7 Kasım 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

7 Kasım 1942 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

li © birer birer gösterilen Kasketi ve © Vala aksamı ölen kadınım odasın» Onbaşı Füljans Jomay -17- Toplayan : Anriyet'in annesi ve bala da sehit yetiden o çakildikten sonra sıra Binbaşı Jak Beze'ye gelmişti Binbaşı msiyetinde yayı ola uk çalman domay'n maddı ve manevi durumu haklanda şunları söyledi: — Wüljans dJomüy alaya ilk 5 vakit bütüm erlere örnek olarak gösterebileceğimiz bir tip. U; aşkerlik hayatına çabuk alıştı, öteki acemi erlerin altı ayıla öğ rendiklerini. iki haftanm icinde ri giyiniyor, güzel »öz söylüyor, iyi anlıyor, verilen e- mirleri tamamiyle yapıyordu, © kadar ki altı ay sonra alay kom. tanı onbaşılığmı inha etti, bir ay sonra bu inha tasdikten gelmi o vekit kendisini alay kararçâhi, na yazıeş olarak aldım, Burada ilk kat ba yenj mevki onbasının esa- #en mevcut olân gururunu attır. mış, yüksekten atmak, ve üstün görünmek hırsım O kamçılamıştı. Arkadaslariyle iyi ber aldım, Bir iki defa kendisine ihtar ettim, Hati axarimdra, © karşımda çok muti, çolk mülâyim bir adam görünüyor, fakat yanım. dam ayrıldıktan sonra eski sert ve titiz tavrmı takımıyordu, Bu sera. larda sarhosluğa dn baslamıstı, Ni- hiyet sarhoş olarak erleri döğdü. Zü icin mahkemeye verildi, Mah. Keme hapsine ve rütbesinin alm, masma karar verdi, Mapsöui bitir. dikten sonra Jamay uslanmıs, es- ki uyanık, itantli nefer hüviyetini talımmıştı Aradan bir yıl geçtik te msonra komutana bir mektup yararık tekrar onbasi hasbini ri- en etmiş, komutan bu mektubu ba, na verdi, ve fikrimi sordu, Ken. disini gağınlım, Kötü hareketleri- nin sebebini sordum, gözlerinden yaslar aka akn; “sormaymız bin. başım, cevahmı verdi, bir aile fe Tüketi o zaman bütün iradem; mah Yettirmişti Ne yaptığımı bilmez | Bundan ötürü ye ka. dar pişmanlık duyduğumu bilemez siniz,” delikantınm nedamet getir» mis olduğun, anarak komutana lehinde sahâdet ettim, Ve kehdi. sini tekrar büroya aldım, Ru defa onbaşmı hakikaten uslanmış görü- nüyonle, vazifesi dışımda ve için. de hiçbir fena hareketini görme - dik. Hattâ vakadan yirmi, yir. mi bes gün evvel komutan Yomayı çavasluğu bile inha etmişti, Binbaşmın bu ifadesinden son- ru da gerek iddin makamı gerekse Metr Labure reisi vasıtasiyle $a, bide bir takım susller sordurdular, iddia makamı bu sualeriyle do. maym icabında. bir cinayet işle mekten bile bir a, dam olduğumu tesbit ettirmek 55. tiyor, avukat ise sağlunun bir ruh hastası olduğunu ifnde edecek bir kaç elmiz söyletmek oluyordu, Fu- kat binbaşı Jak Beze bu süallere iki tarafın da beklediği cevapları vermedi, iddia makamı “bunu ev. velden kestirmek imkânsızdır,, ce, vahiyle susturduğu gib? avukatım sünllerine verdiği “yıllarcn kendi. ipe Verilen her vazifeyi iyi anl» yan, muvaffakıyetliş yapan, mu- hitinin teveccühünü kazanmak yol, Tarımı çok iyi bilen bir adamın de- Jenere olacağmı hiç sanmain,, ce vabiyle Metr Laburi'nin eline bek, lediği silâhı vermedi. Nihayet: mahekeme reisi suçla. ya döndi ihidin söylediklerine karşı bir diyeceğiniz var mı? Jomay ayağa kalktı, hazir ol va. “yeti almış olmasını rağmen muzları düytktü, sesi titriyordu: — Mayır, binbasımın söyledik. leri tamamiyle doğrndur, Bundan sonra sıra Madam Ru'. nun dökkün komşularınız Ve ih. tivar kadını uzaktan, şakmdan tanıyanların dinlenmesine gelmiş ti, sayısı tam on dokuz olan bu Şahitler de birer birer mahkeme karasına geçtiler, Fakat hiçbiri esaslı bir sey söylemedi, hiçbi saçları fasa Kesilmiş zayıf ndumı tanımadı, ve hiç birisi kendilerine pardesliy ve elhiseleri kimseni sırtında görmediklerini söylediler, ân Dir yahancı gördüğünü ifade Tarinim büyük davaları Davası Muzaffer Esen eden, banyocu Artür düfurmantel | bu yabanonm Füljans Jomay ol. madığını söyledi, Hattâ müddeiu. wuainin “bundan emin misiniz., diye vâki olan wrarı karsısında onbayıya derin bir dhkatla haktık tan sonra “eminim, dedi, O ak- şam Sekiz buçukta Madam Ru ile konuşanın suçlu olması imi yanılmıyorum, madam Ru ile şan irk yrslarında, çirkin İ denebilecek kadar yataşıksır. Dir adamdı, dedi. Avnkat bu adamın duruşunu, balunduğu yeri, sahide epeyes tarif ettirdi. Akşam on ikilen sonra evine dönerken ihti. yar üvlen dükkânı &varında dört kisinin konustağunu gören heykel. ci Alfred Korinüs de soçlunun bu adamlar arasında olmadığını söys ledi, Bu ifadeye karsı Jomay mah. kemenin basmdanberi ilk defa 0, larak kendini toplamış bir halde “sahitler doğru söylüyor biz iki kisirdlik ve gece yarısı dükkândan çıktığımız vakit konuşmadık, dos dloğeu yolumuza devam ettik,, de mekle iktifm etti, Mahkeme, Madam Raşel'i ve Tmi Badava madam Raşele tak. dim eden banka mçmurunu da din ledi, bunlar da poliste Ve sorgu hükimliğindeki sözlerini tekrarla dılar, Bu iki sahit de çekildikten son ra müddejumami kattı vwwavini ayağa e: — Dosyada isimleri meveot sa, hitlerin dinlenmesi bitli, diye si #e basladı, vâkın elimizde snelu- nun bu cinayeti işlemiş olduğunu isbat edecek kuvveti; deliller var, Fakat meselenin bütün teferruat. #tiyle aydınlanması olduğunu süyle- mek de fazla iyifserlek olur, Tah. kikatı genitletmek için. elimizle imkânlar mevcut olmasa bu ka darla iktifa edebiliriz. Wukat, Müddeiuninmi beklenmiy. #özlerinin hâkimler ve dini «alya Niçin? Kimbilir? Fakat gazetecinin vazifesi, mugalâta yapmadan; meden bakikali söftemek, bağırmak değil midir? Malik güzetecileri sevmediği için, memlektimizde gazete satışı, nü, dumimuza göre pek azdır, Meselâ, erin çocuğu gazete (o meraklısıdır. (akat baba öyle değil, Oğlunun elinde gazet gördü mü, kudurur, deli #brlt üzerinde husnle getirdiği ü “ Mhz sese elimle ile | başlıyarak sözline devam etti: -— Gerek sörzü bükimi, herkese i yüksek mahkeme taralımlan Jin lenmemis ehemmiyeti; bir sahidin mevcudiyetini haber verm sandeniri rica edeceğim ki delillerin si bir yirtik mektup yarfıdır, Pe. nu hepimiz biliyoruz, Fakat sele nun cebinde veya ciizdanında o) ması lâzım gelen bu me fm cinayet yerinde hı basit bir tesadüf netiresi olark kabul etmek miimkiindür, Fakat bu zarfın içerisinde bulunın mol tubun da bu cinayetle niâkadar olduğunu ve bu mektup cinayet yerinde meydana çıkarılmasına bir zaruret hasil olduğunu Jüşün- mek de pek yanlış bir düşünce sayılmaz, Suşlu bu mektubu ken söylemişti, bü adımın da sahit ©, tarak dinlenmesini istiyozum, “Devamı Var) “— Hacer gerbelime zehir koymuş tw. işmedim.. geri götürdü. dedi, — Vezir yalan söyler mi? — Kendimi güç twğuyorum, Bu bahsi burada kapayalım, Keşiş dün, yanın en büyük ve nrahir yalancısıdır. — Ne Enrip seyi Bu gece senden şimdiye Kadar duymadığım — sözleri duyuyorum. Vezire yalancılık janat etmek, Aman Allksn, nelere sahit oluyor şu kulaklarım. — Bunları bir sey deği, © Birkağ gün sonra daha duyup öğreneceksin! — Ne olur.. bunlardan bir bine ni bana da söylerez misin? —ren, gözü kapalı insanlarla ka, uymasını sevmeni. — Yahu, benim gözlerim kör de, gir. — Kör değil ama, burnunun ucu. Mü bile görmüyorsun: Ya kulağım.. Kirk yıllık sağırlardan daha duy .| maz bir bale gelmiş. — Ben simdi nerdeyse çıldiraon, gm, Sen nelsr söylüyorsun, Cafer, elğim? Benden bir şey saklama Al, Mah aşkıma, beni de uyandır! Cnfer ağa, Haceri çok seven ha tomağalarındandı. Ofeki o arap da Resldin zaman aman belen bahşiş . gibi olar, paylar; bie daha slmaması için, tenbih eder, Maamadih, ga, ete #EVcLler Ve otsuz yapşmıyanlar da vardır. Fakat pok Ax, Garip haleti ruhiye. Ru satırları yasarken, üstadım Ahmet, Resimin yazısı seli. Mevtunma'temas ettiği için aynen naklediyorüm: “Traş büş, dünük göz, yelken kulak, tek bıyık, keçi sakal, birde. ti bir kemik, mirtts ahdestiik, omuzda havlu, bitişik bahçede uşağını paylıyop” »— Mehmet sana söylüyorum, banim evime gazete girmez, bir da, ha almıyd aker! Ne garip yaşayişımız vardır! Arka sokakta cocuk mlvozsi, em çırak gibi sesjze, emaleli emaleli: — Tasfir,,, Kısa kya: —Tarini Diye bağırıyor. Efendinin konştısı pencereden sarkmış, oruç ha. liyie, başta takkesi, çıplak ayağında takunyesj evin kapısından firi:, ya, Uşuğana beğiriyor: -— Ahmet! Ahmet! (Sabah) da ai, (İkdam) da al! Koş, Sleki s6, ağa sapıyor! İşte melbuntı dörüünel Kuvvot olmaktan düşüren farki Ruk eril. lefin tamamına nüfuz etmedikçe bu fark gali olmad, (Kuds)de iken geveze bir berbere tutuldum. Herif benş hem traş #diyor, hen de Arap şivesile yüzüme karşı: — Allah bin belâ versin bu gözeteçilere! Aldlaş paraları, aldılar paraları, yitârddar bu kavgaları! Diyordu, Ne âbenktar, ne gnnet efza bir ittiham... halbuki bizler persami'ktas tın tın ölüyoruz! Evet, narsuslu gazeteclilir için raliletin yahuna nüfuz etmenin bü, yük bir mazbariyet o'duğumu itirm? ederim. Hattâ bu mazhariyeti ce, Pr ve gidderin hüçültemiyeceğini de bilirim, Heyhat! Ne fayda ki KU. çük düşürerler bulunuyor, Aradaki bir fark da Du! Senden iâhj gene bu mekri fitne, Bu mekrü fine çene sendendir ilâh Eski zamanda kadın şuhluğü Kadınlar, şuhlukları yüzünden, yalnız şimdi değil, eskiden dey, kenceli bir hayala tahammül eder, lerdi. Hattâ, güzel görünmek de di, kadınları, Cehennem azabbi- ya, şamıya bile katlandırımıştır. İşte, 35 sene evvej - bu, yüzden en büyük iztıraplara kullanın bazi kadınların. çektikleri iztırapı Rir mülehassıs, . saçlarının © er güzel ve en uzun tellerini çekiyor Sonra bu saç tellerinden birini bir ğneye geçiriyor ve kadının göz &x, pağının kenermı tutarak, bu sası oraya dikiyor, Sac. göz kapağının. kenarında bir bukle serisi teşkil e, divor, Bu iztıraplı ameliyat tamamla ninca, bu'defa,“o bukleleri, küçtü Aradaki rark ) İZ gazeteciler tatisiz adamlarız vesselâm... ne yapssk, ne söyle. sek, bir türü kendimizi beğendiremeyir, Halk, bizi seğmez Verdeğimiz haberlere “yalan!,, derler, Şu, şöyledir, deriz, “inanmayın, güzeteci gişirmesi nl bastırırlar. Tenkid ederje, ter, Şikâyet yazıları yazarız, “14! olsun diye yazıyorlar. diye hayki, rilar. Medbü sena ederiz, bemen “dalkavukluk!,, derler. Velhassi, na yazsak, ne eyiesak,,kabil değil hoşa gitmez, Ağımız. ta kuş tutssx bile, Yalnız balk mı?/Zaman zaman, gazetecilere hücum eden gajatecler çikar. Hem de öyle bir san kullanır Kİ, şaşmamak Kabil değidir. Görülen, meydanda olan tir şey yarmışız diye, basar mimi dedildir,, der, hatirtma LAEDRİ bir makasla kesip Kirpik höline se, tiriyor. Mü iş de bitince, güzellik müte. hassısı, bie demiri üleşle ostiyer ve onunla kirpikleri kıvısıyor. Göz kapaklarındaki iş böylece > mamlandıktan sonra, bu bereli, mayan göz kapaklari, bir bezle yi patlıyor, bu da, on iki saal, g rin üzerinde duruyor, Bu zavallı kadının bir günahı m; var ki, böyle azaba, işkenceye kut, Tanıyor? Hayır. onun, bu araba tahammü, lü, yalnız güzelleşmek hevesini tsi, minden iharettir, Kadınlar, güzellikleri derecesi, de, kuş beyinli oluyorlar. Almanyada mahpuslar çalıştırıyor Almanyada, mahpuslar da, harp halinde çalışıyorlar, mahpuslar, Alınanyadaki evvelce de, zarfları ek vesaire gibi kolay iş“ ler görüyorlardı. Mahpurlar, şimdi, mühim işler öğretilmiş, asker elbisesi, çadır, baltaniye dikecek, her nevi maki | lerde yaşamış oluyorlar, ne. âlet tamir edecek İmkânlar v8 rilmiştir, Fazla olarak bunlara 8 ğir yükler de laşılılıyor. İnşaat te? kâhlarında da, çiliştikları görülü - yor, Bunlar, bü İşleri meccanen v4 pıyorlar; çünkü bu sayede, hapis İ haneden kurtuluyorlar ve açık yer| TARİHI «74 YAZAN: lerini almıştı. fakat, Balifenin sara, yında hemen hemen başvesiri seven yok gibiydi. Keyit kırmadık, incitme, dik kimse birakemanaştı. Cafer hazin bir tavırla başını sal, indr: — Şimdilik söylenecek bir ey yok, Birka; gün sonr hasine o mazisi |ie Koşit arasında böyük hir kavga ola, ' cağmı sanıyerüm. İste o kadar, — Bu kavganın «sebebini soramız mıyım? — Vay, sen bumu bilmiyor musun ? — Hayır, — Sen gerçeklen nyakta uyuyor, #wn a biraderi Tinzine mezi © Seyip Hasimin vezizazam olmak hevesine düştüğünü duymadın mı? — Vallahi bumu #ierdi senden dü, Hacer, Reşldin ayağın ve yerine hazine nazırı Seyit Haşimi geçirmek denk at, Bu arada tekerlenirsen, ko, Jay kolay kurtulamazsın! km var, Ben yayı görmüyorum. Hasim basvezir olacak.. bu işe ban de bütün varlığımla çalışmak isterim , ROMAN ISKENDER F. SERTELLİ yuyorum, Benim Bir şeyden haberim yol. — O halde imdi haberin. otsun. kaydırmak istiyor, Sen de © ayağını — Sarayda tehlikeler baş gösterdi desene. — Bu yeni, değil, Tehlikeler çök, tan başgösterdi ama, simdi meydana gıktı, Fakat, no yazık ki senin gibi körler hâl bir şey görmüyor. — Hakkın var, Caferciğim, hak , gekmekten dün, Dindemki Beyit | ve orada soğumasını bekledi. Karyolada yatan adam ölüydü. Dehşetle, hayretle. bu mumya) gibi sararmış yüze bakarak. (sıl: dadı: — Mösyö, mösyö) Sonra yüzünü ellerinin İçine gö- merek inledi: — Zavalıcık, zayalıcık! Kendi vaziyetini unutmuş gibiy di. Gayri ihtiyari yatağın önünde eğilerek dua etti, Bu büyük tabii hâdisenin karşı” sında birkaç dakika, kendi derdini unulmuş gibi, hürmelkâr bir sessiz Jik içinde kaldı, Ölünün önünde, kapı topuzunun ( Yerinden çıkışı, bir yabaneımın o odasında mahpus kalışı ne basit, ne ehemmiyetsiz ka hıyordu. . Halbuki, bu sdam, nasıl bir İnsan olursa olsun, artık dünya nin Örüntülerindende, zevklerinden de uzaklaşmış bulunuyordu. Bitden, koridörda . peyda olan bir ayak sesile kendini topladı, Tek rar odadan çıkmak için çare are mağa başladı, Şimdi, içinde bir 5 1d Bulunan bu odadan uzaklaşması «vrelkinden daha çok Tüzumluydu. Gece yarısı, yabancı bir erkeğin o dasında bulunmak fenaydı ama, bir #lünün odasında sabahlamak daha beterdi. Cinayet İşlemiş olmakla dâ, itham edilebilirdi, Aman yarab bi, belki de onu ssarlardı, Hayır asmazlar, kiyotinle kafasını keser- lerdi; Fransada mubakeme olunan” ların âkibeti oydu. Dickens'in bir romanını ve ora- daki kiyolin efsanesini o hâtırladı. Bir papas, kırmızı takkeli bir cek d... Yok, vok, muhakkak bu oda” dan sessizce çıkması lâzundı. Kapının kiliâ yerini dikkatle muayene etli. Anahtar deliği yoklu, Müşteri isterse, kapıyı içerden bir sürgü İle kapatabilirdi. o dışardan. kilidlenemezdi. Bu (o #avallı adam sankl neden odeya girince kapıyı sörgülememişti?-Öyle-yapımız “olsay' dı, Miliy'nin başma bu derd gel» mer, kendi odasını bulurdu. Tokmağın takıldığı çelik çubu- Bu örüyor, fakat dışarı çekmede muvaffak olamıyordu. Firkete ile uğraştıkca, cubuk daha geriye doğ ru kayıyordu. Artık mücadele ede cek hali de kalmamıştı, bayılacak gibi oluyordu. Kapana tululmuş bir hayvan gi bi, odada ümüidsizce dolaşıp elralı” na bakınıyordu, Balkon olmadığı gibi, oda da otelin beşinci katın- daydı. Ortalık o aydınlanmağı bay lamiştı, Berede ise şehrin ve otelin faaliyeli başlayacaktı, : Ademia masasının üzerinde ya” yılı dören eşyasına göz gezdirdi: Ustura, sabun, kâğıtlar, kelem, ki rit, sigara ve bir kunt balmumu, Balmumu! Mahakkakki, her icad bir ihtiyaçtan dolanuştur, Zavallı Miily, vaziyetini nvehametini ve & delâ bir hayat memat mücadelesi" ne giriştiğini müdrik olmasa, öm» rönün sonuna kadar o anda keşfet- tiği tedbiri bulamazdı. Mumları, kibrit alevinde erittik» ten sonra, uzun bir firkelenin cn na iyice bulaştırdı ve daha sicak İken Kapının deliğine doğru urstt — Seyit Haşimin başvezir olmasını sen de İstiyorsun, öyle mi? — Şüphesiz. Çünkü © çek verimi, merhameti bir vezird'r, Ayni zaman da tatlı sözlü ve güler yüzlüdür. — 0 halde akşamları afyonu bir şa rafa bırak. sen de Macere (ve Wzs gardım et. Bu İşe muvaffak mak isim, her şeyden önce çeneni talma. Hsm, anlıyor musun? — Anlıyorum. Çensmi tutmak için bir çare var, dedim ya. birkaç ak , şam afyon çekmiyeceğim. Korldordz dolaşan © haremağaları herkes yattıktan sonra odalarma çe. kildiler, Hacer de odasına gidip yatmıştı, Sarayda dönen gizli entelkalardan kimsenin haberi yoktu, DALKAVUKLUKTA YARIŞA ÇIKANLAR Erinsi gön halifeye bin aitm lâzım olmuştu, Halife Nüsr bu altınları kendisin muhalif bazı kabile şeyhlerine dağı, tacaktı, Haremağası vasıtasile ha. Zine nazırını gağırtt ve ona: (Devamı Var) orkunç bir gece! Stacy Aumonter'den nakleden: İlhan TANAR Çelik çubuk, firketenin ucünde. ki muma yapışmıştı, fakat sert bi hareketle Beren ayrılabilirdi, Bir sanl on dakika uğraştıkla" sonra, kapının lokımağını yerine taktı ve çerirdi. Kapı açılmıştı, Gözlerinde sevinç ve yorğunlu! yaşları akıyordu. Birden koridor» fırlayıp haykırmak arzusunu da * radesinin kulan en son hamlesi! zaptederek bir müddet (o dişarısı “dinledi, Ses yoktu, Kapıyı sessizce kap: yarak, küçük bir fare gibi, bitişik teki odasına kaydı, derhal kendin: yalağının üzerine altt ve hemen © da süngerini ve sabununu ölü nün odasında unuttuğunu hatırladı Sonradan, o meşum geceyi dü şündükçe, hâdisenin en müşkül ve en feci tarafının ikinci defa olarak, ölünün odasına girip kendi marks sını taşıyan bavlusuna, sabununu slmak olduğuna karar verdi, İkinci defa olarak kendini yata” Ba alınca bir müddet o hiçkırarak ağladı ve ağlaması dinmeden çocuk lar gibi iniltiler, İç çekmelerle bö” Tünen hummalı bir uykuya daldı. Sahahleyin on birde uyandığı zaman, odaya bol güreş dolmuştu. Sokaktan ve otelden sesler geliyor du. Geceki hâdise yoksa bir Kâbu- tan mw ibaretti ? Kulbi korku İle çarparak zil: bastı. Famdöşambr odi girince, rüya görmemiş olduğuna kanant # tirdi, kızın gözleri fevkalâde bir heyecanla (o parlıyordu, (Herhalde birşeyler duymuş olmalıydı. — Lütfen çayımı getirir misiniz? — Peki, madam, Kız. pençereleri açmak bahane” sile odada oyslanıvor. bir türlü gi demiyordu. Heyecanının sebebini anlatmak arzüsile o kıvrendığı her “halinden bei idi, Nihayet yatağı yaklaşarak, adetâ fısıldar gibi: — Ah madam, 'dedi, kimseye söylememeği vazd ettim dün gece olelimizde pek müthiş birşev olmuş. Yüz on yedi numaralı od” da bir ölü bulmuşlar, müşterileri - mizden biri! Rica ederim, benden duyduğunuzu kimseye söylemeyis Sabahtanberi. doktorlar. jandarm»* lar, zabıla memurları gelip gidiyor far, Ne müthiş, se müthiş! Yatsklak) küçük kadın hiç sesini çıkarmadı. Msamafih, oda hizmete çisi, osun korkudan donup kald Bını farkedemiyecek kadar heye * canlı ve gereseydiz — En dehşetli tarafı Ha, Bu w dam. kimmiş biliyor mısınız, me dam, ? Boldhu imiş, Vincennes Gi- nayeli İçin polisçe aranan adam,, Kın samanlıkta boğmuş, vücudunu, parça parça doğradıktan sonra ayrı ayrı Yerlere saklamış. Pek fena bir adammış, madam; pek fens!, İntihar mi, yoksa seklei kalp mi? Belli değil asma, birden korkup da ölmüş olması da swhte melmiş, Belki de nâdim olmuş, im fibar etmiştir. Sütünüzü kahveli mi getireyim. madam”? — Yalniz oküvvetli bir fincün çay, Tüten! — Şimdi , madam, Kız gittikten biraz sonra, bir gar son kahvaltı tepsisfle odaya gird Miliy buna şaşmaklan kendini ala” madı, Muhterem kardeşinin de sö“ lediği gibi Fransızlar acaip insa Isrdı, Bir erkeğin, grson dahi or sa, kadıttların yatak odalarına gir mesi biçimsiz b'r şeydi. Maamafih, büzülmekle iktifa etti, Garson li kayd bir tavırla tepsiyi karyolanın baş ucundaki masasının üstüne br rakıp çıktı, Gayını, içerken, geceyi odasın» da geçirdiği adamın, kadınları par €a parça doğrayan müthiş bir katil olduğunu düşünüyordu. . Yatağının önünde eğilip dün da etmişti, Ze rar yok,, belki adamcığaza edilen, ilk vo son dua. buydu. Hayır, bu vakadan, ne kardeşin ne kimseye bir kelime bile buhse- demezdi. Kendi masumiyetine kani olsslar bile, aralarına bir soğukl girebilirdi, Mülly bu kararı verdik- ten sonru yataktan kalktı ve "art birde Cenubi Amerikadan gelecek olan kurenini karşılamak üzere » Bir ağır hazırlanmağa başladı « İ SON

Bu sayıdan diğer sayfalar: