25 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

25 Aralık 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

& Ehlisalik hile ir Peki senin eski tayyarene ne oldu a — içinde birkaç delik var. Dedikten sonra olup biteni anlattı. Tayyare kıtaatımıza yeni takviyeler önderilmişti. Gelen pilotlar adeta ço- ik denecek derecede genç şeylerdi. ““İ Keki pilotlar kaşerlenmiş Türk ve Al pilotları, bunların daha süt dişleri ökülmeden başlarına bir belâ getirme- nler diye, hattın öte tarafına doğru dilerine kılavuzluk etmişlerdi. Durmmondun Nicuport filosuna gel “Miş olan bir çocuk o sabah diğer bir pi- tla istikşaf yapacaktı. Durmmont ikin pilotluğa gönüllü çıktı. Ve ne olursa! ün kuyruğu dibinden ayrilmamaş İ İn ona tenbihte bulundu. Eğer Durm ond İşaret verecek olursa yeni piloi hal geriye dönecek ve âklına bir şey Ürse, suallerini sonra soracaktı. Hatların gerisnide yirmi kilometre- in fazla ilerlememişlerdi ki; Durm- ondun motörü bozuk işlemeye başla- Karbüratörünü düzeltmekle o ka- uğraşmaktaydı ki; üç tane Pfajze yyares'nin yukardan aşağıya duğru #züldüklerini göremedi. Fakat kafa- bayi kaldırıp da bakınca, arkadaşının İnen eve dönmesi için işaret olan ka- “arm hizli hızlı oynattı, ğe veni nilot Işareti görmedi va kaldı. İ Pfalze onm üstüne çullandrlar.| hir'nelitiifekler catırdadı; erhennem) v eşleri ortalığı yaladı; Durmmond ise va'file çılrmca uraşıyordu. i pilotu patakları" vdiler. “Üçüncüsü ind Durmmond| nin “nej 29 GÜZEL PRENSFS AŞ son, MU ı 4— Iı 9Ş9168 ingiliz ordusu hava zabitlerinden Kenneth Brown Collins, şhur sayyah ve muharrir kovveli Thomas Iki tayyare birden çullandı Acemi pilot bu işin farkında değildi, ötekisi ise motörü bozulduğu için âciz bir vaziyette idi öldürmek için dalgıçlama atıldı. Bi- zimki tayyaresini toparladı ve dalmak ta olan Alman tayyaresinin yolu üstü- Be dikildi, Tüfeğini bir türlü işletemediği için, üstüne gelmekle olan Alman tayyare- sinin yolundan çekilmedi Alman ise müsademeden korunmak Üzere yolunu değiştirdi. Pfalze pilotunun ne yapmı- ya karar verdiğini beklerken bizim Pe- ter Durmmond her halde ecel terleri dökmüştü. Alman dümenini kırarak yükseldi. Durmmond başka bir Pfalz'ın üstüne döndü ve çocuğa dönüp gitmesi için tekrar kanatlarını salladı. Bu sefer pi- İot işareti gördü. Harp sahasından hızla uzaklaştı. Fakat Drummondun motörü tekrar bozulmaz mı! Tayyaresini hazan yaprakları gibi döne döne düşürmeye başladı. Zeten başka bir şey yapamazdı; böylece Al manalra zor bir hedef vermiş oluyor - du. Almanlar onun motöründen fışkır. makta olan siyah dumanları gördüler; sakatlaştığını anladılar. Genç pilotun gitmesine müsande ettiler ve Durm - mondun Üstüne çullandılar onu, ateşler le takip ettiler, Durmmond tam da yere çarpacağı sırada döne döne düşmekten kendini! kurtardı. Tayyareyi düzelterek yere, Türk arazisine indi. Oralarda kimseler yok gibiydi. Fakat yukarda üç Pfalzi vardı ve galiba en hoş vakitlerini ge- giriyorlardı. Bizimki ise hiç de hoğa gidecek bir durumda değildi. Pfazlar, âciz kalan tayyareye sıra Me çullanarak bütün ocephanelerini yağdırmıya koyuldular. Peter pilot ye- rinden süzülerek yere indi ve orada boylu boyunca uzanarak, ölmüş gibi davrandı. Buna rağmen Almanlar kur- şun yağdırmaktan vazgeçmediler, Üs- tüne iki defa daha saldırdılar. Kurşun- lar her yandan havaya toz toprak kal- dırıyordu. Ona bir santim kadar yak- laştıkları halde vuramadılar, Almanlar artık onun ölmüş olduğu- na karar vererek geri döndüler. Peter| ayağa fırladı. Çalıştı, çabaladı nihayet. motörünü işletmeye muvaffak oldu. Tayyareyi havalandırdı; ve motörü ök süre, aksıra cenuba boyladı. Seksen metreden yukarıya bir türlü yükselemedi ve dört kilometre ötede pa tekir durdu, O kadar afşakta! GÜZEL PRENSES uha'tebeleti Dilimize çeviren: A. E. vakit yoktu. Burnunu toprağa dikti, bereket versin ki bulunduğu yer bir meydanlıktı. Çayırda bir Türk ordugâhı vardı; tayyare yerde epey giderek, Türk za- bitlerinin lokanta çadırının önünde durdu. (Devami var) Konferans Güneş klübünden: Her aym birinci ve üçüncü cumar- tesi günleri verilen konfcransalara ilâveten önümüzdeki 26/12/936 cu- martesi günü klüp başkanı Bolu says Javı bay Cevat Abbas Gürer tarafın. dan atlet ve spor kelimelerinin öz Türkçe hangi kaynaklardan geldiği- ne dair bir konferans verilecektir. Aza ve dostlarımızın bu toplan- tıya şeref katmalarnı dileriz. İstan Tçinci lere memurluğundan? Mukaddema Şişlide Büyükdere caddesinde Samanyolu 8. da 21 No, ki evde mukim iken Bağdada gidip mahalli merkürdeki ikamet gAhı meçhül bulunan Nuriye: Yilinemmaya olen barcunuzdan dolayı Şiş ide Büylikdere caddesinde Samanyoh 8. da ZI No, h evinizde mevcut ve o gıyabımızda haczedilmiz olan eşya Üzerine İcra Mina ka murmunum 103 tincü maddesine tevfizan tarafı mıza tebliği multazi Mbar varakamı İkamet gâhi harranızm meçbüliyeti basebile 15 gün müddetle Hinen tebilfine karar verilmiş ol makla bu hususta bir diyeceğiniz varın teri bi Mindan itibaren mezkür müddet zarfmda ve 15/2083 dosya No. sile dairemize bildirme niz bu hususta ve yukarıda yazılı varakarm tarafının tebliği makamma kaim © Ghmal Üzere keyfiyet çlân olundu. 277 gocuk. Bu çocuk benim dürmekle bana azap vermeği düşünesi- niz. Flem ben öldükten sonra artık azap çekecek değilim ya? Hem bir kere ken- dinizi göz önüne getirin. Sizde vaktile bir çocuktunuz. Seni de bir kadın rdu. Meme verdi, beşikte salladı. Severek, okşayarak bütün rahat ve hu» rurunu feda ederek seni büyüttü ve bu hale getirdi. Sen bir çocukken haksiz yere ölüme mahküm etselerdi razı olur muydun. Allahı unutmaymız ve bu ka- dar zalim olmayınız. Korzakof, bu sözlerden müteessir ol. Muştu, Ellerile yüzünü kapadı. Düşün. meğe * ladı. Annesinin hatırlatılması onu müteessir etmişti. Çünkü hayli za- man evvel ölen annesini çok severdi Her türlü fenalığı işlemesine annesinin hatırasına daima hürmet eder di. Haydut binbaşı, bunları düşünerek müteessir oldu. Ve Veraya şu teklifte! bulundu; — Bu çocuğun kabahati yok. Onu öldürmeğe ne lüzum var? Onu biz ala- hm da kendimize evlât yapalım. Çinze| nin ölmesi kâfi değil mi? Vera, hiddet ve nefretle Korzakofa bakarak sert bir sesle cevap verdi: — Solyada bunların akibetlerini ban havale etmedin mi? Ben bu çingenenin çocuğu ile beraber ölmesini istiyorum. Onun murdar kucağındaki çocuğu biz niçin alalım? Hayır, olamaz. Anası ne olacaksa çocuğu da öyle olsun. Sonra haydutlara dönerek bağırdı. — Haydi, ne duruyorsunuz. Verdi. Bim emri yapınız. Ben relsinizin karısı» rağmen | yım. Benim sözüm onun sözü demektir. Veramn bu sözlerine rağmen haydut lar mütereddit davranıyorlar ve relsle- rinin gözünün içine bakıyorlardı. Fakat Veranın tesir ve nüfuzu altında bulu. nan Korzakof, çingene hakkında verilen hükmü değiştirebilecek bir halde değil di, Veranın kendisine dikilen bakışları» na dayanamıyarak başını önüne eğdi. Bu hali gören Vera haydutlara dönerek bağırdı: — Size tekrar emrediyorum. Hükmü yerine getiriniz. Haydi çabuk... Bunun üzerine haydutlar, Lâlenkayı zorla götürmek için kollarına sarıldılar. Pakat çingene kızı bir koluyla çocuğu tutarken diğer koluyla da (o haydutlara mukavemet etmeğe, ellerinden kurtul. mağa çalışıyofdu. Bu aralık © Veraya doğru dönerek haykırdı: — Sen de bir insan, söyle, benim gibi bir kadın değil misin? Sen de bizim gi- bi et ve kemikten yaradılmış değil mi- sin? Seni de bir kadm doğurmadı mı? Sen de bir çocuk doğurmadın mi? Kal bindç merhametten zerre kadar olsün bir eser yek mu? Hayır, hayır. Sen bi- zim gibi bir insan olamazsın, Sen cehen- nemden çıkmış, zincirlerini o koparmış bir zebanisin.. Lânet olsun sana. Öldür mek istediğin şu masumun kan: bir gün Mutlaka seni boğacaktır! İnşallah senin †kanına girerler... Vera, bütün bu sözleri bi: kaya so. gukluğu ile dinliyor ve zerre kadar mü Mirçi, olmadığı tavrından belli oluyor» e: Tâlenka, sözlerine devam etti: — DilerimAllahtan pek yakında sen rica ederim. Bu çocuğa dair hiçbir şey söylemek istemem. Anna, tekrar yüzünü ellerile kapaya- rak ağlamağa başladı. Bu sırada, her ikisi de birden titredi. Ter, Haydutların karargâhında hareket ve faaliyet başlamıştı. Bir takım sesler işitiyor ve bu sesler gittikçe (o çadıra doğru yaklaşıyordu. Tâlenka, korku ve dehşet içinde An- nanm yanma sokularak boğuk bir ses- İc mirildandı; — İşitiyor musun? “Yaşasın reisi, diye bağırıyorlar. Bizim için ölüm za. an: geldi galiba. Tam bu esnada çadırın kapısı açıla- rak iki haydut içeri girdi. Haydutlar- dan ihtiyar olanı; — Haydi, dedi, kalkınız. Reis geldi. Çezanıst tayin edecek, Gelin bakalım. Anna, Lâlenkaya cesaret verdi: — Ne yapalım, talilmiz ne ise onu gö reciğiz. Kalk gidelim. Bu haydutlar hiç değilse ağladığımızı görmesinler. Onla. nn önlinde mümkün olduğu kadar ce- sur ve metin görünelim. Hem ölüm © kadar korkunç bir şey odeğildir. Bir dakikalık, hattâ bir saniyelik bir şey. Ben onun tadımı tattım gibi bir şey.. Annanır; bu garip sözleri Lâlenkada hiçbir merak uyandırmadı. Onun ölü. mün tadını nası) tatmış olduğunu #or- mağ: düşünmedi bile. Çünkü bunu dü. şünebilecek halde değildi. Şöyle cevap verdi: — Benim korkum kendim için değil, şu küçük yavru içindir. Ben bu kadar küçük bir çocuğun öldürülmesi ihtimali karşısında teessürümden © ağlıyorum. Eğer öldürürlerse zavallı daha bu düm yada yaşamadan öteki dünyayı boyla. muş olacak. — Reise yalvar. Belki çocuğun haya- tını bağışlar. İki kız, ağlayarak biribirlerine sarıl dılar, öpüştüler. Böylece biribirlerinden cesaret almak istemişlerdi. Hele Lâlen ka denize düşmüş bir adamın tahlisiye simidine sarılması gibi sımsıkı Anvaya sarılmıştı. Anna, çocuğu kucağına aldı, Zavallı çocuğun yüzüne bakarak murıl, danmağa başladı; — Ah biçare yavru. Senin bütün gü- nahını annen çekecek. Halbuki sen onun yavrusu olduğun Kalde haydutlar sında sefalet içinde yaşamağa mahküm olacaksın. Onları, reislerinin yanına götürecek olan haydudun sabrı tükenmişti, bağır. ör: — Haydi çabuk olunuz, reis bekli. yor. Kendisini nekadar az bekletirseniz hakkınız da o kadar iyi olur. Bunun üzerine iki genç kız, yanyana yürüyerek çadırdan çıktılar, Lâlenka, küçük Elzayı kucağında sim sıkı tutmuştu. Çadırdan çıkar çıkmaz gördükleri manzaradan hayrete düştü- der! Haydutların reisi iki ağaç kütüğünün üzerine oturmuştu, Anna, baloda bera ber dansetiği Boris Korzakofu görünce hemen tanıdı. Bu adamın yanında genç bir de asker duruyordu. Askerin başın- daki serpuş gözlerine kadar indirilmiş. ti. Bunun için yüzü iyice görünmiyom du. ör Haydutlar, elerinde tüfeklerile bere ber reislerinin etrafında bir halka ge

Bu sayıdan diğer sayfalar: