2 Nisan 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

2 Nisan 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i[ytıı—m Ümndesi “Milliyet” tir. | 2.NİSAN 1930 DAREHANE — Ankara caddesi- ID Telgraf adresi: Milliyet, l 'elefon numaraları : * ü lı—üıl 3911, 3912, 3913 “1SABONE ÜCRETLERİ 'BUGUNKU HBAVA u Dün hararet en çok 12 en az " y derece İdi. Bugün rüzgür poyraz 4 59tcek, hava açık olacaktır. mm HİKÂYELERİ TÜ sladk nevüz Hboliüğsi .ılıdı Kadın meselesi çıktı ııılıuılır Kadınların inti- 'uımclofdımçnkımun— ve meb'us olmasını en çok Nr Hanım — adı lâ- Ne oldu kadınım? Ayol duymadın mı? İnti- lunuyorüz! Sevincimden İsracağım! — Allah sakla yarabbi! İn- n ıltıhıp olüyorum diye sevi- İ mi? Hekime gider. (— Öyle değil! İntihap, inti- Ap! Alahım, ne sehhar — keli- el | çe -GENE O MUAZZAM $ KADININ F 3 Kendini seyrettirdiği dükkâ- F ya önünden geçerken ufak te- İ.“4k dört beş taze - çıkıyordu.... Bzleri keşideli ıoylemelerm— ben İsrail kızları olan bu çiti (4ti hanımcıklardan biri güle- ,* arkadaşlarına diyordu ki: — Maşer: Bunu bozdursalar azim gibi beş tane eder!... 7 Lâtife höşuma git itti, Desenize ıhııı liranın dqil kadının da ü bir aradası var.., — ü NİŞAN BALIĞI AZ! Ü ie Bu sene nişan balığı az çık- var Âlem gül gibi lüfer dururken 1 gatbaa mürekkebi ve makina Ağı kokan nisan balığını yer Xili ya? bazı refiklerimiz karile- ti? biraz nisan balığı hazırla- dŞ ise debiraz bayat olduğun- a ıfrflim'bulmnmııur -HAVADAN!! %hım *Milliyet” “in spor harriri olan arkadaş gollari y 4 # 'llıv gibi göze çarpan bu ha- € sarılmamak ığı-ı kendini evdet Bey bu şiirle ve san'a olan bir adam değil- a ruhunu gıçıklamıg, heyeca- inceltmişti. L u ıı.lı:elınin ciplak ko- mevnııuzkıımu. «p hakkı mevzuu bahsolur ol- | x*hl!llıyel,,ln edebi romanı: 56 7 |kolu yakaladı ve ağızladı. kat bu feerik manzara ©0- | gergin ve diri kol üstünde do- | - Esersiz san'atkârlar Onlar, iddiayı nübüvvet eden o yalancı Peygamberlere benzer ler ki, mucizeleri rivayetten iba rettir, Hepsi mağrur, hepsi iddi alıdır. Dilden dile dolaşan cür'- etlerinin mükâfatını görmüş bir takım. küstahlardır. Eserleri yoktur, fakat san'atkârdıtlar. Nasıl ve niçin san'atkârdırlar, bilinmez. Genç, toy, yeni yetişen nesil- " |leri etrafına toplayıp bir havari gibi san'atteri bahsederler. Eser verecek olsalar bu, düpyanın en büyük şaheseri olacaktır. Te- beaları, buna iman etmişlerdir. Kimseye benzemezler, benze- |mekten çok korkarlar, gayeleri lorijinal olmaktır. Yüksek sesle konuşurlar, bir bahisten diğe- rine seri' ve lâkayt geçerler, E- hemmiyetsiz bir şeyden bahse- der gibi, mualiyattan konuşur- lar, Bunların benzememek için yıkanmıyan- lar, tırnak kesmiyenler, saç, sa- Vkal uzatanlar vardır. Pis ve bi- çimsiz giyinirler. İtikatlarınca san'atkâr, bu gibi zahiri hüviye- te verilen adtır. Harika olmıyan her şey on. lar için adidir. Teferruat ve alel |ade şeylerle meşgul görünmez- İler, Dalgındırlar, müstehzt ve | zekidirler. Hıç bir şeyi beğenmezler, in- kâr daima inkâr ederler. Çalış- uklınm ne gören olmuş, ne de semerti — mesailerini. Çünkü yapmış, beğenmemiş, yoketmiş- tir. | Gerçi herlüz eserini yapma- mış, ortaya çıkarmamış, hakikt san'atkârlar yok değil, fakat bu eser vermedikleri halde san'at- kâr geçinen tufeylilerin yanın- da onlar zâten bariz birer hüvi- yettirler, Bu çığırtkanların şöhretleri, sabun köpüğünden şişmiş birer yaldızlı balon gibi boşlukta bir müddet dolaşırlar, sönerler, Onlar, meyvasız ağaçlar gibi odunlarından yalnız kereste ya- pilir. ELİF NACİ taksim etmekle meşhurdur: Be nim aklımda kalmaz —amma: Yağlı, yağsız, tatlı, tatsiz, ya- van, beleş, keleş, havâadan, ta- vandan, elden, belden -enfes i- Vâh... diye taksimler yapar. Son Fener - Galatasaray maçın- da Fenerin yaptığı gölun nev'i nasılsa yazılmamış, ertesi günü derhal: Fenerin havadan yaptı ğt gol) diye tashih eyledi. Hal- buki bu yazı intişar ettiği gün Zekiyi gördüm bana golün ha- vadan değil bilâkis yerden oldu “ğunu söyledi. Ve ledettahkik anladık ki, o esnada bizim ar- kadaş paçasını bağlamak için e- gilmiş bulunuyormuş. Gulu baş aşağı görmüş! FELEK U Bürhan Cahit lu uzandı. Bu üzüti, yuvarlak, din ve esmer kol arkadan ıdzn 1 ziyalar içinde bir silüet gi- Siz, ıııırıuı!ıir mik görmüş aç bir kürt gibi bu — Oh! Ne yapıyorsunuz, gö- recekler! Fisl n Bu kfâsik kelime, bu paravan, mığlı'lp olan ve sevil- mesini istiyen bütün güzel ka- dınların bu kudurtucu müdafaa Bı... Görecekler! Ve Cevdet Bey bütün aşk ve muhabbet ka- pılarını açan bu kelime karşı- sında kana ve ete susamiş bir sırtlan igbi aç dudaklarını bu Tutarl.. Tanıdık cimrilerden birinin ismi geçiyordu: — Kâfir herif dediler, epi pa-. Ta tutar.. Bir başkası lâfa karıştı: —Onun tutmadığı şey, sade dostların elidir. Bu kadarcık bir ip ucu kâfi idi. — Çocuklar, dedim, hadi ba- hepimiz birer şey söyliyelim. Kabul ettiler, Ben başladım : — Oruç tutar ! Ötekiler birer ilişer arkası- nı getirdiler: — Deniz tutar.. — Tok tutar.. — Balık tutar, Birsi atıldı: — Kazancı şu kadar tutar.. — Perhiz tutar.. Öldürdüğü adamı görünce: — Kan tutar! — Fidan tutar.. l.ıpırmııı çok rakılar hakkın- — Fena tutar.. — Matem tutar., Bir simit yer de: İçini tutar.. Tavlada hile: — Zar tutar! Sokakta çocuklar: — Taşa tütar.. Kediyi methederken : — İyi siçan tutar.. Gözde olan biri için: — Yahu, filâncayı tar? Hasta olur da: — Başı tutar! Bekâr duranların; — Yakası bit tutar.. Bahçevanlıkta veya doktor- lukta: — Aşı tutar.. Kış çok olduğu seneler: — Yerde kar tutar.. Filân adam için — Eli kalem tutar.. özü birini tutar! — Eski hesaba tutar! — Ağzile kuş tutar.. (Amma gene inandıramazmış o da baş- — Babası tutar! — Deliliği tutar!... Maazallah: — Sarası tutar!. — Sancısı tutar! , — Kavgaya kaşık tutar.. Hafızası kuvvetlidir, bir şeyi: — Zihninde tutar!. Olür a:: — Aksiliği tutar!. Eşyıyı rutubetli yerde bırık— mağa gelmez; — Küf tutar! — Kefeki tutar!. Kızdirma: — Bedduası tutar.. Kimisi de sade: tarık çekmeıeydı koldı.ıı bışlı- yan bu ileri hareketi inkişal edecek, geniş mıkyasta bir cephei taarruz — halini ala- | caktı. Lübnan güzeli, güneşler ale- minin bu nefis mahluku onu yemekten evel aperitif almak üzre (Veranda) daki kuçük ma- saya götürdü. — Birer vetmut içe biliriz değil mi efendim. Bir şarklı kadın - tatlılığıyle konuşuyordu. Kırmızı mayi billur kadehte kızıl ziyalarla (Ömer Hayyam) ı şiirlerindeki o mesttedici şa- şeffaf |rap gibi parlıyordu. - , — Ne güzel, dedi Cevdet Bey. Ve Hayyamın aklında kalan: Mery horden ve sad buden ayi- ni menest, Farig buden :ıhln dıı, di- ni menest!. * : Ve tercüme etti: "Slfıp ıgmık.keyıi edip e laştırdı. — Oh! Ne güzelsiniz! Genc kadın onun elinden ta-| Genç Lübnanlı buna bayıldı: İler) i o dinden azâde kalmak benim dinimdir. ” ş&dııve ayinimdir. Kü- kalım, şu tutmak masdarından | Pa'a kim tu- | — Yahu! Bilmiyor musun, | filâncanın kızını tutar.. , Sonra: 'ARŞAMBA — © NISAN Çakır Memişin dünyada ye gâne zevki yan gelip oturmaktı. Onun için hazır yemeğe bayı- lır « ah gözü gör olasıca olsa da ben de sefama baksam” diye|kü düşlünürdü. Fakat düşünmek eder mi? Mide her gün bir okkalık ekmek ister. Memiş ne yapsın çar naçar çalışmağa mecburdu. Ve onun bunun bah- çesini çapalıyarak tarlasını eke rek hayatını kazanırdı. Köyde ihtiyar bir adam var- dı. Buna herikes'Hacı baba der- di. Hacı baba bir derenin kena- rında küçük bir ev yaptırmış o- raya barımmıştı. Hiç işi gücü yoktu. Eskiden birikdn:llğı pa- raları birer birer yiyerek ömür çürütürdü. İşte Memiş buna gıpn edi- yor: — Ahı ben de Hacı baba gibi olsam da yan gelip Tahatıma baksam diye düşünüyordu. Bir gün aklıma müthiş bir |fikir geldi: Bir gett'ansızın Ha / cı babayı evinde bastırıp öldür- |mek ve paralarının üstüne kon- mak!.. Bu cinayetin Memiş tarafın- dan yapıldığını kim bilecekti? Kimsenin aklına hayaline bile gelmezdi... Zaten ismi köyde | Miskin Memiş diye çıkmıştı. O sırada köyün civarına bir çin gene aileside çergikurmuştu.Ha ct baba öldürülünce herkes bun lardan şüphe edecek ve Memiş te yşkayı kurtaracaktı. Karanlık bir eylül akşamı ka- rarını tatbik etti. Sabaha karşı Hacı babanm evine girdi ve za- vallı adamı bir hamlede par- maklarile di cescı'ı bir tetme xl: bir Tek etrafı araştırmağa baş İladı. Hacı hahanın pataları ya- tağram altında idi. Ve Memiş sevki tabif ile bunların - yerini keşfetmişti : Küme küme briknotlar, yığın yığın gümüş mecidiyeler ve al- tınlar... Hele altmlar. Gördüğü bu sarı manzara katilin gözle- Trini yakryordu. Hemen hepsini Tarbasma doldurdu ve sıvıştı. Hact Babanın öldürülmesi köyde büyük bir heyecan uyan- —Atar tutar.. Daha: — Topa tutart!. — Kapıyı tutart. — Elini tutar!.. — Başının üstünde tutar!. Ve nihayet, yakalanacağını anladığı gibi: — Caddeyi tutar.. Bilmem daha tutulacak - bir 'İşey kaldı mı? M. Salâhaddin — Ne güzel, ne güzel, dedi, sür'atle | şarklılar çok — yaşamasını bilir | içli ve hasta gönüllü Fransız . Şairlerinin bazı eserlerini okun- insanlarız, dedi. Cevdet Bey bi Nln malümatı- nı sarffedecek zaman - bulmuş- tu, derin bir neş'e ile devam etti: - Puıt şarklılarn bu zevk ve neş'esi şıp!ılın da sirayet etmiştir. İngilterede - Hayya- mist diye bir cemiyet bile yap- mışlardır. — Pransızçaya tercüme edil- miş şiirlerini okudum. Dini, muhâkemeyi inkâr eden hayatı zevk ve şarap ile geçirmeğe azmmeden bir adam. .. Ö kadar kalender ki! Cevdet Bey uzun şişeden ka- dehlerini tekrar doldurarak ce- vap verdi: Katilin korkusu toparladı. | dırmıştı. İki çingeneyi — tevkif | 1980 Mizah - Edebiyat, etiler, Ve zavallı çingeneler ya- kalarını kurtarıncaya kadar ak- la karayı seçtiler. Kimse Me- mıçun şüphe eıınıyofdu Çün- Memiş - işi çaktırma- 'mak için her gün belini omzuna vuruyor ve tarla tarla dolaşıyor du. Önun maksadı mes'eleyi u- nutturup neden sonca başka bir köye giderek yerleşmek orada Hacı babanım servetiyle Hacı babanın hayatını yaşamaktı. Netekim bu vak'adan altı ay geçtikten Sonra düşündüğünü yaptı ve iş gramak bahanesiyle paralarını toplayıp yola revan oldu... Bir şehre uğradı orada kendisine bir az çeki düzen ver- di. Ve nihayet bir Memiş ağa olarak eski yerinden uzak çok uzak bir kasahaya vardı ve yer- leşti. Burda kendisini kimse ta nmnıyordu. Keyfi keyifti. San- ki yüz sene yaşayacakmış gibi parasrar“hesap ediyordu. Şim- di kırk sekiz yaşında idi geriye tam elli iki sene kalıyordu. naenaleyh parasımı elli iki pa! çaya ayırdı ve her sene bir par- Çasını yemeğe başladı. Bazen e- vinde canı sıkılır ve civardaki harmanlarda çalışan rençberleri seyre giderdi. Onlarla ıak.ılışır' konuşurdu. Rengçberler bu adamın serve- | tini merak etmislerdi. Bir gün kendisine zordular: — Memi ne ile geçinirsin? Memiş cevabını evvelce ha- zarlamıştı: | — Ben aslen Konyalıyım, Ora-| da büyük amcam öldü. Miarsı bana kaldı, Fakat © anda katilin aklına | feci bir ihtimal geldi Mürasıkelimesini ne demeğe | söylemişti? ya bu adamlar ken- | disini Hatı Baba gibi öldürür- lerse, .. Titredi.. Kendisinin yaptığını bir baş- kası ne demeğe yapamazdı? O günden sonra artık rahatı huzuru kaçmıştı. Geceleri uyku uyuyamıyor, bin türlü hayalet- ler içinde bunalıyordu. Kapısı. na klit klit üstüne vurdu olma- dr. Pencerelerine demir parmak |lik taktırdı olmadı. Olmadı, olmadı vesselâm!. . Hırsıza klit kürek mi dayanır. Artık her gün parasının yerini değiştiriyordu. . . Bir gün yolda sarhoş bir de- likanlıya çarpmıştı.Bu adamMe mişi bit güzel külürle donattı üstelik bir de takat aşketti. Fa- kat Memiğ sesini çıkaramadı. Korkmuştu. O gece sabaha kadar bir katre uyku girmedi. Hep bu adamın gelerek kendisine bir fe nalık yapacağını zannediyordu. Mütemadiyen - ayak seslerini bekledi durdu. Günden güne zaifliyordu, , .. Ccvdn Bey mek(eptc iken bu | sen ne ile yer, muştu, Başını salladı: — Evet, dedi, Müssenin ma- yis gecesi pek güzeldir. Lübnanım ateşli ve içli genç kadımı göz kapaklarını bir rü- yadan oyanır gibi hafif- ipek dudakları hararet içinde mırıl- dandı: — Ya. Bodler, önun (Flör dö mal) i baştan — ezberim- dedir. Ve genç kadın bir sinir nöbe- tini, bir sar'a geçirir gibi —bu elem ve aşk şairinin ruhundan şikâyet eden bir parçasını, fransızçanın — bütün ahengiyle okudu. : -Cevdet Bey karşısındaki ka- İrklar pek âşi Sa Meklepliler / müsabakası Türk kadınlarının intihap hakkı 46 ncı haftanın dördüncülü- ğünü Erenköy kız — lisesinden Nimet Muhtar H. kazanmıştır. Yazısı şudur: “46 ncı haftanın en mühim haberi Türk kadımlarının meb- us intihap etmek ve — edilmek hakkını iktisap — etmesi, bir dereceli intihabın tatbikı için bir lâyiha hazırlanacağı haberi teşkil etmektedir. Elyevın mer'i olan iki dere- eeli intihap kanununun yerine bir dereceli intihabın kabul edileceği ve bunu mutazammın Teşkilâtı Esasiye kanunumu- zun 10, I1 inoi maddeleri tadil edilecektir. Kadınlar Halk fırkasına da aza olabilecekler. Esasen fırka nizamnamesi buna müsaittir, Büyük inkılâp ve onu takip e- den Cumhuriyetin ilânı Türk a- nalarına bir çok içtimai haklar bahşederek ezcümle erkeklerele müsavatı temin etti. Türk ka- dınr kafes arkasında kalmak- tan ve erkeğin bir esiri olmak- tan kurtuldu. Bir kaç gün — evvel Büyük Millet Mectlisinde müzakere ve “|kabul edilen yeni belediye ka- nunu Türk kadınına — intihap hakkını vererek ona, siyasi hak larından birini teslim etmiş ol du! Bu suretle Türk kadını da diğer mütemeddin milletlerin kadımları gibi, bütün içtimal ve | siyasi haklara malik bulunuyor Dünkü Türk kadınile bugünkü 'Türk kadını arasındaki azim fa. ikârdır. . Bir dereceli intihap usulü ise fert seciyesinin, tekemmülü- İnün kuvvetli bir delili olmak i- tibarile çok mühimdir. . ,,. ——— özleri içeri gömülüyor, ve en küçük bir gürültüyü — duyunca sar- j evin da olduğu Nam?rlnr 8 içine saklanmış bir cani; lıyacakmış gibi ayaklarının u- | cuna basa basa kapısının önüne | yaklaşıyordu, Geceleri uyku ar- tık kendisine haram olmuştu. leri uyüyor - ve derhal üden uyanmak için kapı- Tun arkasına bir sürü gaz tene- kesi istif ediyordu. Ne kadar para canlısı oldu- ğu kasabada yayılmıştı.Herkes: — Memis ağa papellerin üze rinde can verecek diye söyleni- yordu. Bir gece yarısı Memişin evi- ni bastılar kapiyt sırtladılar ve içeri girdiler, Bunlar bir eşkiya çetesinin adamları idi. 'Tahâf şey, evde hiç bir ses seda yoktu. İçlerinden birisi e- lektrik fenerini yaktı: Hayret!. .. Ocağın başında ihtiyar bir adam kendini tavana asmiş sal- lanıyor. .. Etrafı araştırdılar ve yerde, ocakta yarısı yanmış deste des- te liralar gördüler. .. MUMTAZ FAİK ve analül Fransız şairinin, bü- tün isterik kadınları heyecana düşüren şiirlerini akurken onu bir doktor gibi müşahede altı- ma almıştı. hal hi ki, bu genç ve güzel Dürzi evlâdı muz ve portakal bahçelerinde yetişen bu hararetli mahlük, fi- zikman şehvet ve ihtirasla dolu fakat ruhen mariz ve maverai qtlım mütehassir bir kadın- Mı. adelâtı onu ihtirasa gö türüyor, fakat ruhu içli, mace- ralı aşklar arıyor. Bu biribirine zit hisler ve ılıdyıçht onu Bİ- nirli yapıyor. » Kahire sanayındaki isyana ıebqı herhalde masırlı zengin — Hayatın değeri var mr|dınım gönül âlemini yavaş ya- |ikocanın bu hisleri keşçffedip ki!... İçmeli ve eğlenmeli. So- | vaş daha iyi ânlıyordu. Eeki |ona göre kocalık etmemesi ol- nu nedir ki! komiteci ruhları tetkik etmek- duğuna şüphe yok. Lübnan güzeli dudaklarına İte zaten mütehsasıstı. Fakat bir | - Cevdet Bey bu- miuammayi götürdüğü kadehi boşalttı: — Bu şairler, insanları, bil- hassa kadınları dun ttj nün, genç kadına —daha çabuk n'at | Boğaziçinde İstinye t: mir havuzlarile t gâhlari Türk anonin şirketi hissedaranına İşbu. 1030 seneşi — şehri — martilf 25 inci sah günü için içtimas dü- | vet edilen — şirketimizin — hissedaraf hey'eti umumiyesi ekseriyeti nizamk yeyi cemetmemiş olduğundan nizamı” namci — dahilinin 27 inci Mücibince ikinci defe — olarak 108 senesi şehri nisanın 26 üncü p:r— şembe gühü sast on dört buçoktt şirketin - Galatada Merkez — Rihtim | Hanmın ikinef katında kâin merkezi | idaresinde sureti adiyede aktı içtimdk | dayet olunur, Ruznamel müzakerati 1 1020 senesi muamelâti alt meclisi idare raporu ile izurakiğ raporuhun. kıraati, 2 — 1920 senesi kenbindd tasdiki ve meclisi — idarenin tebriyel zimmeti. 3 — Sene zarlinda teyin miş olan meelisi idare azalarının diki memüriyetleri ile — mhi hitem bülmüş olanların — yerine kalarının tayini, * — Gerek şahsen kendi larile ve gerek salr - şirketlerin lisi idare azası ve yahut müdürü Sifatile şirketle aka mmemele husu: sanda meolisi idere azalarına mü ede itası ( Madde: 328 ). 5 — Murakıp tayini ve olunacak Ücretin cesbiri. 6 — Medisi idare aralarına tk olunacak hakkı — huzürün — teyini Ve Mmüdüre verilecek maaşın tayini hake kında meclisi idareye selâhiyet itadi. Hey'eti umumiye —asaleten veyik vekâleten Makal 20 hisse — senedine | malik hissedaramdan teşekkül ed İşba içümaa bilesale veya bilvekâle iştirak ctmek isceyen — Hlasedaram, kanunu ticaretin 871 inci maddesile DİZamnamel” dahilinin 28 Inci mıd desi ahkâmına tevfikan malik ol Jâr hisse senetlerini " veyahat mücs” sesatı mmaliye tarafından —muta vesi” kaları yevm içtimadan bir hafta evi salata'da — Merkez Ribtii erkezi idaresine sevdl eylemcleri - Hizamgeli ETMEYİNİZ huuy:ııı,.ıı bir vrülle vük erin ı!ı’ğı'A :ı' meri semlzliği izale €der ve vücudun hatutumu “incelti ve -.ıı. ı.ıı "'ı"flı" ND sporcuların T : Bem amzliyal görenlerin gemeri oluj Önt ee GA myiki seyeslede har enisi ’ Fiatı 17 Türk lizası kemerler müvafık ol- —ı.ı p tELGirde tek inde tebdli veya bedeti tad Jandarma imalâthanesi düriyetinden: 2500 ilâ 3500 çil kündüra kapalı münakasa —i satın almacaktır. Münakasa nisarı cumartesi günü saat 14 İstanbulda gedik paşada J: darma imalâthânesinde yapıl caktır şartname imalâthanedi verilir, tırlamağa çalışıyor. (Nedim) dn bir gazelini frınınıçıyı çi virmeğe uğraşıyor. Genç nn karşısında efııned bir & şık rolü yapmak için ter döki yondu. Kaftşı karşıya mitolojik b Diyıı ve Akteon rolü *t Bey daha ilk adımd Lübnan güzelini elde cek anahtarı yor, şimdi hassas ruhlu, içli" âşk vazifesi yapıyondu. Vermut gişesi yarılanmıştı. Rakı, viski gibi sert içkilerlt idman eden Cevdet Beye şey olmamıştı.Fakat genç LÜ manlının gözleri ıüıül(iyadıı- 3 — Yemeğe kalkalım mı, d di. | İlk defa köşkten içeri gi Cevdet Bey geniş, uzun bir mek salonu ve ankada p lerle ayrılmış, şarkvari bir fi kadın nlıilemqıul olmamış- |bir anda çözüverdiğine mem-|var gördü. Bu şik ve salenin her tarafında bir safi Şimdi, etinde ve gözlerinde | vâsıl olmak için yeni bir tâbiye ve zevk eseri vardı. değiştiri yorlır Siz (Müsse) yı, (Dıd- çölııklınnmbmıuıbıüleı hazırladı. Şimdi eski şairlerin u Tuhlü nrsrağlarını ha- ittuğu bazı Yemek salonunda tavan - (Bit

Bu sayıdan diğer sayfalar: