6 Mayıs 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

6 Mayıs 1942 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| b v TT SENE EVEL BUGÜN? > İk Wi Çocuklarımızı Ve | Çok çocuklu gençlerimizi yarına nasıl hazırlamalıyız ? ARİHİ büyük hâğiseler bese ri haynita dalma geniş öl » çüde değişiklikler meydana geli , tirler, Dünyayı kasıp kavuran, ma. mur ülkeleri yangın yerlerine çe » siren korkunç bir kâbus gibi kocs. muş dünyamızın ber tarafını sınısı kt saran, sefalet, ızdırap yağdıran milyonlarca dei'kanlnım, yüz bin- lerce çocuk ve ihtiyarın ölümüne sebebiyet veren 1939 cihnn savası hangi tarafın lehine Heticelenime Beticelensin iasanlık âlemi simdiye kadar hiçbir çağdu klrak etmediği müthiş bir buhranla karşılaşacak . fır, Yer yer meydana gelecek siya. si, içtimat, ahlâki, İetesadi imhi . | damlara şahit olacağız; yıllardar, | zi Önimi buhran içinde faaliyet te bulunan beşer ruhunun nev yaratıcı dinamizmasından büsbü tün mahvun: kaldığını ve derin bir Dedbinliğe gömüldüğünü görece , ecğiz, Bu ise mutlak bir afslele ve tam mânasile tevekkiile götürür. Snhalle na yapmalıyız? Yirmin. « asrın en büyük ve menfur cer. | ri olan bu âkibeti kollarımızı bağ. ! kıyarak bekliyecek miyiz? Hayır" Bilikis, simdiden silâhlanacağız ve “yarını emniyetle karşılıyacağız. © Bunun için hiç valat kaybetme kendimizi ve bilhassa yarıma itleri olan yavrularmızla genç- lerimizi hazmlamalıyız, onları mu, hitlerine, zaman ve her nevi deği. şikliklere en çabuk ve emin surel, te intabaklarımı temin edecek it, yatlar ve bilgilerle techiz etmeli yiz, bedenen olduğu &ular ruhan sağlam, düşünebilen, asil bir iden- le sahip bulunan, kendin; bilen, kuvvetli, iradeli, sıhhatın kiymetli, | ni bilen, hastalıkların sebep Ve tedavi çarelerine vâkıf temizliği imtizamı seven, her türlü cehitten yılmıyan, faaliyoli zevk, ataleti 2. #ep telâkki eden, hazzı eleme, ne. Seyi ızdıraba tercih eden, tehlikeli güç İşlere girismekten yılmıyan Suikastlar günü 6 mayıs 1952, cn sene evvel bugün, sulkastlar günüdür, O vakit o Fransa enmihirreisi olan Kamer 1914 . 1S muharsbasine iştir etmiş muharrir. ler tarafından İoçild salununda açılan | sergiyi ziyaret etmiş, o Bir köşede maharrir Klod Farer ila konuşuyordn. Emniyet müdürü Pol Gışar da biraz | arkalarında duruyordu. Pol Gorgelot isminde bir Kus bir. | 'denbire cumhurreisine doğru — ntaldr, | hirihiri üzerine beş kurşun attı, kur. şunlardan iki Dumerin kulağına im bet etti, ikinci kurşun Oo yanağından girerek kafatası saplandı. Üçüncüsü de sağ çene kemiğinden © geçen şir- yanı deldi, dördüneli kurşun Klod Fa. yeri beşincisi de polis müdürünü yara. | ind, İ Frans cumburrelsi derhal sengiye gok yakm olan Bojen hastanesine kal. dırıldı, #ki defn kendisine kan verildi. Şiryan Frapsanın en tanınmış profe- | sörleri tarafından dikildi. Dumer kem. | ime geldi, Gece yarısına (doğru bir | buhran geçirdiz kapdini kaybetti, An. | laşılımaz sözler söyledi ve öldü, j Demr 1883 de mebus seçilmiş ve; 0 vakittenberi siyasi hayatta yuvar 1895 de maliye nazırı 1887 de Hindiçi ni valisi oldu, 1905 de mabusan mecli, sine solis seçildi, 1914-1918 harbi sera. «mda İevkalide elçi olamk Petrog rada gönderildi. 1927 sonkünunund. Ayan relsi oldu. 14 mayıs 1931 de Gas, 6 ölmüştür, İki oğlu doğrudan doğ” raya harp mydanında krryunla ölmüş diğer ibni dn harpte aldıkları yaralar | yüzünden mütarekoden sonra hastalı, | narak ölmüştür. Katil Pol Gorgelet 97 yaşımda bir” Ram doktordur. Sulkasttan © sonra bu adamın bu işi ne makuntia yaptığı bir türtü tesbit edilememiştir. Katil ver | diği ifadelerin ba hususta biribirine zi Mir takım HMudeler dö vermiş, yal nez hiç suç ortağı olmadığı mektasım. da şiddetle mrar etmiştir. 6 mayın İSER de Bimer başvekili Setkı paşa dn bir sulkasia maruz kal. varştı, Başvekilin, münakalkt ve mam . | rif mazırlarile Beraber bulunduğu ire. ne bir bembn sirin, yel hekçilerin Gen Tkisi ölmüş, ÖCÜ de yaralanmış fa | at başvekile ve mazırları hiçbir şey | gimmmda. ! sörebi “Mihmeti kendine zevk etmesini bilen" ailesine, yurduna, şeflerine | bağlı, ihtiyatlı, tablatın mânasını | , icabında filozof ve Şâir olabilen, pratik bilgilere önem ve, ren, nazari ve fayünsiz bilgilerden | kaçan müşahede ve tçerübelerden ders amuktan zevk duyan varlık . | ar yetiştirmeliyiz, Ancak bunlar | buzünkü kasırgazın sonunda mej- dana gelecek korkunç hayatta kork | madan yürüyebileeeklerdir. Çocuklarımızı ve gençlerimizi yarmki dünyada karşılaşacağımız | birçok ietimai âfetlerden wzak be, | malıyız, Harp sonu dünyuai maddi | manevi sahada saymaz zorluklar | İ yaratacaktır; geçinm, gilçlüğü ar. tacıktır; aile ocağında, içtimai hs, yatta uyuşamamazlık çoğmlacaktır, Bütün bunlar şüphesiz bi insanla rın ruhlarında hire değişiidikler | yarstacaktır ve zayıf iradeliler iç- Kiye, dahu baska tahriphir çarele ve başvurmak suretile içinde yasa dıkları hayatı bir müddet olsun unu | mağa gayret edeceklerdir, Onun | için cocuklarımızda ve gençlerimiz. - simdiden içki düşmanlığı ya ratmalıyız, zührevi hasialıkların korkunç tesirlerini müşahhes mi , sallerle ruhlarında canlandırmalı yız. Bütün be önemli noktaların tahakkuku için anno ve babalarin mekteplere, matbuata, sinemalara ve radyo İstasyonlarma çok büyük | işler düşmektedir, Bunlar müşte - reken çalışmalı ve her fırsattan 6, tifade etmek suretile bü #sil ga » Yenin husulünü kolaylaştırmalıdır. lar, Yarınki hayat enerjik, kuvveti; iradeli, sebatkâr, cesur, gözüpek, Kafası işler vücudu «ağlam “demir bilekli, tunçtan ayaklı” insanlar is. tiyecektir. İşte bugünkü aile ve mektep terbiyesinin ideali böyle hir adam yetistirmek olmalıdır. HALİS ÖZGÜ KISACA: Nöbetçi dovtorlar Comhuriyette Abidin Daver, Ba Son Dakikada Peyami Safı, (İstanbulda düzelmesi Mam gelen bir doktor me. 108 bulunduğunu ele aldılar. | Dektor meselesi? Evet, manle- se... doktorlar arasınön çağrılar bas. | taya gitmiyenler, gitmemek içim bin bir çareye başvıranlar yek denemez, var. İşte bu varlıktır ki, wmamiyetie | doktorların fena bir gözle görülmele- rine, iyilerin de bu arada karalanma, tarıma sebebiyet veriyar, ! Üzerinde durmak istediğimiz mese. | is, iş günlerinde çağrılm da hastaya | gelmiyenler değil. böyleleri, yapıda cak bir şikâyetle, cezalarını bulabi lirler ve hasta sahibi, oo olmasa bir | aşkı doktoru tenin imldinma sahip. | tir, Fakat biz, Peyami © Safanm do. | kundağu bir nokta özerinde durmalı ve bamum bir düzene konması yolunda wear etmeliyiz; pazar o günleri, her doktorun, insan olduğuna göre bir ta. til gününden istifade etmeye, dinlen- meye hakkı vardır. Fakat eczanelerin nöbetleşe açık bulunmak mecburiye, tinde oldukları bir şehirde, semt semt söbetçi YAZAN: JUL ROMEN ÖN SÖZ Bu kitalın başmda benim ismi. mi okur okumaz şüphesiz kendi kendinize: “ — Işte, diyeceksiniz, Avrupa- ! dan yeni gelen ve son olaylar hak *anda bize kendi fikirlerini wöyle- mek istiyen bir muharrir daha, #elki de bize parlak nutuklar ve roeek, hükümetler ne yolda hare- ket etmelilemli, milletler kendile- rini idare edecek ndamları nasil seçmelilerdi diyo veya buna ben. vor bir takım güze! masallar »m- "atacaktır (biz böylelerini cok din. ledik), Yahat bize binlerce insan gibi kendisinin de sahit olduğu, fakat belki de salvi intibalar edin- diği bir takım hâdise'eri anlata taktır (bunları da çok duyduk). Yahut da, bu maceranın belli baş. hı kahramanları bkaklanda, kulak. İ müracaat âileler tevziine dün andı ailelere verilecek Ikramiyelerin Çok çocuklu olan Miri den itibaren eihhiye müdürlüğü tarafmdan başlanmıştır. Vekâlet, sahipli istihkak listelerini peyderpe rek göndermektedi dar iki liste gelmiştir. Bunlar mai yannda 032 senesinde shhiye ve” kületine miracant edip de hakla - rmdna İşirkilket ikmal edilmiş olan- lar da bulimmektadır. Tevdat bu aym yirmisine ka - dar devam edecek ve bu on beş günlük müddet zarimda müracaat etmiyenlerin hakları zayi olacak - İ lendurmak tedbirlerini şimdiden ai | tır. ta bulunup da bula gelmemiz e yakmda ge” Evvelce mürn henüz isimleri İs Meteleri olncaktır. | Vali busabah geldi Istanbul veli ve belediye rejsi Dr. Lütfi Kırdar, bu sabahki eke» presle Ankarâden şebrimize gek miştir, Vali, istasyonda, muavini Ahmet Kınık, bölge iaşe müdürü Mümtaz Rek, diğer vilâyet ve be- İediye erkân tarafndan kar lanmıştır, Dokuma kooperatiflerinin satış sahaları Dokuma kooperatiflerinin ımajâlıma ihtiyaç artmış olduğundan memleke tin muhtelif yerlerindeki kooperatif. lerin iş sahalarınm hudutlandırılma sına lüzum görülmüştür. Her dokuma kooperatifi satışlarını musyyen gebir. lere yapacaktır. “Para,, davası da tatlıya bağlandı Para piyesi münakaşasından doğan davaya din de devam olunmuş ve dâ- “va Necip Fazl Kumkürekle Peysmi Safa anlaştığından sukut kararile De. Ucelenmiştir. Vali inliği Açık olan İntanbul vali muavindiği. ne eski Gineson valisi ve halen Tun celi vali muavini Weyyaz Barut tâyin olurr. Vakıf eserlerin fotoğrafları alınacak Vakıflar idaresi, ecdat yadigâr: olan vaksflarin tamamile hali asitleiirnin ve kıymeti köşelerinin mükemmet bir şekilde fotoğraflarının aimarsk bun. ların muhafazısma karar vermiştir. Yotoğraflar ağrandisman yaptırarak tasnif öğilecek ve çelik tertibat a, bümlerde muhafara (o olmacaktır. Bu makaatia birçok çelik tertibetir aibü yaptırılacaktır. Arda köprüsünün inşast bitti Trakyadaki köprülerin inşâsi devam etmektedir. Haber verildiğine güre Arda köprüsü bitmiş gibidir. Meriç İ öpeüisüriin de bir ağar bitmiştir. Dİ ğer uğzı da yakında (kmal edilecektir. Parti Grupunda çeltik ziraati meselesi görüşüldü Cumhuriyet halk © partisi meclis grupu dün tolanmış, Ceyharın Ouma, Biye kazasında çeltik ekiminin umumi sıhhati (mâl ettiği hakkımdaki sual takririne zizmat ve #ihhiye © vekilleri izahat vermişlerdir. Vekiller bu kazada çeltik ekiminin men'ine karar veri, mig olduğuma, umumi şekilde çeltik zizmati haklımân esaslı hir tiyiha ba. sırlandığını bildirmişlerdir, — İl A ÇEVİREN LUTFP? AY tan kulağa duyduğu dedikoduları, iğneli sözleri bize tekrarlıyacaktır. Bunlara nç derece İnanıp İnanma. mak gerektiğini tayin cimek bize düsecek, Buna da raten alıştık” Fakat hayır, Anlatacaklarım hiç As böyle seyler olmıyasak, Cok başka, çok dal hususiyeti olan seyler olacak; hatlâ, yerine gü. re, bir denm halini alacak, Bunun Sebebini birazdan öğrencerksiniz, Pumdan evveli Cihan Harbi be Bi dehset içinde bırakmıstı, Ger. çekten inandığım bir hakikat var- sa © dn Lu faciaairın tekrarlanma, sına, her ne pahasına olursa olsun, meydan vermemek icabettiği idi. Genim gild bireoktarı da böyle dü. süntiyorlardı, Fakat bir seyi dü. sönmek, daha | © xitheden #ndece düşünme, Insanı hiçbir ne- ticeye ulaşsıramaz, Seylân çayı hırsızları Çay sandıkları muşambanın üstünde olsaydı : “Gökten düşmüşler ,, dene- bilirdi, Fakat altına nasıl girer? iki sandık çayın nakli için hammaliye ücreti: 15 lira.. Suçlu yerinde üç tane batayani kı. lık ve pedalı, yağık YÜZÜ, teaşları u. Zamış orta yaşlı idsan ver, dm — Anlaş bakalım, sen, Hia- san!,. Hasan Ozer, biraz sinirli olduğu bel. H bir sesle, elindeki denize! kaskelini bara bura anlattı; — Ben yirmi beş senedir motürlerde galışırım. Başıma biç böyle iş gelme. di. Günlerder bir çarşamba günüydü, Sandalı iskeleşe bağladım, Evime yol. larımadan evvel supdaldaki moşamba. yı dirdüm, kalladım. Bırikip evime Yollandımı, Sabahleyin vazitemiz başt. na geldiğim zamaan (İşimin o dagma diyeceği yerde vüzilemin — diyordu) baktım akşam dürdüğüm muşambalar sandalın küpeştesine serili vaziyette. Kendi kendime: “Allah Allah bu mar. Tara da ne oluyor?. dedim. Muşamba, irt kalârrdrm, Bir de ne göreyim. Al tanda iki sandık yek mu? “Bu sandık. lar ne ola?,, diye sordum, Meğersem gaymaş. — Çay olduğunu nereden bildin? — Hüseyin Yuzacı söyledi efandim. — Sonra? — Sonra efendime söylyeyim. Kah. veye koştum. Hüseyini çağrrdm. “HU seyin be! geli,, dedim, “Ne var be ma. bah anbah7,, dedi, - — Sant kaçtı? — Akı vardı. — Peki saat beybe senin iskelede I- gin neydi? — işimin vaktiydi. efendim. Hem saat beş değil altıydı. —E anlat, — Derken «efendim, Biz (Hiüseyinle sandalın başma geldik. Hüseyin san. dıkları görür görmez, çay sandığı, bun lar, dedi, Sandala atlayıp sandıkları kıyıya çıkardı, Aldı götürdü, — Bu çaylar Hüseyinin miydi? — Hayır efendim. — Öyle ine, na diye alıp götürme- “ins müsaade ettin? — Bir cahili ettim — Bu cahirliğe manmamız şimdi bir az zor olacak ama, pekâli Hüseyin bunları ne yapmış, — Götürüp satmış efendim. Hassnn elindeki kaskelin obayrı kalmamıştı. Hikim otur deyip deo. turduğu zaman bu biçare kazketi bu sefer de âpış aralarına âltış sikiyor, #ikryordu. Siri “Abdurrahman Yirmibeşe,, gel. mmişti, Biraz sonra anlayacağımız gibi Abdurrahman evvelden kestirmiş Tunsaydı, soyadını — Yirmibeş yerine on bag kondu. Fakat na bilsin... Abdurrahman Yirmibeş, bepsinden daha yaşlı, çoluk çocuk sahibi, sakin halli, babacan sinirsiz bir adam, Abdurrahman Yirmibeş — Efendim ben şu Hüseyinle kahvede oturuyor. dum, Tir aralik bu sendalci (o Hasan geldi. Bir şeyler söyledi. O da “pek. Alâ geliyorum, dedi, Bana da “Haydi yürü sen de!,, dedi. “Bana yardım eder #in!,, dedi. Ben de gittim, Bvvelh Pet. vonun âllesinin evine gittik. o Orada baktım iki çay sandığı duruyor, — Çay sandığı olduğunu (o nereden anladın? — Çay sandığı belli olur efendim. — Sandıklar açık mıydı? — Bir tanesi açıktı da çuvala koy. duk. Ben, hiçbir sahidim olmadığı halde, bütün eldöiyetimle kendi kendime Şu yemini etmiştim: “.— Yeni bir harbe meni olmak için, her saman elimden geleni ya. pacağıma yemin ederim!” Diyeceksiniz ki: «.— Kendi kendine bu yemini eden adam acaba kimdir?” Onu tasavvur edebilmeniz İçin sire yardım çdeyim, O, birkaç &i- tap yazmış, Fransanm ve başka memleketlerin mahdut muhitlerin. Ae küçük bir söhret kazanmıya baslamıs, daha pek genç (henliz 0- tazumda) bir adamdı, Neler söy- liyehileceği, neler başarabileceği geniş halk kütlelerini pek az İlgi- iendiriyor, hele hükümetleri kendi. sile meszul edebilmek ireinları- na hiç malik balanmuyordu, Banu bir iimde gördüğünüzü farrodiniz: o yarı meçhul, genç bir Fransız mnharriri kendi kendine ikinei bir Cihan Harbinin valmbul. masma mani olseağına vemin ede yol boyunca yapa yalmız r, Bu dölemekli, fakat o'- dukan kamik bir sahne olurdu. Bunnnia beraber 0 genç muhar. di, Düsyanm gidişi, Yazan: SAİT FAİK Düşündüm: Kimbilir Abdurrahman Yirmibeş belki de cebine attığı bir a. vuğ çayı akşam demlendirmiştir. Mis gihi bir koku bir küçük mangala ısın. mış odayı doldurmuştur. Abdurrak. 1an bir nefes cıgarısından bir yudum da çaymdan içip: "İşte halis çay bu. va derler, demiştir. Bir tutam çayta bir on beş lira hamasiye parasının key. fini bozacak sonraki hâdiseleri belki de hiç düşünmemişti. Düşündüyse: “Neme gerek birader. Ben çalmadım ya, nihayet çalmanı taşıdım. diye fe. rablamıştır. O devam ediyordu: —. Yağ lkelesinde yağ taciri Am. £a götürüp teslim ettik. — Çalmınış mal olduğunu bitmiyor... muydun? — Bilmiyordum efendim. — Bunlarm çay ticareti, yahut ko misyonculuğup yaplığın: sanıyordum ? — Hayır efendim, Onların ikisi de balıkçı, #andelendır. — Öyleyen.,. — Götür dediler götürdüm efendim. — Peki kaç pars aldm? — On beş lira. — iyi bamaliye parası bu zamanda. İki sandık Bağdattan onbeş Uraya ge- yüzünü ekşitmişti? Yoksa: “İçtiğin bir bardak çay burnumdan flm gelecek mi?,, Atye düşümmüştü, biline, mea, Bu bal bir iki dakika sürdü, Son. ra yaşlı insanlara bas bir tevekkülle sakinleşti, Bıra bu İşteki roll oldukça mihim olan, çayinrı satıp, paraları da arka- daşile tamamen taksim etmemiş ba, Yunan Hüseyin Yazıcıya getmişti, Hü, seyin Yazıcı söze başlar o başinmaz Geşmemeydani: olduğunu belli Oeden ir kal atmıştı, Çeşmemeydanı ismile eski İstanbulun tbulmabacılık o Sleni hatıra gelmemeye imkân yoktur. Kir bilir Hüseyin Yazıcı dn belki yaman gelir yaman gidenlerdendi, Uzun bey- Yu, siyah ve uzm beyıklı, siyah kuşak. k, bir delikanli olduğu (muhakkak, Kırk yedi yaşındaymış. Fakat Ouzn boyu gene de uzun boy, sesi gene “ey. vallah imazım!, diyen ses. Yalnız si- yah ve uzum bıyıklarma o ak düşmüş, kenarları sakallarmın arasma karış. muş, Halbuki eskiden böyle miydi? Hergün sinek kaydı traş olurdu, Ma, haflede o geçerken um Hasan geçi, yor diye gösterirlerdi, Hey gidi gün. Pe. Hüseyin Yazıcı — Efendim ben yani kulünuz, Çeşmemeydanmda, Hamidi, ya caddesinde Bir meyhanede kafayı çekiyordum, Şöyle tam keyif olmuş bir zamanımda bu Hasan çıka geld! Ortatık da kararmayı başlamıştı. Ba. »8 Hüseyin: “İskeleye kadar bir gel asam?,, dedi, Gil, Basa iki sandık çay verdi.“Bunları si da okut. dedi, “Ulan ben bunları kime okutacağım? gece vakti!,, dedim, O: “Kime satar. san sat, taksim ederiz... dedi, — Demek Mi taksim ederiz, dedi. " (Devamı 4 tünelde) çok evvelinden, daha lâkırdısı bi- an geri kalmıyor, Hattâ bize ta- mamile imkânsez ve gülünç gibi görünen tasavvarlarn gitgide ma- kul ve mutedil tasavvurlara galebe çaldığım ebat ediyor. İşin feli - ketli tarafı bu idrâk cür'etinin, çok defa fesatçflarin beşeriyet düş- manlarmda kendin; göstermesidir, Diğer taraftan ba genç muhar. rir harbin nasl basladığmı wzun uzadıya tetkik etmis, buna âmil 0- lan armi sebepleri İntelemişti, Bu iste olayların şenmetini kabul et iy Bilikis azmin, iradenin . hattâ hüsmüniyetin . daima bir rohi olacağını ve, ne kadar küçük Pstimaller dahilinde olursa olsun, bütün meselenin bu azmi, bu ira- deyi, bu hüsnüniyeti yerinde ve yamaınında kullanmakta olduğuna inanıyordu, Mese'â 1R37 de Zola'nm “İttiham #diyoram,, İsimli eserinin uyandır (ğa munzam tesiri batırliyor, 1965 yılıyte 1914 yıl arasında ha. yatta olmuş olsaydı Avrupa efkâ- 28 NİSAN — 1942 HÂDIŞELER BAR AET Seba kraliçes! Belkisin oğlu ?.. EBA Kiraliçej; Beikiy'in Yemen'den kalkarak usun ve zahmetli bir yolculaktan sonra Kudüste Süleyman peygambere u- aştığını biliyoruz, Bazıları bu s€- yahntin aşk uğrunda, bamları da ekonomik bir meselenin balli için yapıldığını yazarlar, Mabeş tarihi farla olarak Belkis'in Süleyman dan bir oğlu olduğunu Iddia eder, Belkis çok keçmeden memleketi. ne dündü, Acaba oğlu ne oldu” Bunu merak edenler elbet bulu- nur, Cevabmı Mabes tarihinden aramak gayet tabidir, İlmi bir sekilde derlenmiş olan bir Habeş tarihi elbet vardır; fakat Türkçe. de yoktur sanıyorum, belki Frag sız dilinde de yoktar, Bununla beraber geçenlerde Ha- beş ilkesi hakkında şurada bura- da tesadüf ettiğim yazıları okur. ken Süleyman Peygamberin Bek his'e verdiği oğul hakkında bir fıkraya tesadüf ettim, Bu hikâye Mabeşlerin mukaddes şehri olan Aksum'is ilgilidir; bu şebrin tari. hine karışmıştır. Zaten Habeş Ul kesinin merkezi olan oAdisababe pek eski değildir; Alısum, Habeş şehirlerinin en oskilerinin en mü- himidir. Habeş efsanelerine göre ba $6- ralmuştur, Seba kıraliçesi onların soyundandır, Belkis, oğluna Menelik adm ver di; bu çocuk yirmi iki yaşıma gel diği zaman o zamana kadar tani- madığı ve görmediği babasını zi- yaret etmek istedi; Kudüs kadar giti, Süleyman onu kendi sara- ymda alfkoymak istedi; fakat Me- nelik de annesi gibi memleketini tercih etti, Süleyman onu kan. dıramaymea yanma Kudüs'ün asil ailelerinden delikanlılar (o verdi. Bunlar Kudüste kanun levhaları” nın bulunduğu mukaddes sandığı asırmak ve bersberlerinde götür- mek için aralarında o birleştiler. Süleymen Peygamber banu haber ahir ve suçluları yakalatmak için ordusunu gönderdi; iki taraf ara” sında uzun ve heyecanlı hir kova- lama olda, Menelik ve arkadaşları Kızıl de- tiz kenarma varmışlardı, Nere deyse babasınm ordusu tarafmdan tevkif edilecek Kudüse götürüle- eeklerdi, Orada belki #mürlerinin sonuna kadar kalmak üzere xinds- na atılacak, belki de İdam oluna- caklardı, Süleyman gibi bir Pey- » gamber, oğlunu klam eder mi, de meyiniz; edebilir; zira saç dini mahiyettedir ve çok büyüktür; din ke bütün diğer hislerin ve vazi- “telerin üstünde «ayüryordu, Menelik tam yakalanncağı #ra- da yer yarıklı; bir yol göründü: oradan geçerek Aksum'a ulasti Mukaddes Sandık ber zaman Pabra Makeda dağmdadır, Vw laşa kabilesi Kudüslü doelikania” rm çacuklarıdır; yahudi âdetlerini muhafaza ederler, Ş Bütün efsanelerde olduğu gi” bu hikâyenin de elbet doğru ola” tarafları vardır; tarihi büdiseleri tahil kudretinde olanlar için bun- ları ayırmak güç değildir, KADİRCAN KAFLI rı umamiyesi üzerinde, <8 behir de Be büylik ccreyanlar yarsinbi” leceğini düşünüyordu. Fakat, çok reslist güşündüğü çin, daha İçten, hedefe daha ket” tirme yollardan varan faaliyet 56 külleri tasariıyordu, Modern ee“ miyelte efkâr umumiyenin büyük leri sevk ve idare dar mevkinde bulunanların efkâr' umumiyeyi aldatmak, onun resk*i” yonlarmı baska yollara sevk ef mek, yahut da ona hitap etmek, © unla yakmdan temas etmek It yenleriş arasma manialhar yığmak in birçok vasrtalara malik olduk” larını biliyordu, Biliyordu ki olaf” lar üzerine o müessir olmak içi bizzat iktidar mevkiinde olm taa sonru, efkâr umumiyeye kiti” elebilmek kâfi değildir. Ayni #W manda lera kuvvetlerine o hükm** denlere, iktidar mevkjinj elleri” de tutanlara da hitap edebilm0$ ve en bulan zamanlarin afıni” «ak kararlar için onların üzerini de sahsen milessir olmak tizmdi” Ruha: hayati noktaler üzerinii faaliyet adını veriyordu. (Devamı var) 1 ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: