindir ki İngilizler, Seylânı Bunu gören hasta dördüncü bir heşünülmektedir. Vekâlet, bölgelerin verim duğunu istiyoruz... Rönesansta bejeriye kân üzerinde beliriyor. Bu gene ve taze toru Avni Refigin cÇıgır> daki bir masına münhasır, on müdafaa için, adaya bir amiralı kumankim çağırmayı düşünürken ateşi düşmiktarile civann yakacak ihtiyaclannı tin semasma doğan, Onsekizinci asır halk, garb medeniyetinin yerine geçecek kale serisile, Prof. G. Kessler'in «İçtibir gazete batırmış, dan tayin etmişler ve faaliyete ba*!amüş, hali düzelmiş ve bütün bu ilâçtespit etmektedir. Yakmda, bu hususta da kemaline erişen güneş bugün artık olan medeniyetin bayrağını taşıyacaktır. maiyata başlangıç> eserinde ve «İş> on bir gazete çıkarnuşlardır. İngiliz donanması, buraya ları atmış. Şimdi turp gibi. batıyor. Ufuklarunız karanyor, bastığımecmuasının 8 inci, 24 üncü nüshaların. bir karar çıkacaktır. mış, kaç defa evGene söylüyorum, hekimlere itimamız yer kay:yor ve korkunc bir girdaba Bu noktada duraklamak icab ediyor. da yazdığı makaleler, bizde Spengler kuvvet ayırmak zorundadır. Donanmalenmlş bilmem ama Has un gelince... dımız büyük. Allah aramızdan eksik etdoğru sürükleniyoruz. İşte «Garbm inhi 1917 de, yani daha harbin neticelenme için gösterilen alâkanın mahsullerini yı, bilhassa Malezya sularında iki zırhon defaya yakın bolınm kaybından sonra, parçalayıp da^ıtmesin. Lâkin mubareklerin en küçük Yakında şehrimize gelecek haa unun tatı Untergang des Abendlandes» o sinden, hatta Rus inkılâbmdan evvel, teşkil etmektedirler. şanmış fırtınaya ben mak tehlikeli olacrğından Seylânı daha bir hastalıkta birinin dediği ötekini ne suretle kullanılacağı hakkında Vekâ kitabdır ki her fikri selimin duyduğu ve Tannenberg'de Rusiarm hezimete uğra(2) Bk. O. Spengler: Preussentum und ziyade hava kuvvetlcrile müdafaa etmek zer birisile görü şüyordum. tutmuyor. Bunu gören hasta da İster letten henüz bir tebligat yapı'.mamışhr. her salim fikrin kavradığı bu müthiş masından sonra yapılan bu peygamber Batacağız! dedL mecburiyeti hasıl olmuştur. istemez ümidsizliğe düşüyor. Bir ihtimale göre, Vekâlet, iki cins ek manzarayı ilmin lisanile İzah ve ilân Iiğin manası nedir? Spengler'in burada Sozialismus, 1932, München. (3) Spengler bu on halk veya kültür Nerede? diye sordum. Fıkrayı biürsiniz: mek çıkarılmasına müsaade edecektir. ediyor (1)» Seylân, çay, kauçuk, hindistancevizi, Tolstoî ve Tchaikovsky Rusyasını dü Sanatoryomda değil.. Cezaevinde.. Bir zengin adam, bir köye misafir ol Bu takdirde 400 gramlık beyaz ekmekler şündüğünü söylemeğe hacet yoktuf. arasında «Türk» e yer vermemekle ta şckerkamışı gibi sıcak iklimlere mahsus İşte bugün beşinci ölüm yıldönümü 1917 Rus inkılâbı, yani «siyasi, yi «iktı rihî kültür noksanlıgma bir misal teşkil mahsuller yctiştiren bir adadır; bilhassa muş.. Köylülerle görüşürken oranın ih yapılacak; istiyen gene on kuruş muka Hayrola, bir şey mi yazdın!. Evet! Alnıma bir kara yazı yaz tlyaclan, eksikleri, fazlaları hakkında bilinde bu yeni tip ekmekten satın ala yâdedilen 19171922 arasında çıkan iki sadî> ye, «manevî» yi «teknik» e tâbi ediyor. Müellifin Türklük hakkındaki çayı mcşhardur. Fransız romancılarından cildlik ve ıGarbın inhitatu isimli eserin tutan Rusya ile, Spengler'in tasariadığı malumatı zaîen «Osmanlı» devrine in Madam Mirjam Harri en güzel romanlâflar etmişler. Bu arada köyle hekim bilecektir. •nıştım.,. müellifi olan Spengler, 1882 de Almanya Rusya arasında bir münasebet mevcud hisar eder görünmektedir. olmadığı gibi geçici hekimlerin de uğ Ne gibi? dekoru olarak Seylânı El konan kauçuklar satın da Blankenburg'da doğdu, riyazî ve ta değildir. Bilâkis mevcud münasebet (4) Bk. O. Spengler: Jahr der Ent lanndan birinin de Volupte» İhtiras A Bundan yıllarca evvel bir vatanda ramadığmı öğrenmis ve sormuş: seçmiştir. •L'île 3İî ilimleri tahsil etti. Hamburgda bu menfidir. 1925 ten sonra filozofun, yeni scheidung, 1933, Sf. 148: «Die Türken dası» adını taşıyan bu romanda adanın E, böyle hekimsiz ne yaparsınız? şa adımı vermiştim.. Sonra aldım.. Alıralındı limlerle alâkadar dersleri tedris etmek doğacak medeniyetin bayrağını, kendi durch die Araber... ilh.» Halbuki, me güzel tas^rleri vardır. Romanın kahra Ne yapacağız be beyim, kendi kenken mi, verirken mi bir formalite nokTicaret OKsi, hükumetçe el konu'.muş gsnı yüzünden resmî bir (Poligami) mah dimize ölürüz, eevabını almış. Tababet olan bütün ham kauçukların mubayaa üzere profesörlük yaptığı bir sırada 1911 ırkının eline verdiğinl görüyoruz. Nas selâ Arab olan tbni Haldunun kanaati manı olan kadınır zevk. aşk, ihtiras ve kumu olarak şimdi cezaevine gideceğiz.. mi genişledi, yoksa hastalıklar mı tebdil sı için emir gelmiş olduğundan bu ka da, hocahktan çekildi. Birinci Dünya yonal sosyalist ideolojinin kaynakîan tamamile akslnedir. «İbni Haldun vc ısürab günlerini yaşadığı ve nihayet bir Vah vah! Birincisi değil ya! İnşal gezmeğe başladılar?. Teşhis mese'esi öy uçuklan satın alarak Ofis depolarına Harbinden evvelki A\Tupa, onun naza nı araştıranlar, 1917 de bedbin, fakat felsefesi» ismindeki eserimize bakılabilir. güneş çarpmasile < üüğü bu renk, koku rıhda hayra alâmet olacak hiç bir unsu sonralan nikbln olan Spengler'in tarih Keza Alman sosyologu ile Arab müverrihi ve servet adası, b«*ki de, yakında, cele zorlaştı ki; hasta, hastahğınm tedavi koymuştur. lah sonuncusu olsun.. ra malik değildi. Dünya harbi ve 1914 felsefesine mühim bir yer ayırmaktadır arasında ban mukayeseli hükümler için henneme dönecektir. Ne münasebet dostum! Bizim gibi sinden evvel, teşhis edilmiş olmasına Kauçuklar, icab etükçe herhangi bir en 1918 e kadar olan Avrupa hâdisele lar. Karada ve denizde amansız bir mü Prof. H. Ziyanın «İçtimai doktrinler» ine seviniyor. parasız gazeteciler bir müddet dillenirişte kullamlmak üzere gene fabrikalara Oh, tifo imişim! diye şükrediyor. verilecektir. İlk olarak balık konserve ri, onun bu kanaatini kuvvetlendirmek cadeleye girlşen Almanyada, ölümünün ler... Sonra hapisaneye girer dinîenir.., üracaat mümkündür. Her halde ten başka birşeye yaramadı. Mulâhaza beşinci yıldönümü yâdedilen SpenglerEizim sanatoryomumuz orasıdır. Öperim Ya ne olduğu belli olmazsa! kutulan ağızlarına yapılacak l&stik conier^on ÖCSIW.'.PCU asnn ikinci yaIarını geniş ve tarihî bir sistem içinde den bahsolunurken bu no«wTâya çok t:nl! Hayatın cilvelerine bu derece kaB. FELEK dalar için kauçuk verilecektir. nsmdan sonra İbni Haldun ve Türklfr toplıyarak neşre başladı. Mağlub Al ehemmiyet verildiğini görüyoruz. Edebiyat Fakültesi gecesi hakkında yapılan fransızca, ve almanca Hayret uyandıran hırsızhk manyada bu bedbin telâkkiler, şiddetü neşriyattan lstifade ederek görüş hataEdebiyat Fakültesi talebesi taraftndan •î* 1* "ı* tzmir hapUanesinden kaçarak §eh ıeeksiyonlar uyandırdı. Fakat filozofun, Bütün ıstiıablann toplandığı yüksek heyecanlar şaheseri larını tashih edebilirdi. Bunu yapmayışı, hazırlanan toplantı, kültürel kısmı h a rlmizde bir kuyu içinde yakala fikrî tekâmülü devam etmekteydi. 1932 Spengler'in tarih görüşü, zannedildiği sisteminin ilmî evsafını zâfa düşürmek Ztrlanamadığından 28 mart akşamın» nan Antakyalı Tevfiğin Emniyet de bir vesile ile «Kendimi yalnız hisse gibi orijinal değildir. Çağcı ve uzviyetçi tedir. tehir edilmiştir. müdürlü&ünde sorgusuna devam o diyorum. Beni dinliyen yok mu?» diyor görüş, içtimaiyat tarihince pek malum Biribirlerini seven iki gencln kurduklan mes'ud yuvayı tarumar eden, du. O sırada ikinci kitabını neşretti. Bu olduğu gibi ata sözlerinde, halk bilgisinlunmaktadır. Tevfiğin annesinin eeski kafalı, cahil ve zalim bir ana... Servetlerine mağrur, hazır yiyici vinde meydana çıkanlan eşyalar ara ;ser, zâhire hükmedenler için hiç de de de izleri bulunan bir telâkkidir. Bilbir sürü düşkün insanlarla mücadele eden temiz ve namuslu bir ailenin smdaki kumaşlann Süreyya Paşa men «Garbın inhitatı» müellifinden beklene hassa İbni Haldun'a aşina olanlar, onun hazin ve heyecanlı romanı. 3 GÜNÜ KALD1 sucat fabrikasından çalmdığı tespit e mezdi. Çünkü bedbin filozof, bu eserde Kâtjb Çelebi, Naima, Cevdet Paşa, Haydllmiştir. Antakyalı Tevfiğin şehrimize güleç yüzlü görünüyor ve Prusyamn rullah Efendi gibi Türk talebelerinin buACELE EDİNİZ. gelerek kısa bir müddet içinde bu hırsız •eni bir dünya ideolojisine sahne olaca lunduğunu bilenler Spengler'i pek basit Yerlerinizi evvelden tedarik edhıiz. ABDÜLVEHAB ını düşünüyor (2). lığı yapması hayret uyandıntııştır. bir muakkib addedeceklerdir. 1918 heSeanslar: 12 3 6 9 d a 19321936 srasında Spengler'in felsefî zimetini yaşıyan Almanyada, AlmanyaMersin limanı devlete geçti nm müstemlekelerini, donanmasmı ve Seven, ıstırab çeken ve pereştiş eden kadın... Mersin (Hususi) Başvekâletin e asliyeti çok bereketli olmuştur. Münih parasını alan medeniyete karşı bir kinin BÜYÜK REVÜ ve KOROLU te sakin ve huzurlu bir hayat yaşıyan mirlerile Mersin Liman şirketi Devlet ve düçmanhğın uyanmasıni ise gayet tan « * VAİfİAi 'SAADET YUVASI. filminin m r U B BÜCTİÎ Demiryolları umum müdürlüğü emrine mütefckkir, Tolstoî Rusyasında doğaca biî buluyoruz. Nitekim Spengler'in meMetresinin ihtirası için sadakatsız koca... verilmiş ve Ankaradan gelen mümessil ını umduğu yıldızh dünyayı artık Prus deniyete ateş püskürdüğü senelerde bir ada onyor. Son eserl olan «Karar yılı eşsiz yüdm ler şirket muamelâtını devralmışlardır. Türk şairi de Türkün hayat hakkını taTÜRKÇE ŞARKILAR Başvekâletin bu karan Mersin ve hava Jahr der Entscheidung», bizi iyi ve yeni mmıyan emperyalizme karşı: tarafından oynanan mevsimin en büyük aşk romanı: ir Avrupanın doğacağına iman eden bir Nagmelerile bütün Istanbulu mm * j şmm»» y « | « CTtfAD lisinde bilhassa ticaretle uğraşan deniz, Medeniyet dediğin tek dift fcaîmtj mesteden eşsiz okuyucu Uk\J Mimi I I ElH d l l l f l A K işlerile alâkası bulunan herkes tarafın Avrupalı muharrir karşısmda bulundureanavar! dan derin bir memnuniyetle karşılandı. maktadır. Hemen söyliyelim ki bu yeni Avrupa, ona göre. «siyasîı nln «iktısadî» dememiş miydi? Nasıl Mehmed Akif, Kısa bir müddet evvel buğday yüklü hakimiyetini isüyen, ferdi mülkiyet ayni mısraı ihtiva eden ebedî şürinde: Mysiki adaptasyonu: K°manî SADİ IŞILAY Tamburî bestekâr olarak Mersin limanına gelen bir vapurDoğacakUr »ona podertipi günler temayülünü bir «insiyak», bir «hayat sinemasmda SALÂHADDİN Kemanî NOBAR ve 36 kişilik saz heyeti. daki buğdaylann tahliyesi husıısunda Hakkın, eski şlrketin gösterdigi lâkaydî yüzün duygusu Sinn des Lebens» olarak kagörünüz. Kim bilir belki yann, belki yarından den vapur ksptanı bu hususta alâkadar nında taşıyan ırk tarafından kurulacakda yakın! makamlara ş'kâyette bulunmuş ve neti tır. Bu ırkm, ona göre kendisinin menBu eserin düğün sahnesi (Kızım Duymasm) filminin baş yıldızı cede buğdaylan tahliye ettirmeğe ta sub olduğu millî cimia oldıı&unda şüphe ] dediyse Spengler de biraz sonra kendi BEDİA MUSABNTnin Kahiredeki (Bedia Kazinosunda) yüzlerce Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine hammülü kalmıyarak çekip gitmiştir. . yoktur. 1936 da Münihte ölsn müfefek kavminin yaratıcılığına karşı iman etmuganniye ve dansözlerin iştirakile tertib edilmiştir. BUGÜN saat 11 de tenzilâtlı matine. zelliğiniz vardı ki size bakmaktan kenKTeşe ile Ateş evleneli bir ay olmuşdimi menedemedim. Beni büyülediniz. ^™ tu. Gözleri birbir'.erinin gözlerinin Gündüz hayallerim, gece rüyalarım siİçinde, karşılıklı oturmuş yemek yiyorzinle dolu. Size utanarak itiraf edeyim BUGÜN MÜKEMMEL BİK SURETTE EĞLENMEK... NEFİS TE lardı. Meyvalar geldiği zaman Ateş, kakj sizi delice seviyorum. rısınm kendi İç âlemine dalmış, bir şeyŞAHAVE BİR FİLM GÖREREK ZEVK SÜBMEK İSTERSENİZ ? Eğer beni, hamam kapısı önünden ge ler düşündüğünü ve bu zihninden geçen şeylerin onu gülümsettiğini gördü. Bütün evlene bu konakiarın saiıibleri hiç de Kemah yerlileri konaklara aid bir bulunan kaleler bir ışık oyunile; Mama çen süvari zabitini hatırladınızsa yarın seven erkeklerin yaptığı gibi Ateş de ğişmemiş. İşte ben dünyaya gözierimi bu kimseyi gördüler mi rahatsız etmemek hatun dağına o kadar yaklaşmışlardı ki ayni saatte sizi her zaman uzaktan haskıskanc ve hırçın bir sesle: için yüzlerini duvara dönerlerdi. Hal sanki Fırat nehri kalelerle dağın teşkil retle seyrettiğim tepenin hizasındaki konaklardan birinde açtım. duvardan cevabmızı bana ulaştırın. Neşe, hiç tereddüd etmeden ne düTeyzemin oğlu beşik kerteği nişan buki bu süvari zabitinin sıcak bakış ettiği dar boğazdan akıyor, Mamahatun Hasretinizi çeken şündüğünü hemen söyle, dedi. ları vücudümün her yerinde gezindik dağmın eteklerinden kıvrılarak garb kıslımdı. Onlar uzakta, ağaçların arasından Kemal Genç kadın tatlı tatlı güldü. Sevgi çatısı görünen konakta otururlardı. On ten sonra bir an gözlerimin içine dalıp mında kayboluyordu. dolu gözlerle erkeğinin gözlerinin içine beş yaşına bastığım zaman düğünümüz kayboîdu. Hemen ertesi günü yeşil bir elma ile Muhitin dağ kısmındaki kenarlan ne baktı, nazlı nazlı: Şaheserler şaheserini görmelisinız. Baş rollerde : O günden sonra yaşadığım muhit beni kadar sarp ve vahşiyse, ova tarafmdaki cevab verdim. Kemal her gün duvarın olacaktı. Bu yüzünü görmediğim rişan Koca bebeğim, neden bu kadar kıs lımla küçücükken beraber oynarmışız. sıkmıya başladı. Ne düşündüğümü, ne kıyılan yemyeşil kavak ağaclarile güzel dibine geliyordu. Atmm eğeri üzerinde kancsın? dedi. Sonra bizi birbirimizden ayırmışlar. En iftediğimi bilmez bir halde âvâre âvâre bir kadın boynuna takılmış zümrüd bir ayağa kalkıyor, uzaktan uzağa birbiriCAZ DANS ORKESTRA EĞLENCELİ BİR MEVZU Tabiî renkler Elinde tuttuğu elmanın kabuklarını eski çocukluk hatıralarımı düşünürdüm bahçede dolaşır dururdum. kolye gibi o kadar şirin ve güzeldi. Bu mizi seyrediyorduk. Sonra da ya ben de bir türlü bu hatıraların içinde onu soymakta devam ederek: Senenin « L A K O N G A » dan güzel yegâne filmi. Nihayet düğün hazıriıklarına başla lunduğum tepeden arazi meyillenerek ona veyahud o bana bir elma atıyorduk. Tabii bu böyle devam edemezdi. KeZihnimden geçen çeylere gülüm bulamazdım. dılar. Benim tarzımda yetişmiş bütün Fırat boyuna kadar inerdi. Buraları çeBugün seanslar: 1 2,30 4,30 6,30 ve 9 da Gayesiz kalbim heyecanlarla dolu, bü gene kızların aksine yüzünü görmediğim şid çeşid meyva ağaçlarile yemyeşildi. mal gidip ailemden . beni istedi. Zaten süyordum, onu merak ettin değil mi? DIKKAT: Sayın müşterilerimiz sinema salonuna yalnız seans başlamadan yük bahçemizde ne yapmak istediğini beşik nişanlımla kat'iyyen evlenmek isBinbir çeşid hulyayla, ovanın, ruhu dışarıdan bir kimseye kız vermeseierdi, Sana da anlatayım. kabul edileceğinden her seans sonunda salon tamamen tahliye edilecektir. bilmez bir halde gezinir, gezinirdim. temiyordum. İçim bir sevgile, kim oldu dinlendiren yeşilliklerini doyaraadığım üstelik bir de nişanlı olduğum için heBugün saat 11 de tenzilâtlı matine. «On, on bir yaşında küçücük bir kızOn beş yaşıma basmak üzereydim. ğunu bilmediğim, tanımadığım birisinin bir zevkle seyrediyordum. O anda kuca men reddettiler. dım. Büyükler oturmuşlar, her zaman Yani bütün gene kızların hülyalannda sevgisile doluyordu. Beni hemen teyzemin oğlile evlendirğıma irice bir şey düştü. Ufak bir olduğu gibi zamane genclerini tenkid eBazan sabrım taşar, âdetlerimize ay çığlık atarak yerimden sıçradım. Beni mek için düğün hazıriıklarına başladılar. diyorlardı. Sevişerek yapılan izdivaçla bir kahramanın belirdiği yaşlardaydım. rın sonu gelmediği, halbuki eski izdi O gün hamama şehre inmişük. Hama kırı olarak içimden bir isyan fırtınası korkutan bu cisim yeşil bir elmaydı. Düğüne bir iki gün kalmıştı. Bir gece vaclar; annelerin, babalarm tavassuüle mm karşısında bizim aile kabristanı yükselirdi. Bu duygularımı yatıştırmak, Elmayı yerden alırken endişeli nazarlar gelinlik elbiselerimi giydim, ihramıma gündüzden hazırladığım ayni seviyedeki aileler arasında olduğu vardı. Yıkandıktan sonra kabristanı zi içime sindirmek için bahçeye fırlar, Cen la da etrafı kontrol ediyordum. Kimseyi büründüm, için, daha sağlam yuvalar kurulduğu yaret edip dua etmek anane haline gir nettepede tahtıma kurulurdum. Bahçe göremeyince nazariarım elmanın üstün merdivenden duvara çıktım; kendimi TEGANNİ ve DANS ETMEĞE HAZIRLANINIZ... mişti. Hamamın kapısından çıkar çık nin bu kısmı yüksek bahçe duvarlarile de toplandı. Gözlerime inanamıyordıım. sevgilimin kollan arasına bıraktım. söyleniyordu. maz bir süvari zabitiyle karşılaştık. Üç ayni irtifada ufacık bir tepecikti. Bu Elmanın üzerine eski harflerle, incecik Bütün bir gece at üstünde gittik. Sıcak iklimlerln sihrâmiz güzellikleri arasında çevrilmi» olan bu film Bu sözler üzerine büyük annem: ayağı beyaz güzel bir al ata binmişti. tepede muazzam bir dut ağacı vardı. güzel bir yazıyla yazılar yazılmışn. Sonra bir yaylı arabayla Trabzona ulaşÖN'JMÜZDEKİ S A L I AKŞAMINDAN İTİBAREN Yooo!. Ben pek bu fikirde deği Kalpağının eltından kıvırcık kumral Gövdesi öyle bir tarzda kavislenmişti ki Heyecan, hayret ve şaşkmlıkla kanşık tık. Oradan bir vapura binip İstanbula Um, diye itiraz etti. Size bunu ufak bir saçlan görünüyordu. Yüzünün hatları uzaktan gören yüksek arkalıklı büyük hiflerin tssiri aitmda gözlerim olduğun geldik. hikâyeyle; daha doğrusu kendi aşkımın keskin, bakışları alev gibi parlak ve ya bir iskemle zannederdi. Ben çocuk yaş dan fazla irileşerek şunları okudum: Kemal kibar bir aileye mensubdu. Beni hikâyesile ispat edeceğim. kıcıydı. Kumral bıyıkları bu simaya tanberi buraya «Taht> ismini takmışBenim küçük sevgilim, çok iyi karşıladılar ve düğünümüzü yapBenim babam, ecdadı Selçuk Beylerine biraz daha heybet veriyordu. Büyükler tım. Tepenin üzerinden de dünyanın en Size sevgilim diye hitab ettiğim için tılar. Öyle mes'ud seneler geçirdim ki.» Gösterilecektir. Herkesin hoşuna gidecek güzel bir film. Ba? rollerde : dayanan Kemah beylerindendi. Dede ihramlarına bürünürken ben, onun a güzel manzarası göründüğü için oraya bana gücenmeyin. Kalbim, sevgilim diye İşte ne zam: n elma yesern büyük anlerimiz Kemaha gelip yerleştikleri za tın üstünde bir heykel gibi geçişini ol da «Cennettepe» demiştim. feryad ederken sizden niye gizliyeyim?. neclğimin hasret dolu içli bir sesle anman dört konak kurmuşlar. Mal dağıl duğum yerde hayran gözlerle seyretBir gün gene Cennettepede tahtıma Sizi o gün hamam kapısından çık^T lattığı bu güzel aşk hikâyesı aklıma ge. . ı kurulmuftum. Ararinin «ark kısmmda ken gördüm. Öyle başdöndürücü bir gü iir ve tatlı tatlı gülümserim. masıa diye birbirleri arasında evlene. tim. Bahar havasına ağız açan var mı? Kara Davudun dinlennsesi! Kendi kendimize ölürüz Yazan: Burhan Felek Milli korunma mahkemesi D ü n İlk kararını verdi İki tüccar, üçer sene müddetle Sivereğe sürgün edilecek Sehîr haberleri CUMHURİYET 22 Mart 1942 HÂD İSELER NESEL ELER [ Ziyaeddin Fahri \ Yazan: NALINA İHEM MIHINAİ Seylân J Spengler'sn felsefesî TAKSİM sinemasmda BUCÜS YIKILAN YÜVA TÜRKÇE SÖZLÜ TÜRKÇE ŞARK1L1 Beşikias SUAD PARK sinemasmda İMES'UD GÜNLER'in CHRİSTÎNA FRİTZ SÖDERBAUM DONGEN oaş rolde: ^^ FATMA RUŞTU VON Tarihî konserler solisli N E G M İ R I Z A LUTFEN DIKKAT BALIKÇININ KARISI M ELE K 1 = Küçük hikâye Yeşil elma Yazan: Tunarâ ARJANTİNA Beffy Orable Don Ameehe Carmen Myranda Mavi Rumba'yt S Ü M E R Sinemasmda ALLAN JONES NANCY KELLY

Bu sayıdan diğer sayfalar: