23 Mart 1947 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

23 Mart 1947 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

23 mart 1M7 Beşiktaş dün Vefayı 1 0 yendi Milli Eğitint mükâfatînın ilk naçı Beşiktaş sahasucda yapliı Yazan: Esref Seîlk hücum yapaınadığından, bütün oyun Vefa nısıf sahasında geçiyordu. Bejiktaşlılar birbiri arkasma girdikleri gol pozisj'onlarmöan faydalanamadıklarından, vaziyet sıfır siftra berabere gidiyordx Fakat fırsaüardan birinden birinde Beşik+?5in gol çıkaracağı aşikâr olarak görüniiyordu. Btşiktaşlılar devrenin dördüncü dakikasmda Hakkı yüzünden bir gol kaçırdılar. 16 ncıt dakjkada gene Hakkının çeküği 'güzelîçüt kaleyi aftıgmdan Vefalüar golden\ku'nıl<kılar. Sabriye gelen bir fırsatıı da. Sabri gec&tiğinden neticeîenâiremedi. Bu firsatîardan sonra 29uncu daMiada Vefa kaleci'inin zamansız çıkısı yüründen bir mühim ftrsat daha çiktı. Geriden Yavur.m Vefa kalesi ağana do&ra şanâellediŞi top havada iken Vefa kalecisi iki tarafın oyuncularile çok sıkıçnıış tarafa do|ru atıldı. Tabiati!* topu kaybeden Vefa kaledsinin boş bıraktıŞı kale öniinde Srbri. ufak bir doktımışla ilk ve son golü yaptı. Bu golden sonra Beş&taşlıbr on daTcika kadar gene ağır bastılar, ve iM mühim fırsat daha kaçırdı!ar. Maçın son sekiz dakikasmda VefalJar !<esif müdafaa dsteıninl bırakîp içleri kendi hizalarmda ve mua\Tnlerl de yerlerinde olarak beraberliği temine nğraştılar. Vefalılar 'böyle oynadıklan zamanlarda üstün biT vaziyett* göründüler. Bu suretle Beşiktaş hâkimiyetine boyun eğdütleri dakikalardaki oyun tarzlarmın doŞru o'.madığı meydana çıkmış oldu. Vefanın bu Bon gayreti bir netice vermedL Esasen ağır bastıkları birinci devrede de gol yapacak vadyetlere giremiyen beyazyeşil muh^ciınler Beşiktaşm 10 lık galibiyetiıü degiîtiremediler. Bugtiıl aym sahada Mîllt Eğltlm mftkâfah maçlanndan FenerbahçeGalatasaray müsabakası yapılacakür. HEM Cinayet salgıttı Kasımpaşada bir arabacı bir garsonu öldürdü Son gunlerd* bir hayll artmağa ve adeta salgın halini almağa başhyan cinayetlere Kasımpaşada bir yenisi ilâve edilmiş ve 52 ypşmda bir arabacı, metresüe münasebet teris eden bir gar=onu bıçaklıyarak öldürmüştür. Facianm tafsilâtı şudur: Ks.sımpaşada, CamiişeTİf deresl sokakında 13 numarah evde oturan 52 yaşmda Mehmed Koçman «dında bir arabacı, bundan bir sene evvel tanıştıöı Cemile adında 32 yaşmda bir kadınla evlenmek üzere metres hsyati yaşamat'a başlamıştır. Cemilenin son günlerde Bahariyede Osmanın kahvesinde garsonluk yapan Şevki ile münasebet tesis ettiğinl haber alan Mehmed Koçmar, metresinin harekâtını inceoVen inceye takib etmeğe başlamıştır. Nihayet evvel. ki gece Coınil'eye fcir işi dolayısüe eve gelmiyeceğini söyliyen Mehmed, gece saat 24 te ânl olarak eve dönmiiş ve kapıda Şevki i!e Cemileye Taslaırıştır. 3u vadyct karşısmda bıçağına sanlan lhtiyar arabacı hırsla genc rakibinin üzerine atılmıs ve garsonu altına aldıktan sonra elindeki bıçağı gelişiguzel sapiamaŞa baçlamıştrr. Şevkl, srp.bacmın bıçak (îarbeleri altında derhal öimflş, Mehmed, k?nlı bıcağile rBİcibinin ölüsü karşısında yakalanmıştır. Hâdiseye nöbetçl saveı yardımcısı Selman Yürük el koymuç, cesedi muayene eden Adalet Doktoru tzzet Işcan, defnine ruhsat vermistir. Dün sabah, siıçüstfl kanunlan gereğince İkinci sulh ceza mahkemesincle sorgusu yapılan katil, suçusu itiraf etmiştir. Hakkmda tevkif müzekkeresl kesilen Mehmed Koçmann bugünlerde AŞırceza mahkemesine verilmesl kuvvetl« muhtemeldir. Benzeimekte hata I olmazsa milletlcr | de insanlar gibi, b iri «düzen», diğeri «terakki> olmak üzere, iki ayakla vürörler. DCben dediğimU şey, gökten inme bir ?ey değildir. O da bizim eaerimlz olup evveloa yapılmış terakki hemleleriniıı zamanla yerleîrruş, gelenek halin* gelmis bir öfevammdan rba. rettir. Terakki dije de bu düzeni a?ma hamlelerir'n zaferlerine diyornz. Bu itibarla mıüetlerdeki düzen ve te. rakki esas itibarile hep bir kaynaktan geliyor: İhÜyaçların blr eseri oiuyor. Bunun için de her şeyden evvel ihtiyaçları görmek, dindirmek çarelerin! bulmak, siyaset ve idarenin temelini teşkü ediyor. Insanlarin ihtiyaçları da değijmiyen, ne »rtan, n« de eksil»n hayvan Ihtiyaçlarına benzemiyor. Adeta hiç durmadan çoğaltp çeşldleniyor, incelip yükseliyor. Bu büyük fark sadece insan cinsine münhasır kalmıyor. Ken. disi de çeşidlenmi^ olduğu gibi bu çe. çidlerln soyları ve h«r aoyun fcrdleri de beden ve ruh srapıları Itibarile tiplere ayrılıyor, hastalıklannda büe lnee fark. b.r, birbirine irca edüemez keyfiyetler gösteriyor. Bütün bu ayrılık ve keyfi. yetlerin rr^hsen olan insan'.ık oo*r?fya ve tarihin te?irlerile d« millet blrlikleri halinde ayrıca yoğrulmuç bulunuyor, Kaç yüzyılların mahaulü olan bu yo§. rulu? 8yle ideoloji inkılâblarile isteni. len kplıba dökülecek gibi olmaktan çok •uzaktır. Zamanı ne kadar kojtursak da, o asırlan silecek kadar koşturamayız. Çünkü minetlerin millet olarak yaşamek ihtiyaç • » • xaruretleri çok derin köklere bağlı bulunuyor. Onların bu köklerden kopup müşterek bir kökle kaynaçarak yajama ve gelisme imkânı kazanmalarını, ne çekilde olursa olsun, ideoloji inkılâ'blanndan beklemek saflık olur. Ana kucağı kendi tarih ve coğlafyalarmda olan milletleT g«lişmelerin« en elverişli ve en candan olan kudreti ancak kendilerinde bulabillr. însanhk birliği fikirleTİnin duygu v« lradelere geçmesl bu fikirlerin sadece nıücerred olarak doŞru, akla yatknı olmalarile değil, bunca «sırlarm yoğurdu§u millet nealitelerinin öıtiyaclarına da uygun ve sadık* olmalaril* mürakün olur. Yalnız bir asır oiuyor ki insan dehasınm yarattığı teknik kudretinin dev adımlarile ilerlemesi ihüyaclan da dev NALINA MÎH1NA Bugünün dünyası Yazan: Prof. *tf*tf^w^"»n Bahkçılığımız «Av v« Denis Dergiai» 11 nd çnbat sayısında balıkçılık mvrzua etraİınrla müteaddid yazılar neşreüııistir. Eski De. nij Müstesan HüsanıeoMin Ülsel, balıkplık meraklılanndan ve mütehaasısiarmdan Sıtkı Üner, YUksek Denlzcilik Okula dahiüye şeu ZeU Can gibi salâUyet sahibi kalemler, dfinya va Türk bahkçı'ifi hakkındaki yanlarile, memleket için büyük bir servet kaynâtı olan bahkcılık hakkında dikkate değer fikirler ve bügiler vennisleMir. Derginln çubat •ayısmda nesredllen Istaribul Babkfilar Cemiyetinin idare heyeti reporunda, hfikumetia balıkçıhğa yardımlan çükranla kavdedilmelctc, yalnız buz sıkmüslle Marmarada 15 mayıstan 15 hazirana kadar kılıç bab|i avcılıgının, yanba olarak men'edilmia olmasından sikâyet edilmektedir. Zeki Canın cMemleketimlz balıkçıiığında yapılan Umt araştırmaiar» baslıklı yazısında, 19281936 yülan arasmda kunılmof olan Balıkçılık Mektebi » Babkçılık Enstitüsünden bshsedilmektedir. Bn ensütu, ne yaak ki 1936 da ilga edilnrişür. Halbuki Japonyada M kadar enstitü bahkçılıkla mesgul olmaktadır. Bizdeki Balıkçılık Enstitüsfl, çabuk randıman vcnnedlği İçin kaldınhnıstcr. Böyle bir müesseseden yansı tereddüdlü yoklamalarla geçen 8 yıl içinde tam veTİm alntayı düşünmek yanhs bir acelecilikti. Adı üstünde bir ensütU, ancak zanıanla tedrid bir snrette başan elde edebilir ve baska memleketlerde olduğu gibi, aznn ilml arastırraalardan sonra, bahkçıl.m aydınlatarak balıkçıbğa faydalı hlzmetlerde bulunabilir. Zeki Can, yazısında şöyle diyor: <Bizde bu kurulların ilki 1928 seneslnde Marmara adasında merhum Dr. Kemal Bayrakçının idaresinde tesia ediU miştir. Buraya muhtelif yerlerden 40 kadar talebe toplannuş ve bunlar da mektebin ilk smıfını teakil etmişlerdir. Mekteb Vekiller Heyeti kararil« kurularak Maarif Vekâletine bağlanmıştı. Bu mektebin 5 senelik tahsili olup gayesi, her sene mektebe 30 ile 40 arasında talebe almak ve alınan talebeleri gerek nazarî, gerekse amell sahada tam bir bilgi lle teçhiz ederek üç bir taraiı denizle çevrill salıiUerimlzde teşkil edilecek bau bahkcılık «ubelerinde vazifelendirmeVtL Bu yetişmiş elemanlar oralarda balıkçılarrmrzla sıkı bir isbirliğl yaparak onlara balıkçılıktakl fennl usulleri ve aynı zamanda da pratii üsullerin daha ıslah edilmiş şekillerini gösterecekler, oralardeki yerll usulleri merkeze bllddrerek memle':etin üç bir tsrafında tatn. bir anlaşma lle çahşmışı olacaklardı. Bu taîebelerden daha ryi derecede olanlar da Avrupaya gönderileceklerdi.» tşto bn gaye lle kurulmuf olan Balıkçılık Mektebi sonra Balıkçılık En.stitıisn olarak Baltnlimanında Damad Feridin yahsında tesis edilmiş, simdi Yüksek Denlzcilik Okulunun tamamile kifayetsiz mekteb gemisl olan bir balıkçı tekoesi satın abnarak «Balık» adı ile Fnstitüje vcrilmistL Sonradan bir muhalif rüzzâr esti ve ne mekteb kaldı, ne de enstitü! Bahkcılık Mektebl talebesinin her defa tnttuğn 2S bin kilo babğm, hiikumctçe gablmasına müsaade edlimediği İçin dcnlıe döküldüğünfl «öylersem, o zanıan tktisadi zihniyet İtibarile kafamızm nasıl işledlğinl anlamıs olursıınnz. Balıkçılık Mektebi ve Enstitfisü tekrar kurabnalı, fakat artık balığı yalna yemesini bilen Milli Eğitim Bakaulığına bpğlanmamahdır. Buradan yptişecek miitehassıs balıkçılardan bir kısmı da sahil şehir ve kasabalarmdaki köy enstitülerine öğretmen olarak verîlmell, oralarda da ibnî ve •meli bilgili balıkçıiar yetiştirmeKdb:. MeseU Trabzon vilâyed gibi, deniz kenan yerlerdekl koy enstitülcrinde, balıkçılık ve denlzcilik ycrine çiftçilik öğretnıenin manası yoktnr. Hnlâsa, bahkçıhğınuzı modern bir sekilde çeliştiımek Jçin Balıkçıhk Oknlnna ve Enstitüsünü tefcar knrmak Hrnndır. Mustafa Şekib Tunc I leştirmiş, doymak, durtnak nedir bilmlyen bir hale getirmi?, bugünkü dün. yamızın en muazzam, en gaüeli bir hâdisesi olmustur. Hiç durmadan beslenmek zorunda olan bu dev ihtiyaç ayni zamanda dünyanm ateşlerini püskürecek, cehennemler yağdıracak, kıyametler koparacak bir kudretle mii. cehhezdir. Son harbin neticesi büyük kudretlerin çoğunu tasfive ettikten sonra kendi kuvvet ve fateklerile savaş teşebbüsünde hayır umacak ve tcmin e. debilecek iktidarlar son derecede azalmış, kalan iktidarlar loendl selâmetleri. ni dünya milletlerinin selâmetinde görmek mecburivetinde olan blr duruma gehnişlerolir. Bundan sonrakl savaşlar bu mecburlyeti takdir edenle etmiyen devler arasmda olabilir. Bu savaşta zafer ne tarafta kalu^a kalsın. küçük milletlerin çoğunluğu ve dünya iş bölümündekl tamamlayıcı rollerl Itibarile ehemmiyetlerinin tanınması zarureti daha kuvvetle gSrünecektir. Kaldı ki böyle bir savaşm tabil neticesi ancak çoğunluk tarafmda kalabilir. Çünkü hayat kanunlan bunu iktiza ettirir. Bu noktada kendimize dönersek bugünün dünyasında da, tarihl şeref ve tecrübelerimize uygun bir yer almak çuuriledir ki çok kısa blr zamanda pek mühim ve esaslı basarılar devçiren bir inkılâba bağh bulunuyoruz. Kaldı ki bugünkü Türkiy*, inkılâbı yapan nesille bu neslln evlâdlanndan teşekkül edlyor. Halkça ve halk ruhile başardan bir inkılâbın daim» halkı düşünmek, ha1^ ruhumı yükseltmekten daha doğru ve hayırlı bir gayesi olamaz. Bugünün dünyası da esaa itibarile aynı gayeyi gerçekleştirmek emelirsde olduğuna göre arada tem bfa gaye birliği bulunuyor. Böyle olunca karsılıklı tanışma ve yardımlasmada bulunmak, yapılan tecrübelerden gene karsılıklı olarak faydalanmak yollan açılmıs detnektir. Din ayrılığı ve> taıparatorluk' gu runmdan kalma blr çekingenlik'.e memleket dışmdan istifadelerimiz pek dar oiuyor. Bu dhetin devletç* geınişletilmesi, kolaylaştmlması geliş melerimizin dünya il« hemahenk olmasma çok yardım edecektir. Cenılyetlerin kapalı kalmalan her şeyin ö'çüsünü kendılerinde bulmak gibi <e;»ccentrique> bir çocuk rihniyetlne götürür. Çocukların bu tarzda bir zihtıiyette bulunmalan henüz Içtimaileşmemis olmalarmdandır. Milletlerin tam cnnnasile içtimaüeçmeleri baska cemlyetlerle tanışma ve anlasma derecelerile mütenasib ' «Lnin oyanıfc, oevvaj, girgin, geniş görüş ve duyujlu olmalan başka. mületlerl» ta. Dün Beşiktaş sahasmda oynanan Millî, Eğiüm mükâfatının ilk maçmda Beşik:taslılar Vefayı 10 yendıler.. Büyük taknnlar dediğimiz i Beşiktaşla Vefanm birinci takımlarından evvel sahaya çıkan BeşiktaşVefa genc takım; larınm canlı oyunları 33 beraberlikle; nlnayetlendı. Genc takımlarda gördüğüi müz küçüklerden çoğu istikballeri parIsk görünen istidadlardandı. Hele Vefanm sağaçığı bir jki sene içinde ağaf beykri arasmda yer alabilecek imkân< larda olduğunu ispat ettl. , Küçüklerin maçlannı nrüteakft, ha. kem Şazi Tezcan, fulya rengi faniîasile' bahan .müjdeliyerek sahaya çıkü. Ta} kımlar da şu tertiblerde dizildiier: Beşiktaş: Etem Yavuz, Vedii Safan, ÖmerÂÇaçi Sabri, Şükrü,' Süleytnan, Haîekı, Faruk. ' Vefa: Kâznn Mustafa, Ismet Tal; ba, Emin, >Ne«mJz Cevdet, Hüseyin, femet, .HaydBT.vMuamtner. !i Birinci\devrenin başlangıcı durgun bir cvunla g*Çti\ Beşincii dakikadan. sonra hemen h«nen\bütün teşebbüsleri kendij taraflarrna\alan"Vefahlarm taîom oyunu hâkimryeti '08 ind daJdksya kadar , devrjn «ttL Fs&at Vefa muhachnleri gol vaziyetlerine *ahat ve kolayfgirememek yuzünden MyıyrapajnadıIar.'jSataçıkları aksıyor, Haydartfyi gününde değil,; merke* muhacimlerf\.u«r pası.arkası kaleye dönük olarai aldiğından, şüt çekmek için vakit kaybedeT>faalde idi. B u a k saklıklardan baska Viefa kadrosunun'.tatnam cıkamamış olmas, ikinci devre için Vefalılan haklı olarak'idüşündürüyordu. Yirminci dakfeadan sonra \biraz» can' lanan Besiktaş da oyununuv bir türlü tanzim edemiyaroW Bazı tnaçlarda insan daÜkaaartn nasıl geçtiğinin farkında olmaz. DOnkü BeşiktaşVefa oyununun birinci .devresinde dakikaların çok yavaş geçtiğini rahat rahat farkedebiliyorduk.; Oyunun uyandırdığı alâia o kadardı. Ük devreyi sıfır sıfıra bitirmeğe muvaffak olan Besiktaşlılar ikinci jdevrenin üçüncü dakikasından itibaren sıkı Hicumlara baslryarak üstünlüğü aldılar. Vefanın bu hücumlar karşısında iç muhacimlerini de geriye alarak müdafaaya koyulması, Beşiktaşın devamlı ba«kisını sağlamış oldu. Vefa muavinlerlnin veya müdafilerinin kale önünden çıkarp il«ri verdikleri toplan Besikta?lıl^r kolayca karşılayıp hücumlannı sık s.k tazeliyorlardı. Vefa muhacimi olarak tekba«jina üeride bırakılmış olan mcrkez muhacimi, takımın bunalmış madafaasmı ferahlatacak 2cadar devamiı ve fazla olmasından lleri geliyor. E>üşürıüşlerind« çok Munimî ve iyi nlyetli olmalan çocuklan kendi zihnly«tinden çıkartmadığı gibi kapalı cemiyetlerde yaşayanlann iyi niyet ve »amimlvetleri de doğru düşünmelerine kifayet elmez. Kaldı ki niyet ve saminv.yet «ubjektif hallerdir. Halbuki lsier, h«'« içlunat işler objektif olmak ve umuma şamil bulunmak iitiza edar; objektif m*yor!ajla ölcülürler. Tarihe "cakilırsa şiüdetli tazj'ikler daima iyi nlyetkrle bailamaştır. Din ve mezheb boğ'iîmalan hi; de fena niyetlerle olmamış, stmlmiyetten de âri kalmamıştır. Müsamaha flkri ancak bu acı tecrübelerden K>nra doğnruştur. Aynı acı tecrübeierl bugunkü i<i»oloji boğuşmalarında da görmüş bulunuyoruz. Büyük tarihî tecrübelfrtmiz bize müs3mahayı yalnız öğıstrtıeeniş, sıuhtelif rrk, mezheb ve dinlere k».rşı ssularca tatbik ettirmiştir. Bugüı de fikir v= kanaat vadilerin<le esJd geleneğinüzden ayrılacak değiliz. Gayemiz halkla v« halk için hürriyetle gelismek olduktan »onra bunların hayrına yapılan ve japılacak olan gayretlori mutlaka bir yoldan ve tir eîden beklemejc çart değildir. Elverir ki bu gayretler ehillerden gelsin, yolunda sarfedılsin. Y nız hüıriyet rejimlerinde bütün ralandaşlara terettüb eden mutlak bir disiulin varuir ki o da memleketin şeref, istikJil.ve hürriyet haklan üzerinrte sarrılnutz bir birliğin her hal ve kflrda muhafaza edilmesidir. HeT türlü fikir ve ktnaat saveşlan ancak bu disiplin altında serbestçe yapılabilir ve ancak bu şaıtla frydah olur. M. Şekîb TUNÇ Denizyollannın bir izahı Denlzyollan ldaresinden dun fa mektubu aldık: «Bahla konunı olan hadlje. (Snt) vapurunda aeğıl, (Marakaz) da olmustur. Geml, 21 mart günU saat 8,15 ta İstanbuldan Bandırma yoluna gltmekte oldu£u îirada kazan borularının blrlnde blr ârıza zuhur etmij ve bu yüzden Bandırmaya İki buçuk. saat teahhurla varmıstır. Bandırmaya varışında trızalı boru deglstlrllmis ve geml İstanbula muayyen olan saatte donmüştür. Hâdlse esnasında blr gencln eeketlnl çıkararak lstlm kaçıran boruyu lıkadığı ve bu suretle yakmında bulunan parlayıcı maddelerln yanması ihtlmallnden dogabllecek tehlikeyl Bnledlgl hakkındakl haberin aslı yoktur.> ZS mart cuma güntoe kadar llmanimıta Rutr.anya, İta'.ya, İngiltere. lsve«, Blrleslk Amerlka. Yugoslavya ve Norveçten ithal malı yüklü 11 fllep gelecektlr. Llman lsletmesl, maüarın tahliyeıl hususunda tedblr almıstır. Başbakan Vilâyettc Bajbakan Receb Peker dün nbah THgyete geîmJ). kendlsine tahsls edllen lçtima talonunda uzun müddet mefgul olmuştur. Spor Oyunları Federasyonu tarafından' hanırlanan TürkYunan basketbol maçlarınm dördüncüsü bugün saat 11 de Toknik Üniversitede Atina, PireAnkara, Istenbul muhtelitleri arasında yapılacalîtır. Bu akşam, TurkYunan muhtelitleri arasmda saat 19 da da voleybol maçı yapılaeaktır. Bugün yapılacak kır koşnsn Atletizm AJanlığmm hazırladığı grup b!rincilikleri kır koşusu bugun saat 10 da Gclatasaray Stadı önunde yapılacaktır. Eşref Şefik Bugiin yapılacak basketbol ve voleybol maçlan Bağımsız adaylar Evvelkl fiç adaydan başk» dun dflrt emekll lle Paja kızı Sablha lsmtnda fuunı muhtel b!r bayan da dün leçim burosuna müracaatle kısmt mmetvekilllğl Hçtmine adaylığını koymuştftr. Seçlm kurullarının defterleri tetkik l?i lona ennijtlr. Yarından sonrm mahkeme'.er müracaatlerl kabul* beşlıyacaktır. tstanbul Belediye seçiminde yolsnzluk yok Nurl Demlrağın. tstanbul Belediye «eçlmlnin yolsuz oldugu hakkında Danıştaya vakl müracaati netlcelenmlj, yolsuzluk vukuuna dair ldd'alar varid görülnüyerek keyfiyet Beledlyeye bildirilmlçtlr. / 11 vapur mal getirlyor Kaptıkaçhlar Belediye leyrüsefer talirnatnamesl tadtl edilmektedlr. Yapılacak bu Udllâtla on üçer ki^illk kaptıkaçtılar jehlr dahlllnde v» harlcinde ancak Beledlyenin gbstereceğl hatlar dahlllnde yolcu taîiyabüeceklerdır. Bu FUretle nakil vasıtası aılığının Bnüne geçılmlj olacaktır. MiLYONLUK SAÇLARINL KESTi RESİMLİ BEKTAŞİ FIKRALARI yüze yakın ea guzel Bektaşi &kralan resimlendirilerek bif albüm halinde basılmıştır. Aynca: M U M S Ö N D Ü âlemini gösteren bir tablo da bu albfime ilâve odilmiştir. BUGÜN ÇIKTI. Bektaşi Ramazan her yıl gelir amma fakire bu can bir defa gelir. Flaü 54 knrnf. btanbnl plyasasında, nohud flatlarında Mr kaj gündenberl hlssedtllr jekllde btT ytlklelme görüimektedir. Bunun lebebl. tznürda bulunan bir İspanyol gemlslnln 1000 ton nohud yuklemekte olmasıdır. Holivud'un en sevimli yıldızı Rita Ercümend Kalmık'm resim sergisl Hayvort, 1,000,000 Sanatkar arkada^ımız ressam Ercıunend Kaimık. 29 mart 947 cumartesl gunü Bey dolara sigortah saç« oğlunda ıAda> mobllya mağszasmda bir re»lm serglsl sçacektır. Sergide, arkada;ımızın lannı kesti. Uçakla hazırîadığı 60 tan fazla kıymetll tablo teçAmerikadan husuhlr edllecektlr. tndî kararlar 84 mrette gelen hiç Bazı Defterur.r'.ık memutlatınm Indl kararlarla mekteblerdekl öğretmenlerin karne bir yerde görülme. usulü lle aylık almnlarına mânl olmaları Ufotoğ. zerine bir heyet B»şbakanı ve Mallye Ba miş büyük kanım zlyaret ederek (lkâyette bulunmu;raflardan yeni tip Rita Hay. lardır. Ba kararın değtştlrilmesl lçln lcab edenlere erdr verUnılştir. vorth'u bugün cıkan Nohud Fıatlan EV KAD1N Türkİyede ilk defa FOTO OFSET usulile HEFİS BİR KAPAK İÇİNDE BUGÜN ÇIKTI. Bütün Türk kızlan ve kadınlarının en sevdigl dergl oîan EVKADIN kendi safındaki bütün kadm dergilerini bir kadın atlet çalaklığile geçtL Bugün çıkan 25 i n d sayısında G Ö N Ü L A B L A T I Eskişehirden gelin tetiyorlar. Kendisinin cevabını okuyacaksınız. Bir çok yenilik, Modeller, En son bahar Srnekleri, Ek P A F T A , Roman, Sorular* cevablar. BUGÜN ÇIKTI. Fiatı SS Krç. Ülkü Kitab Yurdu Ankara caddesl No. 72 YEDİGÜN de Mutlaka* Görünüz ! Günlerden çarşanıba... Kadıköyünde bir dostumu ziyarete gidiyorum. Ben Kadıköyünü severim. Yalnız Kadıköjiinü değll, bütün Anadolu yakasını, hattâ bütfln Asyayı severim. Üsküdarlı değil miyim ya!.. Neyse efendim, Köprüye vardık™ Vapur bekliyorum... Derken herkes csesli kutu» nun lâflarına kulak vermeye başladı. Mübarek biraz da hımhım.» Nihayet anladık ki bizim bineceğimiz vapur Galata rıhtımmdaki yeni iskeleye yanaşmıs.» Haydı koş oraya... Şuna buna çarp. Haîk da yolda duruyor. «Buradan belki yolcu şeçer> diye düşünen yok... Nihayet kapağı vapura atük. Ben orta salonu sevmem... Pek düğün evine benzer. Dibdoki «EndeTun> kısmını da tutmam... Herkeste birbirine: Aaa! Bu da mı buraya geldi? Artık oturacak yer kalmadı, der gibi bir istihfaf bakışı sezilir. Benim böyle şeye tahammüıüm yoktur. Onun için oraya gitmem ve yukarıya çıkarım. Ne yap?yım. gözüm yukarıda. Rıhümda koştuğum için vapura zaten nefes nefese gelmiştim. Merdiveni de o hızla çıktım... Şöyle bakındım... Her yer dolu. Az ilerledim... Aaa! Kimi gcr?era beğenirsiniz?.. Bizim çifte kumrular... Daha c'cğrusu çif'e Rızalar... (Eeyince Çifte Kcrimet, Çıftesaraylar, Çiftehavuılar bu on iyisi, çifte kavrulmuş, çifte vav hatırıma geldi.) Anladınız değil rai?.. Vasfi Rıza ve Necmi Rıza... Artık bu iki çocuk Karagözle Hacivad gibi bir şey oldu. Tiyatroda onlar, konserde onlar, vapurda onlar, tramvayda onlar, mevlidde onlar, kandilde onlar, bayramda onlar... Tabiî ister istemez bizira yazılara da giriyorlar. Nerelere girmezler ki.» Uzaktan el salladılar... Yanlanna vardım. Vasfi: Ayol, ne arıyorsun burada? dedi. Yer arıyorum. Onu biliyorum. Yeri neden arıyorsun? Oturmak için... Haa! Bak ben çadır kurmak için sandımdı. Amaan sen de... Bu herifle de konuşulmaz H... Ge! şöyle yanıraa... Necmi, ancık daraL Vasfi ağabeyciğim, ben bütçe miyim? Nasıl daralınm? Ve yerleştik. Merhaba!., Nereye? Biz Modaya gidiyoruz. Hangi Modaya? ModadaM Modey». Tevfik Ağabeye! Benden de selâm »Byleyin... Göreceğim geldi. Gene bir toplansak. ğışlasın. Efendim, ayalimden bana bir Ya! O da söylüyordo Okuyucu ev kaldı.^ var, ud var... Kanun lâzun... Vasfi, Necmi ile başka şey görüşürken Sen çakarsın kanundan.^ kadm sıkıştırdı: Yok canım, benim kanundan... Aa! Ayol lâf edlyonun. Dinlesene! Derken karsımızda oturan yaşlıca bir Lakırdı bu... Hallâc yeU değil. Ne biçim Öyle ama, bir gelin var, oğlumu o efendisiniz siz! kadıncağız Vasfiye sordu: kujkırtıyor. Oğlan evi aatarım diye korNecmi Rıza da Vasfiye: Aman evlâdnn, sen abukat mısm? kayor. Dinlesene Vasfi ağabey... Ne lâfa Hayır valide harnm. Satma! tutuyorsun beni? Nesin sen? Hicaza gitmek istiyorum, Vasfi lçerledl: Ben aktörüm.» Hah! Oğlanın hakkı var Syleyse. Mısırçarşısında mı? Hanım, ben kaîfa değiHm. Ev i«ln Hayır Tepebaşında. d«n anîamam. Öyle değil oğlum.» Dlnle. Ayol »en Kuzum evlâdım, Benim bir derdim var. Madem ki sen kanundan an ananm karnmda dokuz ay nasıl durdun? Ne bileyim ben? Bakahm dokuz ay lıyor muşsun, sana anlatayım. Hanım teyze, ben kanundan anla mı durdum? A, eksik doğmuş olmalı... Belll hamam. V Aman evlâdım, kurban olayım; ba& linden. Bak, burnu boyuna göre ne kaarkadaşların sen kanundan anlarsın de dar büyük! Necmi Rıza: diler. Gördün mü Vasfi ağabey... Ben s5y Sen onlara bakma teyze hanım. Onlar bir takım münasebetsiz adanılardır. leriın de büyüktür diye, bana kızarsın! Aaa! Neden öyle söylüyorsun yav Işte hanım teyze de büyük diyor. Vasfi yan yan baküktan ve kaşlarııu rum? Maşallah aslan gibi adamlar™ Hele şu kara gözlüye bak; üzüm gibi... kaldınp boynunu yana bükerek halile (Necmiye hitab ederek) Adm ne senin «lâhavle> çektikten sonra: Ne olmus eve, söyle bakalım valievlâdım? de? Necmi Rıza, hanım va'ide... Benim ayalimden bana yanm ev Btınun adı ne? (Vasfiyi gösterdi). kaldı... Yarısmı da öteki hissedarlardan Vasfi Rıza... aldım. Bana dönüp: Oh, güle gOle oturun teyze hanım! Hanım, gldecek yer bulamadm mı? Sen Senin adrn ne efendl? Neıede evlâdım?.. Içeride kiracı yaslı başlı kadınsın... Felek... Demek gitmiyeyim», A. hiç işitmedim. Adam adı mı bu? var. Ev Hocapaşada.. Camiin arkasmda. Yeri iyi. Bir de oğlum var.,. Öteki aya Gitme ya! Vasfi güldü: Yok canım.» Şey adı... Hâc adı.., limden. Günahı vebali boynuna... Dcmck ki Hani sinameki falan gibL.. Hanım teyze, sizin kaç ayalinlz var ben şimdi evi oğlanın üstüne etmiyeyim... (Vasfiye) Oğlutn aenin adın Sabri dı? Etme! tniydi? Benhn başımdan Ud nikâh geçti... Ama oğlan sünştınyor! Hayır, Vasfi... Ama Sabri de de Birinci kocarrdan bir oğlum var. Tut Pei sıkışırsan edersin. seniz yadırgamam. turdu, ille de bu evi bana ver diye. Kuzum evlâdım, bana kanunca söy Nur içirjde yatsın, benirn ayalimin Benim kimim kimsem yok, yapacağımı le: Oğlanın üstüne etmek masraflı olur adı da Sabri idi. Biraz da sana andı şaşırdım. mu? nrdı. Yalnız, taşa ölçelim, sağ fözü sön Ne şaşırıyorsun hanım? ADah ge Tabi! ferağ harcı alırlar. miiftü. Ama iki gözlülerden fazla gö cinden versin, yarın sen göz'.inü kapar Acaba kaç para? rürdü valÎEbi. . O vattıkça Allah sir ba sar ev zaten, oğluna kalacak değil mi? Epeyc» tu*ir. Ev kaç oiaii? SIZ KANITNDAN ANLARSII\IZ! Yazan: \Burhan Felek \ da arksnuzdakl yolcuya garsonun ge Buldum, erlfttlrdiği çay Necmlnin ensesine damlamış. <Hm. G^rsona çıkışryor: Vasfinm yüsrtl çül K9r tnüsOn herif!» Enseml haşladü: dın. Hay Allah raa Vasfl Ben sana naslanm demedim oteun vallde hanım. mi? Nerede? Affedersim bayım; mahsus yapma Oeblmdel dım. Ne münEs'bet! Gerdan sJJvasfl. olduo Necml Oeblndeld neî Bea odan var. Yüzünüze güller, taBilctçl geldl Onlannkinl nmbaladı, Biletkn», mam flç tan« bal&sı var, bir tanesi sa ben paso! dedkn. Kadm bulamaz: Amaan, neme lâzım banım benim lâtin halâ. Mutfağı var, gusülhanesl var, Hay Allah cezasını versin. Nereye senin biletin! sandık odası var, kömürlüğü var, odun koydum? Şimdi elimde Wl Acaba «ıra Aman evlâdım, n« olur, sen bir luğu var, bodrumu var, sarnıcı var, ta nın âltına mı düştü? (Vasfiye) Baksa görmü? geçirmiş adama benziyorsun; ne vanarası na evlâdım, alünda obnasın.» dersin, oğlanm üstüne edeyim mi, et Yetisir hanm.. Nerede evî Vasfl eğildi bakü; baskalan da bak miyeyün mi? Aa! Oğlum, söyledlm yal Hocapa tüan Hanım, benim ustüme varma da, şada... Şurada blr beyaz şey var™ O ol ne yaparsan yap! Illallah. Şimdi Kmslı Demek ki on be», yirmi bin llra masrn? dan nasıl döneceğız? eder. Gene bir iki bbı llra harc verir Değfl^ O değfl. Sen benim masrafımı çekers n ora. Bin. Blletçi uzaklaştu. Vasfl doğruldu. Ka da ialınz.» A! Etmem, vallahl de etmem, bil duı büetinl âramak üzere blr yere gitti. ^ Niçin? lâhl de etmem. Sen olsan eder misin? Biz iskeleye gelmişiz. Ben sana dal*m.» Necmi karıstı: Necmi Haydi Vasfi Ağabey, dedi. Ben havuz muyum? Vasfl Ayol, şey ncrede? Sen deryastn kuzıım, derya... Edeme» hanım teyae^, Şey nedir canım? Aman beyefendi, sığ yerleri vardır. Sen sus kara oğlatu. Lâfa kançma. Ayol benim el çantam... Ben kaç defa oturdum... ÎH Jdsiye blr lât Etenem öjieyse. içinde ne vardı? Ben kansten: O sırada uzaktan bir hanımm Vasfi Pijamam, dlş fırçam, braş... Ya oğîan tUtelerseî ye işaret etti^inj gördük. Nesesir desene şuna! Kalktı, gittı. On dakLka sonra yüzü Yaa! Boyu devrikin; evlâd değil U. Ne bileyim ben, neveser mi E ^ ;ülerek geldi: Gelinin »5züne uyuyor^ İçiyor içiyor, işte o! Çocukiar. vaziyeti kurtardım. Bir gelip berji sıkıştmyor. Nereye koydun? rrüteahhidin evine gidiyoruz. Kış vaz Bir akrabanız falan yok muî Onun Şuraya bıraktan gibi geliyor... De Heybelide otıırur... evine gidin, ğil mi Necmi? Ben dayanamadım: Allahtan başka kimsem yok. Vasfi ağabeyciğim, vallahi ben si Tah'.r.e tni var gene? Necmi hafifçe: zin elinizde çanta olduğuna bile dikkat Neden? Vasfi ağabey, slze gelsin, diye fı etmedimdl Üçümüz bir arada hangi eve sığasıldadı. Sen de âşık mısm nesin ayol... İçera birader? Kadmın kulağı saknuş, duydu: ride ohnasm? Önce oraya oturduktu. Niçin? Aman evlâdım, sen btr helâl sflt Glttik, aradık. Koydunsa bul. E, sen aktör, bu şantör, ben.» emmla adam... Garson geldi: Bir ka'iîn. arkamdan seslendi: Necml hep karışıyor: Ne arıyorsunuz bayım? Mün'.ör (Ya'ancı demek>. Vallde hanım, o Inek sutile beslen Oğlum, şurada bir çanta vardı da.. Dönüp baktım, taleber^den Nilüfer. mistir; ben de Nestele.M Aa! Ayol vapur kalkmış... Tuuu! Ha; Han^imız? dedim ama lıak verdım. Sen sus.» Her şeye karışma. Sen Allah». Guya kıza bir HIIKI Scvaiıatnaraesı heonun sütninesi miydin? (Vasfiye) Aman Allah cnüstahakkım versin Vasfi!. üye e.iecektüı KaQmtdan kovmaya *vayavrum, istersen yarısuıı senin üstüne kuzum bu vapur nereye gidiyor? :it yok ki... edeyim... Tek şufc«7rWoğlan». Kmalıya.» Necml muttasıl takılıyor: Hah... Gördün mü vaptığınıl Ve o eünden sonra Heybelide herkes Vasfi ağabey... Etsin ne olur? Fazla E, benim çantim... Aaa! Gördün mii oırbiıine: mal göz çıkarmaz ya! Hocapaşa... lr kere, Hacı Bekirde unuttum».. Ilay Ne vdkitti? dive sordııklan znTian: Sus Necml, şimdi haşlarım. (Kadı sersem hav... Müteahhidin evi; de cümbüş o)duna) Hanımcığım, sen.» Vasfi Bey ağabey, bana mı söylü tu gergden evveldi... diye cevab vejiyor. Tam o sırada Necmi Rızada bir feryad: orsun? larmıs. Ay, yandım... Dikkat etsene ayol! Hayır. kendim» söylüytjrum, O gün bugün. ben o adaya ayak basMosele şu: Biz lâfa daldığımız siraO sırada ihtiyar kadın çıkageldi: mıyorum. Hele Vasfj Üe». B. FELEK

Bu sayıdan diğer sayfalar: