10 Nisan 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

10 Nisan 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

> -Varböro bu düşüncelörle güne doğmasını bekledi, Büyük Ba Jak deliksiz bir surette uyu « ordu. Gün yavaş yavaş ağarms. ( İlm başladı. Jak esmeye esneye ikta, İ — Gün aydın binbaşım, müthiş NK var yahu! > Güneş doğarsa etraf yine is- Ur; bu sefer de sicaktan gkâyet çİerein! i | — Ovada kalırsak belki. Siz w , Pümadmız mı? 4 | Tam bu ösnada Korneiya kari. i Pandı, Gözlerini açarak Varboro - baktı, geceyi ne şekilde geçir. görlince şaş'rarık bhıfifçe dı. Ayağa 'kalkınca Varboro kalktı, Nezaketle önünde eği'. — Gün aydm madam, insallsh ve rahat bir gece geçirdiniz — Bin kollarınızda mı yattın” | iL gülümseyerek cevap iz Evet, bütün gece, o'inkea utanaradım Bunu s#öyliyerek peçesini indir « > Fakat madam... Jak sözünü kesti: — Binbaşım dinleyiniz. Varboro kulak kabarttı, — Ne var? — Nal sesleri duyuyorum, Varboro biraz dinleyince nala. taşlarda çıkardıkları güzültü- NX duydu, >> Evet, haklısın; tuz tasıyan alardan biri olacak. >— Belki de bizi aramağa çıkar >—“Büyük baba, sen bayanle “| Sadarkal, gidip emniyeti öğrene. " Biraz sonra üğüğüre #risinde “Adu, Jek Körnelyaya döndü. İİ ninem, gök essur bir ns , Hayatta onu. hiçbir şev tutmam" Par, Dağün” yaşıyan öriler bizi ele geçirirlersr de. ri yüzerler, Bunu bildiği ha'- onlardan korkmaz, örne cevap vermedi, Duy- a tan geliyordu Ovanın de İğinden, gelen gürültüyü dinle ağ Nal sesleri bir an yaklaşarak v- “| klaştı, Biraz sonra Varboro gel. >— Jobansen!? beş köylü. Bas. | 9 ayağa kadar silâhlı! © Bizi ar'vorlar değil mi? — Şüphesiz. >— O halde geriye dönmeliyiz. “| Varboro başını salladı: > Hayır büyük babı, Ben de gibi düşündüm, lâkin Johan. “ova yolunu takip ediyor, di - bir grupun dağ volunu tuttu Muhn'kaktır, Johansen aptal gi “İldir, Köylüleri kimbilir ne va. kazanmıştır. e, Nösetçi, Lukreçyanın elini tut Veeline bir ateş parçası yapış» Rİbi titredi-: >> Neresi buz gibi bu olin! İL > Sana öyle ge'iyor. aslanım! Wğıktan öleceğim burada. >> İyi ama benim elimle bir Yok. Sana ateş hile getiremen > Ben ateş istemiyorum, Biraz biraz da hürriyete | İhti- 1, Bu istediklerini sana ancak © Sultân verebilir! Benim e .bir şey yok. ya nöbetçinin elini #rktr” Son, - tenini avucunün İÇİ nö e ii gözleri © çarçabuk ii Adamcağızım eli, belliy : «İNE © güne karar bu Heree zn Süzel bir Kadın eline temas i Böyle bir şey yart#m için . ğe Yazan: OTWELL BİNNS Hangi yolu tutarsak tutalım, Berberilerin (o eline “düşeceğimiz muhakkaktır, Jak hafif bir rslrk çalarak dağ- lara baktı, Varboroya döndü ve İransızen konuşacağı yerde erap - ça konuştu: — Keçi yolunu tutmaktan bas ka çare görmüyorum, Bilmem ka dın bizimle beraber o yoldan gele- bilir mi? — Jak! Onsuz hiçbi ryere g'- demeyiz, “İhtiyar lej'yoner güldü: — Gözleri kararmazsa iyi. Onu uçurumlardan gâçirmek zor ola »- cak! Johanssn bizi patika yolunda takip edecek, Uçurumlu arnır'den gececeğmizi aklından b'le geçir - ma, X — Tabii,.. Şimdi biraz vemek yivelim, sonra vole koyuluruz Kahvaltıları hurma ve hisktlt ten ibaretti, Kahvaltı nihayet bu- lines Tak tüfeğini omuzladı, — Bunlan ayr'lamam. Ölmek» ten korkum yok sma Berberi kr. dmlarmın *line düşmek felâket e. lar... 'Hayvunları eğerledi, ve onla harekete hazır bir vaziyete sok - ta Jak ve Varboro hazmriykları a » mamlarken Kornviva #ordu: — Johahsen kim? Varboro hiddetle tevap s“rdi- — Namussuz ulçağın un, Kep. d'si İsveçlidir Bir zamanlar tivusi İşlerle muvazzaf, Askeri g para mukabilinde sattı, Cazım kurtarmak için firar etti Remdisi şimdi isyanı idare eden TeTermıs sağ kolu, Alçak mamusevzun biri" Ii & © :İBüyük hareketli zabta romanı g b i ; “Para itin her şeyi-feda eden in ireslaler Sn TaŞ Kornsiya tasdik etti: — Evet pata için ölüyor? — Nihâyet; #iz de mi hiliyorsve nuz” — Evet servetimde gözü var Bir an sustu, sonrü devam et ti: — Johansen kocamı taıyor mu)“ du? ni — Evet, ve bunü isnateden bir çok ves'kalar da Fasta! — $iz Simon Maksveli tanıyo! wuydunuz”? Varboro sunlin mânsamı ayla - dı. — Onu bir kere gördüm, — Alçakça öldürüldüğü gece * ğü mi? — Bunu neden söylediğinizi #e» rabilir m'yim? — Çünkü siz o gün tayyare ile Karston Magnaya tayyare ile gr diniz. — Bunu size < sersem Standir mi ööyleği, Yana emin olun ki. Karston Maşmaya (o gelişim kötü maksatlarla değildi, (Devamı var) yakışıklı iri boylu bir © erkekti Siyan kaytan bıvıklarını bükerek Lükeçvaya baktı: — Sen padişahım gözdesi miy- din? — Evet, Hem de en çok sevdiği gözdesi « — Valde sultan seni buraya ne den p'tı? — Kıskançlığından. « Halbuki, padisah selere çıkarken. beni incit» memeletini bütün saray (halkına tenbih etmiş Nöbetci icini çekti: — Sultan Murat simdi burada olsavdı sen bu sıkıntıyı çekmez- din! Ne yazık ki, o burada değil — Padişahtan bir haber yok mu? Ne zaman döneceğini biliyor mus sn? — Hayır Ancak elti ay sonra döner diyorlar. meter Kali gine Nakıeden MÜNİR SÜLEYMAN ÇAPANOİLU Parlak çakıl taşlı eteklerini, gizli ve okşayıcı seslerle akip giden den'ze batırmiş kücük bir köydü burası... Bir dostum kö. yün güzelliğini methede ede bi . tirememiş, ben de birkaç resim yapmak için buraya gelmiştim. Yola çıkarken, dostum şu tav- sıyede bulundu: — Orada Ahmet Karaduman adında biri vardır. İyi bir insan dır. Muhakkak onu bul, sans | faydalı olur, Şu mektubu da & na ver, Köye vardığım zaman, barı . nacak bir yer bulduktan sonra ilk işim Ahmet Karadumavın bulurduğu yeri sormak oldu. Küçük evinde bir oda kiraladı - ğım ihtiyar kadıncağız hayretle yüzüme bakarak: — Oraya, dedi, erkenden git- mek izim. Gece yolda kalmak teh'ikelidir. Fena seylere rastla. mak Mtimali vardır. Zekiyalar mı çıkar adamin önüne? — Eşkiva ne gezer buralarda. Bir vakıttı onlar... — Öyle ise tehlike yok de. mek, Kadmcağız, eliyle yakasını * tup üç kere tu! to? tu! dedik- tep sonra: — Var, var, Cir tehlikesi. iyi santte olsunlar peri tehlikesi var! Hayrette kaldığım için. kadın- veğiz Ahmet Karaduman bak. kinda köyde ağızdan ağıza do. ağan Oir efsane anlattı Ahmet Karaduman ender olarak evin den wkıyordu Yanımda ibt'yar bir hizwetei kadından başka hi; erse voktu. Bu, adım. an'a't Zna, göre, Ame Karaduman akşam ye - Meğini vedikten sonra; Üst kat ta dörüze bakar bir odaya kapa armış. burası ölen karısile bit leştikleri ilx xöşe, zifaf odasıy. mış Hizmete “n o kata çıkması yasakmış! Kadın sabaha kadar yukarda dolaşıldığım, batt& ö ler Yanımının sesini hile duydu Bunu söylüyormuş. Ve bunun r çin. Ahmet Karadumanın karı. sm hortladığı köyde yayılmış! Bu hikâye Ahmet Duman: ta. nımak. konusmak arzusunu bis. bütün artırdı ber de... Ahmet Dumanım evi, siyah ka- yalıklardan mürekkep bir bur. Dun ucuna, martı yuvası gibi silmis dört köse bir verdi. “e tarafı kavalığa bakıyordu Bir cephesi de kirların bütür güzel lik'erini kucaklıyordu Hayatım gürültülerinden kacarak Kend' rühunn ve filmini dilemek iste ven bir fân' irin pek muvafık hir köseydi burası. Evin açık kapısından girdim. Avluda bir kadın çamâşir ası . .Mopkapı#Sarayına ela LUKREÇY KYA. YE KENDER EZSER'TELE ? “ÖLEN KARIMLA KONUŞTUM,, yordu. Beni efendisinin yanına götürdü. İri yarı, güler yüzlü bir adam dı Ahmet Karaduman... Kendi - sine, arkadaşımın verdiği mek- tubu uzatırken, köyün güzel kö. şelerinin. bilhassa kayalığın üs tüne oturtulmuş bu eski evin re- simlerini yanmak istediğimi, bu seyahate bilhassa bu maksatla çıktığımı söyledim. Sözlerime pek fazla alâka gös- terdi. Hattâ, resim yaparken yanımda bulunmak istedi. Güzel konuşuyor, sesinde güy» zapte dilmiş bir nesenin tatlı ıslıkları bissolunuyordu. Çok sakin ve tabilydi. Arada, sözlerine nük teler karıştırıyor. anlattığı sey - leri fıkralarla süslüyordu. Böyle bir insan hakkında mâ. © nasız bir takım rivayetlerin hortlak hikâyelerinin niçin çıka- rıldığını kendi kendime soruyor dum,” Merakımı gidermek için bunu ona dâ sordum. Cevap verirken gülmesini, omuz *İlkresini bek- liyordum. Fakat hiç de öyle yap. madı, dudakları İstihza ile aş. madı *ilâkis gayet ciddi cevap verdi: — Yalan bir sey değil bu! Her gece karım benimle görüsmeğe konuşmağa gelir... Fakat, halkin zannettiği gibi, öyle insan şek - linde görünmüyor. bir hortlak gib karşıma çıkmıyor. .Mevcu « diyetini, odamın, hayır. ; vanlış söyledim. zifaf odamızın içinde varlığım hiç şüphe edilmiyecek bir surette izhar ve ihras ediyor Karunın ruhile bulusmak... Ooh öllim''ndenberi en büyük tese) im budur. emin olun bana... Gözlerimin lüzumundan fazla aşıldığını hissettim. hayret için de yüzüne haktım. Hiebir sayri- tabiilik voktu halinde. Akk ta mamiyle yerinde görürüyordu Sözüne devam etti: — Havret içinde kaldığınız. görüyorum. Belki de heni bir de. li zsrnedivorsunuz İlk gürlerde ben de sizin gibivdim ipanamı yordum Fakat bir gün hic siip- hem kalmadı he'rilkate karsı bo vun eğmeğe merbur oldum E ğer isterseniz size de göstere'i 'irim. Bundan cok memnun olacağı - mı sövledim Avritrren: — Yarın aksam deği dokuz dan evvel zeliniz Gt Hizmetçi kadın merdiven ba şımd» durdu. Ve bana dönerek: elimde Vâönedil. ş8valyesinin kızı — Kara Mustafa paşa burada mı — Oda Bayram paşanın işleri- ni görüyor, Neredeyse veziriâzam olacak mr — Bayram paşanın öldüğü doğ» ru mu? — Evet, Bağlat önlerinde sehit olmuş. Çok iyi bir vezirdi. İçki iç mezi. Yalan söylemezdi. Beş ver kit namazını kılardı. Allahlık bir adamâr Neve varar nat vii — Paditahm yerine kim bakr Ka verine şeytan bir adam gel yor? eki rm main gıllı, hem de yurdunu çok o sevel bir vezirdir. Bence Mustala paşa memiezete Bayram pafadan fazla tayda 1 olacaktır, — Nerden biliyorsun? — Çünkü ondan akıllıdır. oku muştur — Bayram paşa cahil miydi? — Cahildi va, Okumasi yazması bile pek azdı Bütün işlerini divan kâtibi Feyzullah elendiye gördü- rürdü. — Feyzullah elendi nerde şim» di? — Kara Mustafa paşa ondan hiç hoşlanmazdı. Saraydün uzak- — Ben yukarı çıkamam, dedi, Etendi yasak etti o katı'bana... Siz çikm, karşımıza gelen odaya girin, Sizi bekliyor. Merdivenleri çiktım. hizmetçi, nin târif ettiği odaya girdim. * Konsolun üstünde yanan küçük bir lâmba odayı yarım yamalak aydınlatıyordu Ahmet Karaduman bir'koltu - ğa oturmuş, dalgın dalgın, kar- şı duvara asılı bir kadın resmi , ni seyrediyordu. Beni görünce, eliyie yanına çağırdı. Bir sandal ya alarak yanma oturdum. Beş on dakika geşti aradan. Bir aralık Ahmet Karaduman eğildi, heyecan dolu bir sesle kulağıma fısıldadı: — Tam vakit... Şimdi görü - nü! Birdenbire ev sallandı ve oda kapısı yavaşça açıldı ilk hare - ketim âşikâr bir korku ve telâş oldu. Oturduğum yerde sallanı- yor, uçuşuyor, ve yuvarlanıp ye. re düşüyor gibi oldum. Korku dan büyüyen göslerimle karşım- da dlkilecek kadmı: hortlağı bekliyordum. Fakat kimse gö - rünmedi. Bu sırada Ahmet Kara Du . man, sesinin pok iy! hatırladığım o mesmt ve memnun ahengile: — İşte orads' dedi. Lâmbayı söndürmek lâzım Kendini ancak o zaman gösterir. Kalktı. Iğmbayı üfledi: Kâran. .uk; odayı kucakladı. gan ve rüsgür vahşi gürültüsü arasm da kulağıma sanki insan feryat. ları, çocuk bağırmaları inilti - er geliyor, gözlerimin önünder solgun dudaklarında dua titri - yen kadınlar. gözü dönmüş, sen. deleyip düzen ihtiyarlar, dehşet içind” şuraya buravs kosan in sanlar geçiyordu. Bir iki kere de -encereye vuruluyor zannet tüm ç Birdenbire köredeki dolabın camlarında bir ışık parladı; du- varın üzerinden gecerek kaybol. du Korlmdar havkırdrm Bu. na muzeffer davzyı karandığın. dan memnun bir ses cevap ver dı: — İşte orada' dedi Görüyor musun” Bizi işidiyor Cevar ve. riyor “anâ, Nasil simdi inardı m mr? akıncı bir parıltı daha oldu, O zaman' Ahmet Karaduman öli m' tutarak ayağa kalktı; : — Haydi artık bukadarı kâfi, Şimdi: artık bizi yalnır “bırakın. Konuşacak çok şeylerimiz var. laştırdı. — Cemal çe ebiye ne dersin? —0 da çapkının biriydi. Geçer erde "ir baskın vermiş Kavinpe- deri evden koğmuş Evden kovuk makla kalmadı. İş vezımizama aksetti Saraydan da koyuuldu. Lukıeçya'ahbablığı. İlerletmek için. ubetçiye kendin; sevdüllek tstyordu. Bir aralık: — Senin adın ne? diye sordu. Nöbetçi: — Bana Yürük Ali derler Kö yümce benim de hatırım savalir- dı. dem Lukıeçva gözlerini rük Al:ye baktı; — Nerelisin sen? — İreboluluyum.. — Evli misin? —Havır. Dünya «vine eirme- #m kenüz. — Kövünder hurüyü neden ger din? — Adam öldürdüm.. süzerek Yü köyümde Beni bir odaya götürdü. Bitap bir haldeydim. Kendimi rüyade “zannediyordum. Odadan çıkarken: — Yarın görüşürüz. dedi. Şim Karyolanm üstünde saatlare . oturup etraf dışarıyı dinledim Karışık sesler işidiyor, faka' bir şeyler anlamıyordum. Niha. yet uyudum. Ertesi sabah geç uyandım Aşağı indiğim zaman hizmetç kadın hir kâğıt uzattı. Ahmet Karsduman, acele bir işi çıktığ için gitmeğe mecbur * olduğumu yaziyor ve ertesi günü dönece Zi cihetle o vakte kadar “evder ayrılmamamı rica ediyordu. Eahçede dolaşırken, içinde korkulu dakikalar yaşadığım 3i faf odasmı tetkik etmek hatırı ma geldi, Gecenin kâbuslarında! tamamiyle #ıyrılmıştım. Şimâ artık korkmuyor, cine, periye hortlağa falan inarimadığım içiL bu işin mahiyetini öğrenmek is. tiyordum. Evvelâ Ahmet Kara . dumanm bir hile. bir oyun yap- ması ihtimalini düşündüm. Fa kat buna'nelüzum vardı . Bir heyale kapılmak faraziyesi dr beni tatmine kâfi gelmiyordu. Yukarı çıktığım zaman evve lâ odanın kapısını voklaârm Gördüğüm ilk şey şu oldu: Men teşeler yerinden oynamıştı. Ka pr önüne doğru meylettiği İçin kendiliğinden açılıyordu. Dil de yerine adamakıllı girip oturniu- yor, ev biraz sarsılsa kendi kep dine yerinden çıkıyordu. Fakat her aksam aynı saatte ev nasıl sarsılıyordu? Odanın her tarafını tetkik et tim. Duvarları vokiadım. Işığı âksettiği duvar ta-afında yuvar Jak ve parmaklıklı küçük bir ba va deliği gördüm. Sandalyay çıktım, baktım: Deliğin karşısı da, yüksekte harap bir kulüt vardı. Akşam yemeğini vediktep sr ra avluya çıktım, sigaramı ye tım, en ufak bir gürültüye ku lak vererek etrafı bekleme; etrafı gözlemeğe basladım. Dokuzda hizmetçi evden çık tu, yola çıkan kemerin atma dc ru yürüdü. Ağır ve büyük kapı itip açmaya uğrasıvordu. Bütü kuvvetiyle dayandığı için kapı gürültü" ile açıldı. Hemen, Ah met Karadumanm odasına koş tum, kapı açılmıştı. Hava deliğinin önünde dur dum, beklemeğe başladım. Bi iki dakika sonra birdenbire gö lerim şimşek gibi bir ışıkla ke imaştı. Bu ışık karşıki kulübeni penceresinden çıkıyor gibiydi. 7 şık ikinci defa gözlerimde çakt Avluya İndim. kapıyı açtır Küçük kultibenin bulunduğu yr re koştum. Etrafı tetkik eder arsıda bir deniz fere ördüm. Dalma dönen ve kar kıyıları kadar ızığı akseden fen Ahmet Karadumanın e (Lütfen sayfayı çeviriniz) duramadım. o İstanbula ( geldi Yeniçer! ocağına girdim Boyu bosum ve-inde dive bem: » Kat muhatısları vanma (o verdiler. vldi> Muradavım, — Hep bu w*sek duvarlar ar ında mı dolasırsın? — Eh ne vanalım' bizim ta' miz “e hövle m. Or iki se nöhet kalırım On iki sâald isti-ahatte Luk*eçva elini çekti? vorsu ki.ben ofenabi — Sana tenasın diven var m — Beki sen demivorsun! oOFe , kai, başka'arı reler (o söylüyorla acaha? — Yok canım, Herkes sana ac vor Hettâ dür skeam (ovekilhar Kim” bevin kanın #nünde dun” yord © “ “ile sana aero — Ne dıyordu.. duvmadın m (Devamı var

Bu sayıdan diğer sayfalar: