11 Ağustos 1940 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

11 Ağustos 1940 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NEZ KERERA “a a Baki en NE kid Cevap verdi: lar biribirlerini Mi Kay, * İD atarlar, e dağı Ny de Almanya, Yata, mayla harbediyop. Ba; Yalniz BA kaş yi etmi b! ni teraktı. Hans bu by m Yar Pİ girdi. değiş İngiltereyle be- yy İİ jp > İ? “Raya ile mi be. İnsiltereyi yle A1, tanistim. ya “RAYE,, la bora “ se Vi i Teden hükmediyor İka Man, İk 23 Yerine “Ra, Z plana, Raya, ke Tanı, Kya b m karat kalamaz ki. , bitaraf olduğuna in İngiltereyin bara- Mad Mu nda bilinmiyseck bie b aş Derine 23 a Ne, zile reisleri taeğ- 1 Övlemek üzere Ri. biraz evvel kar yi 8 VE mühim bir Rimetto bunu izah “ta *P oldu An na Böre, İngilte Yanaşılmaz ada, Tatiyette bırakma etdi, iy Üzere kapı önlün- iy, ear, trkildi ve “Eris yenge» e fe Metali, ie “İş a, Miki Mİ odecekalmle? — ig a vi > Mlladı; İN oy, <tİmiz müsait ok kalmak üzere Müt gündereme* Bideriz ve bir HE Bunun üze, * Biönle cesarete Tü İnsan kendini a- e, İPE Bravo? ma, aterilen arza , mi yy FİN kimi pata By, da z NA İZ Kuga, emdi bie çet İL te N ii, Rİ igin Sdlyeeri,, Molangı D Vey, İlla Ya Eümlek ge- tiz a Ni * Yarar, Yumurtaları ve rl 4 Ç Zj 5 > ğ © 3 örs «Karımı kim öldürdü? Bu nezareti genç Tristanlıdan #terken onun Hansa olan kirgur ığına güveniyordu. Fakat Peter bu Sözün manasmı anlamı; mıydı? Bu hiç belli değildi. O, Varkleye yol göstermek için fener tutmak- la meşgul görünüyordu. Rocers'lerin evinde, ziyaretlerin çokluğu dolayısile Varkley din - lşrmeğe imkân bulamamıştı. Bu sebeple Sten'in evine girer girmez soyunup yatağa Yattı ve Tristan- lar daha çekilmeden derin bir uykuyn daldi odasından SN Geceyarısından sonra, odanm doğrudan d kapisı aral biraz sonra Peter elinde bir fe - nerle İçeri girdi. Bitişik odada ya” tan Stenleri uyandırmamak için gürültü yapmadan taştı apıyı kapadı ve uyandığı zaman biz çıkramasma mey dan bırakmadan asıl uyandırma, kıydi? Aklına geldi ve etindeki fe teri Varkleyin gözlerinin önünden geçirdi “Entellicena diğını belli etmemesini bilirdi. Ma- ceralı hayatında bunun çok tecri- besini yapmış ve çök faydasını görmüştü. Göğsüne bir tabanca da yamış bir adam, uyandığı zaman şiddetli bir hareket yapacak olsa tetiği çekmekte tereddüt etmezdi Fakat gözlerini açmaz ve uyan dığını belli etmezse kürtulması ih“ imali olurdu. Janı uyan. Fenerin gözlerinin önünden İlk geçirilişinde uyanmışlı. İkinci ge. dirilişindöysö'diinaği işlbnieğö büy lamıştı Üçüncü, geçizilişte göz kar pakları yavaşça sralandı, £rkat yalnız feneri gördü. Bu feneri kim tutuyordu? Peterin sesi kulağıma fısıldıyor. du: — Benim: Varkley gözlerini açtı ve o da yavaş sesle sordu: — No vüi — Hans Süman seat onda & vinden çekte İki mil kadar peşin den gittim. — Nereye gidiyordu? — Tepeye doğru. Herhalde “Yanık orman,, a gidiyor. Varkley yatağında doğruldu: — “Yanik orman, a mı? Oz dan “Yanaşılmaz,, görünür demiş- — Evet. Oradan ve hava sisli ve yağmurlu olmazsa “Fok beli, ğı körfezi, rdeki tepeden görünür. Varkley fısıldadı: — Sus! Yan odada ayak sesi işitir gibi olmustu, durup dinlediler. Aldan» mışlardı. (Devamı var) yerleşti; her tarafı insan boyunda kar yığını örttü 1813 yık da girdi ve ilerledi Şubatın ortalarında. güneş karlar üstünde işık oyunlari yapıyordü; gökte bir tek bulut yoktu; adam” lar yüksek tabanlı ve topuklu tah- ta pabuçlarmı giymişler: tüylü ve İ kisa kalpaklarını boyunlarına kâ- dar çekmişler, kosuman gocuklara sarınmışlar; güneşe karşı, bir du* varım dibine çömelmişlerdi. Biribir lerine av, savaş ve silâh hikâye, leri anlatıyorlardı; Hislnav Maho mat onların ortalarda, en şerefi Yazan : Roger François Didelot Çeviren : MUZAFFER ESEN (Baştarajı dünkü sayıda) Sonra polis yanıma kadar gel âi, eliyle omuzuma vurarak: — Burada bekleyiniz, de, âi ve dışarı Önüme İlk râstgelen iakemle- ye çöktüm. Oturduğum yerden ğru giden polisi görlü durdu, düdüğünü ağzma götür. rıda asil gibi duran six 1 içerisinde düdük sesle. Tİ uzun uzun dolaştı. Sonra baş. k sesleri bu seslere ce. vap verdiler, koşuşmalar oldu. Ve dışarıda başkalariyle konu- şan, emirler veren Osboru niha. yet gelebildi — Zabıta doktoruna. haber önderdim. Şimdi nerede İse ge. re kadar bana söy, Omuzlarımı silktim: — Size ne söy ilirim. Ka. tilin kim olduğunu bilmiyorum — Ben de size katilin İsmini sormuyorum zaten... Yalnız siz. den öğrenmek istediğim bir iki nokta var: Saat kaçta evden çık» tınız. ; — Ber. çıkarken saat seğz buçuğu vuruyordu. # — Evden niçin çktnız? — Adeta benden şüphe eder gibi sual soruyorsunuz, — Siz sorduklarıma cevap ve. bugün de akşam gezintimi yapı, yordum. Sizinle da bu gezintiler. de dalma harsılaşırız, öyle de. — Vazifeye şabsi müşahed İer karıştırmayınız. Evden çe karken karınız yalnız mıydı? — Hayır Lüsi mutfakta çalı. * gıyordu. — Peki, niçin şimdi burada — İşini bitirdikten sonra o da gidecekti. Polis yerinden kalktı. Görme. diğim birisine emirler verdi, bir ayak sesinin merdivenleri indi, ğini duydum. Osboru tekrar ya. nıma gelmişti: —Şu balde yarım saatten fozla dışarıda kaldınız. Bu müd. dat içerisinde kimlere rastgeldi- BİZ, / — Size, K — Ben müstesna. — Dörtyol. ağımdaki işaret memurunu da sezer gibi olmuş. tum, yolda dolaşan birkaç çift de vardı her halde, fakat sisi. £ ve “haydi gimdi de evi liz tar destezini nahlarını kilide sozacağım v aralık olduğunu gör, düm. Biraz endişeli içeriye gir, dim. Milthiş manzarayı görün. ce birkaç saniye şaşkınlıkla ol duğum yerde durdum. Sonra bastım freyadı. Polis Osborn henüz sesimi işitmiyesek kadar uzaklaşmamıştı, derhal geldi. gördükten sonra, rn'un — Karmizı kapı önüne çıkıp yardım İsteme den evvel başka bir hareket yap. müdınız mı? — Hayır. Polis sânki bu cevabı hiç işit, memiş gibi yerinden kalktı. Ka, pıya kadar gitti, kapı kanatları. nı muayene etti, sonra kanadını bana da göstererek “zorlanmış” dedi, Hakikaten kapınm zorlandığı besbelli görünüyordu. Kopmuş tahta parçası, ayrılmıyan ince bir iki teli sayesinde sallarıp duruyordu. Rezeler gevşemiş, çivilerden bazıları yerlerinden çıkmıştı. Polis daha fazla seb. rTedemedi, piposunu (tellendirdi dolağa- Irm” dedi. Evi baştan aşağıya beraber ” gezdik, Osborm her tarafı ince. den inceye tetkik etti, Odamı ve karımın odasını gördü. Keskin polis gözleri bu iki oda arasm. daki farka dikkat etti ve “siz, dedi, Mister Greşam, gok ter. tipli, her şeyin yerli yerinde ol. masmi seven bir adamsınız. Halbuki zavallı karınız aksine”, Bu gezitişten öğrendiğimiz ikin- ci nokta da evden hiç bir şeyin çalımmadığı idi. Demek bu cina- yet hırsızlık maksadiyle de ya. pilmış değildi. Zemin katına İnâiğimiz"d4. man bir otomobil kapının önün. de durdu. Milddelumumi ile 22. Evvelâ salondan hiçbir ses gelmiyordu. Sonra konuştular, konuştuklarını işitiyor, fakat De Jerini gerisinde kimseyi tanımaya im. kân yok, yalnız Mister Porter ile karşılaştım. — O da. sizi gördü mü” — Sanırim ki evet... Fakat ba sunllere ne lüzum var?... — Bana mesleğimi öğretmeyi. Biz rica ederim. — O halde devam etmiyorum; Kapı önünde Sizin, pardon, p0. yere oturmuştu Osman da beşle on iki arasmda Yirmi Kadar cocukla birlikte buz tutmuş olan dere Üze- rinde, öküz boyuuzundan yapılmış topacmı büyük bir hırsla çeviri yordu Bu sırada ? Mahomat'ın 8 vino her yaştı birkaç kadm girip bunların beklenen. bir amak için hazırlan" diklarma şüphe oktu Bir arak ne zamandan! kapalı duran bir oda kapısı keskin ve güler yüzlü bir kadın direkli verandayi dolduran kadın Zalasalığını baka, rak: —Vasstu (1) Dedi. Başlar ve dündü; imrenme ve kutlamayı an latan gep bir mardiş oldu; içlerin den en genç olan birkaçi yerlerin- dan firladilar; uzun ve bol kıw trol eteklerinin uçlarmı tutarak üzler biribirine Gü) Oğan dığım vakit polis Osborn yata. ğımm yanıbaşmda buldum. “KE. linde beze sarılı bir paket vardı. Bu paketi yorganmın üzerine bırakırken “İşte, demişti, araya araya bunları buldum.” Paketi alıp açmak istedim, mani oldu: “Bunlar tahkikat de» Şidir, dedi. Bırakmiz size ben birer tarafa koştular. Müjde, Hiti" ray Mahomad'a geldiği zaman er. kek Kalabalığı hep birden ayak” landı; babayı kutladdar. Mahomat herbirine &yri ayrı cevap veriyor; eva doğru uzaklaşıyordu. Ebe ç0- cuğu obui kollarınm arasma ve- rirken: — Lâşin gibi bir oğlan! Deği Sonra yavrunun yumuk yüzünden ziyade yumuk ve küçük avuçlarını açarak gösterdi; onlar- da pıhtt pihti kan vardı. Bu hal çocuğun Lâşin kadar çevik, cesur, göreli ve büyük kalpi olacağına işaret sayütyordu. Hitlinav Mahomat'ın yüzünde en gin bir gurur kaynıyordu; lâkin Babu hanimın da nere do ğurmak Üzere olduğunu düşünerek duyduğu sevinç, gururdan daha ep” gindi Hitinav Mahomat yol Arslanı, onun! karşılıklı verilen arkadaşı konuştuğu leri sörü hi 11 l A LANA klad Kapıya vuruldu, kapıyı açtım. Polis Olisborn karşımda dostça gülüyordu. göstereyim.” Dikkatle paketi açtı, içerisin. de kâğıda $* bir çelik kalem" Je açık renkte bir tek eldiven vardı. Polisi gözlerime isticvap ettim: — Eldiveni, dedi. Mister Greşam'ın oturduğu koltuğun altında buldum. Tek kalemi de sokak kapısınm yanındaki çi - menler arasından çıkardım. Bu eldiven hiçbir tarafında faile âit bir parmak zın sebebini anlatıyor, şimdi be- nimle beraber geliniz, #ize gös. tereceklerim var. Polisi takip ettim. Evden çık. tık. Bahçödeki barakaları ka- dar gitik. Bu barakaların biri . sinde eve ait ufak tefek maran' gozluk işlerini yapmağa yara yan ufak bir atölyem vardr, Os. börn buna bu atölyenin Kapısmı kapayan asma kilidi gösterdi. Bu kilidin de bir çivi sokularak açılmış olduğu besbelli görünü * yordu. Hiç konuşmadan, atölye- den içeriye girdik. Atölye içeri. sinde her şey yerinde duruyor" du. Bütün âletler duvarda beyaz yağlı boyu ile çizilmiş düz bir çizgi üzerindeki yerlerinde asıl? idiler. Yalnız bu yerlerden bir tanesi boş durüyordu. Polis büna baktı ve: — Burası, dedi. Çelik kelemin yeri olacak herhalde. Çani bu atölyeye gelmiş. Buradan kapf- YI zorlamek için çelik kalemi almış. Bana bakan Osborn'a sordu: — Burada da hiç bir parmak izi yok mu? Polisi gözünde ve sesinde bir tereddüt var “gibiydi. Sualimi tekrarladım. O vakıt polis bana bir parmak izinden bahsetti. Fu. Kak bu izin niçin ve ne suretle meydana gelmiş olduğunu an * Jamadığını söşüiyerelk beni bu izi örtmeğe davet etti. Bu sefer de beni evin yan cep- hesins gütürdü. Çalıştığım oda- am bahçeye hakan penceresi ö ünde durdu. # Bekmız, dedi. Buradan o. Hanızs' girilir değil mi? 'Bu sözleri söylerken pencere" yi örten leylâk dallarmı arali- yordu: X..— Pencerenin alt camında bir parmak #zi var, çok belli bir İz. Birisi buradan, dışarıdan €a vini itmiş. (Devamı var) Deniz Levazım Satınalma Komisyonu ilânları Marmara, Üssübahri K. satınalma Sadeyağı ilâni "| * 3-- Komutanlık ihtiyacı için 26000 İdil #ndeyağı kapal zarf usulü ek- alltmeye kozulmuştur. 2 — Eksiltmesi 12 ağustos 940 pazartesi günü sant 16,30 da İzmitte Ter Baro kapumdald kominyon binaamda yapılacaktır, 3 — Yağın bir kilosuna tahmin edilen fiyat 150 kuruş olup muvakkat taminatı 2437 lira 50 kuruştur. Buna alt şartname 163 kuruş bedel mukabi- dinde komiayozumuzdan alınabilir. 4 — Eksiitmeye iştirak edecek isteklilerin 2400 sayı kanunun tarlfatı veçhile bu işle alâkadar olduklarına dal? Üsaret vesikalarını ve yukarda yazi K ir teminatlarile birlikte tanzim edecekleri teklif mektuplarını , muayyen gün ve saatten tam bir saat evveline kndâr İromisyon başkanlığına verme- Teri. 16530) 4 İstanbul Levazım Amirliğinden verilen harici askeri kıtaatı ilânları 1,280,000 kilo sığır etinin bazı pürçalarma tekli? edilen fiyat pahalı gö” rülmüş ve bazı parçalarma da talip çıkmadığından pasarlığı 13-14-16/8/940 günleri sant 11 den 15 şe kadardır. Bebur parçanın muvakkat teminatı 3876 Ye 2880 Iiradır. Şartnameleri komisyonda görülür. İsteklilerin Vizsde askeri satınalma komisyonuna gelmeleri, (460) (6025) ... | 10.000 miktarmda eşya nakliyatı İTekmin bedeli 14.300 Jira ilc teminmiz kapak zarfa eksiltmeye konmuştur. J3T2 re 50 kuruştur. Şartnamesi ko- * misyonda görülür. isteklilerin 128-940 pazartesi günü gant 16 dan bir saat İ evveline kadar teminat ve tekM£ yaektuplarnı Köyseride Kor satmalma ko- f misyonuna vermeleri, (458), (6828), oğlunun adını “Hacı Murat” koy- dü Bu sirada Gehi köyünde Arsla, run evinde de bir kıy çocuğu dün- yaya gözlerini açıyordu. Bunun gözleri elâ, kendisi tostoparlaktı; yüzü pembe bir nar kadar güzel di; ebe ona “nar” manasına ole” rek “Sana” adını verdi. 1 —z. DAĞLI ANA». Hitinav Mahomat dünyaya hir oğlunun geldiğini Avar banlarınm #arayma ulaştırdı; haberi götüren kadin bir aralık — Fadimat'ın sütü ber zaman dan daha bol! Demeyi de unutmadı. Mart ayr geçmiş, Nisan gelmiş U; karlar eriyordu. Hacı Murat beşiğinde bir büyük adam kadar gessiz ve gürbüz yaşıyordu. Anne" si uzun gü, ve gtceler, kocası> nin vo evinin işlerinden baş aldık ça ona kahramanlık niinileri söy- | Tüyordu: Ak, yağız allara bin, Dağdan, yıldırım ol, in Gümüşlü kılmç kuşan: Sal dört yana şeref, san Çıkmca bir akıma, Kilmç girmesin kına Getir han kızlarını, Güreli yıldızlarını. , Bir gün han sarayma girip çı- kanlar çoğaldı; gece etrafta büyük işklar yandı; kızlar ve delikanlı İsi, ba atoşlerin kızl aydınlığın ğa, delice kıvrak Kafkas musikisi ne uyak uy ları yaplılar. Ertesi gün Yarışlar, At oyunları oldu; kurşunlar atıldı Düvetliler haşlanmış etlerin boram ctrafma halka halka gömeldiler; dirseklere kadar m. yarmış'olan kollar sahanlardan 2- Putlar, kaburgalar taşıdı; (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: