21 Kasım 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

21 Kasım 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ği Milliyet 21 TEŞRİNİSANİ 1930 IDAREHANE — Ankara caddesi No: 100 Telgraf a > Milliyet, ts. tanbut, Telefon numaraları: İstanbul 3911, 3912, 3913 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariş için 400 kuruş 800 kuruş 70 1400 ,, 1400 2700 , evrak geri verilmez geçen nüshalar 10 kuruş tur, Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'uliyetini kabul etmez. 3 aylığı 5, iz Gelen Müddeti Bugünkü hava Dün hararet en çok 9.5 en az 4 Gürültü ! yük *sikisidir, lâkin kimse inkâr ede- lez ki bu musikiden şehirli bi- Kalabalık merkezlerde otu- ran İstanbulluya sorunuz, ba- kalım rahat bir uyku (Ouyuyur mu? “Şebi yeldayı muvakkitle müneccim ne bilir? mısrat sanki sokak tüsünden (o uykusu kaçan İstanbullu için söylen- Gazetelerde okudum, Emin- önü kaymakamı bey Şehzade başındaki tiyatrolarm önünde gece muzika çalınmasmı men'- etmiş, çünkü civar halkı rahat- sız oluyormuş. Bravo! Uyku zamanı muzi- kada olsa kimse dinlemek iste- “mez. Ya biz ne yapalım? Muzi- 'ka değil otomobil patırtısından © tam sant birde bizim kapmın ö- © © nüne geldi ve saatlerce motör çalıştırarak gürültü etti. Nizam mucibince sokakta gürültü et- inek yasaktır değil mi? Hani bu nizam?.. Şimdi Beyoğlu kaymakamı “tomobillerin kaymakam konağı önünde gecelemelerine müsaa- ide etsinler de curcunayı görsün ler, Biz Belediyenin sokakları İtamir etmesinden, pahalılıkla imücadele etmesinden, sütu tağ- 'siş ettirmemesinde vaz geçtik. Bize Eminönü kaymakamınn m a Meyaptığı gibi bir rahat uyku uyut “sun kâfi! Atmış, patlamış! Babrâli caddesi yine garip arip hâdiselere sahna olmaya r sessiz sadasız çıktığı bi- İİ da şimdi “İnkrlâp” ve “Ya-| DA kolları arasmda dışarıya fırld- İnak kurtulmak istedim, Fakat, Ünafile! Yine gözlerim boşluğa, hi'zindan karanlığa açıldı, kol- İlarım boşu boşuna gerildi ve yi ne boşu boşuna yanlarıma düş- fil ve .. Gözlerimden bütün da- marlarımdaki suyu çekip boşal İtan bir yaş seli gelmeğe başla- Xd. Demek ki, o ses, o haykırış, — Belkiys!.. Deyiş sadece bir telepati imiş. im bilir benim bu büyük sıkın tr anlarımda o da ne kadar şıkıl dünyayı kendisi için ne ka- daralmış, ne kadar kararmış Fikir, Mizahı, “Kendi kendime... Yazayım bugün de tasavvüf, dedim, Düşündüm taşındım feraget ettim, Bir işe yaramaz bu vukuf, dedim, Ömrümde bir defa isabet ettim. * » böyle mesele, hi ele, ak ber kele, ip Bir dikenli yolda hareket ettim, Yalnayak yürüdüm üstünde yerin, Bana battı çoğu bu dikenlerin, Deldi can evimi bazısı, derin, Taliden feleğe şikâyet ettim. “5 İ Anlar gibi oldum ne imiş hakikat, Hakikat hayalmiş hep hayal, evet, Hayalden yaparak hir büyük mabet, Yıllarca içinde ibadet ettim. * 4 Bir meçnun emel var bende daima, İsterim ki bugün karşımda Leylâ, Sana ey mizah, ey sihamı kaza, Bu sebepten işte muhabbet ettim. » Severim nükteyi, mazmunu lâkin Olmamalı asla manası çirkin Bulunursa şayet yazımda bir kin, Yırtıp atmanızı vasiyyet ettim, a am İNSANI. İDO, mama : - Edebiyat Sam'at | Tiyatro Hayan O| | Boksörlerimiz salıgünü ya gidiyorlar Bir münekkidin muhatabı eserini ten- Bolgörlerimize antrenör sıfatile Franl | kit ettiği sanatkâr değil, kendi müta- Marten ve Muladoviç refakat edeceklefi “İgüç bir hal almıştır. , İmerhum “San'at müşkül ise mu . İllestirmiş, âdeta by işi de müstâ “İdi ilhamlarına tâbi olarak. bir 2! TEŞRİNİSANİ 1930 ... iğin dertleri Münekkitl leasına rağbet gösteren okuyucularıdır münekkidin asıl muhatabı ken- disi değildir. Bizde en az anlaşılmış nok- talardan biri de budur. Her sa- M'atkâr zanneder ki eserini ten- kit eden münekkit, kendine hi- tap'ediyor. Eğer iş böyle olsay- dı, bunu gazete ve mecmua sü- tunlarmda yazmağa ne lüzum kalırdı? Münekkit san'atkâra bir mektupla eseri hakkındaki düşüncelerini bildirelilirdi. Halbuki bir münekkidin mü- hatabı eserini tenkit ettiği san'- atkâr değil, o nevi eserler hak- kında kendisinin mütalealarını bilmek istiyen, o mütalcalara rağbet gösteren, kıymet veren kendi okuyucularıdır, Münek- kit işte bu okuyusuları içindir Ötedenberi meşhur bir söz vardır; “Tenkit kolaydır amma san'at güçtür” derler, Tenkidin| sırf keyfi olduğu eski devirlerde bu söz bir dereceye kadar doğru idi. Lâkin tenkit asri mânasmt alâlberi kolay olmak şöyle dur sun, belki bizzat san'attan daha Bundan otuz otuz beş sene evvel Recaizade © Ekrem Bey haze de âsan değildir” düs- turu ile bu güçlüğe işaret etmiş ti. O devirden beri atılan adim- lar ise tenkidi bütün bütün kil bir san'at haline koymuştur. Filhakika bir san'atkâr ken- adır.. Vaktile İkdamın sakin | 99 e adeta bir sizara dumanı İs.B. Darülbedayi temsilleri e on ben İSTANBUL BELEDİYESİ e Br bir İ k Aynaroz | | dısı nl | zo 22 İlm EMİR leme Kadıköy Süreyya Sinemam KURT ŞARKISI Ule Verner tarafından Sesli ve Şarkılı film. e Ferah sinemada bu akşam büyük müsamere yeni ve fevkalâde var yete mumeroları tiyatro, şinema Gat- İ baz ve. ———— ——— gazete kalübelâdan beri biribi- rine âşıktır. Biribirinin belâlısı- dır... Bu aşkm ne suretle netice leneceğini erbabı ukul düşünür- ken bir garip hâdise oluyor... Yarın ve İnkılâp gazeteleri ida- rehanelerinde bir patlama sesi işidiliyor. Bir kısmı bunu silâh zannediyor. Bir kısmı yıldırım- dır diyor.. Lâkin kimse iki ga- zetenin asıl sahiplerine | gidip bir şey sormuyor. Bizim arka- daşlardan biri bu hâdiseyi Ya- rın sahibi A. O. Beyden sormuş ve şü cevabı almıştır. — Patlayan şey A. N. Be- yin ödüdür, tabanca değil... Buna mukabil İnkılâp sahibi i — O patlayan silâh değil hid İdetten patlıyan A. B. dır demiş- FELEK 7 a RR EL Beş hasta var! Etem IZZET |buldu. Benim, buraya kapatıldı ğimr muhakkak © öğrenmişti, Hem, bu akşam onunla yine bu- luşacak, koruya çıkacaktık. Bek lemiş, beklemiş, sıkılmış, ken- di kendisini yemiş, sonra başı ma geleni öğrenince ihtimal çıl gma dönmüş, kendi: kaybet miştir, Belki de beni uyandıran kendime getiren, hüngür hün- gür ağlatan ses onun o saniye- lerdeki çıldırışı, haykırışıydı. E lektrikleşen insanlar, neşrettik- leri elektriğin şiddeti, kuvveti nisbetinde ruhtan ruha, kalpten kalbe hüküm sürüyorlar. Telsiz telefon ne?.. Dünyanın bir ucundan öbür ucuna orkes- id | . Fanii MAZLUM Bilmecemiz 12343 67891011 z—-Evg E| AİR AY Ü ira> N bilmecemizin halledilmiş | şekli 1234 $ 67891011 Bugünkü bilmecemiz Soldan sağa ve yukardan aşağı: 1 — Lâpanın kurusu (5). Leblebi (5) 2 — İşaret (3) Doğurtan (3)! Yüksek (3) 3 — Nota (e) Fazla bir et şiş| kinliği (2). | 4 — Fasülye gibi bir şey (7) 5 — Atif edatı (2) yer (5). 6 — Sonuna bir G) gelince süal olur (2) Nota (2). 7— İstifham (2) Reis (5) Be yaz (5). 8— Temaşa hayatınızda ka disc ile meşhur bir yer (7): 9 — Sonuna bir (N) gelince apartıman olur (2). Su (2). 10 — Büyük (3) valide (3)| Kalm bir kumaş (3). 11 — Et suyu ile ekmek (5) Cennet taamı (5). tralarm en coşgun veya hazin nağmelerini alıp götüren hava) ne?,. Binlerce devlet yerine bir| insan kudreti de ancak bu kada! rmr yapabilir. | — Belkiysi.. yordu?.. Yüreğimi param par-| ça ederek bir alev dalgası gibi! ağzımdan dışarıya boşanan say halardaki feryadı işidiyor miy- di?, Çırpınışımdaki dehşeti sezi yor miydi?.. Bir hilmma hasta- sr gibi İcendimi yerden yere at- tığımı biliyor miydi?., — Beni kurtar!,, Diye haykırdığımı duyuyor muydu?, Gözlerimden boşanan yaş selinin kaynarlığını hissedi yor miydi?.. İçimden tek damla yaş kajın- — Sen kal... Dediği Harika yanımdaydı, İl memleketimizde bazı İki vasıtası olarak bilinmiştir. mevzuu seçer, o mevzuu kendi duyuş tarzma göre ifade eder, hitap ettiği halkın zevkı ile o mevzuu ve o ifade ve duyuş tar- zı tevafuk eylerse muvaffak sa- yılır. Halbuki münekkit, başka bir san'atkârm seçmiş olduğu mevzua nüfuz etmek, onun gö- ryş ve duyuşunu sezmek, sonra bu sezişten aldığı ilham ve ih- tisâş ile o eser hakkında edindi- ği kanaati anlatmak mevkiinde dir. İşte bunun içindir ki asrı- mızda medeni dünyada münek kitlik sar'atm en güç ve en na- zik bir şubesi olarak telâkki edil mektedir, Bu esarf ve umumi güçlüğe dertler daha ilâve olunuyor. Bizde he- nüz tenkide (karşı tahammül şimesi yerleşmemiş olduğu için bir eserin küçük bir noktasma ilişseniz derhal eşer > sahibinin şahsi infiali karşısında kalıyor- sunuz. En hakli ve en tabii bir muahaze bile hemen ona maruz kalan san'atkârı küplere bindi- riyor, 'Bu hal, medeni dünyada mu- teber olan âdabı henüz tamami- le benimsiyememiş olduğumu- zun alâmetlerinden biridir. Sa- n'atın cidden cemiyet ile bağlı olduğu memleketlerde tenkit san'atın ayrılmaz bir lâzimesi ve en büyük tekâmül ve terak- Bunun içindir ki oralarda her nevi san'at erbabı en evvel o sa- n'atm münekkitlerini arar, on- ların mütaleasmı almak için sa- bırsızlanır. Tenkit edilen nokta lar üzerinde ıslaha imkân varsa yapmağa, yoksa bir ikinci eser- de bu mülahezelerden istifade et- meğe çalışır. Böylece san'at ile tenkit el ele vererek tekâmülü ileri götürmek için çalışmış o- Yur. Faraza bir tenkit san'atkâ- rın kanaatine uymasa bile, sükü netle tetkik eder, Tetkik netice sinde de kanaat hâsıl edemezse, bunun için münekki ü ki türlü türlü eserleri takibe, her biri için tetkikler yapmağa, sonra bu takip ve tetkikler ne- ticesinde edindiği kanaati yazıp neşretmeğe katlanır. Bu hakikat bir kere anlaşı- lırsa öyle zannediyoruz ki mu- hitimizde tenkide karşı hüküm süren tahammülsüzlük ortadan kalkar. San'atkârın eserini orta ya koymak hakkı olduğu gibi münekkidin de o eser hakkında kendi görüşünü bildörmeğe hak- kı olduğu, eser ile tenkit arasın da hakemlik vazifesinin ancak okuyanlara ait bulunduğu © bir kere zihinlere (o yerleşebilse ne | tenkide gücenmek, ne de mü- nekkide kızmak gibi medeni â- lemde ayıp sayılan tahammül eksiklikleri görülür. Dikkat ediyoruz ki en çok muayyen mevsimlerde faaliyet gösteren ve muntazaman hâk- kmda yazı yazılan tiyatro âle- mimizde bu O tahammülsüzlük bilhassa Okendini gösteriyor. Asri san'atm yuvası olmak isti- yen müesseseler en ziyade ten- kide mütehammil ve hattâ talip olmak lâzımdır. Buda asri ve medeni san'at usulleri için par- lak bir nümüne olur. Amma denilecek ki vaktile san'atkârları teşvik edeceğiz di- ye mütemadi methe alıştıranlar gene münekkitlerdir. Vakrâ.bu doğrudur. Fakat san'atkârları- mız her zaman teşvika mühtaç müptedi kalmadıkları için ken- di san'atlarındaki tekâmülün tenkit sahasında da tecellisini yalnız tahammülle değil, hattâ memnuniyetle karşılamalıdırlar mütaleasmdayız. 1. NECMİ Piyango müdürlüğünden: 22.11-930 cumartesi günü münakasasının İcrası, mukârrer olan 50,000 adet üçüncü ev. lenme cüzdanlarının hasbelicap 29-11.930 cumartesi gününe meğç kalkmaz. Çi beni teselliye çalışıyor — Hanrmefendiciğim kendini zi çok üzüyorsunuz... Diye göz yaşlarımı durdurma ğa uğraşıyor, elindeki mendili beraberliği gibi zannettim. Ve ona, yalvarmağa başladım: — Harika beni kurtar, .. — Harika bana yardım et!, — Harika beni buradan çı- karl, Ve.. Yalvarırken bütün ha- yatımı, bütün varlığımı ona va- dediyordum: — Harika, canımı sana vere- — Arkamda senin için taş ta şıyayım!, — Hizmetçin olayım... — Bütün hayatımı sana vere — Beraber çıkalım!,. — Beraber kaçalım! talik edilmiş olduğu ilân olunur. na kadar sana Yemem sana yediririm.Giymem seni giydiririm, Ne istersen ya- parım, Beni ku; , Fakat, o bütün bu yalvarışla İböyuna gözlerime getiriyor, saç |rr bir heykel gibi dinledi. Acıdi- Diyen haykırıştaki teessür çığ | larımı okşuyordu. Bir saniye bu |se bile renk lığımı bu kadar getirebilir. Ben |nu büyük bir şefkat ve merha-|mak istedise bile korietu, sade- İden de acaba ona neler götürü-|metle çarpan bir kalbin benimle| ce: vermedi, kurtar- — Paşa.. — Paşa... Diyebildi. Paşa korkusu A- rap halayıkm ensesinde satir gi bi duruyordu. Zannediyor ki, — Pekey... a için. daha: Derken bu satır ensesini biçe cek ve fellâhm kafası ile gövde 8i ikiye bölünecek! ... z Yine bir saniyer Arap kızın dizleri dibine düşmüş, — Harika korkma, beni kur- Diyor, çırpma ına ağlıyor dum, Fakat, kile mi : Moskova Mevsukan istihbarımıza naza ran E a şuralar hükümeti #- por teşkilâtı bu ay içinde Mos- kovada yapılacak bir spor gü- yünde boksörlerimizi araların- da görmek istemiştir. Geçen İsene Moskova, Leningrat, Ba- kuya gidip müteaddit. maçlar yapan Türk boksörleri üzerinde bu yeni maç arzusunun bildiril. mesi memnuniyetle karşılan- mıştır, İyonof, Brovn, Emil Ya nof gibi kıymeti dünya spor â- lemince malüm olan Rus bok- sörlerinin boksörlerimize lâyık olduğu kıymeti vererek mem- leketlerine çağırmaları bizim i- çin de kâfi bir kazançtır, Selâmiye, Sıtkıya ancak puan hesabile galip gelebilen Emil Yanof ve Brovnla, Raufa mağ- lup olan İyanof geçen seyahate iştirak edenler üzerinde kuvvet li ve derin bir tesir bırakmıştır. Boksörlerimiz hemen önü- müzdeki salı günü Rusyaya mü teveccihen hareket edecekler- dir. Antrenör olarak Franki Martenle Miladoviçin seyahate Tarziye meselesi Hikmet B. in mukabil cevabı Hikmet Beyden aldığımız mektuptur: 1 — Kenan Ömer Beyefendi — Tarziye kelimesini ve sifatı vekâletlerini — tasrih o etmek İsuretile, üç hâkim ve bir Adliye İmüfettişi huzurunda tarziye ver mişlerdir. Bu tarziyenin kendi muhterem şahsiyetlerile hiç bir alâkası bulunmadığı şüphesiz- dir. 2 — Onörabl mesailde kanu- nun ve kelimelerin şakillerine saplanmak doğru değildir, Ka- nunen bilvekâle tarziye caiz mi- dir, değil midir bunu münakaşa Tüzumsuzdur. Çünkü: kendileri bilvekâle tarziye verdiler. Ben de bununla iktifa ve huzuru mahkemede yüzlerce samiin mü vacehesinde tekrar ederek da- vamdan feragat ettim. Bu ol- muş bitmiş bir vakradır. Ve ben de temenni ederim ki artık ka- panmalıdır. 3 — Davayı — Sebep itibari- İle pek münasebetsiz — görme- lerine gelince: Mademki: müna sebetsiz kelimesi davanın sebe- bine racidir. Ve bu davaya sebe biyet veren hâdiselerin faili ken di muvekkilleridir. Şu halde bu sıfatın bana raci olamayacağı muhakkaktır, Son sözüm şudur: Kenan Ömer Beyefendi bil- vekâle verilen tarziyeyi o eğer böyle tavsiye şeklinde tevile im görüyorlarsa bu; kendileri- le müvekkillerine munhasır bir hüsnü tefehhüm olur. . Sanki göz yaşi basımı sulayor, katıltıyor, yal- içeriye geldi, — Yine Hanımefendi Diye gördüğü manzaraya söy lendi, Hanımefendisinin hizmet çisinin ayaklarına kapanıp yal: varışmı tahammül edilemez bul du, Harikaya; — Haydi, sen çık dışarıya... Dedi. Söyleyişinde hiddet var dı, sesinden bayağı bir miras ye Kip hoyrat gururu taşıyor- a! Karyolanın yanma geldi, — Kendinizi bu kadar üzme- melisiniz ... Deye söylenerek yanıma otur du. Ve... Yine ben sustukça o söyledi: — Beni de çok üzüyorsunuz. — Hayatımda ilk sevdiğim kadın siz oldunuz . . — Ağlamayınız... ne olüyor Belkiys — Korkma, ömrümün sonu- | yordu, sertlesiyordu, katılaşıyor |. — Size bir Allah gibi tapın iştiraki temin edilmiştir. Küçük ği larım bir si- mak istiyorum! yah et yığını değil, bir alçı tor- | çınlaştırıyordu. Bu anda Paşa| | Kemal, Melih, ve Sıtkı gideğii Merin bi fil Bahriyeli Kemalin askerliği İmeselesinin halli ve heyet sile boksörlerin pasaporti nm halli için uğraşılmaktadıf Geçen seneki seyahatin $ | iyi bir şekilde idare edildiği lümdur, Bu seferki davetin ki müsait izler, ve tesirle! doğduğu anlaşılmaktadır. sörlerimize muvaffakiyetli * güzel bir seyahat dileriz. Lig maçları Bu gün Kadıköyünde Fet bahçe stadında lik maçı devam olunacak Fener o mız da bir ekzersiz yapa: Fikstüre nazaran saat 12,30 Kurtuluşla Eyüp, saat 14 te nadolu ile Topkapı » caktır. İlk maçı Necmi Beys kincisini Refik Osman Bey re edecektir, Saat on altıda F£ ner bahçe birinci takımı lit bir rum takımile, 28 sanide ilk maçını yapacak"© Beogradskiye hazırlık olmak zere, bir ekzersiz maçı yapaci tır. A. ESAT, İLÂN 203 Faizli, 1911 tarihli “Cr dit Foncier Egyptien” tahvilâbiji tarihi k - nm; i Kânunuevvel 930 tari de icra kılmacak amorti keşiğf | sinde başa baş tediyesi tehlik$ fa sine karşı Osmanlı Bankası Gö“ j* lata Merkezi İdaresi ile Yeni iğ Cami ve Beyoğlu şubeleri fından pek eyi şeraitle si edileceği mezkür tahvilât | lerinin malâmu olmak üzere # lân olunur. “ii Osmanl; Bankas Ssnih hukuk Kadıköy 2 nci | hakimliğinden: Kadıköyünde Osman ağa mahalle #inin Halit ağa sokağında 9 No h# O nede sakin müteveffa Mustafa Ravi | beyin çocuklarının vasisi mütei İ i #skeriyedeh Hilmi paşanın I$Tİ teveliütlü olmak itibarile vesayeti”. vuku bulan istifasının kabulüne hall hazırda sagir olup müh VE | A sayet bulunan çocuklardan yali” Feride hanıma da elyevm zarizze”. R bulunan validesi Nimet hanımın va tayinine karar verilmiş olduğı j & tarihi #lânden itibaren on gün : her alâkadarın — keyfiyeti | çay © İtiraz edebilecehi ilfh olunur. : Iscnbul Binci icra vi ni Bir mahkümünbibin temlaj Mİ sil hakkında Sirkecide Bandın telinde tahtı hacze alınan on Bİ adet demir karyola ve onbeş şilte ma yorgan ve yastıklar ve off! adet çarşaflar. 930-11-20 çarşanii I2 ve JA tarihinde satılacağını talip olanların sekizinci #era dali sine müra ilân olunur delirecek #Ü RR Aşkmızdan manlarım bluyor — Sizi sevdiğim için bakti İne kadar fedakârlığa katlanıYÜjU rum, - Hizmetçilerim, uşaklarım VE Bütün yalıdakiler beni hayret il gözden geçiriyorlar. İ — Kalbinizi bana veriniğ*i. | — Mes'ut olmamanız içi bep yok! li — Size her şeyimi, bütünü, Tığımı vermeğe amadeyim. seviyorum. Sizin için çıldır rum. Sizi ilk gördüğüm andi”” İberi çılgın bir âşıkınızım . « İ , Bü kadar söz arasında be ay | defa bile başımı kaldırıp 13 gi” retle bile olsa yüzüne j İdim; tek kelime söylemedi" , iyine devam ediyordu: ai — Belkiys Hanım, İbana açımız. e. — Ne isterseniz yaj a — Göz yaşlarmızım duran için benden ne istiyorsuu??4 Gi Bitm i

Bu sayıdan diğer sayfalar: