21 Haziran 1940 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

21 Haziran 1940 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ALKAN — iv be ik, bir tavırla gülerken a* eğ in dibinde yatan Sarpı ok” #tim bahçemizdeki güller 2 eğ nem, zannetmiyorum, vd ti söylemek içap et wârt söylemesi lâzımgele- «GAMI öçar Feride, | Benim iMzsiz bü sene çiçek görü v. iddet her ikisi de sustu İyetn Feride ayağa kalktı. Süyerek dönmek için oto- | ti gönderdim... Bana eve Vedik, “akat eder misiniz? sur iğ, âdan beraber yürüme “ilâr, Bir müddet sonra , Mhcup bir tavırla: tide, dedi. Şu dakikada şey pek yanlış, ve hayretle karışık bir imi süzdü: HAŞİM dakikada düşündüğümü owiğ , İYabileceğinizi sanmıyo - , iğ “ten her zamanda böyle ii 761? Düşündüklerimin han anlıyabildiniz! |efada Kerim soğuk bir Cevap verdi; kimiz var. Pek doğr: Yenin evine yaklaşmışlar « wn Ferideden bu tarzda ay İltemiyordu. İçinde, bir - Me girip onu öpmek heve- Pak “u. Kaç defa, böyle kapı DENE kat kendisinden kaçmağa © tatir dudakları elânu « . a. Nuriyenin evine gelmiş - Kerimin uzattığı eli * güle Feride, kii yele müteessirdiler. Fe yordu: “İN “kam o kadınla beraber be Yiyecek. Onun için beni is. pr” ye de şöyle düşündü: a; ber zamanki serbest ve ii, Yoktu? Bana karşı'ni - Men duruyordu.?” Hal. hiç hatırlamıyordu. “lima serbest ve tabil bir linde kaklığı için Feride. âşk ile sevilmemesinden temi. oluyordu. 4 Kim zaman Feride ei #5 a almağa mecbur vi vE köpek tasma ve zin- çoğ Miken muhakkak Kerime ba, Silmek istiyordu. tie lam otomobile binerek Li Ye'da hatırcıa tu * , KK se “Feride benim ü “Yenin evine gitmem a ğunu bir lâhza olsun Btlirir mi? Bundan acaba mu?” Eve varınca BURHAN BURÇAK nl. V yorum ir “e gizlice ve süratle öpü- ia Kk po mesut çiftlere mü p e bakarak gülmüştü. & İrdine düşündi ü: fi tuhaf, Feride benim karım. NAKLEDEN: —.— gazetesini okumağa başladı. Ga zete zarif v kıymetli sanatkâr Kadriyenin daha yüksek bir vazi- yete keçtiğini yazıyordu. Kerim, bunu yeni öğrenmiş olmuyordu. Hattâ bunun için kendisi de uğ. raşmıştı. Şimdi bu akşam Kadri- ye yeni bir piyes temsil edecekti. Birkağ ay evvelki bir oyu- munda Kerim ou Ferideye O ka- dar benzetmişti ki, o zamandanbe. ri bu müşabeheti unutmamış ken- disini muztarip etmiş, düşündür - müş, hattâ biraz da başını dön » dürmüştü, Artık Kadriyeden ümidini kes - mişti. Çünkü güzel kadın, daha parlak bir istikbal temin ettiği za- man kendisinden. ayrılacağını a « | sıkça söylemişti. Kerim bundan müteessir değildi, Esasen bu rabi- tanım devam edemiyeceğini bili - al > “— Kimbilir, diyordu. Belki de Kadriyeyi, Ferideye benzetti - im için sevdim.” Fakat şimdi bu muğlâk ve aynı zamanda bariz müşabeheti unut * mak, ondan kaçmak istiyordu. “uğ öm Ertesi gün Feride mahkemeye müracaat ederek ayrılma isteğinde bulunacaktı. Nuriye, akşam eve döndüğü za. man Feridenin ağlamış olduğunu farketti. Bununla beraber bir şey soramadı, Fakat Feride hıçkırık - larla ağlıyarak boynuna sarıldı: — Çok asabi idim, Nuriye de. di. Hem öyle fena şeyler söyledim ki. N — Fena şeyleri siz mi söyledi- niz, Feride? Siz, siz ki Kerime kız gın görünememekten korkuyor - dunuz?, Feride gözyaşları arasında an - tmağa i. — Nuriye. Sebep hep o mek - tuplar.. Hâkimle de kavga ettim. Bana: “Bir kadının yapacağı enj d tupları sebep tutuyorsunuz, Fakat bunlar eski ve uzun bir maziye ait, Böyle insafsız olmayınız. Bu ancak geçici bir hevesten ibaret.” Fakat o menhus mektupları ha- tırladım. Yüzüne bağırarak sözü - mü kestim: “Size göre bir şey yok. Tabii dedim. Hem siz erkeksiniz. Fakat ben kadınım. Bu mektup - lardan dolayı kocamı afietmeme müteheyyiçtim ki, Nuriye daha fena şeyler söylediğimi şimdi ha- trlıyanrıyorum, haksızdım. Kerimin evinde bulamadığı aşkı min... Feride yeniden ağlamağa başla" dr. Nuriye çocuk gibi e öperek teskine çalıştı. Nuriye için« den: derek. Fakat , Ke kendisi hakkında söylediklerini an latsâm on beş dakika sonra Keri - min kolları arasındadır.” dedi. Fakat acaba Kerim Ferideyi se viyor muydu? O buna dair Kerim açıkça itiraf eumediği için bir şey bilmiyordu. Nuriye düşüncelerinden şu neti ceyi çıkardı: z * — Feride bir gün gelir unutur. Ötekini de unutmadı mı? Her hal- de Kerimin mesleği ve istikbali i- çin yalniz ve serbest yaşaması da- ha iyi.” (Devami var) * bir dakika bile terâddüt SAYDİL — Saatim dalma ileri gittiği için arka cebimde taşrmağa başladım! İçinde bulunma Mocafa bir gün sormuşlar: — Hocam, cenaze giderken tabu- tan önünde mi bulanmalı, ardında ; Hoca hiç düşünmeden cevap ver- miş: — İçinde bulunma da nerede bu” Yunursan bulun! | Yenisini alırım i Yeni bir paraşüt icat eden Bay Melin Pulala izahat veriyorda: — Atladığım zaman ipi çekerim. Paraşüt açılır ve inerim. — Ya açılmazsa? — O zaman çarşıya gider yeni" sini alırım. DOKTORUN KIZI — Sizi biran evvel kucaklıyabil. mek arzusile yanıp tutuşayorum. — Hararetinix var sanırım! He- İe bir dilinizi çıkarım da bakayım. İki misli Sayfiyedeki otelin sahibine sor un: — Burada günler kırk sekiz saat mi? — Şakn mı ediyorsunuz? — Hayır, ciddi söylüyorum. Çünkü şehirde bir günlük otel pr” Pası İki liradır, siz dört Jira isti” yorsunuz. AŞK VE SİLAH — Miş bir mukavemet gösterme- den teslim olmana bir türlü akıl er. — Ne yapayım: Bilmediğim ye- ni bir silâh kullandı. “ Öyle ise sana ne Bir gün hocaya bir ahbabı gelip demiş ki: — Hocam, demin gördüm. Bir Mende hindi dolması gidiyordu. oca: 2 — Bana nef Cevabını vermiş, Fakat ahbabi; — Lâkin lenger sizin eve gilti! Deyince Hoca: » Öyleyse sana ne? demiş. Hiç durma , Güyet çirkin adamın biri eczane” ye girer ve bir şişe uzalarak: — Eczacıbaşı, det, şuna afyonru- hu doldursana! — Kabil değil, reçdtesiz vere mem, Müşteri kızar; — Bana bak, der; ben hiç ken disini öldürecek adama benziyor muyura? Eczacıbaşı cevap verir: — Ben senin yerinde olsaydım, etmezdim. görüyorum. Ya siz? — Ooo! Hayır Ren kâbos g6. girmem! Koca mı, eşek mi? Bir kadın parasız eşek “ariyor muş, ı — Eşeği nideceksin? diye soran- ara: — Fakirim, kimsem yok, Dağdan odun, değirmenden un, çeşmeden su gelirir geçinirim! deyince: tadın, şana bir koca ariyo rum: desene detişler. "Yılanın başını bülsün İki palavracı bir gün konuşur Wirken biri» — Dedem -der* bir gün bir ormandan geçerken bir yılanın kuyruğunu görür, merak eder. Baş tarafını aramağı kalkar. Ömrünün sonuna kadar arar bulamaz. Ölür ken babama bu yılanın başını bur Masımi vasiyet eder. Pm arkadaşı söz larak der — Bir gün dört arkadaş sandalla Küâğıthaneye giltik, Sandalımız de- re kenürna yanaşarak yiyecek ve içeceklerimizi sahile çıkarırken li” monata esahsile dolu olan ufak bir şişe arkadaşımın elinden kaydı ve dereye düştü, Biz bunu kaybettiği” mizden müteessir olmakla beraber © gün zevkimize devem ettik. Ak şam üstü kayığımıza - döndük, de” reden leslisini dolduran gidiyor. Kayığımız Eyüp önlerine açıldı. Orada da birçok sandal ve sahilde” ki insanların kovalermı dereden doldurduklarını gördük. Bu mera kımızı mucip oldu. Velhasıl flerle” dik, Kayığımız Unkapanı, Yemiş tarikiyle Karaköy köprüsünden ge çerek Sarayburnuna geldiğimiz za- man öyni vaziyelin devam elliğini gördük. Sarayhurnuna yaklaşarak ellerinde kovalar bulunan İnsanla” ra denizden ne aldıklarını sorduk. Bunlar limonata o doldürduklarını söylediler. Meğer bizim (lirnonala esansı Kâğiihanede dereye düşünce Sarayburnuna kadar denizi İlmona” isi bunn dayanamıyarak: — Ama yaptın hal demiş. İkinci ise: — Babana söyle, ya yılanın ba şımı bulsun, yahut Marmarayı imo" nataya boğacağım, demiş. $. Esmer Melihanm gözleri çok güzel, kal bi pek iyi, aklı, zokâsı da çok kes- kindi. Bir sencöir kimi gözlerine vurulup, kimi de kalbinin iyiliğine bakarak onunla evlenmek istediler. Fakat o meseleyi aklına, keskin xekâsına danışmeca şu cevabi alı . yordu: — Sakın ha, hiç birine muvafa” kat cevabi verme! Anası, babası ölünce - kendisini yanlarına altp evlâtları gibi büyüt- müş ihtiyar teyzesinin, eniştesi - nin yanlarından syrilmsk istemi - yordu Bazıları bunu kendilerine göre tefsir edip şöyle dedikodu yapıyor” lardı: —'Tabil evlenemez ya- Teysom ölsün de mirasa konayım, ondan sonra evleneyim! diye bekliyor a. ma, gün geçükçe de kartlaşıyor, aptal farkımda değil!» Halbuki birinci ispatları ne ka - dar yanlışsa ikinci düşünceleri de o kadar yalandr Meliha ham yü- Sünün ve vücudunun kem de ruhu. nun tazeliğini muhafaza ediyor, yanakları - gittikçe pembeleşiyor, gözleri günden gine daha parlak” Jaşıyor, dudakları saman ilerledik. çe daha guh tebessümlerle kivri- layordu- Çünkü mesuttu.. Çinkl onu her- kesten gizli bir seven vardı: Hala zadesi Fazil. Bu genç her sene tatilde yan «|: larma gelir, on beş yirmi gün ka, Mardi. Meliha ruhunu tahlil eğince e - ifl  yordu. Yoksa bu ev bir gün bile istiye istiye, seve seve oturulacak bir yer değüdi Teyzesile eniştesi otuz bey 89 - nelik evlilik hayatlarında hâlâ bir. birlerini anlıyaranmışlarndı. Sabahtan akşama kadar biribiri, Hv e Vala malini Güya şi yanardı: — Ben yanlarına gelmezden ev. vel nasıl bilmem. Şim- dİ bana öyle geliyor ki, bugün on. ları birakıp gitsem yarın birtbirle- rinin kafalarını yarârlar yoksa ba- ua karşı mr şımarıklık yapıyorlar? .. Nihayet Melihanm teyzesile © tiştesi üç gün aratıkla aynı hafta içinde şiddetli bir zatürrecden ölüp gittiler. İhtizar saatlerinde bile uyuşama. mışlar, karga ede ede ruhlarını teslim etmişlerdi. Fazıl bu acıklı haberi aimca Me- Uhayı koca evde yalnız bırakma. mak için koşup geldi. Birkap gün Melihayı teselli etti. Sonra muslim olduğu mektebe, Anadoluya vazi- tesi başma giderken: — Meliha, dedi, her zaman &m- rine âmadeyim, kaleminden çıka - cak tek kelimeyi bekliyorum. No vakıt istersen yaz, gelip #eni ala- inn söyliyemedi. Çünkü Meliha tuhaf bir kızdı. Pğer onun. la evlenmiye niyeti yoksa İena halde tersler, inseti nefsini kıra- bilirdi. Meliha bu söze ne müspet ve ne de menfi bir cevap vermemiz, yal- niz başımı önüne eymekle iktifa et. mişti. Fazıl bunu teklifini kabul mâna» #ma aldı, Melihanm baystını şen. lendireceği dakikaları tahayyül 6- derek kıymetli mektubu beklemi - ye başladı. İntizar devresi çok uzun sürme. di. Postacı adresi Melihanm yazısı” ile yazılmış bir zarfı Fazıla teslim etti. Genç adam zarfı elleri titriyerek ik Kâğıdı çekti ve okumıya baş “Sevgili Fadr), “Küçüktenberi 06 kadar doğru sözlü, doğru özlü isem Bugün de o tablatimden ayrümiy 'BOAğIM- Onların Aşkı Nakleden: G. E. Veda ederken söylediğin «a sözlere karşı süküt etmekle güp. hesiz sana Ümit vermiştim. Bunun yanlış bir hareket olduğunu şimdi anliyorum. Fazıl, biliyorum, beni mesut et. meğe haztrsin. Yoksa ben hayat- ta bu saadete inanmuyacak kadar fazla tetrübe gördüm. Teyzemle eniştemin uzun zaman pek yakından şahidi olduğum ceheca necmi hayatlarına son de vakıfam. Onlar öldükten sonra tesadüfen elime gençiiklerinde birbirlerine yazdıkları mektuplar geçti. Ne aşk, ne sevgi, okumadan tahmin ede “ rü6ssin. Halbuki ben onların son yaman- dâki geçimsizliğine bakarak gö . rüşmeden. tanışmadan evlenmiş Soydan zannediyordum. Şimdi onlarm gönçliğindeki ateş- li zamanları andıran sevgünizi dü - şünerek ihtiyar halimizde de tıpkı onlar çibi biribirimize düşman ola. cağımızt anlıyorum. Onun için Fazl beni unut. Sen de, ben de hayatımızı onlarınkine benzetmiyecek birer eş bulmıya çalışalım?” Bu haftaki milli küme maçları * İatenbul fetbol alanlığından: İ — Aşağıda gösterilen salin kö- me maçları bu r Fenerbahçe stadında cl Galatasaray —— Vefa saat 18,18 bakem Tarık yan ha, Fenerbahçe — Beşiktaş saat 17,15 hakem Ahmet Adem, Yan hakemleri Sami Açıköney, Samih Duransoy. 2 — Saat 13,30 da Fenerbahçe — Beşiktaş (B) takımları o karşılaşa- »caklardır. Bu maçı Selâmi Akal ide, re edecektir, Yan hakemleri Balit Üzer, Neşet Şarmandır. —— —— KONGRE Meri Bozkurt klübü başkahiı. ğından: Beden terbiyesi genel direktör- Tüğü İstanbul bölgesi nın 66,040 tarih ve 904 sayılı emri mucibince beden terbiyesi kanununa intibak kararı vermek için 23-6-040 pazar günü bir fev- kalâde kongre yapacağımızdan bü. tün Âzâlarn gelmeleri Wien olü- 21.6.940 Cuma 1230: Program ve memleket snat ayarı, 12,35: Aajn ve meteoroloji ha. berleri, 12.50: Müzik: Muhtelif garköe lar (PL) 18.80/14.00: Müzik: Karıyı program (Pi) 1800: Program ve memleket saat ayarı, 15.00: Müzik; Uvertüirler ve sair senfonik pilklar, 1830: Müzik karışık program, (PL) 19.10: Müzik: Okuyan: Semahat Öz” denass, Okuyan: Azite Şenses, 1948 Memleket sant ayarı, ajana, 20.00 Müzik Okuyan: Radife Erten, Oku- yan: Mustafa Çağlar, 2030 Konuğ. me, 2045 Müzik: Yami heyeti, 21.10 Kocuşma (Bibiografya) 2130 M0. ik: Küçük orkestra, 22.30 Memleket sat ayarı, ajans haberleri; Zirani, Esham . Tahvilat, Kambiyo - Nukut borsası (Fiyât), 2250 Müzik: Caz. band (PL) 23.25/2330 Yarınki prog. ram, ve kapanış, ı

Bu sayıdan diğer sayfalar: