11 Şubat 1945 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

11 Şubat 1945 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

rasıra, eski not defterlerimi karıştırırım. Bunu, bazan konu, yani mevzu bakımından ?'j ğürtleyince, bazan da, merak ederek yaparım. Dün sabah da. böyle eski (iefterleri kaııştırırken gozüme 1944 şubatınm 10 uncu gününde, kaydettiğim şu satırlar ilişti: Yalnız Mandalay'da 729 mabed vardır, bunlarm «Tokyo radyosunun dün gece bildiriçi dışı aîtın Varaklarla yaldızlanmış, içleri da bozulabilir. Hal diğine göre, Japonlar, Amerika ve BriInsanlar yaşamak Belediyeye verilen cankur için başlıca üç şeyi buki çok kere ele^e tanya donanmalarmj imha edecek kasayısız mücevherlerle süslenmiştir gezen babacanîar a dar fevkalâde mühim bir maddenin keşidare etmek mectaran otomobilleri çok rasmdaki ' bağhl;k fi üzerlnde imişler.> buriyetindedirler : fazla aşındırılmaz ve Kendilerini, başkaO zaman bu fevkalâde mühim Japon faydalı oldu Tarihçiler, ilim adamları Avrupa viz pagod'un. içinde bundan daha bümühim bir kazaya keşfine aid haberi kaydederken inanmalarını, varlıklarını. kıt'asındaki her hava bombardımanını yüğü ve kıymeüisi yok gibiydi. KubGeçenlerde İstanbul vilâyeti err.rine Insanları idare sanati başkalarını idare imkânı olnııyan beyhude didi'.ıme ça uğramazsa ömürlük olabilir. mıştım da «üzerindedirler» sözünü çizmüteakıb feryadı basıyorlar: «Eski belerinm üstü Buda dini saliklerinin : verilen 14 otomobil cankurtara.ı ve ce etmek hünerinde toplanır. Kendimizi tışma ve mühakaşalarla kahr, eülemi Herkes başkaiarını ancak Kendi ça miş, «iizerinde imişler» yapmışım. Haeserler mahvoluyorU Halbuki Av hediye ettikleri yüz binlerce altuı vanaze nakil arabası baline konulmak üze kendüniz için idare etmekte bir dîrece darıltma ve düşman etmeden fazia bir pmda görür, kendi çapmda anlar ve ni, inanmamakia da aldanmış ve fena rupadaki eserlerin ve abidelerin rakla her sene yenileştirilraek üze. re Belediyeye verilmiştir. Bu arabalar ye kadar hür sayılpbiliriz. Buna ister şey kazanılamaz. Hattâ en ya'ıua dost kendi çapmda kij'rr.etlendirir. Hiç kim etmiş değilim. Çünkü, aradan tam bir eskiliği ancak bundan dört, beş yüz re yaldızlanırdı. Şvedagon adını ta şehir için çok faydalı olmaktadır. Uç gün seniz hususî hayatm idaresi de diye larımıza karşı bile bu prerisip'cre hiç seden kendi çapını aşması beklenemez. yıl geçtiği halde, bu Japon işi keşif, yıl evveline kadar çıkabilir. Yu i jıyan bu mabedi ayni isimdeki raejhur evvel yalnız bir gecede doğum yerlerine biliriz. Burada bizi yakından takyid aldırmıyarak hareket edersek devamlı Karıncanın gürdüğü ve kıyır.etlendirdiği gerçekleşmiş değildir. Böylece, «ne sinan ve Roma eserlerini bir taraîa bı I bir prens yaptırmıştır. Bu zengin adarn 17 hasta nakledilmiştir. edecek âmiller bilhsssa mizac, kara'nter, bir dostumuz kalmaz olur. şeyler karmcaca, armınki de arıca o'ur. j hirdir ne keramet el çabukluğu marirakacak olursak bu tarzda kıt'amızda ne ımabedin inşasına kendi ağırlığınca Belediye, sıhhi imdad teşkilâtmı aaha itiyad gibi kendimizin ve kendlmizde Herkesi müsamaha ve temkinle kar Bunun için yazıda olsun. konuşmada I fet» soyundan bir hiiner ve marifetle yapılmışsa aşağı yukarı «Renaissance» altıu tahsis etmiş ve binanm içini dı geniş bir şekle sokmsk üzere önemli bir olan kuvvetlerdir. Uzaktan takyid edeşılamak dolayısile sahır ve tahammülü olsun muhatabîarın seviyesine görs Amerikan ve Ingiliz donanmalarını Padevrinden sonra insa edünrştir. şmı a'Itın yaldızla sıvatmıştı. Kule şek proje hazırlamıştır. Buna nazaran: Şe cek âmiller de vardır. Bunlar sayısız öğrenmektir. Cansız şeyleıle olın nıü davranmak ve bunu belli etmemek lâ sifik ve Hind Okyanuslannın sıcak suAsya, Avrupa medenlyetinden çok eski lindeki her kubbesinin tepesinde, üs hirde her 35,000 r.üfus için bir çıbhat denecek kadar çok ve umulmadık kuv nasebetimizde buuların kenâi mahi zım gelir. Çünkü herkesin hoşlanabiîe larına gömmek ve daha Avrupa harbi medeniyetlerin beşiğidir. Çin, Hindistan. tünde 4800 parça mücevher kakıh bi merkezi tesis ed ; lecektir. Bu tesisatın vetler olabilir. Onun için hususî haya yetlerinden gelen mukavemetleri her ceği seviye ancak kendi seviyesi olabi bitmeden dev adımlarile yaklaşmağa Binnaııya, Çin Hindl gibi memleketler rer bayrak dalgalanmakta idi. Bayra vücude getirilmesi için şimdilik 34 mil tm mümkün olduğu kadar mahrem tu gün görür ve bu mahiyetlerin icabla lir. lıaşlıyan Beyaz Tehlikeden sarı ırkı ve defei btaalann, türbelerin, matedlerin ğın altma gelen kısım yedi tane altm yon lira kâfi görülmektedir. Bina için tulması âdet olır.uş, onu gözet'emek de rına uymak zorunda kaldığımızı biliBirbirinüzi idare sanatinde unutul bilhassa Japonyayi kurtarmak imkânı kumhış tarüıl iki bln. üç bin sene evve bilezik ile çevTİlmiş'ci. Bu bileıiklerm özel idare emrinde bulunan medrese ve umumiyetle ayıb sayılmıştır. ~ Hususi riz, ağır, sert, sıcak, soğuk, yokuş, iniş maması lâzım gelen prensiplerden biri henüz Japon âlimleri Ue fen adamlan" line kadar uzamaktadır. Kıymetçe de üzerinde 100 ü altmdan 1400 ü gümüş bazı camilerden istifade edüebilmekla hayatımızın yanında meslek, iş ve eğ gibi ır.addi hususiyedere nasıl ayrı ayrı de ne fazla mer'iamet. ne de iazla mu na ve teknikçılerine nasib olmuş deurnumî mukabele ediyorsak bu tecrübelevclen habbet ekserisl Avrupadakilerden dalıa fazîa bir ten olmak üzere 1500 küçük çn:gırak beraber bir çok yerlerde yeni binaiar lence hayatlarımızı kaplıyan zâfınm hissettirilmemeîidir. ğildir. değerdedtr. Bu harb onlann da bir kıs takılı idi. Rüzgârlı havalarda bu ç:n inşasına lüzum vardır. Teşkilâtın en mü bir hayatımız da var ki burada ar aldığımız dersleri iıısanlara aktarma e Çünkü insanlar büyümekle çocuuluî'tan Bilakis geçen şubattanberi, Japoııyanm mına zarar vermiştlr. Çin Çîindine ve gıraklaun çıkardığı ahenk Buda dini him kısmı nakil va?ıtaîi tedariki olacak tık kendi kendimizle kalamaz, mizac, dersek herkesin b^şkahklarma sabır ve taraamile kurtulmuş değildirler. Aşırı harb talihi büsbütün tersine dönmüştür. tır. Bu teşkiiâta bağlı olarak her mahal karakter ve itiyad gibi şahsî kuvvet tahammül etme işini hem ko'.ayîaştır muhabbet ve merhamet çocukluk ruhvı Ynkarıda bahsettiğim Japon sihirbazlıBirmanyaya vuku bulan Japon istVA saliklerini vecde getirirdi. le için bir hastabakıcı teşkilâtı yapılması lerimizi kendi temayüilerinde serbest mış olur, hem de eşyanın tabiatlerine nu çabuk uyandırır; şımarıklık ve ar ğınm Tokyo radyosu tarafından haber sında ve ondan sonra tahrib edil=n maŞvedagon mabedinia temell küçük ; verildiği 1944 şubatındanberi vaziyct bir bedlerin, Pagodlarm sayısı birkaç bini bir altm kutuda bulunan, Buda'nın üç gerekli ve bu hastabakıcıîar vasıtas İ3 bırakamaz, başkalarını da mühimseme insanların da tabiatlerini katmış ve sızıığı davet eder. her mahallenin sLihî durumunun kontrol mezlik edemez bir vaziyette, daha doğ hepsiııe karşı ayni prensiple hareket Kıraümızı veyahud üstün i>>ek üs hayli değişnıiş, Pasifik Okyanusunda, •şmıştır. tel saçı üzerine atılmıştı. altma ahnması lüzumlu görülmektedir. rusu kendimizi başkalarına göre yani etmek suretile en doğru yolu bulmuş tünlüğümüzü korunnak için başkalarına Mouson denilen mevsim rüzgârları, hep Pagod deninc«, grerek bizde. gerekse Bir şehirde 729 Pagod Bu sıhhat merkezlerinin yanıbaşında işo herkesi kendi şahsiyet, hususiyet, isti oluruz. Halk dilindeki «her şeyin hu asla ve hiç bir suretle muhtac bir va doğudan batıya doğru, tayfun faalindc Zsten Hindistanda, Çin Hindinde, giden kadmlarm çocuklarının bakıiması dad ve kabiliyetlerine, bir kelime ile Avrupa dlllerinde Çin, Hindistan ve çin yunca suyunca gitmeli» sözü de bize zi.vete düşmemok, hiç olmazsa tunu eserek Japoları o tarihte bulundukları Hindl mimarî tera lizere inşa edümiş Çinde olduğu gibi Birmanyada da bir için çocuk bakım yuvaları da buluna ne iseler ona göre idare etmek mec bu tecrübeîerin huîâsasını hatırlatıyor. göstermemek İâzımdır. Çünkü ne clsa Marşal adalarmdan Filipin adalarına r Buda'mn her caktır. Esnaf tesekkülleri tarafından vü bariyetindeyiz. Ne iseler ona gö e diköîkler hatıra gellr. 'Halbuki doğu ve çck mabedlerin temsli Insanlar arasmdaki aynhk husus'.yet insanlar daha çok telih ve varhŞm dos kadar süriip atmıştır. Aradaki mcsaie eenub Asya haBcı bu kelimeden mutlaka hangi uzuviarından biri üzerine istinad cude getirlecek sıhhat sandıkları da bu yorum. Çünkü hiç kimsenin münase leri seçkinlik ve basitüğe göre çoğa'ıp tudurlar. Her şeve rağmen vefakâr ve takriben 2600 mildir ve Amerikalılar etmektedir. Saçından, bıyığmdan, sa teşkilâtı desteküyecektir. Belediye hıf bette bulun^»ğu ve bulunabileceği in azalır. «Babacan, hoş» dediğimiz adam sadık kalmak qncak köpeklere nasib bu uzun mesafeyi katcderek Manilla'ya ibadet yeri manasını çıkanr. Pagodlarm, Hindistandan da, çin Hm kalmdan bir tel, çürük bir diş, kırık zıssıhha teşkilâtı tarafından bu husıısta sanları tek başına yeni baştan ne terlar çıkmtıları en az olan, kolayra tanı olmuştur. İnsan daha çok kediye ben bayraklarını yer.iden diktiklcri ve iki dlnden de, hattâ. Çinden de fazla buhın bir tırnak bu işe kâfi gelmektedir. Fa geniş bir proje hazırlanmışsa da tatbikı biye etmeğe, ne de her hangi bir su şıp sevişen ve birbirlerine en jok ben ziyor. Okşandıkça şırrıarıyor, kuyruğana giinde bir, dev uçarkalelerile Impararetle değiştirmeğe iktidarı olmadıği gi ziyen kimselerdir. Idareleri en kolay basmağa. keyif ve rahatını bozmağa hiç toron mukaddes sarayının dugu yer Binna.nyad:r. Hindistar.m do kat Buda'dan hatıra kalan eşyanın ek maddî yardımlara dayanmaktadır. üstünden bi buna ayırabilecek bir zamanı da yok olanlar da bunlardır. Seçkin'orde ise gelmivor; derhal tırnaklarmı gösteri geçmek suçunu işledikleri, hattâ bomftusundakl bu tngillz sSmürgesinde altm serisi yalnız bir ibadet yerlnde Arakan tur. Nerde kaldı ki. Dünya çeşid çe?id balar yağdırdıklan halde, Japon nlemayaîdızlı kubbeîeri II» mavi g«ge doğru pagcdunda toplanmıştır. Arakan mabeAynî yardım fişlerinde yapılan insanlarla doludur: Abdah ak'.llısı, bu halin aksi görülür. Hepsinn kendi yor! „' dinde Buda'nın üç metre yüksekliğinde lerine mahsus çıkmtıları olduğu için yükselen pagodlar adeta sayısız denecek sahtekârlık Prof. M. Sekib Tunc sı, henüz Amerika ve Britanya donankurnazı haini, iyisi kötüsü, tersi birbirlerile kaynaşmaları, sevişmeleri malarııu imha edecek o fevkalâde mükadar çoktur. Ekserlsl 60 70 metre yük muazzam bir heykeli vardır. Ziyarete Pamuklu menEucat ve elbiseük yünlü kugelenler tarafmdan hediye olunan altın maş dağıtımı lşlerinde kullanılacak olan uysalı, naziği naoanı, cahili âlimi, pek zordur. Kartallar gibi kendi seraahim maddenin keşfi mucizesini başaraPul sahtekârlığı davası eekliğlndedir. Hatta lçlerinde 125 metre Topyekun .?O.IKXI llra değerlnds 30 ku mamışlardır. varaklarla üstünün yalduı aşağı yukan dç^lşmez gei:rlilere mahsus ayni yardım uslusu delisi, hasisi cümerdi. ce larmda, yükseklerde uçarlar. Babacanyücelikte bulunanlan blle mevcuddur. kuponlarından bazılarınm sahte oidugun suru korkağı, ahlâklısı ahlâksızı, lar ise, ezeldenberi dostmuşlar gibi bir ruşluk damga pulu taklld etmek suretile her gün yenilenmektedir. Aradan takriben bir yıl geçtikten sonBuda dlnl sallkleri bu pagodlara ibadet dan süphe edlldlğlnl, bu kuponlarla mal dinlisi dinsizi hepsi var!. Tek başıbirüe kolayca kaynaştıkları halda seç sahtellk yapmaktan sanık Dursun Ttıranla ra, 11 ocak 1945 te, Singapurdaki Japon Dünyanın en fazla Buda mabedinl verllmedfğinl ve tahk'lkata devam edildlginl dlŞer sanıklar.n yargılanmalarına tstanhul maksadils geldlklerl vakit yanlarında mıza bunları idare etmekten daha iyi kinler uzun zamanlar bir kazanda u n m üzerlndekl tahklkat Tanrılar için bir takım altm varaklaT kucağında toplamış Birmanyada pagod yazmıştık. B u dblrısırada bu d.fariAavr ne yapabiliriz ki birbirimizi idare sa kayn.ıtılsalar dahi hiç bir zaman tama kir.cl Ağırceza mahkemeslnce devam olun radyosu. bu defa bir değil, üç yeni tamamlandığı muştur Son oturumda, savcı. tsteğint eöy Japon silâhmdan bahsctti. Bunlardan ^österdikleri hediye gretirlrler. Herkes bütçestnin mtt larm en ziyade kesafet flşlerln yenl taklldlerlne tesadüf edllmlş nati mutlaka lâzım olmasın? Yalnız bu lemlş ve Dursun Turanm sahte pul yapn ^ t a da memleketin merkezi Manda ve bunlar da Emnlvet müdürlüğüne veril nasıl bir sanattir, ana prensinleri ne mile kaynaşamazlnr. Bunları birbirlorine maktan, Osmanla Agobun suç ortaklıg.n biri 6 motörlü, 6000 metre yükseklikto saadeslne göre blr taneden baş,lıyarak yakla.ştıran miişterek duygu, heyecan uçan ve radyo ile kontrol edilen, pek lay'dır. Şehrin duvarlarla çsvrilmis miştlr. Esas?n bugiln tamamlanması Iâ2im olmak iâzımdır? bir kaç yüz varaka kadar çıkabilir. ve fikirler olursa burlann devnmı müd dan, panıklardan All İle Artinln bazı ha çok bomba taşıyan ımıazzam bir nçaktı. rekftler! dclp.y.slle bu işin ytlrümeslnl koayrı birparçasında tam 729 ibadet yeri gelen pamuklu dağ.tımı, lşin mahiyetinln Rahibler bu altın varaklan evvelâ Buanlaşılmasma Intizaren lkl gün evvel durHer sanat gibi bu sanat de her şeydetince kajnaşmış gibi olurlar. Fakat laylaştırmaktan cezâlandırılmalannı. Ko Ikincisi, büyük bir şehri tahrib cdeda mabudlarınm heykelleri üzerine ya inşa edilmiştir. Hepsinin içi dışı altm durulmuştur den evvel bir hazakat ve hususi hir bu ahenkte falsolar başlaymca ajTilık ço Mustafa, Melkoc. Şükrü, Muhtar. Msn bilecek kadar müthiş bir ölüm yağmuvaraklarla yaldızlanmLŞ, içleri sayısız da başlar. Başka bir an ve mekânda r.lk. B^dros Şemsl, Varteks lslmll sanık'.a ru idi. Uçüncüsü ise bir zırhlıyı bahrapıştırarak Tannlarıru süslerler, mabud Terlt Mallar Pazarları müdürtl Abdülkamücevherlerle süslenmiştir. Dünya yü dlr, blr ır.ulıarrlrlmlze şu lzahatı vermlştir: maharet ister. Gene her sanatin kürleri veya yeni şartlarja bu ahenk bnşka bir rın da beraetlerlnl lftemiştlr Sanıklanrı h«ykelleri pırıl pml hale gerîikten sonra olduğu gibi bu sanatin de kür'.eri varmüdafpalara 'hazırlsnmaları İçin yargılan cak kudrette 300 beyçir ku\vetinde bir zünde. bu mabedler grupu sade güzel« Mısırçarşısındakl dağıtma yerlnde çeşidde tekrar kurulabildiği gibi tekrar man:n devamı, 21 marta kslmıstır. hediye eciilmekte devam o'unanlarla da motörle mücehhez ve radyo ile sevk'eliği ve şatafatı ile meşhur olmakla sürülmek lstenen lkl fiş göze çarptı, Bun. dır. bütün duvarlarl baştan aaşğıya kaplarlar. dilebilen bir torpildi. Ana prensiplerine gelince hun'rrm kalmamıştjr. Ayni zamanda gayet kıy lar haklkl flşlerln bastırıldıgı kâğıda. fa. kat başka renkle ba?tırı!mıştı # Farkma va başmda ihtiyat, tenıkin ve müsap.iaha Dıha sonra ise sıra matedin dışına eelir. Bunlardan birincisi ve uçüncüsü aklııt metli bir de kütübhanesi virdır. O kü rllmaması lmkânsızdı. Bunım Uzerlne Em. T U R A N A Z Î Z B E L E R ' i n pagodlar her b'.rl gtine$In rfyası aîtır.da gelir. Başkalanru idare etmekte ihtikabul edebileceği silâhlardır. Fakat tübhanede mevcud Pali dü ieki yaz nlyet mtidürlügüne fiş'.erl yolladık. Tahk!yat ve temkir.irniz yoksa onları gıdre yaldız şelâlesine garkolarak gözler' kaikisi de, Amerika ve Britanya donanİngilizce, Almanca, Fransızca ve İtalyancadan derlediği: ma kitablarm nüshaları ancak birer katı zabıta yaptı ve bugün blttrdl Bu fisve zarara uğratmaktan kurtulamaz, malarını yoketmcğe asla kâfi değildir. mastınrlar. tanedir. Cihanm hiç bir tarafında ikin lerle büydk blr gnlistlmal yapılamamıştır. ayni zamanda şiddetli bir kin ,re huÇunkü flşler borlz şekilde haklklslnden Oliım yağmuruna gelince, Japonlar, heUç saç teli üzerine bina edîlmiş ci bir nüshaları yoktur. Bu Kitabları farkhdır, Sonra her majazanın hangl nusumeti davet etmiş oluruz. İdare edenüz bunu yağdıramamı? olacaklar M bir Pagod okumak değil, görmek ve vüzl^rini maraü ftşlerle dağıtma yapacağı evvelden ceğimiz adam iyi kötü ne ha=lette o vakittenberi Lüson adasmda AmerikaBirır.anyada hava bombardırnanları gözlerini Fİirmek için her gün binlerce blldlriltnlştlr. Bu mağazalann numaralan olursa olsun içimizden «böylen de lılan durduramadılar. her akşam kontrol edlllr. Niteklm şu lkl esnasında harab olmuş pagodlardan biri hacı Mandalay'a akm ederler. gün İçinde yaptığımız tet'ukler defterlerde varmış» diyerek temkinli davraranaz, Japon radyosunun arasıra. Japon halBirmanyalılar yurdlarının kurtarılan mükerrer cumara oltnnrtığını mevdana ihtiyatsız bir harekette bulunursa, haoranın en kıymetll mabedini teşkil etkının maneviyarmı yükseltmek için koymuşfjr Talnız lkl flş de sürülmüş olsa yatımızı bile kaybetmek mektedir. Çan seklinde inja edilmîş o parçalarında hava bombariıynanlarıntehlikesile yem borusu» kabilinden çaldıklan bu memurlanmızın t u !ştp lhmali bulunduğu karşılaşabiliriz. Mademki herkes arasm304 SAHİFE YAZI VE BİK ÇOK NEFİS TABLOLAR lan bu ibadet yerl Rangun'da idl. Ge dan zarar gören mabedlerini tamir veesrarh ve harikalı yeni icad silâh hameydana çıkar. Bl^ sadece bu noktadan niş bir toprak parçası üstune kurul ya yeniden inşaya şimdiden başlamış mesele üzerinde duruyoruz da yaşamak istiycruz, herkesi kendi valarının gelecek şubatta da çerçekleBUGÜNE KADAR: şahsiystinde tanımak. bu şp.rmyete şöre muştu. Blrmanyadakl on bini müteca İardir. şeceklerine ben inanmıyonım. Siz. aziz A. H. R. 7." Hn flş df.îıtîldiîi halde şlmcilye kaYunanhlarda. Romahiorda. Şaıkta. Afrikada. Amerikada. Mekmecburiyetindeyiz. Idsre okuyucu, isterseniz inanmakta serbestdar ancak r,n bin kaciar fis alırsdığı lcin kullanmak sikada, Uzakşaıkta, Çindc, Japoııvada. Taitide. Havayda, Siamda, siniz. dün keMlmefl evvelden mukr.rrer c'.an da sanatinde de asıl marifet her ciııs aAvrupada: It.ilyada, Papalık Romada. Vcncdikte. Almanyada, İsviçrede, ;' .tma lşlne yarm sabahtan ltibaren mfrkez damdan kendi cap ve mahiyetinde fayDünün, bupünün değil, asırlarm beklediği tarilıî eser : Rusyada, Ingilterede. Fransada: Franklarda. Golualılarda, Krallık zamamajaza3inda ğene haftada dört gün deva dalanmak olabilir. DeSiştirmsğe uğraşma karar verdik. nında, Uıtilâl devrinde, Direktuarda, Imparatorluk rejiminde, Macarismak bir idare işi değil. bir teroiye işiBeşiktaş 38 inci ilkokulu 15 giin Mesele eadece flşlerin basıldıgı mattaa dir. Hem idareci, hem de terbiyecı oltanda. Avustııryada, İsverfe, Ispanyada: dakl blr kaç kîşlnln acemlce yaptıklan akapatıldı mak, ancak bir devlet veya aileye mahC'.kiiözlüktilr. Matbsada kalan kenar kâBeşiktaş ,?Q İnci ;ik okul talebelerl ara. neşredilmiştir. Yazan: (Sina Çölünde Türk Ordusu) adlı meşhur sustur. Gündelik ve meslek havT"'tla^:d!arınm tcpımıın " ,"t \ çram oldıı^u meys:r.da kabakulak salgıcı olduğu haber alın. dana çıktıtına göre bundan kaç tane fiş rında terbiye ile mükellef olmıyanlarm •serin muhamri Muallim FL'AD GÜCÜYENER'dir. ınış ve yapılan muayenede 40 çocuğun kaçıkabllir kl Cürmü mpşhud mevzııu bahis başkalarını idnrede takib edecekleri en bakulak olduğu görülmüştür. Bu durum İmparatorluk, krallar, prensler, dükler, kontlar, m^^^^^m^^^^mam Fiatı : 180 kuruş nct. M ^ ^ ^ ^ ^ K değildir Çünkü, fişler şah.=a değil. hâmlline hakîmane hareket nnümkün oldıığiı kakarşısında Sıhhat müdürluğüne müracaat rdllmls ve hastajığın sirayetınl önlemek baronlar, marküer, lordların.... dar temkin ve müsamaha olmak 'âzım 1,ln okulun1 15 p j n feapatılması münaslb gelir. Ak=i takdirde kimseyi deaiştirmek gdrülmüştÜT Mabecli en bol olan tnemleket: Birmanya Sehir haberieri Birbirimizi idare Sıhhî imdad teşkilâtı Yazan: CUMHUR1YET 11 Subat 1945 HEM NALINA M1HINA Japon yem borular;! Prof. M. Sekib Tunc Takih Boyisnca CfNSİ CAIİBE YAVUZ SULTAN SELİN Kin Kiıttinle ve Nasıl Sevişti? f SONSUZ ELHANR Büyuk Amerikan edibi ff büyük SİNEMASINDA r BİR İKİ SATIRLA * Hangi Kadm Karşısında Oözleri Kamaşfı ? . . Imparatoriçeler. Kraliçeler, Prenscslcr, Düşesler. Kontesler, Bronesler, Markizler, Leydiler YARIN MATİNELERDEN İTİBAREN ELEM eserinden alınmış bir film. Mabel PA1GE John CRAVEN Dorothy MORRİS İ L L İ A M S ' ı n hissî )(, Dün sabah saat altı sıralajır.da Kuşdlll dereslle denizln blr'.eştl^l yerde lk! ayHk blr çocuk cesedl bulunmuştur Bu cesedtn kimin tarafından buraya getlrildığlnl Kadıköy savcılıgı ehemmiyetle tahklk etmektedir. * Dün de çehrimlze 50 ton mangal kömürü gelmlştlr. Ş!mdl bütün köraürcülerde bol mlktarda kSrr.ür bulunmaktadır ı ¥ EminBnü döıdüncü llk okul yoksul talebelerl hlmaye heyeti. gelirl fakir taletelere Barfedllmek maksadlle bugün öe'.eden sonra, Beyazıdda Onlverslten'n Marmara salonunda blr çay tertlb etn.lştir. ^ h İ S A N M ü T E H. FRÂNSIZCA Dersanesi: Bahçekapı Selâmet han. İstanbul Fransızcamz zayıf ise bize gelinizl uj'gun bir ücretle az zamanda sizi takvive ederiz. Prof. Anjel föangi Erkek Karşıssnda Keftdllgrmde!? Geştüer? Tarih Yapraklarında A Ş K Resmigeçidi Yakmda çıkıyor. Fiatı 4 lira m %i SEMİH LUTFİ KİTABEVİ Bahçckapıda Kân.llin terzihanesmden elhlse, kun:as Tesaire çalarken suç üstü el» «eçen Ahmed Atay: İstanbu! seklzlncl as11ye ceza mahkemestnde lkl sene, on bir ay ağır r.apis cezasına çarpılmıştır. Resnıi ve özel tutçelerden maaş ve t e . laüdlye alan bütün memurlar flmdiye ka. dar nakül yardımlar.nı a!d:k!arı halde bu haktan yalnız B,?!ed:y» emeklilerl Istifads cdememlş>rdlr Bu paranm kimln tarafm. dan verüeceğl haUedllmemesl yüzünden bun!ar altı aydar.beri nakdl yardımlarmı a:amarnışlard:r. nemaya! Dedi v« tekrar geri döndük. Biraz sonra sinemaya geldik. Kapıdan girerken göğüslediler: Bilet? Yangm var dediler de.. Marka almadmız mı? Hayır, telâşla çıktık. Ne yapalım? marka almayınca içeri giremezsiniz. Şimdi aldık yahu! Yalan mı söyliyeceğiz.. Efendi lâf an'.arnıyor musun? Biletsiz içeri girilmez. Canım biletsiz değiliz.» içeri girdik de çıktık! diyoruz. İyi ama kardeşim! Ben burada memurum. Biletsiz adamı b:ra!<amam.. Yeniden bilet alalım.. Ben karıştım. Yok acanım deyrr.ez, dönelim. Yoo, olmaz! Ne yapalım sersemliğimizin cezası.. dedi ve gişeye gitti.. derdini anlattı, bilet istedi.. Yerimiz kalmadı... cevabını aldı. Yahu! Bizim yerlerirr.iz ne oldu? Orasını bilmem. Fazla adam alarnayız... Sonra belediye... Artık dönmekten başka çare kalmadığı için sinemadan uzaklaşırken bir çocuk yaklaştı. Amca! dedi. yer bulamadınız mı?. Bizimki cevab verdi: Hayır! Sende var mı? Yok amca! Bu akşam çok kalabalık. Demincek yer vardı Hüseyin &ğabeyim, yangm var diye bağırdı, enayiler çılîtılar.. yerlerini tekrar sattık.. üedi. Bunu işiten bizimki: Hay anasmı.. diye geri dönerkea ben kolundan tuttum ve gülümsiyerek: Zararı yok! Fena usul değil.. hoş gör! dedim ve caâdeye çıktıktan sonr» veda edip ayrıldım. Bir hırsıza verilen ceza Nakdî yardım alamıyanlar Emrivakii kabul etmekten başka çare Bizde dedemden nize! Oyle sinemaya filân gitmeyiz yoktu. * kalma b1r <Kelâmı ama bu akşam müstesna! Uzatmıyalım efendim, sular karardı, Kadim> var. Beş Kadm da boynu bükük rica etti: jşıklar yandı. Saat yedi buçuğa doğru yüz sene evvel ya Beyefendi! Ne olur. Pek rica edebize buyur ettiler. Yandaki küçük odada zılmış. Yazı kıymeti, riz. Baktım ki; gitmezsem kadını da kurulmuş sofraya oturduk. O zimana antika kıymeti nedir götürmiyecek. Çarnaçar: kadar görünmiyen haremi de geldL Etli öğrenmek istedim. Haydi bakalım; Bü" hovardalık ecanlı bir kadın. Sofrada dört kişiydik. Zihni adında bir badelim, dedim.. sevindüer. ba dostumuz vardır, şehrin ücra bir sem Ev sahibi, karısı, kaymvalidesi ve ben. Saat sekiz buçuğa doğru evden çıktinde oturur, Eyüb gibi, Üsküdar gibi. Beni kayınvalidenin karşısma koydu. tık... On dakika kadar doiambaçh soEskiden sahaflık ertiği için '«Kelâmı Ka Bir tarafıma haremi oturdu, bir tarafıma kaklardan dolaçtıktan sonra, kapısı ödim> i ona göstereyim diye bir gün ak kendisi. Herşey tertemiz. Beyaz örtü. nündeki tahtalara renkli ilânlar yapışbeyaz peşkirler. Kaşık ve çatal v?r da. şam üzerine doğru evine gittim. Hâlâ bu mış sümsük bir sinemaya vardık. Biişlerle meşguldür. Tezhib yapar, cild ya bıçsk yok. Ekmekler dilim kesilmiş, herzimki hemen iierledi. Biletleri şösierkesin önüne konmu?.. par, oyma levhalar yapar. Alaturka bir di.. içeri girdik.. Salaşımsı bir yer.. ilerartist! Şehre civar köylerden bir kızla Evde hizmetçi olmamalı ki, hanım hizledik. Yerlerimizi bulduk. Hanımı orevlendi. Babasından kalma ahşab bir ev met ediyor. Sofraya oturduğumuz zaman taya aldık. Sözüm ona, salonda. diyslim tane dolma aldım. Ba^ladık yemağe. Bi Efendim, bu kabağı kaymvaîide de hem çalışır, hem oturur. Kapıyı ka ortada kapaklı bir kâse duruyordu. Hafosur fosıır sigara içiliyor, sıradan sırazimki tekrar konıştu: ayağue... Diyince ben elimi ağzırna yınvalidesi açtı. Yaşlı bir kadm ama ma nım kapağını açtı, üzeri kırmızı meneya lâkırdı ediüyordu^ Ben etrafımı etüd Bizim kayınvalide iyi yemek bilir. rutarak sofradan kalktım şallah saflam. Başı crtülü bir kaduı. Or vişli bir çorba.. etmekle meşgulken dışar;dan bir çocuk Eksik olmasmlar. Efendim, eski Adamın lâfı ağzında kaldı. Midem tüsile çenesini kapıyarak bana: Acaba hep bir kâseden mi viyeceğiz bağırdı: döndü. Ayıb değil ya! Zaten böyle şey Kim o? dedi. diye düşünürken, hrnım heman iırladı. kadınlarımızın hali başkaydı. Şüphesiz. Bizimki hem şehirlidir, lere gözüm yoktur. Hemen ayak yolu Alâbü, ''Ali agabey> Alâbî be! Zihni Bey burada mı? dedirr... çabucak bana bir küçük kâse gefirdi.. Efendim, böreği de kaymvaliiem nu gösterdiler.. musluğa gittim. Ağ Mahallede yangm var. hem köylüdür. Malum ya, Orhaniyeli.. Burada, ne istersin? diye sordu. Beyefendi! Size ayıralım, deli. Öyle mi?. Ne güzel.. bir gün bera elceğizile açtı, kendisi pişirdi.. demez zımdakini tükürdüm, yıkandım.. adam Göreceğim, diyince içeriye bağırdı: Salonda bir hareket oldu. Bir iki lcişi Yok canım ben de kâseden yiyeyim mi? Ayol, ben sana bunları kimin pi cağız müteessir oldu. ber gidelim... | yerinnen kalktı... . . Zihni Efendi gelesin buraya, ister dedimse de ısrar ettiler. Hay hay! Gideriz inşallah. Dolma şirdiğini soruyor muyum? Kmalı çatlalî ler ;er.i. Bir çorbayı ayırdık.. ötekiler penel Vah vah! Boğazınıza bü" şey mi Ben sordum: eller de karşırada. Uzatmıyalım. Kapıya gelen arkadaş kâseden yerlerken ben de önümde güzel olmuş.. kaçü. Nerede yangm acaba? Yutabilirsen yut! Evet pek lezzetli.. beni görünce pek sevindi. Boynuma sa özel kâsecikten» yiyordum. Çorba fena Bizimki de telâşlandı: Evet! Ceviz kabuğu yapışü Diye Ne yapacağız? Bir Efendim. dolm&yı kayınvalide kenrıldı. Üpüştük. İçsri aîdı. Çalıştığı odaya değüdi. Iki kaşık ya aldım ya almadım, Vallahi bilmem.. bizim tarafta ollokma börek, bir izaha mecbur oldum. di elceğizile sardı. Diyince benit! riolmagittik. Beni sedire oturttu. Sobaya k'imür bizim ahpab konuçtu: masm! yudum su ile onu Geçmiş olsun kardeşim. dedi ve attı. Kahveler, jerbetler falan. Tarhanayı kayınvalide eliyle yap dan da ?ıtkım sıyrıldı. Hay Allah cezası Sorsak mı?.. Kadın da karıştı: da indirdik. Nereden ilâve etti. Yazık kayınvalidenin ayağile nı versin.. Bereket altı tane almışırr,. mıştır. Nasıl nefis değü mi? dedi. Işimizi anlattık... Musfaha baktı. Tet Annem de evde yalnız! Ne olacak Tp de kaldım. Bin ke gidip köyden getirdiği kabağı yiyameDördünü yemiştim. Geri kalan ikisini Ben çorbanın tarhana olduğunu pek kik etti. Hattatın ismini tanıyamadı; faşimdi? 1 re pişman oldum diniz... kat cüdin ve tezlıibin güzel oldnğunu farketmemiştim. Bu söz üzerine işi çak şüçbelâ vuttuk. Artık durmamıza imkân yoktu. Hep ama çi fayda? Ooh! Ne ise.. Lâkin kim sordu bunsöyledikten sonra, bilmem hangi kütüb tım ama bilâihtiyar gözlerim kayınvaliKayınvalide de yemeklerinin beğenllkalktık. Dışarı çıktık. Oradakilere sorBörek de mukadder olan âkıbetini ları a kuzum dese birisi. hanede bulunan Tezkeretülhattâtîn'e denin ellerine gitti. Küt küt parmaklar. miş olmasından memnun.. Elceğizile alYemekten biraz sonra ben toparlan duk. Bilen yok. O: bakmak, bir de bilmem hangi hattata Sudan havadan çatlamış eller.. üstelik dığı dolmaları atıştırıyor ve çobuk yemek bulduktan ve tepsi boşaldıktan sonra kalktı. Bir büyük lenger içinde kabak! dım Biraz ilerleyim de.. bizim tarafiara gösterraek üzere Musfahı Ke'ndisine bı kınalı... Eh ne yapalım! dediyîek de iş yemenin neticesi yuttuğu havaları, sırası rakmamı istedi. Emniye^fi adam. N'^isn tiham kesildi. Gerçi her yediğimiz şeyin geldikçe ağzından kcyuveriyordu. O da Helvacı kabağı. Çünkü dilimler cılız. Eh, artık bana müsaade.. çok tebakayım.. dedi. Yürüdük. Sed üstünde camiüı merdivenlerinden çıkıp bırakmıyayım. Tabiî memnuniyetle razi hangi ellerle yapıldığmı bilmiyoruz ama bitti. Boş sahanı kaldırdılar.. Hanım ge BaLkabağı olsa daha geniş eüi olur. şekkür ederim. İnşallah siz de bize bu bir oldum ve kalktım veda edip git:neğe! böyle işi açığa vurdular mı, insan isteı ne seyirtti. Bu sefer bir tepsi böreği gel Üzerine de ceviz ekmişler. yüksek avlusuna vardık. yurun! Diye kalkınca: Vay efendim! Sen misin giden. Adam istemez o elin kılık kıyafetini ince'.eme di. Baklava baklava kesilmiş... Artık bu Ben tatlıyı severim. Severim ama ka Bizim tarafta bir şey yok, çok şü Yo! dedi, bırakmam vallahi.. Bu cağız ağlamaklı oîdu. ğe mecbur oluyor. Neyse efendim, çor na tabak ihtiyacı hissetmediler. Herkes yınvalidenin kınalı parmakları bende akşam bizim sinemada güzel bir füim kür!. Şu karşıkj ışıklı yer bizim ma Senelefdenberi bir defa evime ayak bayı bitirdik... Hanım kalktı, kâseyi gö gibi ben de elimle bu parça aldım, ye işteha filân bırakmadı ki .. oynuyor. Şarkılı, Safiyenin ülimi imiş.. halledeki karakoldur. dedi. Biraz daha Haydi bir kaç kaşık yiyelim, dedik. Oraya gideceğiz. bastm! Ben seni bırr.kır mıyım hiç! diye I türdü. Dönüşte bir bakır sahan içinde meğe başladık.. fena değil.. bildiğimiz baktıktan sonra: yolumu krsti. Yemin'er kasemler, eğer küçük küçük sarılmıç etli yaprak do! altüst böreği. Benim bir şev sordui;um Artık buna da kayınvalidenin eli karış Gidelim mi, sinemaya dönelim mi Kardeşim! Ben erken yatarım. Omamış olsa gerek.. gidercem selâmı sabahı kesecegini sriy ması. Onu ortaya kcyar kojmaz, önürre yok. Ev sahibi dostum gene konuştu: yahu? diye karısma sordu. Kadm: nun için beni affet!. gidersem selâmı sabahj keseceğini söy bir tabak verdiler. Siz bilirsiniz! diyince: Üçüncü kaşığı indirirken ev sahibi Vallahi olmaz. Bilet aldırdım ya Börek yumuşak olmuş değil rai? ledi. Siz buyurun! dediler. Ben beş altı Blr şey yok çok şükürl Dönelim sihu! Bizim hanım da gelecek.. şereflmiT izahatuu verdi: Evet, pek güzeL. E^AYILIGI 1\ASIL OGREMDIM? baba dostumuzun evinde yediğim akşam yemeği ve bir sinetna sefası f Yazan : Burhan Fetek B. FELEK

Bu sayıdan diğer sayfalar: