12 Ocak 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

12 Ocak 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— AZ Yözır A: Gimeleiiin Sartcoği Mili mücadele Enosis vapuru nasıl zaptedi Nihayet sabık “Enosis,, ve iki mini mini muhafızı, orsa boca Motorbotun efradından bir Meh-i metcik beline bir ip bağlanarak ken- isini kayıp denize fırlattı ve kuduz dalgalar arasında her saniye tekne - nin kazinesine, bordasma şiddetle çarpılıp ezilmek, üzerine saldıran dağ gibi dalgaların altnda kalıp boğul - mak tehlikelerine pervasızca göğüs gererek denize kayıp gitmek üzere bulunan şaftı tekrar yerine sürmeğe muvaffak oldu ve... Baygın lâkin va-! zifesini mükemmelen görmüş bir hal| de gemiye aldı. Kalemim ne talisiz ki bu kahra” man Türk çocuğunun ismini zikre -| demiyor, ve ancak onun, oisimsiz kahramanm fedakârlığı karşısında kemali huşula eğilmek o suretiyle bu babayiğit gemicinin memleket ef- kârı umumiyesinde hak etmiş oldu ” ğu minnet ve şükran hislerine ya rım yamalak tercüman olabildiğim - den dolayı gene kendimi bahtiyar sa- yıyorum. e Nihayet sabık “Enosis,, ve iki mi- ni mini muhafızı bata, çıka, orsa bo” ca Hopaya yaklaştılar. Fakat dağ gibi dalgalarm çatladığı bu sahilde barınmak, esirleri yolcuları ve hamur| leyi çıkarmak imkânsız bir şeydi. İki motorbotun refakatinde bir vapurun yaklaştığı Hopadan görül - müş ve bütün Hopalılar merakla ya. lıya koşmuş toplanmıştı. Kafile biraz daha yaklaşıp da va” opurun gönderinde Yunan bandra - üzerine çekilmiş Türk sancağı gö- ce bir Yunan vapurunun zap ” $ olduğu şayiası bir şimşek sür! ratiyle bütün kasabayı dolaşmıştı. İşte vapurdan yedi el tabanca da a- tıldı. Yedi el silâh atılması bir parola idi ve Hopalılarca manası da şu idi: / bir vasıta gönderiniz!,, Bu parolayı yalnız Hopalılar değil bü- tün Karadenizliler bilirler. Denizlerin şiddetine rağmen 80-| hilden bir takanm süratle gemilere; doğru gelmeğe (o başladığı görüldü. Motorbotlar süvarileri Ankaraya ve ! bahriye dairesine “Enosis, in zaptı hakkında çekilecek olan telgrafname > raporların metnini hazırlamışlar .! Toka gemilere yaklaştığı zaman bu telgrafnameler Takanm kaptan! na teslim edildi ve Hopalıların meser ret avazeleri ve “yaşa!.... sadaları a- rasmda hareket edildi. “Enosis,, ile motorbotlar Atine limânına vardılar. Atine kasabası telgrafla keyfiyet- ten haberdar o edilmiş olduğundan| tertibat almmış ve gemilerin muva “| salat her dakika sabırsızlıkla bek - lenmekte sonra Rizeye "gelindi. Rizede “Ehosis,, e muhafız bir manga müsellah asker gönderildi ve bu suretle (o üç gündenberi (o geceli gündüzlü Yunan vapurunda vazi- : fe gören o beş bahriye neferimiz nö” bet teslim ederek bir müddet istira « hat edebildiler. “Enosis,, Rizede bir müddet kaldı. Yunanlı kaptan “Leonidas,, ile geminin zabitan ve mürettebatının karaya çıkarılması hakkında Anka- radan emir gelmişti. | Hamule ise Trabzonda (o boşaltılacak ve sonra “Enosis,, Amasraya sevkedilecekti. Halbuki “Enosis,, Rizeden emir al “| madan evvel ikinci bir emir alınmış ve yolcularla esir Yunanlı kaptan “Leonidas,, ile maiyeti zabitan ve ef- radı tekrar sabık vapurlarma bindi - rildi ve “Enosis,, de Trabzon yolunu tuttu.. gece vak TRABZONDA Trabzonda esir Yunan gemisi bulunmuştu. o Atine'den): senelerinde Iimişti ? Hopaya yaklaştılar kahramanları pek parlak bir surette karşıladılar. Bütün Trabzonlular sa” hile toplanmış “Enosis,, 'in yaklaşı - şını seyrediyorlardı. Vapur demir- le demirlenmez geminin etrafını sayr sız Takalar, motorlar, sandallar sar-|” miş ve anasından denizci ve gemici olarak doğmuş (o Trabzonlular Milli hükümet ( bahriyesinin bu ilk şanlı muzafferiyetini samimi bir heyecan ve sevinçle tes'ide koyulmuştur. Bir taraftan halk bayram yapar - ken resmi makamlar da bu umumi sevince iştirakten geri durmuyordu. Sahilde demir üzerinde yatmakta o- lan “Preveze,, gambotu alay sanca- ğiyle donatılmıştı. “Enosis,, in yol- cuları sahile, esir gemiciler de “Pre- veze,, gambotuna nakledilirken ge- minint150000) lira kıymetinde olan bamuleşi de büyük © faaliyetle be” şaltılıyordu. Deri balyeleri, Acem halıları ; yazı makineleri; bir motör, birçok canlı inek sığır ve koyun komisyon mahsus tarafmdan tesellüm edildi. Kıymettar eşya da gümrük antrepo- suna Yerleştirildi. (*7 (Devamı var) (9) Bu mallardan biri İtalyan , diğeri de Amerikalı olan tacire ait 0 lanlar bilâhare tefrik edilerek kendi-! lerine (o aynen ve eksiksiz iade edil- miş ve Türk her şeyden evvel hakkal tapan centilmen bir insan olduğunu | bir kere daha isbat eylemiştir. | | © Macera ve aşk romanı gi — Yazan : (Vâ-Nü) çekenlere. Omuzuna bir el dokundu. Dönüp baktı. Iki göz, gözlerinin ilçine bakıyordu. Ciğerlerini Okumak istiyordu sanki! Geçen tefrikaların hülâsası: Beşir, esir taciri harı Mustafanın mai yetinde Çalışan bir haremağasıdır. Ken disi, Ber ne bahasına olüren oldun yük semek meraklımdır. Karşısına bir yaş maklı kadın çıkıyor. Ona, garip gerip tekliflerde bulunuyor. — Ya.. Demek ki, nişanlısma ka. vuşmıyacak.. Pek acıdım. — Kuzum, bacı.. Sen bu hıristi kıziyle, ne kadar alâkadar oluyorsun?.. | Hayret ediyorum... Kimmiş bakalım bu para vadedenler? — Parayı sana da verecekler, oğlum. Fakat eğer istefikl, — İstedikleri neymi — Bazı mektupları teki tarafa götürmek.. bir taraftan ö- — Sakm zararlı bir iş olmasın bu?.. Baştma dall: budaklı bir belâ açılma. — Sen 6 cihetleri merak etme. Ağ. zı süt kokan bir kızdan ne belâ açılabi- 1ir?... Zaten ben bu işi bir bakıma para için yapıYotsam,öte yarıdan da kızı acıdı ğımdan yapıyorum... Ben Çerkesim, Be. ni de memielcetimden aşırıp buralara ge- tirdiler... Arkada yavuklum kaldı. Ö. nu düşünüyorum. Kendimi kıyas ediyo. rum.,. Hele bu kontes memleketinde çok zenginmiş, saltanat, debdebe içinde bü- yümüş.. Ona yardım ettikçe, içim fe- rahlıyor.. Her hakle senin de hislerin öy. le olsa gerek?.. İ dan cevaplar almasma zaten müsaade €. | derler İ gibi yazamıyacaktır. Biz bunu önlemek | verecekler imlerdir?.. Sen onlarla âh- İ bap oldun? Yaşmaklı kadın anlatmağa başladı: — Bu adamlar tabii, kontesin mem. leketlileri... Bizim de burada komşular mızdır.. e Kadınlariyle görüşüyoruz. Dediler ki: “Kızın annesine babasına ve nişanlısına mektup yazmasına ve onlar. a eminiz... Lâkin, bu mektup” kler tarafından okunacaktır, o. iki tarafta, fikirlerini istediği lar, T nun için için bir çare arıyoruz. O çare de, doğru. dan doğruya Ye gizlice muhabere temin etmemizdir., — Şimdi anlıyorum. Teklifi kabul | ediyorum. İ — Sana mektubu ne şekilde getir *) sinler?. — Yarın konakta esirpazarı kurula .| cak, Ben, kırmızı elbiseler giyerek, küçlük harem ağalarının satıldıkları dal! renin kapısında duruyorum. Bana o mektubu kim verecekse bizzat getirsin, versin. Ben de bir kolayını bulur, kon tese veririm. Cevabını getirdiğim za. man... Kaç para verecekler?. — Baç pata istersin? — Elli altın. — Yüz altın verecekler... Bu sefer de zencinin gözleri ihtirasla parladı. Fakat birdenbire sordu: — Aman bacr.. Sakın başıma püs. Beşir, samimiyetle: — Evet! . deği, - Gurbetzedelere, esir lere acıimamak (bizim için sabil değil. dir. Fakat sen söylemedin; Bize parayı Göztepede tanınmış bir ailenin kızıyım. polisine — Sevginin ölçüsü yok elimde. Peşi- mi birakmıyordu. Demek ki beni sevi- yordu. — Geceleri buluştuğunuz zaman, si. ze askeri haberler verir miydi? — Benim &#kerlikle bir alâkam yok- tu. Bana böyle bir şeyden babsetse bile dinlemezdim. — Aranızda neler konuşurdunuz? — Rakslardan, müzikten, balet ve ko-| ristlerden.. Tiyatrodan, o edebiyattan, | bahaederdik. — Sizinle izdivaç fikrinde olduğunu söylemedi mi? N — Hayır, bu mevzu etrafında söz söy lemek fırsatını kendisine vermezdi — Niçin? Genç ve yakışıklı bir zabit. Ayni zamanda selihim bir mevkii var.. Hayatta ondan iyi bir erkek mi bulaca. ğı sanıyordun? — Böyle bir şey düşünmedim. Çünkü) benim İstanbulda sevdiğim bir © erkek vardır. Evlenmeğe karar verdiğim gün, ancak onunla evlenirim. Şerefte, mevki de gözüm yek — O halde yalnız para seviyorsunuz? — Herkesin sevdiği kadar. Maamafih o kadar fazla paraya düşkün ve muhtaç da değilim. — Bütün bu sözlerinizd. duğunuzu ne ile temin edebil — Pasaportumla. — Canım, bunu geç. Başka bir temi- nat yok mu? amimi ol- siniz? Derhal — Hayır geçemem. Çünkü siz Tür. kiyeyi tarıyor musunuz? — Görmediğim bir memleketi tanıdı- Hımı iddia edemem. — Türkler İstanbuldan kuş uçurmaz, arladınız mı? Ben bu pasaportu ne ka- dar güçlükle aldığımı biliyor musunuz? — Bilseydim sormazdım. — O halde beni dinleyin; Ben İstan. istanbul yazınız bulun sayfiye mahalli olan Göztepede| tanınmış bir ailenin kızıyım. Derhal İs- tanbul polisine yazınız Ve benim hak kımda malümat isteyiniz! Hattâ bunu telgrafla isterseniz, telğraf ücretini de ben veririm. Birkaç gün İçinde görecek. siniz ki, hakkımda müsbet cevaplar ge- lecek ve Berlin zabıtası büyük bir mah- subiyetle karşılaşacaktır. Sivil memur, Semranın İstanbuldaki aile adi i aldı: — Menfi bir cevap £€ da verilecek kararın ne min edebilirsiniz? — En ağır cezaya rüziyım.. — Divamharp kararile derhal kurşu- na dizileceğinizden emin olabilirsiniiz! — Pekâlâ.. Pekâlâ. Bunu o zaman tekrarlamak üzere şimdilik beni bundan fazla rahatsız etmeyiniz! Sivil memur sorgularını bitirdikten sonra tevkifhaneden Çıkıp gitmişti. Wi Polis hafiyesinin kanaatı Askeri divanıharp heyeti, polis ha. fiyesi Götenbergin fikir ve kanaatleri öğrenmek Üzere kendisini divanıhar davet etmişti, O gün divanı harpte müthiş bir kala- balık vardı, Götenberg mahkeme huzu- runda ölenen sorguya çekilmişti, Divanıharp reisi general (F.) sordu: — Türk artisti Semra hakkındaki ka. naatinizi söyler niz? Götenberg göz nü düzeltti, — İstanbul polisile mu ruz. Semranın iddiasını göre orada ma- se, hakkımız. küllü bir belâ açma. Yüz altın verilen bu iş nedir böyle? ım, biraz ileri gittiğini i Yazan: iskender F. Sertelli —s7 eeeesesoneneoyes1su0 0 samm0a000n00002000s — Biz senin Şahsi kanaatini öğrene| mek istiyoruz! Ülindeki pasaport ner- den verilmiş olursa olsun. Bizim elimiz. deki vesaike göre Semra, bir Türk nam müstearile ve sahte bir pasaportla bura- ya gelmiş bir İngiliz casusudur. Bir &y- danberi yaptığımız takibat ve tetkikot da bunu teyit ediyor. Bu kadar büyük bir şehirde kendisine Ştankeyi eş olarak Elini garip bir şekilde göğsünde gif” dirmeğe hazırlamışken, birdenbire d lenip toplandı. Dudaklarını ısırdı; “.— Pot pot üstüne kırıyorum ga“ ba... Ne yapıyorum ben?.. - diye düşü” dü. çıldırdım mı? kendime geli yim.,, Ve derhal, elini g tek, mahalle ağziyle: — Üstüme iyilik sağlık! - dedi. . N# sıl lâflar onlar öyle... Yüz altın da şey mi? Sana daha kaç para veriri onlar.. Çünkü, düşünsene, bu k zengin evlâdı.. Babası ve nişanlısı 0© dan doğru dürüst bir haber almak hazineler feda etmeğe hazırdır. Beşir, omuz silktiz “— Adam sen de. . ben zâten ör türlü tehlikelere girmiş değil miyüi kalı paralar olduğu anlaşılıyor. Öyle bu kadının hakkı var.. Esir bir genç # zm mektuplaşmasından ne çıkar?., — Peki, peki. Uğurlar olsun.. Haf” di bakalım, gelenler var. . Sizi bri görmesinler.. - dedi. Yaşmakiı kadın, feracesinin etekle” ni topliyarak, kendisinden umulü bir süratle uzaklaştı. Beşir, onun ari” sından bir müddet daha baktı; “. Lâhavle velâ. Acalp. Acai” diye söylendi. İkisi de, aksi isi tuttu, 'Yaşmaklı kadın, sahile kadar yö Oradan bir pazar kayığı i Karşı taraftan esirleri seyretmek üze, gelenler geri dönüyordu. Kayık, kal mak üzereydi. —Haydi, gel, bacı! gidiyoruz! . diye seslendikleri için, maklı kadın, buraya atladı. Kayıkta otuz kırk adam vardı. Hf si de iştimal sınıfların muhtelif gü lerinden! bacının zihni bin bir düşü içinde çalkanıyordu: d “ — Bugün pek esaslı bir adım # tım.. Hem de hiç bir tehlikeye mari kalmadığıma eminim!,, diye düşünü! du. Fakat ansızın, kundu... Döndü. İrkildi. Tanınmış mıydı? İki göz, ciğerlerinin içindeki gar” yı okumak istercesine ona bakıyo” — Seni tanıdım! (Devamı ve) A ri omzuna bir e © seçmesi de, bu intihaptaki i maksa. dınm neden ibaret olduğunu gösteriyor. Bu kadar döküman elde mevcutken, ba- sit bir pasaport meselesi üzerinde fazl durulur mu? — Ben, mesleğimin verdiği salâhiye- $in hariçine çıkamam, general! Polisteki dökümanlar, onun bir casus (o olmaktan ziyade maceraperest bir artist olduğunu göstermektedir. — Demek ki Semranın casusluk yap. tığını ummuyorsunuz, öyle mi? inle olür mu, general? Bir insana: (Sen casussun 9 detnek için, elimizde kuvvetli vesikalar bulunmalı, Aksi takdirde her şüphe et- tiğimiz kimseye casus damgasmı vur mak çok kolay bir iş olur. Ve o sâman| | hapishaneleri binlerce casusla doldur. muş oluruz! — O halde Semrayı Kempnieki lokan tasının su mahzenine atan çetenin p ler tarafından idare edildiğini meydana! çıkarmalısınız | İ — Zaten biz de bu işle meşgul © olu-! yoruz, general! Fakat, ben bu hususta,! ki şabst kanaatimi şimdiden söyliyebi-! | Mirim: | ruf bir aileye mensupmuş. Elindeki pa. saportu da İstanbul polisi (o taralmdan verilmiş. Gelecek cevabı beklesek daha muvafık olur fikrindeyim, Lokanta garsonları ve ahçısı alelâ.! de bir soygunculük grüpu teşkil ederek! bazı kimseleri bu suretle soymuşlardı. Bu çetenin de siyasi ve gizli eller tara. fından idare edildiğine hükmetmek * lünç olur. — Şu halde siz, Berlinde hiçbir bi elin gizliden gizliye faaliyette duğuna kani değilsiniz öyle mi? — Şüphesiz. Ve ben işimin Do bulundukça, Berlinde hiçbir Gal barmmasına İmkân yoktur, general ... Gütemberg permak izleri üzerinde.. Götenberg. İstabula yazılan seç cevap gelinceye kadar beklemeği vermişti. Semra tevkifhanede yö" du. Yüzbaşı Ştanke de askeri diva” binde mevkuf bulunuyordu. Kempinski otelindeki çete ef alelâde bir soygunculuktan ibaret son hareketi de, casusluk met kında zabtaya esaslı bir ipucu değildi, Bütün garsonlar lokant# binin emri altında bulundukları! etmişlerdi. Lokânta sahibinin ortadan kay”. Bu gündenberi hiç Bir yerde izin. d8F edilememişti. Garsonların, © sahibi hakkındaki ifadeleri (Memleketine gitmiştir). sözü bü kuşkulandırmıştı. Lehistan hu dan gelen raporlarda böyle bir oralardan geçmediği bildiriliyor” (Devam var) s ii Bir tanesi de bu olsun.. Hem ucunda Mİ | Sen de b "

Bu sayıdan diğer sayfalar: