1 Kasım 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

1 Kasım 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 * . illiyet a umdesi “Milliyet” tir 1 TEŞRİN İSANİ 1930 İDAREHANE — Ankara caddesi “No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İse Telefon numaraların stanbul 3911, 3912, 3913 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye işin Hariç için 3 aylığı © 400 kuruş 800 kuruş 5 1400 12 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nüshalar 10 kuruş tur, Gazete ve matbaaya ait işler çim müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların o mes'uliyetini kabul etmez. Bugünkü hava Dün en çok hararet 16 en azl0 derece idi o Bugün ruzgâç poyraz *yecek bava bulutlu olacaktır. > Taşınmak! Yazlı kışlı yerlerde oturmak — nimetine nail olanların pek iyi bildikleri bir afet vardır size bu © hafta sıcağ sıcağına ondan bah ardan Taşınmak göçet- m bir takım me- — rasimi vardır. evvelâ oradan © iki şey vardır: Birisi uğı evvel manda arabası aranır. Bu pek kolay ur bir matah değildir. imanda arebasile nakliyatı güya yasak etti edeli O menda rı bulunmaz hint kumaşı oldu.. Nihayet büyük müşkilâtla araba ele geçer 18- kin arabacı ters, lânet bir adam dır. — Yirmi lira! der dayanır.. Tabit meşhur tarife komisyonu © bu işe karışmadığı için Herifin ocağına düşersiniz. > Bu düş tüğünüz ocağın fırka veya Türk © Ocağı olmadığını hatırlatmak isterim.. Al aşağı tut yukarı 15 Hiraya bağlanırsınız... Şimdi iş gün tayinine kalır. © Burada nazarı itibara alınacak bir) gün seçebilmek, ikincisi araba vapurunun (tarifesini tasarla- mak.,, Araba vapuru cumartesi ler, pazar işlemez, pazartesi, salı çalışır, çarşamba O durur, perşembe vardır, cuma yoktur. Vapur değil kâfir ekspres treni. © Her gün işler miya.. Demek ki elde cumartesi, pazartesi salı perşembe var.. Gelelim bunlar dan birini seçmeye: Perşembe iyi amma, ya hava bozar da €ş ya ıslanmasın diye ertesi güne bıraktınız mı, cumartesine ka- Jr... İki gün eşyalar toplu, es- vaplar kapalı dururmuya.O halde cumartesi o diyeceksiniz. — Yedi yaşındasın. , , Desem, sevinecek, kabina sığ © miyacak. — Beni seviyor müusun?. Diyorum, yüzüme bakıyor; gülüyor, sarı, altın sarısı başın sallıyor. O zaman yanakları çi- kur çukur oluyor, maviş gözlesi “ri tatlılaşıyor, koyuluyor, şe- ker gibi bir şey oluyor. Ben de sıkıştırıyorum, 0 kızaran, güzel Jeşen, çukurlaşan yanakları ısı: rarak, acıtarak öpüyor, öPüy©- — Abla, acıttın.... ÖğöğLLj Diyor da kucağımdan zor kur de bent Fikir, iş İmüş © Olmaz. Evvelâ cumartesi Eyip! — Sultanın öldüğü gündür, sonra © perşembede olan mahzur bunda da var ertesi gün pazar. Kala kala pazartesi kalıyor. ister be- yenin ister beyenmeyin, İki gün evvelden eşyalar top lanır, size bir eşya toplanma- #1 esnasında geçen bir iki mu- havere parçası nakledeyim: — Ayoli Kolum kanadım kı- rıldı. Şu yatakbağını bağlayın. Tam bağ bağlanırken içerden bir ses “çat!,, eder ve bir vavey lâ: — Aaa, yazıık.. Kaynanam-| dan kalan el aynasını altına koymuştum, kırdınız. — Ayol benim elimde iğne iplik vardı nerde?. — Bu Kütahya vazosunu ne- reye koyayım? . — Şu tabak sandığını yerleş tirseniz!. — Reçel kavanozları dişarda | kâldı.. — Ay ayağıma çivi battı.. — Yavaş çek! o Muşambayı gizdin!. — Oklavayı nereye koydur- - nuz? — Ayol, havluları ne kaldır dınız?. Elimizi, yüzümüzü heri ye sileriz? — Bir gece de kapsız yorgan la yatsınlar.. Daha var ya, rum. Derken göç gününün gecesi her şey hazır ve ev halkı muha- saradan çıkar gibi diken üstün- de yatarlar.. Ertesi sabah araba saat dörtte yani gece gelecek. Çünkü iki saatte yüklenir, iki saatte de iskeleye iner.. Vapur da seklede, . Bu araba vapuru- nun tarifesini yapan adamın ha yatında bir kere bile göç indir- mediği muhakkaktır. Çünkü ak Iı başında bir adam (sonbahar veya Hkbaharda (sabahleyin 8 deki postaya yetişecek öküz a- rabalarının geceden yüklenme- si lâzımgeleceğini o düşünmesi lâzımdır. Düşününce de 8 deki vapuru 11 ve iZde (yapmaya mâni yoktur.. kısa kesiyo- Uzatmıyalım.. Saat dörtte araba gelir.. Ev halkı büzük büzük kalkarlar, alaca karanlık ta eşyalar yüklenir, araba ga- cır gacır hareket eder ve sayfi- yeye çöken gariplik (o arasında taşınanlar oradan uzaklaşırlar... Bu kadarla bitmez.. Asıl iş beride, inilen yerde.. Orad/ki muhaverelerden size (bir kaç — Aâ! İncir resminin çer- çevesini kırmışlar, Allah ceza - larını versin. . — Eyvahlar olsun vişne re- çeli perdelerin üstüne dölül- Benim yeleğimi gördünüz mü?, — Vay vay vay! Mürekkepli kalemin hali harap!. . — Çekiç nerede çekiç!. — Sen çekiçi arıyacağma şu çay kaşıklarını bul, sa bul. . — Çorabımın teki ile sağ el- divenim meydanda yok!. — (Şangır şangır) Ay nerde dir o kırılan?, — Bir şey değil.. Tavla düş tül, Ve bu minval üzere gece o- ur ve ev halkı (o yorgunluktan İsızar. FELEK Etem izzet Sı ile: — Cahit ağabeyi. . Si. İkimizin sözünden de hiç şıkmaz. Annesi bazan, — Gel, sokağa gidelim... Der. O, hemen: — Belkiys ablamlara mı? Der. Sanki, bizden. başka da Demeğe ağzım o kadar mış ki.. Onu hakikaten beef teyzem gibi seviyorum, Herkes ren bir kadı, Temiz, yatağın! — Benim el çantamı koydun kö | | Ben dem Bir gün karı koca Cadde- bnile rlma gezmeğe gitmişlerdi. Bir caddenin kenarında şöyle bir ilân gördüler: Satılık müf- İren arsalar. | Saliha Hanım: ! — Eğer ucuzsa, şuradan bir parça yer alalım, dedi, küçük İbir ev yaptırırız, ev kirasmdan kurtuluruz. Bu fikir, Kemal Beyin de ho- şuna gitti. Arsanın sahibini bul İdular, pazarlığa giriştiler, uyuş tular, Fakat bir hususta Saliha Ha nımla e Bey, uyuşamıyor- | İlardı. Hanım, cadde Üze- rinde yer istiyordu. Kemal Bey buna müarizdi: — Karıcığım, diyordu. raftaki parçalarda ağaç namına |bir şey yok; hem cadde üstü toz lu olur. Orada ev yaptırıp, otu- | racağımıza göre, bari biraz da bahçemiz olsun. Saliha Hanım, istemiyordu: — Bahçemiz olacak ta, ne o- lacak?.. Önümüze evler yapıldı mı, bir yeri göremiyeceğiz. — Arkamız deni: Adalar karşımızda, dahane manzara İstersin? — Ben, cadde isterim... — Ben de bahçe isterim.. Kemal Bey karısını dinleme- di, istediği yerden arsayı aldı, dört odalı, şirin bir köşk yap- tırdı, Tagindılar... .. Saliha, kendine yeni bir o- yuncak hediye edilmiş bir ço- cuk gibi memnundu. Evini, bah çesini seviyordu. Kemal Bey, beş huçuk vapu- | ru ile geliyor ve hemen soyu- nup, behçeye fırlıyor, büyük bir zevkle bahçıvanlık ediyor. Sa- liha Hanım, küçitk cam ağacla- rmın altma kurduğu bamakta sallanırken: — İyi ki, bu cihette arsa al- mışız, doğrusu bahcesiz köşk çekilmezdi.! diyordu. e Bir akşam Kemal Bey, bah- çede çukur kazarken, kazması- na bir şey takıldı. Baktı, bir ke- mik parçası Biraz daha kazınca meydana tam bir isikelet çıktı. | Komşulara haber verdiler. Mud dei umumi mütekaitlerinden bir ci inmüstüne yaydılar. Adli edim mi? merkez memuru beyle geliriz. O geceyi Kemal Beyle Sali- ha Hanım uykusuz geçirdiler. Ertesi sabah merkez metu- | İru geldi. Üsküdar muddei umu İmiliğine tezkere yazıldı. Müd- dei umumile Adliye doktoru geldiler. Bu esnada ta Bostancadan, Kı- zıltopraktan, iskeleti görmeğe gelenlerin adedi artıyordu. Bahçe, bir mahşer olmuştu. Hafif bir de yağmur çiseli- yordu. Doktor < — İskeleti köşke alalım, de di. vağmur altında muayene ol maz. Bekçiler kemikleri içeri ta- şıdılar, mutfaktaki et masası- ye dok toru, muayeneden sonra, iske- letin yüz seneli kbir iskelet ok duğunu tesbit etti, Kemikleri 2- ıp götürdüler. Halk, dağıldı. a Bahçe İle evin içi yangın ye- rine dönmüştü, Karr'koca ise ko yuldular. Etrafı temizleyip, dü- zelttiler. Bir hafa sonra Kemal Bey, bahçeden içeri girdi: — Karı, birtanedaha bul- dum. — Ne? — İskelet. Saliha Hanım, az kaldı ba- yılacaktı. Evini, bahçesini gene yanğın yerine dönmüş gördü. — Eyvah, dedi, gene mahvol- duk, iBrden hatırına bir şey gel- di, Belki dabu iskelet sonuncu değildi... Belki de burası eski bir mezarlıktı. O zaman kadınlığını ele al- dı ve hakkını kaybetmiyen in- san tavrile haykırdı: — Kabahat hep senin!... Ben sana burasını almıyalım, deme- dim mi? Sözümü dinleseydin, bunlar bşımıza gelmezdi... s.1. —— Doğum — “Times, gözetesmin şehrimizdeki muhabiri Mr. Collins'in yi kz socuğu di MY geli Tıp talebe Cmiyetin gresi 7 - xı - 930 cuma günü sa- zat, pokse ihbarı keyfiyet edil mesi lâzım geldiğini ileri sür- dü. Merkeze haber gitti. İske- let havadisi, ağızdan ağıza yayıldı.. Eren- Süadiye, Göztepe halkı,| 'n bâhçesine doldu. Pari: lar çiğnendi, çiçekler ezildi... Evvelâ bir polis eldi,. İskeleti gördü. Komisere ha- ber vermek lâzım geldiği kana- atini izhar etti, Komiser geldi. Vakit geçikmişti.. İskeletin baş ucuna bir fener yakıldı; komiser: — Vakit geç oldu, dedi, her şey olduğu gi kalsın, yarın İ İ dın! Böyle bir kadın değil Emir- gânda, dünyada acaba kaç tane kaldı? Cahit yine mektebin önünde bekliyormuş. Beni görür gör- mez ağacın arkasından kolları- nr açtı, yüzü güldü. Sevginin) çılgınlığı, canlılığı bu ne kadar kuvvetle görülebiliyor. Bi ribirimizi belki, bir buçuk sens- dir bütün hızile seviyoruz. Bu- güne kadar bu hız bir santim bi le eksilmedi, Belki bir kaç mis- Ti çoğaldı. Hâlâ, ben ona gider- ken kalbim kuvvetle çafpıyor, hâlâ o beni görürken ilk sevdi-| ği an kadar heyecan duyuyor! söğavmak ne güç şeymiş! Ona biraz daha yakınlaşmca:| yınca, — Nerede kaldın : Belkiysci- Dedi. Devam etti: den: ölmediğime şükret... - Ge- VE e kulaktan kulağa, | 9 vi — Bugün yürek üzüntüsün-) dan'ı sordum? ugü: Şa İat 13 te Türk Ocağında aktedi- leceğinden bilümum âza arka- daşların hazır bulunmaları rica olunur. * İğinel Kak Sulh Hukuk hakimliğinder Kudıköyünde Csferağa mahalle- sinde İzmir aralı hanede eden Karısul Anastasiadis efezdinin em- valini ideieye ve İlim gelenlerle mubasıma icrasına ve dava ikame sne selihiyettar ve m olunak iller Han ada Avukat Dismandi Keçsoğle efendi kayrim tayln edil miş olmağla keyfiyet ilân oluna NİSAN Mizah, Edebiyat, San? at. 1980 Bilmecemiz 8s9rlol! arş gekii Bugünkü bllmecemiz Soldan sağa ve yukardan aşağı 1 — Herkesin fikrini mak (5). Neşreden (5). 2 — Bir erkek ismi (4). Ba- yat değil (4). 3 — Bir nevi çamur (3). Arap çanın ilk harfi (3). Mezhep (3) 4 — Yet (2). Birleştirmek (5 topla- olür (2). 5 — Bir uzuv (2). Köpek (2). 6 — Temenni (4). (Keder). 7 — Nota (2). Yuva (2). 8 — Beygir (2). Anahtarın e vi (5). CR) ile vahit olur (2). 9 — Mesrur (3). Cilt (3). Du- dak (3). 10 — Müsaade (4). Küçük ço cuk (4). 11 — Bir kadm ismi (5). Ha- van (5). Sermayesi 700,000,090 Tiret, frank, İngiliz Krası veya doları frank olarak satılan bu çekler sayosnde nereye gilseniz paranısı ke- vaali emniyetia taşır ve her zaman isterse dünyanın her faralında, şehirde, otal- sahibinden başkı kirsanin Sonuna bir (N) gelirse ekmek! AM ge NN MN AN -E SINEMALARZ 4600999 > Teşrinsani pa; akşamı 0.230 MELEK SİNEMASI GEZA VON BOLVARY tarafından vücude (getirilmiş ve ROBERT STOLZ'un musikisi tatbik edilmiş BİR TANGO LÜTFEN! Şayanı hayret Viyana operetini tekdim (ödecektir. ( İKİ KAT.P BİR LEŞİNCE ) filminin mümessilleriz FEE MALTEN sc WİLLY FORST tarafından sözlü, şarkılı ve danslı fevkalide zengin bir film esi * vemsil edilmiş * ve muhteşem GEORGES OHNET nin meşhur romanından muktebes IVAN PETROVİÇ in SUZANNE BİA! ETTİ GABRIO ile beraber temsil etiği tamamen fransızca sözlü muazzam filmi olan PARİS KIRALI 3 teğrinisami pazartesi akşamından itibaren ELHAMRA SINEMASINDAŞ itmesine — başlınacaktır. Kadıköy Süreyya Sineması İs. B. Darülbedayi DEMİR temsilleri R Bu akşam MASKE sanı $I bu li Duglas Fayirbanka, tarafından sesli çuktn iğ şarkılı film Topaz Bu akşam Pangaltı sinemasında P Nomik Dümbüllü İsmail Efendi 4 perde (Üç kadına bir koca) komedi | y piko İl ıl 4 P. varyete Vs ei 1 edenler Sahir öpereti İsmet Fahri Beyle | çe ÇEP m bu akşam Erenköy sinemasında Bu kyani hala Dore i (dleçhul semeri) operet 3 P. | miltz vardır. — Pibise, pala, kundura mubayaası - Yüksek Baytar mektebi rektörlü: günden: Yüksek Baytar ve küçük sıhbiyci hayvaniye memur mektebi talebelerine yapınlacak elbise, palto ve kundura kapalı usulile 26-11:930 çarşamba günü saat 14 te ihaleleri icra kıl” cacağından talip olanların Eysaf ve şersiti anlamak üzere hergüj | Eli ve yevmi ihalede de Defterdarlık binasında iktisat mübayan KOİ geri i memleketlere) misyonunu müracaatları ilân olunur” E giden tüccar ve LE AI e ie seyyahlara Tütün inhisarı umumi müdürlü- Banka Kanmerçiyal İl günden: 300,000 yarda düz beyaz kaneviçe. , Italyana Yeni sene yaprak tütünlerinin ambulâjı için kapah zarf usulü ve Şartnamesi mücibince üç yüz bin yarda düz beyaz kane (İhtiyat akçesi satın alınacakör. Talip olanların teminat mektuplarile beraber 580,000,000 Lirat) 30 cumartesi günü “ast (1 de Gzlatada idare m Traveller (Seyya'iı gd çekleri) atar Bibise ve kundura munakasısı Istanbul Ziraat mektebi müdürlü günden: lerde, vapur'arda, tranlarda eğ Takım bu çekleri en küçük teliyat a e — nakit makamını. kola: Hiürizi ayakabı © ©-<33 ? ilimli edebilrsiniz, 26Teşrinisani 930 tarihine müsadif çarşamba günü saat Traveilars çekleri — hakiki Ö! çe ihaleleri icra edilmek üzere yukarıda müfredatı yazılı el | ve ayakkapları kapalı zarf usulile ayrı ayrı m a zel İ miştir. Ayakkabı ve kumaş nümunelerile şeraiti anlamak ist lerin her gün ve münakasaya iştirak edeceklerinde yevmi b de Defterdarlık binasında müessesatı iktısadiye mübayant misyonuna müracaatları. — Beni görünce bütün bu söz ler aklına geliyor, değil mi?, . Dedim, Hemen çırpınmaya başladı: — Vallahi değil. Sen hâlâ b.ni tanımadım. Sabahtanberi tontonu beklemekten gözleri- me ağrı geldi. Oy gelmeyince buraya çıktım, bekledim. Daha bir sürü lâf, Onun da zıttı: — Gördükçe aklına geliyo- rum... Demek. Bu lâf işitir işitmez vurulmuşa dönüyor, çırpmıyor, yarım saat, bir saat aşkının hu- .dutsuzluğunu, sevgisinin kuvve ini anlatıyor. Fakat, bugün kı- sa kestirdim. Ben, lâf: uzatma- e hileli Peki.. Anladım.. Öyle olsun. Diyince o da susuyor. — Bilmem ee işin iyi düşünen, her şeyi iyi gö|ce hiç uyuyamadım. Sabahtan-| haber çıkmadı! Akşam ikimizin de tabiat sevgi miz çözüldü galiba. pek içer- lere | gitmedik. Büyük ha- jvazun başma o outrduk. Bo- İğazı uzun “uzun seyrettik. Karjı sahiller gurupta ne mü- kemmel oluyor. Gök kıza- rıyor, turunucu (bir kızıllık, Sonra, mavileşiyor, allaşıyor, morlaşıyor ve ,. Bütün bu renk ler biribirlerine kaynaşıp gözü alan yep yeni bir renk havayi sarıyor. Bu saatlerde deniz ka- barıyor, sahil sisleniyor, göğün mavisi ile denizin mavi: leşiyor, birleşiyor ve karanlığın koyulduğu saniyelerde bu bir - leşiş tam bir beraberlik oluyor. Ve... göz-artık bu beraberli- gin içine nüfuz o edemiyor. Bu sahne öyle hazin, öyle melân- kolik ki.. İnsan bu dekor arka- sında yalnız ıstırabı tadıyor, O-| nu seviyor, ona kıymet veriyor) da hiç birlona eş ve arkadaş oluyor. Nej'e ne kadar kaba ve hoy- Dedi. Yavaş yavaş okoruyajrat ise ıstırap ta o kadar yü- “nasil” oldu? İmesak; * ilmes'ut olsalardı dünya hâlâ ol- waraticıt Eğer) r. Miimkün olsa, g0 bu iki uzun seneyi bir haft bir günün, bir gecenin içine #” 'dıracak. Fakat ne yapsıni”. 4 Düşündük değil, adeta © verdik. Çıkış imtihanlarıni rir vermez babasına, — Belkiysle evleneceği” baba. . Diyecök,onu gönderip b dan beni istiyecek ki, WS 4 rini bulsun!, Babası uraz © «İse dinlemiyecek, babam i ederse in aa ona zengin kızları sö) aldırmıyacak, belki kaç kişi gelecek, — Evleneli o eş dinlemiyeceğik ekliyeceğim. Onun mer) mülkiye memurluğund8. tepten çıkar çıkmaz: — Nahiye müdürü ola“ Diyor, ilâve ediyor: de bir — Hele mükemmel de hiye oldu mu, gider, otu” hat ederiz. Oranın efen duğu yerde (o sayardı. Istırap besliyor, ıstırap yaratıyor, 1s- tırap duyuruyor, ıstirap yaşatı- yor, ıstırap inceltiyor, ıstırap ümitlendiriyor!.. Istırap insan © sırtlarındaki hayat.. denilen yaranın kabu- Zumu kaldırıp hem (kanatan, hem saran bir bağ!. Eğer ona kendi adını verebilseydik: çeki ” yük dehaları en büyük ıstırap-, lardan doğdu! , Gurubun bize verdiği bütü, bu hassasiyet içinde (o Cahitic baş başa verdik, dünü, bugünü, 'değil,yarını konuştuk:Nasıl ev-| bel leneceğimizi nasıl bir yuva ku- racağımızı?. o Düğünümüzden bahsettik... Evimizden bahset- tik, çocuklarımızdan bahsettik. Cahit: — Ah, şu iki seneyi bir at- latsak Belkiys., Ondan mine ma esimle 0

Bu sayıdan diğer sayfalar: