2 Ağustos 1945 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

2 Ağustos 1945 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET llllllllllllllll 2 Agusto* 194S HAFTADA BİR Yatı Şaka, Yarı Ciddi Yazan: Burhan Felek Uşağın ceketi Herifin biri bakkala gitraiş: Uunun var mı? detniş. Var, cevabmı »lınca devam etmiş: Yağın? Var.. Şekerin? Var.. Ne duruyorsun ayol? Helva yapıp yesen e! Bakkal yapmış mı bilmem: fakat kendisi yapamamış. Çunkü biçare züğürtmüs. Bizde de maişet dururmı aşağl yukarı buna benzer. Çok şükür çarşımızda kus sütünden aslan sütüne kadar her şey var (illâ aslan sütü), yalnız hüne"r bunları edinebilmekte... Her yenide bir yeni tad vardır diyen bir Arab darbı meselini babalarımız tekrarlarlardı. Benim de kulağımda kalmış. Yeni Tıcaret Vekilimizin hayat pahalılığını indirmek yolundaki gayretlerini görünce o söz aklıma geldi. Allah kolayhk versin.. Ticaret odaları bu bakımdan seferber edildi. Tiiccar toplandı, komisyonlar kuruldu. Raporlar verildi. Ben bu rsporları okudum. Içinde akla uygun olan ve olmıyan taraflar var: Hiç değilse benim aklıma.... El emeğini ucuzlatmak, inşaat malzemesini indirmek için yapıları durdurmalı diyorlar. Akla yakın görunüyor. Bir kaba amele bir polis komiserinden fazla kazanıyor. Bir duvarcmm yanında baremle para alan müdürler sönük kalıyor. Bu gidiş ne gidiştir? Eğlence yerlerl serbest para karanan acayib adamlarla doldu. Muzu kabuğile yiyorlar. Bir memuru lokantada yemek yerken görenler, şaşı bakıyor. Diyecek şu kl işçisinden aşçısına kadar herkesin burnu havada. Kabahat hanımlarda. Bezik, poker, briç yapacak, çene çalacak, güneşte yanacak, birbirine bakıp rop rop üstüne yapacaklarma biraz yemek pişirmeyi, çamaşır yıkamayı, ortalık süpürraeyi ögTenseler işçilerin, ajçıların piyasası düşerdi. Ustelik şu da var: Ağanın serveti iki sene içinde 500 liradan 500,000 liraya çıkmış. Yani daha ne ağzının tadmı, ne aşçmın admı öğrenmeğe vakit bulmadan <han«dan. olmuş. Gelsin aşçı.. Kaç kuruş? Seksen lira... 'Verir efendim. Ama bulaşıkçı, ama zerzevatçı.. Adı aşçı ya!. Sen ona bakl!.. Bizim, sizin gibi parasını damla damla kazanıp zerre zerre harcamağa mecbur olanlarm halini güçleştirenler bunlar.. Dört, beş kişi boyle pazarlıksız adam tuttu mu piyasa yükseliyor. Ondan sonra indirebilirsen indir. Ticaret odalarınm raporunda daha neler var. Uç sene yeni elbise yapılmıyacak.. Kundura yapılmıyacak, şapka »Unmıyacak. Demek birbirimize kulâh giydireceğiz.. Eski elbiseleri temizletecek, icabında tersine çevireceğiz.. Size bir fıkra anlatayım: Adamın bir uşağı varmış.. Senelerdenberi efendinin eski bir kostümünü giye giye ujağm sırtında çaput kalmaraış.. Efendisine demiş ki: Beyefendi benim sırtımdaki eeket pek eskidi. Bana bir setreniz varsa verseniz! Sen onu bir çevirtsene! Git benim terzime ceviriversin... Uşak efendinin en%ri mucibince gitmiş ceketi çevirtmiş.. Bir müddet daha geçtikten sonra cekette hal kalmayınca uşak efendiye tekrar baş vurmus: Beyefendi! Bu ceketin artık giyilecek hali kalmadı... Bey eekete dikkatlice bir baktıktan sonra: 0nun yüzü fena değildi. Git terriye de tekrar yüzünü tersine çevirsin!. Bu sefer ceketin birinci yüzü tekrar yüz tarafına getirilmiş,. Beş, on gün daha giydikten sonra artık mubarek çey giyüemez hale gelmiş. Fakat efendinin cimriliğini biien uşak işi tekrar açmadansa birlikte yolda giderlerken bir gün efendiye demiş: Beyefendi, size bir bilmece söyliyeceğim! Bakahm bulabilecek misiniz?. Söyle bakayım!. Bir döner, bir daha döner, bir daha dönmez beyefendi!. Nedir o bilin bakayım?. Efendi frrıldaktan, tembel talebeye kadar ne kadar dönen şey varsa hepsini söyleyip bilemeyince uşak haber vermij. Benim ceket beyefendi! îki defa döndürdük, bir daha dönecek hali kalmadı. Aziz okuyucularrm, artık bu ucuzlatma davasınm uşağın ceketinden farkı kalmadı. Evirip, çevirip bize bunu giydiriyorlar. Lâkin iki gözüm, bu Glrld seferinde acıkan atlara çalınan yem borusunu da geçti. Altı senedir, piyasada hangi şey ucuzladı?. Et diyeceksinit 0nun farkı da yağlara bindi. Hanği esnafla görüşsem: Sağyağ yedi liraya! dlyor.. Bahane! diyeceksiniz. Belki doğru, belki iğri.. Bilinen bir şey varsa istiyen, istediği gibi malını yükseltiyor. Karar name, zararname falan dinlediği yok. Yalnız işitiyoruz ki Tekel Idaremiz kendi mamulâtının fiatlarını indirmek için inceden inc«ye incelemeler yapmıs. Nihayet yüzde beş ucuzlatmağa karar vermiş.. Eh!. Bu haberi aldıktan sonra hayatın gerçekten ucuzlayacağına inanmamak safdillik olur. Yüzde beş bu efendim!. Şaka bertaraf! Acaba bu yüzde beş tenzilât yapacağız diyenler, hakikaten bunun hayatı ucuzlatacağına inanıyorlar mı? Yoksa bizi çocuk yerine mi koyuyorlar?. Senede yüz liralık tiitün içen bir adam doksan beş lira verirse bu onun geçimine ne kadar medar olur ki?! Ticaret odaları verdikleri raporda lâlurdıyı gevelemiş görünüyorlar. Bcn onların yerinde olsaydım rapora her şeyden evvel kömür ve nakliye gibi devletin elinde olan pahalılık unsurlarının daha ucuza maledilmesini tavsiye ederdim. G Ü Î şey\ denecek... H*le şu kumurün direğinden, kazığına kadar bir kere gözden geçirelim, bakahm daha ucuza maledilemez mi? Meselâ bana bundan evvel demişlerdi ki: OrmBn îdartsinin metre mıkabını altmış liraya verdigi maden dire.tlerini, vskli]e hususî crmanlar kırk lirnya veriyotdu. DogTu ise yüzde elli farfc var: Neden b t m t m biıde devletten, m!lete kadar pahalıya bir merak var. Çok çönlü gani ndamlarız galiba! Ak'.ıma fcıd'kçe şaşarım. Ingiltereden ycci Tüık liıasına alınan. bir kıınıaş, nakliye, sıgorta, gümrük şusu busu Iftaftbulda arıcak 25 liraya satı'.ibiliyoınrjş.. Uç rrıslinden fazla.. Bre bu ne belâ hes ıtdır, ne belâ nakliyedir ve ne fena durumdur. Asıl düzelecek bunlar. Bizim gibi gafiller: Hele şu harb bitsin! O zaman bakınız her şey nasıl ucuzlayacak? ciyordu. Haniya ayol? diye sorsalar cevab veremiyeceğim. Çünkü dışarıdan gelen mal damla damla getirtiliyor ve pahalıya mal ediliyor. Içeridekinin pahahlanmasma kimse engel olmuyor. Devletin sattığı da pahalı... Ne yapacağız?. Bu suali bana sormayın. Çünkü vereceğim cevabı kimse beğenmiyecek. Ama gene söyliyejim: Her şeyden evvel zarurî ihtiyaç maddelerine konmuş türlü vergileri kaldırmalı. Hükumetin sattığı şeyleri en az yüzde elli eksiltmeli. Bütçenin masraf kısmına bir kuruş zammedilmiyeceğine dair başta Maliye Bakanı olduğu halde herkes and içmeli. Büyük inşaat, lüzumsuz fabrika, lüks siparişlerden hazer edilmeli. Başta devlet olduğu halde herkes masraf bütçesini kısmağa karar vermeli ve bu kararı gerçekten tatbik etmeli... Belediyeler bir fincan çaya 75 kuruş, bir tabak yemeğe iki buçuk lira bedel koymaktan artık çekinmeli. Yeni ve eski zenginler bu bolbolculuğun sonu âfet olduğunu düşünerek ona göre para sarfetmeli. Bir kaç karaborsacınm, hırsızın ve soysuzun iyice burnu kanamah. Ekmek, şeker, su, elektrik, kömür, odun ve nakliyeyi hükumet her ne pahasma olursa olsun indirmeli. serbest rekabet denilen ve çoktandır bizim piyasadan çekilmiş görünen nimeti tekrar iade için işte o ticaret ofisleri, birlikleri gibi yerleri şimdiki gibi tersine değil, doğru istikamette yürüterek piyasayı kamçılamab.. Bakalım, hayat ucuzlar mı, ucuzlamaz mı? Sözün kısası: Eşeğini kaybetmiş Nasreddin Hocaya döndük.. Hani Hoca eşeğini ararken mani söylermiş de bir ahbabı rastgelmiş: Hoca, nedir bu mani böyle?. Eşsk ararken insan mâni mi söyler? demiş. Hoca da: Umudum, bir şu dağın ardmda kaldı. Hayvanı orada da bulamazsam, yanık feryadı o zaman dinle s«n benden! demişti ya! Iste o dağın ardmda yani harb sonunda beklediğimiz ucuzuk gelmedi. Onun için bu yazılar, Hocanm haber verdigi feryada çok benzer. Kusura bakma>in. Gelin "şu maniyi birlikte söyliyelim: (Makamını bilmiyorum, her halde ferahnâktan değildir.) •Vuslat yine mi kaldı füzel başka bahare?» Kahve buhranı neden çıktı? Tekel Umum Müdürü, piyasaya bol miktarda kahve verileceğini söylüyor Son günlerde şehrimlzde bir kahve darhğı başgöstermiş, fakat Tekel Umum Müdürlüğü tarafmdan tertibat aiırarak bu darlık önlenmiştir. Dün kendisile görüşen bir muharririmize Tekel Umum Müdürü Hurrem Şeren su izahatı vermiştir: « Memlekette bir kahve darlığı yoktur. Halen elimizde 3000 ton kahve var. Bu stok memleketin 7 aylıktan fazla ihtiyacını karşıhyacak bir mıktardır. Istanbulun bu aya aid kahve kontenjanı verilmiştir. Buna rağmen ba yiler fiş arzederek yeni talebde bulundular. Bir taraftan bu durum, diğer taraftan Mersinden daha evvel gelmesi beklenen kahve partisinin taşıt müşkulâtı dolayısile vaktinde gelmemesi mevziî bir darlık yarattı. Ellerinde kahve bulunduğu kanaati bizde mevcud olmasına rağmen, bazı kimseler bundan istifadeye kalkıştılar. Biz, hemen teıtibat alarak Edirneden kahve getirttik ve bugün bayilere vermeğe başladık Yarın da dağıtmağa devam edeceğiz. Mersinden kahveler de Jola çıkarılmiştır. Birkaç güne kadar gelecektir. Bazı bayilerin yüksek fiatla bira sattıklannı duyuyoruz. Garibdir ki ha'k da şikâyet etmiyor. Bira istihsaiâtı iki yıl ev\'eline nazaran bir misli artt:rılmış ve 18 milyona çıkarılmış olduğu halde gittikçe artan istihlâki karşılamak imkânı bulunamıyor. Fakat istihsal herhalde arttınlacaktır. Bozuk sigaraları bayilerimiz değiştirecek. Bu kararı verirken halkın hüsnü niyetinden emin olarak hareket ettik. Bazı suiniyet erbabınm iyi sigaraya fena diyerek bayileri ve bizi müjkül vaziyete dü§ürmiyeceklerini ümid etmek isteriz. Sehir haberleri Hukukî düşünceler I 4 I 7 M NALINA n i l l 1 M1HINA Amerikan havacılığı ir çok yeni buluşlar gibi u çağın icadı çerefini de, me, ı, denî milletler paylaşamazlar. Havadan ağır bir vasıta ile ilk uçan adamın Almanlar Lilieuthal, Fransızlar Clement Ader, AmerikaUlar VV'right Kardeşler olduğunu ileri sürerler. Öteki milletler arasında da uçağı, kendi zekâlarının doğurdiığımu iddia edenler vardır. Insanhk, tarihle efsanenin birbirine karıştığı zamanlardanberi kuşlar gibi uçmak sevdasma kapılmıştır. Bu ülkü oğrunda çalışanIar ve can verenler pek çoktur. Fakat, uçak adına lâyık bir makine ile uçuş denilmeğe değer bir başarının çerefi, ilkönce Amerikah Wright Kardeslero aiddir. Ondan evvelkiler, hattâ Clöment Aderin uçağı dahi. urun blr sıçrama yapmışttr, denilebilir. Bununla heraber Fransızlar da, onun ilk uçağı Amerikah Kardeşlerden evvel yaptığını ileri sürerek övünebilirler. Hakikatte bu Fransızdan evvel de her milletten gbklere yükselmek istiyen bir çok insanlar uçağı icad etmişler; fakat motorcülük tekniği, o zamanlar, hentiz hafif bir motör icad edemediği için uçamamıslardır. Wright Kardeşler, ilkönce 19041905 te uçmağa muvaffak olmuşlardır. 25 beygir kuvvetinde bir motörü olan bu uçak, bir ya\ru kuştan başka bir şey değildi ve yere inmeden 38 kilometrelik bir uçu? yapabilmişti. Bugün Amerikan hava ordusunun dev uçakları, her biri 2200 beygir kuvvetinde 4 motörle teçhİ7 edilmislerdir. Süratleri saatte 300 milden daha fazladır ki bu saatte 483 kilometredir. Bir defa aldıkları yakıtla yere inmeden nekadar mesafe katettikleri gİ7İi tutuluyor sa da 10,000 kilometreye yakın olsa gerektir. Wright Kardeşlerin bu uçuşurdaa sonra iki jıl geçmeden 1907 ağustosunun ilk günü, bir yüzbaşı ile iki gönüllülerden mürekkeb ilk minimini teşkil, bugünkü muazzam Amerikan hava ordusunun tohumu olarak dünya hava' cılığının sinesine atıldı. Birinci Dünya Harbinde, Amerikan pilotları, ilkönce münferiden <;nnüllii olarak Almanlara karşı harbettiler. Amerika harbe girdikten sonra da, Amcrikan hava kuvvetleri resmen savaşa katıldılar. 1918 kasımmda, harb bittiğl zaman Avrupada 500 den fazla uçakla 2500 subay ve 22,000 erden mürekkeb hir Amerikan hava kuvveti bulunuyordu. O zaman Amerikan hava kuvvetleri daha ziyade denizaltılarla savaşmağa memur edilmişlerdi. Bıınlar, bir yıldan az bir zamanda 10 Alman denizaltısı batırdılar. Geçen harbden sonra Amerikan havacılı?ı. bilhassa sivil havacılık dev adımlarla ilerlemiştir. Lindberg in 1927 mayısında bir uçuşta NewYnrktan Parise Relişi bütün dikkati Amerikan havacılığı üzerine çekmiştir. Amerika, dünyanın en büyük demiryolu ve asfalt yol şebekelerine sahib hulunmasına, Amerikan trenlerinin çok süratli. çok rahat olmalarına ve Amerikanın bir otomobil memleketi olmasına rağmen, Atnerikada hava hatları pek bü>ük bir inkişaf göstermişti. Bunlar 1936 da 1,217,571 yolcu taşımışlardı. 193839 dan itibaren 74 yolcu alan meşhur Clipper deniz uçakları Atlas ve Pasifik Okyanuslarını aşarak muntazam seferler yapmağa başladılar. Amerikan hava ku\vetleri, bu harb ba«lajınca\a kadar fazla inkisaf etmeraişti. Harbden evvel munlazam ordu, ihtiyat ordusu ve millî muhafızlar teşkilâtı, hava kuvvetlerinin insan mevcudu 1865 subay, 21,354 erden ibaretti. Ayrıc» donanma emrinde de uçak gemileri mürettebatile beraber 20.000 havacı mevcuddu. Savaş, okul. himıet uçakları da, dahil, bütün hava kuvvetleri emrinde yalnız 2320 uçak vardı. Bu yekuna dahil bulunan ordu ve donanma birinci hat uçakları 330 bombardıman, 100 hücum, 400 avcı. 950 keşif uçağı olmak üzere 1800 kadardı. Dcnizaşırı yerlerde de ayrıca 220 uçak daha vardı. Amerika harbe girer girmez, Amerikan uçak sana>ii. Hitler'in alay ettiği astronomik rakamları gerçekleştirmeğe başlaHı. Bu fabrikalar 1942 yıluıda 48.000, 1943 te 90 bin ile 100 bin arasında. 1944 te ise 96.000 uçak yaptılar. 1944 şubatında fabrikalardan günde 350 yeni uçak çıkarılıyordu. Uçakların sayısı gibi boyları da büyüyordu. B17 denilen ilk uçarkalelerl B29 denilen üstün uçarkaleler, şimdi de onları B32 denilen Dominatorlar her bakımdan pek çok geçmiştir. O kadar ki arhk adi uçarkale yapılmıyor. 1907 de bir yüzbaşı 2 erden mürekkeb olan Amerikan harb havacıhğı simdi 2.300.000 mevcudlu korkunc bir ordu haline gelmiştir. Japonyaya karşı her cinsten 75.000 uçak kullanılaeağı söylendiğine göre, Amerikan ırmasmdaki kartalın 34 yıl içinde göklere nasıl hâkim olduğu kolayca anlasıtır. ingiliz Anayasası •r^rYerli ve yabancı gazetelerden bir çoğunun «sessiz ve gürültüsüz bir inkılâb> diye vasıflan dırdıkları son ingiliz seçimi, daha doğrusu, bu seçim neticesindeki siyasî değişiklik, içtimaî ve hukukî meyvalarmı vermedikçe, bunlar üzerinde kesin mütalealar yürütmek zamansız ve mevsimsiz olur. Gerçi ingiliz halkınm idare başına getirdiği parti tarafmdan seçim esnasında ilân edilen programın bir çok esasları bilhassa içerideönemh detrışiklıkler yapılacağmı bildirmekte, Işçi partisinin tekbaşma iktidar mevkııne geîmiş olması, bu programm gerçekleştirilmesi içm hiç bir siyasî engel mevcud olmadığım göstermekte; sosyal adalete susamış olan Ingi'.iz halkının, ingiliz bünyesinde yapılacak içtimai ıslahatı destekliyeceği de şüphesiz görulmektedir. Fakat bu ıslahatm, devlet bunyesine, anayasaya ve bütün eski kıymet hüküm'.erine el uzatarak, hakikî bir «ihtilâl> mahiyetini ahp almıyacağını zaman gosterecektır. Bu hususta şu veya bu veri (donne) ye dayanarak tahminler yaprnak bize düşmez. Maksadımız bu memleket'n anayasasma ku?bakışı goz gezdirmekt:r (1>. !•••••••••••••••>•• Y a *z .a *nl • : ^ c İ C l x Prof. Dr. Hıfz* Veldet | leri sınırlanmış, yani asilzade derebeylerden mürekkeb bu istişare meclisinin muvafakati olmadan vergi koymak, asker toplamak gibi salâhiyetler kraldan alınmış, meclis bir istişare heyeti olmaktan çıkarak bir devlet organı haline gelmiştir. işte yukarıki berat, ingiliz anayasa hukukunun temeli ve daha önce kurulmuş olan (Magnum Concilium) denilen istişare meclisi de bugünkü (Lor31ar Kamarası) nın dedesidir. ilk zamanlarda bu Şuraya sadece büyük derebeyler ve büyük ruhaniler iştirak edebilirlerdi. Fakat Onüçüncü yüzyılın sonlarma doğru, istediği asilzadeyi Şuraya iştirak ettirebilmek ve çok geçmeden de, istediği kimseye asalet payesi vererek onu da Şuraya aza yapmak' salâhiyeti krala tanmdı. Bu suretle ingiliz siyasî hayatmda ilk kurulan kamara, (Lordlar Kamarası) oldu. V Onüçüncü yüzyılın sonunda krallık makamı, ihtiyacı bulunan fazla parayı halktan temin edebilmek için büyük asilzadelerden ve büyük kilise temsilcilerinden başka, diğer halk sınıflarmm, yani küçük arazi sahibi asilzadelerin, tüccar ve sanatkâr şehirlilerin ve koy papazlarının mümessillerini de davet ederek büyük ve umumî bir meclis kurdu. Koy papazlan bu meclise girmek istemedıkleri için, mecliste büyük derebeylerle büyük ruhaniler, küçük asilzadeler ve burjuvî denilen tüccar Bu ve esnaf mümessilleri toplandı. Bira meselesi Bozuk sigaralar Topra'* Ofistnln, değirmer.'.tre vrdlğl unun kımyevl ersafını gosterlr blr cetvejl \&kl taleb üzerlne Belediyeye gonderlldl^lnl yazmışttk. Belediye bu evsafı kaymakamlara ve Beledıye klmyahaneslne gondermlştlr, Bsdema alınan ekmek nümunelerl ve de§lrm.enlerden alınaoak unlar klmyahanuye gönderllecek ve yapılacok tahU. netlcelerl ekmek'.erln bozuk çıkmasmdakt suçluları tesblt ve taylne yarayacaktır. BUha'<ia şlmdlye kadar mahkemel»r ektreğla klmye^I evsftfı malum olmadığı İçin karar vennekte tereddtıd etır.ekte Idl. Oflsten alınan rapor bu bakımdan da faydalı olacaksa de bunıın Istanbul ekmeklerinln tamamlke düzelmeslne yarayacağını teraln edllmektej resml ve hususl aıakımlar teredc'Odlu gdrünmektedlrler. Bunun feb^bl de fudur; Toprak Ofisln unları stacdardlze edllmlç blr halde değlldtr. Günün zor şartlarına uj'arak Ofls çeşldll tlplerden buidayları çeşldll yerlere yerleştlrmekte, bunları harman etmek degil, baZBn muhafaza etmektc de guçluk çelînıek. te oldujundan ekserlyetle fırınlara gellşigüzel buîday vermektedlr. Bmaenalevh maddeten bugün şehrin iıer yerinde aynl evsafta ekmek imall lmkan degüdlr. Yakında sehrlmıze gelecek blr vapurda kullıyetll miktarda İlâç bulunmaktadır. Bu llâç'.ar geldlkten sonraı bugun mevcuau bulunmıyan veya pek az olan llâçlar bollaşacağmdan, reçete tasdlk usulünun de kaldırılması mumkün görülmektedlr, Ekmek nasıl düzelecek? Anayasa, devlet yapısının temelini, ana duvarlarını ve çatısını teşkıl eden, yani devletin siyasî ve hukukî yapısını kuran kaıdelerin bütünüdur. Dev'.ot gemısi, bu kaıdelerin çizdıği ana yollar, ana kanallar içinde yürür. O yoldan ıyrılamaz. Ayrıldığı takdırde, gemlnm dümenini kullananlar, keyfî hareket ve istibdad yoluna sapmışlar demektir ki, öyle bir memlekette, anayasanın varlığile yokluğu müsavidir. Yazılı bir anayasanın «hukukan» mevcudiyetinc rağmen, «filen» yasasızlığın hâkim olduğu devirlere, bir çok memleketlerin tarıhinde zaman zaman raslanır. Bu gibi tezahürler yalnız baştakilerın arzu ve iradesine ve cebir vasıtalarına d«ğil, aynı zamanda milletin olgunluk derecesıne bağhdır. Nitekim yazılı bir anayasası olmadığı halde, devlet gemısınde kumanda mevkiinde bulunanların, dümeni kırmalarma, gemiyi, geloneğin çizdiği yoldan çıkarmalarma müsaade etmiyen milletler de vardır ki, işte bunların başmda Ingiltere gelivor. n ( meclisin içinde sınıf menfaatleri derhal belirdi. Büyük derebeylerle büyük ruhaniler hem yukarıda zikrolunan (Magnum Concihum) müzakerelerine, hem de diğer sımflarla birlikte uraumî meclis müzakerelerine iştirak ediyorlardı. Bu durum karşısında küçük asilzadelerle burjuvalar yakınlaşmağa ve böylece umumî melis ikiye bölünmeğe başladı. Bununla beraber rels birdi ve müzakereler birlikte yapılırdı Fakat daha sonraki meclislerde, ayrıhk, yavaş yavaş bariz bir çekil aldı ve ondordüncü yüzyılın ortalarında, art'k filen elbirliği yapmış olan küçük asilzade ve burjuva temsilcilerinin, dığerlcrınden ayrı olarak ve kendi aralarındon seçtikleri bir reisin başkanlığmda toplanmaları geleneğı kurulJu ki, bu ıkinci meclis de bugünkü (Avam Kamarası) nın dedesidir. Gdrülüyor ki ingiliz kamaraları herhangi yazılı bir kanunla kurulmuş meclisler değildir. Lordlar Kamarasınm kökü olan (Magnum Concilium) feodal geleneklerden doğmuş, Avam Kamarası da, on dördüncü yüzyıldaki (umumî meclis) ten, adeta organik bir tecezzi şeklinde koparak, gene gelenekle meydana gelmiştir. Daha sonrakı gelişmeyi başka bir yazıda hulâsa edeceğiz. Hıfzı Veldet (1) Tafsilât "için bâk : Ali Fuad Başgil, esas teşkilât hukuku dersleri S. 50; Ahmed Ağaoğlu, hukuku esasiye, S. 63. A. Esmein, Elements de Droit constitutionnel, S. 64 ve m ü t ; Ernst Heymann, Englisches Recht, (SomlaEUter içinde) S. 249 ve müt. YAZ SAYISI 20 SAHİFE Bütün memleket ve dünya meseleleri. en sanatkâr kalemler, en zeki fırçalar tarafmdan ince nüktelerle bugünkü eşsiz AKBAB/l'da nt Yalnız hukukçular değil, umumî 1arihe azçok göz gezdirmiş olanlar da bılirler ki, Ingilizlerın. madde madie yazılmış olan ve devletin şeklini, t.skilâtım, muhtohf ku\'\'etleri arasındaki münasebeti, vatandaşın devlet karşısındaki haklarını açık ve teferruatlı bir şekilde tesbit ve tayin eden bir anayasası, bir «esas teşkilât kanunu» yoktur. ingiliz enayasası örf ve teamüle, geleneğe dayanır. Gerçi bazı ferman ve kanunlar yok değildir. Fakat bugünkü İnşiiiz teşkılâhnın temeli gelenekle kurulmuştur. Şu halde Ingılterenin bir «kuruluş kanunu» yok, fakat kuçük küçuk «kurulus» kanunlarmdan ve yüzyıllardanberi sürüp gelen âdet ve geîenek'erdcn mürekkeb bir «kuruluş hukuku» vardır. «kanun> mefhumu ile «hukuk» mefhumu arasındaki farkı, birincisini.ı daha dar ve ikincisinin daha geniş oluşunu, Ingiıiz hukuk ?isteminde çok eçık ve belirli bir şekılde görmekteyiz. Ingilterede idare edenlerin, idare oJunanlar üzerindeki kudret ve salâhiyetlerinin sınırlanması ve böylece hukuka bağlı devlet crasının kurulması, 1215 yılında, kendi aralarmda birleşen büyük derebeylerin tazyikile Kral Jenn tarafmdan kabul edilen (Magna Charta lıbertatum) (Büyük hurrıyet fermanıi yahud (Hürriyetlerin büyük beratı) ad'.ı vesika ile başlar. Esasen daha önce nornıand ve saxon derebeylerinin en büyuklerinden ve büyuk kilise temsilcilerinden mürekkeb bir şura vardı ve derebeylerin başı olan kral, bazı devlet işlerinde şmanm fikrini alırdı. Yukanda adı geçen berat (yahud şartname) bu meclis azasının zorile kabul ettirilmiş, ve baylece krahn salâhiyet NONTE KRİSTO Samet * 1. inci forması , ÇIKTI KUVAYİ NİLLİYE RUHU Ağaoğlu Ikinci tabı yeni ilâvelerle çıktı. Bütün kitabcılardan arayınız. Fiatı 250 kuruş. NEBİOĞLU YAYINEVİ İstanbul Bt'GÜN MATİKELERDEN İTÎBAREN L A L E 9 de 1D O Ğ R U YUSUF VEHBİ FATMA 2 büyük film birden YOL RÜŞTÜ İlâç geliyor fTüBKÇE) \ EMİNE RIZIK 2 FEDAİLER • ROBERT PRESTON BRİAN ADASI DONLEVY . Temmus ağustos aylarına ald ekmek karn^lerinln Y kuponjarlle halka lklşer kilo un tevîll İçin Vll&yele emlr gelmlştlr. 71 . 70 randımanlı unun perakende batışı Ö'J kuruşf 70 81 randımanlı unun flatı r >O kuruştur. Herkea İstediği randımanlı undan alacaktır, Tenl b:r partl teşkll etmek üzere dlin de avukat Ofman Taşkmbaş lmzaslle Viluyeje blr dllekçe verllmlştlr. Istldada yeni part';ı!n lsmlnln «Halkın sesla olduju. nu ı demoKra?l flklrlerle mücehlıez « tek derecell seçlmp taraftar bulunduğu bildlrllmektpcllr. Bunun nlzamnamesl tetklk «. dllecektlr. Un tevzil için emir geldi Kadıköy S Ü R E Y Y A Sinemasında BUGÜN MATİNELERDEN İTİBAREN 1 M E Ş ' U M F A H İ Ş E K U V V E T L 1 HEN RY B Ü Y Ü K D E R E Bir parti heveskârı daha MARLENE DİETRİCH E. G. ROBİNSON GEORGE RAFT 2 Ö L Ü M D E N •••^••i W İ L L İ A M B U Son orman yangınları dolayıslle dün Iç Ulerl Bakanlıgından Vllâyete blr yaym yapılnııştır. Buna gflre ormanlarm etrafında yangın söndürme eklplerl bulund'jrulacak^ orman clvarından geçen araba ve kamyonlarm numaralan tesblt edllecek, clrardakl halk. gönderllecek memurlar marlfetUe lkaz edılerek 6lgaraların Eondurul. meden orraan lçRıe atılması flnlenecektır, Bundan başka diğer bazı emnlyet tedblrlerl »lıcacaktır. Sllurlde oturan Hayrl adında on yaşında btr çocuk yolda oynarken azgın blr manda tarafmdan boynuzlanmıştır. Taralanan çocuk Şlşil hastaneslne kaldınlmış. sa da orada ölmüstür. Adalet doktoru K&mll Unsalan cesedl Morga kaldırtmıştır. Küçük Aya50fyadaı Hlsardlbi «emtlnde 31 nurnaraı evde oturan Suzan Dincer a. dında otuz yaşında blr kadm> Hısardlbl önlerlnde denlze glrml^ laXat yüzme bUmedlğlnden boğulmuştur, Tüccardan Hrant> kumaş lutlkftrından re Eustü Yazıcı bu lş çln aslma uymaz fatura hezırlamaktan Utanbul blrlncl toplu mlllî korunma mahlsemeslnce blrer yıl, lklşer ay agır bapls hükmU gtymlşlerdlr. Sanıkrardau All Tatlıgll ve Dlkran Mlkallyan beraet kazanmışlardır. Devlet Demlrjollarından blr heyet dün Selânlge gitmlştlr, Bu b.eyetı üç yıldanberl muvakkatcn Türlt Delwt Demlryolları talafıcdaa lçletllen Yunan arazlslndekl üç lstasyon ve demlryolu tekrar Yunan garbl Trakys demlryolları lîletmeslne derredecektir. Karadenl? Boğazı clvarında Büyük Llmanda bir motor kazası olmuştur. Barcın limamna bağlı 46 tonluk Felek motoru Huseyln kaptanın 4ü tonluk Bakacak nıotorlle çarpışmıştır. Ikiel de haaara uğra. yan motorler llmana gerl dönmüşlerdlr. Inaanca «kylat yoktur, Orman yangmlarına mâni olmak için alınacak tedbirler BEYAZ PARK'ta FERDİ TAYFUR Kahkahalar Gecesi LOREL HARDİ ARŞAK PALABIYIKYAN YANİ BABANOĞLU Bahkçı OSMAN Unutulmaz bir gece geçireceksiniz. A K Ş A M 30,000 kelimelik İzahL ve misalli FRANSIZCA TÜRKÇE Bir manda bir çocuğu öldürdii SÖZLÜK AjTica: Her ilme aid teknik terimlerle Hukuk ve Ekonomi terimleri ilâve AHMED edilmiştir. K1TABEVİ Cüdli olarak 850 kuruştur. HALİD Taksimds İnönü Gezisi yanında OPERET BAHÇESİ B U AKŞAM Bir kadın boğuldu B. FELEK Mahkum olan muhtekirler AÇIK MEKTUB Evvelce Eskişehir kiremid ve Bozüyük kereste fabrikalannda ustabaşı olarak çahşan Bay Feyzi Bulman'ın kısa bir zamanda Inkılâp Kitabevine müracaat etmesi rica olunur. r DELİ DOLU Operet Yazan: Ekrem Reşid 3 perde Müzik: Cemal Reş'd Büyük bir sürpriz: Uzım bir zamandanberi sahneden ayrılan kıymetli ve YARIN AKŞAM sevimli sanatkâr T E V H İ D B İ L G E yi gene Deli Doludaki JOZEF rolünde görüp alkışhyacaksmız. TEPEBAŞI BÂHÇESİNDE MÜNIR ve NUREDDIN A R K A D A Ş L A R I Bir heyetimiz Selâniğe gitti TECRÜBE Yazan : CHARLES DESLYS Çeviren: KERİME NADİR En güzel bir aşkın hikâyesini akıcı bir tasvir ve canlı bir ifade ile anlatan bu nefıs romanı mutlaka okuyunuz. Fiatı 100 Kr. Üsküdar Z E H R A Bağlarbasında B İ L İ R Alemdarda, Güzel San&tlar sokağmda oturan Necdet Şahınbaşın p yaşındikl kü. Î oğîu Tuna Şahinbaş, Çarşıkapıdan geçen ]47 numaralı Beşlkta? Fatlh tram\ayma atlsmak lstemlş, fslsat muvazeneslni kaybederek tekerleklerln altına duşmuştur. Tramvayın altında tcalan lîüçılk Tunanın sag bacağı kopmuş! sol bacağı da kırılrr.ıştır. Çocuk derbal Cerrahpaşa hastar»eslne kaldırılmıstır. Tramvaydan atlayan bir çocuğun ayağı kesildi B U A K Ş A M (M. Çakırdaki seansmdan evvel) ve Arkadaşları Halk Sanatkârı Sosyal Yardım için tertib olunan bu fevkalâde müsamereye MÜNİR NUREDDİN büyük bir programla ^ ^ iştirak ve FERDİ TAYFUB tarahndan davet edilen (LOREL HARDI, ARŞAK PALABrYIKYAN, YANİ BABANOĞLU ve BALIKÇI OSMAN) müsamerenin kahkahalar arasında bitmesini temin edecektir. İki motör çarpıştı İSMAİL DÜMBÜLLÜ İNKILÂP KİTABEVİ SADI TEK Üsküdar Doğancılar PAŞA Yarın gece SUADİYE T İ I A T R O S Ü B U G E C E Davet Blr rreseleyl gorüşmek üzere gazetemlz yazı lşlerlnde Abmed Hısanı görmenia rlc» ederls. « AYPARK » ta Vodvil 3 perde ŞENYOLDA H A Z R E T L E R İ İbrahim Hulusi, Fahameddin Köksal'a Muhammed Peygamberin felsefesini izah eden eşsiz bir eserdir. Ankara caddesi Ç I ft I R K I T A B E V oz soz Sabriye Tokses birlikte Cafer Ağa komedi 3 P. Zengin Varyete. Yarın akşam Büyükada Plâj Gazinosunda Kdy Yosması B U AKŞAM • • CUNHURİYET Blt »ylık Oç syıık Altı aylık Seneıis Yakacıkta Ç A M L I Bahçesinde RASÎD RIZA TİYÂTROSU . Y U M U R C A K . komedi 3 perde Yarın akşam: YEDIKULE TUNCA Sinema Bahçesinde • Abone Nüshaa 10 kuruştu». c, ... TUrKlye Şeraıtı Harlo lçln Oazetemîze gönderlJen •vrak ve yazıiai f 11TTT1**1" tAd6 olumnaa. D i k k a t 8O) Kr. eO() K«. BOt) » ]5(H) » 29<)0 » 2S(« » 6400 » lçln

Bu sayıdan diğer sayfalar: