14 Ağustos 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

14 Ağustos 1942 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYET T* "KgJZcs 1942 Askerî vaziyet Keşifler Buluşlar Nal sakîıyan tacirler İki Yahudi ticarethanesi sahibleri millî korunma mahkemesine verildi Çiçekpazarmda Fındıklıyan hanı altında depoları bulunan Albert Merahim ve Ortaklarina aid emaye ve cam eşya ticarethar.eEİnin, 941 senesinde ithal etüği eşyayı depolarında saklıyarak satışa çikarmadığı tesbit edilmiştir. Zabıta, diin bu depolaıda arama yapmış ve 190 sandık zücaciye eşyası meydana çıkarmıştır. Diğer taraftan halen gümrükte bulunan bu ticarethaneye aid 350 sandık kadar cam ve emaye eşyanın vaziyeti de tetkike muhtac görülmüştür, Menahim ve Ortakları haklarında tanzim edilen evrakla birlikte Miliî Korunma Müddeiumumiliğine verilmişerdir. H E M MIHINAj Gandhi'ye dair s NAUNA Kafkasya zaptedilecekmi (Baş tarafı 1 inci sahifede* Kuban bölgcsinde hareket eden Alman ve müttefik ordular Anapa, No\vorossisk ve Tuapse Karadcniz Sovyet liman ve deniz üslerini hedef edinirken bir Alman zırhlı kuvveti, Kostov Baku demiryolu boyunca, Terek ırmaği'e Grassnyi'deki ikinci şimalî Kafkas petrol alanına ulaşraağa çalışıyor. Cenubî Kafknsyadaki üçüncü petrol aîanı Baku ise Grossnyi'den 500 kilometrc kadar daha ötededir. Almanlar, Grossnyl'ye varmakla zalen Rostov'dan takriben 1200 kilometre uzaklaşmış ve Harkov'dan cenub doğuya 1500 kiisur kilometre ilerlcmiş oluyorlar. Buna göre Baku'ya girerlersc 500 kilometre daha ötelere gitmiş olacaklardır. Bu takdirde Mihverin doğu muharebe cephesi Ladoga güüinden Baku'ya kadar 2500 kilomeîreHk bir genişlik alacaktır ki bu, Ladoga gülile Azak denizi arasına inhisar eden iki ay evvelki muharebe cephesinden takriben bir misli fazladır. Bundan başka, bu görülmemiş derecede uzun muharebe cephesinin hev ne kadar cenub kesimindeki düşman ordusu 8 mayısta başhyan Kertz yarma savaşındanberi bu yarımadada, Harkov'da, Don, Donelz vc Kuban muharebelcrinde topyekun bir milyondan fazla esir, o nisbette ölü, 6271 tank, her çaplan 10131 top ve 5000 kadar uçak kaybetmekle imha edilmek derccesine varmış bulunuyorsa da batı cephesindeki Sovyet askerî kuvvetlerinin üçte ikisi henüz Stalingrad, Voronej, Moskova ve Lcningrad bölgelerinde gruplanmış, ayakta duruyor, hatta taarruz halinde bulunujor. Alman harb sevk ve idare hedefinin, AngloSakson hava ve kara orduları gelccek yıllarda tesirli bir surcttc <aarruza geçmeden, Rus askerî kuvvetlerinin iınhası olduğunda kimsenin şüphesi yoktur. Sovyet Rusyanın mütarekc istiyeceği lâkırdılan kadar her türlii esas, ihtimal ve imkândan uzak da bir çey olamaz. Ne Sovyet Rusya Almanjadan kayıdsız ve şartsız bir mütareke ister ve ne de Almanya ona kayıdlı ve şarth bir mütareke verir! Almanya, Rusyanın askerî kuvvetlerini tamamile imha edinciye veyahud Rusya kayıdsız ve şartsız tcslim oluncıya kadar harbe devam etmeğe mecburdur. Bunun dışında her hangi bir mütareke veya barış hal tarzı düşünmek Hitier Almanyasile Stalinin bu harbi nasıl mütaîea ederek neyi e!de etmek istedikierini bilmemek demcktir. Almanya Sovyet Rus askerî kuvvetleıir.i tauıamile imha edinciye kadar harbe devam edccektir. Sovyet Rus askerî kuvvetleri ise şimdi büyük kütluler lıalinde Stalingrad, Voronej, Moskova, Kalinin ve \Volkhov kesimlerinde bulunuyoriar. Hal böyleyken ve harb sürprizlerle doluyken Almanlar, şimalî Kafkasyada r.isbeten kolaylıkla kazandıkları muvafîakıyetleri devam ettirmek için, bozulan düşmanı tâ Baku'ya, Tiflis ve Batuma kadar takib edecekler mi, yoksa bu bölgeye icab eden asgarî takib kuvvetleri bırakarak artık şimr.le dönccekler midir? | ıile hareket tarzına bağlı kalır. [ Meselâ üç ay sonra Kusyada yeni ilkj bahar vc yaz taarruzları bahis mevzuu j olurken Almanların Libyada Rommel kumandasındaki kuvvetleri Mısıria Süveyşi zapt ve istilâ edebilecek derece zırhlı ve seri kıt'alarla takviye etmej leri tahis mevzuu olamazdı. Fakat Rommel, Elgazala BirelHakim hatundaki sekizinci İngiliz ordusunun taarruzlarıca takaddüm için taarruz ederek uüşmanı yendikten ve Tobruğu da beklenmiyen bir sür'at ve kolaylıkla zaptettikten sonra onun, geri giden bozgun İngiliz kuvvetlerini El Alemeyn mevziine kadar takib etmesi ve eğer İngilizler bııraya taze zırhlı ve seri kuvvctler yctiştirerek onun fazla olmıyan kuvvetlerini durdurmasaydılar, taarruzu İskenderiyenin zaptına kadar ileri götürmesi kadar tabiî bir şey olamazdı. Bunun gibi, şimalî Kafkasyada şimdi harb ve harekete memur olan Mihver ordusunun, her ne kuvvette olursa olsun, Kafkas dağ geçidlerini, boş veya zayıf işgal edilmiş bulduğu takdirde, buraları zorlıyarak gidebileceği yere kadar gitmcsi ve sökemiyeccği büyük bir mukaveraet karşısında durması pck tabiidir. Timoçenkonun aşağı Don'da bozulan ordularından şimdi ne kadar kuvveîin ne halde olarak Kafkas dağ geçidlcrinc doğru çekiimckte olduklarını bilemediğimiz gibi esascn Kafkas dağlarile cenubî Kafkasyada ne miktar Sovyet kuvvetleri bulunduğundan da malumatımız yoktur. Buna rağmen Sovyet Rusyanın Kafkas dağ geçidlerini müdafaasız veya pek zayıf bırakacağım tahmin edemeyiz. Onun, İranda işe yarar zırhlı ve seri bütün kuvvetlerini derhal Kafkasyaya hareket ettirmiş olması da muhtemeldir. Buna muayyen geçidli yüksek ve sarp Kafkas dağlarının menaati de zammolursa Almanların burada hayli öncmü bir Sovyet mukavemet ve müdafaasile karşılaşacakrarı tahmin olunabüir. Kafkas dağlarını şimalden cenuba doğru geçen iki demiryolile iki otomobil yolu vardır. Demiryollarının biri, silsile. nin doğu yamaçlarile Hazar denizi a. rasından geçer ve diğeri Kafkas dağla. rının Karadenize, dikine inen sarp yamaçlarım takib eder. 350 Km. olarak Mohaş kale Baku dçmiryolu boyunca bir şose ile yollar vardır. Kafkas dağ. larının bu en eski ve tarihî geçidi, Mo. haş kalenin 125 Km. cenubundaki L)erbend mevkiinde daraldığından, Bakudan evvelki en son kuvretli müdafaa yeri burasıdır.. Kafkas dağlarının pek dikine olan batı yamaçlaıının takib eden 17» Km. uzunlujpındaki Poti Tuapse demiryolu pek sarp olmakla beraber bunu da boylu boyunca bir şose takib cder. Kafkasyayı şimalden cennba aşaıı iki o. tomobil yolundan doğudaki, jukarı Te. rck ırmağı üzerinde Orconikidse'den Tif. lise ve diğeri Orconikidse'nin 40 Km. batısındaki Alagir'dcn Tiflfsin 190 Km. ba. tısında Kutayis'e incr. Fakat ba ana caddelcrden başka diğer bazı cadde veya yollar daha vardır ki gerek şimaldcn ve gerek cenubdan derelcri takib ederek Kİlsilenin daimî kar ve cümudiyclerilc örtülü en yüksek tepelerine yakın kasabalara kadar çıkarlar ve silsileyi sarp patikalarla aşarlar. Orconikidse'den Tif. lise gelen şose 4335 rakımlı Tebulos ve 5044 rakımlı Kasbek dağlan arasmdaki 2382 rakımlı Krestonyi geçidinden geçer ki, Terek ırmağı buradan' kaynar. 20 ton limontuzu sakîıyan tiiccar Hasırcılaıda 44 numarada ithaiutçıiık yapan llordo Rodrikin deposunda 2 ton U ijmontuzu sakladığı haber aünmıştır. Depoda yapıian ani cir araştırır.ada iimontuzu meydana çıkarılarak musadere edilmiş ve Mordo Miliî Korunma Müddeiumumiliğine verilmiştir. Limon ihtikârı yapaniar Tüıüngümıüğünde 3ü numaıaiı dükkânda ticaıet yapan Yani ve Koço Sirnoyli, limon tüccarı Lâtif ve Rüstemdan 40 liraya aldıkları bir sandık limonu 50 liraya sattıklarmdan haklarında zabıt varakası tanzim edilerek Millî Korunma Miiddeiumumiliğine verilmişlerdir. Şehrin su işleri bir türlii düzene girmiyor Bir müddettenberi Terkos borularının tamirine devam edildiğinden diin gene şehrin bazı semtlerinde anî olarak sular kcsilmiştir. Liman idarcsı Ue, bazı sebeblerden dolayı Büyükad=ya [ su taşıyamaması ihtimali olduğunu bildirmiştir. Büyükada halkının bu ihtimali gözönünde tuiarak ihtiyatlı hareket ttmesi lâzımgelmektedir. 8 liraya odun Mahrukat Ofisi, holka satacağı odun ; ve kömürün satış fiatlarmı hendz kat'ı ; olarak tesbit etmemiştir. Bunun] ı beraber fiatlarda fazla kâr haddi kabul ediimemesi prensip olarak alınmcıktadır. Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdar, resmî daira ve müesseselere maliyet fiatları üztrinâen odun ve kömür satılnıası için Olise emir vermiştir. Bu suretle kömürün kilosu 9 kurıuştan, odunun çekisi de 8 liradan tedarik edilecektir. Hastabakıcı: < Fakat çocuklar tamamen şifayab oldular. Top gibi zıplıyor, oynuyorlar.» diye ısrar ediyoıdu. Doktor: « Siz bu hastaları nasıl tedavi ettiniz?» diye sordu. Hastabakıcı: « Eümdeki bütün yasıtalan kulianmamı söylemiştiniz. Ben de onu yapüm. Sıcak su, battaniye, sonra da kendi ellerimi kullandım.» cevabmı verdi. Avustralyanm Queensland eyaletinin Yazan: Toomoomba hastanesinin operatürü 1910 senesinde takriben 160 kilometrelik bir mesafede çalışan Sİster Kenny ismindeki bir hastabakıcıdan bir telgraf Türkçeye çeviren: almıştı. Telgrafta dört tane yavrucağm çocuk felcine tutulduğunu, tedavisi içir. kendisine yol gösterilmesini rica ediyordu Dr. Mc Donald «Çocuk felcinin sağa, sola koşuyor, çocuk felcine karşı tedavisi yoktur. Elinizden geleni yapahnması icab eden bu tedbirleri hasmıya çahşmız.» şeklinde bir cevab vertabakıcılara öğretiyordu. Bu sayede hasmişti. talık seyrini takib ettiği esnada çocukAradan bir sene geçtikten sonra E laruı ıstırabı azaldığı gibi som'adan da lizabeth Kenny bir ay izinle şehre gel topallık gibi bir arıza bırakmasmm ömişti. Issız çö'.ler arasında münzevi çift nüne geçilmiş oluyordu. liklerde hem hastabakıcılık, hem eheAvustıalyada Kenny'nin muvaffakyeti lik, hem de yarı doktorluk eden bu hükumet tarafmdan tasdık edilmiş ve genc, pürsıhlıat ve ateşîn kadm doktor memleketin sekiz muhtelif mıntakaiinMc Donald'ı ziyarete gitmişti. Ötsden daki hastanelerde Kenny metodunu tatberiden görüştükten sonra doktor bübik eden klinikler tesis edilmiştir. Yüzyük bir alâka ile çocuk felci vak'a'arı lerce diplomalı hastabakıcı bu melohakkında izahat istemişü. Kenny «Alı... dun tatbikına salâhiyet kazanmak için İki tane daha vak'a çıktı... Hem de bidaha fazla tahsil görmek'.edir. rincilerden daha fena... Maamafih şimdi Fakat bu âlicenab kadın bu kadar hepsi iyi...» cevabmı verdi. muvaffakıyetle kanaat etmiyordu. En Doktor: « Çocuklar tabiî feci bir büyük emeli Amehkaya sesini duyurşekilde topallıyorlar. Değil mi?.» diye maktı. Vakıâ çocuk felci dünyanın her sordu. tarafında mevcuddur. Fakat henüz anHastabakıcı büyük bir soğukkanlılık laşılmıyan bir sebebden dolayı Birleşik la: « Hayır... Hiç birisi topallamıyor. Amerika ve Kanadada bu hastahk dünHepsi de tamamen normal bir sıhhate yanın bütün medenî memleketlerinden malik.» dedi. daha çok tahıibat yapmaktadır. BirieDoktor hayretle Kenny'nin yüzüne şik Amerikada (çocuk felcile mücadele) bakmıştı. Gözlerine, kulaklarına inana cemiyetinin yardımile ve bütün vatanmıyordu. Yerinden fırlıyarak dosyaTarı daşlarm iştirakile büyük gajTetler sararasmdan hastabakıcının bir sene ev fedilmektedir. Nihayet 1940 senesinde vel gönderdiği telgrafı çıkardı. Ve dik Kenny Birleşik Amerikadan bir davekatle bütün hastaiık ârâzını teitrar o tiye almıştı. Tedavi sisteminin meşhur kudu. « Burada anlattığmıza göre her tıb otoritelerinin huzurunda tecrübesini dört hasta da müthiş bir şekilde çocuk yapmasını kendisinden rica ediyorlardı. felci ârâzı gösteriyorlar. Hem de 'crn Doktor Melvin Henderson namındaki bir felc devresine givmiş bir halde... meşhur operatör, Kenny'nin tecrübeleri Bu devreye giren hastalar kat'iyen ta için Minneapolis'teki umumî hastantyi mamen şifayab olamazlar.> dedi. ve tıb üniversitesinin kliniklerini tah Çocuk cının yenı tedavi sistemi Lois M. Miller Nezahei N. Ege Doktor kulakiarına inanamıyacak bir halde hastabakıcıyı içeri, hasta oöalarından birisine götürdü. Beyaz karyolada on yaşlarında kadar bir erkek çocuk bacağı sanlmış, yüzü ıstırabdan gerilmiş bir halde yatıyordu. j Doktor hastayı göstererek yavaşça Kenny'ye; « İşte yeni bir vak'a, tedaviyi tamamen sizin uhdenize bırakıyorum. Ne yapabilirseniz yapınız.» dedi. sis etmişti. 1940 haziranından itibaren Kenny metodu ve onun şifalı neticeleri Amerika tıb âlimlerüıin gözlerüıin önünde büyük bir itina üe tetkik eoilmekledir. Bu çalışmalar hakkındaki ilk rapor 1941 haziranında, yani tam bir senelik bir müşahededen sonra American Medical Assasiation mecmuasında neşredilmiş ve Kenny metoc'unun şayanı hayret neticeler verdiği tasdik edilmiştir. Bu roporda izah edildiğine nazaran Kenny metodile tedavi gören hastalann beşte dördü eğer hastalığa tutulduğunun ilk iki haftası içinde teşhis ediiir ve hemen tedavlye başlanırsa dört alü hafta içinde hemen hiç bir arıza bırakmaksızın iyileşmektedirler. Dr. Waliace Cale ve Dr. Miland Knapp, Minnesata Üniversitesi tarafmdan bu tecrübelere nezaret etmiye memur edilmişti. Bu meşhur âlimler raporlarını şu sözlerle telhis etmişlerdi: «Sister Kenny metodu çocuk feîci hastalığı tedcvisinde yeni bir sistemin esasını teşkil etmektedir.» (Amerika çocuk felci ile mücadele) cemiyeti bu metodun intişar etmesi için çok büyük gayretler sarfetmektedirler. Velhasıl Sister Kenny metodunun Amerikada tamamen köksaldığını kabul etmek için bütün vesaik mevcuddur. ı B:zce Almanlar, Kuban ve Terek (yani şimalî Kafkas) hareketlerinin dtvaını için mullaka lâzım olmıyan kuvvetleri, bilhassa Krasnodar ve Maikop şelıirleri düştükten sonra, çoktan geri çckerek bunlarla hiç olmazsa Stalingrad cenub Bundan. başka Almanlar, Kafkasyayı baü cephesindeki Alman ordusumı kuvaldıktan sonra burada duramazlar. Havetlendiımeğe başlamışlardır. Çünkü Ruslar, Staür.grad bölgcsinde çoğalrmş sım ordularını nihayet İran ve Irakta da Kaf. lar ve, son bir Sovyet tebliğine göre, takibe mecburdurlar. Bu sebeble Katalnikovvo'nun şimal doğusunda kay kasyanın zaptile buraya dayanarak harb bettikleri yerleri geri bile almışlardır. hareketlerinin Yakın doğuya teşmili O halde Almanlar, Stalingradı her ta başhbaşına bir iş ve müstakil bir harb raftan kuşatarak bir an evve zapiede safhasıdır ki bu, Rus askeri kuvvetlerinin bilmek için oradaki taarruz ordusunu inıhası esas hedefini takib etmesi icab kuvvetlendirmek ihtiyaemdadıılar. Doıı eden Rusya harbinden az çok aynlmak dirseği içindeki hareketler bile heııiiz iktiza eder. Bütün bunlara rağmen şi. bırakılacak Mihver sona ermenıiştir. Almanlar her ne kadar malî Kafkasyada Kalaç batısındaki 62 nci Sovyet ordusile kuvvetleri, bir kolayını bularak Kafkas. birinci ordunun bir kısmını imha ede yayı şuradan veya buradan ve aglebi ihbilmişlerse de bu mevkiin şimal batı timal Derbendden aşarak Kafkasyayı bütün cenub sında bir Sovyet köpriibaşısı olan Kljez zaptetmekle Sovyetlerin kaja'daki Sovyet kuvvetleri yerlcrindc petrol kaynaklanna filen el koduktan durmakta ve henüz muharebe kudretle başka bilâhare Voronej ve Moskovaya karşı yapacaklan taarruz harekctlerinde rini muhafaza etmektedirler. cenub kanadlarını Kafkasyaya dayaFikrimizce Anapa, Noworossijsk ve mış olmak faydasına malik olurlar; fa. Tuapse Karadeniz Sovyet liman ve deniz kat bütün bu faydalar, nihayet Mosko. iisleri de zaptedilerek, aşağı Don'la Kaf vanın kıştan evvel zaptile merkez ve şi. kas şimal etekleri arasındaki mıntakalar maldeki asıl Rus kuvvetlerinin inıhası düşmandan temizlendikte bu bölgtlet işini geciktirerek bütün Rus seferinin de artacak kuvvetler geriye nakiolun Mihver devletleri hesabma muvaffakimaktadırlar. Bu suretle şimalî Kafkas yetini tehlikeye düşürmemesi iktiza eder. yada, ancak lüzumu kadar asgarî kuv h)te aslolan budıır. Buna nazaran hesab vetler kalacağma göre bunların harb ve kitab ederek doğruyu, lâzım olanı hareketlerini kendi kudret ve ini seçmek Alman Başkumandanlığmın bisiyativlerile nereye kadar götürecekleri Ieceği iştir. artık düşmanm Kafkasyadaki kuvvetle Kenny yavaşça yavrucağm sargılarını cözdü. Sıcak su ve battaniye istedi. Battaniyeleri uzun sargılar halinde kıserek kaynar suya batırıyor, sonra ağnyan bacağı bu sıcak battaniyelerîe sarıyordu. Battaniyeler soğur soğumaz yerlerine sıcaklarını koyuyordu. HerkeBir kaç gün evvel Ankaradan İstanbula sin hayret nazarları önünde küçük hasgelen ve Ankarada yapıian tahkikatta tanın ıstırabları hafiflemiş, üç günliik mühim miktarda misafir ekmek karnesi bir pansımanla ağrılar ve şişler geçsattığı anlaşılan Ar.kara Belediyesi Ts. mişti. Solmuş, büzülmüş ada'.eler tektısad müdürlüğü misafir karnesi tevzi rar tabiî renklerini alrlüya başlamışşefi Fuad, Ankaradan yapıian tebliğat lardı. Kenny yavaş yavaş yavrucağm üzerine evvelki gece Beyoğlunda bir bar. kollarını, bacaklarını oynalıyor, çocuğu da yakalanmıştır. Fuad bu günlerde An. kendi kendine bu hasta uzuvlarını oynatmıya teşvik ediyordu. Üç hafta zarkr.raya gönderilecek'.ir. fmda küçük yaramaz zıplıyarak, hoplıyarak hastaneden çıkmıştı. Ankarada ekmek karnesi satan bir memur şehrimizde tevkif edildi Pendikte genc bir adam boğuldu Mehmed adında 30 yaşlarında biri, ) Dndikte kiraladığı sandalla sahildpn biraz açılarak denize girmiş, fakaı iyi yüzme bilmediğinden boğuimuştur. Mehmedin cesedi bir müddet Eonra sandalcılar tarafmdan bulunmuş ve gömülmesine izin verilmiştir. A ndrea Füzi, bir fabrika amelesinin en küçük oğluydu. Küçükken, Büyük Kanal boyunca kayan gondollara tahassür ve arzu ile bakardı. Şarkılar, gülüşmeler, gitar ve mandolin sesleri arasmda büyüyen Andrea, saat ve meviime göre bazan pembe, bazan mavi, bazan da siyah bir renk'alan kanal sularma, bütün hatıralarını bağiamıştı. Babasımn ölümünden sonra, onun için su ve sema arasında, rüzgârda titriyen yeşil bir çayırhğa benziyen kanallar üzerinde çalışmak, kendisine en uygun görünen bir iş geldi. Çalışmağa başladı. Hayatmdan memnundu. Bir gün, saat on bir güneşinin zevki ve neş'esi içinde gülüyor ve Piyazetta iskelesinden geçen arkadaşı Paoloyu çağırıyordu: Heyy... Paoio! Nereye?.. Gel, biraz konuşalım! Paolo, soğuk bir insandı. Cevabları da kendine benzerdi. Arkadaşınm ısrarlı davetine: Ne konuşacağız? Diye cevab verdi. Meselâ, sen falcılann söylediklerine inanır mısın? Inanmam! Ben, inanıp inanmamak arasmda kararsızım. Yalnız, bir falcının bana söylediklerini hep düşünüyorum. Geçenlerde, Perina ile olan aşkımızla istikbalim hakkında malumat almak için bir falcıya gittim. Falcı, yıkık ve pis bir odada oturuyordu. Ocağm içinde, siyah bir kazanda, fıkır fıkır su kaynıyordu. Falcının boyah saıa saçlart, dişsiz ağzı ve omuılarını örten koyu menekşe renkli biışalı vardı. Bizi görünce kazanm içine bir avue ot attı. Odanın içini, sert bir kcku kapladı. Bu esnada geldi, ellerimden tuttu. Birkaç saniye düşündükten sonra, garib ve kısık bir sesle şöyle dedi: Sen, efendinin sarayına girecek ve onun bardağından içeceksinü Başka bir yddız altmda doğmuş bir kadın, senin talihini ve fenahğını hazırhyor. Gece rüzgârîndan ve boynuna sarılacak kadın kollarınclan sakır,!.. Paolo, inanır mısın, ben hâlâ falcının İşte tam otuz iki sene evvel Sisler Kenny çocuk felcine karşı böylece yepyeni bir tedavi sistemi ortaya atmış ve bu müthiş illetle mücadeleye koyu!muştu. Yalnız ilk Umumî Harb bu mücadeleyi ihiâl etmişti. 1914 te cepheye askerî hastanelere iltihak eden bu fedakâr ve ateşin kadın harbden sonra Şimdiye kadar çocuk felci hastahğında nazarı dikkate ahnan nokta mefluc adalenin, diğer sağlam adaleler tarafından çekilip büzülmesine mâni olmak için bu hasta uzvu tesbit etmekti. Doktorların nazariyesine göre hasta Bdale son derece zayıf ve kendini kontroldan âcizdir. Bu adalsye bağlı sağlam adaleler bu hasta adaleleri yanhş 12 eylul 942 tarihinde yapılacak büyük istikametlere çekebilirler. Binaenaleyh sünet düğünü için çocuk kaydma baş. ağrılar, sancılar geçinciye kadar bu lanmıştır' Kayıd ve şartlan öğrenmek mefluc kolları, bacakları tesbit etmek üzere Sofular caddesi üzerindeki kunım lâzımdır. Halbuki Sister Kenny'ye na binasına gelinmesi. aüüiıi gene hapse atıldı; fakat, bu defa artık oruç tutİ mak ruyetinde değiuniş. Gandhi'iiin bir ideaiist olduyunda şüphe yoktur; yalnız, muhakkan ki hiç realist değildir. Bu defa tevkif edilmeden önce Hind Kongresinin İcra Komitesinde söylediği nutuk da, bundan evvelki sözleri ve yazılan gibi, onun hayal âleminde zaran çocuk felcine tutulan adale yu yaşadığını göstermeğe kâfidir. Gandhimuşak ve zayıf değil, fakat mütemadi nin «Bir insanın tabiî 'ömrü kadar yaıspazmoz halindedir. Kaynar su pan şamak isterdim. Fakat bu kadar yaşıyasımanları, massajlar, bilhassa iradî ha bileceğimi sanmıyorum. Ben öldüğüm reketlerle bu adaleler haya*iyetleriıi zaman yalnız Hindistan değil, bütün kazanabiürler. Binaenaleyh tesbit pt dünya hürriyete kavuşmuş olacaktır» miye ve hareketsizliğe mahkum etmiye sözü gibi, «Elimde olsa Japonyaya gilüzum yoktur. der, Japonları Çine kaışı ıtaarruzdan Geıek Avustralyada, gerek Amerika vaz geçirirdim> iddiası da, kendisinin da bu harikulâde kadmın tedavi ter ideaiist olduğu kadar hayalperest olduzını mü.;ahede eden bütün doktorlara ğunu gösteriyor. nazaran bu tedaviye tâbi olan yavruGandhi'nin kaç yaşmda olduğunu bilcaklar eski sistrmle tedavi edilenlere nazaran daha çok ümidvar, neşeli ve miyorum amma her halde hayata gözlesabırlıdırlar. Çünkü tedavide çocuk pa rini kapadığı zaman, bütün dünyanın, sif bir vaziyette kalmıyor. Bilâkis ta bütün esir ve nıazlum milletlerin hürgönnek saadetine mamen aktif bir şekilde, kendi ruhu riyete kavuştuğunu nun derinliklerınde mündemic yaşarr.ak eremiyeceği muhakkaktır. 1900 yıl sonkudretine ve her müşküle rağmen mu ra hâlâ Mesih gibi konuşan Gandhi, şu zaffer olmak mucizesine istinad ederek kanlı harb günlerinde, Bombay hapisdoktorlarla ve hastabakıcılarla teşriki hanesinin yolunu tutarken bile insanmesai ederek bu müthiş illete galebe lan anlamamıştır. Anlamış olsaydı böyle çalmaktadır. Ve gene bütün doktorla konuşmaz ve hele «Müsîüman Birliğinin rın müttefikan tasdik ettikleri keyfiyet istediği Pâkistan meselesinin mahkeme bu tarzı tedavjye tâbi tutulan hasta kararile halledilmesine taraftarım. Falann hiç bir suıteşekkül izleri bırak kat, bunun için de evvelâ Hindistanın maksızın tamamen şifaya kavuşmalan yabancı tahakkümünden kurtulmuş oldır. ması lâzımdır» demezdi. Hangi âdjl Hind Minnesota Üniversitesindeki tecrübe mahkcmesi, 100 milyon müslümanın islere iştirak eden bir doktora: «Acaba tediği hürriyet ve isüklâl kararını vcSister Kenny hastalarmm üzerinde bir rebilir? nevi telkin yaparak mı böyle mucizevî 40 ilâ 60 milyon Hindli parjanm «el tesirler elde ediyor?» diye sorulmuştur. sürülmezler» damgası altında, vatandaşlık Doktor bu ihtimali kat'iyen reddededeğil, tabiî insanlık haklarından bile rek «Sister Kenny'nin metodunu öğıemahrum yaşadıkları bir memlekette, nen bütün hastabakıcılar' da bu haadalet, hürriyet ve isüklâl gibi yüksek rikavî muvaffakıyeti göstermektedirler. mefhumların manası olur B U ? Onun, Bu da isbat ediyor ki bu tedavi sistemi Müslüman Birliğinin peşin istiklâl istesadece Sister Kenny'nin şahsî tesiri ğine karşı ileri sürdüğünü, İngilbler değil, fakat yeni bir tedavi tarzının isde, kendisinin Hindistanın emelleri için, tinad ettiği nazariyenin isabetidir. söyliyemezler mi ve söylemiyorlar mı? Beşeriyetin ıstırabını tahfü maksadile Ne zaman Gandhi'den bahsedilse, eşinotuz seneden fazla çalışan bu harikulâde kadmın en calibi dikkat ve şükran den birkaç ay sonra, İstanbulda ölmüş seciyesi bütün bu mesaisinden bir tek olan meşhur İngiliz şarkıyat âlimi M. lira bile ücret almamış olmasıdır. Kendi Ros'un onun için söylediği bir sözü hahususî masrafları için yegâne varidatı, ttrlarun. Türkçe, arabca, farsça ve HinUmumî Harbde icad ettiği bir nevi distanda kullanılan dilleri bilen ve Fuhasta nakliye sedyesinin hasılatmdan zuliyi benden çok iyi tanıyan bu İngiliz ibarettir. âlimile ölümünden bir müddet evvel Maamafih Sister Kenny bu şifakâr konuşurken ona sormuştum: mesaisinin mukabelei çükranını tam • Hindlilerin istediği hürriyet ve iskendi ruhunun asa'.et ve ulüw r ücena tikîâli neden vermiyorsunuz?» bına lâyık bir şekilde Avustralyalı vaRos, şöyle mukabele etmişti: tandaşlarmdan görmektedir. Queensland « Hindistana istiklâl verirsek şu yarı eyaleünde Sister Kenny'nin muvaffakıyeti ve çocuk felci afetinin dünya yü çıplak ve bir Hind fakirine benziyen zünden sıyrılması için her sabah mek Gandhi, belki, Hindistan Cumhur Reisi teb çocukları bir iki dakika dua et olacaktır. Bir, Amerika Cumhur Reisi mektedirler. 1939 senesinde Tawnswille M. Roosevelt'e bir de Gandhi'ye bakışehrinde, kendisinin ilk kliniğinin ku nız. Karmakarışık soylann, dinlerin, rulduğu yerde Elizabeth Kenny parkı mezheblerin ve dillerin yaşadığı Babil vücude geürihniş ve Sister Kenny'nin Kulcsi gibi bir memleketle 400 milyon en sevdiği çiçekler ve ağaclarla, pal insanın mukadderatını o Diyojen gibi miyelerle tezyin edilmiş, tam ortasına adama, bu asırda, nasıl bırakabiliriz?» da bu muazzez kadmın ihtiyarlık günBu, bir İngiliz kafasmın cevabıydı; su lerini huzur içinde geçirmesi için zarif, götürür ve münakaşa edilir taraflan kuş kafesi gibi bir köşk yapılmıştır. çoktu; fakat, Gandhi'yi gözönüne getiBu paıkın resmi küşadı münasehetile rince de havlı susturucuydu. nutuk söyüyenier arasında kırk yaşlarında şayanı hürmet, büyük bir iş adamı, Kenny'nin beşeriyete ifa ettiği harikulâde hizmetlerden bahsederken bu iddiasının çn büyük delili olmak üzere bizzat kendisini takdim etmiştir. Çünkü Sister Kenny'ye hayatını medyun olan bu zat bu harikulâde kadımn Nüshası i kunısrur. otuz iki sene evvel ilk tedavi ettiği altı tane felcli çocuktan birisiydi. Türkive Harle Çevıren: icirj lcis CÜMHÜRIYEV Abone şeraili Senelik NEZAHET N. EGE 1400 Kr 7100 Kx Ç. E. K. Fatih M. nahiyesi 1. Heyetinden: Alö avhk Üc avlı'k Bir avlık 750 . 1450 » 400 • 800 • 150 > îoktur. Dikkat Gazetemize eönderilen evrab ve vazılar nesredilsin edilmesin iade edilmeı ve mes'ulivet faahul olnnma7 zor olmadı ve Padandor bajTamında evlendiler. O gece; beraberce çıkıp neş'eli halkın arasına karıştılar. Büyük Kanalda gondollar, ışıklarla süslenmişti. Her taraftan müzik ve şarkı sesleri duyuluyordu. Bir hayli gezdiler ve nihayet bir gondola bindiler. Gondol Lido önlerinde kayıyordu. Bir aralık; Andrea, kürekleri bırakarak karısımn yanına geldi. Genc kadın: Mes'ud musun sevgilim? diye gülümsedi. Manuella, bu gece ben, saadetin de üstündeyim.. Dalgalara kapılan gondol, açıklara doğru kayıyor ve hava gittikçe ağırlaşıyordu. Semada, tek bir yıldız bile görünmez olmuştu. Ansızın bir şimşek çaktı. Andrea: Dönelim! Birkaç dakikaya kalmaz fırtma çıkar. Diye telâşla söylendi. Kürekleri ellerine aldığı sırada büyük, çok büyük bir da'ga, gondolun üzerinden aştı ve ayni zamanda, gondolu devirdi. Karı koca sulara gömüldüler ve tekrar suyun yüzüne çıktı Iar. Erkek, mükemmel bir yüzücü idi. Fakat, kadın yüzmek bümiyordu. Can havlile kocasmm boynuna sanlmış, onu kuvvetle sıkıyordu. Canından o kadar korkar bir şekilde ki, Andrea, bir türlü hareket edemiyor, gittikçe kuvvetinden kaybediyordu. O anda, her şey, gözünün önünden müthiş bir sür'atle geçmeğe başladı. Hatta, falcının sözlerini de duyar gibi oldu: Gece rüzgârından ve boynuna sarılacak kadm kollarmdan sakın! İşte, şimdi o vaziyetle yüzyüze idi. Bütün gayretile çırpmdı. Nafile. Suyun dibine doğru, bir el onlan sanki çekiyordu. Andrea, belki ilk anda, kadım boynundan silkip atmağa muvaffak olabilirdi. Fakat, onu bırakmağa gönlü razı değildi. Hem artık, buna imkân yoktu. Çünkü, yeni bir müthiş dalga daha geldi ve onlan, sulara tamamile gömdü. Uzakta Pad="r5or bayramınm ışıkîarı, fırtına ile kaiıç IÜŞ. sular üstünde titre <= Küçük hikâye Gece rüzgârı tini sarsmağa başladı. En sonra evlenmesi bu servete, son darbeyi indirdi. Saraym halıları, tabloları, heykelleri anükacı dükkânlarına taşmmağa başladı. Nihayet bir gün geldi, Kont, hususî gondolunu da sattı. İşte; Andrea, Konta bu sırada tesadüf etmiş bulunuyordu. Günlerce, anlaştıkları şekilde onu gezdirdi. Fakat; bir gün, gene Kontu almağa geldiği zaman, onun, o gece öldüğünü öğrendi. Kendisine bu haberi veren uşak, o kadar heyecanlı ve müteessirdi ki, belki biraz teselü bulurum düşüncesile onu saraya aldı ve içeride, kristal bir kadeh içinde şarab ikram etti. Andrea, şarabı içerken, gayriihtiyarî falcmm sözlerini hatırladı. Fakat bu bir tesadüftür, diye düşündü. Günler geçiyor, Andrea ljanalda, insanları oradan oraya götürüp getiriyordu. Aradan birkaç ay geçti, bir gün Füzi sarayı satılığa çıkarıldı. Gondolcu, sarayın önünden her geçtikçe, kalbinin ezilir gibi olduğunu hissediyordu. Çünkü delikanh Konttan çok iyilik görmüş ve onun kibarlığına hayran olmuştu. Andrea bir gün, iskelelerden birinde müşteri beklerken, bir genc kız geldi. Siyah saçlı ve ince vücudlü olan bu genc kız, güneş gözlüğünü çıkardığı zaman, gondolcunun gözleri, bir çift çekik, yeşil tatlı bakışın derinüklerinde eridi. Müşteri, Büyük Otele gideceğini söyledi ve otelin sahiline yanaştığı vakit, genc kız: Sizi, Venedikte bir ayhk ikametim müddetince anğaje etmek istiyorum. Gondolcu, bu teklifi memnuniyetle kabul ettiğini söyledi. O günden sonra da, Andrea için zevkli bir hayat başladı. Her gün, Brezilya Kahve Kralının biricik kızı olan Manuella'yı kiliseler, kanallar ve sarayiar arasında gezdiriyordu. İlk karşılaştırkları anda yeşil gözlerine tutulan delikanhnın hislerine, genc kız, aradaki içtimaî farkı gözönünde tutmakla beraber, hiç de yabancı kalmıyordu. Bir gün; Andrea'ya, Venedikte kalmak ve bir saray satın almak istediğini söyledi. Gondolcu, Kont Füzi'nin sarayını göâterdi ve ona aid bildiklerini anlattı. Manueila, salonda Rafael'in, Tisyen'in tablolarını görünce: Bu sarayı satın alıyorum! Diye sevincle haykırdı. Manueila, üç ay sonra bir gün, Andrea'ya, sarayında büyük bir suvare vereceğini söyledi ve sözlerini şöyle sona erdirdi: Ben, bu suvareyi, yalnız ikimiz için.. seninle başbaşa kalmak için vereceğim. Filhakika; o gece, genc kız büyük salona bir sofra kurdurmuştu. Yalnız ikısinin bulunacağı bu sofraya altın tabaklar içinde nadide yemekler, meyvalar konulmuştu. Kendisi de, üzeri inci işlemeli mavi bir tuvalet giymişti. Fevkalâde güzeldi. Tatlı bir tebessümle aralık dudaklan, kırmızı bir gül gibi görünüyordu. Genc gondolcu, onu böyle görünce, yerlere kadar iğildi: Sizi sevmemek mümkün mü? Ne kadar güzelsiniz Sinyorina! Diye mırıldandı. Manuella, ince parftıaklarmı onun güzel siyah saçları üzerine koydu ve: Fakat, sen de güzelsin! Dedi. Ona yaklaşarak durdu. Görünmez bir kuvvet onlan birbirine yaklaştırıyordu. Biraz sonra, kendilerini kucak kucağa buldular. Bu sarhoşluktan uyandıkları bir an. genc kız, erkeğe: Bir fikrim var sevgilim, dedi, senin Tnadem ki soyadın Füzi; Romadaki saraya yüklü bir para verip senin için bir Kont unvanı satın alabiliriz. Ben de. bir Kontes olmak ıstiyorum. Andrea'nm Kont namını alması pek bu sözlerirü tekrariıyorum, fakat; bir türlü ne olacak diye bir karar veremiyorum. Canım, fala inanıyor musun? Onun sözlerini düşünmek delilik. Belki konuşmalarına devam edeceklerdi. Fakat; bu sırada, iskeleye, siyah kadife ceketli, gri pantalonlu bir adam geldi. İnce dudaklaıını kaphyan ihtiınamla kesilmiş bıyık ve sakalı, onu görenlere, eski Venedik dojlarını hatırlatıyordu. Yaşlı olduğu halde, gondola atlamak için, Andrea'nm elinden tutmadı ve çevik bir hareketle içeri girerek: Büyük Kanala çek! Diye emretti. Piyazetta iskelesinden ayrılan gondol, Piyaito sarayının önüne geldiği zaman, müşteri; gondolcunuıı adını ve soyadını sordu. Aldığı cevab üzerine: Hakika'ten soyadın Füzi mi? Benimki gibi. Benim adım da Paganino Füzi. Tabiî, benim sarayımı biliyorsun. Beni, oraya götür. Gondol, Füzi sarayının ıslak mermer basamakları önüne gelince, Kont şöyle dedi: Sen. hoşuma gittin delikanh. Beni, her sabah saat onda burada bekle, Öğleye kadar olan gezmelerimi sen yaptırırsın. Yarın vazifene başlıyabilir misin? Muhterem Kont, yarın mutlaka geleceğim. Size hizmet, benim için büyük bir zevktir. Yerlere kadar iğildi. Kont, önünden geçerek sarayın büyük kapısı arkasında kayboldu. Kont Paganino Füzi, çok zengin ve asil bir aileye mensubdu. Yirmi beş yaşında, büyük bir servete sahib olmuştu. Aşkı, san'ah, güzel tabloları, ağır elbkeleri ve mücevherleri seviyordu. Fakat; bu sevgi ve alâka yüzünden, y&vaş yavaş Kontun yaptığı masraflar, serve H. E. ERKÎLET GAJNÂSKE FABRİKÂSI MUDURLUGUNDEN: ÜDÜ ÜĞÜ TAHitfİNEN 50 TON MİKTARINDA ÇİFT KAPALI ZARF USULİLE SATTLACAKTTK. TENEKE KIRPINTISI Talibleri ı teklif mektublarlnı 25 '8/942 tarihine kadar Ankara Maske Fabrikasl Müdiriyetine verme'eri ilân olunur. ÇİFTLİK SÂHİBLERİNİN VE MÜTEAHHİDLERİN NAZARI DİKKATİNE: Bir çift beyşirle çallşlr 12 saatte 200 balya ot ve saman çıkarır ve müteahhidlerce tanınmlş İyi bir atelye mamulâtl sağlam. temiz ve kullamşlı balya makineleri yaplllr. İstiyenlerin aşgğldaki adrese müracaatleri. Bursa, Baklrcılarçaışısı No. 36, TeJefon: 333. Kazancl HALİL ERMİ şiyordu. Seyfsddin ORHAN

Bu sayıdan diğer sayfalar: