1 Nisan 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

1 Nisan 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bana Kalırsa Sulama programı tatbik edilince Sehirde hamallar kalmıyacaktır Hamallığı kökünden kaldırma- nın en kestirme yolu budur Yazan: Nizamettin Nazif Benim bir dostum © vardır ama çok iyi bir dostum. Adına Tahir der ler. Ankara caddesindeki gazeteciler den, mürettiplerden birçoğuna mar zaman (borç para veren Tahir İstanbulun en kuvvetli adamların dan biridir ve harikulâde zeki olma- sına rağmen hamallık yapar. Onun yakın akrabası bir Osman vardı ki o da hamallık yapardı. Osmanı ben gezeteciliğe yeni başladığım günler- de tanımıştım. O, o zamanki gaze- tecilik muhitinin mühim simaların. dan biriydi. Sevilir ve sayılırdı. Zeki, akıllı, dürüst, nazik ve hesaplı bir a- damdı. Günün birinde memleketine döndü ve onun çalıştığı yerde bu Tahir belirdi. Tahir gençti. Saçlarına heniz kır düşmemişti. Orta ile uzun ara" sındaki boyu, daima gülen, neşe sa çan yüz yüşü ve kahka lerine saygı, küçük. za- rına merhametle »bet gösteren insan ta- zatnanda Osman kadar n» yerini doldurdu. İşte ofi beş yi! oluyor; ben tanrı: 11” pm günü bu Tahirle selâmlaşınm. Bazan o iddiaya tutuşur, yedi yüz kilo yükü sırtına yüklenip - Babiâ: Hi yokuşunu tırmanır ve bahsi ka. Zandıktan sonra Tebrizlinin kahve. sinde çay ısmarladığı dostları ara” | sında bulunurum. Tahir Niğdelidir. Memleketinde bir karısı, altı çocuğu vardır. İki yıl da bir sılaya gider biriktirdiği para- larla orada bir yeni tarla aldığını arkâdaşlarından öğrenirim. Geçen gün sırt ve sirik hamallı ğınm sayısız fenalıklarını düşünür. ken onun salratılı bir yürüyüşle kar şi kaldırımdan geçtiğini düm. Seslendim: e > Tahir. . Gel bir kahve içelim, Geldi. Gösterdiğim iskemleye oturunca: e — Dostum.. - dedim -bak ne «düşündüm. Kendi kendime dedim ki, "şu bizim Tahir zeki mi zekidir, karı. | i ve kendilerini burada da pek âlâ ge- at ve fardıma muhtaç o- l Kuvvetli mi kuvvetlidir, Taştan ek- | mek çıkaran bir adam olduğu mu- hakkak. Vâlâ Nürettin gibi bir İs- tanbul çocuğunun bile Ünyede Fat- sada yerleşmeğe çalıştığı bir devirde bu Tahir neye Niğdede çifti çubuğu ile uğraşmaz da İstanbulda dolaşır? Cevap vermeğe atıldı, sustur dum : — Daha dur. Sözümü bitireyim Ondan sonra. Ve ona bir cigara uzatarak şöyle devam ettim: — Senin Niğdeyi sevdiğini, kö yünü sevdiğini her halin anlatıyor, İstanbulda kendini gurbette bissetti- ğin meydanda. Zaten ne ;zaman sılaya gitsen bir yeni tarla alıyorsun çindirebileceğin halde çoluğunu ço- Demek cuğunu köyde tutuyorsun. “Tahirin söylediğine balelırsma Bu on ili köyde yemiş ağacınilan 'da eser yoktur Halbuki eskiden elmanın iyisi Velisa da yetişirmiş. Susuzluk - bütüm bühçeleri mahvetmiş..,, ki kendin burada yaşıyorsun ama gönlün Niğdeden ayrılmıyor. Dün vanın her tarafından herkes bağ- bahçe, tarla sahibi olmak için can 2 tarken sen çiftini çubuğunu bırakıp burada neye hamallık edersin? Tahir bir aslan pehçesini and ran elini masaya vurarak gözlerini | gözlerime dikti: — Bitti mi sözlerin?.. i —Evet.. — Öyleyse, şimdi beni dinle Ne sanıyorsun sen? İstanbul sokak- larında yaptığım hamallık benim için biçilmiş bir sanat olduğu kanaatin- de misin, yoksa hamallığı bir nimet addettiğimi mi sanırsın? Bana dost- luk ediyorsun, bu kadar yılık ak- baplığımız var.. Söyle bana, bende eşeğe benzer bir hal var mı? — Estağfurullah.. Demin de- dik ki sen zeki adamsın, tay tan ekmek çıkarabilirsin. Doğ rudur, Ben taştan cikâririm ve çıkarmaktayım. ekmek Fakat bayım kuru topraktan, suya hasret çeken topraktan ekmek çikarmak | dlağıl beri, içni babeyiğlün kA; rı değildir. Eğer İstanbulda bu ha mallık, zerzevatçılık olmasaydı biz Viğdede on iki parca köy ölürdük. dekyey. — Nesi tuhaf bunun yahu! Su. | yumuz yok, arazimiz dar, hayvanı. | de o kadar Türkiyede ve Türkiyeni “Benim dostum hamal Tahir N Yelisa köyünde çifti çubuğu, atı ara- bası ve altı çocuğu olan toprak sahibi galantur, elendiden bir adamdır.,, ! miz yok. Yağmur yağarsa ekin, ot o- lur, yağmazsa olmaz. — Devamlr'yağmur yağmıyor demek, Etrafta orman yok mu? — Yok ya... — Bu mesele değil, sen de arka” daşların da arslanlar gibi adamlarsı- nız. Derhal işe ağaç ekmekten baş- lasanız a)... — Ağaç suyla olur. Benim otur- duğum: Valisa köyünde bir parmak su var. Hayvanlara mı yetsin, insan- lara por, ağaçlara mı? Hericü atlaba' sl attım ve: -——Dür.-—dedimsşu haritayra- çalım. Susuzluktan: tarlalarmda ot bitmiyen şu on iki köyü pek merak ettim Tahir. Birlikte artyalım. — Ara bakalım. Ara ama ba- yım bizim köyleri de haritaya yazar lar mı dersin? Niğdenin üstüne parmağımı bas tım ve homurdandım: — Bundan şüphe etmek hakkmı | ortala Kulisi sana vermem Tahir çavuş. Sen Ça- nakkalede, Gazzede ve Sakaryada | harp etmiş olanlardan bir ersin. Kö- yüne belki henüz su vermedik ama, köyünün adını inkılâbimizin hari- tasından sildiğimizi sanamazsın. De- limisin adam? Sen ne kadar kafamı” zın içinde ve gözümüzde isen köyün can evindedir. En ufak tereddüde hakkın olamaz Tahir! En ufak te- reddüde hakkım olamaz. Senin kö- yünü düşünmekle geçiyor ( günleri miZ.. Kimbilir.. Heyecanlı “mıydım, neydim? Gözleri yaşardı,, ve elime sarılarak: — Affet dostum.: . dedi » bilir sin ki, orada, Niğdenin yanı başmda- ki o fakir Valisa köyünde benim al- tı yavrumuü biricik erkeği küçük Tahir yaşar.. Onun unutulmaması benim çok İçime dokundu. Evet. İn- kâr etmeğe hakkım yok. Mu hakkak ki o düşünülmektedir. Ben haritay makta devam etti: — Hançerli köyünü buldun mu? — Evet... — Oradan güzel bir ırmak akar ki suyunu şimdi damacanalarla Mer. sine, Adanaya taşıyorlar. Tepeköyü buldun mu? — Evet... — Orada da dehsetli bir su var- dır. Değirmen döndürür. . Onlara çok suluktır. Fakat bizim * Velisa- nın sağındaki solunda köylerde, fa* raza bizim Velisada, Kermiyanda, Diw ser Aptullahda, Hasan e, Tırhın, Alay, Pavlama, kötü köy ve Suvermezle Ağacaşada Ene- rinde, baktım ve o konuş | yakın Eski Gümüş ve Andavallı da | ! ğide, Mevlevide zımıh $u bulun: maz. Halk ile hayvanlar kuyu *© | yu içerler. Bu on iki köyün 9 jisi İstanbul yüzünden geçinir. — Peki Tahir, Arteziyen yuları açsanız a.. — Arteziyen dediğin ne oluyor | ki?.. Yani sözün gelişi burgu mu | demek istiyorsun ? — Evet. i — Bizde burgu yok- Fal metre kazdık mi su çıkıyor. ku- kat 60 — Als. Demek ki su var, Hat tâ köyünüzde bol su var. Be bira n bu su altmış metre altmızdan g<S© > dar neye istifade etmezsiniz? Oâ vur cehennemin dibine gidiyo”. metre değil sekiz yüz metreye e inis yor, su bulamıyor. 900 RA N sleyım yor gene bulamıyor. Ne biley ben? 1500 metreden su çaksr9©” da işini görüyor. — Bizim paramız yok- müz yetmez. ğ — Peki ama bu iş sırtta 700 kile yük taşmaktan daha kolay İK idi — Bankalar para vers€ ie sın. Ama bankalar e istediği i krediyi yapmadıkça haksızsı”. “i- ben sana söyliyeyim eğer san” ya settiğim 15 köye 50,000 ME edi dilebilise o tarafları cennete li Zaten benim çocukluğum net'gibiydi ya... — Demek be devrinde köyleriniz sulakt R — Elbette. Öyle olması 7 nında gelip buralarda kim çatı ln rardı. Bizim suyumuz Takyanı kâ- gelirmiş. Arklar düruyor: Li Fakat lemiz var: Göl de yerinde suyumuzu aşırmışlar: Başka bu iş akıtmışlar. Senin anlıyacağı” Simdi derebeylerinin zoriyle © ak iste “ tekrar o ei Kp alm. sek çekip bizi vururlar." oo... — Mahkeme var! katilleri ya kalayıp cezalarmı verirler» bük — Verirlerişüphesiz- Dn Gürler SL Altı çocuk da yüzüstü kalır. ei yım.. Bizim orada ne alaktır dan kalma köy varsa be ve lar: | Neden bilir misin? Onlar bak?” | dan yardım görürlerdi.. Gücü - dedenin sinen YA , z ördiğini göze vuran bön Türk devletinin Anadolidi susuzlukla ne yömar bir mücadeleye Yö 9 utan büyü 5 t tanbulda hk barajı. Yarın bir de Takyanoz börüf yapıldı maf İşin yoksa İstanbulda kamal ve e kese, den b Sarzavatçı ara.. sirin beş köye bizi kal 50.000 lira kd Yeni bankalar ol p * Versinle beş köyde on a inle r, Eğer on yaratma; ıkla on beş cennet YAK Yüzümüze 'tükürsün - ler, hem şimdi İstanbul ? miYOrmMuş vat DEDA hamalı, Zar?nva, vet verir de ge Görülüyer nal iste - İstanbul tet bulmak için rüş ne bulamaz. düpedüz bi ** ki bizde hamallık z İP ekp doğmuştur »romik zaruretten her türlü Me, nda ağa olarak, yaşıyabilecei, artan azade bir halde şehirlere ; köylülerin : inMEesinde »#kiden bircok sebepler vardı. eskiden birço O zaman olan bazı Dala Di yönların teçallübi a rarlasızla,. Şimdi kğyiy tsizlik, emniyettedir. ni ero var, Köy il ik tar ü, Yük birazim ile ndaki ehemmiyeti ahirin sözleri bil iceltiyo. n sözleri bile göz su işi; yalnız hamal T önünde yi, anız anlı...” var: İrYamadığıı bir nokta Niğdeni, . en 2250 ev ya, "ion beş köründe alkına kredi ev ir Çubuk

Bu sayıdan diğer sayfalar: