11 Ekim 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

11 Ekim 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K Ti, —32 — ööeei vermeğe hazırla ire bir A hş projektörün Ma İçinde kaldı. Bir ka Bemisile karşılaşmış olacak” ie pe Var yen iniz? torpido muhribi... olun, bir de esirim Ne Tayyare de sonra, torpido muh* iş ein Üüyyaresinin hemen hemen İtina kadar gelmişti. Arala" işıklarını yakmış ve prv Rİ tayyareye çevirmiş 0- ide yya , ty Piniz siz? Verdiğiniz işa" âY ewel kaybolmuş bir > Zaptedildiğini ( sanıyor” Say Nobodi gt iye geçeyim. Esiri” Pükarı alın.Korkmayın, ben Baman ve Ceyms Nobodi ,78 alındılar. Nobodi kim olduğunu Yüvarisine anlattıktan son” an Kisi söylese tayyaresis makinistleri tarafından Künü saat sekize doğu obodinin idare ettiği de sathına inmiş olan ki metre kadar ancak var odan bir zabit seslendi: üt; onun Almanlar ta- Ka size e anlatı” ve *osisson gibi Seimledim. izde yi pe mülâki olması #İ'mesini istedi. si Tayms kıyılarına in” “ Si KV Nöbodinin © anlattıkları “a “© o kadar mühim telâkki ki Loyd Corç hemen o gün “luk müdafaa komitesini Hi, Feğırdı. Nabodi bu komi- uda da Loyü Corca söy“ vMi tekrarladı. e İmparatorluğun yüksek ri detektilin o İzahatını * ve sessizce dinlediler. iç Xİben kral, Nobodiyi teb- Tütfunda— bulundu ve AYI açtı, vik, fikrini söyledi. o Nobodi kendisine sorulduğu 20" lensi ileri sürdü. Fa- lak Öyle ikna edici bir ifade » #8! ki amiral Sir David on Üörd Krtriçin de iştiraki” Veda bu işi sonuna gö sy o boiden başkasma ha“ a vin hem haksızlık, hem sizlik olacağını tebarüz et ii pu ği ği ; ilin fikri ittifakla kabul oi ayağa kalktı. hürmetle iğilerek: , dedi, o Nordsterni w ti “ kalmıyacağım; Sin la Bain,, (1) şövalye gelmelerini rica e- ğ al Lord Kartriç ve amiral gelerek kralın sı Soluna geçtiler. Kral onla SİBİRİNCİTESRİT — 1539 Nakleden: Fethi KARDEŞ Kral Nobodiye hitap etti : »— Yanıma geliniz ve diz çökü- Ceyms Nobodi itaat etti. Bunun üzerine beşinci Corc sö ze tuşladı: - Memlekete (yaptığınız hiz metleri gözönüne alarak, mühare bede cesâretinize ve istişarede ki" yasetinize mükâfaten sizi şövalye yapıyorum. Sonra Nobodiyi çekerek iki ya- nağından öptü. Orada hazır bulunanların hep si mili müdalaa ile alâkadar en gizli meseleleri bile biliyorlar,mem leketin bu cesur ve fedakâr evlâdı” | na neler borçlu olduğuna vâkıf bulunuyorlardı. Bu itibarla kre ln bu ani taltif hareketine hayret etmsdikten başka onu sevinçle kar şıladılar, (Devamı var) (0 1399 da İngiltere kralı dör | düncü Hanri tarafından ihdas e dilmiş bir nişan.. Bu nişanı alam lara esalet ünvam da tercih edik iş olur. li Nİ derim, Müziruna dönerek ilâve et> A “son zelzele mü” nasebetile, kum arasında biriktirdiği 525 kuruşu felâketzedelere yardım için şube mize teberrü etmiştir. Kendisine teşekkür ederiz. Askerliğe davet Heyet yerli askerlik şubesin- 1 — Şubemizden bugüne kadar askere sevkedilmemiş deniz era tından 316334 dahil doğumlula- rin hemen şubeye müracaatları. 2 — Bunlarm toplanma günleri 14 birinciteşrin 989 ve normal o fanlardan 13 birinciteşrin 939 ak» şamına kadar bedel verebilecekleri ilân olunur. ..,c,«,«o«o0o0â İİ Bu hasarlara mehtap vurduğu! 000 ÇDeremiyer) | kerimde yaptarıkır. 000 İİ hakeceliğini Saim â yapacaktır. olunur. HABER — Akşam Postam “İN Hindistanda dünyanıö en eski insanları arasında Yazan: L. Busch | 35 yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı Hasır kümesi altından esrarengiz bir bahar ağacı çıklı — Sen burada bizi bekle bir dakika,. emrini verdim. için bu küme bu daracık meyda: | nın ortasında altın kaplı garip bir | Hintli sihirbazın titremesi bütün | hint mezarı gibi parıl parıl parir vücuduna sirayet etmişti. Kuru elini âdeta kımıldatamı- yormuş gibi ağır ağır dudakları. na götürdü. Parmeğile bana: Sus! gibi bir işaret yaaprak: — Sakın.. sakm.. hiç konuşmı- yacaksın! diye kekeledi. Zira Ba Ji haranganın.. Baharanganın - felâ- İ ketine,. felâketine sebeb olursun! Hayretle başımı iğdim. “— Sen merak etme, muhterem Buha - Ruti! asla ağzım: açmıya* cağım.. Buha - Ruti emin olmuş zibi ba. şını salladı ve beni eliyle arkasına itti. Hayrbtle, heyecanımdan & deta afallamış bir halde Hintlinin arka târafına geçtim. | Buha: Ru sol tarafımızdaki sk ve zifiri ağaçlığa doğru yürü meye başladı. Takat âdeta düşe cekmiş. yahut felç inmiş gibi müş” külâtla, ağır ağır (o yürüyebiliyor. du. Sanki o müthiş, madeni ve &- evli gözlü Hindli şimdi birdenbire âmâ olmuş gibiydi. Onların üze rine âdımlarını o kadar garip ve hâkim olmaksızın (o basıyordu ki gözlerinin artık görmediğine hük- medilebilirdi. O sabit ve garip ışıklı gözlerile ” | sanki dehşet içindeymiş gibi yak nız ileriye bakıyor, gözlerini hiç kırpmadan, meflüç bir adam gib yürüyordu. Yavaş yavaş sik ve (karanlık ağaçlara yaklaştık. “Buha - Ruti ellerile dalları aralık etti. Oradan ormana girdi. Ben de mühiş bir merak ve he yecan içinde onu takip ediyordum 'Bu sık ağtaçların arasından üç külâtla geçilebiliyordu. Fakat beş on adım sonra etrafı böyle sık ve uzun ağaçlarla çevrili, daire | şek" linde, yuvarlak küçücük bir mey* dancığa çıkmıştık. Burası âdeta ormanm içinde hu susi - her tarafı sık ve yabani a Haçlarla kapanmış , gizli bölme gibiydi. Bu bölmenin ortasında Hindis- tanm ince ve yumuşak hasır'arile sarılmış bir küme görülüyordu. Bu hasırlara mehtap vurduğu JOZEF BALSAMO — Müsasde ve emirsiz kimse lan (başka bir rahibe de, yolcu yordu. Buha * Ruti bu kümenin önün de durdu. Uzun ve ince boynunu ileriye doğru uzatarak derin Dir dikkatle dinledi, Herhalde demin duyduğunu söylediği sesi işittiğine oeminol mak istiyor gibiydi. Sonra hasır kümesine yavaş ya. vaş yaklaştı. Bu hasırları titriyen ellerile ağır ağır açtı. İnce hasırların altından bembö' yerde görmemiştim. de saçak saçak sarkan bu köpük gibi bembeyaz çiçekler, vuran meh tap altında, #rleta ıslanmış o gibi pırıl pini parlamaktaydı'ar. Buha * Ruti bir gelin elbisesi gibi, bembeyar'bir köpük (yığını zibi, âdeta bir (tül ağacı) denile bilecek olan bu harikulâde narin dalları iki koluyla hafiiçe kucakla yarak yüzünü püskürme Çiçeklere kapayarak derin derin koklar ve öptü. Buha - Ruti başını | kaldırdığı zaman, ay ışığında yüzünün âdeta bir ölü gibi bembeyaz kesilmiş ol duğunu gördüm. İri gözlerinin bebekleri kaybol- muz, gözleri de bembeyaz kesil” mişti. Buha - Ruti ilâhi bir çiçeğin sar hoş edici kokusile mest olmuş gi- biydi. Yarı açılmış ince dudakları arasından dişleri parlamaktaydı. (Devamı var) bun akşamki maç Galatasaray - Şişliyi 2-0 yendi Dün gece Teksim stadyomunda Galatasarayla Şişli takımları a. ralârmaa bir gece maşt yapilar; Takımlar hakem Ahmet Ade min idaresinde s3hada şü şekilde yer aldılar: Galatasaray: Osman - Faruk, Salim - Eşfak, Enver, Celâl - Bedii, Salâhaddin, Gündüz, Bu: duri, Seralim, Şişli: o Armensk » Vlâstardi, İhsan - Martayan, Pançef, Arşo - vir , Aze», Hraç, Suldur, Jirayr, Diran, Oyuna Galatasarayın bir hücü, mu İle başlandı ve bu hücum Şiş- li müdafaasında kesilerek iade edildi, Devre 25 inci dakikaya kadar mütevazin bir şekilde geç” ti, 25 inci dakikadan sonra Ga - İatasaray hafif bir üstünlük kur. du. 41 inci dakikada o#oldan bir Pas alan Gündüz, hafif bir şüt, le Galstasarayın ilk gölünü yap- tı. Devrenin buncan sonraki kıs- mı karşılıklı akmlarin (o geçti ve Galatasaray ilk devreyi 10 ga. ib vaziyette bitirdi, mize İKİNCİ DEVRE: İkinci devreye Şişlinin bir akımı Ue başlandı, Bu dövrede Gulata. Saraylılar daha düzgün ve hâkim bir oyun oynamaya (başladılar, Devre 25 inci dakikaya kadar Galatasaray hâkimiyetinde fakat golsüz devam etti, 26 mer daki - kada Eşlak geriden aldığı bir pası önündeki müdafii de atla - tarak Galatasaruyın ikinci golü . vü yaptı, Bu gol Şişlilileri daha xiyndo harekete getirdi. 30 uncu daki - kada Galatasaraya bir gol yaptı, larsa da hakem daha evvel favl çaldığından bu gol sayılmadı. Devrenin 38 inci dakikasmda Şişli aleyhine verilen bir kor - Galatasaray k'übiinlün kongresi Galatasaray klübü yeni idare heyeti seçimi 21 teşrinievvel cu- martesl günü saat üçte klüb mer, közinde yapılacaktır, JOZEF BALSAMO ner golle neticelendi. Şişlililerin golün elle yapıldığı İddiası üze * rine hakera golü atan Gündüze sordu. Gündüz de golü elle yaptı, gin söyleyince bu gol sayılmadı, Devrenin bundan sonraki kısmı çok siratli akınlarla geçti ve Ga- latasaray, 2.4 vaziyette müçı ka- zandı, Alı Sami kardeşini kaybetti Merhum Şemseddin Baminin küçük oğlu ve Türkiyede ik Spor teşkilâtımı ve Galatasaray Kübünü kurmuş olan Ali Sami - nin biraderi elektrik mühendisi İskender Dişbudakın vefatı, bü « tün Galatasaraylıları ve #porcü ları müteessir etmiştir. Gerek Galatasaray klübü ve gerekse Galatasaraylılar cemiye« ünden aldığımız tezkerelerde bi, ları davet edilmektedir. i Al Samiye ve bütün ailesine derin taziyetlerimizi bildiririz. Ramazanda yapılacak güreşler Ramazan münasebetile büyük bir güreş organizasyonu hazır ianmaktadır. Remazanm devamı müddetince her gece Şehzadeba- şında Süleymaniye klübünde bü. tün pekliyanlara açık olmak Üze re profesyonel müsabakalar ha - zirlanmıştır. Bu müsabakaların yağlı güreş mi, yoksa serbest mi olacağı henüz belli değildir. Büşta Mülâyin olmak Üzere birçok tarmmuş pehlivanlarm iş, tirak edeceği bu 30 günlük mü“ sabakalarda hakem heyeti mem“ leketin en dürüst ve tanmmış” hakemleri olan su yolcu Mehret, Hafız Besim ve Cemal teşkil e, decektir. Güreşler serbest o olursa orta hakemliğini Saim a “ elleriyle manastırm kapısma vu. anmış olan ahalinin üzerinde bip tesir yapmakta gecikmedi. i O Rapr.dap p, (O irerammmm e. İESERL EEEEEŞE — Oh! Eğer o müsaade alırsa. Sahip olduğu kuvvet ve İktida- rını sarfederek buraya gelirse... — O gelecek kim! — Bir şey değil! Bir şey. Rahibe kendi kendine söylen.” di: — Biçare çıldırmış olmak? Atı kadın mecman olduğuna dâir haşıl olan zehabı takviye etmek için; — Kilise, kilise! diye url - — Gel hemşire, seni oraya gö. türeyim.. © — Görüyor musunur? Beni takip ediyorlar. Çabuk, çabuk! — O! Manastınn duvarları pek kuvvetlidi. Eğer beni din- lerseniz bu yorgun hi be nim söylediğimi yaparsınız. Kili- sede dizlerinizi taşlarm üzerinde bütün bütün yoracağınıza şimdi gidip bir güzel yatakta rahat et. seniz daha iyi olur.. — Hayır, hayır, dua etmek İsterim, dua edeceğim ki cenabı hak beni takip edenleri bertaraf etsin. Genç kadın bu sözleri söyle dikten sonra rahibenin göster » diği küçük kapıdan kiliseye gire- rek kapıyı kapaklı. ç Her rabibe gibi mütecessis 0. kadmın arkasından kileseye gis rerek yavaş yavaş ilerledikten sonra, reabedin önünde diz çök- müş ve yüzünü yere koymuş ol. duğu halde yolcunun dua etmek- te olduğunu gördü. AŞ —48— İki gün evvel manastırm baş rahibeliğini üzerine almış olan madam Lüiz dö Frans, rahibele. rin ileri gelenlerile teşkil etttiği bir heyetle manastıra gelecek o. lan velizhdin karısına fevkalâde bir resmi kabul yapılmasını mü- zakere ediyordu. Masatırm hazinesi o zaman biraz boşalmıştı. Sabık başhem- şire riyaseti Lüiz dö Fransa terk. €derek başka tarala gittiği #rras da kendi şahsına ait bir çok kıy- metli eşyayı da beraber alıp gö- türmüştü. O zaman, cümlesi tanınmış ki. bar familyalara mensup olan ve dini mâksatlara binaen nefisleri. ni hakkın hizmetine teslim ve tahsis eden başrahibeler kendi” lerine ait olan kıymetli eşya ve mücevherat da manastırın hazi- nesine bırakırlar ve manastırdan ayrılırken tekrar alırlardı. Madam Lülz dö Frans, veliah. din zevcesi Mari Antıwanetin, ruyordu. Şehir ahalisinden bir kaç kişi merakla atlı kadınm yanında dur. dülar. Bu kadının kıyafetindeki gariplik ile kapıyı açtırmak için olan israrı bu adamların merakin; mucip oluyordu. Seyircilerden biri? — Madam ne istiyorsunuz? di- ye sordu. Kadın bir İtalyan şivesiyle de. di ki: — Görüyorsunuz ya? İçeriye girmek istiyorum. — O halde yanlış kapıyı çalı- yorsunuz. Çünkü bu kapı, günde bir kere frkara için açılır. Açıl. mak vakti de çoktan geçmiştir. —O halde matastırm baş hemşiresiyle görüşmek (için ne yapmalı?. — Ya duvarın nihayetindeki küçük kapıyı ya hut büyük kapı yı çalmalı, Diğer biri atıldı: Madam biliyorsunuz ki şimdi manastırın başhemşiresi Prenses 'Lüiz dö Franstır.. — Biliyorum, teşekkür ederim. Seyircilerin arasında dürân bir süvari askeri de söylendi: — Ne güzel at! Eğer bu at yaş- değilse termağının dibimde beş yüz altın ederi, Süvarinin bu sözleri oraya top- 4 O sırada attan ziyade, sahibi olan madama dikkat etmiş olan bir papas kalabalığın ârasından yol açarak kapıya kâdar yaklaştı. Ve kendisince malüm olan bir usulle kapıyı açarak yolcuya w taben: — İçeri buyurunuz madam, sen nızı da çekiniz, dedi. Etrafta toplanan ahalinin ö- nünden kaçmak ve onlarm gözün den kurtulmak istiyen yolcu ma- dam kapıdan hızla girmiş ve atin dizginini öyle kuvvetle çekmişti ki hayvan içeri doğru sıçrayarâk bir gürültü çikarmıştı. Kapının iç tarafındaki kulübesinde oturan rahibe dışarı çıkarak: — Madam ne istiyorsuz ? İçeri ye nasıl girdiniz ? diye sordu . — Bir papas efendi kapıyı aç- tı, istediğim şeye gelince; müm künse başhemşire ile görüşmek- tir, — Başhemşire bü #kşam misa- fir kabul etmez. $ — Halbuki mânastırlarda bu lunan baş rahibelerin her ne za- man olursa olsun kendilerinden yardım isteyen hemşirelerini kâ- bule mecbur olduklarını haber al. muıştım. — Sair vakitlerde öyledir, fa- kat prenses hazretleri evvelki gür a any

Bu sayıdan diğer sayfalar: