27 Mart 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

27 Mart 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

k: — (arını bize münlerit birer ha-| istiyorlarmış . facıalara, tablatte vuku bu- mediğimiz bazı harükul JÇARŞAMI w ; Hilcaye, tahrirt celbinazar etmeleri üze- rine maruf güzellik mütahas- sıslarından ve refikimizin başlıca mui lup da kanunlarını keşf ede- “fenomen,, ler gibi bakmak- ASRIN ÜMDESİ “MİLLİYET.TİR. — İtan başka ellmizden ne gelir? 26 MART 1929 BUGÜNKÜ HAVA Dün azami harsret 13 asgari sifir idi. Bugün ruzgür matedil kuvvetle ve mütehayvil istikamette esecek, hava hafif bolutlü olacaktır. FIKRA Bir salğın ruh hastalığı p Önyedi yaşında bir çoc_ı[k sınıfından geçemediği — için intihar etmiş; oniki yaşında bir kız bayramda sokağa Fakat bir alim için tabi- atte sebepsiz bir hadisenin vukuuna İmkân olamayacağı gibi, bir içtimalyat mütahassı- sı için de her hangi bir cem'- İyette vuku bulan hadiselerin | izahsız kalması mümkün gö- - |rülmemek lazımgelir. Netektm bundan bir kaç sene evcl Türk Darülfünunu sosyoloji profesörlerinden Fransalı bir genç alim bu mes'eleye dalr epiyce mühim şeyler söyle- yip yazdı ldi. Akşam başmu- harriri Necmettin Sadık be- yin de buna dair makalele- rinl hatırlıyorum. Fakat, ge- çıkmaktan men edildiği iÇçin | »e hatırlıyoruz ki bu tetkik- bir. iple kendini asmış; yirmi yaşlarında bir delikanlı babası hemşiresini azarladığı için cebinden Çı- kardığı tabanca ile hem babasını, hem anasını - Öl- dürmüş, sonra silâhı ağzına sıkıp kendisi de ölmüş! tavana İler bize mevzu bahsolan der- din bazı mukader amillerini güstermekle berabder benim için en esaslı olan pisikolojik amili ihmal etmiştir. Eğer mes'ele bu noktadan tetkik edilmiş olsa idi, meydana bir. “terbiye usulu,, davası çı- Bu cümleleri gelişi güzel | kacaktı, ve çocuğun ruhu memleketimizde son çıkan | daha çekirdekte iken bu gazetelerin havadis sütun- | müthiş akıbete doğru nasıl “ larından alıyoruz. Kim bilir telldiği, nasıl hazırlandığı böyle daha ne kadar cümle görülecekti. taplamak mümkün olurdu Lâkin, ne yazık, her şeyde ve yaşlıca yazı unsurlarından Abidin Daver bey hocamızı kastederek * Cumhuriyet , re- Jikimizde güzellikten anlayan- dar vardır, neden bunlar bu işe bakmıyorlar2? , diye bir sual ile güzellik namzetlerinin kâfi derecede güzel olmadık- larınt anlatmak istemiştik. Da- ver bey biraderimiz, Mısır Çarşısının kapısında zincir olz madığını iİddia eden ve kapıy: gidip zinciri tuttuğu — halde yene: — Mısır çaşısının kapısında zincir yok!? diyen inatçı gibi artık herkesin gözüne batan görmek - istemiyerek benim bu iddiamı bekârlığımdan - istidlâl ettiği ihtisassızlığıma hamle- diyor. Evvelâ bekârlığımız bizim sun'umuz mu bir münasip “diş ehleti, bulundu da red mi ettik. Saniyen , Daver bey bizzat bekâr iken güzellikten anlamaz mı idi ki, bize karşı bü zanda bulunuyor ? Seyrissefainde Iki icat Dün öğrendim. Seyrisefainde iki yeni icat varmış : 1 — Pire, tahta kurasu ve — Belkıs! Ttriyat fabrikasi sahibi Cudi bey hizmetçisine seslendi.. Kalın bir ses cevap verdi: — Efendim.. Belkis, İri yarı, dev cüsseli, bir şarap fıçıisi kadar tombalak, ve bir vapur kazanı kadar terli bir kadındı. Cudi beyin hem aşlçısı. hem de hizmetçisiydi. Cudi bey, gene buram buram terleyen, Üstü başı pis hizmetçi- sini karşısında görünce, söyleye- Deeğini unummu. | — Bu nekiyafet böyle. Bu pislik nedir? Utanmıyor- musun? — Evet efendim. — Ba kıyafetle karşısına çık- ma demedim mi sana. ALLARI * Yünız Basura karşı tedbiri ekli Kanlı, kansız başurun her iki ne- vinde de sebep bavharatın, billhassa biberin kesneti istimali, çok mugaddi yemekler, suok meşmibat ve çarap eğer bu gazetelerin hepsini olduğu gibi bu İçtimat ha- okuyabilseydik... Zira, DİZ | Gisede de — pstkolojiyal se- eniniz ki memleketimizin | pepler hiç kimsenin gözüne uzak köşe ve bucaklarında çarpmıyor ve çarpmadığı çıkan bir çok İsmini bile | (çın ona göre tedbirler O işitmediğimiz — gazetelerde | almak kimsenin aklından bunlara benzer facıaların geçmiyor. Yakup Kadri havadisini okumak kabildir. FELEK Binaenaleyh, bu hadiselere bir zamanlar, yapıldığı gibi, yalnız Istanbul şehrine mah- Berber mektebil sus, mahalli bir illetin ala- Mizah ve alayda emsalsiz metleri nazarı ile bakma- | Slan fransız matbuatı arasıra mak lâzım gelir. Bu içtimat | gerberlerden “Antuan, isminde aict büyük, geniş ve derin | bi elebaşısından bahseder du- bir ehemmiyet almış, dalını | yurlar. Anlaftıklarına nazaran budağını — milletin ruhuna | Mösyö Antuanın saç ve baş salmıştır. hakkında verdiği karar ka - İçtimat afet diyoruz; buna | nun kadar kuvvetli imiş . başka türlü bir isim bulmak Bize de düşünürsek görürüz kabil mi? Yukariki imle- | ki insanın bilâfütür kellesini ler de dikatınızı celbetmek | teslim ettiği yegüne adam ber- kasti ile sulinye ettiğimiz | berdir. İşte bu mübarek adam- — “içimn, ler bu intihar vak'a- | lar şimdi bir mektep açmak Her şey - için dise gibi izah edebiliyorlar- | mektep açıldığı gibi berberler mı? Ne gezer, bütün o *için,-| için de bir medrese açılmasına — |ler bize, bahsi geçen şeyi | bir şey denemez, lâkin bu mek- daha karanlık, daha esrarlı | tebin — Şehremanetine — raptını — göstermekten başka bir İşe | isfiyorlarmış ki buna tahammü! yaramıyor. “Sınıftfan dönmek,, | edemeyiz . Matbuat cem'iyeti kendini öldürmek için kâli | dururken — berber mektebinin — bir sebep midir? “Sokaga | başka yere raptedilmesi müna- olduğundan bunlardan tevakki lâzım- dır. Basara faydalı gıdalar — sütlüler, patates ezmesi, çilav, envai meyva kompostoları, olgun mevvalar, haşla malar, yeşil sebzeler. Lahana, havuç, fasulya, — bakla, soğan memnudür: meşfnbatı künliye müzirdir. Baharattan yalnız tuz, limon malidir bit arasında ve bunların üçü- nân mezayasını haiz bir haşe- renin kamaralarda peyda olması : 2 — Dünyanın hiç bir ye- rinde görülmeyen- şekilde kadın ve erkek yolcuların ayni ka- maraya konması. HB x FELEK Dr. Muhiztin 606 >104309400409400004050440400000049000000AMA Günün Latifeleri çıkmaktan menedilmek,, kendi- sebef almaz. ni Tavana asmak için kâfl bir sebep midir? “Babanın Zincir yok! Malümu zarafet * Cumhu- /— hemşireyi azarlaması , hem ba-| riyet , refikimiz bir. güzellik — bayı, hem anayı, hem ken- | müsabakası tertip etti. Bu dint vurmak için kâfi bir se- | müsabakanın namzetlerine karşı bep midir? Hayır, bin kerre | hörmetimiz baki olmakla be- | Aymanyacın yalnız şemsiyesi olduğunu gösteren bu kı hayır! Şu halde bütün bu * raber bir çok tanıdıkların şifaht * ne «retti . n İN edebi tefrikası 11 — “Milli; Köy hekimi (Tosun) un yumuşak se- — si ona bir kamçı gibi tesir etti. Dimağı zarı delinmiş Bürhan Cahit ne), dün bahçeye giderken Molla (Ahmet) in kızını gördüm, selâm söyledi. İma bir balon gibi boşalıverdi.|mın (Ayşe) ile sana gele- Bir hamlede içeriye, ocak başına koştu. O akşam karı koca yeme- — gi her vakitki halin aksine olarak derin bir sükünetle — ıdeta tatsız bir vazife yapar zibi yediler.. Ve (Tosun) — genç karısının basma topu-| —au açmadan bir tarafa koy- Juğunu göremedi! Yemek- en sonra (Tosun) her vat- &l gibi çığırtmasını üfledi, — raçak,tütünden bir - iki cı- zara sardı, tüttürdü, ve beş “aumara lâmbanın ışığında (Emine) halâ bitiremediği h diveni örmekte devam et- &. mli) den Y( İcekler. Hatırhoşluğu almaz mı yaz (Emine) sesini çıkarma- |dı. Onları neden istemediği- ni, onlarla iki lâkırdı konu- şamadığını kocasına söyley emiyordu.Hastalıktan bahs açılınca akşamdanberi içini yiyip kemiren bugünkü zi- yareti haber verip vermeme |mek, söylememekten daha iaz tehlikeliydi. .. Dokto- run buralardan geçtiğini el- bette gören olmuştu. Bu zi- İyareti (Tosun) un başka ağızlardan işitmesi belki o- nu şüpheye düşürebilirdi. K Ş n bunu — |ği düşündü. .. Bunu söyle- | Almanlara göre dünya Bir Alman gazetesi diğer devletlerin büyük toplarına mukabll ikatörü / |Sesine biraz daha sükünet |kadını korkuttu. (Tosun) |ç ve muhabbet vermeğe çalı- |aceba bir şey: gördü, işitti şarak haber vermeğe çalı-|de ağzını miarıyordu. Fa- |şarak haber verdi: kat bu keskin şüphe kendi — Ha, bugün hükümet|kalbine niyçin giriyordu. İdoktoru (Bademli) ye ge-| Bir kabahat mı işlemişti. . . |çiyormuş bize uğradı, seni| Genç kadın sert ve seri sinir |sordu, selâm söyledi. buhranları içinde şakakları Ateş gibi doktor, her|terliyerek güçlükle cevap tarafa yetişiyor. Genç ama| verdi: usta hekim doğrusu.. Bir| — İçirmez olurmıyım. ilâçta adamı eyi ediyor. (Ba|Koca çamın altında oturdu, İdemli) de (Kara hafız) ın|bir kahve içti, hayvanını su |(Zehra) da hastalanmış. . . ladı, sana da selâm bıraktı, 'İki ilâçta eyi etmiş. Sana)gitti: ,verdiği haplar da ne — şifalı| Bu (Selâm bıraktı) cüm- |şeylermiş değilmi? lesini israrla, kuvvetle ade- (Emine) cevap vermede|ta kocasına bir teminat ver- | (Emine) cevap vermeden|mek ihtiyacını hissederek (Tosun) devam etti: söylemişti. ” | — Gözü de tok. Eski hü-| (Tosun) çığırtmasını üf- ;kümet doktorları parayı pe-|lemekte devam etti. şin almayınca şuradan şura ee 'ya adım atmazlardı. Herke-| — Bak küçükhanım; sa- sten para bile istemiyor.|na üÜç cilt roman getirdim. Ben verdinide almadı. Bari| Ama kolay vermem, bizim bir yorgunluk kahvesi içire-|eldivenler nerde bakalım? ydin. Adamcağız bize o ka- jdar e a isonra id “Eyelki ıiyı:'ıtten iki gün|tığı paketi ira MART . 1929 Belkısın nefesi — Evet efendim. — Sen artık biraz temizler. — Evet efendim. kesmek Açin daima: Evet efendim 'Giye cevap verirdi. Cudi bey düşündü: — Ne diyecektimiğilal. Burada bir şişe duruyordu. Ne oldu? — Evet efendim, şey.. — Ne oldu. söyle; — Şey efnedim.. Kokusuna madım.. Biraz sürmek is- — Siz aksiliğe bakınız, şişe elimden düştü, İsvantanın yanısı döküldü.. Şişeyi gene doldurmak İstedim. Tavantaya renkli basan Bilumum ticari ucuz ve güzel tab terlerimiz hazır ve Hariçten alacağımız ve mahalline Irsal ederl: - K PERTEV Tuvalet Güzel bir hediye vermek Iyi bir tevsiyede bulunmak İsterseniz lt Podrasını tercih ediniz. Fantazi nevileri kibar mu- rethen. kullanılmaktadır. Pertev Tuvalı saline çamol lundan dört nala çıktı, gel- di. Yine aynı gölgelekte ha- sır koltuğa uzanmış, ince yünden bir örgüye başlay- an genç kadını buldu. (Emine) bu gün işlerni erken yapmış, bitirmiş, ade ta bu ikindi ziyareti keşfe- dip akşam işlerni geri bırak mamağa karar vermiş gibi- ydi.. Genç adamın - gelişi onu hiç te hayrette . bırak- madı. ve gençadam da bir sev- ki tabii ile yerine alışmış bir misafir gibi boş koltuğa o- turuverdi. — Ne kitaplar getirdiniz bana doktor B. — Bunları herhalde oku- madınız. Hepsi yenidir. Bir arkadaşıma yazmıştım. (İs-| tanbul)da nekadar yeni ki- tap çıkarsa hemen yolluyor. bakın bir kere, , . (Emine) doktorun uzat- açtı. Henüz yap- gp Milliyet Matbaası Son sistem nefis ve muhtelif mücehhezdir. evrakı matbua, kitap fatura ve ilânlar Tab işlerilede memlekete hizmet Yegâne emelimizdir H oımrmamn Tüymatro *güvalet sirkesi,, diyordunuz. Şi- şeye üzüm sirkesi koydum.., Biraz da ispirto karıştırdım. —Üstüne biraz esans ilâye ettim.. misk de attım... — Sonrat. | — Ama eski kokusunu bula- madım. Benim yaptığım da fena kokmuyor amma, sizinki gibi değil | — Getir bakayım şişeyi bana. | Belkis. yüvarlans — yüvarlana Ç giti, şişeyi getirdi. Cudi bey kok Hiç de fena kokmuyor- dn.. Tatlı bir kokusu vardı, Ah- dedi ki Eğer koyduğun sirke ve esans miktarını kıvamına getirebilirsem enfes bir. levanta olur Belkis Belkis meselenin iyi bir şekle girdiğini görünce sevindi, hafıza- sını topladı. Cudi bey nefis bir yapmağa muvaffak oldu. İş Şimdi lavantanın İsmini koy- mağa kalmıştı. Birdenbire haykırdı : — Buldum!. “Bolkısın nefesi,, | Herkes bu Belkısın, benim men- debur ahcım olduğunu nereden bilecekt.. Saba Melikesi Belkis zannederler, Ve Cudi bey “Belkisin nefe- gi İavatasını piyasaya çıkardi. Hiç kimmse, bu lavantanın, mu eldinin pis, mendebur bir ahçı kadın olduğunu bittabi keştede- medi, ve Cudi bey hizmetçisinin sayesinde para kazandı. Nakleden Selâmi İzzet | lavanta makinelerle defterler her nevi JZ| olunur. Ticari dei- satılıktır. siparişleri itina ile ihzar iz. Telefon: Istanbul 3911 -8-8 podrası Lâkin doktor bunları okumamışsınız? — Tabii. . Benim oku- mak için okadar vaktim yok. Siz okursunuz, bana da' biraz anlatır, hangisine eve. Daşlayacağımı söyler- siniz, olmaz mı? Genç kadın doktorun kendisine bukadar itimat göstermesinden mütehay- yir, sıkılıyor, (Tosun) a bahsetmeden, onun arzusu- nu anlamadan genç adamla dosluğu, teklifsizliği buka- dar ileri götürüşünden kor- kuyor, kararsızlık, endişe İve arzu içinde çırpmmıp duruyordu. Dokto- run serbest, emniyet verici bir haraketle verdiği cevap nihayet onu tatmin etti: — Siz bilirsiniz, doktor. dedi. Fakat bilmem benim fikirlerim size yardım ede- IIYIHALLIR EYTRER SSTEETLN *& 19uncu Mektep Müdiresi M: bale H validesi ve Mülga Mües satı cezsiye Müdürü Kenan Bej teyzesi Atye HL E. irtihali darı be eylediğinden cenazesi bugün Büyt adada kiln hanelerinden kaldırılı Topkapıdaki- — medleni defnedilecektir. * Sabık Kopenhag Sefiri Ali Fi Hikmet Bey evelki gece samt 12 velat etmiştir. Cenazesi bu - sat saat TL de Kadıköyünde Ceviz civarında Hasırcıbaşı mahallesindi köşkten kaldırılarak Sahrayıcedir T zarlığına defnedilecektir. mahsusi *ik Teşrifarçı Kâmil B merhum Mahtumu ve Madrit sefiri sab Feridun B. merhumun — birad Atina selareti esbak baş kât Aziz Harun beyin Büyük Ada Nizamdaki hancsinde irtihâl « lediği teessüfle haber alınmışı Cenazesi bu gün öğleyin büy Adada makberi mahsusuna 'de olunacaktır. Ada - vapuru köprüden sı| Onu çeyrek geçe hareket etme tedir. YATRO VE SİNEMALAR Darülbedayi Yepebaşı tiyatrosündü bu akşa saat 21,90 da Bekârlar komedi 4 perde Nibi Zeki, M. Kem Heüşgli iköy HilâlTiyatrot Bu akşam komikler müsabakası Naşlı, Cevder, Şevki Beyler ZIFAF gecesl gülünçlü hi medi 8 perde Duhüliye 45 kurür <e Ferah sinemada Volga Volga 14 kısım Dünyanın cen meşhür. hokkaba Nelidis; matine 14-80 16-30 İstikbal ara yanlarafırsa Müktedir. bir İngitz omalili idaresinde yeni açılan İNGLİZCİ akşam kurslarına ehven - şartlar! talebe kabuline başlanmıştır. Fransizça lisan; Türkçe Ticani ve Türkçe İnglizce ve Fransizc Daktilografi dersleri devam e mektedir. Çarşıkapı, Medrese sokağı No Y OMCA Binasında Ami rikan lisan ve ücaret dershamı sine müracaat ediniz. Sovtgsorgflott Sovyet tücari vapurları kıri snl Flot vapuru martın 29 n cuma günü 14 te yolcu ve yayi tücariye alarak doğru Bat ma gidecektir. Tafsilât için Galatada çinl rıhtim banında kiin ıunııhgıı; müracaat. Telefon: Beyoğlu 235 2501- 967. (Emine) sele kapı mış bir gül yaprağı gibi b mükâlemenin çerçevesi çinde bütün mukavemetii kırılıp söndüğünü hissed ede genç adamı dinliyo| konuşuyor bir leziz ve me tedici cennet meyvası gibi bu sohpetin zevkine ki namiyordu. Konuştular. Ça nının koyu yesil gölgeli kararıncağa kadar konuştu lar. Hafif bir şırıltıyle yarı larna süzülüp akan dere suları rengini değiştirinci ge kadar konuştular. başbaşa sohpetin sonu gel diği onlara birkaç evel olduğu gibi yine günt şin karşı yola düşen lekelci oldu. Doktor (Suat Naci) bet vazifesi gelmiş bir kaf tanı gibi bütün şetaretini D bilecek mi? O, şen,lâkayt tavurları,| lâubali sözleriyle genç ka- ü rakarak ayağa kalktı. Bi gölge gibi haraket eden İf el biran de yaklaşı

Bu sayıdan diğer sayfalar: