9 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

9 Aralık 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İİ ristiyan balk İngiliz üniformaları kle çılgınlık derecelerine varan içinde kalmışlardı. Bu sevinçle- | Derhamet etmemek elden gelmi- Pİ'U. Ordu şehirde mevcut bütün er- arp götürmüştü; gerçi < aldıkları #yin parasını vermişlerdi âmâ, bu alir kâğıt ve şimdi hiç bir işe ya- “e 2 olesüştu, Halk açlıktan krvranr- Ki kak daha ilk günden Allenby'ye bay #imuştu, Başka türlü de olamazdı lar muzafferane girişlere alışkın okla beraber, bizim girişimiz büsbü P Arı mahiyette idi. Alman impaârate ik Vie harpten birkaç sene o evvel gelmişti. Onun otomobilini şe- apısından içeriye bir türlü sokamâ ç *dr. İşte bunun için tarihi duvarı ik çirkin bir yarık açmışlar; Kay- pi 224 kz benim oda vaki Enver. (yaşa) Birüsdebid, rından birinin geçit resminde... Meşhur seyyah ve muharrir Lovveli Tnomas serin alayı böylece geçebilmişti. Fakat Allenby şehre girdiği (Ozaman yaya yürüyordu. İçimizden birisi ona niçin böyle yürüdüğünü : sormuş ve şu cevabı almıştı: — İnsanlardan daha büyük olan biri- nin evvelce yürümüş olduğu bir yerde başka türlü yapabilir miydim? KUDUSÜN TOPLARI Todd Gilney bir müddet sustu, Ku- dösteki odanm küçücük penceresinden şarkta tanyerinin ağarmakta olduğunu görüyorduk. Güneşle birlikte kulakları mıza bir uğultu, arkasından da korkunç patlamaların gürültüleri (o geldi. Todd Gilney dalgınlığından uyanarak canlan- dı: — Bunlar nedir biliyor oOmusun Lo GÜZEL PRENSES hizmetçimdi. | & weli? Bizim toplarımızdır. Zeytindağın daki Getşemane bahçesinden ölüm ateş- leri püskürüyorlar. Hayır Lowell, mukaddes şehri almış olduğumuzdan dolayı kendimizi aldat- e lisalib muh şateleleti Iı 97 — Yazanlar : ingiliz ordusu hava zabitlerinden Kenneih Brovn Collins, —39— Imparator Küdüse girerken Otomobili kapıdan sığmadığı için tarihi duvarın bir kısmını yıktırmışlardı mamalıyız. Harbi bitti sanıyorsak bü-| yük hataya kapılıyoruz. Harp bitmedi! Samaria, Nâs:ra şehri, ve bütün Suriye hâlâ Türklerin elindedir. İyi bir başlan- gıç yaptık. Fakat Türkler Şamın bu ta- Dilimize çeviren: A, E, # rafında bulundukça tekrar (üstümüze saldırmıyacaklarma emin olamayız. On ları mukaddes ülkeden tamamile çıkar mak mecbüriyetindeyiz ve çikaracağız da! (Devamı var) Bizim görüşümüze göre Filistin muharebeleri — 19 — Çölün bu kısmındaysa göne Türkler kalmıştı, Bizim piyadecikler Kollarımı sıvadıkları gibi Faysalın yağmacı çe- tecileriyle 700 muntazam Arap aske - rini ve onların arasında meşhur casus Lavrensi Tafileden koğarak daha ce - nuba, çölün içine sürdüler. z Alman generali fon Falkenhaya, ar. tik bültün ümddi kırılmış olduğundan, Almanyaya müracaat üstüne müraoaat yapıyor ve geriye çağrılmasını ısrarla istiyordu, — Müracaatlarının cevabım beklerken de bütün maneviyatı karıl - mış bir halde ve korku içinde buhunu- yordu. Bu meşhur nazır ve MA Türk generalleri üzerinde hiçbir nüfuz ve tesiri kalmamıştı. Artık Türkler de silâh arkadaşları Almanlara pek hoş nazarlarla bakmıyorlardı. Bunların fe na mutmelelerine şimdiye klar ses çıkarmamışlar ve Türkün ezeli asale- #inin icanları olen misafirperverliğe ye nesakete hep rianet etmişlerdi. Fa- arlık biçak dayanmış, İN. mmül derecesini” “çoktan” aşmıştı. Sözde yardıma gelen Alman kıtaatı bir türlü cepheye varamamış, gelen - ler de muharebelere sokulmak isten. memigti. Almanların hepsi de vaziyeti pek ümitsiz görilyorlardı. İngilizlerin daha ülk taarruzunda bizim cepheyi bıraka- cağımızdan, sol gerimizdeki Erdüni A- rapların istilâ edeceklerinden horku - yorlardı. Falkenhayn karargâhı ile bir- likte Şama çekilmiş ve ordularımızı şimale çekmek için hazırlıklara bile girişmişti, Fakat tasarladığı ricat plâ nın gerçekleştirmesine vakit kalmadı. 25 Şubatta fon Falkenhayn yıldırım orduları grupu kumandanlığından az- ledildi. Onun yerine bizim başkumandan vekilimiz Enver paşa her nedense Al man umumi karargâhmın hoşuna git- mek için mişir Liman fon Sanders göndermişti. Bereket versin ki bu mit $ir paşa Türk zabitanından müteşek- kil bir karargâhla Filistin cephesine geldi. Mart ayında İngilizler bütün 20 inci kolordulariyle Kudüs —Nolş yolu ü8- Hünde tekrar taarr veb Yada uzüni süren KN le ear sinde İngilizler 191 1 tfeşrinievelinden- GÜZEL PRENSES 221 beri hiç görmedikleri şidiletli bir mu kavemete maruz kalarak mağlüp oldu- lar. Şimdi İngilizlerin cephedeki kuv - veti 166000 muharipti, Buna mukabil ise Türk ordusumn bütün mevoudğu 40,000 muharipti. Mart ayının yirmisinden sonra İn - giliz ordusu gözlerini Şerianın arka &- razisine çevirdi, 21 martta Ammana 60 ıncı piyade fırkasiyle, Anzak süvari fırkasından, develi koldan, topçu HN - vasından, makineli tüfekli otomobil « lerden mürekkep kalabalık bir müfre. se gönderildi. Bu kuvvet 25 martta Essaltı işgal etti, Bu birinsi Salt muharebeşidir. Bi- zim ordu var kuvvetiyle göyret ede « rek buraya takviey kıtaları yetistirdi, Toplıyabildiğimiz muharip aşağı yuka- Mi 1000 kişi halar tutuyordu. Üçündül süvari fırlkamız merhum Esat paşanm kumandası altında Saltta İngiliz mu « vasala hatları üstüne çok tesirli bir taarruz yaptı. Bunun üzerine İngilizler Essolt te - şebbülslinden vazgeçmeye mecbur oldu Jar. 1 Nisanda tas tarağı topladıkları dibi Şeria ırmağının öte tarafına geç #iler. “ (Devamı var) Kendisine bir kardeş muamelesi yapı- yordum. Gece ve gündüz her türlü ist. rahat ve saadetini (odüşünmekten gı kalmıyordum. Halbuki o vana nankör- lük yaptı. Saraylarda büyüyen bizim gi- bi Kızlar, dışarıdan yanlarma aldıkları kızlara pek çabuk (emniyet ve itimat gösterirler. Her surlarını onlara söyler- Yer. Halbuki bunun ne kadar fena bir şev olduğunu bizzat tecrübe ederek an- Tadım, — Doğrudur. Bu gibi Kızlar filhakika sarayda bulunanlar için bir teklikedir. Öğrendikleri sırlardan sonradan İstifa. de etmeğe kalkarlar. — Bu zamana kadar kimseye en kü- şük Wir fenahkta bile bulunmadım. Fe- nalik edenleri de sevmem. (Fakat bu kızım ortadan kalkmasını istiyorum. Bu hirsiz kızın berhayat olması benim için bir tehlikedir. — Hırsız m dediniz? — Evet. Evvelce yani hizmetçimken benim birkaç mücevherimi çalarak kağ- Mişti. — O halde kendisini derhal (o tevkif ettirebilirim. O da hapishaneyi boylar Vera muhatabının kulağına eğilerek: — Hayır, dedi. Filhakika (bu kolav olur. Onu tevkif ettirmek © isteseydim #ize değil, polis mildürüne müracaat e- derdim, Ben bu kızım bir daha önüme Şıkmumasını ve ondan ebediyyen kür- tulmak istiyorum. Onu tevkif ettirerek adımın mahkemelerde mevzuubakis ol- Müsmı istemiyorum. Adi bir kadın olsav dım zararı yoktu. Fakat bir hükümdar IZEVEiN, Bulgar zabiti bıyıklarmı bükerek müs tehrivane bir tavırla karsramdaki kadı. ma dikketle bokmağa başladı. Veranm M€ demek istediğini tamamen anlamış” enkrini zi “i er DİN 1 nt e ne Koca bir hükümdarın kızı, hiç de suç lu görünmiyen bir kızı ortadan kaldırt- mak istiyordu. Bunu yaparsa güzel dü- şes de onun isteğini yerine getirecekti. — Fikrinizi anlıyorum, düşes. O genç kızın vücudunun ortadan kalkmasını is- tiyorsunuz, değil mi? — Evet, binbâşım. Binbaşı Korzakof, düşes Verayı elin- den tutup kendine doğru çekerek: — İstediğinizi hemen bu gece yapa- cak olursam ne dersiniz? oOOnun işini hemen bu gece bitiriveririm. Bir daha yolunuza çıkmaz. Ondan bir daha haber alamazsınız. Buna mukabil (istediğim mükâfat: verir misiniz? Vera, Vera sizi ne kadar sevdiğimi bilmezsiniz. Ayakla rınıza kapanarak yalvarıyorum. Beni teddetmeyiniz.. Korzakof, bir komedyacı gibi kar- şısındaki kadını aldatmak (o istiyordu. Veranın önünde diz çökerek (o kollarile dizlerini yakaladı. Başını dizlerinin ara sına kadar yaklaştırdı. Birkaç (saniye bu halde kaldı, Vera, binbaşının hareketine muha- iefette bulunmamıştı. Fakat biraz son- ra ayağa kalkarak mırıldandı: — Ne yap'yorsunuz, Boris? Kocam bu halimizi görecek veya haber alacak olursa izin de mahvolduğu gündür! — Kocanız mı? Ben ondan hiç de korkmam. Biz. biribirimiz için yaradıl- mış bir eşiz. Beni reddetme, Buna mu- kabil benden ne İstersiniz isteyiniz. Ne vaptırmak isterseniz hemen yaparım. Benim icin dünvada müşkül ve yapıla» maz hicbir iş voktur. Bu memleketteki nü'uzum ve iktidarım tasavvur edemive *eğiniz kadar genistir, Feki hizmeteini ze gelince onun ağzın: ölünceve kadar kapatmak işten bile değildir. Bunun İs 1 mili e daki izle bu insanların arasına karışmış bulunu- yordu. Düşesin kendisine o verdiği iş gayet sade göründüğü halde hakikatte pek na zik ve zordu, Ancak ay ışığı altında Yani dan görebildiği bir adamı şimdi burada” üç dört yüz kişinin içinde nasıl bulabile cekti? Anna, nihayet kıyafetinden (o ziyade haydudu sesinden tanıyabileceğini ümit *diyordu. Çünkü haydut baloya gelir- ken kıyafetini değiştirmiş (olabilirdi. Dans salonuna girdiği zaman, beyaz İ pek elbiseleri içinde harikulâde güzelli- Gi ile nazarıdikkati çekmekte gecikme” di. Birçok gençler ve kadınlar onun kim! olduğunu biribirlerine soruyorlardı. Fa- kât bu genç kızı kimse tanımıyordu. Genç kız, bir aralık kendisine dikilen nazarlardan rahatsız olmağa (o başladı. Birçok gençler arka arkaya gelerek bir dans rica ediyorlardı. O, bütün bu tek- lifleri nezaketle reddederek mütemadi. yen dolaşıyor, iki saat evvel gördüğü haydudu arıyordu. Tam bu sırada karşıdan uzun boylu, yakışıklı bir zabitin kendisine (doğru geldiğini gördü. Göğsü nişanlarla dolu olan bu zabit Annaya yaklaşınca önün- , de eğilerek onu selâmladı e: — Bir dans rica edebilir miyim mat- mazel? dedi. Anna, zabite bakınca kibar bir adam olduğunu anladı. Fakat afni zamanda hayretinden dona kaldı. Karşısında gör düğü adam, iki saat evvel esmi hara- besinde gördüğü haydut, kaptan diye çağrılan ormanlar kral idi. Acaba aldanıyor muydu. Zabiti dik- katle gözden geçirince aldanmadığına kanant getirdi. Bu adam o idi. Annanın cevap ve:meyisini kabul ma masına #lan zabit onu hafifçe © tutmuş, dansa başlamıştı bile. Derin bir hayret ve dehşet içinde kalmış olan Anna âde- ta zorla dansediyor ve karşısındaki ada ma bir şey belli etmemeğe çalışıyordu. Damarlarındaki kan donacak dereceye gelmiş, bütün tüyleri dimdik olmuştu. Kalbi de gümbür gümbür atıyordu. Baloda bulunup da Annann kim ol. duğunu merak edenler şimdi onları sey» re başlamışlardı, Bu hal kızcağızı büs- bütün sıkıyordu. Valsin ağır bir yerin- de kendilerini seyreden (o delikanlıların yakınından geçerlerken şöyle bir kos nuşma kulağına çarptı: — Güzel yabancı kızı nihayet binbaşı Boris Kozarkof yakaladı gördün mü? — Halbuki demin beni de reddetti, Anna, bu konuşmadan onunla danse- den bu haydudun adımın Boris Korza- kof olduğunu öğrendi. Demek ormanlar kralı adı altında haydutluk yapan adam ayni zamanda bir binbaşı, idi. Bu sirada dans: bitmişti. Zabit Anna. yı selâmlıyarak elini tuttu ve — Teşekkür ederim matmazel. deği. Bu lütfunuzu unutmıyacağım. Bibette ki kim olduğumu öğrenmek İstersiniz değil mi? Ben Bülgaristan' prenrinin yaveri binbaşı Boris Korzakof, Müssa- denizle... Zabit tam ayrılacağı sirada Annanın elinin ateş gibi yandığını farkına var“ dı ve telâşla sordu: — Galiba rahatsızam:z o matmazel, Dansta sizi yordum. Müsaade ediniz de büfeden size serinlik ve ferahlık vere cek bir şey getireyim. Korzskof, böyle söyliyerek OoOAnnayı körük bir odava oturttuktan sonra ay- rldı, büfeye gitti, Anna zebitin dönmesini beklemeğe lü zum görmeden ayağı k-lktı. Korkusun dan ne yapacağını bir türlü kestiremi- e

Bu sayıdan diğer sayfalar: