2 Kasım 1935 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5

2 Kasım 1935 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

pi Amerikada Neler Gördüm? Amerika basın al | | | | İ | Zemin katındaki finans basını | bürosuna m Burası tahaf bir İ daire, tezi tr bütün dünyadaki | Maksüriükderinki gibidir. Dıvar - | ları Holivud yıldızlarm sesimle tile süslenmiştir. Biraz daha seyre dülirse k finans bakanlığı - | Mim bu aralık odasında ekratlarda #örülen cinsi cazibenin tarihi gra | imi yapılacak ve bunlarm men | hu army kadar geçen dedilecektir. rar çaketsiz, olarak, #€vezelik edip duruyorlar. Unut- » Muyalım ki ayaklarını kaldırmış ml üzerine dayamışlardır. Hep- K son derece gençtirler. Maama - © İğ şaşılacak bir şey yok - Konferans saati yakınlaşıyor. yere birinci katta olan bü Yotuna gidiyoruz. Bir iki dakika a bakanın sekreteri bizi hu - | Nil daireye götürdü. | Buoda, dört duvarma asılmış a- | ri mü resimleriyle, alar galerisine benziyordu. Bur- * bakanın kendi ataları değil, telefleri de, Ne garip tesadüftür N ti v2 birer banka tesis eden P ı Kamile tek Yahudi bakan o- z Rüzveli 3 yüksek finans adamlarr- li karşı bü yük kinine rağmen, na: k > li amış ve ni klıma iş adamlarından baş- | <a birisini getirememiştir. denla berabe: İ ai sadık arkalaşlarmndan bi- i | a haliyle bir Amerikalı en: i yaln hü 5 inilir ve m Dıy erli oluşundan belli oluyor. hd ince boyu, müthiş omuz- dört köşeli çenesi ona bir A: Merikaj, atlet halini veriyor. Va- ker herkes beyaz giyindiği de oni m baştan aşağıya mavi ik e bürünmesi k“ yak bir cürettir. Mag nike kabul etti, A da, zamanmı “Centilmenlet, bugü al ugün ilen dıracak bir sözüm e - ka e akat Asan paralar hak- birtakım şayialar vardır. rent an ik sualleri Kayi arkası sıra yağıyordu. tı anlatmağa lüzum görmü- Çünkü pek de alâka u “cak şeyler değildi. Birisi vam kıymeti Di maçını seyretmeğe eğim lekeyi in düşerse ne “ay ile Brie e 1s - Miş oz iğ Kota da bit- Me * »imdi beni k Mirası geldi mi “a Morgemtav da bir bankerdir. “Hariciye nazırı denen adame Amerika teşkilâtı esasiyesi hiçbir salâhiyet vermemiştir — “Bir Parisli gazeteci...,, Morgentav sevimli bir gülüşle dedi ki: ben küçük sualler hoşunuza gitti mi — Hem hoşuma gitti, hem alâ- kalandım. Şunu itiraf edeyim ki bu finans suallerinin bazılarını takip edemedim. Bakan hesaplanmış bir şeytan- lıkla bana bakarak cevap verdi: — Ya ben, bu suallerden bir- sal z da ciddi işlerine başlıyacaktı, HORDELL HULL irkaç saat sonra, gene bu me- rasim, Amerika dış siyasasının a- naneleri bekçisi Kordell Hull'ün yanımda başlıyaca! yaz evin yanında bulunan Dış iş- leri Bakanlığı Vaşingtonun en ehemiyetli, en geniş binaların - dan biridir. Burada siyasa işle - rinden başka harp ve deniz büre- ları da bulunmaktadır. Kapılar önünde hiçbir memur görülmü « yor. Acaba askeri muhafaza altı- na alrnması lâzımgelen daire yal- nız Finans Bakanlığı mıdır? Bitmez, uzun dehlizleri rast - zel dolsikikan operanmkilere benziyen geniş mermer merdiven- leri çıktıktan sonra basın büro - sunun önüne geldim. Bu dairenin duvarlarında hiç olmazsa resim- lerin yerine haritalar ve grafikler vardı. D.ş siyasada meslekdaşla - rım olanlar evvelkilerden daha gençtiler, Fransız Dış İşleri Ba - kanlığında dolaşanlara hiç de benzemiyorlardı. Bay Hull bizi ayakta kabul et- ti. Onun da odasında seleflerinin resimleri vardı. Belli ki onların ciddi bakışları altında çalışıyor- di len eski soy Amerikalılar tipinde idi. Tatlı ve incelikle dolu bir çehresi vardı. Kolay tesirlerden hoşlanmıyarak nezaketli bir ingi- lizce ile konuşuyordu. Morgenta' cevap vermek istemediği şeylerde lâtife ediyor, bu ise gözlerini in- direrek, söyliyemiyeceğini anla - tan pek nazik bir “ah, çekiyor. Maamafih nazari olarak pek güzel mazereti vardır. Dış politi- kaya taallük eden şeylerle Cum- hurreisi uğraşıyor, âyânın re- yini aldıktan sonra karar e < kie geçen adamın tesiri, şahsma göre ya mi yahut pek çoktur. Bi- zim mi ette Ba Nazı- ri, ienilen adama Am a teş - kilâtı esasiye kanunu ra salâ- hiyet vermemiştir. Bir küçük gazeteci sordu: — Bolivya, Birleşik Amerika- ya al teşekkür notası göndermiş midir — bali göndermedi. (Arkası var) 5 — KURUN g Habeşistanı içyüz EELEEAEEEA LERE Hararda her sene 600 MR boncuk satılıyormuş Memur kapıdan girer girmez yaygara birdenbire kesilmişti. Gelen adam şapkasını öne doğru bastırdı; Hepsine dikdik bakıyordu Harar: 11 Mayıs Hararda bizi karşılıyanlar si - lâh atarak cümbüş ediyorlardı. Şe b kadın ve Ye e baş - kimse ka Hitler, eli türlü tür. lü levantalar s erpiyorlar, terleri in ellerimize rasında Harar naibi, müftü ve i rek saatte bir bir zabitin kuman - dasiyle bir bölük Habeş askeri bi zi selâmlıyordu. Şehre yaklaşır ken iki bin Habeş askerini selâm vaziyetinde bulduk. Bunların i - çinde en büyüğü Bal i Şita idi. Sür kapısından girerken bürç- lerden toplar atıldı. Her top atıl dıkça ahali yaygaraya başlıyor çılgınca sevinç eğlenceleri göste - riyordu. Bütün halk; u lu lu... Diye bağırıyor du. Doğru saraya vi Buraya İngiliz, Fransız ve İtal, losları da sr yl Görüştük Halen b hakkında malümi dum atakan gel ni haber er Baktım ve bir sığır, koyuniar, kuzular ve ü züm sepetleri.. Hepsini benimle beraber gelen Habeş askerine he diye ettim. Pencereden seyredi - yordum. Habeşler, hepsini kesip derisini ytizdüler ve GİY siy yeme ğe başladılar. an konso»| tine kadar Mehmet Elnakip adlı sevimli bir gençti. Cumartesi günü bizi Adi sababaya götürecek katırları da o hazırlıyacaktı. Burada insan yola çıkacağı va: kit Necadi denen bir mekkâreci bulmağa mecburdur. Bu adam tırcıları tedarik eder. KağEEğM uzak bir yerden gelmişlerse hayvanları rahatlandırmadan yo la rum Çünkü hayvanlara ca yem vermezler. Yolda bul- ie yedirirler. bından sonra atı » da şimendifer yapılm hazırlıklar sahilde Sepil. Ybr demelere eri derler. Bunlar, imin hizmetine rederaa asker gibi itaat ederler Ölüme bile sal dırırlar, Bunları silâhlandırmak âdettir. Gezginle, paralarına gö: re istedikleri kadar Askeri alabi- Tir. Hükümet zorluk göstermez. Ş Drilme, Evleri taş ve dir: nji ten yapılmıştır. Sehrin şil bahçelerle Getirilir. al di muz, kahve, ü - 1, kabak hı» fasulye r yetişir Kadınlar evlerin damlarında otu- rurlar. Fakat dışardan görünmez. . Bu şehir üstüva hattına yakn: ler olduğu halde Jeniz yüzünden i . Harardan 1856 metre yüksekliğinde bulun- ması ve etrafının bağ ve b - le çevrili bulunması, havasmı se rinletir. Yazın sıcaklık 26 santi - grad dereceyi geçmez. Burada al ş ğmur yağmaz. Yağmur yıstan başlıyarak Ey! geni ribaye sürer. Hazi em - muz; Ağustos, Eylül en Mei yağmur aylarıdır. rardan “Erer adlı bir dere geşiyor, ki bin kilometre mesafe de Somali ve Ogaden arazisini geçtikten sonra kumlar arasında kayboluyor, Hararın pazar yerine en uzak yerlerden Habeş kadın - ları tereyağı, tavuk, bal getirerek satarlar. Habeş kadınları aldıkla- mi Almanya ve Triyeste ma : mulâtından her yıl, her biri altı bin boncuklu yüz bin kutu bon - cuk ve üç yüz bin ayna satılır. En çok kırmızı ve mavi renk kumaş satılmaktadır. Hararın en büyük dar dağıdır. Deniz — metre yüksekliğindedi yılında Hararda ii gös- da korkunç bir kolera ahalinin üçte birini mahvetmiş. Habeşis - tan halkının en büyük zevki avcr: Irktır. Herkes vurduğu vahşi hay: vanın içene m kapısına naza. ibi asar. Bu asma, büyük i gü dağı Gon * m rarda birkaç da cami vardır. Harardan kalkış: 15 Mayıs Hareketimiz len önce katırcı - lar gelip eşyalarımızı muayene et- tiler. Hemen — Bu sandıklar ağırdır. Götü: remeyiz.. oDey'p gittiler. Fakat hareket günü bütün eşyayı dışar: çıkarıp yığdılar. Bütün katırla: bir kişinir olmadığı için her ka - İ man, Hasan ve Avni. tırcı hafif yükü kendisi almak is tiyordu. E.. Esil, aralarinda önü « lınmaz bir kavga halini aldı. Tam bir buçuk saat bağrıştılar. Niha yet bunların kavgasını halletmek bir manzara için Oto Cemnah adlı bir memur geldi. Memur kapıdan girer gir - mez bağırma kesildi. çaldı. Memur, şapkasını öne doğ- ru bastırdı. Hepsine dik dik bak - tı. Herifler put kesilmişlerdi. Me- 21. TEŞRİN 1935 —— mur, bütün yükleri birer birer e - edi ceğini didim adiyorü! * Mihma: dar lecadinin görmüş li duğunu şahitlerle isbat ediyordu. İlk önce Necadi ile mihmandar bir küp balına iddiaya girdiler, Her ikisi ayrı ayrı İh iş ile ri sürdü. Neticede memur â hükmü verdi. yaygaraya veren Necadi, şimdi süt dökmüş kedi gibi pr VR kar. şılık vermiyor u. Bu, ım bir Nocadi ; Bir buçuk saat etrafı mi .i âdeti imiş. Eşyalar yükledi ye | la düzeldik. Buradaki hepsi yularsız ve nalsızdırlar. İki saat yürüdükten sonra mal sa denen bir tepenin y. konduk. Kafilemizde kırktan dr. la katır vardı. Burada kaç kişi ol" duğumuzu adlariyle tesbit ettim. Habeş adları hakkında bir fikir vermek a yazıyorum: :. Ben, Binbaşı ei ek Yali İbrahim Bel ğı Şevket. Yanımızda ki as- ker: Ebubekir Çavuş, Ömer, Os » i. On beş ka- tirer. On dört askeri yani hizmet- çi. Katırcıların adları şunlardı. Sama, Kokulla, Şefav, Belay, A - 1 dis, Hilo, Botkas, Allamo, Grado, Yuvata, Goşo, Gezmo ve saire. akel kafile, vahşi hay - vanlardan uzaklaşmak için su ke Kva konmaz, daima yedi iz yüz metre uzakta konar. Güle kaplan, kurt gibi hayvan lar gece suya geliyorlar. Karar - gâh kurulan yerlere odunlarla bü- yük ateşler Ea ve sabaha dar nöbet beklenir. ola verdiğimiz yerden kal - kıp giderken birtakım kadınlar bize doğru yaklaştılar, Ellerinde Bir şeyisr vardı. Sürdülü: — Siza u getiriyor, dediler. Ve izah etiler: ineği var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: