17 Ekim 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

17 Ekim 1942 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 17 Btrtndteşrin 1942 tır. (Baş tarafı 1 inci sahifede) Bğretmenler, açıktan tayin edilen vekil memurlar, müstahdemler; iş:en el çektırilenlerle Vekâlet emrine almanlar; radyoda gündelikle çalışan san'atkârlar, Ereğli saglık teşkilâtı ve amele birliği memurlan, askerî barem ve gedikliler baremine tâbi olanlarm şahıslan müstesna olmak üzere iaşesi ile mükellef olduklan aileleri erkânı. Devlet tarafmdan aynen yardım görenlerle iaşe bedeli alanlar bu karardan lstisna edilmişlerdh. Ofisin tanzim satışlanndan istifade edenler bu beyannamelere iaşesle mükellef olduklan evlâd, torun, ana, babâ, büyük ana, k a n ve kızkardeşlerini de kaydedeceklerdir. Kadm memurlar kocalarını yazmıyacaklaıdır. Bu beyannameler doldurulduktan sonra memurlara san renkte hususî karneler verilecektir. Hilâfı hakikat beyanname verenler hükumeti iğfal suçundan ağır cezalara çarpılacaklardır. Halk kameleri yeşil renkte ve eskisi gibi çocuk, büyük, agır işçi olmak üzere üç tipte yapılacaktır. Bu üç cins karne Bahiblerine evvelce verilen miktar Uzerlnden ekmek dağıtılacaktır Memurlarla halk gene istedikleri fınnlardan ekmek alacaklar; yalnız fınncılar topladıklan kamelerin cinslerine göre Ofisten ucuz veya serbest piyaBa fiatlan üzerinden un alacaklardır. Belediye, şehrin nüfus vaziyetini göBönünde tutarak bir milyon karne bastırmaktadır. Yeni şekilde ekmek satışlanna aybasından İtibaren başlanacak Ekmek için memurlara ve halka ayrı karneler verilecek S Ü T U N L İaşe belgelerî dağıtıhyor Icabeden maddeler halka bu belgelerle verilecek Merhum Ziya Gök Alpm: tHarabîsin harabatî değilsin *Gözün mazidedir atî değilsin.» Kültür\ .umhuriyet! A R I Küçük balıkçı esnaf ının dilekleri Dükkânsız küçük balıkçı esnafl namına Osman Noyan imzasile: «Biz ötedenberi Balıkhane ile diğer bir Ud deponun duvarları arasındaki yerde bahk satanz. Dükkânımız yoktur. Kira masrafımız olmadığı için ucuz veririz. İki haftadanberi bizim orada sanatımızı icra etmemize Belediye memurlan mâni oluyorlar. Hükumetimizin mukarreratma bir diyeceğimiz yoktur. Fakat bize hiç olmazsa başka bir yer göstersinler, ailemizin ekmek parasını orada çıkaralım. Sayıri Valimizden bu lutfu bekleriz.> tanzim satışı ile karne usulünün birbirine kanştmldığı görülmek:edir. Vaziyet şudur: Halkın ekmeklik ihtiyacmı temin ile mükellef olan vilâyetler lüzum gördükleri zaman karne usulünü tatbik etmek salâhiyetini haiz bulunmaktadır. Yani memur, müstahdem ve mütekaidlere aid ekmeklik ihtiyacının devletçe temmine karar veirlmesi, bunlardan haric olanlar hakkmda vesika usulünün behemehal kaldınlmasmı istilzam etmez. Yahya Kemal vasfında Sîmant veren memleketin her tepesinde, ökçesi altında ezilip kalmasm diye hiç *Baktım, konuşurken daha bir kerrs kimse elinden tutup kaldırmamıştır. Farjüzeldin kat bu adamcağızlar pekâlâ yaşamaktaTarzındaki yan sitemli şakasına karşı tlstanbulu duydum daha bir kerre se dırlar. Hepsinin şöhreti susuz ve amansindc. sız çöller aşarak develerinin çanljırını Yahya Kemalin: Ne harabi ne harabatiyiin sangırdatan kervanlar misali yürüyüp «Kökü tnazide olan atîyim» «7rfcîn, seni iklimine benzer yaratırkcn duruyor. Acaba neden?. İşte bu sonmun Diye verdiği ceavb, sanıyorum ki şafethe koşan tuğlar, ufuklarla ya cevabuu, ruhanda ezelden bulabilmiş irin İç durumunu fanilerdir ki herşeyi tam anlatan kuvvetli yokeden cihan İçinbir tariftir. Bir dade (beka) yolunu kika düşününüz; Aemniyetle tutmuş caba dünyada hangi görünüyorlar. Casaelam ve sürekli rum Türk ırkının ve I düinin içinde de böyle aziz birçok baş ta vaflık başka türlüdür? «Vatan sevginınz. Ben onlarm hepsine ayn ayn bağsinin yarıdan fazlası, yurdun toprağile tarihini iyi bilip duymaktır» derler. rıjmij? lıyım ve öyle kalacağım. Milletimin bütününü seviyorum. Ve gönlümde o bütüDoğru değil mi? Yahya Kemali, bu ba cTarihini aksettirebilsin diye çehren kımdan İrfan adamlarımızın en talihli *Kaç fatihin altın kanı mermerle ka nün her gerçek kudret ve değerine veleri arasmda görüyoruz. Şair, bizim tarı§mı§? rilebilecek kadar bol yer olduğunu görrihimizi çok sevmiş ve onun özünü se Bu tarih kültürü, Yahya Kemale, yeni mekle mes'udum. Asker, edib, deniznelerce emmiştir. Şu sebeble, kendisin iiği en ışıklı şuur içinde kavramak içın ci, âlim,devlet adamı veya hattat kim odeki milletseverlik duygusu tarih aşırı çok kolaylık veriyor inanındayım. Bu lursa olsun, haklarındaki sevgim canımdevüierdenberi dünya yüzünde çağlayıp nun zıddını, sananlarla a>"ni düşüncede da eskimez. Hatta eskidikçe yenileşir ve köpürmüş ulu Türk unsurunun atalar değilim. Gene bu tarihî irfandır ki onda taze kadretler bulur diyebilirim. İşte türkülerinkanıyla ateşlenen, kaynaklarmdan fışkı ötedenberi pek yüksek bulduğumuz mil o sebebledir ki kayabaşı rıp geliyor. Sayın arkadaşımızla Türk lî zevki, hem en Avrupalı manasile ay den, yiğitçe koşmalardan tutunuz da, lükten bahsetmek, bir kafa adamı :çin dmlatmış, hem de en yerli tabiilik için Nef inin en tumturaklı kasidelerine, Bazekâ bayramıdır. Bu milletin geçrnişine de, derinleştirerek perkitmiştir. Şair, kinm oymalı sanatmdan bugünün en külilgill nice olay onun zihninde ucsuz bu Türkçenin ne sade, ne duru, tathlıklan fetsiz yazısına kadar her güzel şeyi severim. Milletimin yarattığı her türlü caksız bir zaman sergisuıe dönmüştür. nı sezmiş: değeri karşılarken varhğımdaki tek duyİnsan orada neler görmüyor ki? Hem *Doğmuştu içimde tâ derinden gu saygıdır. yalnız şekil, renk ve «dekor» olarak «Yddızlan mavi bir semantn değil, bütün unsurlan birbirine el Şapkamın üzerine yeni bir taassub satHazziyle harab idim edamn. verip ayaklanmış bir mazi mahşeri harığı sarmak tarafhsı değilim. İmanlı ve «HâlA mütehayyilim sadanın linde! İnönünün, Sakaryanm, Dumlupısadık bir inkılâb çocuğuyum. O davaya .Gönlümde kalan akislertnden... nann alnına ebedilik oyulan anıdlarmı faydalı saydığım her hür fikre kafam nasıl içimiz titriyerek ruhumuzda açık duruyor. Biraz astronom gibi konusakladığımız malumdur. Oralara damar •İstanbulun Syledir bahârt şahm; Yahya Kemal Türk edebiyatında «Bir açk oluverdi a$inahfc. arını boşaltan yurd evlâdlarınm dedebugün birinci «kadir» den bir yıldız oltAylarca hayal içinde kaldık leri ve dedelerinin dedeleri de, bütün du. Ben de birkaç makaledir, küçük dür«Zannımca Erenköyünde artik bu yorulmaz ve yıpramaz kahramanhğı bünümü ona çevirmiş bulunuyorum. Bu nasıl geçmişlerin göğsüne imzalayıver •Gö'rmez Felek öyle bir bahdrt. yazılar dolayısile bana dünyanın en tatlı mişlerdir; o da bilinmiyen şey değil. *** sözlerini söylemiş olan haylı dost ve üsişte bütün bu konulan Kemalde en tada teşekkürler ederim. Açık ve kapah Çocukluğumdanberi dikkatimden kaçcoşkun dille anlatılmış bulmadayız. Bir kelime sarkınülıklan ile beni dürten bamisal alalım: Mohaç türküsü... Büirsi mazdı; bazı defa ebediyete «jandarma zı kalemdaş arkadaşlara gelince, onlann niz ya; Mohaç büyük savaşı şafakla be muhafazası» altında «sevkedilmek> iste düşüncelerinde de, beni aydıruatacak raber başlamıştı. Şimdi bu türküyü, o nilen şöhretler bulunuyor. Gördüm ki hanpi unsura raslarsam sevincle alacameydan muharebesinin İlk ölen yüz ötedenberi «nisyan. denilen unutum tor ğım. O sebeble kendilerine sunacağim pili, çok kere böyle korumalı gemi kafigenci ağzından dinliyoruz: şay, gene teşekkürden ibarettir. Hepsi iBizdik o hücumun bütün aşkıyla ka lesi halinde ilerliyen varlıklara musallat var olsun. olmaktadır. Halbuki bir Karaca Oğlanı, nath hir Yunus Emreyi, bir Fuzuliyi, zamanın Fazıl Ahmed AYKAC Bizdik o sabah ilk aUlan safta yüz athBn akşamdan itibaren Beyoğlu Ist iklâl caddesinde .Uçtuk Mohaç ujkunda görünmek hevcsıyle «Caıılandı o meşhur ova at kişnemesiyle. Hububat fiatlan Anadolu hububat istihsal merkezlerinden şehrimize gelen malumata göre, belediyelerin serbest piyasadan buğday tcdarik etmekte gösterdiklert tehalük, her tarafta buğday fiatlannm süratle aTtmasına sebeb olmaktadır. Bazı bölgelerde buğdaym kilosu yüz kunışa kadar fırlamıştır. İstanbul Belediyesi, bu vaziyet karşısında, şehrin ihtiyacı olan ekmeklik hububatı tedarik edebUmek için Ticaret ve Zahlre Borsası erkânı ve şehrimizin maruf zahlrecilerile temaslanîa bulunmuştur. Ancak bu, temaslardan evvelce de kaydettiğimiz gibi müsbet bir Betice alınamamıştır. Salâhiyetli bir kaynaktan öğrendigimize göre, ekmek tevzi işinin bilhassa İstanbul gibi bir tnilyona yakın nüfuslü, gayet dağınıfe ve nakü vasıtalan mahdud bir şehirde ancak devlet vasıtalarile temin edilebileceği hakkmdakl kanaate, hükumet erkâmmız da temayül göstermege başlatnıştır. Evvelce lüzum görülen maddelerin levziatında esas tutulması için gönderilmiş bulunan iaşe belgelerinin ay başmda balka tevzi edilmesi dün vilâyete bildirilmiştir. İaşe belgeleri, mülga iaşe müdürlüğü zamanmda istanbula gönderilmiş, fakat halka verilmesi tehir olunmuştu. Bu belgeler üzerinde muhtelif maddeler için Belediyelerin hububat mübayaalan kuponlar bulunmaktadır. Bu kuponiarla işinin de bazı esaslara bağlanması ve bir lüzum görülen maddelerden icab ettikdüzene konulması takarrür etmiştir. Bu çe halka verilecektir. Halen nüfus kâsuretle piyasalarda birbirıne rakib va ğıdlarma işaretler konularak tevzi oluziyete girerek fiatlann artması ve hernan basma vesair mensucat ile tevzis belediyenin blrbirinden farkh fiatlarla tâbi olan petrol gibi maddelerin ve diğer mübayaalarda bulunmasının önüne ge iüzum görülecek maddelerin nihayet çilecektir. Hükumetçe fiatlarda istikran ekmek ve ekmek mukabili unun tevziaü temin yolunda mühim karar ahnmak bu iaşe belgelerile yapılacaktır. İaşe belgeleri büyük ve küçük için ayüzeredir. rılmıştır. Her nüfusa bir belge verilecekTicaret Vekfli, Toprak mahsulleri tir. İcab ettikçe her hangi bir maddenin Ofisinde belgenin falan numaralı kuponile almaAnkara 16 (Telefonla) Ticaret Ve cağı ilân olunacaktır. kili Dr. Behçet Uz, öğleden evvel TopBundan sonra nüfus kâğıdlarının bu işrak Mahsulleri Ofisine glderek öğleye lerde kullanılması caiz olmadığı da bilkadar Ofiste çalışmış, öğleden sonra dirilmiştir. Maliye Vekâletlne giderek Maliye Vekili Ile birlikte iki Vekftleti alâkadar eden mall mevzular üzerinde çalışmışlardır. Evvelce bildirdiğim esaslarla devlet ve devlet teşekkülleri memurlarile dul, yetim ve mütekaıdlerın ve beslemeğe mecbur olduklan aile efradmm ihtiyaclannı karşüıyacak miktarda buğday veya unun Toprak Mahsulleri Ofisi tarafmdan teminl takarrür etmiştir. Bu miktar gene belediyelere verilecek ve şimdiki tayın üzerinden büyüklere 300, küçüklere 150 gram olarak ekmek dağıtılacaktır. Belediyelerin vaziyetlerine ve ihtiyaca göre ya bir kaç fınnı ve yahud bazı satış yerlerini memur ekmekleri tevziatma tahsis etmeleri mümkündür. *** Yazan : »•» Faztt Ahmed Aykaç 5 Bağaj vagonlarmda emniyetsizlik Var! Karagümrük 27 nci ilk okul öğretmeni Suphi Kut imzasile: «Denizlıden demıryolu ile İstanbula ge lirken bir büyük bavulumu bağaja ver nıiştim. Eve gelip bavulu açtığım zaman bir kat elbisemle bir pantalonumun yerinde olmadığmı gördüm. Son zamanlarda trenlerde bu gibi vak'alar tekrar tekrar olmaktadır. Demiryollar •umum müdürlüğünün nazarı dikkatini celbetmenizi dilerim.> Kayıb aranıyor Bürhaniye, Pazarbaşı, Hüsnübey zeytinyağı fabrikasmda makinist Ali Fehmi imzasile: «Taşlıcanın Vurlıya köyünden ana yurda geçerek Kayseri vilâyeti çevresinde" Ekrek köyüne iskân edilmişıik. Sonra aile efradı herbirimiz bir tarafa dağıldık. O vakiitenberi kardeşlerim Ahmed Memiç oğlu İbrahim ile Hüseyin ve Bahtiyardan, kızkardeşim Kadriyeden bir haber alamadım. Görüp bilenlerin insaniyet namma adresime bildüınelerinl rica ederim.> İş anyor! Orta okulun üçncü smıfından tasdiknameli, dakiilo kursundan iyi derecede diplomalı bü gene kız bir aile yanında yahud bir müessesede kendisine münasib bir iş anyor. İstiyenlerin «Cumhuriyet gazetesi halk sütunu> vasıtasile (S) rümuzuna mektubla müracaat etmeleri. Köylünün yetiştirdiği her türlü mal para ediyor Bir sarhoşun sebeb olduğu kaza Çankın (Hususl) Köylünün her türlü mahsulü satış piyasalannda rağbet görmekte ve müstahsil bunu nazla satmaktadır. Her çarşamba günü Çankın pazan, civar köylerden akın halinde gelen köylülerin getirdikleri hububat, sebze, yağ ve sairenin hararetli satışma sahne olmaktadır. Akşam üzeri köşebaşlannda oturan köylülerin paralan kuşaklarının arasma yerleştirdlkleri görülmektedir. Merak edilecek cihet, köylünün kazandıgı bu parayı ne gibi ihtiyaclara şarfettigidir. Şimdiki halde köylünün fazla para sarfettiği görülmemektedir. Yalnız bez ve kadın elbisesi satan Vali Luifi Kırdar, dün de Ankara ile dükkânlann önünde bazı köylü kadm daimi temas halinde bulunarak ekmek kümelerine tesadüf edilmektedir. Köyl§i üzerinde yapılan incelemeierin netilünün telebbüs işleri cidden meşgul olucesıni Başvekâtete ve Ticaret Vekâletine nacak bir meseledir. Bilhassa köylünün gifahen bıldirmiş, ve verilen kararlarm eline para geçtikten sonra kendisinin hiç evveice düşünüldüğü şeküde tatbikına olmazsa hususî günlerde iyi giyinmesi |^ imkân olmadığmı ilâve ederek, bu işin teşvika değer. Burada yapılan bir tetancak merkezde kurulacak bir teşkilât kika göre, köylü kadmlannm sırtındamarifetile idare edilebüeceği mütaleaki iç çamaşmnı ve elbisesini asgarl oBinda bulunmuştur. larak 17 metrellk bir kumaş veya bez Ekmeğin yeni fiatı hakkında, henüz teşkil etmektedir. Bunun ihtisar edilkat'i bir rakam söylenmemekte ise de mesi ve daha basit blr hale konulması •İstanbul Belediyesi, altı yüz gramdan lüzumludur. Jbaret olan blr ekmeğin 25 kuruştan fazlaya mal edilmemesine gayret etmekMisafirlerin 1150 lirasını tedır. Çok muhtemel olarak ekmeğin, çalan karı koca yeni fiau 25 27 kuruş arasmda olacaktır. Galatada Necaübey caddesinde Taş Öğrendiğimlze göre, Belediyemizin ek Harida oturan Mustafa ile karısı Hatneklık hububat temininde uğradığı güç lime, kendilerine misafir gelen Faik alük, sadece İstanbulun kalabahk n ü dındaki ahbablannın 1150 lirasını çalfuslü bir şehir olmasından ilerl geime mışlardır. Palğin şikâyeti Uzerine yakadiği noktası da alâkalı Vekâletin aynca lanan Mustafa ve Salime llkönce inkâr dlkkat. nazanna arzedilmiştir. Buğday etmek lstemişlerse de netlcede Halime müstahsili bir vilâyet olmıyan İstanbu parayı çalarak yandaki dükkanın kapısı lun Çatalfca ve Silivrl gibi kısmen buğ aralığına sakladıklannı söylemiştir. Padaycı kazalan da dahil olduğu halde, ralar tamamen bulunmuş ve karı koca Adliyeye teslim edilmiştir. bugün için kendisini bir haf ta besliyecek hububatı yoktur. Bilhassa bu sene, muhtelif sebeblerle toprağın yetecek derecede ekilememesi ve ekilen yerlerden de umulan randınıanın alınamaması, buB U H AFT A günkü darlığı doğunnuştur. Ankara ve Dehakâr ve meşhur rejisör İzmir istihsal merkelzerıne yakınlığı, her iki şehrin de büyük bir memur ekserlyeti ile meskun bulunması bakımınun filme çektiği dan İstanbula nisbetle çok daha müsaid JOHANN STRAVSS bir durumda bulunmaktadırlar. un şaheser opereü Hububat tedarikindeki güçlükleri doğuran sebeblerden biri de kara ve deniz nakliyat mekanizmasmın muhtelif sebebler alcında gayet ağır bir surette işlemesidir. Bilhassa bu bakımdan, şehir için hububat tedariki kabil olsa bile MARİA HOLST bunîann şehre getirilebilmesi aynca bir WİLLY FRİTSCH mesele teşkil edecektir. THEO LİNGEN Belediyelerin hububat işi bir HANS MOSER düzene konuluyor în yarattlklarl cihanşümul eser Ankara 16 (Telefonla) Ekmek meI Suareler için yerlerinizi evvelden selesi dolayısile verilen bazı haberlerde. aldırlnlz. Telefon: 40380 • Gazi adında biri, evvelki akşam mulıtelif meyhanelerde adamakılh kafayı çektikten sonra, Bsnkalar caddesine gelmiş ve burada bıçağını çekerek ötekine, berikine saldırmağa başlamıştır. Gazi'nin bu tehlikeli vaziyetini gören polis nokta memuru Mehmed derhal hâdiseye vazıyed etmek istemiştir. Fakat sarhoşluğun tesirile gözü hiç bir şey görmiyen Gazi, bu sefer de bıçağile polise hücum etmiştir. Bu vaziyet karşısında tabancasını kullanmak mecburiyetinde kalan polis memuru Mehmed iki el ateş etmiştir. Çıkan kurşunlardan biri Gaziye isabet etmiş, ikinci bir kurşun da hâdise esnasında orada bulunan Mevlud adında birinin yai'slanmasma sebebiyet vermiştir.. Hâdiseyi müteakıb yaralılar hastar.eye kaldırılmış ve tahkikata başlımmıştır. Okuyucularımızdan Rahmi Kocabalkan, Eşref Şenele Şikâyetleriniz aid olduğu makamlara gönderilmiştir. Uç aydır gelmiyen cevab Yedikule Cer atölyesinde 28058 numaralı Niyazi Sun İmzasile: «Üç ay evvel izdivac etmek için Bakırköy evlenme memurluğuna müracaat ettim. Alacağım kızm vaziyeti memieketinden soruldu. Nüfus memurluğundan derhal cevab geldi. Fakat Çankın vllâyetinin merkez kazasma tâbi Kalafat köyü muhtarlığına sorulan mezkur köy halkından nişanlım Mehmed kızı Nuriye Karaduman hakkındaki malumata "üç aydır cevab gelmedi. Dımal muhtarlığa mı, yoksa arada vasıta olan idarelere mi aiddir, bilmiyorum. İzdivaa kolaylaştırmak İstiyen hükumetimizin bu gibi İşlerde hızlılığı temin etmesini ve İlğili makamların benim muamelemi de bir an evvel yapmalannı dilerim.» Fırsat düşkünü bir bakkal Taksimde Ankara bakkaliyesi sahibi Kirkor, yüksek fiatla şeker ve çay satmak suçundan millî korunma Müddeiumumiliğine verilmiştir. Dertize düşerek boğuldu Emirgânda Boyacıköyünde oturan eczacı kalfası Yani, Emirgân iskelesinde doîaşırken denize düşerek boğulmuştur. Ölüm hâdisesinln Morgca kaza olduğu tesbit edilerek gönıülmesine izin verünıistir. Necib Fazılın konferansı Güzide şair ve seçkin fikir adamı Necib Fazıl Kısakürek yannki pazar günü Üsküdar Halkevinde bir konferans verecektir. Konferans (Abdülhak Hâmid ve Yenileşme Davamız) İsimlidir. Konferansa saat 15,30 da başlanacakür. Giriş herkes için serbesttir. Altın yükseliyor SAltk'la Altın fiatlan son günlerde yiikselmektedir. Dün bir Reşadiye altını 75 güzel sezdirmişür: kuruş birden tereffü ederek 35 lira beş Rü'ya gibi bir akşamı kuruşa çıkmıştır. I «Fethtn daha bir iilkeyi parlattığı gündü tllğrunda §ehid olduğumuz yer de göriindü» Zafere, tıpkı nişanlılanna kavuşur gibi atılan bu genc!er, aldıkları kılıc ve ok yaralannı, bir vuslatm leziz buseleri sayıyorlar. Çünkü «zafer», erişmek istedikleri tek sevgilidir: «GüZ yüzlü bir afetti ki her busesi lâîe irdifc zaferin koynuna, kav.dık o visaleı O anda ebediliğe bü uçuş başlıyor: •Dünyayo vedâ ettik, atüdık dolu dizgin «En son ko$umuzdur bu, asırlarca bilinsih... Lâkin kalacak doğduğumuz toprağa bizden Şimşek gibi bir hatıra nal seslerimizden... Yahya Kemal, geçmişin perdelerini birer birer kaldınrken okuyucu, yal, onlan görmekle kalmıyor. Bir ta•aftan da bugünlerin, yarınların hayaimizde kapılarını açan bir takım tılı;ımlı anahtarlar elimize geçmiş samoruz. O vakit «Türk» kelimesinin anattığı genişler genişi «terkib» büsbütün ululaşıyor... Tam olgunluğuna ermiş bir soydaş güzelliğinin, onu temsil eden seçkin varlık üzerinde, UZVJI ısırlar süren bir cmillî» ayıklama (seection) ifade ettiğini, şu nusra'lar bize seyretmeğe geldin İSTANBUL Gazinosu Yalnız 15 gün için SAFİYE ALÂBANDÂ Umumi Istek iiıerîne Revüsüne davet ediyor İlk defa olarak Nihad rolünde: SELÂHADDİN PINAR MUAMMER ve Dursun Reis Bir şikâyetin cevabı 3/10 942 tarihli gazetemizde bir okuyucumuzun Ispartada devlet kinini bulunam'adığına dair bir şikâyetini basmıştık. Isparta Sıhhat Müdürlüğünden aldığımız bir mektubda o okuyucumuz tarafından makama müracaat edilmeden bu şikâyetin gönderilmiş olduğu ve bu işten Sıhhat Müdürlüğünün haberi bulunmadığı bildirilmektedir. tstanbul Festival heyetinin Kastamonu ekipinden meşhur DAVULCU MAHİR KARAYILAN Kemanl NOBAB Kanunl AHMED YATMAN Cümbüş CEMAIJ Klarnet SALfH Kemanî MAKSUD Darbuka FERİD. Okuyucular: AĞYAZAR FARUK ALTIN Bayanlar Faide İzmirli MELÂHAT BİRSEN SANİYE CAHİDE NERMİN . SEHER Pek yakında Ekrem ve Cemal Reşid kardeşlerin yazıp besteledikleri BÜYÜK REVÜ????? Mevlid Göztepe camii şerifinde 18 teşrinlevvel 942 ölümünün kırkıncı gününe musadif pazar günü öğle namazmdan sonra merhum Ahmed Nuralın nıhuna ithaf edilmek üzere Mevlidi Şerif okunacağmdan akraba, dost ve arzu buyuran zevatm teşriflerei rica olunur. Ahmed Nural ailesl ^m^mmm^^^^^mmm^mm Telefon: 40574 • • • • • • ^ ^ ^ ^ ^ ^ • • ^ H WİLLY FORST WİENER BLUT f Sinemasmda yannki B U G Ü N itibaren saat 1 den P A Z A R çünü saat 11 den A L A L I M, DANS EDELİM!.. OYNAK BOB S ES Günlerin ve gecelerin en hoş, en güzel eğlencesi B İ RC A Z K I V R A K BİR MÜZİK Baş rolde: tatll sesi ile neşell şarkllar söylüyor. sinemasl Beyoğlunda Şehir Tiyatrosunun eski KOMEDİ klsmlndadır. Telefon: 49369. CROSBY ISSIZ JÜL Bütün ailelerin, genclerin alkısladığı büyük film ADA TÜRKÇE SÖZLÜ, ŞARKILI, SAZII V E R N ' i n meşhur eserinden insanı hayretier içinde bırakan müthiş maceralar. İlâveten: ESRARLI HİNDİSTAN Bugün saat 1 de tenzilâtll matine /^•emilden Şevkete: bir zaman sevmemiştim. O.zavalü, gene f?= Kikâye yaşmda öldü. Ariasınaan bir iki damU «Merhaba dostum; gözyaşı döktüm. Şakalarım, zalimce alay Sana uzaklardan yazıyorum. Uzun. larımla ona çektirdiğim ıstırab yüzünyorucu bir yolculuktan sonra nihayet den kederlendim. Fakat her şeyi pek sahili selâmeti buldum. Fırtmanın saçabuk unu:tum. Nihayet bir çocuktan hile attığı yelkenleri yuiılmış, dlrekbaşka bir şey değildun. leri kopmuş, teknesi deUnmiş bir gemi kadavrasma benziyorum. Ayrılırken: Sevinc içinde yerimden sevincle öyle «Onu unutamıyacaksın, insan hiç sesmda sormıya cesaret edemedigin şey karıştırmıya başlaymca İlk sahifede şu ilâ...» bir fırlamışım k ü . bebsiz böyle birdenbire gitmez. Çocuk leri artık anlatabilirim, kendimi bunu silik satırları okudum: Şevketten Cemile: Karın öfke ile: luk ediyorsun» demiştin. Telâşlı ve mü yapabilecek kadar sakin ve kuvvetli «Aziz dostum; «Hayriye seni seviyorum. Aynlmış Cemil kitabı gördüğü zaman, t a teessirdin. Fakat ben gitmekten, uzak hissediyorum. Bir çılgm gibi hareket ettin. Delice rihe, bir göz atmaya bile lüzum görmeolsak bile yalnız seni seveceğim. Bulaşmaktan başka bir şey düşünmüyorHer şey o kadar besit bir şekilde ce nu bin kere, yüz bin kere söylemek bir kıskanclığa kendini kaptırdm. Evi di, dedi. Bense senelerce evvel geçmiş dum. Çünkü o esnada en iyi dostum reyan etti ki! Ne bir hâdise, ne imistiyorum. Bu küçük şiirlerde de tek ni, aşkmı, her şeyi bırakıp giderken olan bu saf macera için kendisinden af olan senden bile nefret ediyordum. zasız bir mektub, ne bir dedikodu, ne rar ettiğim gibi...» bir an arkana dönüp bakmadın. Saa taleb etmek çocukluğuna kapıldım. O Şehrin havası ise beni boğuyordu. Şim de beklenmedik bir itiraf... Hayır, hiç İşte o zaman titremiye başladım. Al detini kurtarmak İçin küçük tdr habeni dinlemek istemiyerek çıkıp gitti. di de âşığının kollan arasmdadır diye, biri değil. Bu her zaman bana masum nımdan, şakaklarımdan iri terler bo rekette bulunmadın. Bunun için sana Şimdi ise ondan nefret ediyorum. düşünüyorum. Buraya geldikten sonra bir çocuk gibi saf gölgesiz bakjşlarla, şanıyordu. Korkunc bir şekilde ıstırab kızmak lâzımsa da ben acıyorum. Karım Ve tekrar ağlamıya başladı. Bu gözda uzun zaman bu gökyüzü blr başka tatlı yumuşak tebessümü ile sevgi ve çekiyordum. Başımı kitabdan kaldınn ve ben ikiniz için de üzülüyoruz. Çün yaşları her şeye rağmen seni hâlâ ne insanın üzerine de böyle nîasmavi ka şefkatle geliyordu. Asıl korkunc olan ca kapının çerçevesj İçinde Hayriyeyi kü biz senin kadar Hayriyeyi de sekadar sevdiğini gösteriyordu. Saatlerce panmaktadır, bu toprağın bir ucu oinsanm böyle biri tarafından aldatılmış gördüm. Elimdeki kitaba büyümüş göz veriz, bilirsin. Evet delice hareket et onu ikna etmeğe çalıştım ve nihayet ımınun ayaklarının altmdadır diye, düşü olmasıdır. Korkunc olan ihanetin, ya lerle bakıyordu. Yüzü sararmıştı. Bir tin. Bütün iddialanna rağmen ne kavaffak oldum. Kendisinde de kabahat olnür, deliye döner, kendimi dağlara a lanın, bu gözleri bulandırmamış, bu denbire bir çok seneler geçmiş gibi dar ıstırab çektiğlni ve çekmekte ol duğunu, inad ve gunırunu kırarak sana tardım. Şimdi her şey az çok değişti. güzel beyaz eli gölgelememiş olmasıdır. ihtiyarlamıştı. Artık o çocuk, o saf, duğunu anlıyorunr. Eğer bana evvelce her şeyi yazıp anlatması lâzım geldîğini, Yara kabuklandı. Gene ayrılırken «Pe Ama sana bunu anlatmak ne güç! halbuki bunu yapmıyarak seni ihanctitatlı küçük kadm değildi. Ağır bir ha her şeyi açmış olsaydm.^ ki orada ne yapacaksın? Senin gibi bir ne büsbütün inandırmış olduğunu anreketle kitabı ona doğru uzattım. Yü Ne ise... Bana «coşma, heyecanlanma» diyeadam!> diye hayretle sormuştun. Bak Mektubunu alır almaz gidip karını lattım. Yumuşadı. O her zamanki saf çoceksin, evet, biraz elim tîtriyor, gene züm ne haldeydi bilmiyorum. Konuşne yapıyorum: Kasabaya yalcuı bir ev buldum, onunla açıkça konuşmak İs cuk tebessümile gülmeğe, canlanmağa mak: yaptırıyorum. Büyük bir bahçesi, mey kanım yanmıya, başım dönmiye başla Beni aldattın! diye bağırmak is tiyordum. Çünkü karınm sana ihanet başladı. Şimdi burada seni eskisi gibi du. Kendime hâkim olmıya çalışıyor va ağadan olacak. Onürıden su geçiedebileceğine, o saf gözlerin, o beyaz kalbi şefkat, aşk, hasret dolu beküyen tiyordum. yor, küçük bir çiftlik diyeceğim ama ve İşte anlatıyonım: alnm gerisinde öyle sinsi, riyakâr bir bir kadm var. En sür'atli vasıtaya atla, Kendimi tuttum. Fakat o ne demek ruhun saklı olabileceğine inanmıyorBir gün salonda, masalardan birinin fazla iddiah konuşmuş olmaktan korkabil olduğu kadar çabuk gel. Kocaların kuyorum. Tam bir dağ ve tabiat adamı üzerinde, unutulmuş küçük bir şür ki istediğimi anladı. Boğuk bir sesle şöyle dum. Kann beni solgun, kederli bir en bahtiyarı ve en kıskancı olan dostum bağırdığım duydum: olacağım. Ava çıkmak İçin çizme al tabı gözüme İlişti. Aldım sahifeleri çeyüzle karşıladı. Zavallı ne kadar bo işte şimdilik bu kadar. Karım selâm ve Beni affet Cemil. Onu çocuklu zulmuş! Mektubunu beraber okuduk. muhabbetlerini gönderiyor. Ben gözledım. Kış İçin deri bir ceket ısmarla virdim. Şöyle bir göz atıp geçecektim. dım, avlanacağım, dağlara tırmanaca Fakat okumıya başlaymca kitabı elim ğumdanberi tanıyordum. Seninle ev Ağlamıya başladı. Sonra bana küçıık rinden öperek....» bir kitab getirdi. Bu kitabın senin bahğım. Bahçemde bir bahçıvan gibi ça den bırakamadım. Bütün o şürleri o lenmeden evvel... Hayriyeden Şevkete: lışacağım. Hayriye bütün bunları duy kuyup bitirdiğim zamansa bir an ha Daha fazla dinlemedim. Evden na settiğin şiir kitabı olduğunu anladım. «Binlerce teşekkürler, Cemil geldi. Sesa kimbilir nasıl şaşırır. Bak artık tit reketsiz kaldığımı hatırlıyorum. Buz sıl fırladığunı bilmiyorum. Ayni günün Seni deliye çeviren, o ilk sahifedeki remeden onun İsmini söyliyebiliyorum. kesilmiştim. Kitabı tutan elim şiddotle akşamı ise uzak bir seyahate çıkıyor gülünc ithafı okuduğum zaman karın vinc içindeyim. Malum kitabı tekrar görkederli •bir tebessümle «Şimdi de şiir mek bile istemedi. Ne çocukluk! Ya o İçimden yalnız iğrenmiye benzer rahat titriyordu. Çünkü o küçük şürleri o dum. sız edici bir ürperme gelip geçiyor, kurken birdenbire hayalimde karım O şürleri yazan adam kimdir? Na^ leri Qkujunuz..> dedi. Onlardan bir telâşla her şeyi o gün itiraf etmiş olsayhepsi o kadar. Hattâ sarsılmadan, sa canlanmıştı. Hayriyeyi görür gibi ol sıl tanıştılar, ne zamandanberi onun kaçma göz gezdirdim. Çocukça, fakat dım... Şimdi sana hak veriyorum. O şiirrarmadan onun o küçük sarışın başım muştum. Kendi kollarımda olduğu gibi metresiydi? Hiç, hiç bir şey bilmiyo aşk ve ateş dolu oldukça güzel şeyler... leri senin on sene evvel namı müstearla benim için yazmış olduğunu tahmin ethayalimde canlandırabiliyorum. O albütün beceriksizliği, isyanları, toy ço rum. Yalnız senelerce ona inanmış, o Kitabı bırakırken biraz şaşkm: cuk halleri ile... Ne garib, ne gülünc nu sevmiş, sevildiğimi sanmış olduğudatıcı saf parlak gözler, hayalimde bir Demek hakikat! diye mırıldandım. mesine imkân mı vardı? Sonra her şeyi o kadar iyi idare ettin ki O saf, şiir ve an gülümser gibi oluyor, ince, narin diyeceksin. Bende o esnada kendi ken mu düşündükçe!. O zaman karın isyan içüıde: hayal dolu çocukluk aşkma tamamen dime ayni şeyleri söylüyordum, çocukboyun yana doğru hafifçe büküHiyor. Evet hakikat, dedi. Fakat o zaFakat emin ol artık iyileşiyorum. çocuk dudakları gibi taze pembe du luk diyordum, bu şiü"ler başka bir ka Çiftlik bittiği ve oraya yerleştiğim za man on altı yaşındaydım. O ise benden inanmış bulunuyor. Bana karşı her zadm için yazılmış olmalı. Onları yazan man daha iyi olacağım. Yalnız bir da bir kaç yaş büyük, şiire meraklı hasta mankinden fazla şefkat ve aşk dolu» .Ködaklar gülümsüyor, o tatlı ses: Cemil! diye, sanki kulağıma fı da benim duyduklarıma yakın şeyler ha inanmıyacağım. En masum gözlere, bir çocukiu. Uzaktan akrabamdı. Ona ye gidip yerleş^ek kararından onu güçduynuş. Onu yazamn haj'alindeki ka en tatlı tebessümlere, en ateşli vaidlere. acıyordum. Benim için yazdığı şiirlerden. lükle vazgeçirebildim. Senden nasıl aysıldıyor. Herkesin o kadar merak ettiği, seııin dmda da Hajriyeye benziyen taraflar hiç birine kanmıyacağım. Hayatta en j çocukça ateşli itiraflarmdan, tehdidle rılırım! Haftaya buluşabileceğimizı ümid ediyonım Şimdüik ilh.»» ' se, anî hareketim, vedalaşraam kar|; l var, Fakat e esnada teb«r sahifeleri Ihanet Peride Celâl fazla İnandıklarımızdan korkmalıyız rinden gurur duyrnuyor değildim. Fakat

Bu sayıdan diğer sayfalar: