3 Haziran 1935 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 7

3 Haziran 1935 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

C YE A ye Olüler dirilebilir mi ? | Moskovada bir bilginin yaptığı denemelerden alınan sonuçlar 'Tecrübi e Tâftan bu kanı vererek, diğer ta Tâftan ciğerlerindeki havayi sun'i bir surette yenileyerek onu tek - Tar yaşatıyor. Profesör bu âletle üç deneme Yapmıştır: Bir köpeğin kafasını kesmiş, akan kanı makineye doldurmuş, a kara ve kırmızı kan damarlarını borulara to beğin kafası yeniden yaşamıştır. Köpek gözlerini açarak Barlak İstemişse katiyen ölmesine lütfen meydan Verilmiştir. Bundan sonra profesör kalbi hasta olan bir köpek seçerek u - Yutmuş, şahdamarmı kalbinden a- Yırarak makineye bağlamış ve bu suretle kanm devranmı yoluna oymuştur. ir taraftan bu suretle işlerken diğer taraftan kalbi açıp | — Killi Bu sefer gerçekten ai ti lam blm talığından kurtulmuş bulunuyor. Artık bu muvaffakiyetten pek memnun olan profesörle asistan- lar bir i üçüncü köpek daha yaka - İk Ee damarını kesmişler ve amiyle akıp gitme - #ini yz rna Kan akması bitin, ince tabii Bee ölmüşse de, sinirlerin de büsbütün ölmesi için Veran vermeğe başlamışlardır. Â- letin, işlediği müddetçe köpek ya- #amış, kalbi atmış, sun'i hareket ya Yaslayınca kalp durması da ya aşlamıştır. Makinenin işlemesi m köpeğin kalbi de e Muştur, Kalbi daimi harekete a hı Iştırmak kabil olamamıştır. Sani Yaşatma gerçek yaşamayı, yap - Ma İp vurması, sürekli bir vur- Mayr temin edememiştir. mmm Profesör Brukomenko ümidini kesmiş değildir. İki üç sene çalış- tıktan sonra hayatı kati olarak i- ade edeceğini söyliyor. Bu yeni icat hakkında fikri s0- rulan Doktor Tevfik Salim şunla- rı söylemiştir: — Bunu'ilk defa işitiyorum. Şimdilik birşey söylemek doğru a maz. Fennin m m ve- ek bir ile mi öl eri ikmedi il olamıyacağını sanıyorum. Bunun- la beraber iyi bir vi yapma - dan birşey söyliye: Doktor Messi Ölü da di- y 9 S ki: “Hastalıktan ölen bir insanm ve yahut bir hayvanın bir an için olsun yaşatıldığını o duymâdım. Maddeten de buna imkân göre - miyorum.,, İ Matbaamıza gelen eserlerden: rlık 5 günde bir çıkan ede- rgisi VARLIK mi tır. Bu sayıda Yaşar Nabi, 1 il t, Reşat Ekrem, vahmat K zir € Enver, Samet Ağ ket m A. Gaffar, makale ve hikâyeleri, Feridun Faz ve Yakup Sabrinin şiirleri, e bir piyes tefrikası vardır. Tavsiye ede - riz, Geçenlerde Fransada yapılan zehirligaz denemelerinde türlü maskeler kullanılmış, ol i çin'de hususi orda yap pılraış ğ | b K Resimde görülen çocuk maskeli babasından mika or ve torbaya girmek istemiyor. Sporun Ker türlüsüne önem ve- ren Almanlar, bu arada su spor - cak İnmek müsabakalarında Aİ in üstün yer elde et - mek rl li durmak bilmek - sizin çalışıyorlar. “Her alman, bir sporcudur,, sözünü benimsiyen Almanların su sporlarındaki iler. leyişini gösteren yukarıda ortada- ki resimde, erkek ve kadın iki Al- man yüzücü, dimdik bir durumda Erkek kadının, kadın erkeğin ayaklarını sımsıkı tutmuş olarak, başları biribirleri- nin bacakları arasında, dimdik duruşla birleşik atlayış!, Bu s retle başarılan bu simler ga- MODA Su Sporu Ve Mayolar 1 KURUN 3 HAZİRAN 1935 — Lİ va güç başarılan bir hareket ol -! mayolardan iki örnek görüyorsu- üphesizdir. Dolayısiyle hayr ve takdirle görülmeğe de -| k az kişinin böyle başara - bileceği bu birleşik atlayış hare - izevk- tekrarlıyabilir?. Bu, hiç kestirile- mez. Böyle güç bir atlayışı iş - rabilmek için, hem bu sahada gili, antremanlı olm. em de vücutça güçlü taca olmak ge- ektir! Yukarıda sağdaki ve aşağıda soldaki iki resimde, son moda nuz, Bunlar - trikodan vücu- an getirilmiştir. Yukarda en rengi üstüne siyah - beyaz de- senlidir. Kalça üstüne rastgelen yerde, kotra de, bu mayonun süsüdür, öz tarihimizi, öz dilimizi cümhuriyet öğretti çi içelim. Çok içelim Orhan, o - d v mu? seal bilmezsin SPA ben 8 dertliy © çalıştığı bile olurdu. Bu ga ie m bir zevk öğ g inişe . Herkesten âlâ tanı- Mak; ii şehrini, haber topla- Pe için, bir baştan bir başa ayı- m zihninde makaleler, mü - biri i hızla türkçeye tercüme ettiği gö - uharrir, am, fotoğrafçı, kayi mürettip, bank, elektri Tabiaten alçak gönüllü ve Siri olması onu ğini cezbetmişti. Fakat o, fıtraten zen- gin olanlar gibi, kendini bilmez, orta çapta bir genç zanneder Son zamanlarda mutat Mlürniz ilâveler yaptı. Üzerine bazı hu - susi hocalıklar aldı. Kadıköye ar- tık çok geç, geceyarıları dönüyor- du. “Herkesin uykuda olduğu bu saatte yavaş yavaş, bi katında bulunan bile yakmadan el yordamile yürü- ordu. Yatmazdan evvel bir sıcak duş altmda sabunlanır, sonra bor- nosunu çıkarmadan © pencereden bir müddet denizi seyreder, çıngı- raklı saatini kurar ve sileceği ü: tünden atıp yorgun, bitkin bir hal- de yatağına yıkılırdı. Evet, gün - düzler nasıl olsa geçip vali ille geceler! Denizden yosun kuları, bahçelerden zambak fesleri taşıyan yumşak geceler. yi tün bir iştiyak ve hasret ordusu » nu harekete getirerek Necdete uy- kuda baskın yapardı. Türlü türlü rüyalar. Meselâ delikanlı kendini kızgm bir çölde (Seddi Çin gibi yüksek ve sonsuz bir duvarm bo - yu sıra koşar görürdü. Duvarın di- ğer tarafı serin ve tatlı bir deniz- miş, fakat tırmanıp aşmak kabi değil. Bir kapı, bir çatlak, geçitlik bir nokta buluncaya kadar yürü - meli. Ve Necdet, her tarafı ateş- ler içinde yanarken bu yalçın ma- 2 . niayı tüketmek için koşar, koşar - N Bedriyeye olan aşkını, evet bu duyguya artık başka bir isim ve - rilemezdi, yenmeğe, unutmağa ça- lıştı. Hayalinde onu kötülüyor, ku- surlu bulmağa çalışıyordu: “Du yeri pi apak il bir yamyam gibi, Omuzları da çok geniş, yemen da pek fazla, be - nim kadar boyu ini Kadm dedi - ğin biraz zarif ve nazik o olmalı. Hayır, hayır, bu kadın pek güzel değil. Asabım bozulmuş © benim, akş luna çıkmıştı, Saat dokuz buçuk vardı. Zaman mağazasının önüne gelince birden fenalaştı. Üç adım ileride giden o idi, Bedriye! Orta boylu, yaşlıca bir hanrmın koluna girmiş, arasıra eğilerek (ona bir şeyler söylüyor, eğildikçe, yontul- muş denecek kadar düzgün bel ve kalçanm ahenkli çizgileri beliri - yor. Pek de güzel giyinmiş. Kol - suz siyah bir manto, kol yerine kı- ları takip ediyordu. Bu yürüyüş o- na müthiş bir hakikat gösterdi, e zici, öldürücü bir hakikat. Cadde- nin parlak ışıkları altında karşı' - dan gelen adamların yüzüne ba - kıyordu: Bunlar Bedriyeyi görün- ce değişiyor, sönükler canlanıyor, (Arkası var) üz!

Bu sayıdan diğer sayfalar: