16 Mart 1947 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

16 Mart 1947 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

\ • KOMSU MEMLEKETLERDE cı Sıir İslâm ıııtlteffkSddnIn zaferi Hilâfeti ilgada haklı \olduğumuzu yazdığı için 22 yıl menkub kalanT\Mısır Kachsı, nihayet mücadeleyi kazanarakjEv&af Bakanlığına getirildi Setıir haberleri Kültür mirasları Açık hava tiyatrosu Haziranda açılacak ve senede 5060 bin lira varidat getirecek Açıkhava tiyatrosunun son tesîa kısmı da ikmal edilecek ve haziranda açüacaktır. Yalniz bazı mühim injaatın Belediye bütçesindeki darlıh dolayuile durdurulduğu halde bunun inşasına devam edilmesi etrafmda yapılan tenkidleri Belediye, haksız bulmakta, bunun esasen ikmal edilmek üzere olup taahhüde girişilmiş ve son Belediye bütçesindeki darlıktan evvel başlatılıp tahsisaü da evvelce verilmiş olan işlerden olduğu, diğer hastane ve yol inşaatı gibi mühim ve devamlı tahsisata lüzum gösteren işlerden olmadığını söylemektedir. Bura*ı denildiği gıbi senede 400,000 lira bir gelir getirecek değildir. Inşaatı 400,000 llraya çıkmı^ olup senede 5060 bin lira gelir getirebilecektir. Köîtür mirasları geçcnis nesillerin ge lecek nesillere bıraktığı kıymet hazineleri olarai tarif I olunur. Bunların müzelerde, kitablarda, abidelerde, olduk Lerı gibi saklanmalan her neslia ve beşer! kıymetleri bilen bütttn insanlann vazifesidir. Medeniyetler bu miraslann üzerinde gelişir. Fakat bunların sadece saklanmalan bir zekâ işi olmaktan ziyade bir msiyakın güdümü de olabllir. Yaşanmıa ve en güzel ifadelerini bulmus olan beşert kıyraetleri mumyalar gibi sadece saklamak antikacılıktan başka bir şey olmaz, Yeai nesillerin vazifesi bu kadarla kalamaz. Çünkü bu kıytnetler ders alınacak bir çpk meziyet, fazilet ve mahareüeria mahsulüdür. Makine sanayiinden fince vücude geürilmif olmalan itÜ3arlie de dedelerimizin bütün bir şahsiyet bütünlüğile meydana geürdikleri eserleri teşkil eıierler. O kadar ki her nesil bunlarda fikrî, hissî, iradi iktidar ve kuvvetlerimizia en yükve başarıh terkiblerini görebilirler. Zamanımi2da iş tıölümünün son derecede Ertması ve makine işçiliğinin çok parçalannu» bir tarzda olması şahsiyetioaizi bir bütün halinde görmek imkânlarını daraltmış, çok yerde daralmak zorunda kalnuşbr. Buna karsüık bol ve ucuz eçya çıkartmak Buretile koaforu kolayla?tırmış ve bu sayede şahsiyendaralmalarıiH telâfi etmeğe elverlşli olacak bir durumu da hazırlamış İ9e de bu durumdan istifade etme yollarını arayıp bulmak her neslin kültür miraslannı yeni ihtiyaclara göre yorumlacnalarma, onlara bu ihtiyaclara göre taze ve yeni mar.alar vermelerine bağlıdrr. Binler, yüz binlerce beygir kuvveünde makinelerden tutunuz da kolaycacık idare edilen yazı makinelerine kadar otomatik bri surette çaloşmağa sevkedilen bugünkü ve yartnki nesillerin sabır, tahammül, fedekârbk, feragat, maharet, sebat ve gayret devirlerinin mahsulü olan eserlerden gayret ve ibret dersleri alabilmeleri, sıkışık zamanlarda bu hasletlerini kolayca toparlayıp kullanabilmeleri için onların üzerinde düşünmeğe, onlan iyice duyup anlamağa muhtacdırlar. Iyl ve müketnmel bir işin üstünkdrü çalışma ve BÖZde çabalamalarla elde edilecek bir nimet olmadığını bu sayede öğreneceker. Sanat sırlarına nüfuz etmekle de çok daha iyi ve sağlam işler yapacaklardır. Bu son harbde bombalar alünda yanıp kavrulan büyük şehirler halkının köylere dağılarak alıştıklan konforlardan tamamen mahnım bir vaziyete birdenbire nasıl düştüklerinl biliyoruz. Eğer bu şehirliler dedelerin binbir zahmetle didinerek gösterdikleri ça'ışma faziletlerini tamamen kaybetm=i o1.salardı felâlîetleri kimbilir, ne kaiar ağır olacaktı. Bu büyük hayat tecrütresi de maddî ve manevî kültür miraslarımızdan hiç birinin sadece seyredilecek ve saklanmakla iktifa edilecek kıyme+er olmadığını günün birinde filen kullanılmalan tile laruret haline gelen nimetlerden olduklarını gösteriyor. Kaldı ki bu eserlerden bir çoğu zamanm ihtiyaclarma göre tadil edildikl=ri takdir CUMHURİYET 18 mart 1317 M4L1NA MIKINA Kıymetli bir eser ki kı>metli arkadaş, müşterek bir himmetle Tiirk iıfcr.ma büyük bir hizmette bulur:ır.?k azmile pek iüzumlu ve pek faydah bir işe başlaraış fculunuyorlar. Bu arkad^şlar, Ibi"abim Alâeddln Gövsa ile Server Iskittir. Tapükları huanrt de, cKc5:r.'.!i Yeni Lugat ve Ansiklopedi» yahnd da «Ansiklopedik Sözlük» adh esordir. Lî;?atı hazunyan ve yazan Ib'ralılm Alâeddin Gövsadır. Sahibi ve naşiri de, kendi adım taşjçıvn ya>"inlar arasında fornıa fonna çıiarmağa başlayan Ser\er İskittir. Bu «Ansiklopedik Sözlük» te şunlar bulunreakur: 1 Türkçeds kullanılan yeni, eskl bütün kelimeler ve fransızca >arşılıkları, 2 Yeni terimler, eskileri ve fracsızcaları, 3 Türkiye ve dünya tarihine. mitolojisine, biyoğrafya, ve coğrafyasına ait "DÜtün adlar ve haklarında esash bılgiler, 4 Tarihl kelimeler, 5 Dünya âbideleri, 6 Dilimizin ve dünya edebiyatmın başlıca şaheserleri, 7 Mesel olmuş yabancı sözler ve eski mısralar, 8 Kesim, fotoğraf, harita ve tab'olar, Irfan hayatıınızdaki mevkîi, mPİffeb çocuklarınca büe malum, gÜ7İde bir ilim adamımız olan kı>"mctli arkadaşım Alâeddin GoTsa, kitabuan önsozande şöyle diyor: <Bu kitabm pro^rammı yıllardanberi zihnimde işledim. Halkımmn ve gerçljğımizin ellsri altmda bulundurmayı bir ıhüyaç ve bir zevk sayacakları öyle bır eser meydar.a ge+irmeli H, diyordum, hem dilimizin eski, yeni bütün kelimelerini tariflerile, misallerile anlatsm, hem de gerek memleke+imize, gerek bütün dünyaya ait herkesçe bilinmesi faydalı has isimler için kısa, fakat özlü bilgiler verebüsin. «Fikrin temeli, hemen bütün milletl'rde bir tip teş!ıil etmiş olnn ve bul?îrcaya varmcaya kadar başlıca diüerde örneklerl bulunan Kilçük Larousse'dan gelmiş olmakla beraber, eser sadece ona benzetmek hevesinden doğma değildir. Çünkü ben yabancı bir örnek Ozerinde degil, otuz beş yıldanberi halkm ve gençliğin kültürunü beslemek içia çok yaza neşretmifl bir fikir adamı sıfatile, yalnız memleketimin ihtiyacı üstünde düşündüm. Bundan dolayı <Yeni Lfıgat ve Ansüiopedi> nin birçok faydalı hususiyetleri bulunduğunu ileri sürebilirim.> Eserin ilk fasnjülünü tetkik edince, bunnn Küçük I^aroussc'dan da çok iyi tanzim ve terüb edilmiş olduğunu segördüm. Alâeddin Gövsa, bu eserile bize bir değil, birkaç eser birdrn veriyor: Tam bir Türkçe lugat, Türkçeden Fransııcaya bir lugrat, Türkiye re dünya blçüsünde kuçük bir ansiklope^', arabça ve farsça kelimelerin arap harflerile yazıhnış bir lugaÜ, bir edebiyat, tann, coerau», »""»ı» x««ı » ™ « • « ^ • üğü. Böyle bir esere hakikaten büyük ihtiyacımız vardı. Bu derli toplu lu»at ve Ansiblopedide, her aradığımzt bulabileceksiniz, Eser, resiuıll, krokili ve haritalıdır. Server İskit arkadaşunızm zengin krleksiyonlarından ba^ka Yedigün müessı^esinin arşivlcrinden de istifade edilmistir. Yedigüniin resim ar?ivlcri de, Sed?d Simavi arkadaşrmızra 25 yıldan fa'îa bir zamandanheri devamlı g»yretlerile pek zengindir. Nitekim Alâeddin Gövsa ile Sedad Simavi beraberce «Türk Meşhnrları» adh kıymetli bir eser de n&şretmislerdl. «Rcsimli Yeni Lugat ve Ans|k1opedi» yi bu sütunun dar çerçevesi içinde, daîıa faıla scna etmeğe imkân bulamıyonım. tlk fa^ikiilünü alıp gözden geçîrirçenizi, nekadar faydalı, İüzumlu ve kıymetli bir eser oldağunu görecekstniz. Yazan: Prof. » Mustafa Şehib Tunç de yeniden yapılacak eserlerden kat kat daha kıymetli olmak istidadını haizdirîer: Eski mimarî eserlerimiz bunların başmda gelir. Kültür mirasları synı zamanda bir milletin ruhundan dokulen ve yalmz söz ve yandan ibaret olmıyan bütün sanat yadigârlarınm ve en aziz hatıraîarmıızın bir âlemidir. Yahya Kemal, Abdülhci Şinasi Hisar, Hamdi Tanpınar ve Safiye Erollar bu haüraları ebediyete maleden bir güzelîikle tazeledikçe buniarı çok daha sıcak, çok daha ince, çok daha derin duymağa basladık. Osmanhlık deneeek bize pek yakın, pek zengin ve ihtişamlı olan bir tnazbnizin akisleri olan bu hatıralar aynı zamanda dünya tarihine geçmis olan hatıralardır. Kaldı ki ruh demek hafıza demekür. Bu muazzam hatıra hevenglle daha eskl haüralar tazelenerek ruhlarda yerleşmedikçe duyu ve idraklerimizin derunizden öteye geçeceği yoktur. Yeni nesil şaiı^rinin kalbe değmekten ziyade duyuları seğerterek geçen bir duyu edebiyaüna dökülmelerinde zamanm maddeci görüşleri amil oknakla beraber eski edebiyaümızla Tanzimât ve Serveti Fünun edebiyatlarınuı daha çok ekzotik zevk ve duygulara kaymalannm büyük tesirleri olmuştur. En kuvvetli hareket Emilleri olan duygulan eandan beslıyecek süt herşeyden evvel ana göğsünden emilecek olan süttür. Millî suurlarda her yerde evvelâ bu sütle besy lenen duygularla başlamıj, bunlarla tavlanmışttr. Fakat ne yapmalı ki dünyanm inkıIâbkrla çalkandığ: bir zamanda yaîryoruz. Geçmişe sırt çevirmekle başlıyan ınkılâblar müphem bir geleceğe doğru Jtoşmak istiyor, bütün bir geçnuşi her cihetçe gölgede bırakacak hamleler yaratacağuıa inanıyoruz. Idealler de daha çok bu cazibe ile besleniyor. Azmanlaşmış bir tekniğe koşulmuş olan bugünkü dinamik medeniyetin inkılâb cüretleri de o nisbette azman oluyor. Eski devirlerin durgun, sakin, mutedil yaşayışı bu medcniyete uyujukluk, miskinlik intıbaı veriyor. Bu yaşayışı görraek biîe istemiyor. Zaten onu çöktüren bu medeniyet olmuştu. Fakat gene ne yapmah ki onun hatıralanndan <}a kopabüecek gibi değiliz. Çünkü bu haüra!ann, o geçmrşler gibi masum olduklannı bugünkü tarih anlayışmuzla tekdir edebilecek bir halde bulunuyoruz. Biliyoruz ki tarihte de sebebsiz hiç bir çey olmuyor. Milletierin yükseliş ve çöküş devreleri geçirmeleri kendi irade ve hareketleriai asan ımülerin tesirlerile YîkseliçlerU «eküçlerf »~ güne k JaS ge'en takhl tecrübeleri norjnal bir iac'<er olarak gösterdikten sonra geçmişin ak ve kara günlerini: «Velhasü o riiya durnyor yerli yerinde» Diyen şair gibi içimizden kopan derin bir muhabbetle kucaklamaktan daha ve daha güzel ne yapabiliriz? Mazinin miraslarını tazelemek ona gitmeyi istemek veya onu aynen 5z!emek demek değildır. Bugünkü dünyamm ve kendimizi daha iyi, daha derin ve tam olarak görmek için yalnu millî değil. bü tün beçerî miraslan yeni ihtiyaclara göre tazeleyip yorumlamak, kültür eeviyemize göre bir terkibe ulaştırmak ihtiyacındayız. Bu da bir yandan sanatkârlarm, bir yandan da üniversitelerin yapabüecekleri bir iştir. Halkı yeti?tiren ve ilk ve ortamektebîerle sanat enstitüleri de bu mirasların havasını teneffüa ettirecek bir tarzda bezenmell. elişlerlnd« bunlara da bir hisse verilmeU. Hattâ bunlann asıUan, o'amazsa kopyai.arı cins, nevi ve tenginMklerine göre müzeciklerde toplanmah; tâ ki millî ve beşerl nıhun bütünlüğü içinde ya Yazan : Ömer \ Rıza Doğrul Son posta ile gelen Kahire gazetele, vuknbulan mücadeleyi taassub kazanrindeçok mühim bir^haber okudum. Buj mış,\onurı içinfCamiülezher Universltesi h^bere före Mısırın \ eski kadüarmdanj büyük ulema heyetinin talebi üzerine Ali Abdürrazık Bey, > Evkaf Bakanlığıi Ali Abdürrazık t Bey kadılıktan azlem tayiniolunmuştur. ^ dilmiş ve bir daha devlet hizmetine a'* Bu Alfş Abdürrazık Bey, geçenlerde,! 'mmaması kararlastırılmıştı. 1325 sulabu sütunJard* ölümünü,» deTİn bir tees1 rında vukubulanVbu hâdisedenberi, eski rür içinde hafcer verdiğimiz Ezher Islâmİ kadı kendi nruhiti|içinde yaşıyor ve kimÜniversitesi Bektörü Mustafa Ahdüri Be\ onun \ sesini işitmiyordu. Görünüsa razık Paşaîin kardeşidir. O da kardeşi göre, Kısır,,en değjerli evlâdlarından bigibi aydın»"tafalı, liberal görüşlü blr din rile ilifiğiniikesmiş^ve onu adeta reddetSlimidir.tKflödisi yirmi iki yıl önoe biFakatıbir kaç hafta 5nce, Mısırı sanki zim gaaeleîerraıizin ilk sahifelerinde •MısırvKad ısı» diye sık sık bahis mevzuu derin bir uykndanjuysidıran bir hâdise •çlurdu. ,Se|>ebi, Tü'kiye Büyük Millet yukubulmuştu. Bu. hldise, Ezher Islâm Meçlisinin'A'ülâfeti ilga etmesi üzerine, ÜniversitesitRektörü Mustafa Abdürrahilâfeünrt ja^anattan başka blr «ey ols zık Paşanın' ansızın ölümft tdl. Merhum madığınıA ya* i dinl bir müessese değil,) üstadın cenazesini tesyi edenler, eenaze "'dünyevl .bir aıfiessese olduğunu, onun, töreninden geıi döner dönmez herşeyilçin kendf aırtVadderatma MkJm olanl den önoe eski kadı Ali Abdürrazık BeiTurk milletinin Cumhuriyeti kurmaktaj yi hatıriamışlar ve memleketin ondan E?rbest olduğu g : bi hilâfet adile kurulaa! manırnn'ıkalraasiM havsalalarma sığdır^altanatı da flga* etmekte serbestioldu' mıyan bir gayaetle onun lehinde çalıs,ğunu açıklayan bir eser yazması v e n e ş maga ve onunı mutlaka memlekete hiz|rotmeâ idi EaerAdinl, îlmî, tarihl bir metVetmesinl^sağlayacak durumun teeraştırmanm^ınahsulü. idl ve müelliftnin jminlUçin uğraşmağa başlamışlardır. Bu c^rin v« geni? foilştislne delâlet ettiği [volda çalısanların,başmda, 22 sene ev|vel, onu adeta «forozlayanlar bulunglbi inkılâb hamlefale yüklü bir fikir abnaktaydl. ' 'dsmı olduğunu da belirtiyordu. O zaman Bütün Mısır/'bu teşebbfislerl çok lyi hı eseri türkçey* •eereüme ve r:e?retmls ,0'duğum için, Türk yicuTİaTi da es«in, ( karşıladığı ve'cütün «amlmiyetile destekledigi Içta, eskl kadı hakkmda veri'd?ğeri hakkmda fikir »edinmişlerdi. Fakat Mısc kadısıı Ali Abdürrazık) len kararlar Uga okmmuş ve bu kararBc>yin 1925 te bu eseri'neşrafmesi, Mısı, Iann Ugasıîuzerinelkendisi derhal Mısır rın bfltün muhafazakârfeve mtrtaassıbj Evkaf Bakanlığuıa tayin olunmuştur. Demek ki ,son yirmi Iki sene içinde ı muhitierinl fena halde ( »yaJclandırmı?4 trınlar elbirllgiiyaparakîrnüenîEn kadıı Mîsırda koyu]muhafarakârlık ve taassub l'ktan azlini ve'hir daha devlet \hlzrae çoik f^niş bir'deŞişiklik geçirmiş ve yirtine alınmamamnT, istemeğeıbaşlamiiilar,' •ni'ikl sene evvel hazmedemediği fikhrlıattâ kerkÜMne daha ağtr muameleler' •îeri kolaylıklaihazmedecek hale gelmlşyapılması lehinde çiddetli propagandala jtir. ra eirişmişlerdl. Esasn ıçeçen yirmi iki sene, blr tarafZaten o zaman Mısırda birthilâfet kur tan Türkf inkılâbının hamlesindeki lsamak lehinde de bir »takım temayüllerj beti ispatjetmis, diğer taraftan da Mısır belirmekte olduğu için bu nümayişlerı kadısmmi»ilmî görüşvmdeki kuvvet ve ve propagandalar geniş ölçüde t teşvik kudreti şiiphe bırakmıyacak bir tarzda potüyor ve bu yüzden müellifinj duru aiÇiklamıştır. 'Onun için bu netice ile ttıu son derece müşküllesiyordu. Mısır karşılaşmamak rmkânsızdı. Elhasıl jgösterdiği inkılâbcılığm kurtfn taaysoıb ve muhafaz?kârlıkla liberalli'< çetin bir savaşa girişnristi ve bütiin' banı olan Ali Abdürrazık Bey Mısırın dıinva bu savaşla alâkalanımstı. Bizim âmme hayatına dönmüş ve memleketine b.Mnnımıı da bu hâdisenin tafsilâtuıı neş yenlden hizmet imkânını bulmuştur. rediyor ve onun için genel aytuuuz Ali AJi,Abdürrazık Beyi tebrik etmekten Abdürrank Beyi iyiden iyiye tanımış ı derin bir ; hoşnudluk hissettiğimiz aşinuyo { zaman taassubla îlberallik (arasmda şanıak bütünlüğün'ü duymak imkânlan hasıl olsun. Bu müzeciklere tahsis edilecek âdeta metruk ne çok ve ne güzel mimart eserlerimiz var. Buvesile ile bir taçla İki ku? vuracak, on^arla beraber bütün eski yadigârlar da ihya edilmiş olacaktır. Sayısı yüzlere yaWaşan eski sanat eserlerinin toplu ve ayrı müzeleri için, bundan böyıe yapılacak halkevlerinde oUun, hiç olmazsa spor için verilen yer kadar, köçeıer ayrılm/sı da düşünülemez mi? Pratik «eferruat üaerinde durmıyacağım. Idarecüerralz bu işleri, ehemmiyetleri takdir edildiği nisbette yerli yerinde ve icab ettiği gi yapacaklardır. Yalnız bu husui»a chil olanların kendilerine yardmı etmeltri lâzundu'. Sağbk müdürünun tetkikleri Saglık ve Sosyal Y»rdım mudürü Dr. F»lk Yargıcı, dun sailık ekiplerlle beraber Çekmeca köylerinl gezerek, hastaları rouayene ettlrmlstir. Yeni «aün alınacak gemiler Mısırda bulunan Devlet Denlzyolları heyeti, 850 ger tonluk iki çıkarma gemistnin satın »lınıp »Hnmaması hususund», ldaredöi dlrektlf lstemiîür. Idaıeuta. müabet cevab vennesi rouhtemeldlr. Dlğer taraftan Demzi'oUarının Amerlkadaki heyetl, yenlden 5600 er tonluk lkl yük ve yolcu gemlsinln alınması hususunda tejebbüje geçml} bulunmaktadır. Karaya oturan motör yüzdürüldü Hayfay» kereste götürürken Bozcaada finlerinda karaya oturan 290 tonluk Sarıçam motörü, Saros tahllslye gemislnln yardımlle dün yüzdürülmüştür. Mühendlslerin isteklerl Mühendlaler Blrlljinden blr heyet dün Vall v« Belediye reisinl zlyaretle blrlik n«mına ban tesebbuslerde bulunmuslardır. Bunlar pratlk İJ yapan bazı tnşaat kalfalarlnın Mühendlsler Blrllttae projeleriıü göstenneden doğrudan doğruya inşaat yapmalarına musaada edllmemesinl lstemişler. bunların plânsız, hesabıız yaptıkları injaatın ekaeriyetle çürük v« lnbidama «ebebiyet verdiginl beyan etmlîlerdlr. Mustafa Kara namındakl bir zat da dün uçüncü olarak «sçim burosuna müracaatle adayhâım koymu?tur. VaU muavinl îsmail Hakkı Baykal dün baıı kaıalara glderek seçim ijlerlle meşgul olmuîtur. Mahmudpasada. Tevfik adında blr tüccardan 150 lira msvet aldı|ı lddlasıle blrincl toplu milll korunma mahkeroesine verilen komiser muavini Nafi Çelük. lorgusunu muteak>h tcvklf •dilmlstir. Aksarayda. Sofular mahallesinde 16 numaralı evde oturan ve Slrkeclde blr kimyahanede çalışan Muzaffer adında bir genc kız yanlışhkla Içtijl zehirll blr ilâcdan 2ehirlenerek Hasekl hartanesine kaldırılmıştır. Vefada. Caral «oksğmda 6 numaralı evde oturan Hasan ile komşusu Vell, müşterek mutfak meselesi yüzünden kavgaya tutusmujlar, kavga «onunda Hasan, Veliyl.ıopa, Veli de Hasanı bıçak'a yaralanfişlardır. Kıymetll ses sanatkârı Mustafa Çağlar, kemanl Hakkı Dennan, udt v« bestekar 5erlf tçll, fanturl Hüsnü Tüzünerin istiraklerile dün Istanbul Gazeteciler cemlyetl merkezlnde guzel bir konser verüıruştir. Kıymetll sanatkârlar konserin birincl kısmında klâsik Turk musikisüıin seçme parçalarını, ikinci kısırıında da halk {arkılarmı Boylemiî ve çalmıglar Bu güzel musiklmizden cemlyet üyelerinl lstifade ettirmişlerdir. Bilhassa Mustafa Çasîlar sesindekl tatlılık, soyleyisindekl ahenk güzelliği itibarile tok alkıslanmıstır. Tanınmıs edlb ve romancı Heşad Nurl Gtin tekln, «Memleket» lsmili yevml blr gazete neşrine basiamıştır. «Memleket» in İlk nüshası evvclkl gün çıkmıştır. Bu yeni arkadaa muvaffakiyetier dilerlz. Polonyalı tanmmış piyano virtüozu Stanlslas Szpinalski, bugunkü konvensiyonelle sehr"mize gelecektlr. Meshur Paderewskl'nin talebesi olan ve bilhassa Chopln in eserlerüü icrada gusterdiğl bajarı İle tanıbn Szploalski fehrlmlzde ilk konserinl salı gecesl Melek slnemasında verecektir. Müstakil bir aday daha Bir komiser muavini tevkif edildi Ankarada milli büyük bir kütübhane kurmak teşebbüsünün ehcmmiyetLj ele alınmış bulunması kültür miraslarımum en mühim hazinelerinden birinin perişanlıktan kurtulmak üzere olduğunu tepşir ediyor. Buna ne kadar seviniyorsak onu tamamhyacak yavruları ds memleketin mühim merkezlerinde görk ümidimiz o nubette artmış buluııuyor. Kültür miraslarını bilmenin çok mühim ve belki de en mühim faydalarından biri de terbiye edici bir fazilet ta?ımaları, gelecei nesillere karşı her nes lin geçmiş nesiller gibi yeni kıymetlcr yaritmak vazifesini ihtar etmeleridir. Şuurlu milliyetçilik ve şuurlu medeuiyet nesillerin birbirlenne yarış edercesine verimli ve yaraucı olmalarmı ister. Unutnıamalı ki, şuursuz ve yarışuurîu mfdeniyetler de vardy. Bunları birbirlerinden ayıran fark, inssn soyunun tarihî hayatma hakikî manada katılıp katılamamış olmakta ve millî miraslara verilen şuurlu ehemmiyette görü'ür, birinin kökleri bütün insanlık tarihine ve kendi köklerine kadar uzanouş olduğu haîde diğeri derin kök salamamış daldırmalan andırır. Medenıyetleri müt?lea ederken bu farklara dikkat edihnek lâzımdır. Ortazaman medeniyetinin yeni Avrııpa me'leniyeti karşısmda ayaita kaıamamı? olmasını daha çok geleneklerin mahclud dairesi içir»de kapanıp kalmnsmdn, ideali de «Devri Saadet» ve buna benzer tabirlerle geçmis bir zamanı yeniden ihya etmekte aramasında, ilim, felsefe ve anat gibi en yüksek kültür vasıtalarını bu züıniyete göre seçip yorumlanjasmda, velhasıl mahdud bir zamanın geleneklerini her türlü selâmetl temin edecek şaşmaz blr ilim gibi kabul etmiş olmasında aramak lâzund^. M Şekîb TUNÇ On seoedir tasfiye muamelesi Sirketlerin umuml heyet toplantılan yapılırken tasfiye muamelesi on senedlr bltmemls şlrketler» tesadüf edilmistlr. Bu sirketlerin tasfiye memurlarına, muamelelerin siıratle lkmall İçin gerekll talimat verilmlstir. ömer Riza DOCRLnu Yanbşbkla zehirli ilâç içmiş Bu fabrika, Aınerikanm olduğu gibi, dünjanm da en büyük şirketlerind«n b;ri olan General Eiectric şirketidir. Isminden de anlaşıüığı gibi, bu fabrika, elektrikîe herhangl bir şekilde filâkası olan her nevi âlet ve makiae imal etmektedir. Küçücük ajnsulden başlıyarak, ütü, buz do]abı, radyb; kaynak rr.akineleri; her takatte elektrik rnotorkri; muazzam elektrik türbinleri ve 8000 beygirlik Dizel lokomotinerine kadar Birlejik Amerikada yapılan bütün elektrik msmulâtının dörtte biri GE markasını taşunaktadır. « u teşküâtm vüs'atı hakfcmda bir fikir edinefcilmek için, Ckneral Heetric'in halen 86 muhielif fabrikasile 125000 amelesi olduğunu bilmek kâfıdir. Inşa edilmekte olan 7 fabrika 1947 senesinin başmda faaliyete ge^meğe hazır bulunacak ve böyleoe Geaeral Electric'in amele adedi 140,000 e çıkacaktır. General Electric'in bu harb esnasında oynadığa rolün ehemmiyetini anlsmak için, muhasamata son verilmesi üzerine, Amerika hükumetinin iptal ettiği son mukavelenin 362 milyon dolarlık tdr siparişi ihtiva ettiğini hatırlamak kâfidir. Gene bu jirket 1944 genesinde, bir milyar 353 miljon dolarlık b3r eatış yekunu dolayısile Amerika deviet hazinesine 137 buçuk milyon dolarlık bir kazanç vergisi yaürmıştır. Halihazırda muazzam olan bu şrrketin, istik'bale ald plânları da muazzamdır. General Elettric idarecileri, 10 seneyi geçmiyecek olan bir müddet zarfında fabrika adedini 86 dan 150 ye çıkarmak niyetindedirler. Teşkilâün tasa\vur edilen şekilde genişletilmesme sarfedilecek olan 280 milyon dolarlık tahsisat bu husus için ayrılmış ve şimdiden müstakbel fabrikaların inja edileceği sahalar satın aünmıştır. Kendisindetı, General Electric'in bu muazzam inkişafmHi gayelermi hülâsa edilmesini rica eden bir gazeteye, şirketin umum müdürü Bay Charles Wılson şöyle oevab veTmiştir: cGayemiz, daha fazla enerji yaratarak, daha fasla insan için daha ucuz mal temdn etmeğe muvaffak olmaktır.» Gün geçmiyor ki bu yazdarın sahi mi? oldukları hakkında soru suale maruz kalmıyayım. Sade ben değil, başta vaJide olduğu halde bütün yakınİarıma, dostlarıma, ahbablarıma hattâ bizim Vasfi Rızaya kadar soruyorlar. O da ağzına geleni söylüyor, (Tabiî burnuna gelen söylenmez!) Kaç defa yazdım. Bunların hepsi yuzde yüjz doğru değildir. Lâkin içlerinde muayyen bir miktar hakikat vardn*. Biz o hakikati size yutturmak içinteller, pullarız. Mesele hoşça bir vakit geçirmektir diyip sunarız. Fakat hakikat hakikattir. N.oelerini şaka sdı altmda anlatmışızdır. Öyle demesek kimse inanmaz. Üstelik bizi de tefe koyup çalarlar. Bugün yazacağım da bunlardan biridir. içinde mühim nisbette hakikat vardır. İnan olsun vardır. Lâkin ne kadardır, neresidir? Artık onu da kurcalamaymu ne olur! Bu dediğim fi tarihinde olmuş bir vak'artır. Kaç defa nivetTendim yazaysm diye.. Bir türlü cesaret edemedim. Lâkin bu sefer mevzular daraldı. Bu da çoktandır sırasını geçirdi. Ne olursa olsun dedim ve bugun yazdım. Geçen kış bir sabah evdeyim. Bilmem ne sebeble biraz da smirliyim. Yani bağırıp çağırıyor\ım evdekiler de: « Aman bize çatmasm! diye ses etmiyorlar.. Kapı çahndı, ben pijama ile olduğum için, misafirdir diye sıvıştım. Açtılar... Kapıda bir takim lâkırdılar. Bir dakika sonra haber verdiler: Bir hanım sizi görmek istiyor. Nasıl hanun o? Otuz, otuz beş yaşlarında bir hanım.. Ne istiyor benden? Khn mlş «orunuz! Ben meşgulüm.. Gittiler, geldiler.. Acayib acayib yüeüme bakıyorlar. Nedir? dedim.. Kocamı görmeğe geldim, diyor. dPTiezler mi? . Güleyim mi? Kuayı.n mı? Bizim ev uşağı dik dik suratıma baktı. Ben çaresiz güldüm. Gülme, nedlr bu? dedi. Ben gene güldüm. Başka çare yok. Acaba hangi münasebetsiz şülık diye içimden geçirerek, sırtıma robdöşambrımı aldım ve kadmı aldıklan salona daldım, Akça pakça da bir kadın. Ayağa kalkfı.. Buyurun, dedikten sonra kısa kesmek içuı sordum. Beni görmek istemlssinizl Evet Ne munasebetle? Siz benim kocam değil misiniı? Lâtifeyi buakm. Benim sabahları işim vardır. Hem evli adamlarla böyle şaka edilmez. Ne istiyorsunuz? Rica ederim beyefendi! Ben şaka etmiyorum. Siz benimle nikâhbsınız. Hanım, yanhş yere gelmişsiniz olacak. Ben Burhan Felek.. Biliyorum beyim, biliyorum. Yanbf yere gelmedim. O halde? O halde ben sizln nikâhlı karmızım. Gulerek) hıhı. Lâtife İçin hiç de iyi 7pmaTi seçmemişsiniz. O sırada bizim hatun igeri gîrdi. GSzlerinde fena bir parlayış var. Ben bozuk durumdayım. İşin kötülüğü, vazlyetin esasını bUmljTorum kl ona göre idare edeyim. Kadın, bizîmkini selâmladıktan sonra: Bayan, telâ? etmeym! Vazîyet bildiğiniz kadar tehlikell değil.. diye bir de teselll ilâve etti. Bizimki bir ona baktı, bir bana baktı. Ben ona: Haydi sen biraz bizi yalnız bırak da. Niçin yalniz brrakaynn? Mademki başka bir kadın vardı, bana neden söylemedin?. Yahu! benim başka karım falan yok! Kimbillr hangi herze vekilin işidir? diye konuşurken öteki kadm: Yok beyefendi! Rica ederim, öyle lâflar etmeyin! tcab ederse ben mahkemeye müracaat edebilirim. Siz galiba... Ama hanım siz ;ok geldiniz.. Hay 137 Buçuk Milyon Dolar Kazanç Vergisi Veren Faübrika Müşterek mutfak yüzünden Mevlud Aramızdan ebediyea ayrılan sevgili büyüğümiiz merhume BEHtYE M. ALİ KIRDAR'ın vefatının 40 n a gününe: raslıyan 18 mart 1947 salı «tünü öğle namazını miiteakıb saat 13,30 da Tesvikiye camiinde okunacak Mevludü Şerife arzu buvuranlann tesriflerini rica ederiz. Kırdar ailesi Baltalimanı Hastanesi Opcratörfi Gazeteciler cemiyetindeki konser YEDiGUN Bugünkü sayısında Walt Disney'in bir röportajı ve hususî surette YEDİGÜN için çizdiği 7 rakamı ile yaphğı bir kompozisyon. Ayrıca, Holivud'un en meşhur yıldızlannı giydircn Amcrikanın Moda Krab Milo Anderson'un atelyesînde Hikmet Feridnn tarafmdan resimli bir röportaj. YEDİGÜN'ün bugün çıkan zengin sayısnıı bilhassa okumanızı tavsiye ederiz. «Memleket» yazetesi Kemik va Mafsal Veremleri Ameliyat ve Tedavfleri Şehidmuhtar cad. No, 40 Bisturl Ap. Taksim, Telefon: 85207 Dr. BAHA OSKAY Piyanîst Szpinalski bngün geliyor f DIŞTABIBI I. DEGIL! w • BURHAN CEM TELEFON: 20778 den halim harab. Gencligimizde Sinob sürgünü, yaşlılığımızda da ba sürgün. Evdcn değil, odadan çıkamıyorum. Sen büirsin. Şerife fıslayıver^ Nikâhı kıysm! Sen benim yerime merasinıde bulun, kadmı alıver... Ne olur? Gözünü sevejim! Bugün uğurla giindür, geri bırakmak istemiyoram, falan filân..» Düîündflm. Oğlan oynatmış. Lâkin bir kere Hafız Şerife açtım, gülümsedL, ve hafif sesîe' « Geç koca yerine otur da.. bitirellm çu Içi> dedl. Ben de uzun uzun döşunmeden geçtim oturdum. Ikimizin adını sordu. Ben îsmail diye eevab verdim. Nihayet sıra taldm, kabul ettin mi» ye geldi. Bana sorarken: Galiba: * Vekâleten kabul ettin mi?» dedi. Hayır, öyle bir şey söylemedi. Siz îsmail Felfelek diye kabul ettiniz. Tamam» Îşte bu suretle hanımla Ismaili evlendirdik» Yanl ben siztele evlendhn. Resmen siz îsmaille evlendiniz. Ama hakikatte ben «izin karmızım. Bizimki atıldı; Kanun ne derse odur. Tabif, demfan. Hem ben o tarihte evll ldim, başka kadmia evlenemem ki. Demek sahtekârlık... Ama hanım, siz ileri gidiyorsunuî. îsmail benim kardeşim, Aramızda ayrılık, gayrıhkDerken, kapı aralanıp içerl îsmail gtrmez mi? Biz konuşurken kapı çalınmış. Açmışlar. Lâfın üstüne gelinc? o da karışü. Her çeyde ayrılık gayrılık yok. Ama Felek, karı işinde aah... Ben ona gelemem.. Hay babana . ranmet. Ben de onu söylüyordum. Yani ben senin namına nikâhı kabul ettim ama hanımı kabul etmedim.. Şimdi gelmis bana «sen benim....» dik dik karısma baktıktanı önümüzdekl hafta İçinde llmanımıza bej Amerikan sllepl gelecektir. Bu filepSerle. küUlyetii nr.iktarda poplln. makine ve manifatura efyası gelmektedir. Bağdad belediye reisi. Istanbul Belediyeslne müraeaatle Sehlr Tiyatrosu sanatkVlarını İki ay için Bağdada davet etmistir. sonra: ' Hadi kalk! Yürü ridelim! Bereket ki Felek yabancı değil; yoksa rezil olduğumuz güiîdü» Ben karıştım; Hele otur, bir kahve Içelim.. Buak da gidelim. Doktora gideceğis.. Kadın: " ~ " Ben blr yerlere gîtmem.. Koeamuı. Aaaa! Sahiden kadın doktorluk« îsmail yumuşar gibi oldu... Yoruldum. Haydi bir kahve lçeylra de öyle gîderiz.. dedi. Hatum, bizimkile ahbablık ederiea o pespeTdeden anlattı: Son günlerde dcktor buna baa ifneler yapmışta» tuhaf bir ismi var. Kadm ilâcı o bazan böyle sapıklıklar yapUrırmış, kestik, kesük ama beriki tutturdu. «Benim kocam sen değüsin, benim kocam Feleî:tir, diye. Ben cnce işi şakadan aldım; fakat sa'bahleyin «ben kocama gidiyorum» diye çıkjp gittiğini hizmetçiden işitince şüphelendim, buraya geldim. Bir şey deŞil.. elâleme yayarsa rezil oluruz. Karının adını deîiye çıkarmaktan ba?ka çare yok.. dedi.. Biraz daha oturdular. Birlikte kalkıp giderlerken, ben kadmm kulağına fısladım Bugün iyi konuşamadık.. Bir başka gün sonra teşrif edin; ama bu işi !cîms"ye açmayın. İkimiz de mahkeme!ik oluruz, çocuğtmuz da piç olur, dedim. Anladı, gözünü kırptı... Gittiler.. Geçenlerde ikkini bir aada sinemada gördüm. Kadm msheubiyetinden kıpkırmızı pldu. îsmail yanımdan geçerken: Gpçmiş olsun, dedim. Teşekkür ederim, hatndolsun geçtl, dedi. Şimdi buna siz inanmazsını?, Hafm Şerif burada. Eğer spmimiyefri* vcrsl> size bu işin hRkikatini anlatır. Ama n«^ îsmail, ne de Bayan Felfelek umtna» ki bunları Jtiraf etsinler. Beş Amerikan şilepi mal getiriyor Pazardan başka her gün saat 10 dan 19 a kadar Babıâli, Ankara Şehir Tiyatrosu sanatltârlan Bağdada davct edildi CaddesiNo.99 OLACAK di bakayım, şimdi pılıyı pırtıyı toplayıp buradan çıkın.. haaal Benim böyle şeylere tahammülüm yoktur. Çabuk, haydi diyorum. Ben bir yere gitmem.. Siz benim bugün.» PeH öyle olsun ama hanımcığun. Sen şimdi buradan git Yoksa elimden bir kaza çıkacak. Tabiî, karmızm yanmda işin hakikati meydana çıkmamak için işi patırdıya getiriyorsunuz. Ama siz pişman olursunuz. Artık tahammülüm kalmadı. Ben pişman olmam.. Haydi bakayım hanım. Sen buradan defol da... Sonra ne istersen... Bu sefer bizimki, kadma: Rica ederim, içeri gelin benim odama, bana anlatm.. demez mi? Yok, senin de hakkın yok! Buak bu kadını. Benim haklom var. Ne imis bu mesele anlamak istiyorum. Aksl iddianm büsbütün fena netice vereceğini düşünerek: Pekl, al git! Ne yaparsan yap! Bu kadmı gözüm görmesin.. derken kadın bu sefer: Vay beyim, Byle mi oldu?. Sizin arkadaşlığımz bu kadar mi? îsmail Felfelek... Hangi îsmail Felfelek?. Ne diyorsun hanım?. îsmsil Bey.. Üsküdarlı.. murakıb! Evet, ama burada onun.... Derken zihnimde bir şimşek gaktı.. Kadma biraz dikkaüi baktun. Aaa! Siz misiniz hanımefendi? flay Allah. Neden evvelden söyleme ŞEY Yazan: [ Burhan Felek I diniz?. Deyince, bu sefer bizimki fena halde bozuldu ve odadan hışımla çıktı, gitti. Ben arkasmdan: Yahu! Gel buraya» gel diyorum. Bak senin büdiğin gibi değü. Ben gelmem, hanımı tanıdın ya! O kadarı yeter. Zaten erkek değil misiniz? Hepinizin köküne kibrit suyu.. Ayol dinle!. Gel burayaGüç belâ kadmı getirdik.. Şimdi mlsafiri değil de evdekinl teskin etmem lâam geldi. Çünka öteki kalkar gider, beriki evdedir. îşi halletrr.ezsek sittin sene işkil altmia hayatımız zehir olur. Gel kızım. Otur çuraya.. Dinle!. Bak.. îşte hanım da burada. Ben işi anlatayım da.. sen ister inan, ister inanma... îçinl çekerek dinledl. Ben anlattım. Arasıra misafir lıanımdan da, hatıralarımı tazelemek için yardım istiyordum.. Kaç sene oluyor?. Beş sene var d<?ğfl mi? Kadm tashih etti: • 941 de. Hah.. 941 de bu hammefendile bîzim arkadaşlardan tsmail vardır. Felfelek Ismil derdik.. Futbol 03narken bır türlü yerürle dur?nıazdı da furıl fırıl dönerdi. Çocuğa öyle lağap takmıştık. Sonra onu soyadı aldı Ben vas+a Yok beycfendi, sizdcn biraz daha gencdir. Ama saçları ağardu Tabi! ağarır, Böyle hareket ederr seniz... Aman beyefendi, kazm ayağı 6yle değil... Neyse müsaade edin de, vazlyeHmlzi evvelâ aydınlatayim da sonra. Efendim, bu bizim arkadaşla bu hanım nişanlandılar.. Sözleştiler. Nihayet 1941 de nikâhları oldu. Olacaktu Oldu, oldu.. Nikâhlan oldu. Ama bak nasıl oldu.. Nikâh dairesinde toplandık. Zaten dört, beş gişlden ibarettik. îşin tuhafı, nikâh memuru da çocukluk arkadaşımız Hafız Şerif.. Nikâh saati geldl» Ben şahid olarak gitmiştim. Bir de onun ahbabı vardı. Daha bir, iki arkadaş.. Hepsi bu... Bekledik, bekledik.. Îsmail yok.. Hanun hazır.. Bir saat bekledik, gelen giden yok. Nihayet Ismailin eniştesi vardır, kamacı ustası mıdnr nedbr, kan ter içinde geîdL Hemen koştum.» t Ayol, jıerede kaldmız? Sormayın. Ne var?. Dün akşam mi3ye yemîş. îsmail ağabeyime dokunmuş.. Tamam dokuz defadır™. Eyyyy? Gelemiyor. Kaç defadır kapıdan çıkarken.. geri döndü.. Ne olacak? Şu mektubu gön'ierdi... dedl. Mekirubu açtım. Aklımda kaldığına gore şu mealde idi: •Kardeşim Felek! Ben hapı vuttura. Gözü k:;r olsun. nün akşsm nüiye salması yedim. Galiba bayatauş. Sürgün B. FELEK

Bu sayıdan diğer sayfalar: