22 Eylül 1940 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

22 Eylül 1940 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bulgarlar Doburcanın işgaline başladılar Dün Balçık ve Botya, 21 (AA) — sökerleri, iki kol halinde bu cenubi Dobrucaya (o girmişlerdir. Harbiye nazırı gönersi Daskalof kumandasmdaki kol 'Tutrakana, general Popof kumandasındaki kol Balçık'a doğru ilerlemiş ve bu su- 'zetle birinci mmtakanın işgali bit- Botya, 21 (A. A.) — Bulgar a jansı bildiriyor: Bulgar kıtslarmın cenubi Dobru- caya girdikleri bugün, mebuslar meclisi, Crajova anlaşmasını! tasvip için fevkalâde bir toplantı yap. Şiddeti silkışlarin (o karşılanan başvekil Filor, bir nutuk söylemiş Xi; “— Memleketin menfaatlerine ve Balkanlarda sulhün ve sükü - metin idamesine bu sulh yolu ile tadil siyaseti, girmdi semerelerini vermektedir. gayesiyle Bu anlaşma; imzalamaklı İisede Bulgaristan ve lke rek Vİ dostluk münasebetlerini yeniden tesis kat'i arzularından ilham al « mışlar ve serbestçe aktedilen bü .İ, Pilot, bu anlaşmanm vücuda ge. tirilmesinde Almanya ve İtalya - nm kıymetli müzaheretini de te- 'barüz ettirmiştir. ği Başvekilin nutku, birçok defs şiddetli ve sürekli alkışlarla kesil , ) miştir. Crajiova anlaşması, mebuslarm Jar, milli marşı ve kral marşmı 4İlep bir ağızdan terennüm etmiş. lerdir. mek için yetiştirmek (lâzımdır. Ve bu- nun İçin ya Jesp eden vekâletler ayrı ayrı, yahut birleşerek ve Ma” arif Vekilliğiyle anlaşarak yurdun muhtelif yerlerinde, meslek mek- teplerine doğru kuvvetli bir adım teşkil edecek olan küçük memur mektepleri açmalıdır Bilhassa bu ziE Ti İ / Hi; Bir fa SİA Leş iyi hi edinir, hem benimser ve yıllar g0; tikçe mümareseli bir kllçük memur sınıfı memlekette teşekkül etmiş MUZAFFER ESEN i; $ Yapılı a. gitmedi. Mevlüde hem kalksın ga. gitsin, diye bekliyor, hem de bu Kâmil, gece yalnız kalmaktan korku. © yor, yanmda birini istiyordu. taraftan oGazlâmbasınm kirli, kırmızı işi. bazırla. ğı altımda, ihtiraslı gözlerle, Kâ- mili süğüyordu. Bu iri, kaba vü- düşün. cudun tazyikini taşımak istiyen hasıl karışık, müphem, yakıcı arzular şir. duruyordu. Gemici de ona, ar. an kopar. zular ifade eden bakışlarla ba. *ceğini ilâ. Okıyordu. Kâmil vaktin geç olduğunu, uğ. gecenin bu saatinde külkıp git- 80- mektense, artık burada sabahla- işler | manm daha doğru olacağını söy, ledi. Mevlüde itiraz etmedi. 80. © Çocuklar bir köşede, kirli pır. EE etti, Haslerinde, rinde derin bir inkılâp yaptı, E. vet, gençti, tazaydi. Her geyi u- Ölenin arkasımdan ölünmez. Ha- vaziyeti Londra, 21 (A. A.) — Geğin haftanm sonundarbori Manşta hü. küm #üron fırtma dinmiş olmakla beraber, dün gün batarken cenu bu garbiden şiddetli bir rüzgir esmekteydi. Deniz dalgalı buluru- yordu. Sis, rüyet sahasmi azaltı. yor ve Fransız sahilini tamamile gizliyordu. Meteoroloji eksperlerine göre, hava şersiti, denizden istilâya hâlâ müsait değildir. Geçem haftanın fena havası, bu sene mutattan evvel gelmiştir, Sonbahar fırtına. larmdan evvel müteaddit yeni iyi hava devrelerinin kendisini gös - termesi mümkün bulunmaktadır. Ruzvelte göre Nazilik nedir? Filâdelfiyn, 21 (A, A) — Ruz- velt, buradaki deniz tozgühmt zi yaret ettikten #onra beyanatia bulunmuştur: “e Bahriye inşaatmda milletin süratle hareket etmeği olduğuna kani bülunuyorum-. Harp gemileri ve tayyare inşantı, bir sene evveline nazaran çok daha sürsile yürümektedir. Gördüğüm terakkiden çok memnunum, | Ruzvelt, Pensilvanya Üniversite» #inin iki yüzüncü yıldönümü mü, nasebetiyle diğer hir nutuk söyle. miş ve nutukta Almanyayı bahis mevzuu ederek demiştir ki: “— Bundan on sene evvel, Ak manlar, nazilik denen bir nevi dine kulak verdiler. Naziler, fevkalâde bir vatanperveriik ileri süren ve hü kümet sürmek için hususi liyaka- ta anhip olmakla tefahur eden bir avuç adamla daba iyi bir hükümet vaadeyliyon bir akslliyetti. Alman- yada, serbest seçimlerin istikbal. de ortadan kaldırılacağı hakkmda hiçbir gey söylenmedi ve büyük ti- caret ve sanayide menfnatleri bır lunan birçok şahıslar, politik ve ekonomik bakımlardan, bu yeni dinle işbirliği yaptılar. Sizler ve ben, Almanyanm bundan sonra ta- rihini biliyoruz. Bizim hükümet geklimizin devamlı emniyeti, s6r best seçimlerin idamesi üzerine milessestir.,, lal * Meksiko, 21 CA.A.) — Stefani, .Chichushun ve Saint * Lewls'de zw- Mur eden isyanı bastırmak üzere kr taat sevkedilmiştir. Birçok ölü vardır. * Londra, 21 (ALA.) — Hür Fran sızların umumi karargihmdan © vos men tebliğ edildiğine göre, (o Casa lancada Zouave kıtantı kumandan bulunan ve evvelce Tetuanda kuman danlık etmiş olan Yransız generali Leon, İngiltereye gelmiş ve general dö Golün hizmetine girmiştir. * Roma2I(A.A.) — DNB. Roma siyasi mahafilinde, Serra Bunerin pek yakında Romayı ziyaret edeceği söy lenmektedir. Bu hususta resmi biçbir haber mevcut olmamakla © beraber. Bunerin Almanyadan dönüşünde İr panyaya ve Roma yoluyla (gideceği sanılmaktadır. # Vaşington, 21 (AA.) — DNB. Ayan meclisi, TAtin Amerikast der letlerine yarım taliyar dolara kadar kredi vermesi için #thalât ve ihracat bankasına salhiyet veren kanın pro Jesini, 21 reye karşı 38 rey ile tasvip etmiştir. Henüz karar veremedi Italyan ileri hareketini ciddi bir istilâ teşebbüsü saymıyanlar da var iskenderiyeye hava hücumu yapıldı Meri hareketi ile ortaya çıkan yeni vaziyet karşısında Misirm hattı ba rekeli hakkımda karar mirtease, zan- nedildiğine göre, Mısır O Kabinesinin hüdiselerin seyrini takip edebilmesi için birkaç gün sonraya tehir o edile- tektir, Elbelag gazetesi, İtalyan hareketi, hakkında Minrrda iki noktasi o nazar mevcut olduğunu kaydeylemektedir. Birinci nokta! nazara göre, İtalyan i- leri hareketi elddt bir istilâ gibi te Mirki olunamaz ve bu sebebten İtsi- yan niyetlerinin aydınlanmasını bek- lemek şayan: tercihtir, Ikinci moktai nazara göre, büyük kuvvetlerle Sidi » Berrani'nin zap, İtalyanın Misir detikdâlini fhiâle hazar olduğunu sarih #urette göstermiştir. Bu ikinci görüşü müdafan (edenler, yeni hâdiseleri beklemenin tehlikeli olduğu fikrinde bulunmakta ve Misi” rm derhal İtalyanlara karşı mücade” Jeye fiten iştirak etmesini istemekte" dir, Bu her iki moktal nazar, kabinede de temsil edilmektedir. Fakat siyasi wüşahitler, partilerin vaziyeti sökün ie telkik ettiğini tebarüz ettirmek- tedir, İSKENDERİYEYE HAVA HÜCUMU 21 (4 A) —Bu sahah, saat 4 de İskenderiyede bir alarm işareti verilmiştir. Alarm 50 dakika sürmüştür. Nispeten az infilâk işitilmiştir. Sast yediye ka” dar, hasar veyahut ölü ve yaralı olduğuna dair hiçbir habor alma- mamıştır. İskenderiye, 21 (A.A) — Rü ter ajansının hususi o muhabi salı akşamı Sollum ve Sidibar” raniye yapılan bombardımanla. rı anlatıyor: Sidi * Barranide İngiliz gemi leri sahile bir ve bir çeyrek mil yaklaşarak aydınlatıcı fişekler ve projektörlerle hedeflerini tes bit ettikten sonra büyük obüslerle ateş açmışlardır. Gemiler limanın önünden üç defa geçerek hedefleri obüs yağ muruna (o tutmuşlardır. Yalnız İngiliz gemileri çekilirken sahil bataryaları ateş açmışlardır. Sollumda İngiliz gemileri ay. dınlatıcı fişekler kullanarak as” keri binları ve sahil yolunu bom bardıman etmişlerdir. Burada da İtalyanlar hiç bir mukavemet göstermemiş, ancak ateş kesildikten sonra mayn tarlalarını İnfilâik ettirmişler. dir, Fakat İngiliz gemileri hiç bir hasara uğramamış ve hepsi üslerine dönmüşlerdir, Bu harekât esnasmda düş man tayyareleri hicbir hücum. da bulunamamışlardır. Birkaç gün devam edecek büyük hikâya —— —— — —- KANCA Yazan: BEKIR SITKI KUNT yattaki nasibi ne ise, o lacaktı. Onda mükadderatınm önüne ge. çecek kudret yoktu. Akmtıya kapılan bir saman parçası gibi, kendisini kapıp koyvermekten başka çare düşünmüyordu. Bir taraftan düşkünlüğünden istifa. de edenlerden nefret ediyor, bir taraftan bunun alnının yazısı olduğunu düşünerek, her geye itaat ediyordu. Kâmil, her İstanbula uğradık- ça, elinde çıkınlar olduğu halde, kulübenin kapısmı çalıyordu. i ri Cebinden bir rakı şişesi çikart- yor, karşılıklı oturup içiyorlar. dı. İlk zamanlar bu rakı, takınm kokusu, bu kesin ispirto Mevlü. denin midesini bulandırıyordu. Sonra da alıştı, Rakınm acısın- da, hayattaki acılar gibi, lezzet duymaya başladı. Kâmil de, o ilk günlerin inenf- Iı, şefkatli himayesi yerine, ka. balık, barbarlık, huşunet hisleri baş gösteriyordu. Hiç bir maze. ret, onu hayvani duygularmmı tatminine mâni olmuyordu. Mev» e ki 2 ği Manşta hava! MISIR istanb nlun “Sokakları İstanbulda, koltuklarımız: kabar- tacak epeyce hususiyetler vardır: Onların hepsini zihinde toplayıp sap mak tabil güçtür, bir tanesini söy. Uyeyim: İstanbulun kapanları Kar» panlardan bazılarının şimdi yalnız adları kalmışsa da ne oldukların: bilseniz gerektir. Kapan, benin aniadığıma göre, aynı mal: satan tüccarların yahut esnafın topluca bulundukları yer demektir. Yağka, panı, Balkapanı, Unkapanı gibi. Yahnikapanı bile vardı. İstanbulun pek eskidenberi bir hususiyeti olan bu kapan usulünü Avrupalılar hiç bilmezlerken şimdi en son moda 56. hircilikte Zoning usulüne pek ziya- da riayet ediyorlar. Bu da biribiri- A6 benzeyen işleri görmek için ku- rulacak binaların bir yere toplan- ması demektir. Yeniden yapılan şehirlerde fabrikalar için, bankalar için, mektepler, vs. için birer Zeming ayrılıyor. Halbuki İstanbul, da bunlar asırlardanberi ayrılmış. tr. İstanbullularm bü vwwulden fay. da çıktığını Avrupalılardan çok ön” ce düşünmüş olduklarmdan dolayı koltuklarmı kabartmakta hakları olur. Pakat İstanbul sokaklarının hali, #adece ele güne karşı değil, kendi kendimizi bile utandıracak bir şey. dir. Bir zaman sokaklarında dola, şan köpekler İstanbuldan başka dünyanm her tarafımda çirginlikçe meşhur olmuştu. Şimdi İstanbul sokuklarında köpekler — Avrupa. da olduğu gibi — ancak bayanla. rm elleriyle tuttukları kayışlara bağlı olarak gidebilirlerse de İstan. bulun bazı sokaklarında tavuklar ve kuzlar serbestçe dolaşabilirler, Bir zaman Fstih tarafında, kö- mür yüklü bir devenin geçemiyece. i kadar dar sokaklar bulunduğunu rivayet ederler. Şimdi kömürü de, veler taşımadığı için İstanbul 80. kaklarımın bepsinden deve * geçip geçemiyeceğini bilemezsek de bü. yük yangınlardan sonra İstanbulda o kadar dar sokak kalmamış olması ihtimali çoktur. İstanbul sokaklarının temizlen- mesi ve geceleri fenerler yakılması — pek de eski olmıyan — bir za- manda mühim bir mesele olduğunu Şinasi'nin yazısında okuyoruz. Şim, di, vakıa, İstanbul sokaklarınm bir çoklarmda elektrik veya havagazı fenerleri vardır, fakat hepsinin gö. celeri ışıklandığını iddin edemem. Temizliklerine gelince biraz konar. ca bir mahallede oturan İstanişul- lular evlerinin önündeki sokaklarm ne derecede temiz olduğunu pek iyi bilirler, zâten İstanbulda, başka hiç bir şehirde görülemiyecek kâ- dar çok sayıda kundura boyacısı dükkânları bulunması İstanbul 86- kaklarmın ne kadar temiz olduğuna en iyi delildir. Kadıköyünde — İstanbulun pek de hicra sayılamıyacak bir yerinde demek — bir sokak bilirim. Bir w. cu tramvay yoluna, bir ucu deniz ldeyi sabahlara kadar en ta- hammül edilmez şekilde hırpalı. yordu. Mevlüdeye, hele çocukla. ra karşı her hareketi can alırca- sına idi, En ufak bir şeye kızir- ği zamanlar, çocukları tekmeli. yor, Mevlüdeyi tokatlıyordu. O, na: “Kahpe orospu” diye bağı- riyor. yakası açılmadık küfürler ediyor, çok defa tabancasını cek tiği bile oluyordu: Mevlüde W- tün bunlara içinden isyan edi. yor, katlanıyordu da... “Kahpp ha!.. Orospu ha! Senin yaptığın kahpe... Senin yaptığın orospu... Kâmilden dehşetli nefret ediyer ama, ondan ayrılmayı düşünmü. yordu. Çünkü Kâmilin erkek tr- rafı hoşuna gidiyordu. Onun vahşi savletlerinden zevkalıyor- du. Çekicin demiri dövmesi gi- bi, Kâmilin işkençeleri Mevlâ, denin vücudunu ve ruhunu, pek. leştiriyordu. Kâmil seferde ge cikse, Mevlüdeyi ihtiras bir de. - niz gibi boğuyordu. iie da kenarma çikar. İki tarafmda iki çü. zel mektep vardır. İkisinin Silebesi bini göçer sanırım- Bu çocuklar ya. sın toz, kışın çamur içinde mektep- lerine gidip gelirken medeni bir şe. hirde sokakların nasi olduğu hak“ kında acaip bir fikir edinirler. Bunları, tabildir ki, Istanbul be, lediyesini ayıplamak için yazma, d&rm. Bir şehrin belediyesi o şeh. rin halkı demektir. Belediye şehir halkım vereceği vergi ile iş göre. bilir. Biz İstanbullular da belediye vergisi vermekten pek hoşlanmayız. Onun için İstanbulun sokakları bu halde kalır. Geçenlerde gizeteler İstanbul sokaklarının asfaltla döşenebilmeni için altmış şu kadar milyn lira lâ. zem olduğunu yazmışlardı. Bu ka» darı yalm& anl şehrin sokakları için. Yine İstanbül şehri demek a, Jan köylerin sokakları da asfaltla döşenilmek istenilirse acaba daha ne kadar milyon İâzim olacak? Zannımca İstanbul #okaklarınn bu halde kalmasma #6ebep İstan, bulun genişliği nüfusunun sayısiyle mütenasip olmamasıdır. Avrupa şehirlerinde sokakta bir fener ya, kılmea ondan en aşağı on büyük ev istifade eder, İstanbul sokaklam rmnm bazılarında bir fenere bir kü. çük ev bile düşmez. Bizim güzel İstanbulumuz 6 kadar dağınıklın Bizans devrinde İstanbul şehrinin daha temiz ve daha mamur oldu- ğunu rivayet ederler. O devirde İs, tanbul yalnız surların içinde oldu. ğundan o rivayete gaşılmaz. Ancak İstanbul sokakları temiz tutulamıyacak kadar dağmık oldu. undan dolayı köyleri boşaltım yal. mız surların içine sıkışmak elbette mümkün olamaz. O halde ne yap- malı? İstanbul halkı belediyesine şebri gerçekten temizleyecek kadar vergi verebilecek derecede zengin oluncaya kadar İstanbul #okakları- nmsbu haline katlanmak zaruri, dir. O zaman kadar teselli bulmak is, terteniz bir gün Taksim bahçesine giderek orada müstakbel” İstanbul şehrinin maketlerini seyrödiniz. M.E İngiliz mazırları müdafaa mevzilerini teitiş ediyorlar Londra, 21 (A. A5) — Harbiye hazır Eden, dün, Londra mıntaka. sında birçok hava düfi bat ri ve projektörleri mevkile yaret etmiştir. Eden, yeni usulle" ri ve gece ateşi tekniğini tetkik etmiş ve son çetin devre esnası” daki deniz tezgühlarmı ziyaret et, miş, bir mayn tarama üssünü tet. kik eylemiş ve ordu, babriyo ve havacılik mntaka şefleri ile gö “ rüşmüştür. Nazır, gezilerinden çek iyi intibalar almıştır. İki senelik bir münasebetten sonra, Kâmil bir aralık kaybol, du, bir daha kulübenin kapısını çalmadı, Mevlüde şurada bura. da onu aradıysa da izine rast. gelmedi, İzmire mi gitmiş, Mer. sine mi gitmiş, yok, Adanaya mr savuşmuş, kat'i olarak bir gey öğrenemedi, Bu terkediliş Mevlüdeyi deli etti. Hani, Kâmilsiz edemiyeceği için değil, bu izzeti nefsine pek ağır gelmişti. Günlerce yemedi, içmedi, İşe gittiği el kapılarında hizmetini beğendiremiyerek, is. tiskal ve hakaret gördü. Vücu. du ateş içinde yanıyor, gözleri yırtıcı kuşlarınki gibi, alevli ve yan tutulmuş bir bıçak keskinli- inde parlıyordu. Yüzüne hâkim bir ifade everen bu gözler, bir katilinki, bir esrarkeşinki gibi, korkunctu, (Devamı var) Biel. en

Bu sayıdan diğer sayfalar: