13 Kasım 1938 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 4

13 Kasım 1938 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

oşa düşünmek bile ii * — sale Ne diri ii şeyhinin kut. A a — Siyetine can ve gönülden inanıyor v eni bu işten Lr m, Da- yanında bulunacak. — Sen nışmanlarımm sın, Gerçekte olup aşi bir defa daha dene. iğ ve bana bağlı Günün meseleleri: Yurddaşlarımın arasında bir nefer gibi de çalışırım Nefer çok, fakat dilediğim de kumandan yok yeceğim. Ondan sonra son hükmü see m, taseb: — a ME Mr hr ve İRİ urunun li şim. ae kan ele aldığını bildirdi. Son. boğaya Kı denberi konuşulanları ona türkçe olarak e ai Gök- boğa bunları için için kaynayan, bü. yük bir sevinçle a fakat ken. disini tutuyordu. O dakikalarda bile hep Elçini dü- şünüyordu. İstanbul sandalcıları Şehirde her zam Perl menfaati mi bir de bir zümrenin ekg Bn meselesi V: dır. Bunlardan biri. İstanbul Yaklalir. İsli Haliçte bii iskeleler arasın- ayal sandaâlerlar, uzun senelerden am eden bir formül yüzünden e para zararı gör” Eminönü iskele - ka mi same in bütün men ancak bir lira ke lame O da her zaman mümkün olmamakta- dir. Sandalcıların hemen hepsi bundan e bulundukları, halde bir çare- si di aMIŞtır, Sİ ek Bizzat sandal . çcılarla konuta. Bir sandalcı erin i şöyle anlatı —Biz sandala iskelelerle bir tür- i uyuşamiyorduk. Aramızda kavgalar oluyordu. ağ nunda ul bulun- e a eek önü on > Fakat leman Bizim başka iğ usule Li t mi çekmeli 0: kürek çekmek diye bir söz vardır, ki her gün yap: . İn, izci olsa, ne kadar mii çekmeğe alışmış pi bu spor a iyor. ğı başka ai 80 İuğu başka bir Ee Evimize li bir halde icat ee » mademki za az, nasıl olsa niyorsunuz? ve in değildir. v— Güm iskeleden boş dönmek çok Jena oluyor. Bunun bir çaresini bul - izımdir. çüncü ME sandaleı, bu yi hak . kında şu ifşaatta emir ştur — Bunun demiştir, meselâ rinin her kazamırlar, Fı mensup olanlar ve Lİ hi sky yağ İşin içyüzü budur. Öbü: bir şey ii iyemeden b unla rını baker, sandalcılar ipi ağ şikâ- yet antik ler. Sandale: emiye. tinin bir usul olması der “balda ka İl memnun edece n başka ri köprü a- Tasını a1 Itmış paraya adam taşıyan kanan. Bee etmektedirler. Bir hususta da şunları ylem ğin — Fire ie şehir Dye “dolmu” taşıyan omobilleri me. ir ee kayıklarına müsaade edi - tiyo die taşımaya mahsus vasıta bizim sandallarımızdır. Dolmuşa adam taşıyan kayıklar, esya taşı ze Onlar, 8 n karşıda nöbete gi: Yurd yay İmıştı. O le ve aydınlık tepeye çıkmıştı. Ah. mümkün olaydı da bunu hemen Elçine haber verebilse; Kim bilir oda ne kadar sevine, cekti? O srada sv alaymm ağırlıkları ve öp aşçılar da oraya yetiştiler. pi ye yemeğini burada yiyelim. Firuzla Behman da neredeyse gelir. ler, Ateşler yakıldı. Sülün, karaca, ge- ve yaban keçisi, tavşan, keklik, bıl. dırcın si av e ki anları hemen 86. yulmuş, küktüm ökboğayı karşısına al mıştı, Keştaseb ondan daha aşağıda oturuyordu. Firuzla Behmen geciktiler, çok beklemeden yemeğe başladılar; Rüstem hep avdan ve savaştan ko. nuşuyordu. taburundaki yiğit. onu birbirlerine gös- bal dö Böylelikle daha şimdiden sında tanmmış ve sevilmiş mi ru, Rüstem ne zamandanberi bir Hint seferi tasarlıyordu. Gökboğaya sordu: — Ne kadar asker lâzımdır? — Benim ee gibi elli bin ki. şi bunu baş: — Nasıl Ki ? Hint hükümdarı bir a iki yüzbin kişilik ordu çıka. Yi her zaman çoklukta de- ğildir. lâ doğüşmesini bilen ve iş ir tek adam döğüşmesini bilmiyen ve kuvvetsiz olan yirmi a. damı haklayabilir. kat iyi idare edilmek şartile.. — Sen böyle bir isi Şapebiliz mi sin? — Ben ancak a ez zi yaparım. Siz olmasaydınız çoktan ölmüş bulu: ARM hiç vE an unu- tamam, Biz Türkler böyleyiz, — Seni Türk turuna kumandan yapmayı düşünür — Ben SALMAN FEN arasında bir nefer Mr de çalışırım, — Nefer çok, fakat dilediğim gibi isil yok Eğer izin verirseniz bu İşi biraz üneyim! — Kime teklif etsem hemen kabul ederi Her şeyden evvel alli başa- ramıyacağımı hesaplamalıyım. n saha güveniyorum. — Sizin gi ivesi Ri »lın güvenmem gerekti: > Ki meli Be- kestiremi Bu e dlleyenlerin ii gittikçe artıyord süzüyor, çenelerini sıkıyordu. Ormanın Sör iğinBön nal sesleri bu. — Firuz geliyor! Dediler. Otuz yaşlarında uzun boylu, Slim yüzlü, kartal burunlu, mağru ral hirs le bir Tisis ii şahlandırarak durdu ve hemen ina Bilerini eğen götürerek Rüs- temin önünde eğildi, > un ai Tı vardı. ri taramıştı, Açı Eİ Tr ci- va parçası gibi oynayordu. Attan hızla indi ve Rüstemi â; va şekilde boş duran yerleri & — Hoş geldiniz! Genk gö- re dar ki iyi w Firuz cevap verdi; I kadar karaca, bir düzine — Yirm geyik, brad ufak hayvanlar avladık. İşte getiriyorlar! Sk atların sağ veya solları- na yüklenmiş gan avları Rüstem takdirle seyretti — Çok güzel! vE geride biri yeleli diğeri yelesiz hayvan ölüsün! ii tiren iri b katıra dikkatle baki .n da vurmuşsunuz! Ah, ben de hi Jrydım? Diyerek içini çekti. i zamanda kalkarak mandanın oinuzlarını adı, Egs li kar tiren ei ır. Hele dişlei a ves im ki... Güçlükle aşedebildik. Dah; eki bir katırın sırtında #ki çuval asılıydı. Bunlar yer yer de- Tdi lin:nişlerdi. ” el garip homurtü- Bili ehm mi geli askere kira — Aslan yavrularını buraya getir Le renkte bolca tüyleri vardı. İ Le em kedi yavrusunu andırıyorlar. £, Gözleri birer kor gibi parlıyordı ve henüz uçları görünmüş olan diş lerini göstererek Homurdanıyorlar Bir aralık e LERİ iş ve anala rı gördüler. O tarafa doğru çığlık lar atarak fırladıla Ortalığı acı Derine” doldurdu. Rüstem: “2 mii bunları bir kafese kapa tın Dedi. ll a Behmene bakaral ilâve er. e rüklerini a diri tutabilsey din pek İl olacak — Bunu ER fakat olmadı Adamlarımızdan üçünü paraladılar Bir kaçı Si yaralan ndisine ll olan ye u: — Büyük vezir Ferruhzad'ın asla! avina merakmı bilirdik ama, besle meye meraklı olduğunu yeni duy duk, — O bunları saraya verecekmiş! — Saraya mı? Sarayda kime? — Kraliçeye... Firuz dudak b mek ki Hüsrev Pervizin kız kardeş Azermiduht köpeklere te nezzül buyurmuyor ve aslanlarla eğ leniyor! e cevap ve: kendi ii sever. An kes taş or e 'kraliçemizin bağrındı ken sesini yavaşlatarak mırıldandı: — Bunu isterdim, Lâkin be m bildiğim şudur ki Azermiduh gibi bir kadının bağrında ancak bl) lan veya şeytanın kalbi çi 1 Rüstem kaşlarını çat! — Böyl Tr düşünce benim hoşu ma gitmez! — Öylü İnsanı ben de sevemem Keştaseb ii sözlere kulak kabar tıyordu. Rüstem sözü değiştirdi: — Yavrular da değerli bir arma: ğan olabilirler. Hattâ bunların de ha çok beğenileceğini umarım, çün — erkek e kadar Insana Gs 2 Ni Kumandana Güökboğayı göster — Size bir Türk rr tanıtayım Tonuç hanm oğlu boğa! Ertesi sabah Keştaseb e İ Aradılar. Fakat EDİ Rüstem onun bir gün önce: — Son hükmünüz iklimi T. Dediğini hatırladı. Omuzunun Üs tünden yere tül il ak ve değildi; cehennem yolcu! kın olduğunu anladı. Arkası var) luğunun yâ mi Kardeşler Yazan. Dostoyevski günlerde bunun tark.na varmıştı. “Z0- bi. arı günden güne a iken gokluğu on! k seviyor, pek sayıyor, deli divane oluyordu. ıncular, vaş Si rets'in bir veli sizide nu söylerler on StIrUMIZ; ür mile beller Aliyoşada bui ari di. Staret: sı n e ha ların, kötürü; onra, hattâ daha ertesi gi üre sa ten eri rn e bir nr, veti nindeki tı iü e çeviren Hakkı Süha Lezgin em ( umam bu hâdiseleri de o kutsiyetin zalerle. rdu. stır kapı- r ocuklarını ık ağlaşırlar: Stareç, uutuklar söyler, onları takdiş eder ve sonra selâ talıklar öyle azalmıştı ki, “pk ma, artik höceresinden pek seyrek çi kıyor ve ziyaretçiler, çok kere Ei gün manastırın kapısında boşuboşur * e Aliyoşa, halkın bu ada - in ka Me çok Sirlar ni mazdı. va Zosima sipir rstr. ikten pek yaralı ol dip 8; ep Kavu minnet bildiklerini m ie altan biri clduğu ei anlıyordu. Ölümün bile Stareçin şöh SAN Ğİ izi kk retini e hattâ aim daha büyük bir kutsi anılacağına tel papaslardan ziyâde inanmış. Ki zamandanberi, kalbi, içindi coşkun duygularla kabarıyor, ateşleni. yordu. Zosimada uzleti seven bir varlık Pe heyecanı Kn rdu, Onun ımdan Sezmi; "kuvvet Si zi bir gün, şu Test Ml adaletin kurulma. sma, İçimiz bien sevmesine iz ecek, Onu: sayesinde ne zen. İm ne sahip, ne esir kalacak. Hetke, Allahın mi ocak ve çi nn ie başl. ya: e Aliyoşanm bize. ruya bu İ- İiyoşa, o vakte kadar hiç ii iki aydanberi sik fakat birbirlerine ir ya. vanm estiğini her ikisi de du- işti. İvana gelince, sik e iyii Kiya, düşünceyi hattâ — garip vi iç se; işiyle — anılacak Sin şey. ie ri biyı yn iye larda küçük da işte a tarihlere tesadüf eder, Di . mitri ile babası arasında miras mesele- karken gözlerinde beliren merakı gör. müş; fakat az sonra aldırış etmez etmez ol . muştu, Aliyoşa, bu verme- mezlikten, kri a sonra Öl ari e tahsil fari farkla. tin tabi idi?... Za Aliyoşa kendine soru- yor; fakat siren çıtlatmamağa da olanca gayretiyl, u, Dimitri, Ali si ivandan bahse. derken cnun hakkında büyük bir hür. met eseri gösteriyordu. iri ivaz birbirine yaklaştıran mühim se! tün teferruatiyle anlatmıştı. z emen bir cahildi, Araları i seciye farkı da pek açıktı, Birbirinden ka ıyrı karakterli iki kişiye dün. bilirdi. oşkunluğu, Ali; x. düşündürü: ve ikisini mukayese ediyordu. Dimitri i ipi Bu sisi yaradılış âile erkânının “Stareç,, in höceresindeki toplantıları sinden ötürü çıkan mesele için Zosima. ya başvurmuşlardı. son kertesine varmıştı, Baba ile 2 n münasebeti adamakıllı zehirlen höcere: DE Mi, dava da hâlâ neticeler» lu kararla Zosimaya dular, Rahatsızlığı e e v nasi . reç de buna razı oldu. Gün tayin va di. Yalnız mukaddes adam gülümsiy€ rek; (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: