11 Nisan 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

11 Nisan 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Akşam Postast deme gitti. Rişâr 27 numara la koyuldu ve her kapının ihde bir #umara olduğu için #- ni kolayca buldu. PIYI vurdu, bi kız ses Dergi: Yı vurdu, bir genç kız ses > Giriniz! Anjeta Farren üzeri gayet munta- istif edilmiş kağıtlarla dolu bir iy başında oturuyordu. Rişar bu samdan gayet muntazam şekilde Slışan bir memurla karşı karşıya tunduğu neticesini çıkardı. Yazı ,. esinm üzerinde iki telefon ve e başındaki küçük masa üzerin de bir yazı makinesi vardı. Çi- a bir vazo, bu iş odasının “iyetine zarif dir mana ilâve edi- dre, Anjela kalkarakş — Bonjur, dedi. b Rica ederim oturunuz mis Far- $ 5 İşinize mani olmıyayım. Bina” ii Sâksimatını öğrenmek maksadi- Ni $yie bir dolaşıyordum. Geçerken “3 #elâmlamak için o giriverdim. » Mu meşgulsünüz? "Ç kız tebessüm etti: Bg İşini seven bir memur sıfatile * Dürada daima çok iş bulundu: NU söyliyebilirim. Fakat bilhassa i İeransın nihayetine kadar çok MşIyoruz, , ga tieciler toplanacaklar; ve yarın bu yük kafalar gazetede bize dünya” in nasıl idare edilmesi lâzimgeldi- Nİ öğretecekler, Affedersiniz, mis, tidorda cıgara İçen birisini gör « Şu halde'ben de burada bir ci- Ya içebilirim değil mi? >— Tabil Evvelâ bir cebini, sönra « ötekini ırdı. Anjela bir gözü açtı, cr tabakasını çıkardı ve ziyaret- uzattı. Tahakada yarım düzüne kadar cıgara vardı. Bu” cıyarala zvanası boyalı odada i zivanaların tıpkısıydı: Knig- cıgaraları. « ir bir cıgarâ yaktı, fakat genç bu hareketi taklit etmedi . ng cıgaraya bakarak! 5 Bu zıvanalar ne tuhaf, dedi ör ar bu vıgaralardan hiç e kız lâkayt bir tavırla cevap Ben her vakit Yenice içerim, iş Maralar insanım boğazını tah; iş. Maamafih bir iki defa analı cıgaralardan da içtim. Öğ bana iyi gelmedi. tabakayı muayene ve kız: etti, ve: i Badminton da oynar, öyle mi mis? Si nun bu suretle aramızdan eksilmesi mesai Saatleri haricinde bulunuyor muydünuz? Rişar: -— Hiç de meşgul mukabele etti, Daha < doğrusu mis Farren bana acele bir işi olmadığını Söylemek nezaketinde bulundular, halbuki tekrar işe başlamak için dö nüşümü şiddetle beklediğini de bili- yorum. Doy bana gazetenin bütün dairelerini dolaştıracağını söyledi. Bana iki dakikanızı feda ezmez mi- siniz M. Vans? Vans süratle cevap verdi: — Memnuniyetle, hangi (daire den başlamak İsti — Ehemmiyeti yok. Her daire be ni alâkadar eder, sonra, bizim, mat> buat âlemi dışında yaşıyanların bü- yük bir gözetenin dahili | teşkilâtı iç bir fikrimiz yoktur. Sonra Anjelaya doğru döndü Ye gülerek ilâve etti; — Şimdi, işinden alakoyacak bi- risini buldum. Sizi artık serbest bı- rakıyorum, mis Farren. Vansla beraber odadan çıktılar, Kapı kapanınca Rişar elini Van sn omuzuna koyarak onu durdur” du, ve ağır bir tavırla: — Doğrusunu isterseniz M. Vans dedi, ben Pettigrevin ölümü etra- fındaki esrarı aydınlatmak İstiyo- rum, Gazetede çalışan o adamların hepsini görmek, tanımak arzusun dayım, Bu hususta bana zden gelen her yardımı yanabileceğiniz» den eminim. Vans kızardı ve: — Şüphesiz,dedi, Ne korkunç bir cinayet hakikaten! Doğrusunu söy- lemek lâzımgelirse Pettigrev ile ta» mamile uyuşamazdık. Vakia bu ta” birin bir gece sekreteri | ile alelâde bir muharrir arasında kullanılma" sı doğru olmaz ama. Fakat buna zağınen zavallı adamın bir çok me- ziyetleri olduğunu itirs! ederim. O- — Evet çok feci bir şey. Onunla — Hayır, Belki kendisine umumi düğüme şahit olduğumuz için be- zın tehdidi altında bulunuyo- dunuz. Burada o boş tehditleri- değildik, diye ' rürken etrafına baks: Nakleden: F. K. | — Seni küçük maskara seni. Yü- Hademe özür diled — Alledersiniz mösyö Vans sizi görmemiştim . Vans homurdandı! — Haydi, işine git, Sonra Rişara dönerek henüz kız” gınlığı geçmiyen bir sesle: -— Bu hademe makulesile bir tür- lü başa çıkılmıyor, dedi. Rişarın dudaklarında bir süm dolaştı; ği n bu koca binanın içeri sinde kaybolacak. tebes öyle, diye tasdik etti; gördünüz mü? — Hayır. i — Öyle ise buraya giriniz. Her- halde içeride enleresan bir çök şey- ler gör k nazarından bu kütüphane yeryi nün en zengin kütüphanelerinden birisidir. Rafları, camlı dolapları klâsör! gazete yığınları, haritalarla dolu bir odaya girdiler. Masalar etrafında birçok gerç kadınlar gözleri kâğıtla” rında harıl harıl çalışıy na rağmen adamım girmesi üze dine bütün bu kadınlar (o Başlarını kaldırdılar, Vans izahat vermeğe başladı: | — En ufak meselelere dair bile bu rada bir çok vesikalar bulmak müm yerlerde bir iki defa zastgelmişim”- | ra izahat almak istiyen arkadaş dir, 4 Yanyana koridorda yürüyorlardı İda bir aktris, , Birdenbire bir kapı açıldı, bir ÇO” | veya bir caninin hayatma dair en cuk koşa koşa geldi ve Vansa çarp” | ufak tafsilâtı bulmak mümkündür. tı; delikanlı kızgın bir tavırla; Sonra bir masa başmda oturan ,İle, ev sahibi srfatiyle odaları do- Bir meydan okuma Aynalara akseden ince ve uzun boyundan, güzel kırmızı yanak. larmdan müftehir olan küçük Se- niba, teyzezalesi Jalenin kolları arasına atılarak: — Ah, Jâle, ne mesudum!, dedi. Jale Senihayı öptükten sonra, kolunu ince beline geçirdi. Pek iyi biliyordu ki, böyle sarmaş- miş oldukları halde pek müstesna İâtif bir çift teşkil ederlerdi. Jale kumral, mavi gözlü, Si ha sarı ve koyu gözlü idi. Siyah satenden dekolte elbiseleri birinin bilâr gibi kollarını, diğerinin süt Bibi göğsünü bütün güzelliğiyle gösteriyordu. Şimdi orkestra susmuş, davet- Wer büfeye hücum etmişlerdi, Ja. Dedi. Coşkunun Kalma gülen gözle- rinde hayat aşkı okunurdu. Altı ay evvel Seniha ile evlenmişlerdi. Ve bu izdivaç, en müsaid ve mu- vafık şartlar altında" yapılmıştı. Altı ay evvel taşrada bulunur - larken, mühendis Coşkunun İş- tabula tayini üzerine buraya gel mişlerdi. Bu sırada genç kadınım aklına mülcellef bir apartımana sahip o- lân teyzezadesi Jale geldi. Bu iki kardeş çocukları o zama na kadar pekaz görüşmüşlerdi. Ja- le hakkında işidilen şeyler pek te tmniyet verici değildi. O, koca- sından boşanmıştı, Sonra, evine her türlü adamları kabul ediyor ve söylendiğine göre, “iradından çok farla sarfediyordu. lâşıp her şeyin yolunda gidip git. mediğini tetkik etmek üzereyken, teyzezadesi önüne çıkmış, ve ona sadetinden bahsetmişti. Fakat ba- zı sözler ve düşünceler vardır ki insan onları kimseye söylememe. lidir. Jale, Senihaya bakarken bu nu düşünuüyor ve gözlerinde mâ- nas: anlaşılamıyacak bir tebeşslim okunuyordu. Talenin ruhu pek ka. rışıktı. Başkalarının saadetini da- ima kıskanırdı. Jale, yeni evlileri pek büyük bir sevinçle kabul etti. Kendilerine, büyük ve mükellef apartımanının açtı. Hattâ otomobilini, hizmetçi- lerini onların emrine verdi. Sekiz gün sonra Jale, Coşkunla 'da Senihayla da, senli benli gö- j röşüyordu. Senihanın, Jaleden hiç bir gizli- si yoktu. Hattâ Seniha, söylenmesi caiz bir delikanlının kulağına bir şeyler söyledi ve izahata devam etti: Meselâ bir muharrir arkadaş bir #limle radyum, Herç mevoeleri lâhanada mevcut vitaminler gibi mühim fen meseleleri etrafında bir mü a gitmeden evvel (buray gelir. O âlimin navi fiş . Bu “iştec âlim tarafınd: bugüne kadar'yazılmış bütün yazı- Senihaya, yarı müstehzi bir ta. vırla şu sözleri fırlattı; — Kocanm daima bayan Ayşe olmıyan samimi esrarını bile teyze zadesinden saklamazdı. Fakat bu saf kadın biraz dikkat etseydi, Ja- ile dansettiğini gördün mü? Ay-İlenin kendisine esrarından hiç biri ş€ hiç te çirkin kadın değil. ni açmadığını anlardr. Jalenin — Kendini boş yere üzme..! hakiki hayatı herkes için bir sır Ben Coşkundan eminim. Ne Ay.| olarak kalıyordu. İen, ne de başka bir kadından! (Jale, taşradan gelen bu saf ak-| korkarım, rabâsını cidden seviyordu. Fakat — Bukadar itimada hemen hayret | Seniha, saâdetinin sırrmı (o niçla ediyoruği, hem dö”tesaritini tüXx- | böyle herkese ilâr #diyordU?. Ne tarın, söylenmiş bütün sözlerin bir ası vardır. Onları okur ve te- nevvür eder. b Sonra bir bankerin mazisi hakkın da uğrayacağı yer burasıdır. Buru- ir devlet adamının, (Devamı var) KAHRAMAN HAYDU! nuz? Neniz var sarardı... ğini öğretecek. kun: Emperyanın gözleri fırlamış, dir ediyorum.. Fakat dikkat et ki! için hiç bir kadınm kocasının kal- aramızdan biri bu itimadı altüst| bini teshir edemiyeceğini söylü- etmesin. Elbette tecrübe sana da| yor ve hiç kimseden kormuyor - böyle cesur olmamak ve hiç kim. | du? ye itimat etmemek lâzım geldi:İ Bayan Ayşe gitmek üzere Jale İile vedalaşırken, Jale kendisini bi- Bu sırada yanlarına gelen Coş-İ raz kapı önünde tuttu: — Aferin Ayşe, dedi.. Zaten bu — Gene aranızda ne dolaplar | meselelerde ne kadar maharetin kuruyorsunuz ?, olduğunu bilirdim. Farkında mi- KAHRAMAN HAYDUD ? Gene renginiz Üçüncü kapı ise bizim girdi. ğimiz yerdir. Dönerken yanıl - mazsınız ya.. nın sonu Yazan: Hikâyeci sın, Coşkun senin için çıldırıyor. Aman dikkat et, Seniha haber al- masın|, Uyanan bir hissi tehyiç için bundan daha fazla söylemek l4- zım midir? Bilâhare, Jale, Coşkunu bir ta- rala çekti; — Saadetini tebrik ederim... Ayşe seni seviyor? dedi, Coşkun şaşırmıştı: — Hayır. .Ben bir şey yapma- dım ki! Sonra, Seniha., — Zavallı Coşkun, taşra bir köylü gibi konuşuyorsun.. Bunu gidip Senihaya haber vereceğim diye mi korkuyorsun?, ... Senihanın güzelliği, Jalenin evi- ne gelen erkekler arasında arzular uyandırmaktan hali kalmamıştı. Bilhassa Ressam Fikret, Seni- hay: atelyesine getirebilmek için Jaleye çok yalvarıyor: — Senihanın zevk ve neş'e ilâ- hesi tarzında bir resmini yapmak istiyorum. Ne güzel olacak! di- yordu, Jale bu teklifi Senihaya açtığı zaman genç kadın sıçradı, ; — Çıldırdın mı? Coşkun kat'iy- yen razı olmaz! — Resmini yaptırmazsan bile bir gün olsun atölyeye gidelim .. Görmüş olursun!. Fikret iki kadını o kadar kibar perya idil karşılddı ki Seniha nihayet kani oldu ve Jalede hazir olduğu halde bir krokiye başlanmasına riza gös- teridi, Fakat, bir müddet geçince, Se- niha, ressamın atelyesine yalnız gitmekte bir beis görmedi. . Bir gön eve pek geç geldi. Jale, genç kadının tavrındaki değişiklikten şaşırarak kendisini isticvap etti, Seniha titreyerek: — Oh Jale, dedi, ne fena şey! Artık ben namuslu bir kaöm de- ğilim.. Kendimi mazur gösterecek (Lâifen sayfayı çeviriniz) 165 Konuşanlar Bambo ve Em- Emperya!.. Kendi eliyle ka. niz hiç bir netice vermez. — Hayır, tehdit etmek aklım- dan bile geçmedi.. Şunu ani mak istedim ki bizi biribirimize rapteden bağlar yalnız menfaat değildir. Müşterek düşmanımı- muzun tehdidi altında bulunuyo- ruz, Ben olmâzsam-sizi bu düş- Mu tabakamdan öğrendiniz mi? Evet, Bu tabakayı bir kazanmıştım. Fakat maç ka- bakıp da beni müthiş ncu zarnetmeyiniz. Bir tali ia k bu müsabakayı kazar” da “üşündü: “Badmindon ko” bileğin adalelerini takviye mana karşı kim mlidafaa eder?. m < 'pordur. Pettigrevi vuran — Hangi düşmandan bahset - Ğ ek ağırdı, Bu lâmbayı mek istiyorsunuz?. ii vvetli bigi kaldırıp vur — Kimden bahsetmek istedi- Mali Makat ii n dimi pekâlâ anladınız. İsmini diğ Aldı v plâr delikanlı rüz- söylemeğe hacet yok.. Kimbilir, ye dali. Rişarı görün” bir gün buraya, Romaya kadar ali re durdu. da gelmiyeceği ne malüm?, inş) biraz kızardı, fakat gene z gi sesle; OEM inela İni, i i — Susunuz!,, ii yö nikel yi Bambo arkasını kapıya dön- müştü.. Karşısında duran fa- hişenin yilzl kapıya dönüktü .. Kardinal devam etti: — Görüyorsunuz ya madam! sözlerimde ne kadar haklıyım .. gg 9 matat © cümleleri teke Mi Rişar yeni gelen adamı an, , tUmağa kadar süzdü. Teri- i beş yaşlarında, stlet "di, ge $ kumral saçlı bir delikan İtin © GL tavrı Rişara yap Evet, Rolan Kanliyanoyu, tev- EN 2» Delikanlının traş 'kif ettirdiniz. .Senelerce zından» nx ç Veten ziyade zaaf ma” larda İnlettiniz. Bu yaman düş- V Erİyordu, manmızın karşısında bir gün, — Sizi birdenbire görmiyeceğinizi kim tiz Tahateyz ettiğim için affı temin edebilir? Onun buraya, ii bi sim, dedi, meşzul oldu” saraymıza kadar gelmiyeceğine MİYordum, emin misiniz ?. Fakat, ne oldu yüzü değişmişti. Şimdi Bâimbeya O bâkmıyor. du.. Fakat Helice parlayan lerini kapıya doğru dikmişti... Bambo gayri ihtiyari arkasına döndü... Rolan: gördü... Boğuk bir hriltı gırtlağın: tıkadı,. Yerinden kalkmak, kaç- mak istedi.. Fakat bacakları tut- muyordu., Omuzunu demir gibi bir el yâ- kaladı., Arkasına başını çevirir çevire sez İskala Brinoyu gördü. Deh- şetle bağırmak için açtığı ağzı- nı İskala Brino tıkamış ve kuv- vetli kollar: ile kardinal: sırtlaya rak dışarı çıkmıştı. Ezperya ile Rolan yalnız kajl- dı. Fahişe, Bambo ile İskala Bri- ne arasında geçen sahneye kor- ku ve dehşet içinde şahit olmuş- tu, Kendini toplamağa çalıştı. Zorla gülümsemeğe çalışa- rak Rolana döndü; — Ak! Bilseniz, ne kadar korktum.. Birdenbire, benim için geldiğinizi zannetmiştim. Yanıl. dım.. Benden bir şey İstemiyor. sünuz, aradığınız Bambo idi de gil mi?. Bilirim, sizin yüksek — Merak etme, şimdi #rabamızın yanındaki baş! Uşak uzaklaştı. Rolan meş'aleyi söndürmüş. t3.. Zifiri karanlık içinde bek- lemeğe başladılar. Uzaktan, muzika seslerini, müsamerenin neş'eli kabkahala- sını duyuyorlârdı . Yavaş yavaş bu sesler, bu kahkahalar azaldı, hafifledi ... git... vazifene Rolan, davetlilerin vedalaşa. rak gitmeğe başladıklarını anla- dı. Fahişenin, misafirlerini w. Zurlarken sarfettiği teşekkür sözlerini duydu. Bir kaç dakika sonra saray sânki ebedi bir sessizliğe mab - küm olmuş gibi dilsiz kalmıştı. İakala Brino, Rolanın elini yakaladı, Rolan da, arkadaşının kolunu sıktı. Bu hâreketiyle skala Brino: — Nihayet vakit gebii değil mi? demek istemiş ve Rolan.da kolundan sıkmak suretiyle; — Biraz daha bekle, diye ce. va pvermişti, Bir kaç dakika daha geçti, İskala Brino iki ses işitti, Bu sesleri tanıdı. Soğuk bir ter alamı ıslattı... nâlda boğduğu fahişe... — Aman yarabbi. Rüya m görüyorum.. Diye mırıldandı. Rolan bunun farkında idi. Arkadaşının ku- lağına doğru eğildi: : — Ne oluyorsun İskala Bri. BOY» — Oh, üstad... Bu ses. Eu ses. — Evet, Emperyadır.. Sen 6- nu boğdun zannediyordun.. Gö. rüyorsun ya, aldanm'şam.. — Hayır, hayır, bunun imkâ- nı yok.. Ben rüya görüyorum... — Sana bu Emperyadır, di. yorum. O Emperya ki, senin kızımı ve ayni zamanda kendi evlâdını Bamboya teslim etti , Yoksa acıyor musun?. Rolan, İskala Brinornun fır- Jatacağı nefret feryadına mâni olmak için eli ile tam zamanında arkadaşın ağzımı kapadı . — Sus! Ve dinle, dedi. Emperyanın Romaya nasıl geldiğini, ve burada Romalılar: teshir için ilk müsameresini na. sil bir faaliyetle hazırladığını o- kuyucularımıza bundan evvel bildirmiştik Aynı zamanda bu müsamere.

Bu sayıdan diğer sayfalar: