30 Nisan 1938 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 13

30 Nisan 1938 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

pm Bir zelzelede batan şehir “irene e Vezüv yanar m fevera- 3 ında torak altında kalmi p Gündün 200 Güm si pel, bugünkü 79 uncu a Vezüv er lağınm. bir mili e earekl karış muş, üzel mesiyle ateşler ve kızgın çamurlar a- rasında bir kül haline gelip toprak ak tında kalan bir şehir daha vardır ki, meydana üm zl rl lerinde, bu e şehri tesis etmi şve oraya ermiştir. Burada, Sami geçir- da bir- güzel bahçeler yapıl çok köşkler mişte. akıbet- a şehir, in ve ilk İle olarak bundan tam 200 sene ev- yel meydana çıkarılmışt © Pompeinin yanıb; imi geh- ık seyyah- riht gün dı e lan ke gor orasıdır. Bunun sebebi, her zaman ol- duğu şi birin cisini ie TE yer, ikin sıdır. &w sehirlerinin incisi, de- Agrippina da, ge- Sani HANE salli yarım asır ev- Fintkeli Here, İapanyadan dönüş. ekimle Monako, arkana W enizi kıyıların. zannedildiği gibi, ayni tarihte değil dir. Pompei şehri, biraz evvel de söyle- diğimiz gibi, Ee sonra 79 sene- sinde, Vezüv yanahdağının bir püskün mesi esnasında lâvlar arasmda o ka ja karı ve insanlari zın di e gömi pompa Samani Herkula- um bu yanardağ feveranında, yalnıs dir lâv alakası altımda kalmış, fakat şehir altüst ol ği Zelzeleyi his- n ve ei anlayan ahali, der« hal m kaç ve Afet şehrin ta» mamen boşalmasına fırsat vererek bis Taz Geli yale Herkulanum, Pompelyi harap eden örtün altında kalan kiii unutulmuş, kimse aramağa ki çeri ie Fakat, aradan dört asır ie sonra 471 senesinde, Vezüv yanardağı pü: bu yakret yor. “Nihayet in senesinde — yant yaya geliyorla: Kralı Üçüncü Sari bu araştırmaların daha ileri götürülmesine yardım edi- açığa çıkarılıyor. Km sonra araştırmalara devam ır ve her kazıda birçok san'at ye heykeller ve tarih! vesikalar elde edilen, - 1 z Zİ tes bırakarak .gogp uzaklağırlardı. Bu ge“ ce derin sükütu içinde, Şiirlerim uçup uçup gidiniz... SE e ir uçup gidiniz Dalgalardn kırık duran gümüş yaz vi İN leri DE Buzdan soğuk çimenlere, çaylara. & Yanar gibi yapraklardan saçılsın - in yal Hummalarım! Susup veda ediniz. kat karanlık sulara benziyen iki yeğil göz, ii Mercanlardan alevlensin , karanlık sahili Uğramayın asnadelli bağlara. Ki şeyi Gi e iza ali Günler döner arkanızdan İz arar. Havalarda şefaktaki tellerle ler, İkisi de helecan Delikanlı Sesler serin uzaklara, ellere. Ge m Serin, serin sinenizden geçsin ay (o Kuğulariz, kumrularin, sellerle — Söyle... için san? Aylar geçti, yl oldu... SALİH ZEKİ AKTAY Kad, heyecandan titriyordu. Gözlerli vk öndlirdi, Edebiyat: ce gene ve ummalı bir nefes dolaşıyordu. üstünde ler uyuyor; e, heyecan fuktan başımı uzattım; denizin bittiği, yek sedefter bir pa ile süsliyen. sahile baktım. Yapraklar üstünde ve parçaları gibi, ışıklarımm parıltıları, Mehtabın sihri Yazan: Dr. Cemil Süleyman gam sahile inerler; saçlarımın telleriyle lecanmı seyrederlerdi. Tsisi de biribirini e gölgeler ear. her kâlnatın sırrı, hâdisa- tan iç yüzü ei çıkıyor; yer bir kadın vücudü gibi muamma olan gizlilikle yordu... Yürekleri hırs ve iştiyak ateşiyle tu- tuşan Aşıklar, aydınlığa koşan gafil per vaneler gibi, birer ikişer sahile döküliyor. lar; karanlıkta visal arıyan mütehassir - ler, isıklarımdı 3 tülterine bürünüyorlardı. Bütün bu sevi- sip bir Sie dme koşan hayalperest cendi kendilerine sessiz sin vardı. Bunlar her ak- gelirler; ruhlarının in ve ileri bla sinemde uyuturlardı. Bun. ben verdim. Tsrait oğulları Ba yerde, ıssrz bâdiyelerde, ona e terdim. — Aşk budur. Saadet budur: Demek istedim. Fukat o benden kaçtı; i Ori dane ze ak vardr, ne çiçek... in aldım; aşk ne- dir, iz 'ecan nedir?... tattırmak istedim. da; istirap duydu. Bu, insanların perilere benzettikleri iü Donna ber ik — Niçin susuyorsun Züleyha?.. Bak, ne kadar muztaribim!.. İçimde bir ateş var, senin gözlerinin içinde | yanam ateşe çek bir gey akıyor.. Heyecan, bana serdem g9- Byor; bak, titriyorsun... Züleyha tekrar kaldırdı; deli- yanlıkta Sürüme. — Zevk tehlikeiir.. dedi. erkek geyik gihi kendini yardan yi arasında gördü. Artık sevmemek için li Uu” ZUN er ema 3 Mam açmak gn geçerler; gülerler ve rünüyordu. Soyundu, iskarpinlerini bir tar hin önünde bir sedire uzanarak, givercim gibi beyaz ve “yumuşak vücudünl serin

Bu sayıdan diğer sayfalar: