13 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

13 Aralık 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e Ş î | , ” Vakit Sabalı Öğle Dış Siyasa HABER'in yedinci yaşına basması münasebetile Yazan : Şekip Gündüz gündenberi yedinci | sinde, faraza Akdeniz hüdisesinde, fa< HABEB İki yılma başlamış — bulunuyor. Geçen altı yıl, diş #tyasa hâdiselerinin her iyi görünüşlü niyet ve teşebbüzü katlettiğini ve iyi sanılan her niyetin ve teşebbüsün, dalma, peşine takılan- ları aldfttığını ve bunlarm hakikatte hâdiseler tarafından işlenilmiş olan devamlı cinayetleri her zaman haklı güslerecek derecede fena niyetler ve ff.—nn teşebbüsler olduğunu göstermiş- tir. “Haber” in ilk sayısı çıktığı gün Uzak Şark bir Çin-Japon harbine ge- beydi; ve çok geçmeden kanlı çocuğu- nu doğurmuştu. Bugün ayni Uzak Şark yine bir Çin - Japon harbinin ka- nı, ateşi ve zehri içinde bulunuyor. 1931 de Türkiyede dünya hâdisele- rinin seyrini iyi takib edemiyen ve hattâ herhangi bir hâdisenin yalnız bir memlekette münferid bir sevinç veya münferid bir matem mevzuu ©- lamryacağımı, bu hâdiseden doğacak gevinç veya matemin, mutlaka bütün tirmiş olmaktan vzak bir matbuat var dı. O günle bugün arasırdaki bariz farkta “Habet” in tesiri olmadığı ld- dla odilemez, Haber matbuat sahâsm- daki devamlı yerini alışı ile gazeteci. lğimizin dış aryasa üzerindeki günlük dikkatine yepyeni ve çok geniş bir u- fuk vermiştir. Haber'in, altr yıl önce, © günlerdeki Çin - Japon harbinden cıkacak ve dünyayı tehdid edecek ne- ticeler ve akıbetler etrafımdaki ısrar- l neşriyatı ve birçok maddi fedakâr- lıklarla tedarik ederek günü günlüne verdiği harb raporları diğer gazeteler- de en ufak bir akiş yapamıyor ve İs- tanbul matbuatmım devamlı sükütu, bütün dikkatini neğriyatımıza hasret- miş olmasma rağmen halkta bir tered- düd tahrik ediyordu: “— Acaba bütün bu haberler yalan mı?,, Hayır... O haberler yalan değildi. | Yalnız o devirde İstanbol matbuatı | cihan hâdiselerini, bilhassa Avrupa dı- gındaki hâdiseleri takib odecek vasıta. lardan mahrum bulunuyordu. Netekim bir müddet sonra, yani bizim Çin - Ja- pon büdiselerini o devirde Karadeniz- de cereyan etmiş olan bazı siyasi hü- diseleri ve muhtelif dünya siyasi wer- kezlerinde çevrilen eptrikaları, hazır- lanan büyük dünya tehlikelerini neşre başlayışımızdan altı ay sonra diğer ar- kadaşlarrmızm sütunlarında da ayni hâdiselere temas öden neşriyata da n- rasıra raslanmıya başlarmıştı. Zira refiklerimiz “Haber” In çıkışı ile baş- lıyan yeni neşriyat sistemini, yani © güne kadar “palavra,, Ü'ye istihzaya cür'et ettikleri sistemi kabule ve tat- bika karar vermiş bulunuyorlardı. Zi- ra gündelik siyasi bir gezetenin neş- riyat sistemi ancak bu olabilirdi. Fi- kir kısmı için “dikkat ufku” nu ve haber kısmı için de “istihbarat uf- ku” nu genişletmek artık kat'i bir za- t olmuştu. Ve bu hal tekemmill ede ede mülteakip dünya hâdiselerin de, - Haber havadisi vermek hususun- da kendilerine takaddüm etmekle be- raber - bütün matbuatımızın mevzua hususunda gecikmaktan çekin- :ıc;ı::l görüldü. Faraza Habeş hâdise- Şikleri ge —— — Fırtına İkindi Akşarı Zater İmaak 547 1208 14,28 16,41 18,20 5,20 » " oA el raza İspanya meselesinde ve nihayet bugün gördüğümüz gibi Uzak Şark, Çin ve Japon meselesinde. Buğün hangi gazetenin ilk sayfası- Na bakarsanız, mutlaka Çin - Japon Meselesini görürsünüz. Zira altı yıl €vvel gözlerine sunduğumuz zaman ne olduğunu, ne olacağını, vereye kadar tesir edebileceğini bir türlü kestire- medikleri hâdize bugün izkişaf ede e de, herkesin görebileceği der&cede bü- yümüş ve tehlike elle tutulur bir hal almıştır. Fakat gazetecinin vazifesi görüleni göstermek, anlaşılanı anlat- mak değildir. Görülmiyeni göstermek ve anlaşılmıyanı anlatmıya çalışmak- “Haber” altıncr yıltnı doldurdu. Ye- dinciye girerken bu süturdaki şlarmım dalma gu olacağını bir daha tokrarla- rız: “Anlaşılamıyanı anlatmıya — çalış- mak ve görülemiyoni göstermek.., Şekip Gündüz Doğru Değı'l mi ? istanbulun ecel köprüsü ! “Şoylan kulağına kurşun”* bugün- lerde pek olmuyor, ama Şişli - Bü- yükdere yolunun — otomodüler için nasıl bir kasa belâ yeri haline gel- diği malüm. - Asfalt * sarhoşluğu, sürat zevki, biraz dikkatsizlik ve bazan da çakır keyf olmak Yüzün- den bu yol “Ecel köprüsü” gibi feci bir şöhret kazandı. Bu kazaların önüne nasıl geçile- bilir? Başka memleketlerde olduğu gibi motosikletli polislerin yollarda dolaşarak - fazla süratin - tehlikeli; zevkine kapılanları — kontrol etmesi ve şimdiki halde küğit üzerinde halmış bulunan “otomobiller şehir içinde gu, gehir haricinde de bu sü- ratten fazla gidemez,, kararının fat- bika kabil olamaz mı? —Bunlar ayrı mesele; fakat başka bir nokta var bi, süratle halledilmesi mümkün- dür: Maslak yolu üzerinde imdad: mAhi teşkilüt... Mademki bu yolda kazaların önü- ne bu kadar sencdenberi —geçileme- miştir, hiç olmazsa hkazaların tesir- lerini azaltmıya gayret edelim, Tec- rübesini Bbizsat kendi üzerimizde yapmış olmak sıfatile söyliyebiliriz ki Bilyükdereye yakın bir yerde vu Kkubulan bir otomobil Tazasının ya- rahları, vücutlarındaki yaralar & - ğer süratle müdahaleyi icab ettire- cek derecede ağırsa ölüm tehlikesi- ne marısdurlar. Çünkü ta Şişhane- dön yola çıkacak imdadı sıhhi oto- mobilinin kaza yerine kadar gelme- si yarım $ı bağlıdır. Yaralıları herhangi otomabille hastaneye götürmek kabilse de imdadı sıhhi i- le gelecek memurlar - meselâ — kan zıyama karşı - sıhhi tedbir aladilir- lerken diğer şekilde tabüi buma im- kân yoktur. O civardaki yegâne cc- zane - eğer ağustastanberi itiyadını - paramın acunu görmeden tedaviye tevcssül etmedi. ğine ve kendini kaybetmiş Dİr yara- Tmın tedavi mukabilinde para vere- ceğini — evvelden söyliyemiyeceğine göre vaziyetin fecantini izaha lü- zum yoktur samırız, Biraenaleyh bi- 80 kalırsa, o Yol üzerinde bir yerde, meselâ Maslak karakolunda Vir âm- Tdüde sıhhi otomabili bekletmek, bu mümkün değilse orada motosikletli bir sıhhiye Mmemuru bulerdurmak herhade süratle elmması Tüzım bir todbirdir. | M dinlediği esnada alınmıştır. Zengin adetaâ bir tehlike... Yazar: Ensari Bülent Kafalarımız, her nedense peri ma- sallarının zenginliklerini hep Tunus | konuşayoruz. Sen bir bunaksın! ta, Mışırda, Buğdatta, Basra ve Şam da aramağa ulışmıştır. Çok- kero iyi irat göliren bir mal için; — Tunus gediği gibidir. Deriz. Çocuğluğunda,rahmetli büyük anam dan dinl- l4 bir “pamuk hanım , bikâyesi vardı ki sonunda Hint p dişahı cnu altın direklerine — İnelli — yelken çekilmiş bir gümüş gemi için- de Basra limanından alır ve kaçırır- di len insan tÜpleri belki pis pis bhacı yağı kokarlarama mutlaka bunlaş rın Abrigim koseletini Tarzederiz., —— . < Şam da Öyle, Mısır da öyle.. Hele Miısir! Onun zenginliklerini tarih hoczlarımız coğrafya hocala- rımıg söyliye söyliye bitlrememiş- lerdir. Çecukluğumuzda “NİHi müba- rek,,in feyezanından sonra toprak üze rinde kalan yağlı milin bu diyara ver diği bereket,,le bütün Mısırlılar ihya olur sanırdık, Orada çıplak, aç, yok- Bul ve esir fellâhlara da rastlanabi- teceği “>* y ve hayalimize gelmezdi. Büyüdükça hakikati gördük ve mü- barek Nilin ancak bazı bahtiyarların keseslini *-Idurmakla iktifa ettiğini anladık, Fakat ingan yaşadıkça görüp ge- | girdiği hâdiseler telâkkilerini de de giştiriyor, Artık Mısırda — keseleri | dolanları da “bahtiyar, lar arasmda sayam Bu satırları, gazetelerin dün gene şu bedbaht Prens Seyfeddinden bah- s#ettiklerini gördüğümüz için yazıyo- ruz. Zavallr adam! 6 milyon — Mısır Tirasına sahip olduğu için başına ne belâlar gelmedi! | Eniştesi kral Fuadi bu servet yü- zünden çıkan bir kavgada vurmuş- tu; elini kana boyamıştı. Sonra ge- ne bu #erret yüzünden “delidir,, di- ye yakalanıp Ingilterede bir köşke kapatılmıştı. — Tam otuz yıl çile çı- karmıştı. Bu gervet onu ölümünden Sonra da rahat bırakmadı. —Evinde teneşir üstüne yatırıp, beynini, ci- gerlerini, bağırsaklarını doğradrlar. Bir kısmı Tıbbi adlide kaldı, bir kıs- mını, “günün birinde bir şikâyet o- lursa davamızı isbat etmek için de- Nİ olur,, diye buradaki akrabaları a- hkoydular, Ancak artanı Mısıra gi- debiliyor. Tali, Mısırın — en yoksul fellâhana bile; ne canlı İken ne de üldükten soura böüyle bir gadri reva gürmemiştir, | — Misirin bir başka — zongini, eski | başvekil Teyfik Nesim pası da'az | acınacak halda doğlldir. Bu yetmiş- | lik ekselâns on yedi yaşında güzel bir Viyanalı kızla evlenmek — iste- | ;nlı!l. Akrabaları derhal ayaklandı- ar: | — — Sen misin eylenmek tstiyen? ! — Evet.. benim. — Sen evlenemezsin? — Nene yahu? — Noöye olaçak? 90 bin Misir altı- | hnr paran var. Bu kadar serveti olan | bir adam “ben evleneceğim,, derse | Onun aklından süphe edilir. — Aman kuzum, şaka etmeyin. Umumli harpte Alman ordusuna kum anda etmiş olan Alman Mareşak fon l kenden seksen sekiz yaşıma girmiştir. Resim, “ölüm hüsarları,, adı ve- rilön süvari MıWalarına mahsus ünifo rmayı giymiş olan Mareşalın, yıl dö- nümdü şerefine köşkü Eründe Alman millü marşımı çalar askari bandoyu Hüadiseler ve fikirler... DBağdat derdemez hatırımda - go- | Bltınla dolu | olmak — Şakası makası yok. Gayet ciddi Haydi mahkemeye.. HâAkim derhal kararını verdi: Bvet paşa hazretleri bunamış- lardır. — dedi — Doktorlar muayene ettiler: — Paşa hazretlerinden hayır kal- tır. * dediler - edbahta bir vasi tayin eylediler, Bu adam; — Pasa hazretlerine ayda üç Miısir altını cep harçlığı kâfidir. - diye tut turdu - Hani nerdöyse bedbaht ihtiyar ha- kikalter çıldırıyorecekti. Derken pa- ranın Londraya gittiğini öğrendik, İki gün evvel de şöyle bir haber gel di: “Üç meşhur İngiliz tabibi bir haf- talık bir müşahededen #onra sabık Misir başvekili Tevfik Nesim pa$şü> nın bunak ve deli olmadığına dalr rapor vermişslerdir.,, Akabinde de sabık başvekil paşa hazretlerinin bu umulmadık hâdise netless'nde akıllarımı başlarına top- Jadıklı ı bildiren yeni kararlarını öğrendik: — Viyanalı nişanlırmla izdivaçtan vazgeçtim, - buyurmuşlar - ...- Eskiden Rumelinde çocukların be giklerine Mısır altınları nazarlık zi- bi takılırdı. Eğer bu — âdete devam edenler varsa bundan vazgöçsinler, Mısır altınmın — uğursuzluğu artık tecrübe İle sabittir. Ensari BÜLENT İzmirde bir sanatoryom Su şirketinden geri alınacak para ile yapılacak İzmir (hususi) — İzmir Halkapı- nar su şirketinin İzmir halkından faz la olarak evvelce tahsil etmiş olduğu 81000 lira meselesi ehemmiyetle tet- kik edilmektedir. Şirketin fazladan tah Bil ettiği paralar geri alınacaktır. Bu iş mahkemeye aksgetmiştir. Kararı bugün lerde verilecek ve 81000 lira hükümet- çe tahsil edildzektir. Bu paranın iadesinden sonra sureti istimali tetkik edilecektir. Eğez İzmir halkından alacaklı — olanlar bu parayı bir hayır müessesesinin yükselmesine terkederlerse, bu para ile bir hastahane yapılması mümkün olacaktır. Nitekim evvelce ba hususta bazı te mayüller mevtuddu. İzmirde moödern bir verem sanatoryomunun inşası düşü nülmekteydi. Belediye reisi Ankarada nafia vekâ letiyle ternas ederek İzmir su şirketinin belediyece satın alınmasına dair kararı n bildirecek ve temaslarda bulunacak- tır. Alınabak neticeye göre bu işin bir &n evvel tahakkuku yoluna gidilecek- tir. —e Kurşun atmak ve atmak... Avcilık, atıcılık ve balıkçılık M muasının son sayısında, bu güzel Ne muanın direktörü, edip dostumuz " cip Selâm(*) tarafından “av tüfengi ile nasıl kurşurn atılır? : başlıklı bir yazı görünce; —Bakayım... dedim. Bu kurşun g sıl atılırmış? Fakat makaleyi okuyunca bey” 'yere meraka tutulduğumu uılld-""' dostumuz kurşunüun nasıl atıldığın! etmiyor, sadece atıyor. Haydi $U ları hep beraber okuyalım: Yukarıdaki yazılarda tarif edilen HÇ şunlar, memfeketimizde ıılıl”-.k; dır, Namluların içine konulan yivli P ruların da adını işitiyoruz. Bunlar! bulamayız. Büyük avlarda N—;:'u' Mavzer, Vincisler sistemindekl YÜ?? 9 milimetre kutrunda kurşun AT bç tüleklerile bunların mermileri edilememektedir. İnhisarlar Umum — Müdürlüğümüz. resmi müracaat edecek, bu y ve fişeklerin getirilmesi yasak ı::ıw madığını öğrenerek karilerime şla Dulurtü” ade Zirâ izah ceğim. Eğer yasak ise bu mem! kaldırılması için teşebbüslerde Cağım. " Yivli ve kaval av tüfeklerile KUT stmayı çok defa tecrübe ve .. etilm. Aralarında nisbet kabul derecede fark buldum. d Bir kere mesafe itibarile ınll""”; iki üç misli Yark vardır. Doğru #T çe cihetine gelince, ne kadar duıl"'.' v uygun mermi olursa olsun, — KAYE e feklerde bir türlü doğru götürüler ” Toprak kurşunla yaptığım bİr Dl'î altmış adımdan, bir kapıya nişat '_,, yuramadım. Arkadaşlarım benli * etmeğle başladılar, Bu vaka İskectdt muştur, şahitlerim d& rahmetli *'n_ dir. Hiç istifimi bozmadım. vnr'::,,ıı Gim kapının ortasına bie tülüm Ve koydurarak yanımdaki — jan martinini alıp attım. Kurşun, P"*: merkezinden ancak bir santim ötEYt — bet etti. Atma be Recep... Şey Necip ÖFVJA timte bak yanıldırm. Zaten kendin ? yorsun gözüm. Piyasada kurşun 1” | Mmuş, niye İsraf edersin.. b Çavdar ekmeği 3 Size hayret edilecek bir şey f’ yeyim mi? Piyasada çavdar eWİ;“# Çavdar diye satılan ckm:klerin_ v doksanr gâh kepekle gâh arpa ile rışık bakladan yapılryor. Hakikt çavdar ekmeğinin ı;“:;f, veya gluteni az ekmek arayan ÖL e için sihhi bir ihtiyaç olduğu dw,ı i “Çi cek olursa böyle garip bir mahlütü e dardır” diye satanların bazı hm::n“ lerimize ne büyük bir fenalık yaP' ç kendiliğinden anlaşılır. bi dof kadaf Hem bu ekmekler niçin bu | keptk halr? Türk piyasalarında arpa İle V gç buğdaydan bahalıya mr M“"'Y'”:he & çavdardan yaprimış olsalar bile y at ğer ekmeklerden ucuza satılmasi çei geldiği halde bu ekmeklerin “;“ A ankak 75 kuruşa alınahiliyor. teş bahası? bif Belediye bu nevi ıkıı!u'fı;:ü,ı mmhnbiımvebuı:'l’ l bir nihayet verse çok iyi eder “ — | v ğın İâzım gelen emirleri vereceğin 1 muyoruz. e Bu kadar acelîıy? ne lüzum var yEnl Kurun refikimizin 'âçü““ : de şöyle bir haber vardı? tü “Sirkeci yolcu salonu yil b:;”_:;şı yük merasimle açılacaktır. içe önlrt gerek yolcu salonunun gee a pas yapılmakta olan sundurmanın .W## na kadar mutlak surette bT D y çalışılacaktır. Yıl başına pek :w; n man kaldığı için yolcu '”:,ar.” şaata büyük bir hız veril ö açeley? Hayır ola bu kadar zum var? bina bitmiş olsa hay' bir an evvel yapalım diyelim: 'f,&îi' yif lân tarihte merasim yapacağı” irmek hiç 6 T . yapıyı aceleye geti değildir. ee ZL Acele işe şeytan karısır Özümlie | ğer bu mesele söylendiği & jer ye Sayın Çetinkayanın bu “AC€ d hal mani olacağı muhakkaktif . uyr Kara DA" e (©) Sabıka Eddei NOCİPÜ.X_ '

Bu sayıdan diğer sayfalar: