13 Ekim 1919 Tarihli İkaz (Afyonkarahisar) Gazetesi Sayfa 1

13 Ekim 1919 tarihli İkaz (Afyonkarahisar) Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Meclis-i Mebusan'ın Açılmasına Doğru Büyük Bir Adım "Herşey millete aiddir. Herşey ondan sudûr eder" Jenod Dokuz aydır meclis-i Millî bir türlü açılamadı. Ferid Paşa hükümeti merakıbe-i millîyeye bir türlü tahammül edemiyerek istibdâda doğru koşuyordu. İşin farkına varan millet meclis-i Mebusanın açılması içün pek çok temennîyat izhâr etti. Bundan dört ay mukaddem meb'ûs intihâbâtının icrâsını arzu etmiyordu. Milleti oyalamakla vakit geçiriyordu. Çünki intihâbât icrâ edilecek olursa ef'al ve haarekatı millet vekîllerinin murakaabesinden geçecek Ferid Paşa'nın devirdiği çamların işlediği hatâların cevâbını veremiyerek bir adem-i i'timâd re'yiyle sükût edecektir. Bunu pek a'lâ bilüb takdîr eden, Ferid Paşa Meclis-i Mebusan intihâbâtını te'hîr içün her fırsatdan istifâdeye çalışıyordu. Padişah ve hilâfetpenah efendimize de Anadolu ahvâlini çetecilik, ittihâdcılık, bolşeviklik sûretinde anlatarak milletin pâdişâhına istirhâmlarını iblâğ içün çekmiş olduğu telgrafları vermeyerek Anadolu ahvâlini dâimâ mazlûm göstererek intihâbâtın icrâsı mümkün olamıyacağına dâir hatt-ı hümayun neşr ettiriyordu. Halbuki milletin istediği mukadderâtının ken di intihâb edeceği vekîller tarafından ta'yîninden ibârettir. Bu da bir an evvel meclis-i meb'ûsan intihâbâtının icrâsıyla husûl bulabilirdi. Ferid Paşa bir tarafdan açık tebliğlerle intihâbât icrâsını tebliğ ediyor diğer tarafdan şifreli telgraflarla intihâbât yapılmamasını emr eyliyordu. İşte bugün Ali Rıza Paşa kabinesi milletin arzu ve âmâli dâiresinde yirmi gün zarfında meb'ûs intihâbâtını ikmâl edebilecek sûretde bir karârnâme neşr etti. Bu karârnâme mûcibince bundan evvelki meclis-i meb'ûsan intihâbâtındaki kadar meb'ûs ve müntehâb-ı sânî çıkarmak lâzımdır. Bunun içün de belediye dâirelerinde mahfuz olması lâzım gelen bundan evvelki intihâbât defterlerini meydâna çıkararak lâzımgelen dâiree-i intihâbiyelere me'mûrlar i'zâm edilerek derhâl müntehâb-ı sânî intihâbâtına başlamaktır. Belediyeeniz henüz bu husûsda ne düşündüğünü ve ne yapmak istediğini bilmiyoruz. Kararnâme mûcibince bugünden i'tibâren dâire-i intihâbiyeleri i'lân etmek ve me'mûrlarını ta'yîn eederek kemâl-i fa'âliyetle işe başlatmaktır. Kararnâme bütün tereddüdleri izâle etmiştir. Bir def'a buradan üç meb'ûs çıkacak, geçen intihâbdaki kadar müntehâb-ı sânî intihâb edilecek yirmibeş yaşını ikmâl eden her Osmanlı mer'î intihâb-ı meb'ûsan karârnamesinin onbirinci maddesine tevfîkan hakk-ı intihâbı hâiz tezkere-i Osmânîyesini hâmilen şu'be-i intihâbiyeye da'vet olunacaktır. Yine Mezkûr karârnamenin yirmibirinci maddesine tevfîkan i'lân olunacak yevm--i ictimâ'da isbât-ı vücûd eden müntehâb-ı evveller tezkere-i Osmânîyelerini ibrâz ederek kendilerine verilecek mühürlü re'y pusulalarını kapalı sandığa atarak müntehâb-ı sânîleri intihâb edeceklerdir. Müntehab-ı sani intihâbından beş gün sonra da müntehâb-ı saniler meb'ûsları intihâb edeceklerdir. Bu günden i'tibâren onbeşgün zarfında müntehâb-ı saniler beş gün içinde de meb'ûslar intihâb edilerek yirmi gün sonra millet vekîllerini intihâb etmiş bulunacaktır. Hiç bir vatandaş inkâr edemez ki; bu intihâb, tekaddüm eden intihâblardan hiç biriyle mukâyese kabûl edemiyecek derecede hâiz-i ehemmiyettir. Millet bu intihâb ile meclis-i meb'ûsana da'vet edeceği vekîllerine, öyle ağır ve tahammülsüz bir vazîfe tevdî'' edecektir ki, bu vazîfenin behemehal muvaffakiyet ve muzafferiyetle îfâsı elzemdir. Bu intihâb ile biz koca bir imparatorluğun mukadderât-ı âtiyesine karâr verecek vekîlleri iş başına da'vet ediyoruz. Bu nokta-i nazardan, bu intihâbı bir fırka intihâbı değil vatanî bir intihâb olarak kabûl etmek zarûretindeyiz. Mehmed Şükrü Kuvvâ-yı Millîye İstihbârâtından Umun Heyet-i Millîyeye Nazilli 8 Teşrin-i Evvel 335- Birkaç gündür cebhede muhârebât ve müsâdemât başladı. Tali'-i harbin şimdiye kadar dâimâ bize yaver olduğu şükrân-ı azim ile görüldü. Bundan sonra daha ciddî ve daha kat'î muhârebâtın vukuu muhtemel bulunduğu şu ân-ı mühimde mücahidinin müslümanlığın yüzünü güldürecek hala müteferrik esbâb-ı istirahatden mahrûm elli altmış bin vatandaşın me'vâ-yı aslîyelerine avdetlerini te'mîn edecek muvaffakiyet ve muzafferiyetine nâiliyetleri içün maddîyat kadar ma'nevîyata da ehemmiyet verilmek îcâb edildiği derk ve telâkkî eden hey'et-i merkeziyemiz cami-i şerîfde tahiyyat ve eda--yı saladan sonra sure-i fatiha ile salât-ı tüncînâ du'âsının tilavetine devâm olunması lüzûmunun ahâliye tebliği hey'et-i aliyelerinden hassaten ricâ olunur. Heyet-i Merkeziye Reisi Ahmed * * * Köşk 5 Teşrin-i Evvel 335- Yimidört saat zarfında cebhemizde vukuat olmadığı * * * Köşk 7 Teşrin-i Evvel 335- Düşmanın Ödemiş ve Ödemiş çihetinden Oçol(?) istikâmetinde ilerleyerek mukaddema elde etmiş olduğu Aktaş mevkî''iyle mağara sırtlarına inâyet-i Bârî'ye güvenerek müretteb plan dâiresinde bu sabah millî ordumuzdan sevk edilen bir müfrezemiz taarruz ederek şedid ve sürekli bir muhârebeden sonra düşmanı püskürtmüş ve matlûb mahalleri zabt etmiştir. Düşman hattının yanında büyük bir cesâret ve kahramanlıkla sokulmağa muvaffak olan kuvvetlerimiz düşmanı fenâ halde darbelemiş ve perîşan etmiştir. Şimdi karârgaaha gelen yaralı bir neferimizin ifâdesine nazaran dört Yunan tüfengi alan mücahidlerimiz ve elde düşmanın yüzlerce zâyi'âtına mukâbil Çekdimtepe cebhesinde iki yaralımız vardır. Mandaköme(?) cihetinden ilerleyen kuvvetimizin zâyi'âtı hakkında henüz ma'lûmât alamadığımız gibi düşman mevzi'leri karşısında işgâl muhârebesi yapan kıt'adan da bir zzabit iki nefer yaralımız vardır. Düşman efrâdının kuvve-i ma'nevîyesi pek kırık ve endahtlarında hiç isâbet yokdur. Keyfiyeti tabşir eder umûm netîceyi akşamki raporla ta'mim ederim. * * * 8 Teşrin-i Evvel 335- Dünkü muhârebe düşman ateşinin şiddet ve kesretine rağmen zâyi'âtımız beş şehîd ve iki ağır ve ondokuz hafif olmak üzere yirmibir yaralıdan ibbarettir. Düşmanın telefâtı ikiyüzden fazla tahmîn edilmekde olub siperlerinde terk ettiği maktüller meyânında ikisinin yerli Rum olduğu elbiselerinden anlaşılmıştır. Muvazzaf mülâzım Kemâl efendi kahramanane bir sûretde askerini düşman siperlerine sokarken ayağından yaralanmış düşman siperlerinden tard edilirken mağaara sırtları arkasında ve Adagide(?) cihetinde bulunan subaşı deresine ilticâ eden elli kadar Yunan askeri düşmanın arkasına düşmüş olan ufak bir müfrezemiz tarafından kâmilen mahv edilmiştir. Muharebenin şiddt kesb ettiği bir sırada badmiye(?) müfreze kumandanı Senkerli Hasan Hüseyin efendinin müretteb plan vechile maiyyetiyle düşmanı geriden ta'kîbe başlamış ve düşmanı şaşırtarak mevkî''mizi te'mîne yardım etmiştir. Bu muhârebeye düşmanın üçbin kadar piyâdesi ve dört topu iştirâk ettiği gibi mücahidimiz düşman siperlerini zabt ile Ödemiş cihetine doğru geçince düşman Tire'nin Tat nâhiyesi ovasında büyük çapta toplarla mücahidimiz üzerine ateş etmişlerse de bi-inayetillahi te'âlâ istediği te'sîri yapaamamış olduğu ve düşman siperlerinden zeytinyağı bulgur domates gibi erzâklar iğtinâm edildiği ta'mîm ve sure-i feth ile salat-ı tüncînâ dualarının kıraatine [..] olunması * * * Köşk 8 Teşrin-i Evvel 335- Üçyol grubunda 7 Teşrin-i Evvel 335 de düşmanın istirdâd edilen mevâzı'ı kıta'âtımız tahkim ile meşgûldür. Düşman birçok tüfeng bir otomatik tüfeng ile sâir eşyâ ve techîzat-ı askeriye iğtinâm

Bu sayıdan diğer sayfalar: