18 Mayıs 1947 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

18 Mayıs 1947 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

FEJVMİ[ BAMİSLER metll ve elzem mallarm lthallne tahsls etmefc lmkânını bulabüeoeğtmladir. Büjük bir memnuniyetie haber aldığınuza göra. heyetimlz bu yenl fabrlkanın lmal edecegi makinelerin patentieruı: büe satin almakla meşgruIdUr. Demek kı memleketimlzde hükum süren kopyacılık zihnlyetl yenilmis bulunuyor. Artık, içletme tecrübesine sahib olınayan mühaıdislerimiîe bir motör nü Ekonomi Bakanlığının yeni inşaatı teşmunesi veya bir tezgâh gösterilerek cişte şunun aynmı yapınız> denraiyecek ve vik ve ötedenberi görülen çimento sımühendislerimiz de sanayi m€"mlekot kıntısmı ve çimento karaborsasmı önleIsrinin yarım asurlık tecrübe ve tetkik mek maksadile aldığı tedıbirler iyi netice lerle eld« ettikleri muvaffakıy€'tli r.e vermemiştir. Umumiyetle çimento tevzi tioeleri elde etmeğe boşuna gayret sar eden fabrikalann istibJtak sahiblerine çlmentoyu tesbit editen tarihte vermedikfedip, kendilerini harcamıyacaklar. lmal edilecek bir makinenin <Pa leri göriUmekticdir. Bazı resml daireler, t«nt> i uygun btr ücret mukabllinde sa çimento alamadıklarını ileri »ürerek mütm alındığı zaman o makinenin ima him olan inşaatı durdurmak zorunda lâtı hususunda bilinmesi lâzım oian her kaldıklarını belirtmişl«rdir. Bölge Ekopey en ufak teferrüatma kadar öğreni nomi Müdürlüğü tevzi sisteminin faydalı lir. Bu sayede her imalâtta karşılaşılan olabilmesi lçin gereken tedbirkrl ahnak kaçuuhnası imkânsız Anza ve hatalan. üzere te»ebbüse geçmiştir. asgarî bir hadde indirmek ve m^mulü o deıece yüksek bir kaliteye çıkarmak Atatürkün mulâjı imkânı sağlanmi} olur. Güıel Sanatlar Akademlsl profesörlerlnden Böyle sağlam esaslara dayanarak gi I.eykeltırag Kenan Yontunç tarafından yapırişilecek bir imalâtm, yerli mamulün lah AtatürkOn tfrkuitten mulâ]ı Devlet Anıtdüşmüş kredisini yükselteceği gibl, bu lar Jürlsl Urafından takdirle karîilanmıjtır. Kenan Yontunç Akademidekl talebelerlle muduruma ulaşmanuı Türkiyenin sanayi lâjı kalıblara dökm«Je bajlamıjtır. tarihinin dönüm noktasinı teşkil odeeeğini, bilvük bir inçirah duyarak söy Amerikaya sefer yapacak gemilerimîz Ulaştırma Bakanlığı Aır.erikadan yeni alliyebiliriz. £muz jıleplerden birinin her ay Amerikava 2 Munferid konstrüksyonlar: Ku sefer yapmasma karar vermıştir. Denızyolları rulacak olan bu makine fabrikasmın Idaresl navlunun Türk llrası üzerinden «hserl knalâtmdan başka bir de rnemle nacağını blldirmektedlr. tlk vapurun haziketimizin hususî ve munferid ihtivvc ran ayında gitmMİ muhtemeldlr. lannı karşılıyabilecek pek çok konstrüksTorlk akını başladı yonlan da muvaffakıyeü» başarabilDun Bahkhaneye 50 ton torik balıjı getimesd keyfiyeü mühinklir. rilmlştir. Torikler daha ziyade îtaljraya tnpMeselâ resmî veya hususî bir teşek tan kilosu 6070 kunjftan Ihrae edilmektedir. Tanıştna çayı kül, herhangi bir fabTİka kurmağa kafik baJn^t* g»yet maiul gözüken bu rar vermiç olunca, yeni makine fabriBeyoghı Znci erkek ortaokuiu aile birllği düşünoe ve arzulann hepslnin tek bir kasının konstrüksyon bürosu, kurula atlınfl Unyon Frmnsez salontmda bir tanışma fabrika taraîmdan gerçekleştirilmeslnln cak, yeni fabrika için lâzım olan ma çayı tertlb edılmi) ve İyi blr vakıt geçirılünkaru olmadıgı meydandadır. Üstelik kinelerin plânlarını iiızar ve bunları mi;tir. Darü^şafaka salonunda verilen muayyen öpte seri lmalftt yapacak bir Avrupa ile rekabet edebilir bir fiatla fataikanın hususl bir çok maJdneler ve memleketünizde en kısa bir zamanda müsamere tertlbatlarîa teçhlz edilmesl lcab eder imal ve bu fabrikanın montaj ve tecrüFatih 15 inc! ilkokul ögrencilerl tarafından kl, bunlar ancak bir üp maklne veya be prodüksyonunu decruhde ederek ı? dun Dariışjafaka salonunda «Kulkedisi^ Isimli ftlettnfanaJtadehlzmet görebillrler. Me ler bir vaziyette sahibine teslvm ede bir temsil verilmljtir. Okulaile blrlijl çalışmalarınm mt'sbet bir neticesi olan bu temeela ege lmal edecek bir fabrikanın ma bileoektir. sılde. ilkokul oğrencilerl bıı\ajc bir muvafklne ve torübatınm yüzde seksenl Boylelikle her «ene birkaç yeni fab fakıyet kazanmıjlardır. Okul başo^etmenl .ancak ege ünaUnde kuIlanılaMUrler ve rika doğurabilecek bir durumda olan Tevfik Maralın tiikennıez gayretteri kilçüklcrin verdigl temsıll bir baçarı hailne getirmlj başka hiç bir Imalata yaramazlar. i böyle bir teşekkül, serbest meslek er ve dejerli ses saııatkârımız Mustafa Çağlann Bu vaziyeti aydınlattıktan sonra bir j babının meınlekette imal edemediği bir da bu gösteriye iştiraki herkesi derın bir «Allgemeine Masclılnen Pabrik» tlpi çok kalıb, dişli çark, âlet v.s. ihtiyac'ıa mcmruııı; et içinde bırakmıgtır. umuml maklne fabrikasının hususiyet rmı kolajlıkla ve müsaid fiatlarla kar7 sene evvel Beşiktaşta işlenen tertni belirtelim: şılıvabilecektir. cinayetin davasına başlanıyor Her 1leri gelen sanayl memleketlerl Memleketimizin en büyük bir hoşlu7 sene evvel Beşiktaşta Ihlamur mahalleIrlll îjfakh bir çok böyle fabrıkalara sağunu dolduracak ve çok büyük feda sinde Yıldız caddesınde blr cnayet islenmi? hitx3irler. Bu fabrikalar o memleketlekârhklar pahasına vücud bulabilecek Mehmed Tellı adında bir ihtıyar, yalnızbarlu makine sanaylinin çeMrdegıni teşkil olan böyle bir fabrikanın her türlil t<4ı ;ına ottırduKU evınde, Burhaııeddin isnıinde ed«rler ve ancak bu üp fabrikalann g«"nc nar.'fıiJan paraMnn tamaan oldülikeden masun, emin bir yere inşa edil bir nılmııştıı. Bu cinayet: mi^teakıb en kuçuk mevcudiyetleri sayesindedlr kı yeni yenl n.esinin ehemrtıiyeti aşikârdır. bir iz bile bırakmadan ortalardan kaybolan sanayi şubelerl ve yenl teslsler o memBu harb yıllarınca hava tehlikesi art ve niha>et Kahlreye kaçtığı anlaşılan Burleketlerde doğabllmektedir. tıkça, fabrikalan topragın içine yerleş haneddin bundan 6 ay evvel orada yakalanBu öp maklne sanayii fabrlkasının. nıış, iadei mucrimin mukavelenamesi fioörmek temajü!ü de artmış, atom bom ıeğince şehrhnize £etirllmi5ti. Savcıhk taramemleketimlade ba^aracagı ödevler başj basmm keçfinden sonra bu artık bir fmdan tevkif edıldikten scira 3 uneu Sorgu lıca ilddir: Yargtçlığına teslim edilen Burhaneddin hakzaruret olm'uştur. 1> Seri imalat: Memleketimlaie pek Bizim makine ganayiimirin nüvesini kındnki cinayet tahkıkatı uzun suren bir C»k kullanılan ve imalleri nisbeten basorujtunna »afhasınc'.an sonra sona teşkil edecek olan bu teşekkülün eski araştıııp crnıiş. desya Birinci Ağırceza Mahkemesine sit ve kolay olup fazla spesyal tezgâhusullern uyarak toprağın üzerine mi tevdi edilmistir. Beji'rtaş clnayeti faill Ajırlara lüzum göstermiyen, ufak çapta bayoksa modern telakkiye binaen kaya ce7a RLihkemesine otum cez.ısına çarptırılsit Dizel motörierl, gazojsnler, mekanlk ların içine ml oturtulmasının doğru ması ta'eb ve kararlle verılmıştir. Bu esrarlı dcferıma tczgahlan v*. gibl makinelerl hâdises.nirı >argılanmasına onumuzolduğu münakaşasmı ikin<d makaleme cina;.et üekı haftalar içinde Birinci A£ırcezada ba;muntazam serlVerle bnal edilmelerlnden bırakıyorum. lanacaktır. memleket bir çok bakımdan Isttfade eYükse'k mühevdis decektir. Maslaktaki cinayetin davası Ş.O. Bir defa Tttrkiyede haklkl ve rasyoBundan 4 ay ewel Maslakta bir gazlnoda nel bir lmalftt başlamış olacak, TUrk bir cinayet olmu;. Mehmed R*>=ad adında bir tvıccar garson Hıln i tarafından bıçaklan3rak mühendislerl tamircilikten kurtulup Ui HİKMET BALKAYA oldıırülmüştvi. Dun Birinci Ağırceza Mahkedefa büyük çapta konstrüksyon probmesınde bu cinayet davasının duruşmasma ile lemlerile karşılaşıp olgunlaşma tmkanını aevam edilmiş, bazı çahidler dinlenmijtir. Bu P. Üstğ. İHSAN SERT kazanmış olacalftardır. Menüeket dahişahidlerden bir kısnıı, Mehmed Rejadla araNişanlandılar, larmda çıkan bir tartı$ma sırasmda tüccalinde, böyle bir laıalatın doguracagı harın garson HiUnl tarafından öldüruldüğünü rekretin iktısadl faydalanndan bW da Adapazar, 17 5 947 gordıık'.erlnl föylemıslerdir. Duruşnı?r.ın defVa blnlerce llralık dövlzimlzi, daha kıyvamı tetkik için bir başka giin» bırpt'im ştır. Memleketimizde yenl ve kudretli bir makine senayiinln vilcude get.irilm.esi takarrür etmlş ve tatbikata da geçilmekte olduğunu gazetsier yazmaktadır. Valanımızın sanayi sahasırKia en büvük boşluğunu dokiuracak olan böyle bir nıakine fabrikasının kurulmasmdan ne gibı faydalar eMe edileceğl Ha.>imvifl umuml efkân bir derece daha aydırüatmağı faydah görliyormn. Bir çok kimseler, henüz toplul&ne yapılamazken, milyonlar sarfiie koskoca bir makine sanayiinin kurulmasnı abes bulmakta ve bunu devletçlligin yanlış bir tezahürü olarak vasıflarKtırmaktadırlar. Bu düşünce satht görüşle dogru glbi gözükmekte ise de, Işin mahiyeti tetklk edjilnce nvakine sanayii taşebbüsünün memleket iküsadlyatı lçin ne kadar eltem v« faydah oldugu derhal anlaşüır. Ankara civarında kurulmaa kararlaştırümıs olam maklne fabrikasınin nlbat plânlannı lhzar etmek ve bunu kurabilecek en uygun ecnetn müesseseyi seçmek içdn bir heyetlmts Amerikadan avdet etmek uaere lmlş. • Kurulacalc bu ilk büyük fabrika. bütün TUrk maklne sanaynrun temellni teşkil edecek v« Almanların «Alîgemeine MasohinenFaterik» dlya laimlendlrdlfclerl her çeşld maklneyi tmal edebileoek, Wr fftbrika olacagı anlaşümaitadır. MemJekeUınizde bir mailne îabrKca» kurulacagun duyan mütef ekfclrler, maralekettmtein en çok lhtlyacı bulundugu ve cn facda Ithal ettlgi maklne ve tefcnDc oletlertn bu f&brika tar&fiodan yapüman leab ettlglnl Uerl sürüp bu mevzuu müdafaa etmefcte ve bu fabrtkanın muhakkak toma tezgahı, ege, motör, igne. vs. yapabllecek lktldarâa bulunmuanı Seiıir haberleri Komedi ile trajedi ımızın yenı Çiıtıento darlığı sanayii devam ediyor konuşuyor Alınan tedbirler müsbet bir netice vermedi Komcdi Bu fânî dünyada olup bitenl«r« gülüp geçtnek varken senin yüzün hiç gulmüyor, Sophocledenberi ömrün hep facialar içinde geçiyor. Trajedi Onu ben de biiiyorum anıa, dünya felâketlerle, musibetlerle dolu. Bımlara sadeoe gülüp geçmek yajamayı güiünç bulmak, gülunç görmek olmaz mı? Kaldı ki yaralan sen de gösteriyor, yalnız merhem sürmüyorsun. Koraedi Onların güiünç değil ama komik taraflarını görüyorum. Arada çok büyuk fark var. Başkalarını kendilerine güldüreoek bir hale düşmeyi kira istgr ki felâkctten olduğu kadar bundan da sakınmasın, Izzetinefis çok tatlı ve alıngan bir duygu. Onun kırılması korkusu bir aşı kadar müessir. Yaraya merhem sürnrektense onun açılmamasma çalışıyorum. Trajedi Hayatın binbtr yüzü var. Üstü var, altı var. Var oğlu var. DerinleTe gidildikçe ciddiyetle yüzyiıre gelıjmemek kabil değil. Bir çadırm içıne girmek başka, etra/ında dolanmak başka. Bana öyle geliyor ki derinlere ?ıtmekten ziyadc dokunup geçmekten ho§lanıyorsun. Komedi Biıaz da soğukkanlı ol mak lâzım hep içim içime girerse ne yapayım? Trajedi Gözyaşlarını unutmu} gibi söylüyorsun? Komedi Onları tekrar akıtmağa mı çalışalan. Üzüntülerıno acıyorum. Trajedi Gene flstten düşünüyor, derinlere gitmek istemiyorsun, Oltiu ğun yerde kaL Belki de neşeni kaybedersin. Komedi Bunları söylemekle beni küçümsemek mi istiyorsun? Trajedi Aklımdan blle geçmez. Yalnız kendi dünyamla meşgulüm ve yalnız onu anlatmak istiyorum. Dinlen.ek lutfunde bulunursan memnun o lurum. Bu vesile ile de kendimi ve seni daha iyi anlıyacak gıbi açılacağuaı sanıyorum. Komedi Ciddiyetin bu samimiyetinden de belli. Devam ettirirsen çok memnun olurum. Trajedi Benim sanatım ilk büjok şöhretini Sophocle'den alır. Onun bütün trajedütTİnde hjkim olan kaderin iradesidir ve bundan üstün bir irade o'madığı gibi aman bilmez bir lradedir. Komedi Tann lradesine benziyen bir irade değil mi bu? Trajedi Hayır, sadece adaletin bir tecellisidir ki ihtiraslarına mağlub olanlara karşı kâhin tarafından bildirilir ve koro tarafından bir melodi halinde hep bir ağızdan okunur. İhtirasm döktürdüğü gözyaşlarını aman bilmez bu rmıhteşem avazelerin beşareti sUer: Antigone'de gördüğiin gibi. Bu, ayni zamanda hikmetin bir sesidir. Komedi Hatırladım. Kaderle temsil edilen bu şaşmaz adalet karfismda ona teslim olarak sükun bulmamak kabil değil. Ayni sükun ve teslimiyeti onların heykellericde de görüyoruz. En büyük azab ve ıztırablar İçinde bile vakar ve sükunet içindeler. Yalnız bu kader pek haşin, çok korkunç değil mi? Trajedi Evet, burada cineyt de csza da şaşmaz bir kaderin elinde adaletin muüak tecellisile bir taraftan hak tanmıyor ama, haksızlığın da mukadder cîması ye'se, tevekküle götıirüyor. Evet, çok korkunç bir adalet. Yalnız unutma ki zaman] a beraber ben d« değişiyo rum. CUMHURİÜET 18 Mayıs HEM NAL1NA MIH1NA İngiliz Başbakanmın bahtiyarlığı O ngiiiz Ba^bakaoı Mr. AtUee, Londrajj us. bulunan milletvekiUeri heyeti U şcrefine Avam Kamarası başkant tarafından verilen ıtrafetten Mnra bir nutuk söylemiş ve bu arada, Birinci Dünya Harbinden bahsederek föyle de€ îngüteıe İle Tfirkiye arasındaki münasebeUer çok eakidir. Ancak zamaa zaman bu münasebetlere halei gelmiştlr. Son lhlâle ugradıgı zaman da benim silâh altında bulunduğum devreyeisabet etmlşür. Maamaflh Geliboluda ve Galiçyada bulunuşum Türk mllletinia büyük faziletlerini tanunama vesile 61muştur. Bundan dolayı bahtlyanm.» İnfyliz Bafbakanınm bu sözleri bana, Biriuci Dunya Harbinde Türklerle harheden Müttefik ordulanna mensub komutanlann, snbaylann, erlerin ekserisini okudn|mn ve bir kısmını da kendilerinden dinlediüın hatıralarmı ve Türk askerlerl hakkındakt düşüncelerinl h«Urlattı. Tbrk askeri, kahramanca, merdoe, clvanmerdce dövüşiir. Kahbelik Mehmedcifin ruhnnda yoktur. 1M2 de Londrad» bir mafmsadaa bir aeyahat terlifl alıyordnm. Satıs memnru yüzüme dikkatU dikkatli baktiktan sonra. Siz Türksünüz degfl mi? diye sordn. Evet, nereden bildiniz? Gazetelerde resminiüi gordüm. Ben. Birinci Dünya Harbi içinde, 29 uncu İngiliı piyade tümeninde çavnş olarak bulundum ve Türklerle harb ettim. Sonradan Balkan cephesinde Buljrarlar va Almanlarla da çarpıştım. Birbirimiıe ölüm yağdırdığınnz, sungüleşti|imiz Türku, er meydanında sevdim. Buigarlarla Almanlardan ise sadece nefret ederim. Adamcsğu istediğim terligi de, İngilia soğukkanbüğını da unutmuş, heyecanla aDİatıyordn: Türkleri sevdim. Çünkti hakikaten çok erkekçe, Insanca ve centiimence savaşiyorlardı. Onların hiç bir yar&lınu>ı güngiüediklerini gönnedim. Adam, en güzel terliği gidlp depodan eetirdi. Sonra, ibtljacun varsa, bir kag çift ince yün çorab aimamı, harbden evvei yaptlmış olan bn çorablan arttk eski fiatlarla bnlamıyacağunı söyledL Tekrar tekrar eHmi stktı. Kırk dost gibi ayrıldık, 1935 te Hamburg'dan Beriine trendc bir adam beninıle başlaöı. Kcndini bir tngilia gazetesinin muhabiri olarak takdim etti. Benim da Türk g?z:tectsi olduğumu ö^renince, lamştıgimıza çck memnun oldntn, dedi. Ben 1915 te Geliboluda Türkier* karşı harb ettim ve Türkleri sevmegi orada ö^rendlm. Malısns şöyle dedlm: Savaş meydanmda blrblrinl öldüren mnhariblerin orada sevişmeği ö%renmeleri garib değil mi? Hayır degil, dedi. Çünkti bir çok yüksek meziyetleri, böyle ölüm karşısında, daha iyi tee*III ediyor. Bir misal «öyllyeyim: Bir bataryamu, Kızılhaç işaretli bir sahra hastanesinln yanında mevzi alnuştı. Oradan Türklera atej yağdınyordu. Türk bataryalan bizim ateşimlze pekâlâ mukabele edebilirlerdi. Bazı mermller yanlışlıkla has» taneye dâşerse kabahat, onların deîil. M zim batarya kumandanınmdı. Türk komntaru, yaralüan vnrmak endişesile asla ate? açtırmadı ve bize şn haberi gönderdi: «Lutı'en bataryanızı, hastanenin y*nından uzaklaştmnız. yaraldannızı ye« ni bir ölüm tehlikesine maruz bırakmak isiemİTorum.» Itu merdce teklif üzerine bataryamn yerinl de&işîirdi. İşte Türiderin bn ve bunnn gibi insanca, civanmerdce hareketleridir M bana, yalnız bana de|il, Türklerle harb eden bütün İngiliz, FranSM ve Avnstralya askerlerine onlan sevdirdl Evet, Türk, sava; meydanlannda, ezelî ve ebedi kahramsnlıgını deAttlee'nln sölsditi gibi, büytik fazilellerini de gösterir. Diyalog | Mustafa Sehib Tunc Komedi Bilmez miyim. Ben de onunla beraber yürüyorum. Trajedi Euripide'de beni de daha yumuşamış bulacaksm. Cinayeti yap tıran kader artık eski kader gibi şahsî hiçbir alâkası olmadan takdir eden bir kader değil, ihtirasları olan bir kaderdir. Nasıl ki ilhamını bir eftaneden aldığım trajedirade Phedre'i kendini nedametle boğmağa mahkum eden alçak ve canlı bir düşmandır. Komedi Birinde dehşet, birinde acıma öyle mi. Çok meraklı bir macora. Devam et. Trajedi Daha sonra Eschyle'le bunları da aştım, <zincire vurulmuş Prom.'fhce» trajedi=inde gokten çalan Promethee'nin bir kurtarıcı bekledi^ini görih3İ:n. Kaza ve kader de artık mutlak olmaktan çıkmıştır. Komedi Ne diyorsun? Mütevekkil insan baş kaldırıyor öy'e mi? Trajedi Evet, öyle oldu Hayati da seninle biriikte görmeğe ba>.ladım, şimdi hem gülüyor, hem ağlıyorum. Komedi Buna çok sevındim. Trajedi Ya, Shakespeare'in eline düştüm. Artık alabildiğipe gidiyorum Kendime hâkim değilim. Vak'alar, tetesadüfler nereye sürüklerse oraya gidiyorum. Bir dünya kurmak iâtiyorum, fakat nasü idare edecc'ğimi bilmiyorum. Kurar gibi olduğum dünyalar da başıma yıkıhyor. Yeisten, tevekkülden uzaklaştım ama, şimdi de bajım dönü yor, çıldıracak gibi oluyorum. Nereden ^elip nereye gittiğirci bümiyorum. Şa=ılacak blr rah ressamı, ahval ve ılcalara boyun eğmiş hulya ile temaşacı bir feylesof olduğumu, insanın hiçliğini ortaya atmak cesaretini gösterdiğimi söylüyorlar. Komedi Beni de tasasulığa, gülnıeye jfötüren bu hiçliği duymak mıdır dersin? Trajeâi Bilmis'orum ama, bfnim içlm duruln ak nedir bilmiyor. Hamlet'de ne yaptığımı, ne ist«?diç.mi ben Yazan: Prof. de bümiyorum. B iibaşlı müaekkidier bu faciaya bir mâna veremiyorlar, yap tıkları tahminler de birbirine nd, Şim di de kendimden korkuyorum. Sakın yeisten sonra çılgınlığa gidiyor olmı yayun?., Komedi Tutunacak sabit ve ebedl bir şey kalmadıktan; gönüller boşaldıktan sonra benfan gibi gülüp geçmezsen başdönmesinden bllmem nasıl kurtulabilirsin. Trpjedi Insan kafası durmuyor ki, Şimdı de kendi kaderini istediği gibi yaratmakta tamamile hür olduğuna inanmak sevdası peşinde. Komedi Bir kutubden öbür kutbe gitmek öyle mi?.. Trajedi Ne yapmalı ki? Ateşi gökten çalan Promethee, şimdi de kendi iradesinin boyunu ölçmek istiyor. Komedi Dramın hakikl akıbetini bu irade mi tayin edecek dersin? Trajedi fcSikbali bilemem ama, akıbeti kaderde, tesadüfte, hiçlikte aramak tecrübelerinden sonra bekîenen hakikî akıbet en genij mânasile kökleşmiş bir adalet olsa gerek. Mahzun güzelliğin yüzü de belki onun kucağında güleeek. Komedi O vakit ben de utandırmak için olmaktan ziyade neşe vermek için mi gülcceğim dersin? Trajedi Gönüller hel« bir «evgi ile dolsun da. M. Şekib TUNC TEŞEKKÜR Muhtelif hastanelerde lkl ameliyat diglm halde kapattıramadıgım kolon transevers tümöründen ilerl gelen fUtül »ter coralı lsabetli müdahaleslle kspatmaya muvaffak olmak «uretile yıllardanberl çektigim müz'lc ve ıstırablı derdden kurtararak taze bir hayata kavuşturan Cerrahpaşa Hastanesi değeru operatörlerinden doçent Dr. Hazım Bumlne minnft ve »ukranlarımı arzederim. Haetanede kaldıjım müddetçe yakın alâkalarım gördııgıira ha^asistan Ûr. Sbni Ersekle asi«tan doktorlar Zeyyad Pınar, Nihad Dorken, Faiui Eskiyerli ve bajhemşire Vesile Akkuma tfşekl:ııru borc bilirim. Çorum P.T T. Müdürü Fazıl Başer Üniversitede yabancı dil meselesi I l\ & İNGİLIZ O İ Ş M A C U N U N U B U U I U IRSİ HM H6RVEROE Ben blr arajık İ8tanbuMan k&ybolmaştum. O«zetelerde pek farkedilmemiştir ama ahpablanm beni Ankara<la sandıydılar. Hat tft Ankaraya dalr yaa da yazmıştım, tek beni orada sansıniar diye. Şimdi bu l&fı unutmayın. Kadm kaçırmak istiyenler tevkif edildi Beyoğlundan bindiklerl bir otomobille t»tinyeye giden Melâhat ve Aysel adlarındaki kadınların yolunu keserek bunları zorla kırlara kaçırmak teşebbusunde bulunurken rabıta tarafından yakalanan Cıhad ve Yaşar isimlerindeki gencler Adliyeye teslim edilmişler ve tevkif olunmuşlardır. Şu lisan meselesine bir kolaykk b;;!mah, yoksa hapı juttuk! Akhn varsa Bevoğhında pansiyoner ol. lisan mütehassısı olursun! Paviyona gitmi§tlk. Onlar da çogaldı. Hanglsıne? Gazinonun paviyonuna, Yanımda Lezzet ve çıfte Rizalar. Beni onlar götürüyoılar. Ben gideınlyorum. Utanıyorum efendim. Içeri girince herkes bana bakıyor gibi geliyor. Heîe hanımlarm bak;;l'n. Kirp^srini kırpa kırpa, gözienni kurşunl kapaklarının altından suze süzc Zorîadılar.. glttlaı. Böyle tanınmiş adaml&ıia bir yere £İ:mek Köprübaşında göbei atmaya benzeı. Hep gözler onUırın üstünde. Birl malum, birl meşhar, Doi mahcub. Ben arlcaıarından girdim Bir masaya fijınd'k. Selâmîar, melânalar. Berice r.ir kalabahk masa! Bir koca. istağfiıı:iİ8h. iki koca, bir kan Bir kan koca, bır k^ca kan. Bir kucak kan, biı kara kııcak. Lfttard.mın ayan bozıiîdu, afıederfıniz. Bır kadın, iki crieek. Blr çift. Bir ihtiy3r kadm, Blr de birbirine pek yakın iki kimne. Onlan anlatmak istcâım! Garson... Ismarladılar, ben portakal sıryu Içiycn.m. Hem keyif veriyor, hem midemi bTzmuyor. Bardaklar geldi. Blr num3ialı Rı?,a benim bardağa baktı. Fszla kaçırma! Sonra bSz senl ne yaparız? diye alsy ederken, dizinl dızinin üstune atacakmış, Masa ürtüsü bacagına doîtşmış. Sagıru solunun üstüue aşırrrkrn b:?ı:n bardaklar harekete geçtüer. Een llır.onf.t'.7i ustüme giydün. Euj Allahi Ayol.. Burası oamam olmus. Gusul abciesti alıyorlar. Ben, aoraki gülümsedim. Ne kadar «dleek. az sonra pmtelcn etime yapışmeya başladı Aman slnlr vallahi. Bu hen.g5.me sırasrnda tabil herkes bise baktı. Zatcn bakacak yer aray«jrlar. Artık ben de ca.nımı dlşlme aldım. Eirafa cesaretle bakarken.. vay kalttvk Burada hal Dehşetli heyecanlandım İki numaralı Rıza farkına vardı. Beyefendi! Slzde blr hal var. Vallahi beyeîendlciğim ben de böyle yer lerde sıkılıyorum. B&şımda blr agn.. ne olur, beyefendlciğim blr gün beraber.. Ben ah tarafını dlnllyemedim. Garsonu çağırdım: Şu köşedıekl masada oturan kim? Muterl. Demek Dr. Tamsoy'un kllnlğlnde BÜiyorum, müşteri olduğunu değüsJrıiz? Tramvay biletçısi değil yal Kimdır? Yanındakı erkeğe dönerek: Sefe soracayiml Beni her halde birlne benzetlyorGitti geldi: lar, dedi. Herlf de: Bu, efendim Arnavuddur. Yanılıyorsunuz, gfirdUnÜB ya. Fazla ısrara lüaoım yokl Eyy~ Arnavuddur. Blr zengin adam. Ama Ben: adını bilmiyorum. Tuhaf çeyl Bu kadar müşabehet Iş kötü. Herif Amavud. Çeker taban olur. Affedersiniz.. ama her halde: ea>ı.. Değil mi, mesclâ? Beade de çak: Bu sefer' herif parladı; bıçağı bile yok. Olsa da ne yapacağım? YanİLştır dedlk blre kuzuml Hâla Bu sefer bir numaralı Rıza, etrafa laf honuşursun! atmaktan bir an feragat edip: Evet ama bakalım.. Saaa ne oluyor yahu? Garsona bir tş azacaktı. Bizlmkiler geldiler; Lezzet şey mi ısmarladın?. boyuııa bakmadan: Hayır ,blr mesele var da. Ne oluyor yahu! Oel bakalım, diye Ns meselesi? beni çekerken: Şimdi görürsün, dedlm, kalktım. Öteklne de: Merdivece doğru gidip biraz dolaştıktan B^yefendi, siz de biraz yava? konugelirken, bühassa o masamn ö şun. O adam sizin blldiğiııiz giM.. ı peçtim ve hanımı sel&mladım. F a h n diye azarlar gibl konuştu. Araandık. Yerlmize oturdum. Blr numarahanımefendi? diye aor h Rıza: dum. Ayol ne oldu? Ne diye herifln m» Teşekkür ederim. sasma gittin? Senlnle artık blr yere glKocası kanştı l&fademiyeceğlz, herif portakal suyu İle B?yefendl klmdlr? sarhoş oldu. Ötekinin berikinln masa TSEiınıyorum, yanlışhk olacak? sına sarkıntılık ediyor ayol. Bu sefer laf bana düştU: Ben fcsşımı, boynumun mihverl etra Hanımefendi, gene hastabakıcıhgı fmda lkl tarafa döndtlre döndtlre lâ3.ıpıyor musunuz? havla çekiyordum. Kadm kız&rdı, bozardu İş; uzatmamak lçin başka l&kırdıl&ı Yacıhyorsunuz efendim I Ben has karıştırdılar. Biraz sonra da o masada labskır.sı falan değilim. .an koca kaltap glttller. Gldlnce ben A<î»n bu söelerden biraa daha mtls aslanlaştım. terth görüncü. Yahn, ne diye beni tuttunuz. Blr E«r haîde hanımın finglrtül oldugun numaralı Rıza: c'an ştipheli olmah kl er.kı sıkı benim Klm senl tuttu bel Blz herifi tutkl:n oldugumu sormuştu. Kadının ceva uk kl senl pataklamasın diye! bı beni de biraz şaşırttı, ama dudagının Or.a büsbütün lçerledim. yamndakl ben ve unuuılmıyacak göz Beni pataklayacak herif daha nüleri çüphfml derhal sildl. Ben ısrar et fu« tezkeresi almada.. falan diye bir lâf tim. da ona ettim. H A STA BA KICI! . Yazan: Burhan Felek Ulan, dedi. Ağzımızın tadını ksçırma! Anlat şunu, ne oldu? Burada olmaz. Olur. Olmaz Olur be!. Şimdi bağırırım vallahi. Sıkılmıyor ki.. Herkes bize bakıyor. Ben sindim.» Bağırmaym. şimdi bırakır giderim. Gidemezsin ya!. Biz seni angaje ettik kuzum. Hem sen, konsumas>Ton yapıyorsun nasıl gidersin? Leblebiye söylerim. Pekl.. dedim.. ve biraz sonra bu için aslını anlattım. Isterseniz siz de dinleyin... c Efendim, bundan bir ay kadar Uyandığım zaman kendimi bir vaew*l bir gün bidm eve temiz pâk gi takta buldum. Sade bir oda.. Doğruluryinmiş bir şoför geldi. «Sızi aşağıda ken bir ses: arabada bekliyorlar» dedi. Ben sordum: t Yanlıj olmasm!» € Hayır beyim. Burhan Felek...» «Tamam. Ama ben daha giyinmedim... Yukan çıkmazlar mı? Hem nerey» gideceğiz?» ^ Vallahi bilmiyorum» dedi. Uzatmıyalrm.. Giyindim, indim. Brr husust otomobil. Içeri baktun. Orta halli bir adam. Hemen arabadan indi. € Efendim zatıâliniü Belediyeden bekllyorlar. Bendenize tenblh ettiler. Bir içtima varmış.. « Ne içtimaı acaba? Muhtar Bey mi gönderdi?.» «Evet efendim>. Bindik.. Yola düftük.. « Sigara takdim edeyim mi?» < îçmem, tefekkur ederim.» « Bir şeker takdim edeyim.» Cebinden çıkardığı kâgıddan bir feker verdi. Aldık.. Alafranga bir şeker. Acayib kokulu.. Derken beni bir aksırıktır tuttu.. < Pencereyi kapatalım, üşüdünüz galiba.» < Evet, kapasak iyi olur» Gene gidiyoruz Unkapanı köprüsünu geçerken motörde bir kaç öksürük oldu.. Yürüdük. Unkapanına geldik.. Oksurükler tevali ediyor. Kemerleri zor tuttuk. Şoför arabayı yan tarafa çevirdi. c Affedersiniz, dedi, biraı motöre bakacağım. Siz lstirahat edin!» Ne de terbiyeli adam., İndi. Öteki adam da indi. MotSrfin kapağmı açtılar.. Başladılar çalışmaya» Bu i? ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. Çünkü aradan on daluka, belki bir çeyrek geçinoe ben u yuklamaya başladım. Ne kadar olsa yemek üstüne, güneş de vuruyor. Can sıkısı arabanın içinde de acayib bir şey kokuyor. Yeni de ondan mı?. Iyice ağırhk bastı. Uyumak eyıb olacak diye düşündüysem de uyumuşum. « Biraz yavaj beyefendi! dedi. O Hastabakıa da bir tarafa baktım.. Bir genc kadm, beyazlar şey söylemedi. Acagiymiş... Şaşırdım.. ba oradan» Hemşire: « Affedersiniz, ben kimin#?. de < Hangl h a t a mişi.n. Kadın gülümseyerek, «vallahi bakıcı?» telâşla sorbeyeı^ndi! ben de onu sorac&ktım.» du. Meseleyi hafif dedi. Şaşaladım. < E peki burada be tertib anlattım. Başnim işim ne?>. * Efendim burası dok ladım soyunmağa. tor Tamsojun kliniğL Size bir bayğınlık İçimden de « Ne gelmi;. Hemen buraya getirdiler..» Al yapalrm? Traş edelah Allah! Tulıaf şey! Fena bir sey de rim» diye düşünürken telefon çaldiyemedimdi. Demek bana fenalık geldi. Kostum, bir hanım sesi: Bir doktora gitsem.. ha! Doktor bey c Felek Bey siz misiniz?» • Benerede? nim efendim!» c Geçmiş olsun efen• Bir acele hastaya çağırdılar. Ben dim.» « Teşekkür ederim.» « Şimdi onun hemşiresiyim.» nasılsmız?» « lyiyim hamdol^un! « Ya demek iki kerdeş çahşıyorsu Kiminle müşerref oluyorum?» « Bunuz?» c Hayır efendim, ben onun rası klinik, ben hastabakıcı. Eve rahastabakıcı hemyiresiyim.» «Ha! Affe hat gittiniz mi diye sormak istedim..» dersiniz. Başim pek sersem.» < Geç « Teşekkür ederim.. (Derken akhma IPİJ olsun beyefendi. Şimdi nasıl hisse geldi) siz benim telefon numaramı ne. yorsunuz kendinizi?» « Valahi başım teden biliyorsunuz?.» Cevab yok.. Biraz da biraz sangılık var, o kadar.» dedim sonra bir kahkaha.. ay anasını.. Bu da ve ayağa kalktım. Hastabakıcı bana bir n«? Bu sefer ben taarruza geçtim. bıyığımı bardak limonata verdi, onu içtim. Oh, « Kuzum efendim. benim ne güzel!. lyiyim, bir şeyim yok.. Saa. kim traş etti?» « Biz efendim. Oyle time baktım. Altıya çeyrek var.. « Ne icab etti!. Nasıl yakısıyor mu?» « Sia kadar zaman geçmiş?. Içtimaa da gi benimle alay mı ediyorsunuz? Doktodemedim.» Kadm gülümsedi. « Bor ra şiklyet edqrim.» Bir kahkaha daha! cum ne?» € Vallahi beyefendi! Dok Ondan sonra... « Nasıl beyefendi, kator bey, slzden bir şey almamamı sıkı dınlarla alay eder misiniz? Onlara sık •nkı tenbih etti.» Anlaşılan belediye aza sık çatar mısınız?. Biz sizi bıyıksız gezsi falan diye bizi bedava tedavi ediyor meğe mahkum ettik.» « Siz kimsilar.. < Ben gideyim, müsaadenizle.> niz hanım?» • Kadmîara Çatanlara dedim. « Yalnız doktor tenbih etti. Haddini Bildirme Derneği başkanı! Bir Bugün çalışmayınız ve bir otomobille daha sefere saçlarmızı, öbür «efere...» eve gidiniz rica ederim.» « Oluf ama Ben telefonu kapadım... Şunlann bir araba nerede bulmalı?.» • Biz getir haddini bildireyim.. arabanın numarası. tiriz.t Beş dakika bekledim. Araba hay şeytan bakmadım ki.. Bir araba... geldi. Büıdim ve doğru eve.. Biraz er Markasını da bümiyorum. Işte şimdi ken gelişim evdekileri şaşırttı: Vah'de: (paviyonda) burada rast gelüğim kan o.. Ama tanımak istemedi.. Bir numa< Ne o, hayrola?.» diye sordu. Meraka düşürmemek lçin « Bir şey yok! ralı Rıza sordu: E »enin bıyık yerinde duruyor?. Erken döndüm. Azıcık i?im var da..» Bir hafta evden çıkmadım. Anka^ dedim. Kunduralarımı çıkardım, terbıyıklarıtr liklerimi giydim. Odama gittim.. Hem raya gittim diye yaydım, çire geldi.. Yüzüme baktı.. Galümse =ürdü, 6yle çıktım... yerek « Ayol bu ne hal,» dedi. « Ne Haa! Sahi bir kere ben senin bı var?» diye sordum ve ilâve ettim. yıgını uyuz gibi bir şey oîmuş gör« « Biraz yoruldum da..» • O değil dümdü de sana söylediydim de.. Se* cannn. Şu aynaya bak 1!..» Aynaya git de hani... Üm« N« gördüm dersiniz?. Bıyığnnın Hah! Tşte o zaman.... sol yarısl traş.. Allah Allah! dedim. B. FELEK

Bu sayıdan diğer sayfalar: