10 Mart 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

10 Mart 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dığında hile olduğunu isbat eden- b “Üni söylediler. ıumıı.—r—ııı Hokkabazın hatıraları Boş borudan çocuk çıkaran adam Hokkabaz Lâfayet sırrını verm2k korkusu yüzünden yandı İnsanlardan çoğunun, un, belki da-| &z kurnaz olduğu zamanlarda,! Belişi güzel zekâlardan aykırı bir| Zekâ taşıyan adam bellibaşlı şey- ler üzerinde küçük bir manevra Yaparak herkesi şaşkın bırakır - dı. “Hokkabazlık,, denen şeyi ya-| Darlardı demek- İstiyorum. | . .. Hokkabazları başına toplamış iri, son zamanlarda, bir İngiliz Bâzetesinde, eski hatıralarını an- latıyor. Ve bu arada Maskelin i- timli tanmmış bir hokkabaz ve ©nun oyunlara, garib tabiatli bir' diğer hokkabaz olan Lâfayet'e ve ©nun köpeğine aid — habıralarmı “azmaktadır. Hokkabaz Maskelin, bağlı bir| Sandıktan adam çıkarryordu. Bu *yunu ilk defa iki bahriyeliden #örmüş ve hemen sandıklarmı sa- tin almıştı. Verdiği para, bizim Paramızla yüz lira kıdırdı Böy-! le onların bütün oynatma hakkını da satın almış oluyordu. Bahri- Veliler sevindiler. Hokkabaz Maskelin işi ilerle - terek bu oyunla yüzlerce lira ka - Zanmağa başladı. Kiraladığı ti- “atro dolub dolub boşalıyordu. Maskelin herkese meydan oku- Yan soyundandı. O kadar ki, san- lere 5000 lira vereceini vadetti. İki delikanlı bunu isbat edece- Şu, şu, şu şekilde bağlı sandık. İan çıkmak kabildir, dediler, Hok- kabaz doğru bulmadı. İşi mahke- Meye düştü. Hokkabaz gene iddi-| Mında devam etti. Davayı kay- ti. Sandığını kırdı- Fakat ge- e onların sözleri yanlışmış gibi İr tesir birakmağa çalıştı. . ». * Saonra arkadaşlarımdan birine, ubhiı oyunu kimseye anlatma - ımila bunun “esrarmı,, an ı.lluıını vadetmiş ve anlatmış « Mulıılın in sandık oyunu şöyle “uyordu: Sandığın içine çıraklatından bi- giriyor, sandık güzelce kapanı- , bağlanıyor ve bir dolab içe- e konuyordu. ' Dolabın kapakları kapanmasın. hemen birkaç saniye — sonra “dan | daha pahalıya gelmektedir. | tun iç'n develerin hiç bir ehemmi- muıtut Lâfayet öyle gelişi güzel bir o- yuncu sayılmak istemiyordu. Bellibaşlı bir cambazhane kur- muştu. Bandosu, köpekleri, atları, battâ aslanları vardı. Bundan başka kendisi de baş- lıbaşına “Garib bir adam,, olarak tanınmıştı. Bu da reklâmına e - pey yardım ediyordu. . . * Lâfayetin hakiki adı Nöberger di, Amerikada iken pek o kadar tanmmamıştı. Fakat İngilterede çok “muvaffakiyet,, kazandı , En meşhur oyunu (boş borudan çı - kardığı iki çocuk,, oluyordu. Hokkabaz Lâfayet ortaya, u - zun ve bol bir elbiseyle geliyor- du. Elinde iki tarafı da delik ve bakınca içerisi görülen bir geniş boru bulunduruyordu. Boruyu önce halka — gösterir, sonra ayakları d'bine dikerdi. A - 200 bin Fransızlar şimali Afrikaya, Tu- nüs, Cezayire gitgide daha esaslı surette yerleşmektedirler. Nitekim geçenlerde Tunustan Kazablan - kaya kadar 2700 kilometre tulün- | deki demiryolunun açılma mera - simini yapmışlardır. Bu demiryolu yapılmazdan ön - ee buralardaki nakliyat tamamen develerle yapılır, ve bu iş için tam | 200.000 deve kullanılırdı. Yeni demiryolları o kadar u- cuzdur ki, bu fiyatların yanında dünyanın ne masraflı hayvanları | olan develerle nakliyat, eşyaların lükş yataklı vagonlarla naklinde Bu- yeti kalmadığmı gören — kervan sahipleri önümüzdeki kurban bay. ramında develerini kesip yemeğe İirar vermişlerdir! Bu demiryolu Fransızlara çok *itağın sandıktan çıktığını görü- ? H.E"' itibariyle bu oyunda hiç hm“'ı“k yoktu, hokkabaz dola- içinde bir çırak daha bulun- i"*'mr ve birkaç saniye içinde diğer çırak sandığın iplerini ça Maskelin isimli hokkabaz, 81- sonra bu sandığın yakıl- Batmı l G"Elim öteki açık göze... ’“lıı n adı Lâfayet idi. Lâfa- k ©Yunları her hangi zeki a- tarafından derhal ortaya ko Hı“& ıwdın olmakla bera- ',ı ıilmd ib en çok Pl-l bu vasiyeti yerine geti- vasiyet etmiştir. Ve zanne- — radan birkaç saniye geçer ve bir takım sözler söyledikten, tuhaf - lıklar yaptıktan sonra boruyu kal- dırır ve küçük bir oğlan — çocuk kendini gösterirdi. Ayni şekilde bir daha koyar. kaldırır ve bu sefer bir kız çocuğu çıkarırdı. Bunun hilesini kimse anlıyamı- yordu. Aslına bakarsanız bu da çok basit bir şeydi. Borunun bir! yanı açılır, kapanır soyundandı - Çocuklar da, hokkabazın cübbesi içinde bir kemere asılı o - larak getirilirdi. Artık boruya nasıl girdiklerini, sonra altından nasıl — çıktıklarını anlamak kolaydır sanırız.. deve kesilecek! Fasda demir yolu yapılması üzerine develere iş kalmadı pahalıya malolmuştur. Bunun için 6 milyon metre mik'âbı top - rak, 1 milyon metre mik'âbı çakıl taşı, 600 bin metre mik'âbı çimen- to, kireç ve saire — harcanmış, ve 2582 metre uzunluğunda 11 tane tünel yapılmıştır. Bütün demiryolu için yapılan masraf da 600 milyon — franktan biraz eksiktir. Şimali Afrika, dünyada işçisi en bol ve ucuz elan yerdir. Fran - sız kapitalistleri bunun için bura- larda büyük fabszikalar kurmuş - lardır. Bu fabrikalarda — beş yaşında halı dokuyan küçük — kızlardan itibaren her yaşta işçi bulunmak' tadır, Bunlara verilen gündelik de bir buçuk franktan, üç franga kadar- dır. - yani 12 kuruşla 24 — kuruş Bundan başka şimali Afrika ya- vaş yavaş büyük bir seyyah mer - kezi olmaktadır. Şarkı görmek istiyen Avrupalılar, bilhassa kı - şın buralara çok rağbet ediyorlar. Bilhassa Cezair şehri seyyahların en çok uğradıkları yerdir. Fran - sızlar bu rağbeti — çoğaltmak için Cezairin eski ve harab mahallele- rini aynen muhafaza ediyorlar, Evvelce bilhassa — İspanyaya karşı mücahidlikleri, mücadelele- ri ile, tanınmış — olan Faslılar ve Cezairliler, yavaş yavaş bütün mü- cadele kuvvetlerini, istiklâl kabi - liyetlerini kaybetmektedirler. Sa- yısı pek çoğa varan misyonerler ve papas mektepleri buralarda bü- yük bir serbesti içinde her nevi propaganda yapabilmektedirler. Şimali Afrika yavaş yavaş Av- rupalı işsizler için de bir melce olmaktadır. Yapılan hesaba gö- re son Mıisır yollarında — on bin Avrupalı işçi çalışmıştır. Bunlar Cezairin ve Tunusun Avrupai kı- sımlarında ticaret, küçük san'at - | lar, hükümet memurlukları, polis. lik ve jandarmalık uğraşmaktadırlar. — Marsilyadan, Napoliden gelen her — vapur ayni zamanda buraya bir çok işsiz ge - tirmektedir. Bunlar renklerin - den istifade ederek yerlilerin iyi yerlerini almaktadır. Diğer taraftan Fransa cümhu - riyetinin büyük bir itimadını haiz olan Sultan, Fransız muhafızların korudukları sarayımda büyük bir rahatlık ve istirahatla oturmak - tadır. Sekiz Molla Hasan da gece gündüz Fransız mürebbiyesinni elinde bu- lunuyor. Fransız mürebbiyelerinin şimdi. ki Sultana lâyık — ve iyi bir halef yetiştirmek için canla başla çalış- gibi işlerle geniş, yaşındaki veliaht | | tekrar geri döndü. Fakat gecikmiş. Hokkabaz Lâfayet kendine çok zorlu reklâm yapıyordu. — Nereye gitse, büyük duvar — kâğıtlariyle “şayanı hayret ve mühim hokka « baz Lâfayeti görünüz!,, gibi aza - metli sözler yazdırıb asardı. Disipline de çok düşkündü. Çı. rakları üniforma ile gezerdi. Ve bu yolda kendisini gördükleri va- kit selâm vermeğe mecburdular. Aralarındaki derecelere göre, birbirlerini de selâmlarlardı. Fakat en meşhur olan şeyi kö. peğiydi. — “Güzellik, —manasına gelen Biyuti isimli köpeği — uzun zaman Lâfayetle birlikte konuşu- lan bir mevzu olmuştur. “Köpeğimi ne kadar çok görür- sem, insanlara o kadar muhabbe- tim artıyor,, gibi lâflar söylerdi. ... Bir gün Lüfayete bir misafir gitmişti. Diğer hokkabazlardan biri... Misafirine itibar etmeği bil. diği halde Lâfayet sofrasına kö. peğini de almasını unutmamıştı.. Hizmetçi gelib, önce' köpeğe yemek verdi. Sonra misafire, ni- hayet ev sahibinin hlııtmı koy- du., Lâfayet diyordu ki: *“Biyuti olmasa hayat benim için bomboş bir şey olur. İşimde kay- bederim. — Devam isteği kalmaz. Hattâ onsuz öleceğimi zannediyo- Tum.,, Garibtir ki, hokkabaz Lâfa « yet köpeğinin ölümünden bir haf- ta sonra, acuna gözlerini yummuş tur.Şimdi hem köpek, hem kendisi Edinburgda ayni mezar içinde gö- mülüdürler. Lâfayetin hokkabaz piyasasını yükseltmeğe yardımı olmuştur. O gelmeden önce, hokkabazların aylıkları çok ehven bir şeydi. O « nunla arttı. Kendi arttırdı. Yap « tığı mukavelelerin pahasını yük « seltti.. Ve ondan sonra, bokka « bazlar bir zaman — bu piyasadan istifade etmişlerdir... Şimdi gelelim bu hokkabazın nasıl öldüğüne... Lâfayet için kö- peğine olan aşkından öldü denir.. Fakat o, hükümet emirlerini dinlememenin bir cezasını çek - miştir. Halkın sahneye çıkıb işine ka - rTışmaması için kiralamış olduğu bir tiyartonun sahne ve halk ka . ptsını nizam harici kilitli bulun « dururdu. Günün birinde sahnede saçak- lardan biri alev aldı. Kimse far » kınmda olmamıştı. Lâfayet kapının kilitli olduğunu unutarak — oraya kurtulmak için koştu.. Kapalıydı, ti. Dumanlar onu boğdu. Geri ka. lan işi alevler gördü. Yangm söndürüldükten sonra iskeletini köpeğinin yanına koy «

Bu sayıdan diğer sayfalar: