2 Şubat 1935 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5

2 Şubat 1935 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

j Jr DENİZ ROMANI KALE AY A NN 7 477 “Endülüste Kemal Reis İ v* Tefrika Tefrika No: 10 | Yazan: İshak FERDİ Ml Mei: Sinemi yaralayan kahbeyi sancak 2 Üründe asacağm! dye bağ İ özle i nu göğsünü kapadı.. ve TNİ uğuşturarak güverte- A Kün sanki — sinanm yara- i a yama gibi — giz hala kabarıktı.. Fakat, İl, a Kolları güvertede dola- si enize savuracak di t de eğild irsi m ğini ve fenerini Sina - İh pik ÜRE tuttu. Omuzunda 80- , bi 1 laa kanları görün - ilim inan Sinan.. Öldün mü? Silebana (cevab ver. vurdu? İran buz gibi donmuştu.. Sarpiyordu... Fakat, di n di , yı, binde e ölü gibi cansız ve SİZ yatıyordu. Ti he Reis Sinanı kucakladı si Y. er gemicilere bağırdı: i mi j a m din. Maki yi E Zayalınm yarasını Aeğlemi eki > herke; es uyanıktı. r a ir — kasare- b say di ri rels- ia Sinanın başı ucunda ii > a benzi i sapsarıydı. Bel- #diyada çok kan kay - "mal Reis; vay ve rsin ki, hava çok di Uzgârlıydı.. Yarası ça- ig E 3. Daha fazla kan zayi p R ğe rna öz kardeşi gibi “İ Va iç kimseye bir fe - Sin Pmamı Tştr, (Ak bu; ka Ra Ni Itmay) a âşıktı.. Ke- b biliyordu. Ve Si - ndan ayırmak için, Ni e 8, Hu sırada ii u gördü: Ni ime aile simi Sinan m kaş ıyabilir mi? aa EE yen delikanlıla f n aptalı - dp. va a çeliğin yapmaz. Onu Z amıştır. vk vü ren Sinan gl Nari kendini om - a > mi? Bu, belli ki, aj p edaş elidir iy, Sinanm, yaralan - iç Sok müteez zara ii AC sirdi. Sinana j N inin kanadığını duyu- a i iş Mahmudun kulağına iy rd eli sen amk etimde, v e ln alan bir Yeremeni On san- Üyeye gözüme Anladın mı? kaşlarını çatarak ce-.| g — O halde dümeni başka bi - rine bırakıp bu işle meşgul olma lıyım... Kemal Reis dümene başka gemici oturtmuştu. Sabah indi du. Doğuda pembe bulutlar belir- meğe başlamıştı Sina Ün nm kamara - sında liçi ve gözleri kapalı ya- tıyordu. Yarasını sarmışlardı. Ebukasım, Sinanın başı ucun- da tesbih elekek Arapça âs ordu. Geminin içini matem havası bürümüştü. Bütün tayfalar — Zavallı Sinancık.. Ölürse, hepimizin içini ir yaşa- mağa lâyik bir Diyerek Ee Dümenci Mahmud, Sinanı vu- yanı gemide araştırmağa başla - mıştı. ün, gemicilerin şüphesi bir adamda: toplanıyordu: — Bu işi Akça Hüseyin yapmış tır... Diyorlardı. Düm ahmud da Hüse * yindeli Tüp heleniyordi” Fakat, kuru bir şüphe ile Hüseyinin üze- rine çullanmak kabil.değildi. Hüseyin sert, vurucu bir baba- yiğitti, Ona: mi vurdun Sinartı?.. Demek kolay değildi. Dümenci Mahmud mn güneş doğarken baş küpeşteyi çıktı. Akça Hüseyin toplıyordu. Kumandan gemisi uzaktan gö- rünen bir küçük adanın körfezine irecekti. Bütün gemiler burada onaklama emrini almışlardı. Bu adada o günü geçirecekler biraz koyun yelkenleri ga seyinin yanma sokuldu: — Sen ne dersin, Hüseyin?.. - diye sordu - Ak Doğanı kim vur- du soy Akça Hüseyin elindeki ipleri amli Başını kaldırmadan cevab ver- ii -— Ne bileyim ben?.. Onu, ara- larından su sızmıyan arkadaşla - rından sormalı... Mahmud, Hüseyinin gözünün içine bakmak için fırsat arıyordu. Hüseyin lâfı değiştirmek iste- di: — Bu adada çok kalacak mi - — Kalacağız galbia. — Ne var bu didi Kupku- .ru bir yer... — Gemilerde yiyecek et kal - yun ve sığır ala- eyin gözünün ucuyla a Mahmudu süzdü: değil mi? marasında gizli gizli şarap içmesini çok se - ver... (Arkası var) ilk altın kuron Herşey geçici eği gibi ar - iş kuro! irk altm n da mo- dası desin Bu işli ehseden ir dişçi mecmuasında altın ku - ron hakkında deniliyor ki: “Almanyanın Silezya eyaletin- de Vilgersdorf kasabasında 12 Ey lâl 1585 tarihinde bir köylünün oğlu olan Kristorf Müller'in ağzın da mekteb arkadaşları bir altın o. görüyorlar, Bir insan dişinin al tın olması hayreti mucib oluyor. Bir çocuk dişinin altından olması tabiatin harikalarından biri sayı - lıyor. Altın diş haberi ağızdan a - Zıza dolaşıyor, her tarafa yayılı- yor, nihayet o devrin âlimleri bu işle meşgul oluyorlar. Kristorf Müller birçok tabibler tarafından muayene ediliyor. Bil- hassa Helmstedt şehri Üniversite- si tıp profesörlerinden Jakob Horst derinden derine tetkikat ya- pi Bu profesör çocuğun nesinin sol tarafında bir dişin al- tından olduğunu keşfediyor! di - yor ki: Bu diş herne kadar diğer- lerinden biraz daha kalın ise de şekil itibarile tamamen normal - dir ve etrafı gi muhattır. Profesör Hörst« ne - ticesine dair 1595 lm 156 sahifelik lâtince bir eser yazıyor. Felsefe ve. tıp talebe: itine sl Kober bu eseri almanca; ediyor. Altın. diş bu Mani > Alla . hm bir lütfu mahsusu gibi gösteri- liyor, diş çocuğun ağzmda son diş olduğundan bunun dünya batma - dan evvel teessüs eden son devle- tin o devirdeki büyük Alman dev- leti olduğuna ve dişin altın olması ise o devirdeki Alman deyletinin çok yükseleceğine delâlet ettiği söyleniyor. Şu da ilâve ediliyor: Fakat bu ği ipe evvel e - ristiyanlık, büküm adaklalar di ve a dolayı çok iztırap çekecektir, Çün- kü v vi çok çiğnenen bir ya - tak dişi çıktıktan sonra birçok e * Müllerdeki dişin insan e- liyle yapılmış sun'i bir diş olduğu- nu iddia ediyorlar. Bu mücadele uzun zaman devam ediyor, birçok eserler yazılıyor. 'akat o altın dişte evvelâ iki delik hâsıl olunca, bu delikler bü- yüyünce ve altın levhaların dişten ayrıldığı görülünce Profesör Horst bile aldatıldığna hükmi başka birşey yapamıyor. İlk la dişin bir mucize, fakat insan eli ta Ss rafından yapılmış bir mucize oldu ğu anlaşılıyor. Usta bir kuyumci run o dişi imal ettiği meydana çı- kıyor. Fakat ilk-altın dişi taşımış gn Kristorf Müller de herkesi al- dattığı için hapishanesi boyluyor. ii m —— Askeri rütbelerde Türkçe| i.., istanbul karşılıklar Türk Dili Tetkik Cemiyeti aske- ri rütbelerin türkçe karşılıklarını tesbit erir Buna göre Mülâ - zime Aspeyman, birinci mülâzi - me peyman X denilecektir. Yüzbaşı ve binbaşı kelimeleri olduğu gibi kalmaktadır. Kaymakamın karşılı ğı Majber, generalin karşılığı Tug- Yeni karşılıklarn telâffuz ından muvafık olub olma - dalları araştırılacaktır. beş Yedi Başlı Ejderha Balkanlar ve Balkanlı Milletler ham Hatıralar mamanın | 9 gaz Ahmed Tevfik Arnavudlukta isyan! Kırk günde kırk katır yükü arzıhal toplayan heyet, Rumeliden dar kaçtı eleri Hilmi Paşa bütün Ru- meli yilâyetleriyle muhabere etti. Sonra memuriyeti üç vilâyete, da- ha sonra sırf Makedonyayı teşkil eden Selânik vilâyetiyle Manastır ve Üsküb merkez sancaklarıma in- hisar eder gibi oldu Muhaberat ekseriya telgraflar- la oluyordu ve pek çoktu; Hilmi Paşa ekseri havalelerinde yazıla - cak cevabı işaret eder, sonunda “Cevabı yazıla,, derdi; bir çok iş- lerde verilecek cevabı maiyetine bmrakmazdı. Mühim muhabereleri, Babrâli- ye ve Mabeyne yazılacak telgraf ve tezkereleri kendisi söyler, yaz- dırırdı. Adi muhabereler bile ei kâtib tarafından tesvid olunu Halbuki iş pek çoktu, alkan binlerce evrak birikmiş olduğunu gördüm. Umurai müfettişlik dairesinde torbalar dolusu evrak birikmesi iş- lere bakılmadığından değil, Rum- elide işlerin pek çok olduğundan Jı. Nitekim umumi müfettişlik teş- kilâtı yapılmadan önce de Rume- Hi teftişleri hakkında bir muamele eçmişti de işin çokluğu yüzünden yarı kalmıştı. O da şudur 1313 Yunan harbinden az ev - vel bir gün Selâniğe Hakkı, Halid ve Nuri Beyler namlarında üç za- tm geldikleri haber alındı. Hakkı ey Hariciye nezareti hukuk mü- şaviri idi, Nuri ve Halid Beyler de erkânı devletten idiler. Bu zatlar liyi dolaşarak tahkik ve tef- tişlerde bulunacaklar, yapılacak ıslahatı tayin edecekler, ahaliyi de dinliyeceklerdi. Selânikten Ka- terin yoliyle Yanyaya ( gittiler. Bu havali kısmen (Makedonya, kısmen Tsalya ve Epir kıatlarını ihtiva eder. Rum ahali ile meskün- dur. Bu zatlar Katerine varınca ne kadar esnaf, san'atkâr © varsa dertlerini dökmek için lerinde birer arzuhal ile gelib türlü şikâ- yette bulunmuşlar, Katerin gibi u- fak bir yerden yüzlerce verilmiş. Alasonya, Serfiçe, Diş - kata Naslih yollariyle Yanyaya, oradan da Prevezeye gittiler, Kırk Rume gün devam eden bu teftiş seyaha - tinde o vakit kırk katır-yükü arzu- hal topladıkları lâtife şeklinde söylenildi. Prevezeden çektikleri bir telgrafta ahvalin ovehametini hikâye ederek İstanbula aldırılma- larını istediler, Mabeyin memüri - yetlerine nihayet verdi. Preveze - a döndüler. Hüseyin Hilmi Paşa heyeti de (o böyle bir üracaatler, muhabereler karşısında kalmıştı. Hilmi Paşa bir taraftan böyle yazı işleriyle uğraşırken, bir taraftan da ıslahata dair işlere bakardı. En yernide şikâyete sebep olan jandarma tensikatı istenildiği gi - bi yapılamadı. Siydki ecnebi me - murları Hilmi Paşanın icraatına bl $ Dm | dikmişlerdi. Hele Rus konsolos - larının Çar hükümetine verdikleri rarporlarda ıslahatın tatbik edi - lemiyeceğini mübalağalı surette aldıkları vaziyetten anlaşılıyor - u. Metroviçe konsolosu M. Maş - kofun Hilmi Paşaya yazdığı tel - graflar da tenkitlerle dolu idi. Zaten Hilmi Paşanın Rümeli- ye gelişinden pek az bir zaman sonra ya harici veya dahili bir te- sirden ileri gelmiş olduğu şüp! siz bulunan şimali Arnavutluk isya kimse bilmiyordu. İncir çekirde - ği doldurmıyan şeylerden bahso- lunuyordu. Manastır Rus konso - losu bir jandarma neferini nöbet başında tahkir etmiş, nefer mar - tini çektiği gibi konsolosu © yere sermişti. Böyle bir vaka da Metroviçte de ölmüştü. Yedi başlı ejderha gene başını kaldırıb zehirli dişle- rini sırıttı. Rusya (o Arnavutların terbiye edilmesi, Arnavutlukta 1s- lahat Mapa yüzbin asker şiddetle istedi. itmek hâdise - lerin karşısında yapacağını şaşır- mıştı, Hilmi Paşada Rumeliyi Rumeli siyasetini yakından bil - mediği i için ve henüz tecrübeleri - iü tamamlıy: kadar da zaman geçmediği için o mahalli icaplara dar bir fikir veremiyordu. Bu hu- susta mazurdu. İşte bu aciz içinde hükümet Arnavutluğa yüz asker gö dermeğe mecbur kalmıştı. Metro- viçe Rus konsolosu işi ve sevkiya- tı mürakabe ediyordu. Şimali Ar- navutluk gayet ağır bir tehdid al- tındaydı. Kabile beylerniden ba - zıları güya dağa çıkmışlar; Yako- valı ülemadan Hasan Efendi gü - ya ahaliyi ayaklandırmış; İpel Yakova havalisi isyan bayrağını kaldırmış deniliyordu. ( Arkası var ) Yeni neşriyat: ize Dünyası nl ikincikânun mey sy miştir. e ida Prof, Mustafa din tıbbi mes'uliyetler üzerinde, mii Fahreddin Kerimin sağlamlığı, Dr. Kudsinin içtimai hasas, Dr. Sa - Tâhaddini, vay inde, Doç Raşidin be; e da ri ve zengin şuünu vardır. pen Biz gece sez ini eczaneler Samatyada; Rıdvan, Fenerde; Vitali, Şehzadebaşında; İsmail Halk: £ haşındaş. Nihad, Şişlide Şafak soka. ğında; Ni yan, Kasımpaşada; Haham Yeni ği Yenituran, Türkiye eczanesi, MRARENERASREEKA,

Bu sayıdan diğer sayfalar: