30 Nisan 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

30 Nisan 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bi tiyo, 3D bazı şeyler anlatmak is Elemek a zamanda bunları min çekiyorsunuz. Ecda- k Gü Üzerine yemin ederim *öyliyeceğiniz ikimiz arasın — sey ifşa edilmiyecektir. İşinize emniyet geliyor mu? dg md bir adamın bundan “ğini il bir yemin edemiye #yorum. Fakat açık sözlü risaade ediniz. Geçen ak “İmama mı Sim Mandaren klübüne alelide biz i Haki iğ söylemiştim. hâdiseleri öğrenmek iy. hareket. ediyordum, eya a muvaffak olmuşsu - a Peki... Klübünüz hakkında atiniz derecesini bilmiyo - na ela bodrum katında Kar ti eşi gizli kumarhane işlettiği- de bilmiyorsunuz? ie Biliyorum, Sg Pân gibi bazı oyunlarm Yasak olduğumu i Biliyorsun ız. da tabil rl ge Fakat sizin tali oyunla. Tüm, ettiğinizi sanmıyo” org var, Cewen oraya Sart, “mi kimseye söylememek çi yaba edildim, ben g « Doylun hüsnü niyetinden eminim, Gazeteciler ara. ma 2 Pl şöhreti de bir bakı. İleçi pa tutma meziyetinden Yor. Karson ziyaretinizden iz Bibi oldu; fakat ben onu AK ikna ettim, lensin kanuna ; bir mah” Baf a5 deg hiç bir > Her ç , Pamuslu vatandaşın takip e eden cürümler olduğu Fakat meselâ kanun Yasak ettiği halde biz“ Tama azalarınızın bile at Ürek biletleri alarak bahsi müş rağ Kirdiklerini, borsa oyunu oy. i herkes biliyor. O halde JâYA ne Ben bazı landı, lüzum var? anlamalı vakit geçirme vesilesi a cemiyete karşı çok İLE bir suç işlediğime kani deği- > Ben zabıta mensubu değilim dg sebeble bu işler beni alâka" iahş hez. Bazı cürümlere müsa. 'al, ,, Ülemiyeceğini söylemi bunlar arasında katil musunuz? çal yeti bile namuslu kalma” te e diye bir söz vardır. Vak tim, bu noktaya daina dikkat hint Burunla © beraber şimdiki İNiyez emlerim arasında cinayet Tüm, biri olduğunu sanmıyo- lenig ssesenizde bir cinayet İy- erimi ni İddia etmiyorum. Bildik- fili, SİZE anlatacağım, böylece bir " edinebilirsiniz. Ptikreyi Lai bül in katli hâdisesini, yap. ve kikat şüphelerini ve aklına Yare ihtimalleri anlattı. o Doktor May kale onu dinledi. Furlong — tirince: an, Flo, dedi, cesur bir 2 Nİ eki, prg de ettiğiniz bu malümattan Çün €vime gelmeniz * cesarettir. Mana ve bir fincan zehirli çay Yay eya diğer bir sekilde sui. My pılacağma inandığımız anla” Dany Yanmızda peden bir ta. Man, bulunduğunu şimdi anlıyo. — hayretle ona bakırca İ* — Size de her şey malüm oluyor! Sag kehanet eseri | değil. Ben Mir pi &ibi etrafıma dikkat etme- Suk im, Bu sayedebir di 2 hâyatımı müdafaa edebil- bina gösterdiniz iimada te Traş ederim. Müsaade edin del © düşüneyim, Çünkü uğraşaca” — oğrizi — Unutmaym ki zabıtaya müra» caat etmem İâzımdı. — Ben kimseye söylemem. Memleketimde malümat almak için hususi vasttalarımız vardır. Fakat size vaadediyorum, bu iste (polis müdürlüğünün hoş kargılamıyacağı bir hareket olmıyacaktır. Furlong ayağa kalktı: — Teşekkür ederim doktor Vang. Bana haber yollarsınız, değil mi? — Yakında benden haber alırsı. nız. Mütevazi yemeğimi o benimle beraber yemenizi rica (oedecektim; fakat nerede ise Karson gelecek, Ziyaretinizden haberdar oolmakla beraber burada çok kaldığınızı bil- memesi daha iyi olur, — O halde Allahaısmarladık ve tekrar teşekkürler! — Rica ederim. Minnettarlık bor- cumu ödemeği uzun zamandanberi bekliyordum zateri... Prat, kapı önünde, otomobilde bekliyordu. Furlong yanına oturun. ca yaza bastı, fakat motör işlemedi. — Matör mü bozuk? Prat fısıldadı; — Hayır. İkinci katın o üçüncü penceresinden (bizi gözetliyorlar. Ben bujileri muayene eder gibi ya” parken siz bakınız. Arabadan indi ve radyatör kapa” ğını kaldırarak motörüt üstüne i- Zildi, Furlong da Pratın söylediği pencereye baktı, Biri perdeyi arala" muş, bakıyordu. Furlong bunu ta nıdı; Onları güzetliyen Anrjelâ Farrendi. Prat yanına gelince hiddetle söy. lendi: — Çabuk dönelim! xV1 . Evine dündüğü zaman Doylu orada kendişini bekler bul du. — Doktor Vang hakkında malü” mat almak için her yere başvurdum. Furlong: — Ben de, dedi, şimdi onun ya. nmdan geliyorum. — Yok canım, Furlong, çinlinin davetini ve ora. ya gidişini anlatınca Doyi:; — Ortaya gitmekle müthiş bir ce" 244 HABER — Akşam Postam Nakleden: F. K. Jiğsmez adamların kurnaz oldukları | saret gösterdiniz. dedi. Size bir ©- yun oynayabilirdi. Furlong cebinden tabarcasını çı. karip bir çekmeceye koyarak cevap verdi: — Bu ihtimali ben de düşünmüş” tüm. Fakat bütün cesaretimi topla. yarak gitmekten başka çare göre“ meğim, Hattâ orada kendisini bir kumarhane işletmekle de itham et. tim. Gayet sakinane itiraf etti. — Yok canım! — Evet, fakat kendisini ele ver- miyeceğimi biliyordu. — Çok soğuk kanlıdır. Hakkım. da pek az malüömat toplayabildim; Öğrendkilerim onun vaktile Çinde büyük bir şahsiyet olduğundan iba” ret... — Evden çıktığım (vakit garip bir şey dikkatimi çekti: Anjelâ Far veni doktor Yangın evinin pencere. inde gördüm. di: — Gördüğünüz herhalde 0 veğils dir. Anjelâ istirahat kasdile birkaç günlük bir seyahate çıktı, Bu habe- ri bizzat Sir Peterden öğrendim, bir âz evvel telefon etmiştim. — Sir Peter banada ayni şeyi söyledi, aksini iddiayı cesaret ede. medim. Anjelâ Sir Petere istediğini anlatmış olabilir. — Atledersiniz Furlong ama bir- az mübalâğaya kaçıyorsunuz. Kız. cağızın Vansın âkibetile alâkadar olduğunu öğrendiğiniz gündenberi zavallıyı her türlü suçla itham etti. niz. Bu kızdan ne İstiyorsunuz? — Vangın evinde ne işi vardı? — Bana kalırsa orada değildi! — O halde beni bir yalancf yeri" ne koyuyorsunuz? — Asla! Aldanmış olacaksınız. Bir müddet daha münakaşa etti. ler. Fakat Anjelâ Farrenin oynadı” rol hakkında (o analaşamayınca Doyl bahsi değiştirmek lüzumunu duydu: (Devamı var) bei Dr. Necaettin Atasagun Sabahlar 8.30 a kadar; akşam tarı 17 den sonra Lâleli Tayyare Ap. Daire 2; No. 17 de hastalarını kabul eder. (Telefon: 29959) KAHRAMAN HAYDUD Süzet kaşların çatarak, tepine.| rek; | — Öküzsün!. Öküzsün! © diye! inat etti. İşte öküzsün vesselâm... ! Alnında boynuzun olsa da, olmaz | sa da, surat; sana benzese de ben- zemesç de öküzsün.. Daha birdi. yeceğin var mı?. Öyle bir öküz ki, ona hangi arkadaşımı tanıtsam, | derhal âşık oluyor. Beni ilâleme gülünç ediyor. —'i... — Sen her önüne çıkan kadına yaprağın: veren bir Jâhnasın. Bir lâhna ki göbeği, içi yoktur. İşte sen busun.. İçsizin, kalbsizin biri. — Süzet, zavalk Süzetçiğim, mânasız bir kıskançlığa tutulmuş- sun.. Ne beyhude nefes tüketiyor. sun? — Beyhude mi? Beyhude ha!.. Bunu söylerken yüzün bile kızar-! muıyor. .Eğer fırsat versem, sen| evdeki hizmetçilerle bilç bana iha! nete kalkışırsın. Bu sırada hizmetçi &ız yemek-| ten sonra içilen kahvenin fincan. larını almak için içeriye girmişti, Süzet hizmetçisinin © gözlerinde bi? gülümseme sezdi.. Bunu hissedince büsbütün asa - bileştiz — Bugünden tezi yok anamın evine gidiyorum. — Süzet sana son defa olarak söylüyorum. Bu dırdır: kes.. Elin. de benim sana ihanet ettiğimi is bat edecek bir vesikan var mı?. — Yok, yok ama! Bu, böyle! bir vesikanın mevcut olmayışın - dan değil, senin gibi bir hayvanın ceplerini kârıştırmağa tenezzül et- meyişimdendir; Kocasının sabrı gitgide tükeni. yordu. Şimdi yerinden kalkmıştı. Elle- ri cebinde odanın içinde geniş a- dımlarla bir aşağı, bir yukarı do- Jaşıp duruyordu. Süzet tırnak ci. Jâlarını sürmeği tamamlamıştı. Şişeyi küçük masanın üstüne bırakmış. Yatar gibi oturduğu geniş koltuktan davranır gibi ya- parak; Iki kıskanç! Çeviren — Hayır, hayır! diyordu, Ar. tık, seninle yaşamıyacağım.. Şim. di anneme gidiyorum. — Uğurlar olsun! — Kala if, —outanmadan uğurlar olsun diyor, gitme deme- ğe bile lüzum görmüyorsun öyle İmi?, ... Bir kapı açıldı.. Bir bavul ka. pandı. Bir başka kapının açılışı ve kapasışından çıkan sesler duyul du. Süzet kocasının evinden çıkıp gitmişti, ».. Berlinin Schöneberg semtinde güzel ve şık biz apartımanın için. de böyle bir hâdise geçtiği sıra- larada Sehrter istasyonun civarm. daki bir sokaktaki mağmum bir aparlımanın üçüncü katında ve fazla mütevazi bir oda içinde de şöyle bir sahne cereyan etmektey- di, Makinist Sutze yumrukları sıkmış. yüzü karmakarışık ve ağ. zından köpükler saçarak, olduğu yerde tepinerek karısiyle (şöyle kâvga ediyordu. — Sen aşağınm, aşağısısın! Sen namussuzsun! Rezilsin, O bissiz, tıynetsiz bir kadınaın?. Muhterem zevcesi Fron Lutze ise bu küfür yağmuru karşısın. da sanki kendisine ne tatlı iltifat lar savruluyormuş kadar lâkayt- tı, Müstehzi bir tavır takınmış, inadına kahkahalar savuruyordu. — Kalbsiz kadın!. Kalbsiz, bis. siz ve terbiyesiz kadın. Ne za- man işe çıksam rahat durmuyor. sun, İhanetlerin bini aştı, oOGeçen deia Hamburga gidişimde Hansi ile buluştun. Ondan evvelki sefe. rimde Fritz'le yapmadığın kalma. dı. Bu defa da maliye vergi şu. besindeki beyaz temiz yakalı k&. tibe göz koydun, değil mi?, Herif bizim gibi değil., Mösyöl., Kibar ve asil bir mösyö! Yakalar: bem beyaz.. Elleri bembeyaz. .Kâtip.. — Bunlar bir takım boş sözler... Bu iddialarını isbat edebilir mi, ; SUAT DERVİ sin?, ş edebilir misin?, — İspat mı? Kaç bin delil ist yorsun?, Sinirlerinde en ufak bir b zukluk olmadığına bütün düny doktorlatmın rapor verebilecej soğuk kanlı Fran Sutze bu sözli tede kulak asmadı, Parmağı kaldırarak duvara işaret etti: — İşinden kovulacaksın, dedi Bak ancak daha bir saatin gelimi Yanılmıyorsam Hamburg katarı bu akşam gene sen kaldıracaktı Her Lutzenin yumrukları bi den çözüldü. Artık zevclik rol bitmiş, makinistlik rolü başlıyo du, — Mel'un, diye mırıldandı. kalsın bana tren vaktini de geçi tecektin!, Ve vokağa fıtisyarak koşa koj istasyona doğru yolland; , ... Trenler; bir istasyondan çıka larken, yavaş yavaş hareket ede ler ve tevakkulf edecekleri 3i man da gene sütü'tleri tedrice kesi ünkü herkes de bilir ki âni b | marak lokomotif (o birdenbire se isür'atle giden bir lokomotifi ste İetmek yolcular pek rahatsız ede / Sarsar. Sarsılanlar ya biribirlerir yahut öteye, betiye çarparlar » ya yere düşerler . İşte bu akşam tam saat yedi; yirmi bir gece Sehrter İstasyı nundan Hamburga kalkan 237 nı maral #okömotif birdenbire «0 sür'at verildiği için olacak, yolcu lar hesabı kaçırmış sarhoşlar g ibi biribirinin üzerine yıkılıverd Jler, Birinci sınıf kompartimanla dan birinde bu sarsıntıdan “dı iyı müvazenesini kaybedip © ye; İdüşmüş olan tek gözlüklü genç adam müthiş homurdenışlarla: — Az kalsın bir yerim taktr, diyordu, Ne acemi makinl; miş bu... — Bizi yalnız bırak diyorum.. Ne olursa olsun, me işidirsen işit.. Ben çağırmadan buraya girmiyeceksin.. Haydut başını önüne eğerek çıktı. Altiyeri kanapelerden bi. ne oturmuş, kollarını kavuştur. muş, duruyordu. Yerde Kast- Toçyo ile Kilbertonun cesetleri yatmakta idi. Rolan başkuman. dana döndü. gözlerinde Müthiş, fakat sakin bir bakış vardı. — Beni öldürmeğe gelmişti. niz. Değil mi?, diye sordu. Altiyeri kısaca cevap verdi: — Evet!, Başkumandan, asker olduğu için cesaret sahibiydi. Vakıa ev- velâ biraz korku hissetmişti. Fakat bu korkudan artık eser kalmamıştı. Bir nevi kin ve is- tihza ile karışık bir Jisanla de, vam etti: — Karşı karşıya bulunmak için biribirimizi epey zamandan- beri arıyorduk, değil mi?. — Hayır, Altiyeri, ben sizi hiç aramadım. Eğer aramış ol saydım, çoktan bulurdum, Ni. tekim dostunuz Bambo ile cina- yet aletiniz Ermperyayı Romada bularak cezalarını verdim. Fa. kat mademki tesdilf şimdi şu anda bizi karşı karşıya getirdi. Size düşündüklerimin bazılarını söyleyebilirim Altiyeri, oturduğu koltukta hançeri elinde dinliyordu. Rolat ise ayakta ve silâhsızdı. — Benim nişan merasimimin yapıldığı günü hatırlıyor musu. nuz, Altiyeri?. — Hayır, hatırlamıyorum .. — Benim tamamen aklımla... O gün siz bana yaklaşarak na muslu bir adam gibi elinizi uza. tarak; (Rolan Kandiyano! mes- ut olunuz) dediniz. Bunu yap. tıktan, bu sözü söyledikten ya. rim saat $onra da beni tev. kif ettirdiniz.. Bu suretle aley. hinde kin beslediğiniz bir adam. dan kurtulmuş oldunuz. Altiye- ril Bana elinizi uzatarak söy. lemiş olduğunuz o sözler kula. ğımdan senelerce çıkmadı. Ver- diğiniz söze karşı sadakatsiz - liğinizi düşündükçe sizin Ogö- ründüğünüz şekle rağmen bir asker olmadığınızı anladım... Çünkü bir asker rakibinden kurtulmak için ancak ve yalnız kendi kuvvetine, kendi silâhma müracaat eder. Beni sükünetle dinleyiniz.. Bakın ben nasıl sa. kin duruyorum.. Evet, siz elbi. senize ve kılıcınıza rağmen bir asker, bir zabit, bir kumandan değilsiniz. Bir müddet şizi bir haydut farzetmek istedim. Fa- kat haydut olsaydınız beni ö. nümden veya arkamdan ban. vermeğe lüzum yok, zaman na- ziktir., Gürültülü bir vak'a bü- tün işlerimizi bozabilir. Iskala Brino, üstadının fik. rini tasdik etti: — Evet, biz ikimiz kâfiyiz .. Buraya gelmek için yalnız bir yol var. Gelecekler, mutlaka ki. lisenin önünden geçmek mecbu- riyetindedirler, Vaktiyle haber alabilmemiz için ben, Sent Mari kilisesinin yanına gideyim ve tarasut edeyim.. Eğer pek ka. İabalık iseler ona göre hareket ederiz. — Pekâlâ, git. Ben burada bekliyorum. İskala Brino dışarı fırladı... Rolan yalnız kalınca kapıyı âra- lık etti. Odayı aydınlatan ışık. Yarı söndürdü.. Hayatının ih. timal tehlikede bulunduğu bu zâmânda kararlık içinde düşü #üiyordu. Gençliğinin ilk devreleri, aş. kı, nişanlandığı gün, tevkifi, zın. danlarda, kuyularda geçen 1s- tıraplı hayatı birer birer gözle. rinde canlandı. Kaçışını, yaptıklarını, intikam plâna ait hatıralarım ayrı ay. rı düşündü. Daldr, kalir. Bir- denbire, odaya bir gölge girdi. (Sonu yarın) KAHRAMAN HAYDUD 241 Rolan sordu? — Kaç kişiler?. — Dört... Yanma yaklaştı ve; — Geliyorlar! dedi.. Bu gölge İskala Btino idi, — Aralarında Kido Cenaroyu gördün mü?, — Hayır, hattâ bana kalırsa, bunlar adi polis memurlarına da benzemiyorları.. — Yani? — Kılıkları, kıyafetleri karbe giden zabitlere benziyor. Rolan sustu. İskala Brinonun söylediği bu sözler düşüncesin- de yanıldığını isbat ediyordu. — Belki buraya gelmiyorlar- d&r! diye mr:ldândı. O esnada bahçedeki kumla- ların yabancı ayâklar altında ezilmesinden hasıl olan sesler duydular. i Rolan hemen arkadaşının ku- lağına doğru eğildi. Bir şeyler söyledi. İskala Brino yavaş ses- le cevap verdi: — Başüstüne. Anladım mon senyör, İkisi de kapının iki tarafında yer almışlardı. Süküt ederek beklediler.. Ro- Jan kılıc nı kınından çıkarmış e. nde tutuyor, İskala Brino ise meşeden yapılmış kalın bir san- dalye yakalamış, hücuma bazır bir vaziyette bekliyordu. Gelenler, Altiyeri ile üç za. bitti,

Bu sayıdan diğer sayfalar: