4 Mayıs 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

4 Mayıs 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

n Umdesi “Milliyet” tir. 4 MAYIS 1930 TEHANE — Ankara enddesi Telgraf adresi: Milliyet, Ts numaraları: 3911, 3912, 3913 evrak geri verilmez geçen nushalar 10 kuruştur. ve matbaaya ait te müracı #inların mes'uliyetini kabul etmez. GÜNKÜ HAVA İİ İa bereret en çok 14 en az Tece id. Bugün rüzgür poyraz | Bava bulutlu ola: Sİ “ni bir mahlük? ii ; Hâşim Bey tecahül Pi için “edebi- a e ri yahut bilmek istemedi- bir usul added mba düşünüş sistemin aynalar arasındaki mev- giye istiyorum. ma bog bir otomo- ) hayvan azaldığından r bilmem, şimdi pek iki defa azgın bir man- öküz köprüden geçe İm fasileleri ara - re hayvanat arasmda a- “ Milhem olarak otomobi- fikri gazetelerde gi levhası verdi. Kuvvetli edilmiyor. Evveli haf- önü, Bahçekapısı ve “Geçende bir oto Kurtu- « azmış ve yokuş aşağıya başlamış, nihayet bir inat fasilelerinden han suptur?. En iyi ce- kariimin (o yazısmı eğim. eder de çalmazdı! iyorlarmış. Birisi ö- deniz keman çalmam merhum da çalmazdı! le sormuş: nladım amma ne mü- olsun diye söyledim! ın gibi dün! gazete- ıttaki Haydar havu- iyeleri Cuma günleri günler de 16 da açı- e saat (oyirmiye kadar mış. lünüz mü can alacak): FELEK if OCetmişti Fakat hiç bir zaman Hâl ik değldi. O ancak ilk “dan yalnız zenginlik i- rılmış bir adamdı. O- wlenmiş olsa hayatını Bu çevirmiş, kendine gö ü o istikbali bağla- İ 1 li ti. ında yaşamış, görmüş m için. yaşının baharlı hde en kuvvetli istik- ve mümkün olduğu tut ve yüksek yaşa- ideali ekler hayat ve refah izi erkekler aşk ve zevk erkekler © şöhret ve i. Kadın, hayatı an buklarile girerler. İçlerini gös-İrını etlerinin altında, içim | muşte rihimizde çok açıkl ve çok çirkin bir| vak'ayı kaydetmiştir. Bahçekapısındaki fırından sonra hâsrl olân köşede, şimdi oradaki ec- Zanenin önünde, gece karanlığında ve arkadan patlatyan bir rövelverkur nu Ahmet Samim isminde bir genç | Türk muharririnin beynini parçala hmet Samim orada ani öl- müştü. Ahmet Samimin arkasından İ karanlıkta bu kurşunu sıkan meçhul İ katilin içim olduğu o zaman anlaşı- lamadr, fakat o elin sahibine, o ele rö| velveri verip sen cezadan korkma git vur diyenlere lânet etmedik kimse kalmamıştı. İ Ahmet Samim Servetifününün ve matbaasının içinde büyümüş ve ye- tişmiş ateşli bir genç ü illa İle beraber “El, gazete kuran amcası Beyle beraber matbuat âlemine atıl- mıştır. Sonradan “Hilâl kapanmağa mecbur kalarak yevmi gazetelerde çalışır olmuştu ve o tarihte çıkan “Sadayı millet, gazetesine girmiş Zamansız bir ittihat eleyhtarı idi e bütün kabahati bundan ibaretti. Sadayı millet,, gazetesinin Rumlar rafından yardım gördüğü malüm idi, fakat genç muharrir Ahmet Sa- mimin ruhu yalnız ittihatgılar. aley- hinde idi, o gencin Rumlara taraf- tar olacağını sanmak katli yaptıran: lardan başka kimsenin aklına gele- mezdi, Hele ben hiç düşünmezdim, çünkü öksüz Ahmet Samim elimde büyümüştü. Kendisini iyi dur. Ahmet Samim Servetifünun kurulan “Fecri ati,, edebi mahfel - | en mümtaz bir şahsiyeti idi, onu hep severlerdi. “Ahmet Samim,, in beynine kur. şun sıkılıp beyin parçaları karşıdaki duvara yapıştırıldığı gece onun ya- nında ve kolunda muhterem meb'u- sumuz Fadıl Ahmet Bey bulunuyor- Servetifinunun edebi müdürlüğünü yapıyordu. Bu kıymetli gencin kahpece ve'al- saka öldürülmesi herkesten evvel bi yakmıştı ve yanan yüreklerimirle Li birden bağırmıştık. 2 Haziran, 1910 tarihli ve 993 numaralı Serveti fünun nüshası bu feryadımızın ateş- li satırlarile doledur. Bu nüshadeki yazılardan parçalar maklediyorum : Şair Celâl Sahirin: Ey vatan, ey zavallı madari zar, feryadım etmesin bizar. Bu karanlıkta eman alçak mem zulmüne şikâr olarak iyen, aşkı haktan ayrılmaz. ” dimağı hamiyyet efşandi; İ O senin en güzide, en mümtaz, İEn münevver çocuklarındandı. Onu zulmette dişliyen hamert “Açtı kalbinde bir onulmaz dert. .. Şimdi koynun o nura oldu mezar, Ey Mp öy sp süne önderimiz Sinen ü Bu mübarek ve bigünah al kan Sana bir nefret eylesin telkih. . 1 Haziran 101826. Kymetli Fadıl Ahmet Beyin maka lesinden: Pek müazzer, pek necip “Samim, ciğin kolunda giderken onu hissiz, poluca lı ağzile her ulviyeti yutacak zara sürükliyen darbe, kulağımın di- binde patlıyalı bugün dört gün oldu. Bürhan Cahil bunlardan birini intihap etmek) için arar ve bekler; Fakat güneş gibi. deniz gis bi, tabiatin her *mahlüka bir hak nasip ettiği; hilkat eserle- rine benziyen güzel kadmlar bu meziyetlerine mukabil . hayats tan her şey . istiyebilir, refah, min edecek erkek mevcut değil dir. Çünkü kadın rühu mide gibidir. İstersen açılmaz. Onu gafil avlamak lâzımdır, Resmi rabıtalr kocalar için şikârı bu cepheden elde - etmeğe imkân yoktur. Öyle kadınlar o kocalarının koynuna kapalı midye gibi ka- tanıyor: | du, meb'usumuz Celâl Sahir Bey dahi| g. İmime politika âleminin Matbuatımız tarihinde matem - Ahmet Samimin katli - Şair Çelâl Sahirin bir manzum feryadı- Muhterem Fadıl Ahmedin yazdıkları - Benim makalem - Doktor Nâzımın rolü ve Maarif ğ Nazırı Emrullahın zâ'fı.. 10 senesi Haziranı matbuat ta-| (o Mademki hürriyeti fikriye ve hür riyeti kalemiye için çalışanların sesi- ni katil kurşunlar boğuyor, © halda) için çalışmalı ve niçin yazmalı?.. Bu istintacım siri bir zehaptan, Mef malül bir muhakemenin eseri veb minden ibarettir. . Hakikat için, insaniyet için, ada- let in, bütün muztarip, iyet ve bütün insaniyet için ca- ınların gayreti onlarla beraber gö- mmüllmemiştir. ... Samimin akibeti, vazifemizir bü yüklüğünü kanlı ve iğrenç, surette fakat açık bir lisanla isbat eyliyor. Ba dema daha büyük cesaret ve meta net ile çalışmak ve söylemek İizim ir. 31 Mayıs 1326 Ahmet Samim için 2 Haziran tarih li Servetifünunda benim yazdıklarım dan şu satırları okuyunuz? “Bu hafta matbuatımız. matemde- ; bu hafta memleketin bütün mü- tefekkirleri istikrah ve dehget içinde kalmıştır. ... Ahmet Samimin katli ile memleketin selâmetine ve istirahal tine indirilen darbe karşısında bütün akıl ve iz'an erbab; nefret duymuş” lardır. .... Bu vak'a eğer adi bir ci- nayet ise katilin ele geşmemesile, €- ğer siyasi bir cinayet ise; böyle bir vak'ayı hayvani bir hisle yapacak ka- dar galiz dimağlıları Tunmasile çok bedbahtızt.... Memle- ketin . inklâp (o ve i ihtilâlden ıkıp o kuvvetli oveâdil bir hükü- mete ve sükünet ile gayrete muhtaç olduğu bir zamanda ortaya, böyle si- yasi katil çıkaracak ve buna müzako- Te ile karar verecek hiç bir adam ve muhit tasavvur etmek stemiyorum, kaldırmalı ve hükümet ile efkârr umu! miye arasına atılan itimatsızlık tohu- munu mahvetmelidir. “Dört ay kadar evvel idi; Ahmet amimi yanıma çağırtmıştım. Haya» tanın bütün safhalarını tanıdığım Sa- ihtirasların. dan ve garezlerinden bahsederek ona siyasetle uğraşmaktan vaz geçmeği nasihat eylemiştim. O beni dikkatle dinledi, gözlerimden müteessir oldu ve dedi ki: “Hakkınız var? Mukade derasr şahsiyemi size tevdi eyliyo- Lâkin kendi vatanıma hi edecek başka iş bulmalıyım. “Lâkin kanımıza işlemiş olan talik inden bana veriler vait- ler yapılmıyor, unutuyorlardı, ben müracaatte kusur etmiyorum, bir haf) ta evvel büyük zatlerle bir daha gö- .. Hayfu ki Ahmet Sa ika mücadelesinden çık mak değil, bir kurşun nasip imişt,, 2 Haziran 1326 ... 20 sene evvel yazdığım bu makale hakkında şiradi okuyanlara biraz da-| ha malümat vermek lâzımdır. Ahmet Samim ilk matbaa şirketim- de şerikim olan Mustafa Asım Beyin kardeş çocuğu idi ve öksüz idi. Onu babası ve amcası büyüttüler; çocuk- luğunu matbaamda geçirdi; onu hâlâ mektepten çıkdıkça matbaa merdi.| venleri parmaklıklar: üzerinde kayar, makineler arasında oynar, hurufat ka| salarını altüst eder görüyorum; çok ve çalışkan idi, hafta başı haşa. tiliklerine gülerek bakar ve okşar dım; bana bürmeti ziyade idi ve bun dan dolayıdır ici 1910 raşma dediğim zaman etmiş ve Avrupaya gidi mal etmeği kabul etmişti Maarif ne- Zareti gençleri Avrupaya gönderme. ğe başlamış olduğu için Maarif nazır daki kadınları kâru zararı or- tak bir kollektif şirket tarafın dan idare edilmek isterler. Bu şirketin bilânçosunda aşk, ser- vet, şöhret hepsi ayri birer he- sap olarak görünür. Müvâzene- yi bulmak, kâru zârar hesabını anlamak'içiri hissedarların yüz züne bakmak kâfidir. Şirkete ismini veren, koca rolünü ifa eder. Diğer hisse- darlar bu sermayenin bedenen, huhan inkişafı için çalışırlar. Zengin bir smıf tabakanın manzarası daima böyledir.Zen gin ve geçkin bir koca, genç, güzel, lâtif bir kadın, şık, kıv- tak ve tüysüz dostlar, ahhaplar aşinalar... Gece yemekleri, dans lar, flörtler, gece ziyaretleri, uzun tenezzülher, baş bşa çay- ları, müzik sahneleri. . Ve aşk! Zaten yüksek kadılar su nev'- inden seyyal mahlüklardır..Mü sait buldukları kaba akar, he- men onun şeklini alırlar, Güzelliğin ve cazibenin csra- gözleri-! aramızda bü-| iİmübürün var. Faka basmışsın |. İşin yoksa şahit ol, paran çok sa kefil ol derler. Hele bu birine kefil olmak yüzünden şimdiye kadar top atanların ne haddi vardır ne hesabr.., Geçen gün tanıdıklardan biri-| nin: yazıhanesinde * oturuyor- dum. İçeri biri girdi. Adamcağı| ” zın gözünden sel gibi yaş boşa- nıyordü, Hem ağladı, hem an-| latt:: Birine, hem de tanrmadı-| ğI birine kefil olmuş. Az da de-| gil. 3000 liraya... Fakat işin tu hafı, kefil olduğunun da farkın da değil. or ki | — Ahbap hatır kırmam, eli-| me bir kâat Cutuşturdular, İçi-! me malüm oldü. Yüreğim şöyle bir hop etti: — Nedir bu? diye sorunca: — Hiç canım, dediler, usulen! imzalıyacaksın. . Hani, âdet ye- rini bulsun diye. - — İyi amma ben imza ata- mam, — Zarar yok.. Mühürünü ba- sarsm. . . We mühürünü çıkarıp altıma! | bastım. Yazıhanesinde misafir oldu- gum zat, ayağa kalkarak bu gi zü yaşlı bağrı taşlı adamm elin! deki kâadı aldı: — Ha, , dedi, bu borç senedi- nin sureti,. Altmdada senin O zaman ben dayanamadım: — Babacığım dedim, sen mi hür basmamışsı, faka basmış- sın! Kulak Misatiri Emrullah Efendiye giderek — Ahmet Samimin Parise tahsilini ikmale. yol İahmasını istemiştim. O da kabul ede rek İkiatlarını yazdırmıştı.. ir daha izin emrini almak kalmiyte, Ab £ Samim hazırlanmıştı. “Ben de 1910 Mayısı iptidasmda blaarif neza retine uğramıştım. Ben mazırın yanı. na girerken oradan mahut doktor Na zammı çıktığını görmüştüm ve bunu| iyi bir fal sanmamıştam. Korltuğum| başıma geldi; Maarif nazırı Emrullar bana şöyle dedi: — Ahmet Samimi Avrupada tah- siline gönderilmesi kabil olmıyacak. Kaldı — Neden? Burada süküt ve havai sözler... “| Sonradan öğrendim ki doktor Na-| İst, Ahenet Samimin gidecek gençler arasında olduğunu duyunca Emrullah Bfendiye gidip listeden çıkartmış ve aradan çok geç meden zavallı Ahmet Samim gizi İsövelver kurşunile ahrete gönd miştir! “Ahmet Samim,, in katlini, İttihat ve terakki gazetesi olan “Tanin,, de Hüseyin Cahit Bey dahi telin etmek celâdetini gösterdiği için unutamam, Hüseyin Cahit Bey rövelverin söyl diği yerde kalem susur diye makale- sine başlayıp kendi ferkasmı temsil eden hükümeti doğru düşürmeğe da| vet etmişti ve bu bir fırka güzete ve onun başmükarriri için büyük bir celâdet idi. AHMET İHSAN or-|dınlarına benzemezler. Onlar açmak, yeşermek için çok süs- lü saksı, bol'su, bol'ziya, bol ihtimam isterler... Ve srk sık yer değiştirmek onlarin serpil- mek, çiçeklenmek kabiliyetleri ni arttırır. Her cemiyetin “tist 'perde- sinde türeyen bu sınıf kadınlar adeta beynelmilel sayılıtlar, ön! lar için hudut, pasaport; tabit- yet, milliyet yoktur. Tayyare gibi ülkeler aşar, istedikleri ye- re inerler, Rus aristokrat ırkın cazibesini taşır. Bir'kaç mil. etin lisanını konuşurlar, Ve gir dikleri cemiyetin mali ve siya si mahafilinde derhal kendileri- ni gösterirler, Bunların meziyetleri hem is- tidat hem hususi bir terbiye ile inkişaf eder. Meselâ Hâle gil bir kadının bu sınıfa girmesi ması, iyi terbiye görmüş olmu sı, zekâ ve istidadının çok yük sek (bulunması, hayatının en gürbüz zamanları Avrupanmı en İ salona girdi l iel tabiati görecek halde değil tahsile Parise| il kadmın içini çökmesi gibi memnuni- ikizlerin hilesi Fuhuşla mücadele Mektepliler müsabakasında iliği kazanan Darüşşafa- kadan 867 Ali Mazhar Beyin yazısı, şudur: “Bu serlevhayi gazetenizde gördüm ve mücadelenin mem İleketimizde yapılacağını ve hat Dışarda şiddetli hir fırtma var.» Musikişinas tamamile kendini bu fır- ilanım tesirinden kurtarıp çalışamı- — Matilde, dizlerimin üstüne gelip oturmaz musın?, ; Genç kadın, açık pencereden gelen| rüzgâr ve yağmura yüzünü uzatmış olduğu halde dedi ki: Gelirim Cakat bu yağmur beni “Önünde açık duran, piyanosunun üstünde bir türlü parmakları hareket etmiyordu. Henüz akşam olmamıştı. Fakat sim siyah bulutlarla kaplanan gökyüzü: de hiç bir ışık noktaat olmadığı ortalığı vâktinden evvel bir karanirk kaplamıştı. Genç adam bulunduğu yerde can Sıkıntısından ne yapacağını, bilmiyor ica ederim hemen şimdi geli, Yoksa bu sabahki sözümden gücen- Fakat ar sonra genç adamın göğsü üzerine düş| tü. Jean derin bir buse ile * genç ka- n dudakları öpüyordu. oi İ Bu sırada yavaşça, sanki kork: İbir el kapıyı açtı. Kapmır eşiğinde beliren bir kadın içeri girmekte te reddüt ediyordu: Genç ad 2 Bees öbisler Maid iye hsleli: yeledi © o kadar benzen riz ki ikimizden birimizi intihap eder) ken ne düşündün?. — Kör olmadan yani Hatpten ei. vel sizin. biribirinize benze İ görüyordum. Fakat kör olduktan son *İra anladım ki aşk ihtiyacı sende da- ha ziyade. Sen z“vkin ile fullictte ise) daha ziyade gönlü ile yaşıyor. Hatta gön bie'aşıke bulunduğuna“ şaşı” rum. — Belki de yoktur. — O halde bu havada niçin gitti?..| — Senden başka kimseyi sevmedi- ği muhakkak... İtiraf et ki bu senil memnun ediyor. Kadmın aldaninıyacığını biliyor- du, İtiraf etti. Aralarında başkald k:rd: olmadı. Fakat biribirlerini seve rek öylece kaldılar. Nihayet sokak Kapisinin çungiraği işitildiği zaman genç Kadın sevgilisin mi kardeşini karşılama ğa koştu: — Nihayet geldin? : Fakat tslan- mişın. Gel kendini kurut, elbiseni de- Fiştir, .. Jean bugün çalışmadı. Ontn in beraberdim, Hakikati aclamasın diye ne kadar di di Ne yapıyorsun? . Bir sey çal- yorsun!. Bırtınanın geçmesini / bekliyo- rum, Gel de bunu beraber dini Gökyüzl ne karanlık değilmi? O kadar ki hiç bir şey farkedil- miyor. Genç kadın yavaşça kapıyı kapadı, Pencereye dayanarak dışarının ka- tanlığını anlatmağa başladı. Buna l4- zum vardı. Çünkü iki gözden mah- rum olan müsikişinas kendisine veri- len izahatr alâka ite dinliyordu. Genç kadınım, sesinde samimi bir ihtizaz Jile söylediği sözleri dinliyen “adam ne salondaki eşyayı, ne de pencerenin iy rağmen görmek, her şeyi gör mek, karanlıkların derinliğini görmek ihtiyacını belki bugünkü kadar hiç bir zaman duymamıştı. Genç kadın kendisini göremiyen, nazarlarındaki derin muhabbeti farkedemiyen kör san'atkârı dinliyordu — Pencereyi aç, ... Fırtınanın gü- rültüsünü olanca dehşetile dinliye- lim. ? Matilde pencereyi açtı. Dışardan yağınurla beraber hücum eden fırtına ya genç yüzünü uzatmıştı. — Bunda ne bliyük bir bilsen, diye söylendi. — Evet, büyük bir zevk... Fakat.) Matilde, bugün sofrada sana söyledi değil mi ” Bunu temin Bir daha bunu tekrar etmiye- Juliette, . . Bir y anlamıyorsun, Bilhassa gene fır. lee > AE ne güzel ol. dul... Yeni neşriyat Genç kalınız Yazan: Victor Pauncet Türkçeye çeviren: Dr, Kilisli Rifat kz Beden terbiyesine ait bu i- simde güzel ve müfit bir eser Dr. Kilisli sifat B. tarafından ! Türkçeye çevrilmiştir. Nefis bir tarzda basılan bu eseri her! zevk var & — Eminsin ki ben seninle beraber oldukça mümiün olan bütün sandet- lere kendimi malik sayârım. Zavallı ben, bedbaht bir kör!.. — Sus, sus Bir insan lük İdenilen büyüklüğe malik olunca gü den mahrum olması bir mesele te etmez. — Sen beni bir. dahi mi yorsun?. — Buna eminim. Yalnız ben değil, Juliette de böyle diyor. — O nereds?.... Sonra ogürünme- Tarzedi- Türke ve bilhassa genç kalmak | istiyen gençlete tavsiye ederiz. yi Yemekten sonra hemen Parise hareket etti — Nasıl?,, 42. Tabii, dul bir kadın. ğ yordun. Bu havada yola mi çık Hoş Gör Yakmda “Hoş Gör” isminde haftalik bir mecmua intişar e- -|decektir. “Hoş Gör” de matbu- atın eski müntesiplerinden Rüştü Bey gazeteciliğe intisa- bindan itibaren 30 senedenberi gördüğü vekayii aynen yazarak karilerine okutturacaktır. Hoş Görde ilmi, içtimai, fen- ye ni mekaleler, tuhaf hikâyeler, Dışarda yağmur şiddetle devam e.| maceralar bulunacağı da ayrıca diyordu. "bildirilmektedir. Bir âşekr ol Kem de beni Doğru mu söylüyarsun?. . Ah... sındakinin mazarlarını göreme. mek ne felâket... Musikişinasın sesi İçi. ni çekti. Kadın da içini çekiyordu. Fakat şu farkla: Deraguş edilen bir iyord © Viyanadan tütün © kıralınm)dı. peşine takılıp İstanbul kibar â4- o Şimidi Hâlenin etrafında ar“ İemlerine gelen Hâle bu smıf | kalarmr kasalarına dayayah bir kadınlar arasında yüksek ve hu takim ihtiraslar o kaynamağa susi kabil iyetini bütün mahare- başlamıştı. tile göstermişti... Her temiz âi- o Genç kadını tanıyanlar onun Tenin salonuna emniyet ve | samimiyetine güvenerek -hulül metle kabul edilecek kadar dü: etmeğe çalişiyor, rmuarefesi ol rüst ve temiz bir hayat geçiren mıyanlar kendilerine göre bul: genç kadın bugün adeta şeref- dukları vasıtalarla ona zengin, yuvanın vakitsiz dul kalmış | yüksek bir hayat teklif e: gibi dillerde ve gönüllerde gez- biribirlerinin rekabetini gören- meğe başlamıştı. iler adeta genç. kadının o giya- şayanı tesahüp. bir :metrükesi, bımda bir gizli müzayede ile Firar hâdisesinin mali ve ik-| fedakârlıklarının derece: sadi cephesi bankalar ve tırıyorlardı. caret âleminde küçük büyük bir; . Hâle sakindi, ilk ândaki buhran yaptıktan sonra yavaş İdişeleri olmuştu. Tütün yavaş sönmeğe yüztuttu. kıralınin ona babasının yanma Fakat borçlularına metelik avdet etmesi için yaptığı tek-| bırakmadığı halde bütün kibar lifi nazarı'dikkate bile. alma- âleminin hırs ve gıptasını çe- mışti. kip kabartan bir genç kadın) o Hâle bitmiş, üzerinde hiç bir ğa giden tütün kıralı müm- itesiri ve kuvveti kalmamış bir kün olup ta bu manzarayı gö- adamın nasihatile hareket ede- rebilseydi, İstanbulun mali â- cek dümdüz bir kadın değildi leminde yaptığı tesirden fazla| (Fakat şimdi — etrafında biri gönüller ve ihtiraslar dünya m. bahar feyzi ve bereketile yük- ta yapılmağa başlandığını öğ- renince, bü Haberir haftanın en mühim haberi olarak gös- termekte bir an tereddüt etme- dim, Çünkü fuhuş, cihanın her i tarafında, sefahet ve sefaletin anası olarak tanınmıştır. Ve gene bu hal, neticeleri itibarile nesli sakatiryan, çürüten bir | mahiyet almıştır. - Bu noktaf nazardan (Fuhuşla mücadele) e ne kadar ehemmiyet versek Neden beni Julliette e tercih et-| gene azdır. Ecdadrmızm, yatakta ölme- yi ayip saydıklarını, ancak mu- harebe esnasındaki © ölümleri İ mâkul bulduklarını, harp saha- >. sında sakat ve malül olan bir kimseyi, zamanmın en muhte- rem adamları sırasma geçir- diklerini bir lâhza düşünelim. Ecdadımızın hareketlerine her (hususta tevarüs ettiğimiz hal- de, bilhassa fuhuş gibi pek çir- kin bir sebeple alınan hastalık- lar yüzünden bazı kardeşlerimi zin sakatlanmalarına ve hatta ölümlerine nasıl tahammül ede riz.?. . Gene bu yüzden ika edi len cinayetlere, sönen ocaklara aç ve sefil kadın ve yavrulara nasrl olur da yüreğimiz £ yan- maz. Bunlardan başka, bugün fenhen müspettir ki,fuhşiyat yü zünden alınan “zührevi hasta- Irklar,, şahısta kalmaz, nesle de yet ederek önu da yavaş ya vaş çürütür tabiri digerle “Mil- li varlığı,* tehdit eder ki işte en mühim olan nokta budur. Çok şayan: teşekkürdür ki, tarihte sağlamlığile, ktvvetile nam al- mış bir milletin, velev kibir kişisinin bile olsun, çürümesi- ne, içimizden eksilmesine razı olmıyan Cümhuriyet - rülesası, başta kıymetli Dahiliye Veki- li Ş. Kaya Bİ. olmak üzre, bir nizamname hazırladı. - Bu ni- zamname mucibince, memleke tin her tarafında, çok sıkı bir Fuhuş mücadelesi başlıyacak. Başka bir noktai nazardan, mil li varlığın muhafazası demek o- lan (Fuhuş mücadelesi) nde önayak olanları ve bilhassa Ş. Kaya BF, yi bu münasebetle bir defa daha candan © alkışlamac mak kabil değildir.,, İrtihal Bosna - Hersek sabık baş şehbenderi Resul Hayri Bey ev velki gün vefat etmiştir, cenaze si Lâleli Harikzedegân apartı- manlarından kaldırılarak Mer- kezefendideki aile kal defnedilmiştir. Mevlâ rahmet eylesin! gördükçe ferahlıyor, müşkül bir mevkide kalmıyacağına i- nanıyor ve bu rekabet arasın- da hayatına daha emin ve sa- lim bir yol verecek erkeği in- tihap etmek için tedbir alıyor- du, Birinci pilânda,” Cevdet Bey AÂhmet Sami Bey ve hem meb us hem tüccar sayılı zenginler den Fethi Bey, büvük bankacı lârdan Sezat Bey, babasından â* zim bir miras yiyen büyük ticâ- rethâne sahibi, meşhur hovar- dalardan Veli Bey bu kesif ta- lipler ve âşiklar kafilesinin bi- asi safında,mevki tutmuşlar» iL, Fethi Bey bekârdı, ve olduk- ça Zengindi,. ayni zamanda meb'ustu da. at Hâle tica- reti siyasetle idare ; edenlerin tütün kıralından daha çabuk pi yasadan çekilip söneceklerini bilmiyecek kadar görgüsüz ve bilgisiz bir kadın değildi. Onun için defterini yaptığı sevdalılar evkinin, arzularının | termezler. halkalarmda saklıyan bu wramış bir kadın Mide yüksek muhitlerinde geçmiş olda meydana getirdiği azim ha. selmeğe, - çiçeklenmeğe başlı: Onün için” hilkatin bu ava |mevi Kadınlar ağır başlı sile ka. yetiş e a arasında buna, hatta yaşça da ması lâzım gelmiştir, reketin derecesine şaşar kalır- İvan âşıklar kafilesinin gün gec! (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: