17 Eylül 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

17 Eylül 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Miki Afrikada O haydutlar peşinde mea a ez Yy (er az MDA. aa KAYBOLDU. POLIS... YE. Sİ MikiDf MEYDAN DAR Yox 5 ik 6iTTi Aca e PA MKZRER. AY tl) LL GA Beto Ayi Mevsimlik yeni modellerimin geldiğini sayın müşterilerime arzederim Ş YAVUZ JEZEN TERZİ Istanbul Yenipostahane karşısında Fo to Nur yanmda Letafet hanmda İstanbul Komutanlığı Satınalma Komisyonu İlânları 7 nci Kor istihkâm taburunun nakliye taburundan alınacak bül sıhhiye arabası için kesdiği 10 || kinciteşrin 936 günlemeçli ve 20401 sayılı ceride ayniyet tesel lüm makbuzu zayi olmuştur. Ye © nisi kesdirileceğinden eskisinin bir hükmü olmadığı ve bulanların da İstanbul Komutanlığı Daire müdüriyetine teslim etmeleri ilâr olunur. (1076) ERİ Muhammen bedeli 4000 lira olan 200 ton çimento “Sün'i lant,, 21 — 9 — 536 pazartesi günü saat 10 da Haydarpaşada | binası dahilinde 1 ınci işletme komisyonu tarafından satın ali tır, İsteklilerin 300 Hira muvakkat teminat ile kanunun tayin vesikaları ve kanunun 4 üncü maddesi mucibince işe girmeye kanuni bulunmadığına dair beyanname vermeleri lâzımdır. B“ J ait şartname Haydarpaşada 1 inci işletme komisyonundan olarak verilmektedir. (960) Türk Hava Kurumu Yüksek Mühendis Mektebi Arttırıf Büyük Piyangosu Şimdiye kadar binlerce kişiyi zeng'n etmiştir 6 ıncı keşide 77 Birinci teşrin 936 dadır. Zarukyan blade yüne bense. Panda Büyük ikramiya: 200.000 Liradır. mazda hergün gaz vede Xİ) Ayrıca: 30.000, 20.000, 15.000, 12.000, 10.090 liralık müracaat kabul olunur. Adres: Bey-| iç o > ği ii Gi oğin Altın bakkal Babil Cad. Sayi 63) Ikramıyelerle (50.0C0) liralık iki adel mükâfat vardır Biçki ve dikiş Esaslı o Deşi Mame Nektar K. ve Eksiltme Komisyonundan : Mektep malzeme lâboratuvarı için açık eksiltme ile Elek, 7: zi, Kesafet şişeleri ve Mihailis âleti ve teferrüatı alınacaktır. Muhammen bedeli 600 ve muvakkat teminatı 45 liradır. mesi 19 Birinci teşrin 936 pazartesi günü saat 14 de yapılacakt!f" Şartnamesini görmek istiyenlerin her gün ve eksiltmeye; #" ceklerin belli gün ve saatte “mektep idaresine müracaatlar rilâri nur. (915) 246 " MAĞLÜP FAUSTA boğulmak suretile pek kolay geber. | riler de Giz ve maiyetini gördükle- miş oldu. rinden dört nala bu tarafa doğru Büssi: gelmeğe başlamışlardı. Giz bir an — Çok doğru. Ben de ölmeden evvel herife bir ders vermek İster- dim... — Evet, hani onun sana vermiş olduğu mahut iskrim dersini değil mi? — Ben o dersi ona çoktan iade ettim. Bastildeki çarpışmada silâhı- nı elinden çekip aldığımı unuttun mu? — Ben orada değildim. Fakat gene senin dediğin olsun. — iyi ama, Moröver orada idil. Doğru değil mi Moröver? Bir kaç adım geriden gelen Mo- röver hemen tastik etti: — Doğru, doğrul. Herifin elin- den üç defa silâhını çekip aldın. Bu suretle mağlup olduğunu itiraf etti. Büssi Lökrek, memnun bir yüzle Büssi Löklerk memnun bir yüzle Moröver ise: — İşte, diye söyleniyordu. Bir #özle ilerisi için işime yarıyacak bir dost kazandım. Viyerbon köyüne gelinmişti. Giz, asık bir yüzle: — Efendiler, artık ölüleden bahs etmiyelim! Değdi, O şimdi Violettayı düşünüyordu Biraz sonra hakikaten ölüleri düşün- memek lzrmgeldiğini kendisi de ka-| bul ederek Büssiye seslendi? İ — Hayvanı mahmuzla, karşıda görünen süvarilerin yanma git ve ne istediklerini anla, Karşıda, kasabanın kilise mey- danında altmış kadar süvarinin top- lanmış oldukları görünüyordu. Gi- zin Büssiye emir verdiği sirada süva şaşırdı. Eli süatle (kılıcına doğru gitti. Üçüncü Hanrinin kendisine bir tuzak kurduğunu zannetmişti. Fakat karşıdan gelenler: — Mösyö, Mösyö! Hoş geldiniz. Diye bağırıyorlardı. Bunlar Bluvada toplanmışolan mebusların Gize sadakatlerini bildir- mek üzere seçtikleri bir asilzade he- yeti idi. . Giz bunu anlayınca, gülerek ve gelenleri selâmyarak: — Şimdi efendiler, bir krala mah- sus maiyetim var. Dedi. Giz bu sözleri belki de düşünerek söylememişti. Fakat bu söz bütün heyetin arasmda dolaşarak bir sürü tefsirlere yol açmış ve Gizin hususi fikirlerinin bir ifadesi olarak anla- şılmıştı. Şimdi, Gizin başımda bulunduğu müfreze uzun döt nalla Viyerbonu geçerek Bluva önlerine gelmişti. Bu sıra, Fransa Kralı, rengi uç- muş, asabi bir halde şatosunun bi- rinci katındaki hususi dairesinde o- turuyor, kalkıyor, dolaşıyor ve sa- bırsızlıkla Gizi bekliyordu. Perşobreton isimli tarasanın Üze- rinde tepeden tırnağa kadar silâhlı elli asilzade duruyor ve bir bölük İs- viçre askeri avluyu dolduruyordu. Merdivenleri doldurmauş olan kral td- raftarı asilzadelerin asık suratları, Dük dö Gizin gelmesinden hayırlı hir netice umulmadığını gösteriyordu. Şatonun diğer tarafları da askerle dolu idi. Bütün bu işleri idare eden Katerin dö Medici, (sevgili yegenimi MAĞLÜP FAUSTA 247 zi lâyık olduğu şekilde kabul etmek için her şey hazırlanmıştır.) demişti. Kralın dairesinde yirmi kadar a- silzade, gözleri krala dikilmiş emir bekliyor. Katerin dö Medici isegü lerek papası ile şakalaşıyor ve bu hal odadakilerin manzarasile tam bir te zad teşkil ediyordu. Üçüncü Hanri, belki yirmi defa pencereye ve ileride Kriyonun üç bö- Tük hassa askerini yerleştirdiği mey- dana baktıktan sonra birdenbire: — Biron nerede, daha gelmedi mi? Diye sordu. Mareşal Biron cevap verdi: — Buradayım Sir: Arman dö Gonto , Baron dö Biror © vaman altmış dört yaşlarında, fa- kat bir çok gençlere taş çıkartacak | bir sağlamlıkta bulnuyordu. Kendi- si namuslu bir adam olduğu gibi Sen Bartelmi vakasında da muhalefette bulunmakla tanınmış, hattâ vaka es nasında ve tophane kumandanı oldu» Zu sırada elli kadar protestanı ölüm- den kurtarmıştı, Kral: — Burada mısın benim ihtiyar ye- genim? Dedi Burada bulunmıyacak- sın diye korkuyordum. Çünkü sekiz gün İzin almıştın. — Evet ama, Mösyö de Gizin ge- leceğini haber aldım ve hürmetleri mi kendisine arz iğin bir daha böyle bir fırsat bulamıyacağımı düşünerek yıldırım gibi Ambuvazdan geldim. Bu sözleri işiten kral gülmeğe başlamıştı. Odadaki asilzadeler de gülüyordu. Katerin papasına: — Haydi, dedi. Bizim çocuk ce- saretini topluyor. i Mareşal Biron: — Sir, dedi, Görüyorsunuz ki tam vaktinde geldim: Hakikaten bu sırada dört köşe avluda bir gürültü koptu. Kapıdan bir sürü slivari giriyor ve attan inem- lerin kılıç ve mahmuz şakırtıları işi- tiiyordu. Üçüncü Hanri sarardı, Fakat bu hal korkudan ziyade nefretten geli. yotdu. Bozuk bir sesle: — Kont dö Luvany, bakınız av. luda neler oluyor? dedi. Kral, Gizin geldiğini biliyordu. Fakat bir cevap alamayınca pencere. nin yanma giderek taht yerine kulla. nrlan bir koltuğa oturdu ve şapkası, nı kulaklarıma kadar indirdi. Luvany ile pencereye koşmuş o. İ lan Kalabri — Sir, dedi, Mösyö 16 Dük dö Giz geldi, Allah muhafaza etsin! Kralm yannıda duran Montseri mırıldandı: — Eğer şeytan canımı almazsa... Kral, odada bulunanları, annesi de rahi lolduğu halde hayrete düşü. ren 'âkayt bir sesle: — Net. Dük dö Giz mi?.. Acaba burada işi ne? dedi. — Şimdi anlarız, efendim! Çün. kü merdivenden çıkıyor. Hakikaten büyük merdivenden yukarı çıkanların gürültüleri işitili. yorân, Bunlar, Gize sarayın kapısına kadar refakat etmiş olan majyetiydi. Bu har“. Kriyonun gözünden kaçmıyan bir tehdilti.. Hemen Gizi selâmlamak bahanesiyle karşısına kadar giderek yanındaki zabitlere dövmüş ve: — Monsenyor, Mösyö lö Dük dö Mayen ve Mösyö lö Kardinal, Kral beni sizleri huzuruna kabul etmeğe

Bu sayıdan diğer sayfalar: