22 Kasım 1940 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

22 Kasım 1940 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

©n sakin ve mutedil ik tutulunca sükünet ve ia eder Ve Şeldon da yi yirmi defa nefsine » Kendikendine yanıldı * İk,” *derek düşüncelerinin N tebdile çalışıyordu. ç gayret ederse et. a Jan onda bir sabit gelmişti; ve bu sabit | ağdan söküp çıkarma * e geden itirf et , 1 bir mesnleydi, Şel- | seli enine boyuna €* A gece gündüz hep yordu, Nami etec de Benç kıza açea? Sügi ve sevda işlerinde tecrübesi de yoktu. ki bu işlerin ta. a, Memisiydi de, “A basmdan bir defa |) Röçmişti, Ham o 88- N asıl kendisi de, bersber sonu Güriş ya... türdi mesele büsbütün “ ni a ender bir ve halli pek Srinüyordu, eter : , İtibariyle kadma ben ii Dı koca arama" ile geğirmiyordu. i Ky Beni genç kam b vi e mea y v sövki erkeklere alt Ne Mer. . Kl la der ii Kr aşkını Jana ı ki ağzımdan heniz ik ker genç kız vahşi a Kuş zibi parradak uça NN kizm tohayyt! etiği ve merâzât bir hayat bir zeve en büyük daha beraretle sıksa, Yazan Cek London verse, hiç şüphe yek Jen derhal reddedecök ve bülür, ümütler mah” volacaktı, Acaba no diller dökmeli, bu taş kalbli kızı nasıl yumuşatmalı? Jan çok Iâtif erkeklerin arşusu” nu kamçrlayısı bir mahlök olmakla beraber cinsi tahrikâta karşı fev kalâde irade gösteren bir kızdı Bözerin &di zaafları fevkinde w çayor denilebilirdi, Bununla beraber, günün birinde, nasil olsa söylemek İeabedesekti; ne yapıp yapıp muhavereyi izdivaç #ahasma nakeltmek xarureti, el * bette bugün değilse yarm göilp ça” tacaktı, İşte Şeldon at üründe çiftilkte” ki teftişlerini yaparken, kaş.arı ça tak bir halde, zihnen bunları düşü” müyordu. Aklma bir,ok plânlar gel di; fakat bunlarm bepsi de b.ribi" rinden daha karışıktı ve kolayen tatbik edilemiyordu. Dalma tam meseleye temas edilecek verde, mu havere bir'<nbira iwacrasmı Âeğiş" tiriveriyordu., Nihayet, güzel bir subab, Şeldon son kozunu oynamıya karar ver di. Marta alındıktan sonra kobra ih- racatı işin verilecek nakliye ücretin" den edilen kârı konuşuyorlardı. Jan Laknald dedi ki; — En büyük temennim çiftliğin zenginleşmesidir. Şeldon atıldı: — Benim de en Bilyük temen nim, dedi, dalma kalbimde yaşayan arzu,., Bilmem ki söylesem... Sustu; manalı bir nazarla Jane dik dik baktı; ve istedi ki genç kir n6 demek İstediğini kendiliğinden anlasın. Fakat, bu güzel kız aklından hiç de böyle şeyleri geçirmiyer, çifte tik işlerine ait bir zokla mevzuu” bahis oluyor sanıyordu, , Sabırsızlıkla dndi Xi: — Niçin fikrinizi açıktan açığa #Öylemiyorsunuz? Tutan mı var? Şeldon bütün cesaretini top'ya rak sözüne dovam etti: ) Kolunu beline delay v (Devamı var) tky. in bulmacası © Seksen sağaz Ş , bulmacanızm hali 1 — Bir nakil vamtaşmı cer eden, LE m i Ek A 2 — Bir seddi atlayıp geçen, 3 —İr ler, çift değil, 4 — Bir bayvan yavru" su, 5 — Farsça, su; damarlarda bulu” nur, eksik değil, 6 — İstanbılun kar gında bir serit, nota, 7 — İskambik de bir küğıt, minarede okunur, $ — Bir Ermeni erkek İsmi, kabul etmek, 9 — Erkek, bir pantalon biçimi, 10 — Xslakirk, gölün arkadaşı, Yukardan aşığı: 1 — Yazlık yerlerden birine giden, 2 — Bir millet, Xoz oğlanlar 8 — Ayak takımı, bir çalgı, 4 — Kulübe Ter, 5 — Sanat, bir millet, 6 — Romor kör, edat, 7 — Bir hayvan, bir mey- ve, 8 — Çak, mıhla, Karndeninde bir şehir, 9 — Genişlik, kadm süvari, 10 — Sağlama boğliamak, ÜN ERTELLİ MAHER — Akşam Postssr Fransa nasıl ve niçin yıkıldı? Fransayı idare edenler s:lâhlarını, neden teslim ğ etmek mecburiyetinde. kaldilar? Yazan: Pierre Lazareff Çeviren: HA-KE .ğn Alman askerleri, bir rekor t63. kill edecek derecede kısa bir za * man zarfında, generai Hutsiger ve Mareşal Peten arasında bir tele - fon hattı tesis ettikleri için, gö neralin teşekklirüne mazhar oldu lar, Hutzigor, maraşale Alman $e - raltini bildirir, Şerait bafif bazı tebeddüller görerek kabul olunur. Ertesi günü İtalyan mütarekesi imzalanır, Alman hükümeti, Mu solininin birkaç kilometre mursb” bamdan fazla Fransız srozisini İş. dal etmemesi için, kendisini taz * yik etmiştir. Mubasamat 25 Haziran saat 1235 te resmen nihayete erer. Fransa, 297 günlük bir harp, 47 günlük bir muharebe neticesinde, ve memleketinin Üçte ikisi işgal edilmiş olduğu (belde sllâlhlarmı indirmek meeburiyetinde kalmıştı. Meşhur muharrir ve mütefek . kir Delahaye ise Fransa sukutu - nun sebebini şöyle izah ediyor: “Fransa, dahili ideresinin bozuk luğundan inbilal etti, Fransa 47 günde fetbolunmadı!, Fransa 4T günde inbilâl etli. Fransizlar oOkendi kendilerini mağlüb ettiklerini çok İyi biliyor lar, Vukubulan hâdise, on senelik Fransız siyasi ve sosyal tarihinin mantik! neticesidir. Fransada pek 6 kadar beşinci kol faaliyeti görülmemiştir, Fazla metresi olan, haddinden fazla yemek, içmek ve konuşma #erbestisine malik olan Pransılar Fransız kadını şu sözleri söylemiş. v: “e Frantanm derse ihtiya vardr, J&kin bu kadar haşinine değ. Fransizlar Tilersizliğin cezasmı görmüş oldular, Başlarında bir şef yoktu. 9 Hazirandan sonra, hükümet memurlarından (o tutun, zabitlere kadar herkes kendi başının çare” sine bakryordü. Tours şehrinden itibaren yol . larda mülteellerin makinelitüfek ateşine tutulmaları, arada sırada, yol üzerinde bulunan askeri he - defler bombalanıyordu. Fransız or dusunun mühim bir kısmı kahra - manca harbelli; zabitler dürüst ve cesurdular, lâkin Fransiz ordusu - nun dünyanın en iyi ordularmdan olduğu !naneı doğru değildi. Hazırlıklar tamam değildi, mal mem noksadt, idarecilik noksan dı, kuvvel maneviye eksikti! Dokuzuncu ordunun zabitleri | * zinli olarak eve geldikleri zaman disiplinin ağırlığından müşteki gö- Bu ordu (hezimete uğrayınca, zabitlerin ilk işi, ailelerinin yanı. ma gitmek oldu, Paris kahvelerin” de oturan ve dokuzuncu orduya mensup olan zabitlerden alti yü. zü tevkif edildi, Her alti zâbitten bir tanesinin kurşuna dizildiği söylendi, N Parisin boşaltılmasına 9 haziran Yİ rünüyorlardı. da başlandı. Bir şehrin intizam i - Başka bir şey yok. Lukreçya prensesler gibi süslen mişti, Ayşe önden yürüdü. Venedik dilberi Ayşeyi takip ederek, valde sultanın odasına geçtiler. Ayşe yolda giderken, bir yaban cı kızın bir ay içinde türkçeyi bu kadar çabuk konuşabildiğine şaşr yordu. Lukreçya, oda kapısına yaklaşın ca Sordu — Valde sultanın sofrasında hiç bir zaman erkek bulunmaz mı? — Hayır. Bazan Recep rels is minde biri kendisini ziyarete gelir. Fakat, bu saatlerde değil, — Recep reis kimdir? — Valide sultanın dadısının o İudur. Şimdi adam oldu; donanma" da hatırı sayılır, yakışıklı bir kap” Dİ. yeğ Caler ağa perdeyi açtı: — Buyurunuz, Lukreşya! Sul çinde terkedilmesi için İizımgelen tertibat alınmamıştı. Hangi istika. mete, nöroden ve nasil gidileceği, Be da'r ne bir radyo neşriyatı ne de yol üzerinde inzibati temin « * k polis memurları bulundu . rulmuştu. Fransada, harpten Evvel birlik yoktu! Birçok Fransiz münevver - leri harbin çok fona bir gey oldu. ğu zanımı güdüyorlardı. Bu mü , nevverler Münihte bulunanlardı. Fransavı Mart aya kadar, Mi niktm onlar idare etmişlerdir, Milyonlarca Fransız amelesi dö, #üymek İstemedi. Askerin biri; “Bize kumanda edenler, tavşan yürekli sdamlardr,, deği. Aç ve susuz askerlere ancak Para mukabilinde gıda veriliyor - Su. Onları elimizden geldiği ka « dar konservelerle biz doyurmağa salıştık. “Tüfe” dan 22.11.1940 23.11.1949 803 Des 203 Hafif rogram proğemm 9.00 Ev kadını 0.00 Kv kadm 1235 Türküler 1883 Zeybek Hayaları 1.05 Oyun 14.05 Köy Tür. Küleri 1420 Rivacetir 1400 Karışık cumhur Bandosu 1550 Hafif şarkılar 1803 Radyo 18.05 Caz Or“ Kunrteti Kostensi havaları 10.45 Şarkılar 19.00 20.05 Tersi 19.15 Saz eserleri 21.30 Komeys 1945 Fasıl keps 2145 Salon 2045 Berber Orkentrası şarlalar 2. Helen 215 Konuya 21:90 Belen Or. Orkostrası brstrası 1309 Dans mizidi | 23.00 Dans müziği Sinsma ve Tiyatrolar .#.. İstillül Caddesinde Komedi kısımda: işa: 2050 da: DADI Raşit Rıza Tiyotrosu Halide Pişkin bera- ber Üsküdar Halk sinemasında (0 GECE) dram 3 perde Cemal Sahir Jübilesi Şehir Tiyatrosu komedi “kısmında 3 kânunusani salr günü akşamı Şehir Tiyatrosu sanstkürlari sa natkr Naşit, Nıvart, Toto diğer &- peret sanatkârları, güzide ses ve saz sanatkârları ila büyük prog Tam, Beyoğlu Halk Sineması Bu gece: 1 — Süveyş fedaileri, 2 — Hayduğun oğlu, 3 — Miki, tan efendimiz sizi sofrada bekliyor. VALDE SULTANLA BAŞBAŞA ... Valde Sultan, oğlunun o yıl 8 fere çıkmaması için, kendisini #2 rayda oyalıyacak bir kadın arâmtış ta, Lukreçyayı gördüğü gündenbe" ri içinde süphe vardı: Ya, bu ka dından oğluna bir fenalık gelirse. Mahpeyker sultan, Lukreçyanın bakışlarını beğenmiyordu. O, oğ una sadece bir eğlerce, gönül avun duracak bir Kadın aramıştı. Halbu ki, Lukroğya çok zeki bakışlı, 2 kıllı bir Kzdı. Dördüncü Muradı gok çabuk avlayabilirdi. O akşam yemek yerken koruştu lar: N — Anan, baban nerededir, Luk" reçya? — Bilmiyorum, sultanım! Beni çok küçükken evimden, anamın ba bamın kucağından © kaçınmınlar.. Başka bir yerde büyütmüşler. Son râ bir Venedik şövalyesine sataniş' of datığınlağı Nakleden: Z.E. Evlendimse buna, sırf bir aile kurmak merakı olmaktan ziyade arkadaşım Cihadın mütemadi telkinleri sebep olmuştur. Haya, tımda intizam yoktu. Çak dala, giydöek temiz bir gömlek bula maz ve hemenher gün buna benzer dertlerle yanardım. Ci, hat bu halimi görür, her defa- sında beni ikaz ederdi: — Rahmi, beni rsen ev. len! Hayatma çeki düzen vere- cek bir kadın bulmağa bak! Evime ber gelişte, altüst ol. muş odamda acınacak halimi gördükçe nasihatlerini tekrir ederdi; — Senin bu vaziyetin ne ola- cak? Evlen de, hayatın bir in. tizama girsin!. Şüphesiz, Cibadm bu söz. lerini duyduktan sonra onun €v. li olduğuna hükmedeceksiniz. Fakat hükmünüz yanlış; arka- daşım, bendeniz gibi, basbayağı bekârdı, Bu noktayı kendisine hatırlatınca şöyle cevap verdi: — Sen bana bakma. Benim a var. ee gi bozuk olsayden A bebekken evlenirdim. r — dn mi? — söz gelişi... Arkadaşım Cihadm hakkı ol. Allaha bin şükür, devrimizde kadmlarla tanışabilmek işten bile değil, Hatfâ insan ortaya böyle bir namzedlik muhitinin evlenmek |: | gn çok beğendiğim cihet: Sevim. hoşuma gitmişti. Fikrimi, arka, daşım Rahmiye de bildirdim. — Süheylâ mı? İnci gibi kız! Maamafih ehemmiyeti yok. Ha Süheylâ, ha başka bir kız. Maksat evlenmek değil mi? Mutlaka bir kadına ihtiyacım var, — Hayatımı intizam koymak — Tabit, azizim... ... Evlendim. Ancak bir hafta süren bel ayını geçirdikten son- ra yuvamıza yerleştik, İlk gün. ler çok memnundum. Rahminin | de dırdırlanmasmdan kurtul, muştum. İntizama gelince, sor. maym. Çok geçmeden yanıldı- Zımı anladım. Süheylâ bu cihet. ten rekor kırmıştı. Ev işlerine yarayan kadınlara benzemiyor. du. Bir defa olsun eşyanm ye, rinde olduğunu göremedim. A- yakkaplarım şapkalarla bir ara, da, Süheylânm elbiseleri benim kostümlerimle karışmış, çorabı. mm teki karyolanm dibinde, diğri yumuşak bir yastıkta ya, tan kedinin altında bulunuyor» du. Fazla tafsilâtla başınızı yormak İstemiyorum. Yalnız, müsaade ederseniz, bhaystımız. lar. Günün birinde oradan da ka” çırdılar...Bir sene esirdilerin elinde dolaştım.. Nihayet İstanbula düş tüm, —Esird Yusuf seni kimden s7” tın aldı? — Marküs İsminde (bir deniz korsanından... — Türkçeyi eskiden biliyor muy” dun? — Hayır. Esirci Yusufun evin de bir ay kadar kaldım. Oradaki kızlardan beş on kelime öğretiniş tim. Fakat burada türkçe bilmeden yaşamanın kabil olmadığını anla” yulta geceyi gündüne katarak çalış muağa başladım. — Şövalyenin yanında ne yapar dın? — İhlamurunu O kaynatırdım. 4kaşınları şarabını, sofrasını hazır” Tardım, Hastalıklı, bekâr bir adam do, — Genç miydi? — Hayır. Yaşı altmışı geçmişti. — Onun yanımda kalsaydın — « kaybol «âdi, Her - neyse kız Hayalıma çekidüzen vermek İçin Nakleden: L. L. dan ve evdeki karakteristi anlatayım. Bir gün mavi kravatımı tak. niyetlendim. Onu bulmak ım yer kalmamış, ylâya sordum: mavi kravatım ne O,l rte, İdi. Sant on- dan ev mazdı. Öbür ta, rafa dönere! — Of, sen de! Orada bir yerde olacak, iyice arasana! Tekrar aradım. Bulamayınca, yeşil bir kravat takmak meebu, rivatinde İknldrm, Günlerce ma, vi kravatımı zihnimden çikara- mıyordum. Acaba ne olmuştu.? Bir günebu hâdiseden bir hafta #onre, kahve rengi iskarpinimi giyerken sağ ayağımda yabancı bir cisim hizsettim. Ayağımı çi, kardım, elimi soktum. Uzun, burusmus bir 'bez narçası çikti, — Mavi kravatım! Diye haykırdım. Süheylâ se. vinçle ellerini çırparak: — Gördün mü nasıl bulundu? Ben sana demedim mi, orada bir yerde olacak! Evde hiçbir gey lmaz, Başka bir gün gezmeğe çika, caktık. Fakat Süheylâ çantasmı bulamıyordu. Ağlayacak derece- de sinirlenmiş evi arayıp tare- makla meşguldü. — Birisi çalmış olacak, — Nasıl olur, Süheylâ? Evde bir şey kaybolmaz. Karyolanın altma baktın mı? — Çantamm orada ne işi var? — Ara bir kere. Yatağin altı, Ba, odun'uğa, şapkelarma, ban, yoyu, saksılara bak. Orulârda olacak, Her yeri aradı, En sonunda çantasmı mutfakta tabakların arasında buldu. — Dalgınlykda oraya koymu şam... Diyerek eski neş'esini bul mi Bir aksam yatağıma uzanmeı sırtımda kalı dir gey biseçttim. Baktım, pudra kutusu. — Allah Allah! Pudran burada ne arıyor? — Yanlışlıkla oraya koymu. gum. İşte bu gibi hâdiseler her gün oluyordu. Dolabın içinde elbise, ler, ayakkaplar, kitaplar, pudra- lar, likör kadehleri, mutfakta, birçok defalar, balık tavasının arkasında Süheylinm bir pabu, cunu, yahut büfenin gözünde balık tavasını görürdüm. Bir yandan bu intizan az'ıktan, öf, ke içimi bitiriyor u “r taraftan da zavallı karıma acıyordum. Ona biraz darıldım mi hemen ağlardı. Buna rağmen diğer bakımdan hor görülecek bir ka, dın değildi. Sebrettim. Kendi eş- yasını arayıp ta bulması benim için ayrı bir. zevk oluyor, ev. deki panayırı seyretmek için va, zifeme geç gittiğim oluyordu, Süheylânm ömitsizlenmesi ho, şuma giderdi. Rujunu aradığı sırada, evvelce kavbedipte bula... madığı küpelerini bulurdu. Bu fırsatları bir zekâ gösterişi ya; (Lütfen sayfayı önle AM. şş Şövalye ölünce — belki sana mi, rası kalırdı.. Zengin olurdun! — Beni kaçırdıldarma pek de memnun olmadım. Zira, Şövalye ihtiyar ve hastalıklı bir adamdı a. ma, çok iyi kalbi ve merhametli idi. Ölümünden önce beni düşüne, ceğini, bana bir servet bırakaca, Xını söylerdi . Lukreşya konuşurken, Mahpey, ker sultan, meşhur zekâsiyle kala, $mın içinde bin bir plân kuruyor nç kadınım ruhunu okumaya çalışıyordu. Bir aralık yanıma gelen Caler faya: " — Ben, bu kızın bakışlarını be. Benmiyorum, dedi, ya oğlumu a, vucunun içine alır da ölünceye ka, dar yakasını bırakmazsa, Cafer ağu yavaşça cevap verdi: (Denami nar)

Bu sayıdan diğer sayfalar: