20 Aralık 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

20 Aralık 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

koymuştur. i,, o deniliyor. İlk 3. İlk insanım ferdiyetinde Kadar mert — kimbilir — Mesut bir yaşayışın millet la imkâna rücu ümidi. Münci asır medeniyetinin &- #elebilmiş olan budur. tünleri beraberce hatırlıya- İYük harbin açir Zidermek için i çoğaltılmış o ve kuv miş olan dünya eko» sları, birkaç sene (içinde, © ihtiyaç hudutlarını aşa tarafta tabripler (o yapan İaline getirmişlerdi. Dam. © görüldüğünden toplallır Mütercimi, tâbi) ve basan Min mahkemeye sevkedil odin adlı eser bakkında © vaya dün asliye (yedinci #emezinde bakılmışlır. lâbii Sühulet kütüphanesi tul LâMI ilç Oometbaacı Mahkemede bulunmuşlardır. h İn Nasuhi Baydar Malatya © Olduğu için hakkında dava tk üzere ayrıca müracaai «kı Konyalı adında birine Mirmiş ve müstehcen oldu. Sir otwdan bir rapor ulrgışlır. h ede Semih Lütfi eblivu, uş olan İbrahim Hakkı 5 edebiyatla alâkası ve bu 1, *9por vermeğe ( salâhiycti Shi, eserin beynelmilel şöh- Sabat şaheseri olduğunu, de basılmış © bulunduğunu *erin salâbiyellar edp İka nssınlara teikik ettirilme, iştir, Matbapeı Kenan da erinin 26 sena evvel Re hsrak tercüme edilip bask On dela Ulus gazetesinde ag iin, hiçbir takibula kaş, İbrahim Hakkı Kon. la ehliyukuf olamıyacs- Mi bu zatın böyle bir eseri itin ehüivukuf.. seçilmesine Mliğini söylemiş — ve eserin Wülehassıslara tetkik etti” | f inn Ma Üniversitede ders mer, Li bu meselede #alühiyet- By T ve doçenilerin Isimleri» İstok yeniden ( tetkikakt Ana karar vermiştir. | sif korunma © *efleri için kurslar açıldı ikde pasif korunma işle. mak üzere 60-01 yaşlar "yy #eçilen 8 bin kişinin sıhhi leti yapılmış, bunların © A yetiştirilmesine başlan, s #3 # k yp,» Ber kazada kurslar açı *irmdi kurslara devam © *” kendi mıntakalarındaki Yeti, yi 0 4 kaldırma kursu dünden 1 Taşkışlada fen tatbikat Kik erimeştzr. Kura yirmi kp sefi devam etmektedir. kursu da bugünlerde fe- iyacaktır. ük N başka gez arama kar Mr açılıcaktır. o Galetn “ Kolelerine konmak üzere e veren on dödük alım. İşler yerlerine konulduk» Wa gebrimizde yalnız ses tec W "Mhiyetinde bir alarm tec, lacaktır. sefalet: Sürü sürü işsizler, faali yetlerini tatli eden grup grup fab rikalar.. iflâslar., bütün bu teze dürlerin arkasında milletlerarası tlcaret muvazenesi bozulmuş, te- diye işleri içinden © çıkılmaz bir hal almış, emniyet umumi surette münselip olmuş. Devletler Afete karşı korunmak mecburiyeti İarşısında Kapdarını sımsıkı kapattılar. Çok yükseltilen gümrük diyoj” ları arkasında kalan milletler ise her sabah boy boy alişlerde artık şu cümleleri okur olmuşlardı: Yerli malı kullanınız! Tasarru! ediniz. .. Tasarruf ve yerli malı: Fakat bu, yarı müstemlekelikten kurtul mak ve iktisadi inşamıza (vücut vermek için bizim tek çaremizdi. İstiklâlimizin muhafazası emrin. de tek çare. Buna riayetsizlik bizi ellerinden istiklâlimizi zorla aldr ömiz devletlere yeniden muhtaç bırakabilir, bu takdirde mzvcudi” yetimiz yeniden tehlikeye girebi” lirdi. Umumi harp galiplerinin em salsiz kahramanlıklarla elde etti Eimiz zaferimizin muka'İder seme- relerini böyle bir neticeyi bekle. mek üzere kabul etmiş olduklarını unutabilir miyiz? ... Ham madde satmak, (mamul madde satın almak bu alış veriş tarzında az yiyip çok (sarfeden uzviyetin zaafiyeti var. Fert hayatında nasıl omuhtaç olmadan yaşamak şerefli bir maz- hariyetse ba millet hayatında da öyledir. Aksi halde şiz, yakasını teleciye kaptıran (o mirasyedinin Akibetini düşünmez misiniz? “Hasta adam,ın neden öldü günü biliyoruz! Döktorlar rahmetsizin yüzlerce sene hazımsızlık çektiğini söyle mekte ittifak etmişlerdi. Toprak» tan, sudan gelen bir hazrmsızlık- tan ziyade ecnebi madde istihli kinden mütevellit bir hazımsızlık... Zavallı, halbuki urun devirler ecnebi madde kullanmağa mecbur olmuştu. ... Tosarruj ve yerli mah bugün yurda cit bütün o davolarımızın mihrakıdır. Kenan AKMANLAR Fasulye suyunu atmayınız! Kuru fasulye haşladığıtız #uyu dökme. yiniz. Bununla Tekeli kumaşları temizleye- bilirsiniz. Fakat bu suyun tuzlu olmaması şntur, * Lekeli küsüşı ya tamamen, veya yalnız lekeli kasmını bu suyâ sokarak, sabunsuz, yıkayınız. Çok eski olmamak şartiyle, mürekkep lekeleriyle yağ lekeleri, şarap lekesi bu şekilde muameleden sonra hiçbir iz bırakmadan kaybolur. Faaviye suyu ile yıkağıktan sonra kü - maşı temiz su ile yıkamak ta tabii lâz:m- dır. Yünlü, perouklu veya ipekli kumaşlara Hindistanda dünyanın ep eski insanları arasında Yaran: 1. Buse 35 yılını valışıler arasında geçirmiş bir Alınan seyyah Burada bir kadın, kendisine teslim olmayan bir erkeği öldürüyordu?!.. Siz bunun (tufan) (olduğunu bilmiyor musunuz? Cuhi kalın dudaklarile şiş par maklarını emerek: — Oh! bu ne müthiş bir şey! Bizde tulan diye böyle bir şey anlatılmaz! dedi. Biraz düşündükten sonra heye canla; — İyi ama.. dedi. Demek ki bi. zim söylediğimiz gökteki ay ana” nın cinayetinden başka da böyle bir felâket olmuşsa insaalar yer yüzünde bugüne kadar nasıl ka labilmişler? Güldüm. . — Bravo Cuhil dedim. Çok iyi düşünmeye başladın! (Fakat şu senin mukaddes kadıların ay hi" kâyesinde siz kadınlar yeryüzüne inip tekrar hayatı vücuda getiri” yorsunuz da tulania neden insan kalmıyacağını düşünüyorsun? Cuhi hayretli bir gülüşle sırrta- rak; — İyi ama, senin tufan dediğin felâkette yeryüzünde kadın — kal. mamışsa insan nereden (doğar? Çünkü, biliyorsun ki, insan yal nız kadından doğar! Eğer tufan da kadınlar da mahvolmuşlarsa insanların tekrar nasti türiyebile” ceğini soruyorum. de bir miktar insan kalmış ve on lar türemiş! dedim, Cuhi Hazreti Adem, Havva ve Nuh hikâyelerini bilmiyordu. En garibi bizim mukaddes ki- taplarımızda tufanın geçtiği yer ve hattâ ilk insanın yeryüzünde peyda olduğu yer olarak Hindis. tanı gösterdiği halde o Hindli ka dınlar bu hikâyelerden hayerdar değiller! Bilhassa Cuhinin kadıların menşei hakkında anlattığı hikâye bu kadınların hazreti Ademin ka burga kemiğinden geldiğini asis kabul etmedilderini göstermiyor mu? Kadın kabilelerinin diktatör ka dınları kendilerinin bir erkek ke miğinden değil, kâlnatın en büyük kuvveti olan güneşten gelitderini kırmızı kabuğu ilâve ediniz., Buna, koyu bir hamur halini alıncıya ka- dar toz şeker katınız ve içine karıştırınız. Sonra hepsini toprak bir kap içinde hafif bir ateş üstüne koyup kaynatmaksınız ısıtı- niz... yeni oldukları zamanki parlak mânzârasr nı vermek için bunları ılık fasulye suyun- da sabunsuz yıkamak kâfidir. Bundan son- ra kumaşı tekrar temiz ılık suda yıkar, su- yunu kumaşı bükmeden akıtır ve kuruduk” tan sonra ütü yaparsımz. Fasulyenin tazesi Portakal Çoçukların olduğu kadar büyüklerin de hoşuna gidecek bir şekerleme yapmasmı öğretelim! Portakal şekeri... Bir portakal ortasından limon gibi ke- #ip suyunu sıkınız ve elde edeceğiniz suyu sürünüz, Bura zevkinize göre az veya çek miktarda, pek ince rendelenmiş portakal Hamur mayi haline güner bundan bir kaşıkla “alıp soğuk bir tabak Üstüne bü- yükçe damlalar halinde ve ayrı iy. dem- Tatıtuz.. Soğuduktan sonra bunlar toholrtaa iddia ediyorlar) Hayli tevazı, de Zil mi? Fakat Cuhi kendi dillerinde tu: fan kelimesi olan (Nogava) sözü nü işitince mühim bir şey hatırla mış gibi elini alnıma vurdu. — Ah! dedi. Bizim şu mâbetler dağı dediğimiz dağın öbür tara lında (Nogava * Humi) diye bir kabile vardır! Sen (Nogava) de yince aklıma geldi. Bu kabileden genç bir kız bizde 7 senedenberi yeryüzündeki Insanların en büyük işkencesine mahkâm edilmiştir! — İşkencesine mi? — Evet! larak âdeta saralı bir kin ve gayr la hararetlendi: — Bu kız, bizim kabilenin re isi Dumgbalanın en sevgilisi olan bir adama âşık olmuş! O adamı, Dumgbalaya sadık kaldığı ve ken disine teslim olmadığı için öldür dül Güldüm. Zira bizim bildiğimiz ancak bir erkek kendisine teslim o olmr yan bir kadını öldürebilir. Bura” da ise bir kadın, kendisine teslim olmıyan bir erkeği öldürüyordu! Cuhi hiddetle devam etti; — Hem bu kız âşık olduğu bu erkeği büyüyle öldürdül o Sonra erkeği gömüldüğü yerde mezarın dan çıkarmış! İşte o vakit yaka” landıl Ve kendisine (o söylediğim müthiş ceza verildi! (Dugi) ceza” nt — Dugi cezası mı? — Evet! - Bu Dugi cezası dediğin ne dir? Cuhi küçülmüş ve kanlanmış gözlerini oynata oynata; — Dugi cezasını bilmiyor mü- sun? dedi, — Yook. ; — Bu ceza, dünyadaki cezala” rın en müthişidiri * — Maşallah siz kadınlara! de mek dünyadaki cezaların en müt- bişini de icat etmişsiniz! — Bu kiz hak etti amal (Devamı var) kidesi LA Yazan; Hüsniye Balkanlı (Lâtfen sayfayı çeviriniz) Biraz . soğukça cevap ver- dim: — Çok iyi. Sesimdeki soğukluğu anlamış- olacaktı ki bozuldu. Başka bir şey söylemedi. Yanyana güver. teye çıktık. O bir söz olsun diye: — Yarın sabab bu vakit (T.) dasmız, dedi.. —Evet dedim, Nihadı muhak- kak rıhtımda bulacağım, telgrafı almıştır. O kadar seviniyorum ki. O bir tecessüsle sordu: — Nihat kardeşiniz mi?, Nihat, ablamın oğluydu. Beni çok severdi. Fakat o dakikada aklıma bir kurnazlık geldi yalan söyledim: mi kocam dedim. Birden çehresi karıştı. Fakat bur na inanmak istemiyordu. Üzgün bir sesle sordu: — Nasıl siz evli misiniz? O zaman kurduğ“— yalanları aıralamaktı» çekinmedim. Ev. leneli üç sene olmuştu. Oh onunla ne kadar sevişiyorduk, ne kadar mesyttuk, Evlenmemiz de zaten bir aşk neticesiydi. Deni fark olu” nacak kadar Yozgun çehresini va- purün denizde hasıl ettiği köpük” lü dalgalara dikmiş” -sketsiz din. liyordu. Sözümü bizirdiğim zaman benden müsaade istedi: — Affedersiniz vapur O bâşmı fena halde döndürdü. Müsaade nizle gidip yatacağım, önce hare ketinizden çok sevinmiştim. Fakat 6 gün akşama kadar onu göreme“ yince pişman olmağa başlamıştım. Akşam üstü vapur (Ç..) ye ya. naştığı zaman meydana çıktı. E linde yol çantası vardı, bana doğ- ru geldi: — Allaha ısmarladık (bayan Nermin - dedi, be çıkıyorum, gü. zel yolculuk dilerim... Ufak bir hayret, ve feryattan kendimi alar madım; — Nasıl... siz İzmire gitmiyor muydunuz? O kırgın bir tavırla başını sal- ladı: — Niyetim öyleydi, fakat bir İş beni burada kalmaya (mecbur Çerçevesinden bir cam çıkarmak isti” yorsunuz.. Bir çcarıcı müşkül. Siz yapmağa kalksanız cam; kır- manız iktimali yüzde yüze yakın bir nis bette, Size, işi yüzünüze gözünüze bulaş- tırmadan yapmak usulünü öğretelim : bulmak O sırada Bir şişe içime konulmuş ve yarı yarıya su İle karıştırılmış hamızı kibrit (Asid sül- fürik) i çerçevenin macunu Üzerine dam- latınız. Bir milddet sonra macun yumuşar ve bir bıçakla kolayca çıkarılabilir. zi can çıktıktan sonra camı çıkarmak ise iş değildir. Ma Asidi su İle karıştırırkın asidi; üstüne kolayca çikar; işte siye mükemmel bir por- takal şekeri. Sert tahtalara çiv:... Kuru fasulyenin bir kaç seneliği çabuk pişmez ve tatsız tuzsuz bir şey olur. Bay bakkalların bunları senelik diye böyle bir kaç seme'ik bayat fasulyeleri sattıkları olur. Ha'buki bayat fasulyeyi tanımak çok ko- Yaydır. Çuvaldan lâalettayin bir fasulyeyi akp ısirınız. Fasulye eğer akide şekeri gibi birdenbi- te kırılırsa bayat demektir. Eğer 9 sene- nin mabsulü ise diş ona yavaş yavaş girer. Bazan çok sert tahtalara çivi mıhlamak pek müşküldür, Çekiçle yavaş vursanız şivi gitmez, kuvvetle vurursanız iğrilir. Bu malızuru önlemek için çiviyi evrel suyu ilâve etmeyiniz. Çünkü kaza olabilir. Suyun üstüne asidi dökünüz. Kadife tüylerini düzeltmek.. Kullanılır kullanılmaz ve yağmur tesiri- le kadife kumaşların tüyleri yatar ve ku- maş ilk güzelliğini kaybeder. Tüylerin tekrar dizleşmesi için bir ütüyü iyice kız- siruğ. den san balmumuna batırınız ve sürtünüz. dalıdır. Virlalar; da, çabuk tahtaya girmesi için ay» ni şekilde sarı balmumuna batırmak fay- dırdiktan sonra iki tuğla aratma koyup üstüne ırlak bir bez örtün, Kuması ters ta- rafından beze doğru tutun. Bilâhere kadi- feyi yumuşak bir fırça Üz hafifçe fırçalar” Eğer hafi! buharı başka türlü temin et- mek İmkânıni bulursanız tabiatiyle ütü ile uğraşmanıza İürum kalmaz O kadar müteessirdi ki... Fakal ya ben? Biran yalanımı itiraf (o etmeyi düşündüm, fakat cesaret edeme. dim. Kimbilir o ne için kederler mişti, bunu kendi (o Üzerime al“ mam belki onu güldürecekti. — Bahtiyar olmama temsnni ederim, - diye fısıldadı ve sonda. fa derin bakışlı gözlerini yüzüme kaldırmak istemiyerek yorgun & dımlarla vapurun dar köprüsün? geçti, rıhtımda kayboldu. Bundan sonra kendimle bir çok mücadele ettim, Bazan yaptığım yalanı beğeniyor, onun gibi bir Don Juanı benden uzaklaştırmaya muvaflak olduğum için (kendimi tebrik ediyor, bazan da pişman oluyordum., .. Bundan alı ay sonraydı, Bir tesadüf karşıma Necatiyi |oçıikar mıştı, Bu genç adam bana evlen me teklifinde bulundu. Necati ha kikaten yakışıklı güzel ve iyi bir gençti. Fakat bende heyecan w sonra benim için bepsi birdi, Bir gün Necati kütüphanesini yerleştiriyor, öteye beriye (o dağıl- muş lüzumsuz mektupları yırtıyor, resimleri bulup ayırıyordu. Ben de ona yardım ediyor ayırdığı re simleri yeni aldığımız büyük al- büme diziyordum, Bir kitabın içinden bir fotoğraf daha çıkararak bana uzattı: — Bunu albümün baştarafına koy Nermin, deği. Sedat en sevdi. ğim bir arkadaşımdır. Bu isim üzerimde âni bir tesir yaptı, hafilçe (titreyen ellerimle Necatinin uzattığı resmi aldım. Fotoğraf makinesinin sabitleş - tirdiği bu gölge vapurda arkadaş lik yaptığım Sedat Beye aitti. Sarsıldığımı hissettim, Necati arkadaşı hakkında mâ lümat veriyordu; — Ah, o ne şeytan ne çapkın ne ateşti, Öyle zannediyordum ki bu adam hiç uslanmıyacak. Sek - sen tane sevgilisi olmadan rahat etmez. En çok beğindiği kaima on beş günden fazla tahammli edemezdi. Dalma: “m Ah! bu kadın bir hafta # gin benim olsa... Ah şu güze kızl, der dururdu. Sonra da: — “Oh! sadakat mi?.. Balanız dünyada nede ebediyet var ki, aşkta da olsun, İlkbaharın bizi teshir eden hülyalı, ılık güzelli- ği bile devam etmiyor. Şüphesiz Cenabıhak bile daimi şeylerden Hoşlanmadığı için olacak ki sene de ilkbahar, yaz, sonbahar kış gi- bi mevsim değişikliği yapmı. Herşey. değişiyor, dünya bile dö- | müyor. Bunların karşısında insa- nın bir noktada sabit kalması mümkün mü?,, diye tezini müda faaya kalkardı. (Sonu yarm) Basın Birliğinin balosu Türk Basın Birliği Istanbul mm. takası tarafından ikincikânunun on üçüncü cumarlesi akşamı Taksim belediye yazinoşünda bir balo ve rileceklir. Bu balonun (O fevkaldde eğlenceli geçmesi için bir Omüd dellenberi devam eden hazırlıklar bazli, ilerlemiştir. Basın birliği halosunun bu sene nin en gehgin ve eğlenceli balosu olacağı muhakkaktır. Basın birliği #yni gece Ankarada ve İzmirde de birer balo verecektir. © Masır veliahdinin Kızılsya teberruu Misir veliahdi prens Mehmet A NM. Türkiye cwmhuriyeli o Kabire vesılasile Türkiye (Kızıl: cemiyeti merkezine 500 İngiliz ratı teberrs huvurmuslardır. Bu # #li ve İnsani teberradan pek möte- bası!s olan Kımlav cerşiyeli Kah' re elçiliği vamlasile samimi şi ranlarımı. Altes Prense arretir”

Bu sayıdan diğer sayfalar: