25 Ekim 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

25 Ekim 1942 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Askerî vaziyet Amerika Liberyayı niçin işgal etti? (Baş tarafı 1 inei sahifede) tıian, tesirti faaliyetierini, İngilterenin çevrelerinden Afrikanın batı ve cennb sııtarına nzaüp genişlettikten sonra Kap yolu da tehlikeli olmağa başlamıştır. Onun için Birieşik şimal Amerikanın bu yolu konunak maksadile batı Afrika sahiUerinde, Liberyada, bir üs edinmek islemesi tabiî görülebilir. Fakat Afrikanın batı şimal sahillerinden Kapa, yani Ümidburnuna kadar olan takriben 8000 Km. lik bir sahil yolunn korutnak için tek bir üssiin yetmiyeceği aşikârdır. Bundan başka, Kap yolunda Ingilizlerin Bathurst (Gambya), Freetown (Sierra Leone), Lagos (Nigerya) üsleri olduğu gibi De Gaulle tarafından vaktile çıkarılmış olan isjan Fransız hattı istiva Afrikasile Gambya. Kamerun'da muvaffak olduğundan, bu sabiller de Müttefiklerin hizmetinde bulunmaktadır. O halde Birieşik şimalî Amerika bütün bu üslerden istifade edebilirken sırf kendi ihtiyacı için Liberyada bir üs edinmesinin herhalde daha başka br sebeb ve manası oLmak gerektir. Amerikalılarm Liberyaya gelmekten ınaksadlan, 840 Km. kadar daha şimalde bulunan Dakar'a taarruı etmek olduğu hakkında bir zan hasıl olduğu gibi bu Londra telgrafma göre, guya Vichy'de.. Müttefiklerin Libyadaki Mihver kuvvetlerine taarruz için batı Afrika sahillerindc üslcnmek ve toplanmak niyetinde olduklan hakkında bir kanaat varmtş. Buna nazaran Ameriken ve mohaıib FranBIZ kıt'alanndan, tank, kamyon ve traktörlerden mürekkeb, bugün batı Mısır cölünde, Elalemeyn mevzünde bulunan sekizinci İngiliz ordusundan sayıca daha kuvvetli, büyük bir ordu, Çad gölünün şimalinde toplanacak ve buradan 10 günde Rommel'in ordusuna arkadan taarruz edebilecek imiş. Bu taarruzun neticesinde şimalî Afrikadaki Mihver kıtaları ya teslim olacak veyahud vapurlara binip uzaklaşacaklarmış. Fransızı şimal Afrikası muharib Fransızlara iltihak edecek, İngiliz filosu bir hamlede Akdenizi temizliyecek ve ikinci cephe Avrupanın cenubunda kurulacak imış! Londramn bu haber ve tahminleri Vichy'ye atfeünesi kendisinin bile onlan pek hafif ve inanılmaz şeyler bulmasından ileri gelmiş olabilir. Bununla beraber, Amerikalıların Afrika topraklarından taarruza geçmek tasarlan Washingtouda çıkan 5 ilkkânun 1941 tarihli «Times Herald. da açığa vurulmuştu. Gazetenin ıfşa ettiği Birieşik Amerika kara ve dcniz kuvyetleri başkumandanlığının mahrem muhtırasında şöyle deniliyordu: «Eğer Avrupadaki düsmanlarımızın mağlub olmalan isteniyorsa, Birieşik Amerika harbe girmeli ve kuvvetlerinin bir kısmuıı Afrika ile Avrupaya sevkctnlelidir.. Bu muhtırada toplu taarruzun zamanı 1 (emmuz 1943 olarak tespit edilmiş ve denizaşın sevkolunacak hareket ve taarruz ordusunun kuvveti, 10 milyondan ibaret olacak olan umum Amerika askerî kuvvetlerinin yarısı yani, 5 milyon olarak tayin edilmiş!. Bu maksadla Birleşik şimalî Amerika hükumeti, (3 temmuz 1941) Mersel Kebir olayından sonra, İngilterenin ikinci defa olarak Dakar'da Afrika Fransız müstemlekelerini Mihvercilere karşı harekete getirmek teşebbüsünü 9 temmuzda tervic etmişti. O vakit, Fransız Generali Noguesin Tunusta Libyaya karşı hazırlannuş bulunan kıt'aları, İngiliz taaddi ve tecavüzleri üzerine Mareşal Petain tarafından geri alınmış ve Mandel, Lord Gort ve Duff Cooper'in Casablanca'daki uğraşmalan beyhude olmuştu. General VVeygand'ın Afrikadan çekilmesi üzerine onun orada yarattığı Mihvere göre şüpheli dunım zail olmuş ve İngilizlerin Dakar'a taarruzlan oradaki Fransız valisi Boisson tarafından tardedilmişti. Bununla beraber, yukarıda anlatuğımız gibi, Fransız hattı istiva Afrikası De GauHe'iin isyan hareketine uymıış ve Gambia, Kamerun ve Kongo muharib Fransızların eline düşmüştü. Bunun üzerine bir De Gaulle'cü müfreze, Çad gölünden Tibesti hurnıalığından Libyanın cenubuna, Italyanlara taarruz ettiyse de geri aülmıştı. Bu harekete cevab olarak Alman uçaklan bilâhare, 22 sonkânun 1942 de Çad göİü cenubunda bir İngiliz üs ve kalesi olan Port Lamyyi bombalamışlardı. • hemen vuku bulacak bir hareket olmıyacağı aşikârdır. Bununla beraber bu yolda bir teşebbüs ve hareket tahakkuk ettiği takdirde, Müttefiklerin ilk hareket hedefieri doğrudan doğruya, Dakar ve şimalî Afrika Fransız müstemlekeleri olmasa bile, Vicby Fransasmm muhalif şiddetli hareketine uğraması ve hatta onun nihayet Almanlaria işbirliği etmesi neticesini vermesi pek mümkündür. Nitekim ban Birleşik Amerika kıt'alanrun Liberyaya gelmiş olmalaruıın şimdiden Fransızlan Dakar'da mukavemete alenen sevkertiği görüldükten başka Faris basını da, pmalî Afrika Fransız müstemlekelerinin Alman kıfalan tarafından muhafaza edilmeleri lüzumunu ileri sürmüşlermiş. Bu mukabil hareketlerle beraber bu sırada bir de Hiller Mussolini Laval müiâkatmdan bahsolunması cok manalıdır. Bizce Amerikahlann Liberyaya gelmeleri herşeyden evvel onların da batı Afrikada bir toprak ve üsse malik oltnak istemelerinden ileri gelir. ikinci b'ı maksadları da şimal batı Afrika limanlarmdan Çad gölü cenubundan Hortuma gelen ve buradan Kabire, Habeşistan ve Bağdad istikametlerinde şubelere aynlan kara ve hava yolunu kurmak ve kuvvetiendirmek olabilir. Bu yol yeni olmayıp buradan Mısır cephesile İrana ve Kafkas cephesine, bilhassa Uçak, yedek parçalar ve müstacel hafif maddeler sevkoluntauştu. Bu yol üzerinde taşıt uçak zayiatı fazla ohnuşsa da bir cok uçuş meydanları yapıldıktan sonra iş düzelmişti. Hatta resmî Amerika tebliğlerine göre bu meydanlar arasmda develerle benzin taştı yapıhnıştır. Bu yolun baş noktası batı Afrikada, Nigerya'nın merkezi Lagos limanı ohnuştur. Bu yoldan başka, Sahrann cenubundan da, Afrikanın batı sahillerini Kızıldenizle Hind Okyanusuna bağlıyacak olan diğer sevkülceysî bir yol şebekesi daha inşa olunmağa başlanmıştır. Şimal yolu Lagos'tan ve Kamerun'da Duala'dan başbyarak Çad gölüniin cenubunda Fort Lamy üzerinden Hortum'a ve oradan Nil ve demiryolu bo>Tinca Kahireye gider. Centft yoluna gelince, Belçika Kongogunun cenubundan Beyaz Nil üzerinde Juba'ya gider. Buradan da Hortum'la doğu Afrikada Monıbassa'ya götüren yol şubelerine ayrüır. Kızıldenizde Musavva büyük bir üs ve merkez halinde inşa olunmaktadır. Bundan başka Arabistan limanlarından Basraya nakbyat japılabilmek için İbnissüudla da müzakerelere girişilmiştir. Bütün bu yollar ve çareler, Afrikanın cenubunu dolaşan binlerle mil uzunluğundaki uzak yolu kısaltmak maksadile vücude getirilmektedir. Çünkü İngiltere ve Amerika ile Yakındoğu ve Hindistan arasmdaki deniz yollan nekadar kısalırsa o derece fazla vapur tasarruf etmek kabil o!ur.Fakat bu tedbirler neticesinde Müttefiklerin Afrikada nihayet Mihvercilere karşı ikinci bir taarruz cephesi kurmak istemeleri de mümkündür. Diğer cihetten kara ve hava yollannın deniz yollanna nazaran olan türlü güçlükleri dikkate alınırsa bunlann mükemmelleşcrek işlcmeleri halinde dahi Kap yolunun terkolunması düşünülemez. O halde Afrikayı batıdan doğuya kesecek olan bu kara ve hava yollannın başbca stratejik ehemıniyetleri, Müttefiklerin, Mihvercileri ihata etmek esas plânlarını yeniden tatbik ve icraya yaramalarmdadır. Fakat bu plânm şema halinden çıkarılarak icra mevkiine konması için Afrikaya AtUntik aşın sevkolunmaları icab edecek olan büyük kuvvetler, ve onlann her türlü levazım, mühimmat ve yiyeceklerinin nakli için lâzun olacak vapur sayılan dikkat ve hesaba alınırsa böyle bir projenin pek kolay olmadığı anlasılır. O halde Amerikalılarm Liberyayı işgalleri, pratik sahada, orada bir üs edinmeleri maksad ve hevesinden şündilik ileri gidemez. Avrupaya 100 bin kilo balık ihrac edildi Şehrimizde t u t u 1 a n balıkların soğuk hava depolarında saklanması düşünülüyor Balık bollugu devam etmektedir. Dün, yeniden yetmiş bin kilo palamut tutulmuş ve Balıkhanede kilosu toptan 23 kuruştan saulmıştır. Halkın balığa rağbeti aranaktadır. Dün sabahtan itibaren Balıkpazannın balık satan dükkanlan önünde görülmemiş bir kalabalık toplanmıştı. İnhisarlar idaresi, yapılan teşebbüs üzerine yeniden Balıkçılar ceml^yeti emrine bir kaç ton tuz göndermiştir. Evvelki gün tutulan balıklardan yüz bin kilosu frigorifik tesisatlı vagonlarla kısmen Avrupaya sevkedilmiş, kısmen de Ankaraya gönderilmlş ve bu suretle balıklann denize dökülmesl tehlikesi önlenmiştir. İstanbul Belediyesi, Ankarada olduğu gibi, İstanbulda da balık çok çıktığı günler halkın balık ihtiyacını rahatça karşılıyabilmek maksadile satılarnıyan ftalıklan buzhanelerde muhafaza için tertibat almağa karar vernuştir. Bu "înaksadla yarın, Belediye reis muavini ıutfi Aksoyun reisliği altmda, Karafeğac soğuk hava deposu müdürü, Baîıkçılar cemiyeti reisi ve diğer alâkalılann iştirakile bir toplantı yapılacaktır. Bu toplantıda nıevcud buzhanelerden birinin balıkların muhafazasında fcullarulması lmkânlan üzerinde görüştneler yapılacaktır. Şehrimizde bulunan askerî birliklerle hastane idarelerl haftamn iki veya üç gününde et yerine balık istihlâk etmege karar vermiş ve bu kararlanndan Balıkcılar cemiyetini haberdar etmişlerdir. Hava değiştiğinden bugün için geniş ölçüde balık avı muhtemel değilse de önümüzdeki haftalarda yeniden <torik ve palamut akmı beklenmektedlr. Sehir haberleri CUMHURtYET 25 Birmciteşrin 1942 ve zevklerimiz Avrupaî resim .••^••••••••••• Y a z a n : •^^^•••^^^^•*i^< His zaman için mubir hayatımızm bir buaj'yen bir üslubdan çuk asırlık bir mayorulabilir, yeni zisi olduğu halde üslublar arryebilikısacık olsun bir tariz. Çünkü san'attan rihi yoktu. Son yirmi yıl İçinde, hatırladığıma göre, Şe cağım geliyor. Çünkü dinlediğim hikâ beklediğimiz şey daimî bir yaratmadır. habeddin imzasile «Millî Mecmua» da yeye göre Sultan Mecidin çehresindeki Fakat yenilerden de bıkıp da ruhlarımız ressamlanmızdan bahseden bir sıra ma çiçek bozuklarmı retuş etmeksizin sa daralmağa başladığı zamanlar İmdadıkaleler çıkmıştı. Güzel San'atlar Aka yarcasma yapışı mükâfat yeriAe kendi mıza yetişen gene eski üstadlar olur. demisi de merhum Nazmi Ziya hakkın sine acı bü mücazatı davet etmiş, bir Hoca Rıza da işte bu üstadlar arastaa da resimli güzel bir monograü neşret arahk Bursaya sürgün edilmesine se girmeğe en lâyık olan ressamlarımızın ilk safmda görülüyor. Bunun gibi Hamişti. Yüz elli yılda dört beş ressam beb olmuştur.» nesli yetişmiş demektir. Bunlar nasıl 1307 de vefat eden İbrahim Paşadan lil Paşanın eski Boğaziçi ve Kalamış çalıştılar ve neler yaptılar? Eğer Doi yazık ki ele geçmiş veya meydana çık peyzajlarmda maziyi diriltecek bir muvaffakıyetle yapılmış eserler olduğunu mabahçenin veliahd dairesinde açılan mış henüz hiç bir eser yoktur. resim galerisi ohnasaydı ölmüş ressamilk Türk ressammdan sonra müelli görüyoruz. San'at eserlerinin ölmez olarımızın hatıralan köşede bucakta kal fin: «Garb kültürünü şark mekteble luşu geçici şeylere ebediyet ifadesi vermakta devam edecek, günün birinde bu rine getiren ilk Türk muallim» oiarak mesinden gelmiyor mu? kurtarılan güzel eserlerden kimbilir da vasıflandırdığı ressam Hüsnü Yusııf «Türk resün san'atının ilk mübeşşirha ne kadar az kalacaktı? Bu (Kaymakam) dan bahsederken: leri arasmda maddî istifadeler peşinde kadar az kaldığı halde dahi seyircile«Türk ve hakikî müslüman olan bu koşmaksızm san'atının manevî zevkiııi rini şiddetle çekmiş, her smıf helktan san'atkâr sahte bir itikad örtüsü altında kâfi görerek sessiz yaşamış bir ressam gelenler resme karşı olan alâkamızın ruhundaki san'at heyecanını gizlemeğe aranırsa Süleyman Seyid Üsküdaıü. zannolunduğundan çok daha fazla ol lüzum görmiyen, ibdalamiı zamanın ri Ali Rızadan sonra birmciliği kazanır.» duğunu göstermiştir. Yalnız galeriler, yalı taassub ahengine akorda İhtiyac Filhakika Süleyman Seyidin elimizde müzeler resmin tarihinden ziyade zev duymıyan hür fikirli, hür düşünceli ve bulunan eserleri bu takdire açıkça şekini verirler. Zevk almak, muhakkak hür vicdanlı bir üstad, bir müslüman hadet edecek bir mertebededü*. Türk surette anlamak değildir. Bir çok san Leonard'ı» olarak göstermektedir. Vefatı ressamlarının çoğu gibi o da tabiat'jı atlardan zevk aldığımız halde bunları (1277) dedir. meftunudur; ve Üsküdar muhitinin reanlamış değiliz. San'atı, en iyi anlıyanİlk zamanlar en büyük rolü oynıyan sim için en zengin ve en orijinal bir lar onun çilesini çekenlerdir. Resim Mühendishaneyi resim tarihimiz bakı köşe olduğunu görerek ömrünün çoğutarihi resmin, zevkinden ziyade " nasıl mından: «Devirler geçiren, âlimler ye nu orada geçirmiş, «Filozof» adını verdoğub nasıl geliştiğini ve bu hayatı yatiştiren, istidadlar himaye eden Mühen diği eşeği, uzun beyaz sakah ile o semlatanlann şahsiyet ve hususiyetlerini dishanenin tedris hayatında devamım tin en manalı şahsiyetlerinden biri otesbit etmiye bakar. Birinci kısmı yazgördüğümüz san'at hareketleri, san'at Jarak tanınmıştır. mak için belki de ressam olmağa muttarihimizin şerefli bir başlangıcı ve deBunlardan sonra deniz ressamlığunılaka hacet. yoktur. Fakat İkinci kısım vamlı bir fash» olarak göstermektc, za geçiliyor. Gene askerlikten yetişmiş böyle deilğdir. Bir ressamm şahsiyet bundan sonra da Harbiye ve Bahriye en değerli deniz ressamlarımız tahlil ve hususiyetini anlamak, onu diğer resMekteblerinin bu role nasıl katıldık edilmektedir. İsmail Hakkı (Kaymasamlann şahsiyet ve hususiyetlerinden larmı ve kimleri yetiştirdiğini anlat kam), Diyarbakırh Tahsin bunların baayırmağa bağlıdır. Bunun hakkile yamaktadır. şmda gelmektedir. Müellif bu kısımda pılması ancak kuvvetli bir ressamm işi Yalnız resimde değil, Meşrutiyet dev evvelâ «eski devirlerde deniz ve orta olabilir ki Türk resim tarihinin başlaması da bu sayede olabilecekti. Nite rine gelinciye kadar medreseler ve ilk çağlarda deniz ressamlığı» hakkında kim Galatasaray sergilerinde her yıl mektebler müstesna sivil ve asker bü kısa olduğu kadar güzel bir tarihçe seyrettiğimiz resimler arasında fırça ol tün orta ve yüksek mekteblerin en eh yaptıktan sonra deniz ressamlığına gegunluğunu, ve desen kudretini bütün liyetli hocaları ekseriyetle askerdi. Çün çiyor. Resimde de ihtısasların bulunresim anlıyanlara teslim ettirmiş olan kü Avrupa ilim ve kültürü bize evvelâ duğuna işaret ederek: «Her şeyi resüstad M. Sami Yetiğin «Ressamlarımız» ordu vasıtasile girmişti. Bunun için ilk meden, her mevzudan dem vuran, fıradüe neşrettiği ilk cild her şeyden ev ressamlarımızın çoğu askerlerden yetiş çasını her yolda koşturmak istiyen resvel bu İşin en liyakatli bir ele düş tiği gibi en büyükleri de bunlarm ara samın henüz muvaffakıyet merhalesini tüğünü gösteriyor. Bunun için de mü sından çıkmıştır: Zekâi Paşalar, Şeker araştıran hevesli bü istidaddan başka ellif şahsî ve kat'î hükümler vermek Ahmed Paşalar, Hoca Ali Rızalar, Sü bir şey olmadığıru» söylüyr. essamlarımız Prof. M. Şekib Tunc Bugün yapılacak lik maşları L& maçîaıına bugün Fenerbahçe ve Şeıef stadlarında devam edilecektir. Bugün gerek Kadüsöyde, gerekse Şeref sahalaıındü yapılacak maçlar, lik programının sayılı oyunları olarak göza çarpmaktadır, Bilhassa Kadıköyde oynanacak Fenerbahçe Vefa maçı üzerinde dükatie durulacâk bir oyun olacaktır. Geçen hafta Beşiktaşa karşı yaptığı maçta ciddl bir mukavemet göstermege nıuvaffak olan Vefa takunınm bugün Penerbahçeye karşı daha hızlı oymyacağına şüphe yoktur. Bundan dolayıdır ki, Fenerbahçe takımı bu maça büyük bir ehemmijet vermek zorundadır. Ayni sahada Galaiasaray takımı da Beykozla karşılaşacaktır. Büyük takımlara karşı daima büyük enerji sarfeden Beykozun bu maçı da alâka ile takib edilecek bir oyun olarak geçecekür. Şeref sahasmda ilk maçı Süieymaniya ile Davudpaşa, ikinci maçı da Kasunpaşa ile Taksim takımları yapacaklardır. Bu sahanm son karşılaşması Beşiktaşla, İstanbulspor arasmda yapılacaktır. Lik şampiyonluğuna doğru ilk kat'l adunlarla ilerliyen Beşiktaş, bu m a ç t a . ciddî bir mücadele ile karşılaşî.caktır. İstanbulspor, son haftalarda yaptığı oyunlarda iyi bir inkişaf göstermek sure:Ue nazarı dikkati çeken maçlar yapmaktadır. TJsta bir antrenör elinde gittikçe düzgün oynamakta olan İstanbulspor, Beşiktaşla başbaşa çekişecek bir dununda olduğu için iki takım arasındaki oyuna haklı olarak fazla bir ehemmiyet vermlş oluyoruz. JÎIIİ Bükreş muhteliti getiriliyor İstanbul bölgesi, Kurban Bayramında maç yapmak üzere Bükreş muhtelitinin şehrimize gelmesi için yapılan daveti kabul etmiştir. Malî şartlar üzerinde bir anlaşma yapıldığı takdirde Bükreş İstanbul muhtelitleri aıasmdaki maç 18 birincikânunda şehrimizde yapı'icaktır. Havagazi şirketinden ş'l:âyet etmiyen kalmadı Havagazi idaresindene yapılan haklı şikâyetler, son derece çoğalmıştır. Şirketin bu şikâyetlere karşı göstredigi ka™. yıdsızlık bilha^sa dikkati çekırektedir. TJmuml bir hizmet müessesesi olan Havagazi şirketinin, abonelerinin menfaa:ini hiçe sayması ve musluklan gaz yerine çok defa tazyik edilmiş hava ile doldurması, gerçekten tahammül edllmez bir şekil almıştır. Haber aldığımıza göre İstanbul Belediyesi, bu hususta kanunun kendisine bahşettiği salâhyetleri kullanfrak şirkete kat'l bir ihtarda bulunacaktır. Ekmek karnelerinin tevziine bugün de devam edilecek Memurlarla yetimler, eramil ve subay ailelerinin ekmek karnelerini telâşa malıal kalmadan ve vaktinde alabilmeleri, pazartesi günü tehacüme meydan verilmemesi lçln karne tevziatına pazar olmasına rağmen bugün de devam edilecektlr. Bu münasebeUe bugün şehrimizde kaza kaymakamlıklan, nahiye müdürlükleri, iaşe büroları ile malmüdürlükleri açık bulundurulacak ve alâkadarlar, ekmek karnelerini alabileceklerdir. Beşiktaş Halkevinde Cumhuriyet bayramı doıayısile Beşiktaş Halkevi 3 gün devam edecek zengin bir tören hazırlamıştır. Törene 28 ilkteşrin çarşamba günü 20,30 da, bugünün ehemmiyeti hakkında bü nutukla başlanacak ve gösterit kolu tarafından «Saadet perdesi» piyasi temsil edilecektir. 29 perşembe günü sabah saat dokuzda pkullann İştirakile başlıyacak merasim bütün gün devam edecek, bu % arada Beşiktaş sradmda yeni yapılan tesisat halka açılacak ve bayramın bir İıatırası olarak vücude getirilen Atatürk ve İnönü büstlerine çelenkler konacaktır. Gece Halkevi salonlannda umuml bir balo verilecektir. 30 Ukteşrin cuma günü saat 14,30 da çocuklar için hazırlanmış bir müsamere Ue törene nihayeı verilecektir. ten sakınarak son derecede mütevazıdır. Bununla beraber işten ne kadar iyi anladığını ve şahsiyetleri de o nisbette tartmasını ne kadar iyi bildiğini yaptığı mukayeselerde görmemek kabil değildir. Çünkü bu iktidarından kendisinin de çok emin olduğunu yaptığı ustaca tahlillerle nüfuzlu olduğu kadar nazik olan dokundurmalarmdan anlıyoruz. Yüz elli sahifeden ibaret olan birinci cildin münhasıran asker mekteblerimizden yetişen ressamlara tahsis edildiğini söyliyen müellif ayni zamanda ikinci bir cild vadetmektedir. Burada Sanayii Nefise Mektebi ve Güzel San'atlar Akademisinin teessüslerinden itibaren zamanımıza kadar yetişmiş olan ressamlarımızdan son eserlerini de vererek iz bırakmış olanların tarihi görülecektir. Kitabmın ilk cildine bir «Önsöz» le başlıyan müellif bundan sonra «resim dersinin Türk mekteblerine kabulü» (1793) üzerinde duruyor: «Türk ressamlığında garb kültürünün feyizli tesirini görebilmek ve bugünkü san'at cereyanlannı hazırlıyan membalan keşfedebilmek için Sanayii Nefise Mektebinin açılma tarihinden evvel Üçüncü Selim devrinden itibaren takib etmemiz lâzım» geldiğini söylüyor ki yüz elli senelik bir tarih demektir. Avrupaya ikmali tahsile gönderilen İlk ressamlarımız 1853 de Mühendishaneye devam eden talebe ve zabitler arasından seçilmiştir. Ek Türk ressamı Ferik İbrahim Paşa olarak gösteriliyor. Galib bir ihtimal ile İngiltereye gönderilmiştir. (1835). İstanbula dönüşü Sultan Mecid zamanına tesadüf etmektedir. Ferik rütbesine kadar çıkması ilk ressamımıza verilen resmî kıymeti gösterir. leyman Seyidler, Halil Paşalar bunların Türk deniz ressamlığmın babası obaşında geliyorlar. larak «Yarım Asır Evvel Unkapanı» nZekâi Paşa bilhassa1 Peyzajda her de dakl bekâr kahvelerinin duvarlannı kalyonlarlle vir ve her yer için müstesna sayılacak Türk yelkenlileri, Türk bir kudret ve zevke sahib olduğunu süsliyen Emin Baba» gösteriliyor. Türk resminin şereflerinden biri olan göstermiştir. «Çamlıcadan Bir Köşe» si bunun İnkâr kabul etmez bir delilidir. müellif de eserini tamamladıktan sonra «Klasik ve temiz bir istil takib eden Türk resim tarihinin bir babası olarak fırçasının mahsulleri tetkike şayandu kalacaktır. Akademi ve Avrupa tahsili görmelısizın M. Sekib TUNC üstad eserlerinden aldığı terbiye ve ilhamlarla ilerleyişi hassasiyet ve zekâHarbin heyecanından ateş... Aşkln esrarmdan hareket... sıru isbat eder.» 3 büyük yıldlzın kudıetinden hayat alan «Ben, onun bir çini parçasını tarifinde geçmiş san'at saltanatlannın melul tarihini, bir Türk kumaşınuı yumuşak renklerinde göçmüş san'atların hicranlarmi' dinlemiştim.» LİZBON GECELERÎ MADLEIXE CARROL FRED MAC MUKRAY'in PATRİCYA MORRİSSON'un en büyük ft /k ** JT JP ** ** raferi nin gösterdiği senenin en yeni ve en Rüzel filmidir. TELEFON: 43595 Lâstik fabrikalarına kauçuk verilecek Lâstik fabrikalarına bir miktar ham kauçuk verilmesl takarrür etmiştir. Bu«İbrahim Paşa devir itibarile klasik nun için fabrikaların ihtiyacı tesbit oekolün en reel terbiyesini alan bir reslunmaktadır. sam olduğuna kendi hesabuna inanaH. E. ERKÎLET ^«« Haşiye: Aman kardeş Bursada Bay H. Feridun Erdelhuna: nasıl oldu da işiteMektubunuzu aldım. Temiz millî duy mediniz... gulannızı taktlir eder, teşekkür ve say Vallahi bilmem! gılarımı sunarun. Adresinizi bildirmenizi Bugünlerde pek ser avnca dilerim. H. E. E. semliğim var... Yaa! Dün gittik efendim! Ben Her scansta salonunu baştan I başa dolduran eski mantomu giy dim. Elime anne O halde Amerikalılarm bn defa l i rr.in kalm şemsiyesini aldım. Rahşan da beryaya gelmeleri bu yolda yeni bir hakocasmın muşambasmı giydi. Gülteri de reketin büyük ölçiide tekran sayılabilir yanımıza aldık. Sabah tam yedide kömi?. Kap yolunun pek ehemmiyetli olpeklere basarak mağazanın önüne varmasına rağmen Amerikalılarm sırf bunu Güzel filmin dik. Ne görelim?! Madamlar, mösyöler kurmak maksadile buraya gelraiş olmabizden evvel gelmişler, kuyruk olmuşları pek memul değildir. Onlann, Waîar. Sokulduk. Kimse yerini verir mi? misiniz?» «Vereyim, lâkin iki paketi elishingtonlu Times Herald'ın eski ifşaatı nizde görürlerse.» «Aa! Ben onu başkaNe yr.oalım şimdi?. veçhile, buraya büyük bir ordu yollaSinemasmın 3 üncü zafer haftası sına veririm.» Hemen paketi Gü^ere İtip itip geçsenize! mak ve bu ordu ile şimalî Afrikada budevam ediyor. Baş rollerde: Bırakırlar mı ayol!. Neyse Rahşan verdim. Ben başka bir robluk aldım. lunan Mareşal, Rommel'in emrindeki J U D Y G A R L A N D ve cgıkgözdür çaresini buldu. Gültere bir Rahşana da benim kardeşim diye iki Mihver ordusunu geriden vurmak gibi HEDDY LAMARR çimdik attı. Kızın canı öyle yanmış ki: robluk verdi. Çıktık geldik.. bir tasarlan hâlâ olahilir. Ancak bımun Aman ne akıllı şeysiniz kardeş! «Amanın ysndım!» diye feryad etti. Herkes ona doğru koşarken biz öne geç Şaştım doğrusu.» Aaa! Unuttum. Tam biz çıktık. Matik. [azanın camını şangır şungur indirdiler. Ayol ne akıllı şeysiniz? Dur bakalım! Daha neler var? Der Aman pek eğlenceli oldu.. Oh olsun. ken efendim, sekizde mağaza açıldı.. meheldir. Paralarımızı alırlar mı? *** Dört buçuk liraya keten veriyorlar ha(TİJRKCE) ROBERT TAYLOR VUTEN LEİGH Ne yapayım, düşündüm. Elimde panım, yazlık keten. Ben hemen tezgâha Gclecek program: SAADET GECESİ Çharles Boyer (Türkçe) sokuldum: «Baksamza mösyö! dedim, ram var. Banialar faiz vermiyor. Faizbana üç robluk keser misiniz?» Adam cilik tehlikeli. Namuslu adam az. Parahiç verir mi? «Herkese birer robluk ve m alıp vermiyor. İsteyince faizcilik edirebiliriz. Fazla veremeyiz!» dedi. Dinler yor diye haber veriyor. Mülk almak miyim hiç? «Peki veriniz!» dedim. Pa derd! Analarmm nikâhını İstiyorlar. BiSaat 15 ten itibaren İÇKİSİZ MATİNE Kıymetli san'atkâr ket yaparlarken «Mösyö! Sizin admız raderle düşündük. «Mal al! Bir kenara ne?» diye sordum. «Anastas!» dedi. «Ma koy.'» dedi. Cibalide onun bir boş dükdam nasıl iyi mi?» dedim. «Tanıyorsu kâm vardı. Kiracı bulamıyordu. Kenuz?» «A, nasıl tammam. Pek iyi kadın penkleri tamir ettirdik. On bin liralık Kemanî NECATİ TOKYAY ve Arkadaşlanna ilâvcten Üstad dır. Siz şeyde oturmuyor musunuz?» keçiboynuzu, on bin liralık da iğde aldım MUHLİS SABAHADDİN'in en yeni şaheseri «Hamalbaşı!» «Evet! Hamalbaşmda. Se koydum oraya. Kapsına bir kilid. Beklilâm söyleyin madama! Suzan Hanım se yorum. Neyi? lâm söyledi. Neden buyurmuyor diye Mallar yükseliyor. Bak şeker vesoruyor» «Teşekkür ederim. Çok mer60 kişilik BÜYÜK MİLLÎ REVÜ si!» Arkssından yapıştırdım. «Kuzum sikaya bindi. Kuru yemişler pahalılaşamösyö! Bana bir robluk daha jermez O zaman jıkarırım piyasaya, ^ Müellifin güzel bir mazhariyeti bahsettiği ressamlann mühim bir kısmını erkadaş ve hoca olarak yakından tanıması, tırnak içine aldığım satırlarda görüldüğü gibr bunlardan huzur ve emniyetle bahsetmesidir. Sıra Hoca Ali Rızaya gelince müellif kendini zaptedemiyecek kadar meftun olduğu büyük hocasında başlı başına bir ekol görüyor, kara kalem, sulu ve yağlı boya resimlerinin bir müze teşkil edecek kadar çok ve kıymetli olduklarını söylerken içi titriyor. Nasıl titremesin ki ilk resim hayranbğını onda idrak etmiş, Türklüğün en temiz örneklerinden birini onda görmüştür. Nitekim: «Ali Rıza, vicdanında bir Hatem cömerdliği gİzliyen, ruhunda bir Ejüb sabrı yaşatan, san'atında bir İsa cezbesi taşıyan bir insandı» sözleri rnüellifin yüreğinden r kopuyor. Hocasına, bu büyük adama nasıl tazim edeceğini bilemiyor. Hoca da Zekâi Paşa gibi memleketinde yetişmiştir. Hocanın en yakm ve en büyük telmizi olan müellif «Onun eriştiği merhaleyi bulabilmek için Hocanın keşfettiği san'at sırrını keşfedebilen henüz yoktur.» de NELEK SINEMASINDA BUGÜN Amerikanın yeni GRETA GARBO'su İNGRİD BERGMAİ1 ve ROBERT MGNYOMERY nin müştereken yaratüklarl IŞKENCE Jtsimji şaheser sinema tekniğinin mükemmel bir nümunesi Meşhur 3 RİTS BİRADERLER ve gene meşhur şantöz 3 ANDREWS HEMŞİRELER taraftndan çok güzel bir tarzda oynanan ARJÂNTİN GECELERİ Filminde S Ü M E R Sinemasında nun? Bana öyle geldi de.. Alışalım efen . dim! Bugünkü şartlara alışalım. Her şey îzafidir. Pahah dersek pahah olur, ucuz dersek ucuz. İyi ama böyle hesab bizim keseye elveıinez. Keseni genişletmeye bak kuzum! Bak âlem nasıl kazanıyorsa, sen de. İyi ama benim aylığım... Bırak şu ayhk lâfını! Gözünü aç! Nerejen kırk para fazla kazanacaksın onu düşün! Bak bana bir ton zeytinyağını tamam dört defa devrettim. Aldım sattım, tekrar aldım, tekrar sattım. Yüzde elliden'hesab et! Başka türltt geçiniliyor mu? Ama Eonra adamı vurguncu diye. Budala gibi koouşuyorsun dostum! Vurguncu ne demek? Biz millî serveti •artırıyoruz. Sen ben zengin olursak millî servet ar;ar. Ama gaze:eler... Ha! Gazeceler! Onlar bizim hesabımıza bedava propaganda yapıyor'.ar. «Mallar yükseliyor» diye yazdıkça müşteri hücum ediyor, hücum ettikçe fiatlan arttınyoruz. Malum ya! Arz ve taleb kaidesi. Malum, malum! Bütün bu hovardaların çevaDian: Kuzum kardeşim! Pek sıkışüm. Bana on gâğıd borc verir misin? Gelecek ay öderim! Para nerede kardeş! Dün b'.zlmkine bir kundura almak istedim. Elünizdeklnl verdik. Üstelik beş kâğıd da borc ettim. Kusura bakma! Seyircilerinl kahkaha ile güldürüyorlar ve nefis musiki parçalarl da mütemadîyeıı alkışhvorlar. Siz de bunin eidip görünüz. r I Ziegfeld Yıldızları S A RA Y Görüşuıoloı% koım^malar! Yazhk ketene hücum! Gülterin feryadı Madam nasıl, iyi mi? Keçiboynuzu ile igde Üç çif ti 130 liraya, sudan ucuz î Ben hesabımı bilirim kuzum! Yemek işini nasıl halletmiş? Bir ton zeytinyağını dört defa devretmiş Millî serveti artırıyormuş! Para nerede? . Eurhan Felefc Ayol keçiboynuzunu kim alır? Ne söylüyorsun birader. Şimdi satsam aldığım fiatın iki misline müşteri var. Satsana! Ne duruyorsun? Deli miyim ben. Hele dört misline çıksın da o zaman düşünürüm, Yaa!? Hayıriısı! *** Diyor ki, gelecek ay altmış beşe çıkacak.. Ne yapayım? Düşündüm. Bari üç çift ısmarhyayım dedim.^ Kunduran yok muydu? Yok ya! Bu ayağımdakilejj görüyorsun üç aydır giyiyorum. Kıi'k beşe yaptırmıştım. Evde bir tane süet var. Bir çift de siyahlar var. Akajü renginde bir çift yeni var; ama onu bozuk havalarda giyemem. Açık renkliler de kışın giyilmez. Görüyorsun a ayağa giyecek şeyim yok! Vah vah! Sen yalm ayak kalmışsın! Kaça ısmarladın yenileri? •« flatır için ü§ cifti 130 lirayayapı«• Yazan: r Bagüft Beşiklas SUAD PARK Sinemasiüda VATERLO KÖPRÜSÜ . Bugün MAKSIM'de MÜZEYYEN EFENİN SENÂR ASKI yor. Sudan ucuz! Parayı nereden buldun? Benim siyah paluoyu seksen liraya Nuriye sattım. Elli lira da yardım sandığmdan borc aldım. Başka palion var mı? Taksitle bir palto alacağım. Ben hesabımı bilirim kuzum. Oo! Doğrusu diyecek yok! Allah •için iyi biliyorsun! *** Aşçı derdi, bakkal hesabı, piyasi fiatları falan yok! O kadar rahatız ki; gündüzleri biz gidiyoruz, akşamlan da o bize gönderiyor. Yemek işini çok şükür hallettim. Kaça yiyorsunuz? Öğle yemeklerini iki kişi beş liraya uyduruyoruz. Akşam yemekleri bir kişi fazla! Eve kadar da geliyor. Onun için sekiz lira tutuyor. Demek ikisi on üç Hra! Biraz tuzlu değil mi? Kat'iyyen! Ben tenbih de ettim! Zaten yemeklere çok tuz koymuyorlar! Hayır, öyle değil! Pahah değil mi diyorum. Bugünkü şartlar dahilinde azizim iki kişi de günde 13 . 14 lira yemez mi? Ayda 400 lira eder. Neresi &S,,

Bu sayıdan diğer sayfalar: