4 Kasım 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

4 Kasım 1942 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tarinın büyük dâv Onbaşı — ı3— Füljans Jomay ri Katuriyer bu raporu okur işi kendisine haher ver isin cinayet masası şefine te şekkür etmek oldu, Zira yimd, Jomayin ifadesi dinlemiş olan sorgu hâkimi iki hâdise urasında birtakım bağlar olabileceğini der. haj sezmişti: A) Maböf sokağı Ponnüt köprü. | söne çok yakındır. b) Jormaya, Madari Ruyu öldü, ! ren adanim küçük adem Lai ol * duğunu söylemişti; Esrarlı bir se kilde ortadan kaybolduğu iddia o lunan adamın adı Ku; Badavadır, Alelâde zamanlarda basit tesn, düflere atfedilerek geçilebilecek mahiyette olan bu rapora verliği ehemmiyetten dolayı sorgu hâkimi hiç pişman olmadı, Çünkü bavul a- çıldığı vakit içerinde her seyden evvel gözlerme çarpan ağır bir demir parçası oldu. 4,5 sintim vw xanluğunda iki santim genişliğin. de ve iki santimden biraz fazlâ ka, İn bir damir parçası, Madam Ru mun beynini dağıtması ihtimal da. | o hilinde olan bir demir parçası, Vahzde bu demir parçasından | başka, koyu kahverengi bir takım elbise, üç gömlek, iki kıravat, beş Gift corap ve bir tek kol düğmesi vardır, Gömlekler üzerinde 1001 | gömlek mağazasının etiketi, ta. | kım elbisenin üzerinde Milânoda | bir tersinin adresi vardı, Ne bu el, | biselerin ne de pardesiinün cebim "la sahibinin hüviyetini göstere » cek tek bir kâğıt parçası bile bu lunmuyordu, , Ba esyayı tetkik eden sorga hâ, İ kimi biraz da Madam mere kor elim »uştu, Simdilik kadmı meğe çalışarak bu siner eskâli hakkında biraz maliimat edinmeğe uğraştı, Kadın ba adamı sn <nret- le anlatıyordu! — Orta boylu. rayıt birisi... V. | | başımın i ziyade göze carnan Vasfı saçlarr | nm çok kısa Kesilmiş olmasıdır, Sorgu hâkimi bu tafsilâttan son ra kadına sormakta devam etti: | ea evinize ne ei ge — Pazar günü sabahleyin, Mi Pazar günü dışarıya çıktı — Evet, saat on ikide... — Ne vakit döndü? — Gece yarısından biraz sonra, | — Dönerken geç kaldığma da | İF Size bir Sey söylemedi mj veya özür diledi mi? — Hayır, — Kapıyı kim açtı? — Ben... — Misafirinizin halinde hiçbir fevkaltdelik gördünüz mü? — Hayır, — Pazartesi güni ne yaptı? — Öğleye kadar uyudu, sonra çıktı, gitti... — Ondan sonraki günlerde? — Böyle bir sorguya çekileceği" mi tahmin etmediğim için bütün hareketlerine dikkat etmedim, Fa. | knt bizde kaldığı müddetçe haline | de hiçbir yokta, — Misafir kabul etti mi? Hayır, — Kendisini arayan oldu mn? *e yedi buçukta geleceğini söyle” di, Çatı, ve bir daha görnümedi, Ertesi gün de gelmeyince polise haber vermeği doğru buldum ve haber verdim, — Oda kirası olarak kendisin. den ns aldır? — Otur frank, — Verdiği paranın cwsini hr. tırlıyar musunuz? — Evet, bir Fransiz Tirası, Ve ön frank içinde beser suluk para lar,, Sorm hikiminin <Spheleri Uk katiyet derressi tulvağa haslamıstı. Molüf se da Ma dam Raselin evihe müsafir xelen ve kendisini Lui Kaduva adile ta nilan kia saçir ailemm onbaşı Jo. may ile Beraber şarapçı kadının katliyle alâkadar kimse olduğun « da şüphesi kalmamıştı, Binacna . Davası Toplayan: Muzaffer Esen ! genişletmek lüzumunu — hissetti, Tevkifhaneye nakledilen Jomayı Kece sünt onda dairesine getirtti. Madam Ruyu öldüren arkadası hakkında şafsilât istedi ve biihax, sa eskâl ve vechesj halduında iza, hut vermesini söyledi, Resmi zabıt Külgans Jomayın ifadesini şu ke iwmelerle kaydediyor: j “Madam Ruyu öldüren adam orta boylu, vayıf, uzun yüzlü bir İ adamdı, Başındaki kulaklarına ka dar geçmiş kasketini Ne gündüz, ne de kere hiç başından çıkarma « dı, Kasketinin saç ilat görünmüyordu, Ensesinde saş / ları olup olmadığına dikkat etme - mişim bu itibarla şimililik bir sey söyliyemem. Fakat sorgu hikiminin araştır. mnlarını müsbet bir netice verme" di, Herifi Madam Raşele takdim “eden banka mmeuru İmiyi tan - madığını yalnız kendisinin çalıştı. / &t bankanm Milânoda buhman i seyyar aajnı tarafından bir tavsi, | ye mektubile geldiğini, bir yer # radiğını, banun üzerine Madam | / Basel» gönderdiğini, bu adamm | | otele inmemek hususunda #srnrs | nı garip bulmakia beraber, ba tav | siyeyi yapmakta hir mahzur göre» | mediğini söyledikten sonra Lui Banduvanın eşkâli hakkında Ma. | dam Raşel ve onbaşı Jomaym ifa” | delerini teyit etti. | Mülâno müddejumumiliğine ya » | zılan telgrafa gelen cevapta Kredi Rüral mücssesesi seyyar njanı Şmit Valisin Amerikaya gitmek ti» zere ayrıldığını bildiriyordu, Fransada yapılan bütün araştır malar boş netice verdi; Lui Ban. duva isminde hiçbir kimseye ras- gelmedi, bu isimde bir sahıs tanı yan kimse de bulunmadı. Rötün Fransanın adliye Sicilleri tetkik edildi, Luj Raduva ismi bu siviller de de yazılı değildi. ! Bu vaziyet karsışmda sorgu hâ- kimi tahkikatı daha fazla devam / attiremedii mânasız buldu, Fulyans ! domay dosyasını secim hakkındaki talebiyle birlikte Paris Cümhuri - el mddelumumiliği o vasıtasile | Sen ağır ceza mahkem w yol (Devamı var) Yeni bir musikili film Anglo . Sakson askerlerini eğlen dirmek için. çevrilen musikili film, lerin gördüğü rağbet üzerine, Ye, ni bir musikili filmin. cevrlimesine karar verilmiştir. Bu filmin şarkılamı, şmdiden da, ha, Amerikalıların ağızlarında do, Jaşıyormus. Kâğıt mendil Londra meklepleri, nezle mersi, mide, talebelere meccanen kiği mendil dağılıyor, Talebe, burunla, rını bu medille sildikten sonra ais, e atıyorlar, Duna sebep,: Bez men| dillerin, mikropları tekrar buruna naklelmesi nezlinia sürüp (sit - mesine sebep olmasıdır, Reşit haliteyi aldatıyordu. Bağdat, in refah ve saadetten eser yoktu. He, ie bolluktan hiç de bahardilemezdi. Çarşılarda kefile baş göstermişti. Mer #rânan şey kolayca bulunamıyor ve alıy verişlerde pahalılık göze çarpı , yordu. Bilhassa keçeleri sokaklarda sürü sörü açlar dolaşıyor. Fakat O saray muhafızları banları saray civarından gecirtmiyordu. Hallieye o güne ka. dar açlıktan bahsedes olmanıntı, Ha, | Mie Bağdadın gercekten feşnha ka, vuşmas bir memtelee ollağanı ina, | niyordu. Halife, Reşidin sözlerine kanmaşta, | O gece #anilerce başbaşa kaldıktan | ve uzun uzun konuştuktan sonra ay. | rüdrlar, I Malfe yatak odasını geçti l Vetie de kürlderlardan yürüyerek | evine gidecekti . i Hacer sindiği köşeden yavaşca çe , kildi,. Vetirin poşine takıldı ve loş Dir sa, haslıktam geçerken bançesi — çekti, tam vezirin oruzundan - varasaktı Keşit birdenbire bayını çevirinse « #esinde bir hançarin ıyıldadığım gör dü; süratle yürüdü, uzakta “kadar heyecanlesmız? Afiyet şeker olsun! Münir bir telefon konuşması Aret ii Çok slâmetler belür gelmedin! deyip, anemijzi dövmiyecağir. Öyle anlaşılıyor ki, Yurgundunun son günleri, peldi çattı. Artık ona fırsat verdirmiyeceğiz, Aman, zaman de. diştmiyeceğiz, kafasını patlatacağız, Gözünü oyacağız, belinin ortas:. na tekmeyi; indirip, piyasadan kovacağız. Rezaletlerinin, ahlâkaetıklarınn, yüzsüzlüklerinin, ölü soyuculuk, isrmts cezasını de mahkemelerde görecekler ve son nefeslerini sürgün, terde, matbeslerde verecekler, Nihayet, kafalarına, dünkü fıkramads bahsettiğim (satma)lardan inecek! 4Uh, Afiyet şeker olsun, Görüyorsunuz ya! Bu habar, bu müjde, büyük bir ağızdan çıkınca, her xara/ta derin bir memnuniyet hasıl oldu, gözler #ovinçi parladı. Vurguncunua gözlerinden başka... piyasada ise, hemen fiyat farkları Delirdi. Köyünün biri kasabays gitmiş, gözüne büyük bir bina Kapısmda Ga bir sarıklı duruyormuş, Sormuş: San recisla ? Öteki; karşısındakini mağrur bir eda ile süzerek çövap vernljş: — Hora! — Yü Ya taş bina ne? — Mektep! — Sen Be ig yapartın? — Buradaki çocukları okuturum. — Ya, Sözünü bitirmemiş, biraz düşünmüş, sonra, —Ber.. demiş, şimdi köye dönsem, bir karı balsam, onunla evlen. sere; bir gocuğum olma, adını (Memo) koysam, büyüse, buraya getir. sem, senin mektebine versem okutur musun? — Kibette, — Döver mieia? . Hoca kaşlarını çetara'e cevap vermiş. —Deşeini ilmezse, yaramazirk adarse, döverim! İrktimiş, Irzar gibi olmuş: — Ya, öyle mir, döversin hat Derin. — Öyle ya döverim! Köy'n Pu cevap üzerine birdenbire fevkalâde kızmış, Kan bayajne dırlamış, hiddet topuklarına iniş: — Vay sen (Memo)nun babası öldü mü sandın? Diyerek, hocenm Gzerine atlimış, ver etmiş silleyit şiş, LAEDRI Sezal ilg olur haddin teçavüz eyleyen mflar İlalyanın Jeneve belediye relsi, balka, ahlâki vaziyetlerine — dikkat etmeleri hakkında bir tebliğ neş, relmişlir, Bu tebliğden anlsşıldığı. na göre, İtalyan zabıtası, halktan büzünkü harp şersifine uymalarını lüzumsuz eğlence taşkınlıklarından sakınmalarımı istiyor. Sonra ds bilhassa, her ne derecede olursa ol, sun, belediye memurlarının İmtisal nümünesi olmaları lüzumunu kay. dediyor, Tebliğde, devlet varifelerinde bu, lunan kadınlara da, göze farla çar.) pâcak şekilde giyinmelerini, yüzle, rini, tırnaklarını böyamamalarım, İş zomanında zamanın o İcaplarını uymıyan kıyafetlerde bulunmama, larım rica ediyor, Deve yerine zırhlı otomobil Mısır ordusu küçüktür, amma İyi techiz edilmiştir. Bu küçük orduda. ! mobiller verildi, zamana uymıyan bir şey vardı! Yalnız, otomobiller, kum fepele, Göllerde zabıta işlerini gören müf,| rine çıkamıyor. Bundan dolayı, rezelerin Hecin süvar olmaları, bu gibi yerler, yine Hecinsüvarla, Simdi, bu müfrezelere de, 1" rin Kontrolü altında bırakıldı, Meşhur bir mimar Bugünlerde, Londrada, 60 ya.İ ri, Akademi Ruayyal'ın bazinedarı sında ölen Edvin Cooper, İngiltere, idi. nin en tanımış simalarından bi, | o Ku meşhur mimar, inşaatla klâ, riydi,. O, İngiliz payilahlında, 1664 | sik usullere taraftardı ve mümarlı. yangınından sonra Londrayı imar, &n dalr yazdığı tenkidlerde, yeni eden mimar Gliristopher Yren'ı des. moda İnşantına şiddetle hücum e, beri, E. Cooper 1937 senesindenbe.! derdi, mitralyözlerle mücehhez zırhlı oto. TARİHİ ROMAN ISKENDER F. SERTELLİ Kesit bir duvara dayanmış, kopar, cayma çarpan kalbini tutarak anlatı. yörda, — Şuradan #meçtdi bir el easâme utandı. eğer vaktinde görüp çekji meseydim, karanlıkta parıldayan bir | hançer beni sol omusumdan Vara, caktı, Haremağaları gülüştüler ve hep bir Ağızdan cevap verdiler: — Aman efendimiz. burada cinler. ' 'den başka hiç kimes ruhsatarz geze mez, Koridorlarda, mumlardan bazısı —nmüş, de ortalık biraz o kararmış, leş sahanlıktan geçerken © gözünüze haynletler görünmüş olun gerek. — Hayır., bayır. gördüğüm el, bir haynletin eli değildi, İnsan o eliydi. ve enssmde ışıldayun hançeri gözüm, -71- YAZAN: bir mumun ışığı altına kaçtı, — 0 me* beni vurmak istiyen bu el Kimajm eldir? Ve ellerini birbirine çırparak: —Meydanda kimseler o yek ma? hâreni aksları, saray bekçileri nere, de?.. Diye bağırdı, Haetr bir saniye dah geciiemiş olmanın nertdeyas carasını görecek, Hi, Berekeğ versin ki. çabak (döndü Sindiği mermer direkler o arasından bir yan gibi süzülüp gitti, Kimseye görünmedi, Hattâ halifenin ziyafet salonu kapısında betiiyen möbetçiler bile bir yey sezemsdiler, Biraz sonra Keşidin sesini o doyan haromağaları koşuştuları — Ne var, efendimiz? Neden bu | mak istiyen biri var. Dik'in evine gilmeğe Karar ver meden önee, Brelin çok düşündü: — Belki beni jetemiyor, belki de ciddi bir maksada dayanmıyarak be, nimle eğlenmek ve vakit geçirmek #stiyor, 'Takainin içinde kararını verdi: — Kendisiyle evlenmek istediğimi söyliyeceğim, Eğer bu sefer de bir tehir bahanesi ortaya çıkarırsa der, hal kalkıp gideceğim ve bir daha be, ni görürse... Dik'in oturduğu apar'tınsnın Ö, nünde otomobilden indi, o Asımsörle on ikinci kata çıklı, Dik'in hizmet, gisi şaratıcdan karşılandı. — B. Viners uyuyor, mâtmazel E, velin. Lütfen bir dakika holde bek, leyin, gidip uyatdirayım, — Hayır, hayır. rica ederin uyan, dıma, Kendisi uyanıncaya kadar burada tekliyeceğim. Loş. geniş bir saloda girdi, Dik bir kanapeye uzanmış © uyuyordu. Çehresi sükindi. oÜç gündür onu görememişti, Fâkat bu mldde: ona Üç amr gibi gelmişti, Şimdi de ga, yesini unutarak ateşli buseleriyle Dİ, ki uyandırmak için yüreği etiyordu, Karşısında bir sandalyaya oturdu, #evgi va arzu İle onu doyamya say, Tetti. Bu sırada aklına bir şeytan, hik geldi, Yaya yavaş ve ses gi, karmadan telefon masasına yaklaş, tr ve, nisbi bir patırdı jile tölelon abizasin! elipa siarak mevhum bir numara çevirmeğe başindı. Bu pa, tırdi ile Dikin uyandığını emindi: ve şimdi o, uyuduğunu göstererek Evelinin telefonda konuşmasını bek, liyordu. Telefonun öbür ucundan ta biatiyle hiçbir cevap gelmiyordu. Fakat Evelin şaşılacak bir soğukkan lıkla hayali bir muhavereye baş, Madi: — Alol Sen sisin Bert? Ben, E, velin, Biraz etli: — Hayır, Bert, rar etme, Pekâlâ öilirein ki ben yalı Dik! geviyeriu Seninle beraber gelemem, evet,. bi. “yorum o beni sevmiyor, amına. Yire bir Jâhza durakladı — Evet, sen beni seviyorsun, Bert, fakat korkârim sen de Dik gibi ol, mıyasın! Kısa bir fasıladan sonra! — Tabii dostum Berr... Dikin bat, ti baçeketinden sonra attık çok ih, tiyatı davranmak meçburiyetinde , yim. Ne?.. Tabii değil mi, © canım? Bn nihayet sebepsiz yere ne diye kendimi toğhir edeyim? Yapmağa mesbur olduğum birçok vazitelerim var İd, bunları muhakkak tek başi, ma kayşılamağa karar vermeliyin. Yemin ediyorsun «? Fakst bugüne kadar Dik te rojiyonlarcs defa bu bususta yemin etmedi mi sanki? Biz erkekler için yemin öyle basit bir şey kit, Değil mit. Bizzat senin İnanmadığın şeylere başkalarını inandırmak istiyorsun? Böyle. Dinliyorum. Bu defa sessizlik uzun sürdü. Nİ, Büyet heyecandan titriyon bir sesle: — Peki o halda.. kabul ediyorum. Saat sekizde gelirim... Wvet, beraber glderiz, Allaha swmarladıx Bert! Diyerek telefonu kapadı. Sonra ağir bir hareketle başta kanape tâ, rafına çevirdi, Fakat Dik uyumakla devatm ediyordu. Bu kurnarığı me, durduktan sonra devam Ie gördüm, Çarçabuk aydınlığa doğ » ru atlmasaydım, sindi beni yere se, #ilmiş bulacaktınız.. Ve — halife hiç şüphe yok hepinizin derisini yüzdü receliği, Haremağaları hâlâ, göze görünen şahsın bir hayalet olduğunu iddin © diyorlardı. Reşit biraz kedine geldikten swwra, saray bekçilerinin yanımda zemin ka , tina kadar indi ve kapıda. bekliyen alıma binerek, uşaklarile beruber been di konağma , geceyarısı . döndü. Keşit yolda giderken kendi kendi, ne söyleniyerılın — Bu gece halifeşi kandırdım ve hazine nazırını yerinde bira'tırdım. bu hançer meselesi canımı sıktı, Demek ki, ha » lifenin sarayında benim canıma kıy, Uerhalde bu meçhül eli bulmağı çalrsacağım. HACERİN İKİNCİ TEŞEBBÜSÜ Bir gün halife Bağdattaki şeyhler. den Mir kaçına sarayda ziyafet ver! yordu. Yemek sofrasında otuz kağir dayetiş vardı, Raşit halifenin sağın, dn, Barzan şeyhi de solunda otara yerd. (Mevamı var) Nakleden: L,k. tlcesiz içalmca Kanspaye ötürdu, Dı. kin başmı kücüğına alârak uysndi. | smcaya Kadar onu öpEN, öpUL, Dik, bu vaziyeşi keyf ve mega di? karşıladı: — Benim güzel meleğim! Odamı böyle ne yakit, girdin de bes biç far, kında olma mişrm! Sonra ayağa kalktı, yazhanesin . den dörde bükülmüş bir kâğı: alarak | Evelinn gösterdi: — Bunu görüyor müsun? Sana bir süzpriz yapmak istedim! Nikâb kâğıtlarımız. şekerim! Evelin deli gibi kucağına etildi. Dik, saçlarını okşarken o çocuk gi bi ağlamağa başladı: — Beni serip sevmediğini anla, mak için -hsagi çarelere bay vurdu, ğumu söylemeden içim rahat etmi, yecek. Wakat şimdiden beni affede ceğine söz veriyor musun? Zsten yaptığıma pişmanım şimdi. Diyerek kabahbstimi anlattı. gülümsiyerek cevap verdi : — Şimdi de sen beni dinle, Evve, 18, telefonda konuştuklarını duydum. hepsini duydum. uyanmiştım. | Diyerek Evelinj öptükten o senrâ devkm eitiz — Ondan sonra, hayal mahsulü olan bu Eertle telelon vastseiyi? anisşmanm İmkânsız olduğudu bil, yordum. Çünkü esasen telefonum Uç gündenberi bozukl., , Brezilyada kahve imhası Brezilyanın mühim bir serveti Kabve,, fakat bu yüzden de, her sene tazelenen bir iktisadi derdi var: Kahve mahsulündeki fazlalık, Brezilyada, senelerdenberi, kah ve isliksalinde fer görülüyor. Bn kahvenin hepsi piyasaya çıka rılsa, fiyat öyle düşecek ki, mali. yet fiyatını bile korumıyacak, Bun. dan dolayı, Brezilya, sekiz seneden beri. bu mesele ile uğraşıyor. Bresilyama facla ile karışık bir komedisi olan bu Iktısadi mesele. 1934 şenesindenberi devam ediyur. İlk evvel, fazla kahveyi toprağı gömmek bu surslle elden çıkarmak düşünüldü. Kahveler, tarlalara güb, relik edecekti. Kahvenin o foprağ* tesiri aksi çıktı, oprak kısırlaşlı, Kahveler denize atıldı. Açık gö* şirketler, geceleri kahve avına çık- Ular've çuval çuval kahveler çıka, rpı yok pahasına sattılar, Bir de kabvelerin balıkları zehirlediği, & Jürulerine sebep olduğu #nlaşıldı. Kahveyi yakmak İse, ç ok güç” günkü kahvede yüzde İl su var kolay kolay yanmıyor. Yakabilmek için ise kahvelerde Birleşik Devle' ler Amerikasındon getirtilmesi 1c8. beden ve pek pahalıya mal ola bir mohlülda ıslatılması Sâzım geli. yor, 60 kilo kahve, ancak 30 kurus lak bir mahlâlle ıslonabiliyor. Üs- telik, işçi, teşkilât masrafı var. Son çare: Brezilya hiikümeti, 351 bin (bizim parumızla) liralık da. hili bir istikraz yaptı, Bu para | kahve mahsulönün yüzde 15 isi sa. Ha alarak, muhlelif sürelerde, imi. haya başladı. Bu istikraza karşılık da; hususi bir terhin müessesesi vi cmla gelirdi, Bu müessesede yakı, lacak -4,000,000 çuval kahvenin mas rafına karşılık olarak 9,000.000 çile sal Kahve bulunuyor. Prezilyshlar, son zamanlarda, kahveden, lavanta vesaire gibi kw. kular da çıkarmağa başladılar, İngilterede meyva bolluğu Bi sene, İngilterede pek bol mey» va yetişli, Bu sayede fazla meyv# konservesi yapıldı. Midlandda, ve Vorçester Kontlu. Bunda, senelerdenberi görülmemis bollukta erik yelişti, Erik konser, vesi iiçn hazırlanan milyonlarca #e, kâfi gelmedi, Bundan dolayi. meyvuları muhafaza için başka çö velerr hnş vurulda, Her biri $ ton yemiş alecak belen silolar İnşa & «idi, Erikler, daha yeşil iken bü. ralara dolduruldu. Ba suretle eriks ler olgunlesıncaya kadar birkaç haf fa kazarıldı. Ağaçlarrlaki olgun erikleri top. lamak İçin. Üniversitelilerden . ve mekteptilerden İstifade edildi, Bus Jar, tstil zamanlarını yemiş topla. | makla geçirdiler. Sonra, bunlarda binlercesi, konserve fabrikalarınd çalıştılar ve şişeleri, kutuları dol, durmakta birbirleriyle rekabet ettir <a... Dik

Bu sayıdan diğer sayfalar: