9 Ocak 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

9 Ocak 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

vi Tit & N z S & e i, Trik Nizin . Sfaya ilişiyor: İngiliz ü - :ı:"“ © esnada hııhı.ı::: . h Beliyor, fakat zabiti ile ko- Yör, q.:m M. ne yapacağmı şaşırmış, | bak çe geçmedi. her insanı, - hattâ “Sini bir an terketmiyen İn- | vr %'ldı Ve Si & wh":ımı General G. T. R'un bi m&re;'_"- Üstü başı perişan bir hal- - Gen ni __ı_ı“ı ş;vrll.vırdi. Dehşe Nit Akilıp E çıkryor? etrafta bir sükünet var. Gözleri de- Üzerinde hiç umulmadık bir bir kurşunla öldürülü- en marguls'nin kızı Clara ) SAa & .m:î"._dıdî. kardeşlerim arkam- 5%_ » Sizi öldürecekler, Şuradan Dü AYanın alt başında Juanito'nun ati var, Hadi gidin! Söylerken eli ile itiyordu. De- Bir müddet hayretle baktı: İti müdafaa insiyakına Bgösterdiği >tarafa atıldı; kadar ancak keçilerin geçe- Yalardan koşarak indi. Clara" Herine: “Arkamdan gelin!” Rİ! Tdiğint duydü: Kkendisini &I- k Btlenlerin ayak seslerini duy- * kurşunun kulakları di - tildiyarak geçtiğini duydu: Ve vardı, atr buldu. üzerine Bir şimşek hrzr He kaybolup Vardı; general etkânı har- kofra başında idi. Binbaşı, Size Öi *e kellemi getiriyorum! dedi. ea 4 ve başıdan geçen tüyler ür- Süyı anlattı. Hikâyesi kor - Sikütla karşılardı. Nihayet Stneral: zi Bince, dedi. at Na | *ink, h i. siz suçlu değil, ta- tar Teti ıqı' Veri; İspanyolların edersizliği «i- ömer; bilmem mareşal neye T ama bana kalırsa ben sizi Nn "*ln“'"'— Bedbaht zabiti öyle pek Dd di. )'h_-ağ::"“m bunları haber alınca ne S dedi. Reral ; ı“:hlh. Öo S A:: bir tavurta ilâve etti: Kele, kurşuna dizdirir, dedi, ama & Sözleri bırakalım da ba- Ri Tin ihtikamını almağa çalı- Ternleketin iyi ünü yık- iyice gözünü yıl Aklint - başına getireccek bir B"""İl inşanca değil, cana - lı."Rdî)mrlır. Sonra bütün bir alay süva- Ve bir topçu takımı yola ©13) ile Victor kolun ba- lardı, Arkadaşlarının &İ - Rünu öğrenen askerlerin Bâh ile Menda kasabası Mesafe İşin içine mucize ka- köşi Yolgar Mörecede bir süratle kate- bütün ahalisi silâhlanmış Tüt; ; Üe , Ktlindi. Her biri generalin | kı . YHtlp ahalisi kılınçtan ge taj M_“!Uîh Anlaşılmaz bir cilvesi ola- kalm GeTDİleri ilerliyememiş, yarı Be bunun sebrbi sonra- * © gemilerde yalnız top * Varmiş ve her nasılsa T; SDt askerleri tarafından, hiçbir ateşe lüzum hit- Yiddız şartsız Miİn ett kendi ettiler. z Hirt koşta: bey-konağında, İnden margüls'ye ka- t İ verdugo Tan, n:' : Honor6 de BALZAC ç ©kü kısmın hülâsası .ı:zdyıu ordularının işgali esna- Çeviren : Nurullah ATAÇ Bune razı oldular; general de ahaliye canlarını bağışlıyacağımı, askerlerinin de şehri yağma edip yakmalarına man! olacağını vaadetti. Bir de ağır vergi kesildi ve kasabanım en zenginleri; bu paranın yirmi dört saatte ödeneceğinin zâmini olmak Üzere kendiliklerinden teslim oldular. İ General, askerinin emniyeti için ge- len bütün tedbirlere tevessül etti. ka- sabanın müdafaası için lâzımgelenleri | yaptı ve efradın. evlere yerleşmesini | menetti. Onların çadırlarını kurduktan [ sonra bey-konağına gidip orayı askeri | işgal altına aldı. Leğanes ailesine men- sup kim varsa uşaklarla beraber neza- ret altına alındı, elleri kollarr bağlanıl- dı ve geçem akşam balı teörilen salona hapsedildi. Bu —salonun perkerelerin- | den, şehre narır. taracanın her tarafı kolayca görülebilirdi. GCeneral erkânı- harbiyesi ile birlik! yandaki daireye rini gânderip sahile de top konulmasını emrettikten sonfa — general İle erkânı- harbiyesi, esirlerle meşgul oldular, A- halinin teslim ettiği İki yüz İspanyol derhal taraçada kurssa dizildiler. Bu askert idam işinden sonra gernleral ta- raçaya, salonda bulunan adam mikta- rınca darağacı kurulmasını ve celâdın çağırılmasını emretti. Victor Marchand, yemek saatine kadar olan vakitten is- tifade ederek esizleri. görmeğe gitti. Biraz sonrş generalin yanmna döndi! ve teessürünü belli edeni bir sesle: — Sizden Mtfunuru istirham etme- ğe geldim, dedi. : General atı bir istihza ilet — Siz mi? Üye sordu.' Vöüstort — Heyhat! dedi, sizden istirham et- tiğim lütuflar pek açı şeyler. Marguls, darağaçlarının kurulduğunu gördü, al- Jesi ilço bu idam tarzını değiştirmeni- zi ve asilzadelerin başlârını kestirmeni- zi rica ediyor. General: y — Peki, öyle olsun! dedi. — Asilradelerin son demlerinde yan- larında bir rahib bulunmasını ve bağ- larının çözülmesini de rica ediyor; kaç- mağa kalkışmıyacaklarını vadediyorlar. — Ona da peki ama, sonra hesabını sizden sorarım. — İhtiyar, en genç oğlunu affeder- seniz bütün servetini size vermeği tek- lif ediyor. General: ı,:,':“' bir hiddet bürümüştü. | | Tden önce gölmişler, İngi- | l Rötür görmez ümid etti- ,_—q €N Makrum kalsr (Menda Ğ Fansızların ketilleri, Men- | Üerotdin; a)'sinin de kılmçtan ge- Tha) teslim edilecekti. — Ya! dedi. Ama olan malı mülkü zaten kral Joseph'indir. (1) Bir an durdu. Alnında bir kırışığı belirm'gti. — Ben, dedi, onun istediğinden da- ha #lâsmmi yapacağım. Son ricasının e- hemmiyetini anlıyorum. Pekâlâ! Bede. | lini verip adının, sülâlesinin yaşıması- vı temin ets'n, Fakat hiyaneti de. ölü- mü de bütün İspanya'da ilelebed anıl- gollarımdan hu ce)'âdiığa ra- yerleşip evvelâ, İngilizlerin asker çıkar- l masına müâni olacak tedbirleri kararlaş- tırdı. Mareşal Ney'e yaverlerinden bi- istihfaf ÜNAHKÂR D — *Yü d PASLAR DB Nakleden F.K. Kadın, şimşek gibi bir hızla papasın üstüne atıldı Cevabmı verdiğini işidince, sukutu hayale uğradı, ve müthiş hiddetlendi. Yerinden fırladı ve haykırdı: — Budlala, sen çıldırmışsın! Güzellik- le istediğ'm şeyleri benden esirgemene zaten imkân yok ki... Kocanın şimdi ne- rede olduğunu, buraya ne zaman döne- ceğini söylemezsen işkencecilerim zeni söyletmesini bilirler. Diğer gartım için de senin razı olup olmaman pek o kadar ehemmiyetli bir gey değil; ister razı ol, işter olma, benim arrum yerine gele- cektir. Bundan emin ol.. Üstünde otu- rana karşısındaki erkeğin arzusuna göre yaziyetler aldıran mafsallı koltuktan senin galiba haberin yok.. Soğuk davranmakla kendini manen blsun koruyacağını sanıyorsan — bhenda da aldanıyorsun, Seni #n utanmaz fahi- şeden daha rezil bareketlere sevkedecek ilâçlardan sana istediğim kadarını içirt- mek te elimdedir. Anladın mr Süzanna? Bana kargşı hissiz davranmana de imkân yok.. Kadin, yorgun ve bitkin. bit tavırla kollarını bırakmış, vücudu öne mütema yil, yumrukları sıkılı dalgım duruyordu. Birden, şimşek gibi bir hızla Galvezin üstüne atıldı, boğakını sıkniağa başladı. Fakat kâfi denecede #ür'atli davranamiıa- mış ve boğazını birden lüzümu kadar kuvvetle srkamamıştı. Etgizisyon reisi boğuk bir sesle haykırdı. . ; Biz kapı, açıldı, öç kukulatalı adam, * belki de bir kaç saat evvelkiler - içeriye girdiler. Koştular, genç kadınım üstüne atılıp efendilerini kurtardılar, Papas sapsarı kesilmişti . ve hiddet- ten tirtir titriyor'du. İçten içe de #deta memnundu, Bu kadın engizisyon reisi olduğu zamandanberi görmediği cinsten bir mahlüktu, arzularına derhal boyun eğmiyordu ve bu hal onu daha fazla tahrik etmekteydi. Papas, yeni bir zeyk 2t olursa ona canımı da bağışlarım, ai- denin bütün servetini de.'Hajrdi gidip söyleyin, fakat bundat #onra hiç bir şey. dinlemem. > Yemek hazırdı. Zabitler sofraya o- turmuşlar, yorgunluğun bir kat daha artırdığı açlıklarını gideriyorlardı. İçle- rinden yalnız biri, Vöstor - Marcharid, bu ziyafotte hazır değildi Uzunbir te- reddütten sonra, mağrur Leganes aile- sinin inlediği salona girdi; daha iki gün evel iki kızla üç genç oğulun başları- nın bir vals havası içinde - dalgalana dalgalana döndüklerini gördüğü bu sa- Tonun şimdi arzettiği manzaraya hazin haz'n baktı. Birar sonra o başların, cel- lâd kılımcı ile yuvarlanacaklarını düşü- nöp titredi. Yaldızit koltuklarına bağ- Yanmış olan baba ile ana, üç oğulla, iki kız. hiç krpırdamaksızım - duruyorlardı. Sekiz uşak, elleri arkalarına bağlanmış. ayakta idiler. Bu ön beş kişi biribirle- rine vekarla bakıyor ve içlerindeki his- ler görzlerinden hemen hiç belli olmu- vesilesi elde ettiğine seviniyordu. Emir verdi: — Kaltağı yatağa bağlayın!. Kukulatalı adamlar emri derhal tat- bike koyuldular, Fakat Süzanna mu- kavemet ettiği için kaba davrandılar ve bür aralık kadının karmına şiddetli bir darbe indirdiler. Süzanna hemen karmu- v iki eliyle tuttu, bu sefer yalvardı: — Allah aşkına merhamet! Gebe- yimk . Gebelik, engizisyon — nazarında bile mukatidesti, bu itibarla kukulatalı a- damlar yavaşladılar, keyfi kaçan Gal- vez sordu : — Gebe mişin? Kaç aylık?. — Bekiz ay.. — Yar., Biraz düşündü. Bu mânile epey canı sıkıldığı anlaşılıyordu, Sonra: — Pekâlâ, dedi, çocuğunu dünyaya getirinciye kadar ihtimamla bakılacak- sın., Çocuğunu doğurduktan sonra tek- var görüşürüz, 'Maamafih şunu aklın- da tut: Şartlarımı kabul ettiğin takdir- de . bana evvelden haber verebilirsin. Kukulatalılara dönüp ermretti: — Öfraziyaya haber verin. Bu ka- dına o bakarn. . , t Ertesi günü Donya Ölraziya, engi- zisyon reisinin yanına gelerek kadının doğru söylediğini haber verdi, filhakika gebe idi, Galvezin beklemesi lârrmidı. .. * Günler, haftalar geçti. Süzanna bir oğlan çocuk doğurdu. Bu müddet zâr- fında koçasın: bulmak için engizisyo - nun. sarfettiği gayretler hep boşa git- , mişti. Danyel Ruben, : demi “Bahata,, olduğu öğrenilen gemisiyle hiç bir. te- panyol limanına uğtamamıştı.. Nereye gittiği, ne olduğu meçhuldü. Kendisine, her halde Valânsiyadaki dostları haber vermek imkânmı bulmuş olacaklardı. ki A0 AAA AUAUA AUAĞ tevekkülle beraber, muvaMfak olamama- nan verdiği esef görülüyordu. Muhafa- zalarına memur olan askerler de onlar gibi hareketsiz duruyor ve bu zalim düşmanlarındelemine hürmet ediyorlar- dı, Victor içeri-girince bir an gözlerde bir merak belirdi. Zabit, esirlerin elle- rinin çözülmesini emretti, Clara'yı köl- tuğuna sımsıkı bağlıyan ipleri kendi e- Hile çözdü. Kız matızun mahızun gülüm- sedi, Victor, kızın kollarına hafifçe do: kunmaktar kendini alamac'ı; onun kara saçlarına, kıvrak endamına da hayran hayran bakryordu. Hakik! bir İspanyol kızı: teni İspanyol teni, gözleri İspan- yol gözü, kıvrık uzun kirpikler, karga kanadıriıdan daha kara gözbebekleri... Son derece matemli olmakla beraber yi- ne bir genç kız dudağında belirdiğini gösteren bir tebessümle: — Bari muvaffak oldunuz mu? diye sordu. —SNu yarın— 3) Kirâl Joseph, Napoleon'un kar- yordu. Yalnız bazı alınlarda, derin bir | deşi. : - ( | İspanyaya uğramak suretiyle - kapana düşmüyordu , Çocuk bir aylık olduğu szaman, Don- ya Öflraziya, evvelce verdiği emir veç- hile papasın yanıma gelerek haber ver- dit — Çocuk sıhhattedir. Annesi de' iyi- leşti.. Monsenyör neye karar veriyor- lar? " — Kararım çoktan verildi. Emirle rimi dinle,.. . Papas, uzun uzaklıya talimat verdi. Ölraziya bir aralık titredi, sarardı.. Engizisyonun bir işkence aleti olmak- la beraber o da kadın, o da enneydi.. Papatın emirleri her halde pek zalimane oln ah idi. 1 ılh'ı':m ” Homurdandı: ' — Dikkat et.. Eğer merhametle de- diklerimi harfiyen tatbik etmersen İki oğlunu ölmüş bil!.. Kadın zaten kendini — toplamamıştı, sakinane cevap verdi: 4 — Monsenyör bana güvenebilir.. f Ertesi gün Süzanna uyandığı wa- man çocuğunu yanında göremedi, Te- Tâşla odanın içinde oraya buraya koştu, bağırkır, çağırdı. İçeri giren hizmetçile- re sordu, cevap alamadı. Hizmetçiden sonra gelen Donya Öfrasiya ise sade- oet 1t — Burada her hareket - emriyle yapılır, Demekle iktifa etti, > | Süzanna haykırdı: —— Kİ — Onu görmek istiyorum; onu göre- ceğim.. Ka Bir kaç dakika sonra engizisyon reisi içeriye girdi, gayet soğuk: y — Ne istiyorsunuz? diye sordu., Süzanna diz Üstü kapandı, cellâdı- nın ellerine sarılarak yalvardı: — Çocuğum? Yavrum nerede?.. Galvez, zavallı anneye baktı, - fakat nazarlarında — merhamet ifadesi okun- muyordu, bakışları dahâ ziyade, kadı- nın heyecanla nefes aldıkça kabarıp inen göğsüne matuftu. Gözleri garip bir ışıkla parlıyordu. Diıhrhchpınmııolııhdıınyı; kası çok geniş elbisesi dolayısiyle kıs- men meydana çıkanı göğsüne - yukarı- dan baktıkça gördükleri onda, merha- met hissi değil, şehvt hisler uyandırı- yordu. DA k Na Gözlerini kadından ayırmadan ya- vaş yavaş söyledi: $ — Çocuğunu kurtarmak ancak senin elindedir. Şartlarımı — değiştirmedim, bildiğin şartlar.. Burları kabul etmek - le sade kendini değil, çocuğunu ve bir gün elimize geçmesi muhakkak olan kocanı da kutaracaksın.. Süzanna doğruldı ! & — Yarısı değil, servetimizin - hepal senin olsun.. Bunun için... |— — HÜnherin Neniz ve MACENA TOMAN: Yazan ; Ali Riza Seyfi ve onların yanına gitmek imkânları — oldüğünu hükmediyordum. Bulunduğumuz buz memleke- tinde bir tarafa kaçabilmekliğim imkânı bulun- medığından “Kaya sarayı,, pda kimse gidip gel- meme, çıkıp girmeme karısmıyordu, vakit vakit merdivenlerden göl kenarına İne bildiğim gibi, amelenin kovulduğu buz ovasını da biliyordum. OÖO-günden kalan vaktimi. dolaşma bahanesi- le silâh deposunun nerede alduğunu bulmak i- çia çalışarak geçirdimse de etrafta böyle bir yer göremedim, Dimağımı büyük bir yels Şarmak üzereydi ki. getinçla yerimden fırladım, Kaptan Blak ile onun odasında yemek yadiğim akşam duvardaı gürel bir stlâhlık ve bunun içitde dizili on tane Kadar Vinçester tüfeti ve fişeklikler — görmlş- x | tüm. Bun'a., azdı, lükin çabucak başka silâhlar da elde edabilirlerdi. Akşam üstü başım yorgun odama döndüğüm vakit lrttyar zenei hizmetcinin Akşam çayını ma- #anın üzerine hazırlamış-olduğunu gördüm. Ça- yımı İçerken zenciden bir şeyler öğrenebilmek S SA el eei D e e a ere Bi v ae beilRa dd 25 80 Aac İ EEC Ai d eai l eeei Bk Ai ümidile Sualler sormağa başladım, O bana bir Aaralık dedi ki: — Efendi, bu akşam bakıniz:. Çok tüfek ses- Teri, çok bağırmalar olacak.. * - - 3 — Yoksa kovdukları adamları öldürecek- ler mi? 3 , s5r Zonol: ğ — Öldürme dağil, efendi, muharebe, muha- Febe., Hah, işte bir tüfek sesi! ç i Evet, tam bü gırada gölün tarafından doğru bir tüfek sesi çınlamıştı. Pencereme koştum, bir sandalyenin üstüne çıkınca çcehennemt mantsara- yı olduğu gibi gördüm: Bir küçük istimbot arka- sında bir kandal çekerek zırhlıdan gölün nihaye tine doğru. geliyor ve bunun içinde yirmi kadar Kkömür amelesi bulanuyordu. Gölün nihnyetinde Kkömür madeninden 'çıktıkları anlaşıldn — ve kü- mür tözüundan simsiyah olmuş gene yirmi yirmi beş amele, kaptan Blakım adamları tarafımndan sarılmış oldukları halde hiçbir Jasanın on snat- tan fazla yaşıyamıyacağı kar ve buz.ovasına doğ Yu sürülüyorlardı. Ancak amele kâaptanın tayfa- sına karşı durduklarından haykırışmalar, küfür Tör işttiliyor, tokat ve tekmeler vürulüyordu. Bir denbire Öbür şandaldakiler de kıyıya dökülerek kavaa büyüdü. Korsanlar tahancalarının sapile, küreklerle, bığaklarının terslerile — vüruyorlar, xavalı ameleler do yamruklarile karsı durmak tatiyorlardı. LAkin bu zavallıtar silâhmız oldükla- Ti İçin adım-adım ucsüz bücaksız-ölüm — övasına doğru sürülmekteydiler. Bir aralık: — korsanlar gördükleri kırıılıktgn son derece — öfkelenerek tabancalarile ateş etmeğe, ameleyi öldürmeğe de başladılar. Bu zavallılardan beş altt kişi vüru- Tup düşünce ötekileri bir perişanlık kapladi, hây * kırarak, İnliyerek arkadaki issız yamaçlara doğ ru kaçtılar. Bu yürekler paralayıcı halden #on- ,ra ortalığı uğursuz bir sessizlik kaplayınca pen- cerdemi titriyerek kapadım, sandalyenin Üstüne düşüp düşünmeğe başladım. — “Kaya sarayı,, nda kinise yokniuğ gibi sessiz- Vik vardı. Seyrettiğim facla esnasında döktor da, kaptan da hiç ortaya çıkmamış idiler. Bir âra- lık odamdan geçide çıktım, şöyle bir dolaştım fakat ortalıkta gene kimseyi göremedim. Kapta- nın odasının kapısı yarı açık durüyordu. İçeride akşamın alaca karanlığı vardı.. Silâhlar da ora- da idi, Lâkin herkes uyumadıkça onları almafa kalkışmak en büyük delilik olacaktı. Eğer kaps tan Blak yattığı vakit, oturma odasının kapısmı kilitlemiyorsa oradan silâhları alıp gece karanlı- gından kar ovasına götürmek bana güç bir iş gi- bi görünmemekte idi. Eğer kaptan Blak geceleri büu odayı kilitliyorsa iş 6 zaman çok kötüleşecek- u. Akşam yemeğinden sonra kendi odamı İçe- riden kapadım ve uyuduğum zannını vermek - zere elektrik İâmbasını da söndürüp Üç Saatten fazla karanlıkta oturdum. Geceyarımımda kula- Bimı kapıya vererek geçidi dinlediğim halde hiç bir ayak sosi, gürültü işitemedlm. Yarrm saat kâ- dar, dahâ bekledikten sonra, doktorun da, kapta (Devamt var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: