29 Eylül 1947 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

29 Eylül 1947 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29 Evlul 1947 ( I İVIIH rBİR DAKİKA: Petkov'un idamı meselesi Ingiliz ve Amerikan Komşu memleketler, seyahat müsaadesini basını, Bulgaristana kaldırchîar, dünyanın her tarafmdan ateş püskürüyorlar Mısıra ilâç yollanılıyor Londra 28 (a.a.) Haftahk Ingiliz Kahire 28 (A.P.) Mısırda kolera salgınınm devam etmesl, mücavir devletlerin ciddî seyahat tahdidleri vazetmelerini nıuclb olmuştur. Salgın ile mücudele etmek üzere pazar günü Amerikan ve Ingiliz uçakları Kahireye aşı ve diğer tıbbi malzeme t&şımışlardu. Fılistin ile Irak. Suriye ve Ltibnan, Kahiredekl konsolosluklanna. Mısırdan kendi memîeketlerine seyahat etmek Istiyenlere kolera aşısı sertifıkaları ibraz edemedikleri takdirde vize vermemeleıini bildirmişlerdir. Kolera salgım dolayıslle İskenderiyeye blr nezaket ziyaretl yapacak olan La Argentina kruvazörü, bu ziyaretini iptal etmiştlr. Bu meyanoa Kahirede toplanmssı beklenen Arab birllği konferanslarımn, bu defa Beyrutta toplanacagı bildirilmektedlr. Yanm tondan fazla kolera aşısının pazar günü Londradan Yakınşark ve Hindistana sevkedildiği ve Kahirede koleraya karş! şiddetli mücadele tedAmerika basınında tepkiler Washington 28 (a.a.) Amerikan birleri almdığı ilâve edilmektedir. başmuharrirleri, Bulgar muhalefet liderinin idam edilmesini jiddetle takbih e tm«kte>dirler. NewYork Times şunları yazmakudın «Bir millet, Bulgaristanın Nicola Pet Baştarafı 1 inci sahijede kov'u asmak için yaptığı gibi en ünİJ Akçaâbâd hükumet meydaninda bir vatanseverini katletmek için adalet per nutuk söyleyen Aldoğan, kendisini dindesine bürünürse, yalnız utanc verici leyenlere «Karadenizin hür çocukları» bir cüriim işlemez, aynı zamanda bir dij'e hitab etmiş. Türkiyede hürriyetin hata işler. Bulgaristan dışındaki hür mevcud olmadığma dikkati çekmiş ve dünyada, böyle bir hareket, dehşet ve bu vesile ile hürriyetin de bir tarifini nefret uyandırmaktadır. Diğer taraftan, yapmıştır ki, «Ulus» a göre, generalin milletin kendi içinde, memnuniyetsizlik bu tarifle belirttiği hürrlyet, anarşinln tohumları atmaktadır ki, bir gün, bun ta kendisidlr. lar, bugün bu memleketd tedhiş altiEAldoğan 39 sene önce ilân edilmiş da bulunduran vahşi çeteyi kan içinde olan hürriyetin sonradan vatandaşlarboğulmasma yol açacak olan kanlı bir dan birer birer geri almdığuıı ileri sürihtilâle sebeb olabilir.> müş, sözleri arasında idare mekanizmadergilerinden ikisi,, Petkov'un idamını protesto etmektedir. Spectator gazetesi, «Bulgar vahşeti» başhklı bir makalede ezcümle çunları yazmaktadır: «Bulgaristan doğu Avrupa tethiş sistemine o derece alışmıştır ki demokrasilerin noktai nazarı kendisi için hiç bir şey ifade etmemektedir, Petkov'un idamı, Bulgaristanın adı yanında haysiyetsizliğin de yer almasına sebeb oimuştur, Bulgaristan son iki dünya savaşında fena bir taraf seçmiş ve üstelik hiç bir dersten de istifade etmenıiştir. Bu memlekette komünist istibdadı hükiim sürtnekte olup dünya, katil bir adliyecinin komünistlerin hakimiyeti altında bulunan bir memlekette oynayabil.'ceği rolü bir defa daha anlamak imkânını bulmuştur. Hergün, batmm barbar doğu ile işbirliği yapmasını daha güç bir hale koymaktadır.> kolera gittikçe hal alıyor Resmî bir kaynak, Mısır Sıhhat Bal.anhğınm Birleşmiş Milletler sıhhat lcşkiîâtından aşı ve diğer tıbbî maizeme göndermek teklifi aldığını, bundan başka Irak, Rusya, Fransa, İngiltere ve Amerikadan da bu kabil teklifler yapıldığını büdirmiştir. Hastahğın Mısırda hüküm sürmekte olduğu Charkia ve Caliubia bölgeleri tecrid cdilmiştir. Mısırın diğer sahalannda oturanların mevkilerini terketmeleri ve dışarıdan Mısıra giriş menedilmiştir. Mısır ordusu ve polisi hastalıkla mücadelede Kahireye giriş ve çıkış kapılarmı kontrol etmek ve diğer sahalarda devriyeler bulundurmak suretile geniş yardımlarda trulunmaktadırlar. Bir'eşik AmeTİka \j9niz Sıhhat Birliği, Ingiliz ordusu ve Rokfeller müesseseleri Mısır sıhhat mskamlanna, bu hususta yardımcı olmaktadırlar. Kolsra şüphesi olan vak'alar bugün, düne nazaran 94 ten 109 a yükselmi^tir. "¥a tutarsa,, hesafes mı? Guya harb bitmiş gibi, oturmuşlar, güzel güzel sulhu konuşuyorlar. Halbuki harb bitmedi ki... Dünya bu harbe neye girmişti? Polonyanın istiklâli için... Olmadı. Avrupadan tek devlet tahakkümünü kaldırmak için. Olmadı. Her milletin kendi mukadderatına. hâkim olmasını temin için. O da olmadt. Şu halde harb devam ediyor demektir. Ve Vişinski'nin hiddetleri, Marshall'ın tehdidleri, hattâ bizim Selim Sarperin eksik itirazları... Bütün bunlar boşa gidiyor gibi. Hele evvelâ bir defa şu harb bitsin ki sulha ba§lıyahm! D.N. Ereğli Işlefmesinde göze Bastarah 1 i<ıc' sahifede chususiyet» lerini görmeğe yetiyor. İncirharmanı ocağmdaki facia vesile6İIe pek çok şey söylendi. Bunlardan biri de kazaya, ocakta ve umumiyetle işletmede kullanılan alet ve malzemenin eskiliğinin sebeb olduğudur. Diğer bir söylenti de, ocaklarda görülen ihmal ve tedbirsizliklerin arttığıdır. Son felâketin hemen alîabinde, teknik adamların ilk tahminleri, bütün kabahati emniyet memuru iîe barutçuya yüklüj'ordu. Bu iki zavalh da parçalanmış oldukları için, tahminlerin ne dereceye kadar doğru olduğu bilinemiyordu. Halbuki Zonguldaktan dün gelen haberlerde, hâdise mahalline inen ehlivukuf heyetinin, emniyet memurile barutçuda bir kabahat görmedjği ve ilk olarak, işçilerin elindeki lâmbaların tetkikine başlanıldığı bildiriliyordu. İhtimal ki tahkikat sonunda, bu lâmbaların liusurlu olduğu anlaçılacaktır. Hattâ böyle bir neticeye varılmasa bile bu, malzeme bakımından söylenllenlerin yanlış olduğunu lsbat etmez. Bakımz size, Zonguldakta herkesin bildiği İki hâdiseyi nakledeyim: Amerikanın <Yirminci Astr Fonu> müessesesi adma memleketimizde tetklkler yapan Thornburg, Zonguldakta ocakları gezmiştir. Thornburg, kendisine gösterilen her şey karşısında büyük hayret ifade eden bir tavır takmmış ve bu tavrı, müsbet bir tesirin delili zanneden Işletme ileri genleri, kendisine sormuşlardır: Nasıl, beğendiniz ml? Amerikalı şu cevabı vermiştir: « Evetl Hakikaten fevkalâde. Prikyalılar ve Hititler de işte tıpkı böyle, kcmür çıkanrlardı. Yalnız, onların kullandıkları aletler, burada kuUanılanlara nazaran daha yeni halde idi.» Ingillz meb'us ve gaaetadlarinden Price de, i}letmeyi gezerken blr ekskavatör görmüş, ve dizlerine vura vura jTÜlmeye başlamıştır. Kendisine, bu neşesinin sebebl sorulduğu zaman. Price JÖyle cevab vermiştir: t Ben dalıa meb'us olmadan, hatta gazeteciliğe başlamadan, su maklneyi yapan firmada çalışırdım. O zaman Üniversiteden dîlek. lar imal edilen bu ekskavatörler, on beş sene için garantili idi. Şimdi ne o firma, ne de firmanm fabrikalan kaldı. Görüyonun ki eksklavatorleri siz, 32 seaedenberi kullanı'yorsunuz. Bu makinenin numarasını alayım da, firmanın o Ka.mankl sahlblerinden olup, halen Amerikada bulunan bir dostuma yazayım. Kim bilir, ne kadar iftihar edecektir.> Malzeme hakkında, bilmem fazla bir şey ilavesine lüzum var mı? *** Zonguldakta ağızlarda dolaşan diğer bir mevzu da «Mühendisler saltanatı> denilen husustur. Böyle bir şey mevcud mudur? Bunun münakaşasını yapmak uzun sürer. Lâkin işletmeye şöyle bir bakmak, amele ile mühendisler ve yüksek memuriar arasındaki muazzam yaşayış seviyesi farkım görmeğe kâfidir. Mühendisler, memleketimiz için geniş tienilebüecek bir konfor içindedirler. Burasını, kimse jnkâr edetnez. Fakat hiç kimse de, bu konforu çok göremez. Yüksek tahsil yapmış, Amerika ve Avrupada yaşamış bir kimseyi Zonguldak gibi maden şehrinde çalıştırabihnek için, ona bir takrm cazib şeyler vermek lâzjndır. Rahat bir ev, bolca para, istifade edebileceği otomobiller, hattâ ve hattâ bir <Deniz Kulübü>. Bunlara bir ititazımız yok, Fakat aynı şekilde, hayatları pahasına, Kayd İçin tayin olunan müddet toprağuı yüzlerce metre aşağısında çalışan amelelere de, vasatî bir maişet se müracaat etmek bir talebenin viyesi temin etmek lâzundır. İşte, Ereğ ise de askerlik gibi bir hlzmeti lfa eden li işletmelerinde yapılmıyan budur. A ve bu müddet esnasında lat'uındU) aymelelerin ve işçilerin yattıkları paviyon rılmasına imkân olmıyan bir gcocin, lar son dereoe kötü; bu insanlarm hayat kayıd müddetl içinde gelememesinde v« şj.rtları, lüzumundan fazla fenadır. On bu gibiler için lbrazı mecburl olan terlann durumu nonnal seviyeye getiril hia tezkeresinl tertüsten «w«l lbra* emeden mühendislerin istifade edebile dememesinde bir teksir&tı yi mıdu:? Zannedildiğlne göre, bu sene yedek eeği bir «Deniz Kulübü» için 273 bin lira sarfetmek; Kozluya giden yolu, subaylıktan terhi» edllecek gencler 300* geçilebilecek hale koymadan, pek şık 400 arasında mahdud sayıdadır ye bunve narin otomobiller, kamyonetler al ların hepsl de mutlak surette yüksefc mak lüzumsuz bir lükâ, yerli tabirle tahsile devam etmlyeoeklerdir. çünktt kimisinin dışarıda işi. çlfü çubugu var«leğen örtüsü> dür. dır. Klmisi evlenmlş veya bir memuriBöyle bir seviye farkının, daha doğyet almıştır. Buna göre bunlardaa iki rusu uçurumunun, amelenin haleti ruylh gencin yüksek tahsile glreoeîini va hiyesinde ne gibi fena teairler yaratam«mleketln muhtelU yüksek tahell mü^ cağını ve «zararh telkinler> için nasıl esseselerine dağılacağım kabul edersek, müsaid bir saha doğurabileceğini tah İstanbula belkl 100150 kadan isabet min etmek güç değildir. «der. Zamanı gelince bunu göxec*6i& niversitelerimiz, nsullerini, nl* zamlarını tesis deTrinde. ya^ ni bir emikleme çafmdadır. bazı kararlann mahzorUrıu gördükçe düzeltmek onun llmi hüviyetinin ve bu hüviyetin sağladığı müsamahakârlıfın bir icabıdır. Bugün de kendisüvden böyle bir dilekte bulunacagım. Görünüş.tc yalnız bir kaç yüz kişivi alâkadar etti|i sanılaa bu iş, hakikatte bir genclik ve blr memleket davasıdır. Okudnkça anlayacaksınız. YaJnız sizden, bu i}i anlatmak üzere bana mektub yaımı? olan bir okuyucumu takib etmenizi ric» ederim. Buyurnn! «Malum olduğu üzere İstanbul ÜnlvpTEit«sl bu seneki talebe kaydı Işinî 15 eylul 15 eklm araaındaki blr ayhk müddete hasretmiştir. Halbuki hftlâ yedek subaylık vasslfeeile vatamn muhtelif bölgelerinde mllll hizmetlerinl ifa etmekte olan gencler ancak ekim ayının sonunda terhis olunacaklardır. Kayıdlaı ise 15 ekimde kapanacağından yeni karar mucibince, terhislerile derslerin başlaması arasında çok blr zaman geçmiyecek olmasma ragmen bü gencler Ünlversiteye kaydolunamıyacaklardur. Bu durumda olanlardan blr kaçı Refr» törü görmüşler, kendlsinden (ekim ayt sonunda terhis olunacaklan çubat so« mestrine kaydedeceğia) cevabmı almışlardır. Gazeteîerde çıkan mulıtelif yazılar bu haberl teyid etmektedir. DD|| İki parti mensublarımn propaganda faaliyetleri Adnan Menderesin konuşması İzmir 28 (Telefonla) Şehrimizde bulunan Adnan Menderes Bornova D. p. bucak binasında bir konusma yapmıştır. Adnan Menderes D. P. nin kuruluş şartlarını kısaca hatırlattıktan sonra partinin nasü kuvvet kazandıgını anlatmıştır. Adnan Menderes D. P. ye karşı yapılan hücumları hatırlatmış ve son hâdiselere geçerek Receb Pekerle Celâl Bayar arasmda bilinen konuşmayı nakletmiş: <Acaba karşımızdakiler hareketlerinde samimî midirler?» sualini cevablandırarak şöyle demiştir: < Arkadaşlar, Türk tarihinde mesud yeni bir devrin bütün hatları sarahatle tecessüm etmeğe başhyor, artık Türk milleti memleketimiz insan hak ve hürriyetlerinin ileri bir vatanı olacaktır.> «Acaba bizi aldatmıyorlar mı?» diye soranlara «Buna hiç bir ihtimal ve imkân mevcud değildir» oevabını vermek icab eder.» Adnan Menderes baskı meseîesine geçere kşöyle demiştir: < Baskı katarına da fren yapılmıştır. Mutlaka ve mutlaka kısa bir zamanda bundan bir eaer kalmıyacaktır. Bu kanaat tahakkuk etmezse en şiddetli mücadeleyi Demokrat Parti vazife edinmiştir.> Adnan Menderes arkadaşlarına hiç bir raman itidal ve müsamahayı elden bırakmamalarını tavsiye ederek konuşma•ına son vermiştir. eını topal eşeğe benzetmiş, Trabzondaki 250 yatakh hastahane de dahil olmak üzere yapılan bir çok eserlerin sadece steristen ibaret olduğunu ileri aürerek: «Varımızı yoğumuzu hep bu iğfale veriyoruz. Hiç kimse çıkıp ne haltettiklerini kendilerinden sormuyor> demiştir. Gene bu haberlere göre Generalin kocnşu memleketlere gıpta ettiğine dair olan sözleri gürültülerle karşılanmıştır. Aldoğan: «Devlet vapurlarını» elinizden aldu dediği sırada: «Bizim vapurumuz yoktu ki alsın» sözleri işitilmiş. C. H. P. propaganda servisinin General Sadık Aldoğanın son seyahatinden azamî şekilde faydalanmağa gayret ettiği anlaşılıyor. D. P. çevrelerine gelince, henüz r e General Sadık Aldoğandan, ne de teşkilâttan kendisine atfolunan hareketîeri teyid edici malumat gelmediğinden bu neşriyatla pek alâkalı görünmemektedirler. Ankaradaki sol temayüliü hocalar Ba§tarafx 1 inci sahijede Söylendiğine göre senatonun disiplin cezası vermesi için de üniversitenin jerefine halel getirecek hareketler ve suçlar mevcud olması iktiza ettiğinden haklarında tahkikat açılanların böyle bir vaziyettc olup olmadıkları ciheti de senato taraiından araştırılacaktır. Hayli uzayan ve dallanıp budaklanan bir mesele halini aldığı için toplantıda hararetli görüşmeler olacağı anlaşılmaktadır. İsimleri sırasile bir liste halinde ortaya atılan bu hocalar da kendilerine atfolunan hareketlerin mahiyetinin bir an evvel tesbitini ve açıklanmasınx istemişlerdir. Ankara 28 (Telefonla) Sümerbank Yerli Mallar Pazarlarinın tekrar açılıp açılmıyacakları bugünlerde bir karara bağlanacaktır. Şimdiye kadar yapılan tetklkler bu pazarlarm tekrar ihyası ihtimaUnin pek zayıf olduğunu göstermektedir. Öğrendiğime göre, Ekonoml Bakanfcğı büyük istihiak merkezlerinln bugün çekmekte olduğu sıkıntıyı gidermeğe esas ltibarile karar vermiştlr. Üzerinde durulan şekil, Yerli Mallar Pazarlarının tekrar açılması degil, hükmî şahsiyeti haiz ayn bir müessese kurulmasıdır. Bu tasavvura göre İplik Dokuma Fahrikalan Müessesesi kendl mallarını başlıca merkezlerde bu teşekkül vasıtasile perakende olarak lhtiyac sahlblerine arzedecektlr. <CUMHL'PJYET» in Tefrikası: 15 Yerli Mallar Pazarları Balıkesirde miras yüzünden bir cinayet işlendi İzmir 28 (Telefonla) Evvelki gece yarısından sonra saat bire doğm Balıkesirde Millîkuvvetler caddesinde 30 ar yaşlarmda bulunan Seyfeddin Gülmez ve Necati Gül;nez ismindeki kardeş çocukları bir miras meselesinden uzun münakaşa ve mücadelede bulunmuşlar, Seyfeddin, Necatiyi kalbinden bıçaküyarak öldürmüş ve kaçmıştır. BofmaJcaIed"en devam kında yazdığı şu satırlan gösterebiHriz. Muharrir bu köprü yıkıldığı zaraan, Receb Pekerin köprünün «derlıal» yapılacağını söylediğini hatırlat Baştaraf\ 1 inci sahijede tıktan sonra şöyle dlyor: gilizleri müşkül duruma sokmak ve ni«Receb Pekerin «derhaU i altt ay hayet Birleşmiş Milletler üyesi sıfatile türdü. Kendisi iktidarda kalsaydt, ideolojik ibarelerle beşeriyete hitab edebilerek itibarını kuvvetlendirmek istiyor. jtarti mücadeleleri yüzünden memleİşte bunun içindir ki, Rusya, Birleşmiş ket işlerine bakmağa vafcti olmadığı Miîletler üyesi olarak kalmak zorunda için, daha birçok altı aylar da geçedır. Öyle gözüküyor ki, Molotov'un ve bilirdi. Sayın Kasım Güîefc elbette yardımcılarınm muhakemesi, daimî ola selefi İncedayt gibi, hareket etmez; rak marazî bir hal alan şu kanaat altın köpruyü burada yilzüstü bırakvp da bulunmaktadır: «Batı Avrupa pek Vanda «Demokratlan jöjyle yapacaçok seneler geçmeden kapitalist sistemi ğız, böyle yapacağızf diye tehdid etyüzünden yıkılmağa, ve batı Avrupanın mek aklına gelmez; kendisinin, miliet bankacısı ve patronu olan Birleşik Ameişlerini, parti işlerine tercih edeceğini rika devleti de sefalete mahkumdur ve bildiğimiz için, ümidvar olarak, fu kapitalist rejiminin bu iki kurbanı hastahklarınm arızlaruıı hissettikleri nis meşhur köprü davasınt önüne koyubette tedricen daha tehlikeli olacaklar yor ve bu derde bir çare bulmasını dıı.> İşte, Roslarm düşüncelerine hâkim bilhassa rico ediyoruz.» o!an kanaat budur. İstanbul milletvekilinin bu sözleBir ejder telâkki ettikleri batı Avru rini aynen almaktan maksadımız, panın ve Amerikanm nihayet böylece, münhasıran, bu yazıdaki «parti mükıhc bile çekmeğe lüzum kalmadan cadeleleri yüzünden memleket işleriölümünün tacil edilebileceğini düşünne bakmağa vakti olmadığı» sözü mek, Ruslar için kimbilir ne kadar üzerinde durmaktır. Parti mücadelezevkli bir şeydir. Ruslarm ümid ve endişeleri, Marksçı leri makul ve mantıkî hiddini aştığı lık zaviyesinden de ortaya atılabilir. Fa ve dava demokrasiden demagojiye kat, Rusyanm bugünkü şefleri gibi zeki doğru kaydıği zaman, işlerin nasıl adamlara bu ümid ve korkularmın kök durabileceğini göstermek istiyoruz. lerini yabancı bir doktrinde değil, biz Bu hal, Meşrutiyetin ilk yıllarında zat kendi millî tecrübelerinde aramak da görülmüştü. Demagojik parti daha maharetli gözüküyor. Ancak böyle mücadele ve münakaşaları öyle bir bir faraziye yürütüldüğü takdirdedir ki, hal almıştı ki kimse müsbet bir iş Sovyet ve kapitalist rejimlerinin yanüzerinde çalışacak vakit bulamaz olyana yürüyeceğini iddia eden Stalin'in muştu. beyanatmı, böyle bir şeyin imkânsız olParti mücadeleleri ve münakaşaları duğunu iddia eden Molotov'un demeçlerini izah etmek mümkündür. İşte yal gaye değil, vasıtadır. Gaye memlenız Birleşmiş Milletler Demeğinde de kete faydalı ve hayırlı işler görnıekğil Avrupadaki hastalığm da köklerlni tir. Bayındırhk, Ekonomi, Ulaşhrma, hiç şüphesiz burada arayıp bulmak Maliye, Tanm, Ticaret, Gürarük ve mümkündür.» Tekel Bakanlıklan gibi memleketin istihsal ve iktisad hayatını tanzlm yolunda vazifeli iş bakanhklannın başına geçenler, parti ve politika münakaşalarını bir tarafa bırakarak bü Baştarafı 1 inci sahifede tün dikkat ve gayretlerini müsbet danında Diş İşleri Bakanlığı adına hu faaliyetlere hasretmek mecburiyetinsusl kalem müdürü Necdet Kent vesalr dedirler. Bu işleri tenkid edenler de zevat tarafmdan uğurlanmışlardır. demagojiye asla kapılmadan müsbet Atina büyük elçisi harekeünderi evvel ve faydalı yollarda yürümekle vazibugün saat on birde Dış Işleri Bakaaı feli ve mükelleftirler. Necmeddin Sadak tarafmdan kabul eHalkunıza diişen vazife de, görüdilmiştir. Bu ziyaret sırasmda Amerikan maslahatgâzan da mlsaflr elçl İle niişte parlak, fakat hakikatte birer birlikte bulunmuştur. serab olan tartıştnalara değil, işe ve General Chamberlin de şehrimizde başanya kıymet vermektir. Yoksa bulunduğu sıralarda bazı temaslarda lâf sağanakları içinde bunalıp gideriz. bulunduğu anlaşılmaktadır. CU>nnjRİYET Bugünkü Londra radyosu da Genelkurmay başkanlığı ile görüşmelerde bulundugunu bildirmlştir. Bir çoban, Ayvalık kaymakamı Demagoji demokrasiye zarar verir Rusyanın ümid ve endişeleri Metin TOKEE Idarî baskı iddiasma dair açıklama Baştarafı 1 inci sahijede Amerikan generali diin gitti Hariciye Köşkü, Dış İşleri Bakanına tahsis edildi Ankara 28 (Telefonla) Dış işleri Bakanı Necmeddin Sadak, bugün Hariciye köşküne taşınmıştır. Bir müddettenberi bu köşkte, Başbakanlar ikaıi'et etmekteydi. Receb Pekerden boşaldıktan sonra, yeni Başbakan Hasan Saka, köşke taşmmamayı ve apartımanında kalmayı tercih etmiştir. Hanımın yaşlı gözlerile, Ragıb Beyin endişe dolu yüzile karşılaşınca, bu azmi gevşer gibi oldu. O içeri girer girmez, Şevkiye Hanım ayağa kalkmış, ağlayarak ona doğru ilerlemiş: Gördünüz mü başımıza gelenleri Şekib Bey! Şimdi ne olacak? diye sızlanmağa başlamıştı. Şekib Acar, tahkikatınm neticesini bir mektubla bildirmeyip kendisi geldiğine birdenbire nadim oldu. Teselü sözleri arıyor, bulamıyordu. Zaten, ağlayan bir insanla karşılaştığı zaman hep böyle olur, adeta dili tutulur, bir şey söyliyemezdi. Bereket versin, Ragıb Bey araya girıli hemen Ferdiyi sordu, Şekibi sıkıntıdan kurtardı. Şekib Acar, üzerine aldığı vazifeyi yerine getiremediğini, biraz sıküarak itiraf etü: Maalesef, müsbet bir cevab getiremedim, Ragıb Bey .Ferdiyi bulamadım. Ragıb Bey, zaten bu sözü bekliyordu. Demek ki yanılmamışım dedi. Beraber kaçmışlar, değil mi? Hayır, böyle bir şey yok. Yalnız, Ferdi evinde değil bir kaç gün için misafirliğe gitmiş. Buna inandmiz mı? İnEnmamak için sebeb yok. Çünkü, gittiği yeri de söylemiş. Kime söylemiş? Apartıman kapıcısma. Neresiymiş? Adam İstanbullu olmadığı için, evvelâ bulamadı, sonra hatırladı. Vanikö aleyhine dava açtı İzmir 28 (Telefonla) Ayvahktan gelen haberlere göre Küçükköyden Üzeyiroğlu 928 doğumlu Filiz Kıhc askerlik muamelesi yapıldığı sırada, çoban olduğu için daima üzarinde taşıdığı biı bıçak, cebinden düşünce, kaymakam Mustafa Oğuz tarafmdan heyet huzuruııda kendisine fena muamele edildiği ve iki tokat atıldığı Iddiasile mahkemeye başvurmuştur. yüne gidiyorunı demis. Şevkiye Hanunla Ragıb Bey bakışülar. Bu sefer, Şevkiye Hanım lâkırdıya karıştı, kocasına hitab etü: Ne duruyorsun, Ragıb derhal Vaniköyüne git. Besbelli bir şey; Selma orada, Ragıb Bey, hâdisenin üzerinden geçen saatler zarfında soğukkanlılığuıı biraz toplamış, heyecanını, üzüntüsünü bir parça gidermiş gibiydi, Telâş etme harum, hesabh hareket edelim, dedi. Bir kere, bu saatte Vaniköyüne gidilmez. Sonra haydi gittim diyelim. Orada kimden tahkik edip de Ferdi Beyi bulacağım? Bulursam, ne diyeceğim? Efendi, kızımı kaçırmışsm, nerede sakladınsa meydana çıkar mı diyeceğim? Şevkiye Hanım, bozulan ginirlcrini henüz düzeltmeğe muvaffak olamadığı için temkinli konuşacak, hesablı hareket edecek halde değildi. Elbette, başka ne diyebilirsin? diye haykırdı. Kızmı, ırz düsmanı bir herif kandırmış, kaçırmış, kim bilir n«relere götürmüş; sen, hâlâ, Ferdi Beyi bulursam ne diyeceğim diye düşünüyorsun. Ben senin yerinde olsam çoktan fırlamış, gitmiştim bile. işte onun için benim yerimde olamazsın ya! Şimdi bırak bu olmıyacak işleri de, yapılması en makul hareket neyse ona başvuralım. Bir babanın, kızını aramağa çıkması, senin dediğin gibi, bir ırz düşmanı ile karşıiaşip münakaşa etmesi yakışık alır mı, almaz mı, takdirhv; bırakıyorum, Arkas% var Nakleden: HAMDİ Ama, gözleri önünde geçen hiç bir hâdise, küçük büyük hiç bir sahne, dimağuıda kuvvetle yerleşmediği halde, o ilk tanışma sahnesi, nasü oluyor da böyle en küçük teferruatına kadar şirodi zihninde dirilebiliyordu? O anda, herhangi bir hareket, şuuru dışında şiddetli bir intıba bırakmış, bu sahneyi dimağma kuvvetle kazmışü da, şimdi, o intıbaı tekrar yakalayamadığı halde, sade dimağına hâkkedilen manzarayı mı görüyordu? Ferdi ile kendi arasındaki arkadaşlığın derecesini düşunüyor, onun ağzından, Selmaya dair en küçük bir ima bile duymadığını aklma getiriyor, verdiği hüküm hep menfi oluyordu. O gün, Şekib Acar, bir kaç defa, kendi kendine de öfkeîendi. Başkalarının derdile bu kadar yakından alâkadar olup rahatını kaçırmanın ne mana• vardı? Ragıb Bey, nihayet bir ahpabdı. Kızı, bir erkekle sevişip evden kaçtıysa, bunun tasası ona mı cjüşüyordu? Tanışmanın kendi yazıhanesinde olması da, işin doğrusu aıanacak olursa, öyle pek mü VAROĞLU him bir mesele, Ragıb Beyin mubalâğalandırdığı gibi azametli bir mesuliyet teş kil etmezdi. Yirmi dört saate yakın bir zamandanberi çektiği üzüntü, galiba biraz fazlaydî. Lüzumundan ziyade heyecanlanmış, hâdiseyi lüzumundan pek fazla benimsemiş, işlerini bile ihmal edecek kadar ileri gitmişti. işte, boğazmın ağrısı meydandaydı. Hâlâ doktora gidecekti. Akşamüstü, yazıhaneden çıkarken birdenbire karar verdi. O gün yaptığı tahkikatın neticesini Ragıb Beye haber verecek, Vaniköyüne gidip Ferdiyi aramak, bulmak, onunla konuşup meselenin içyüzünü anlamak işini ona bırakacaktı. Gerçi, Ferdiyi Ragıb Beyle karşı karşıya bırakırsa, çocuğu hayli sıkmtılı bir duruma sokmuş olacaktı. Ama, Selma ile bir münasebeti varsa, o da bu sıkıntıyı hakketmiş oluyordu. İşlediği suçun cezasını elbette çekecek. 1. Şekib Acar, Ragıb Beylerin kapısını çalarken, bu kararmı tatbika iyiden iyiye azmetmiş bulunuyordu. Fakat, salona girip de, Şevkiye keyfiyeti mahallinden sordum. Mehmed Karşi isminde bir vatandaşm malumatı olmadan kendisinin va «rkadaşlarınm Demokrat Partiye yazdırıldığı ve kaydının silinmesi hususundakr talebinin de Demokrat Parti idarecilerince yerina getirilmediği yolunda, 11 haziran 1947 tarihinde valiliğe vaki olan müracaat ve şikâyeti üzerine, işin polis vasıtasile tahkik ettirildiği anlaşıldı. İhbar tahakkuk elmiş ise de vaJinin bu şekilde hareketi Bakanlığımızca evvelce yapılan tebliglere aykırı ve yersiz görülmüş ve hareketirdn yanlışlığı kendisine ihtar edilmiştir. 2 Lalapaşa kaymakamırun, Demokrat Parti üyelerini Halk Partisine geçirmeğe çahştığı yolundaki yazıya Bakanlık, 18 eylul 1317 tarihli Tasvir §azetesindeki neşriyatla vâkıf olmuj ve keyfiyeti derhal Trakya Genel Müfettişliğile Edirne valiliğinden sormuştur. Bu konu etrafmda yapılan yazışma ve temaslar neticesinde, kaymakamın esasen gencliği ve tecrübesizliği dolayısile henüz resen idare fimirliği yapabilecek derecede yetişmediği anlaşıldı ve kendisinin eski vazifesi olan Mektubculuğa iadesi kararlaştırıldı. 3 Eski Ilgın kaymakamının, Çığıl Tekel bayiini Demokrat Partiye mensub olduğu için bayilikten uzaklaşurmai Istediği hakkındaki iddia da sayın Bayarın demeclerile ıttıla sahamıza vâsü olmuştur. Bu konu etrafındaki gerekli incelemeleri yaptırmaktayız, Henüz bir netice alamadık. 4 Jandarmalarm, Çayırşeyhi bucağma bağlı, Evciler köyündeki bazı vatandaşları, dayak ve işkence ile tazib ettikleri yolundaki iddiayı, ilk evvel 23 eylul 1947 tarihinde yayınlanan Vatan gazetesinde görmüştük. Keyfiyeti aynı günde valilikten sormakla beraber işi yerinde incelemek üzere sur^ti mahsusada bir arkadaş gönderdik. Bu arkadaşm vereceği rapor üzerine gerekli islemin yapılacağı tabiidir. Bununla beraber işin bir kısmmın ada'.et merciine intikal ettiği ve kanunî kovuşturma yapılmakta olduğu şimdiden anlaşılmıştır. 5 Urfada, Suruçun Mürşitpınar bucağına bağlı Hanerik köyünde, 26 ağustos 1947 tarihinde vuku bulduğu arJaşılan hâdise daha evvel Bakaalıga bildiribnişti. Bu olay, Ügisi dolayısile Gütnrük ve Tekel Bakanlığınca takib edilmektedir. Aynı zamanda hâdiseye adalet makamlarınca da el konulmuştur. Bu vakanın müsebbibleri olduğu iddia kılınan takım ve bölük komutanlan, takibat ve tahkikatın sonuna kadar alay karargâiıına aîınmışlardır. 6 Darende parti başkanına, Balaban bucak müdürü tarafmdan yapılaa muameleye sayın Bayarın gazetedeki beyanatile vâkıf olmuş bulunuyoruz. Bu iş hakkında icab eden tahkikat yapıîmaktadır. 7 Sürd Demokrat Parti Başkaninm yolda silâhlı Halk Partilüer tarafmdan tehdid ve hürriyetinden mahrum edildiği hakkındaki iddia, Bakanlığa Sürd parti başkanının 8 eylul 1947 tarihli bir telgrafüe intikal etmiştir. Işin tahkiki için derhal emir verdik. Sanıkların tayin ve tesbiti ve hâdise hakkında esash malumat alınması için vaünin vâki davetine icabet etmiyen Demokrat Parti Başkanınm yazı ile cevab verdiği anlaşılmıştır. Ayrıca Diyarbakır Demokrat Parti Başkanının müracaati üzerine Birinci enel Müfettişlik işe el koyarak hâdiseyi ehemmiyet ve ciddiyetle ve sursti mahsusada bir memur yollayarak t a h k i ettirmiştir. Neticede bu olaym bazı şahsî sebebîer yüzünden hâdis olduğu ve işe parti başkanının müracaati üzerine adalet makamlarmca el konduğu anlaşılmıştır. Demecde zikredilen hâdhelerin biı Vazii'et bu merkezde iken, vatanl hizmetlerinin ifası sebebile 15 ekime kadar müracaat edemiyen bu yüa lcadar enc. bu karar yüzünden jubata, belki de gelecek yüa kadar işsiz güçsüz, kahve köşelericde ve tahsilden mahruaı olarak kalacaklardır. Üstelik bu hal genclerde askerliğln tahaillerine mâni teşsil ettiği zannıni uyandırmak gibl menfi tesirler de yapablllr. Kayıd müddeU içinde müracaat etmek gibi bir vecibeyi mazeretslz yerine getlrmiyenlerin kaydıedilmemeleri doğrudur. Fakat askerükten terhis vesikası gibi kuvvetlt bir belge getirenlerin bu meîru mazaretlerini kabul etmemek de haksızhk, Ünlversite için de bunu bilmemezlikten. gelmek lnsafsızlık olur. Bir hukuk ordlnaryüsü olan saym Rektörün ve bu yüksek iiim müesseseınizi idare eden (Senato) nun askerlik gi'oi söz götürmez bir kutsi hizmeti ifadsa Amerikan Kongresinin 12 sonra müracaat eden gencleri ne\ir. d. üyesi Bükreşte etmiyeceklerini ve^bir (prenslp) uğruna Bükreş 28 (a.a.) Amerikan kon genclerin hislerinf ve gayretlerinl kırgresi üyelerinüen Al'oen Barkley'in ida nııyacakların! ümid ederia. reslnde bulunan 12 kişillk saylavlar heBahusus bizim milll an'anelerimiae yeti bu sabah Budapeşt«den buraya göie, (askerlikten terhis vesikası) hakgelmiştir. Heyet lkl gün sonra Sofyaya lara vurulmuş bir köstefc değll, bil&isla gidecektir. yurdumuzda her türlü müşküîü halle bir milll lrade vesikaa olmafe Dün geceki boks müsabakaları yarayan lâzım gelir. Türk ve Elen bok3örierl arasmdaki Eur.un için kanunî ve ilml blr hüvimüsabakalara dün gece Açıkhava tiyat yeti olmıyan bu kaydın (son devreya rosunda devam edilmiştir. Organizasyon a)d terhis vesikası getirenler Ünivers:t« son derece kötü olduğundan müsabaka açılmcıya kadar taydolunurlar) »eklialar bir keşmekeş içinde cereyan etmiş, de tashlhi blr 2arurettir.> halk bazı bakem karariannı pıotesto Ben bn satırlara bir şey ilâve edecek etmek için eiine her geçirditlni ve bu gillın. Okuyucum meseleyi lyice inarada büyük taşlan tinge fırlatmıştır. ce'emiş ve ortaya atnuştır. Yalnız beMüsabakalann teknik neticeleri şun nim ilâve edeceğim nokta şudur: Bizim lardır: s bütün ilim müesseselerbnizde, adeta giCevdet. Yunanlı Jar^ Miloya nakavt renleri zcrluğa sokmak ister gibi bir ile; Yunanlı Bartalomeo, Mehmed Tez ruh haletl seziyorum. Mesele çok taleba cana sayı hesabiie galib gelmişlerdir. almamak ise bunu güçlüklerle Aefü, geMehmed Canpolat, Yunanh rakibi An çilecek deliği daraltmakla yapmak daha driçopuloyu yere düşürdükten sonra, doğrudur. gavrt rüzamî şekiîde vurdugundan disBu meselede de gerçl dava yüz kiçikaliflye edilmiştir. llk bir iş gibi göriinüyorsa da eaasta ve. Daha evvel yapılan maçlarda Receb, rilmiş olan kararın askerllginl yapmakta TeoîUosu sayı hesabiie yenmiş, İdris olanlan kayıd gibi bir küçük haktan ile Vladmir berabere kalmışlardır. mahrum bırakması hiç şüphesiz gencleri meyus eder ve onlann rohlan ö< ÖLÜM zertode menfl tepkiler yapar. Bu baMerhum Dr. Osman Remzi Bey relikası, kımdan bu mesele tizerine 'ÜniTersite» Prot Dr. Tevflk Hemzl KazancıgU, Dr. Or <:in ehemmiyetle dikkat nazarını çek* han Remzl Kazancıgil, Naşide Zendrkıranın anneleri, Tuad Zencirkıran ve Nllüfer Ka nıeyi vazife bildlm, zancıgilin kayınvalideleri salihatı nisvaBdan Baştarait I inci sahijede den çetin münakaşalara s?beb oîmuç ve muhalefet yüzde yüz Iranlı bir petrol şirketinin derhal teşkilini istiyen bir takrir vereceğinl ileri üürmüştiir. Bir Az«rbaycanlı mobus tarafmdan Kavamussaltana aleyhine yapıian ithamJar Başbakanın toplantı devam ederken salonu terketmesile nihayetlenmişür Başbakan salondan çı'sarken kendisini ehrü kaldırarak işaret etm»si üzerine M. P. S. mensublarmın ekseriyeti ve diğer mebuslar takib etmiştir. Petrol şir. keti tesis teklifi Ettelâat gazatesi naşiri ve mebus Abbas Messoudi tarafından yapılmış ve Başbakanın Meciisa takdim ettiği ve halen meclisin tasviblni bekliyen mevzuat programmda petrol meseîesine yer verilmiş otanası şiddet'.e tenkid edilmiştir, Irakta solcu partiler kapatıldı Bağdad 28 (A.P.) Irak sol cenah Millî Birlüî ve Halk Partileri ruhsatnamelerinin geri ahnarak, her iki partinin de Irak hükumeti tarafından kapatıldığı pazar günü Bağdadda resmen bildi r il İranda Ruslara karşı alınaıt yeni tedbirler İsUnbul Üniversitesi ve fakülteleri» nin genls kadroları 100160 gencl bir çıinde kaydedebilir. Onlar da O günlerde açılacak olan Üniverslteye devama baslayabüirler. Kaldı kl, esasen kayıdlı bulunan on binden fazla talebenin nepsi tedris yıhnın blrinci günttnden ltibaren derslere muUzaman devam etmekt« olm^yıp. bunların blr kısmj memleketlerinden on bej, yirml gün, hatta bir ay sonra dönmektedirler. (Ders senesi İçinde fakültelerin semtine ugramıyanlar tabll bunlardan ayrıdır.) ZAHİDE KAZANCIGİL Hakkın rahmetine kavusmüştur. Cenazesl 30 eylul salı günü öğle namazım müteakıb Te?vikiye camiinden kaldııılarak, Zincirlikuyudakl aile mezarlığına defnedilecektir. Çelenk gönderilmemesi rica olunur. * * * Teknik Ünlversite profesSrlerlnden Nami Serdaroğlunun kayınvalidesi ve doçent Nüzhet Serdaroğlunun annesi Şakir eşi B. FELEK MEVLİD Haleb esrafından Bakizad» mağfur Hüsnü Bey kızı, Dr. Ahmed tkbal Baki hemşiresi ve Havagazi Şirketl başmühendisi Hüsnü Baki halası SALİHA GÜRSEL'in öîümünün 40 ıncı gününe musadif 30 eylul 947 sah günü öğle namazım müteakıb KaLEYLÂ DÜZCE dıköy Osmanağa camiinde llevlidi Nebevi vefat etmiştir. Cenazesi 30 9/947 salı günü okunacağmdan, kendisini «evenlerle bilcümle Şijli Kocamansur sokak Özden apartımanı ihvanı dinin teçriflerinl rica ederim. 66,'4 ten Fatih camiine nakledilerek öğle naEşi: Adll Gürseî mazmdan sonra Edirnekapı Şehidliğindeki reakberesine defnedileeektir. * * * Tekîrdağ tüccariarından Mehmed Kemalli, Ali Kemalli, Kâzım Kemalli valideleri EMİNE KEMALLİ dün saat 19 da Aiman Hastanesinde Hakkın rahmetine kavuşmustur. Bugün 6aat 10 da cenazesi Alman Hastanesinden kaldırılarak namazı Eyüb camiinde kılmdıktan sonra Gümüşsuyu kabristanına gömülecektir. Mevlâ rahmet eyleye. MEEH4MET Stefan Zweig'in öbnez eseri (BEWARE OF PİTY) Pek yakında Türkçesi OrijinaU kısmı henüz tahkik safhasmdadır. Bu konu etrafında icrasına başlanuan incelemt'lerin neticelerini ve tezahür edecek duruma göre işin kanunî icablarma uyularak yapılacak muameleleri ayrıca basın vasıtasile umumî efkâra arzedeceğiın. SPEKie lAELESC'ie

Bu sayıdan diğer sayfalar: