4 Haziran 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

4 Haziran 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SHAZIRAN — 1041 HARE R — Akım vostam m durdurınaşı neticesin” alar ve muayyen guddelerin “OYU KESTANE RENGİ SAÇ BOYASI beş gram gül suyunu kaynatınız, kaynarken 86 gram mazı (noixdegalle) bıraktıktan sonra süzü, #işenin ağzı güzelce ka” van sörra 170 gram inbik” ş silmiş maimukatter almız, 3 gram cehennemtaşı ilâve l İİsadır ruhu koyunuz, der, > tortu hasıl olur. Bu tor İl veye kadar nışadır ilâ” İ hiç çalkaym,. Su berrak , Zince mavi bir şişeye , VW şişenin üzerine İki nu, Yapıştırın... SURU ISTİMALI İh, Yaralı şişeye doldurdu ii Swyie cok dikkat ediniz, ” urmâymız, Üzerini” |, “utmayınız. Bonra saçmı. ea muhakkak hususi Wi kullanmız ve iki numa i Sedeçi mayiln derinize değ" | , İSİN azami dikkati gös, m. , Cövsiyelerde bulunduktan ğ #ndi saçların nasıl boya M tarif edelim: İ başımızı sabunla güzel" if Ve gizelce temizleret, İaciarmız tamamen kuru ohva bir mümaralı şişe” i ile saçlarınızı velatır. | İk Saçlarınızın kurumasını 52. Sonra iki numaralı Mâyiden bir miktar bir 0 “ ır ve tarak İle saç yı, Wp, fırça ile boyayı sU Bu boyanın terkibi bi. p nar ve sureli isti” İN üskül olmasına rağ ? rına seslendi: herifi gık demeden i etme... > vap alan Rüstem ne m bu işin nereye vara” 11, Silmiyordu, Muhafızlar İİ sinerek o nöbetcinin N, yg klar ve birden boy” İh m savurup, biran” »W Yere düşürdü. © kadar sessiz ve gür “lmuştu ki... b iç © Ötede uyuklıyan ç öbetçinin haberi bile 18. Rüstemin kolu, me ufak bir mu ha, maruz kalma” a, ay, iş Rüstem öbür kolun nöbetci hatlarını bekliyordu Halku- yy olda bulunan arka” SE. İsi kolayca ve gürük 5 halledlamamizlerdi. renk verir. KESTANE RENGİ SAÇ BOYASI Bir miktar ceviz yaprağını alı niz. 100 gram kadar suda haşla, ymız. Buna bir gram sülfat dö fer ve bir gram da asit sitrik (ii mon tuzu) ilâve ediniz. Mükem” mel bir saç boyası ekie etmiş o. lursumuz. Yalnız bu terkip evvel kiler gibi şabuk tesir etmez, fa kat en ufak bir zararı bile yok, tur, Her gün saçları bu boya ile boyamak lâzımdır. KUMRAL RENKTE SAÇ BOYASI Yüz gram asit sitrile (hali li" mou tuzu) içine 200 gram kireç Suyu ile 100 gram oksijenli su ilâve ediniz. Başınızı güzelce yr kadıktan sonra bu terkip ilede güzelce uvalayınız, İki saat saç, larınızı bu şekilde birakmız, son” Dört gram asit pirogaliki elli gram maimukatlarda hallediniz, bir sişeye doldurunuz ve şişeye bir numarayı veriniz... Sonra 5 gram cehennemtaşını 50 gram maimukatterde eritip biraz evvel bahsettiğimiz şekilde mişadır ila şuyu berrak bir hale getiriniz ve mavi bir şişeye dol” kadar ki söç ne kadar koyu siyah yapılmak istenirse İlk terkibe © kadar fazla asit pirogalir ilâve olunur. Sazların rengi daha açık yapılmak isteniyorsa o takdirde de asit pirogalir 4 yerine 8 gram alınır. DİĞER BİR TERTİP SİYAH BOYA 460 gram kırmızı şarap aimuz, buna 4 gram mutfak tuzu ile 7 gram sülfat dö fer ilâve ediniz, bunları birkaç dakika mıttıktan sonra içine şunları atmız; Dört gram oksid dö kurur ilâ, ve ediniz. Üç dakika kaynatınız, sonra 7 gram mazı tuzu (poudra de noin de galle) ilâve ediniz ve mahlülü ateşten indiriniz. Bu boyayı elde ettikten sonra saçlarımızı temizce yıkayınız ve bu boya ile her tarafı güzelce 2 Yattıktan sonra sicak bir havlu e başımızı uvalıyarak kurutur muz, SONER alelâde su ile başınızı bir daha çalkalaymız. Bu boya hem dayanıklı ve ham de zararsızdır. — Bakım varı Diye bağırmağa başlamıştı. yda Ayak ba kemi yüydü. A; ttaki Macar askerlerinden ve asilze” pırdamamışlardı. Nöbetciler bir yandan akın cılarımızla dövüşürken, öbür yandan da: — Türkler geliyor.. baskın “e bağrışıyorlardı. Uyar nrk olp da bunu duyanlar ters yüzüne kaçıyordu. Bu noktada bir dan biri güzel bir hile düşün dü, Macarca olarak: “— Yıldırım Beyazıt ordu” sile geliyor. “Bir ortaçağ masalı,, Çevirem: MUZAFFER ESEN (Dünkü mushadan devami) Kont haykırdı: : “Alah büyüktür. Eğer doğru söylüyorsan hazinedarım sana bin tane çil altın verecek, beni o. raya götür. Kont Ülrih gövslyenin yanına varınca sevinci ve neşesi birden parladı; şövalyeyi aer sözlerle tahkir etti, maiyetindeki adam. lardan birisinin kılmemı aldı ve yaralının kvk miferini kılıcının ueiyle fırlatarak öfkeyle bağımdı: “Güzel şövaiye, köpeklerimin dayanarak — doğruldu. parladı: “Kont Ülrih, sen bir al, gaksın, senden intikamım alına, caktır.,, dedi. Meçhul şövalyenin boyundan bir kan kaynağı fiş. kırdi ve kontun kılıcıyla bir bam, lede kesilen başı yol üzerine yu. varlandı. Ülrih bu başı saçlarm, dan tutarak kaldırdı ve köpeğine attı; fakat başı koklayan bütün köpekler Oulumağı başladılar, başlarını oeğdiler, kuyruklarını kıstılar, titrediler ve uluya uluya ormanda dağıldılar. Kont, gövalyenin cesedine dö. nerek alay etti! “Başını köpekler bile beğenmedi”, sonra korkudan donup kalan silâhşörlerine dön, dü, “cesedi iyi saklasınlar. Bu cesedin bana çok lizumu var... O vakit katil Ülrih silâhşörle. rinden iki kişinin omuzuna daya. dı, ve silâhşörlerini gövdesinin parçasmm dolaştığını görenler oldu, Ve gökten gelen bu işaret karşısmda derebeyleri, isimsiz gövalyenin konta söylediği son cümleyi hatırladılar. “Senden in, tikamım alınacaktır. * Ülrih sözünü tuttu. Meçhul sövalyenin öldüğü yerde bir kili, 8s yaptırdı. Bu kilisenin çan ku. esi o kadar yüleekti ki bazan tunç ganın üzerine bulutlar takı, lırdı. Kontun emri üzerine kili, senin kazılan derin temellerinde aşılan bir çukura talisiz göval, yenin başsız cesedini koydular, Kont, bizzat kendi eliyle bu cese, dın üzerine ilk temel taşını yer, Teştirdi, Sonra bu ilk Kaya üzerine, ya. kın dağlardan koparılan başka kayalar kondu. Granitler ve sert taşlar arasma demir çubuklar konarak ve içmento İle dolduru. larak örülen duvarlar, kiliseyi* bir kaleye benzetti; çan ules ise, zamana meydan okuyan bi burç'u andırıyordu. Kilise ancak elli senede bitti. Bir taraftan kilise yilkseliyor, bir taraftan kont Ülrih ihtiyarla. dığmı hissediyordu. Vakıa hâlâ tebeası önünde korkudan titreye rek eğiliyordu; fakat artik eski, si gibi gatosundaki som meşe maşaları bir kılığta ikiye bölemi, yordu. Dört tecrübeli görü yılmaz ustanın koca gen kulesinin sine tunç haçı diktikleri gün könt Ülrih kollarımı kaldırdı ve yüksek sesle şu sözleri söyledi: “Ben do bu kilise kadar uzun ömürlü olmak iserim.,. O günün gecesi Ülrih bir ta, kım sesler işitti, ve karanlıklara bâkarken esrarlı bir sea kulağına Yısıldadı. “Prankental (o kontu Ülrih, tanri duanı kabul etti. Bu Xilise kadar yaşayacaksın. Bu kiliseyi tek başına yıkacak kuvvetli bir adam doğuncaya kadar sana ö. İlimden korku yok:,, Ertesi gün Ülrih, beylerini topladı ve onlara kulağma ka, yıplan gelen bu hitabı grurla an. İsttı, kontun öfkesinden korkan bütün beyler bunun bir mucize olduğunu söyliyerek efendileri, nin önünde dizçöktüler. Fakat beyler arasında genç. Jer “efendimiz rüya görmüş ©. lacak,, diye düşündüler. Kontun hırsını yakmdan bilen ihtiyarlar “yalancı” diye mırıldandılar, *». Clrih yüz ellinci yaşına girdi. Simdi bir asaya dayanarak yü. rüyor, ufucık bir itişle mağrur gövdesi yere yıkılacak kadar kuvvetsizdir, Fazla olarak kont yarımasırdanberi devası bulun, maz bir hastalığa yakalandı, dev gibi vücudu iki büklüm oldu, kılıç tutâcak kuvveti kalmadı. Kontun bütün yaşıtları, silâh ve oyun arkadaşları birer birer İh. iyarladılar, sacları ağardı, yere doğru eğildiler ve kara toprağa düştüler, Simdi silâh taşıyanlar ve mızrak ar kont Ül rih ata bindiğini ve silâh kullan, dığını hatırlayamıyorlar. Bunla. rın gözünde kont ihtiyar ve meçhul bir derebeydir. Oğulları, ve oğullarının oğul. ları bu dünyadan çoktn göçtü. Şimdi soyundan yaşayan insan. lar Ülrih'e bunak ve #ciz bir ak. raba gözüyle bakıyorlar. Komgu beyler, vaktiyle öfke, sinden titredikleri kontun bu kudretsiz halini gördükleri va, kit grurlarmı arttırdılar. Bu beyler, her gün daha cüretkâr, her gün daha küstah oldu. İh. tiyar kont, sarayınm önünde kendisine küfür edenleri kulak. larıyla işitti, Diye bağırmağa başladı. Bunu duyanlar giyinmeğe vakit bulmadan kaçışıyordu! Rüsteme gelince, o da ayn! hileyi düşünmüşse de, bastırdı ğı büyük bir erzak ambarmmn içinde yumuşak erzak çuvalla” rı üstünde yatan iki genç gö” rünce meşaleyi yaktı.. saman- Macarca hilen akmerlarımız. lığa girdi — Kim var burada? : Genç bir şövalye başını kar derdi: — Şurada yatan prens Jan dır (İ) Kendisi henüz uyudu. Haydi, rahatsız etme onu.. def- ol şuradan. Rüstem hayretle sordu: — Korkusuz Jan dedikleri bu delikanlı mıdır? — Hayır. buna küçük Jan derler. Sen kimsin? Neden hizi geceyarısı rahatsız ediyorsun? Rüstem heybetli görünüşüy le, akşamdan sarhoş olarak sr zan genç şövelyenin gözünde öyle büyümüştü ki... Nihayet Rüstem * bahsi u- zatmak ve gürültüye meydan ay Gökyüzünde kopmuş bir insan haşma Mhtiyar kont, vücudu dimdik, O ilk günler, bu hakaretleri sükütla karşılndı. Fakat artık bunak ve hakaret görmeğe lâ, yik bir ihtiyar olduğunu İyice anladığı gün ölümü özledi. Ölmek, ( ıztırapları dinlendir. mek, arkasında icra kuvvetinin ve yaptıklarım o hatırasını bir masal gibi bırakmak ihtiyarm şimdi ümit edebileceği en büyük saadetti, Hayat çekilmez oldu. Zu önda, ölüler arasma karışa, bilmek güzel bir seydir. Çaresi olmayan dertlere ölüm güzel devadır. Fakat, azrail, kontur etrafında yaşüyan genç ve ihti. yar herkesi orağiyle biçerken, 8 vakit Tir, şimdiye kadar anlamadığını > söladr. Vaktiyle di kulağına gelen ve kuv. vetini gururlandıran ses bir mü, kâfat değil; bir intikam, bir ee, za idi, Baska insanlar, ölüme mah. küm olur. Kont yaşamağa mah. küm olmuştu. s . Kilisenin tunç selibi, gökyü. gine doğru yükselmiş, taze bir yüz gibi piri piri parlıyor. Kont, bu kiliseyi yıkarak ken. dişini ölüme kavuşturacak * bir adam bulamıyacağını düşünerek titredi. Bu sağlam duvarları, bu yıkılmaz kuleleri, grenitten lmış bu kuleyi yıkacak kuv. eti adam; nerede bulacaktı. O vakit ihtiyar kont kuvvetle, riyle meşhur insanları etrafında topladı, Baronlarının en cesürunu, kimsenin yenemediği kara şöval, yeyi çağırdı: ““Evlât, deği, Miz. rağının kuvvetine ihtiyacım var. Bu kiliseyi yık, tonraklarımı 82. na bağışlayayım.., A cağıttı: “Bir yaban domuzunu koşarken durduruyorsuh, ve bir ayıyı kollarımın. arasında boğuyor$un. vermemek maksadile » biraz yürüdü: — Sakın yerinden kımılda» ma! her taraf Türk askerile çevrilmiştir. Fakat, emin el ki, hepinizi rahat bırakacağız. Kimseye zarar vermeden he” men döneceğiz" Şövslyenin gözleri dönme” ğe,dizleri titremeğe başlamış” t1. — Demek siz Türksünüz ha? Diye bağırmak istedi. Dili tutuldu. bir şevler söylemek istiyordu, muvaffak olamadı. yere düştü. Rüstem: — Bu herifler korkulacak kadar tehlikeli değil, dedi, hay di şu erzak çuvallarını taşımar ğa başlaymız. Akmcılar çuvalları Birer bi- dolaştığını görenler oldu. kolları çapraz yapayalnız ölümü bekliyordu. benziyen bir ai ve leri çağırdı: “Arkadaşlarmız bu duvarları ve bu çan kulelerini yaptılar. Onlarm yaptığımı yi. kamaz mısınız ?,, Onlara bu işi yaptıkları tak. dirde hazipeler vereceğini vaa, detti; “verdiğim altınları taşı, mektan aciz kalacaksınız. dedi. Fakat davet ettiklerinin hiç birisi bu teşebbüse girişmek is, temedi, a Kara şövalye cevap verdiz elimden gelir. Fakat bu taşlar arasında mızrağımm. ucu zedelenir. Ben bu işi yapamam. Oduncu Bavgartner: “Bu du. varlarda, ufacık bir delik açılma, dan evvel bütün beltalarn ucu agımır.,. deği. Avcı taş kesenler ve demir dö. venler her ümidi karan bir hara, ketla başlarını öne doğru iğdi, ler. Hephi başlarını iğerek kontu selâmiadı ve çıktı. İşitttikle, rini her yerde söylediler ve her, kes zavallı Ülrih çddırmış, de, âl, mademki İmkânsız bir seyi yaptırmak istiyor. Ve eli senedenberi Tanrı, nın günü Ülrik ölüm bekliyerek Tanrıya yalvarıyor, sonra ölü. mün gelmediğini görünce Allaha isyan ediyor. Bazan göğsüne saplamak armusiyle hanmerini eli, ne alıyor, fakat iradesinden daha Vvüksek bir kuvvetom durduruyor ve titreyen parmak. ları arasından silâh vere düşü, rer dışarıya çıkarıp arkadan ge“ len yardımci kollarma veriyo ladı. Öbür kolda bir hayli çarpış” ma başlamıştı. Rüstem buğday, arpa, mısır çuvallarını tercihan gönderi yordu. Bunlardan başka köy” lerden alınmış yüzelree üzüm bekmezi tulumlarını buldu. Bunların bir kısmı küçük küp” lerle samanlıklara dizilmişti. Rüstem © artık kimseden korkmıyordu. Şövalyeler (Türkler geliyor!) sesini dur yunca geri hatlara kacışmağa ve erzak ambarları dn Türkler tarafından boşaltılmağa başlar mıştr (Devamı vari) (1) Fransa kralırım, bu mu harebeye iştirık eden üç yer Zeninden birinin adı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: