6 Şubat 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

6 Şubat 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hi 5 Ç Aliyet umdesi “Milliyet” tir > ŞUBAT 1931 'REHANE — Ankara caddesi Telgraf adresi: Milliyet, İs ii Telefon numaraları: 24311 — 24312 — 2438 © ONE ÜCRETLERİ © Türkiye için Hariç içim 400 kuruş 800 kuruş 1400 2710 sn evrak geri verilmez deti geçen nüshalar 10 Ginzete ve matbanya ait işler idiriyete müracaat edilir. temiz ilânların mesuliyetini ————— Bugünkü hava “en fazla hatarer $ en az 3 di “m rozgir şimalden ve hava ii gazete karilerine - soru- “Biribirimize rastgelince ne- limizi sıkarız?” âzetenin bu suale verdiği tetkik etmedim. Ben, bu- sana göre cevabını vereyim. âiribirimizin canını sıkma- “için elini sıkarız... Xapıcılar cemiyeti aktile bir “Ocak temizle- “emiyeti” mi, “Şirketi” mi, ay vardı ki herkesin kaspa- k evine girer bacaları teftiş bir sürü de para alırdı. 1 ve kimseyle çekişmek is- 'yen halk bu adamlara ses © “amadan ceremelerini verip © alurlardı. Lâkin haksız pa- ic © #*rmemeye ve her önüne ge- | 3 - « evine girmesine tahammül “XX neyenler, uğraştılar, didiş- > Hattâ o zaman bu muna- “siz şirketi himaye eden ba- iyük şehir amirlerine rağ- “ mahkemelere kadar gide- bu “Ocakçı” ların ocağına * diktiler biz de kurtulduk... Ni “İyet hiç kimseden fütur ge- siyerek, apartımanları dola- 'tesmi kayıt defterlerini yok- “ e... İki gün evvel tanıdığım apartımana bu cemiyetin bir ru gelmiş defteri görmek miş mal sahibinde olduğunu “ demişler, dün tekrar gelmiş, “eri görememiş, fakat görün- ; kadar gelip gideceği me- zun yapışkanlığından belli... Bu cemiyet neden defterleri “le yoklar, Onu da anlatalım * © cemiyet her sene apartman 1200 kuruş mukabilinde bir er satar. Satılan defterin “meti 25 kuruştan fazla değil- “ve bütün bir sene zarfında defterin ancak 5 yaprağı an- kullanılır, ertesi (sene bu Ziştirilmek lizemdir, ıkü cemiyete para lâzım.. iÇ Lâtife ber taraf böyle halka *iğ Beş hasta var! “a bizim işi halletseler... © Rıdvan Bey de: & Turda başbaşa kalsak ta efendiyi biraz sıkıştır. » Ötekiler de: — Ayran elden, su gölden.. © Te kadar gezsek o 'kadar iyi bir ümide ka- in kafaşından bir 1 geçiyor ve atlatmak için içinde bin türlü pa- Yarlıklı düzenler, tertipler ku- Onun içindir ki, oturmakta, . içmekte, onla-|lerce böyle banknot dağının ve|kovar... öyle kivirm kıvrım kıvran- Genç Kedili müği teklif Genç adam aldığı bir aylık mezuniyeti nasıl geçireceğini evvelden beri düşünmüştü. E- pey zamandan beri beraber ya- şadığı genç ve güzel bir kadın- la bundan uzun uzadıya bahset! miş, bu bir aylık tatili nasıl ge- çireceklerini düşünmüşlerdi. O zamana kadar beraber yaşayış- larında eğer bir saadet varsa bu! saadete ilâve “edilecek bir şey var mıydı?. . Bü süal birderi bi- re'zihmine geldi. Genç adam bundan memnun olmadı. İçinde hissettiği bir acı değil se bile bir boşluk vardr. Bu boşluğu tahlil edemedi, Daha doğrusu tahlil etmekten korktu, vaz geçti. Tatil başladı, bir zamandan-) beri biriktirdiği paraları bu fır, satta sarfetmek lâzım geliyor- du, Sevdiği kadmla birlikte gi- dip yaşayacağı yeri intihap et- mekte düşündüler, Nihayet nis! beten ucuz bir yer intihap edip| şehirden uzaklaştılar. Gittikle-| ri yer sakin, tenha bir yerdi. Bu| raya gelenler hep istirahat için! geliyordu. Şehrin ltüsünden, mutat| dedikodulardan uzak bulunun- ca ikisi karşı karşıya geçtikleri) zaman biribirlerine söyleyecek! söz bulamadılar, Bir takım yeknasak şeyl l bilirdi. Gönülden, muhabbetten bahsetmek değil mi?.. Fakat biç biride karşılıklı muhabbet-| lerinden bahsedecek “ö» bula- | kimdir? Ne salâhiyetle a- partman defterlerini yoklar ve her sene 25 kuruşluk defterleri zorla 200 kuruşa satmak hakkı- ni kimden almıştır? Ve İstanbu lun 10000 apartıman ve hana 2 şer liraya sattığı defterlerden elde ettiği 20000 lira kadar pa- rayı ne yapar? Ve neden “kapı- çılar cemiyeti” © apartımanları teftiş eder? Eğer böyle hususi cemiyetlerin bu gibi teftişlerine müsaade edersek yarın “Berber ler cemiyeti” trraş olup olmadı” ğımızı, öbür gün kunduracılar cemiyeti konduralarımızın aya- ğımızı sıkıp (o sıkmadığını, bir başka gün “Etibba cemiyeti” keyfimizim hoş veya nahoş ol- duğunu ister istemez teftişe kal- karsa hayat bu âlemin işine ka- rışan cemiyetler yüzünden - ta- hammülfersa : olmasa bile biraz dağdağalı olur. Bazan gazetelerde çikan ha- berleri tahkikat esası yapan İzı “Mülkiye müfettişleri” gi yorum. Bu zatler bu hususi ce- miyetlerin halk ile temaslarına ait muameleleri teftiş etseler Etem IZZET bol bir neşe büluyordüm, Fa- kat, Şeyh zade Mithat gözleri- min içine o kadar çok bakıyor,! o kadar beni tahrik ediyordu! ki, evde Rıdvan Beyin bakışla- rından sakladığım on beş bin li ralık çek Mithat'ın nazarları! altında saklanarak âdeta gözle-! rime batıyor ve. arkasından da daha üç on beşer bin liralık çe-| kin gölgesini aksettiriyord. Biran, bütünbu servet tek tek banknotlar halinde gözleri- min önünde dağ gibi yığıldı. 'Tamamile daldım, hergün üze- rine bir o.kadarı daha gelen bin yüzlerce iş.adamı; komisyon- İşim gibi, içinde imişim —Fransızçadan— mayorlardr. Genç adam kendi kendine dü şündü: — Bir kaç sene evvel biribi- rimize tesadüf ettiğimiz zaman duyduğumuz karşılıklı muhab-'" betten bahsetmiştik, Bu aşk şiddetlendi, Nihayet beraber yi şamağa karar verdik. Fakat 2a- man geçince. . Evet. Genç adam tahlil etmeğe cesaret edemedi- ği içindeki boşluğu şimdi gene ve daha acı olarak duyuyordu. Acaba karşısındaki kadın ne düşünüyordu?... O da bu boşluğu hissediyor muydu? Kadına dönerek: — Hiç bir şey söylemiyor- sun. Dedi, Fakat ondan alelâde bir cevap almaktan'korktu; Ka- dın bir şey söylemedi. Genç a- dam kentlisile bu kadın arasım- da bir mesafe açıldığını düşün- dü. Nihayet sormağa cesaret et tü: — Beni artık sevmiyormu- sun?.. Genç . kadın bu suale hayret etti. Sonra: — Nasıl, dedi, seni sevme- mek mi?., Buna imkân var mı?.. Sesindeki samimiyet genç a- damin dikkatini celbetti, Sonra genç kadm yalnız seven kadın- .İlarda görülebilecek:bir hararet ve alâk; yaklaştı; — Sen, dedi, benim muhabbe timden şüphe mi ettin?. , — Hayır. . Fakat biribirimize artık ilk zamanlardaki gibi aşk ve muhabbetten (o bahsetmiyo- tuz. Kadın düşündü: — Hakkın var, dedi, fakat eğer sen beni seviyorsan... — Buna şüphe etme... — O halde biz artık zevç ve zevce gibi olduk.. İlk zamanın harareti geçtikten sonra eğer hâlâ biribirimizi seviyorsak. ., Sana bir teklifim var. . — Nedir, kabul ediyorum, — Artık karı koca olarak ya- şamak.. Çünkü sakin muhab- bet ancak izdivaçta olabilen bir şeydir. Yl Devredilecek ihtira beratı “Inşast ve diğer maksatlar oğ- runda kullanılan ve su ile halledile- rek” doldurulan çimento yahut alçı ve bitomla mevat yahüt yağlı harç- ların ihZanna dair,, islâhat hakkındaki icat için Sinsi müdüriyeti “umumi: yesinden istihsal edilmiş olan 4 mart 1920 tarih ve 9705 humerolü ihtira beratı İğkkında “bu kere başkasine ferağ veyahut icara verileceğinden | mezkör ihtireyı satın almak veye isticar etmek arzusunda bulunan zevatın İstanbul Yeni postahane ar- kasında Aşir Efendi kürü zibi gör) meye başladım. Bu hayal, bu cazibe, bu tahrik en son bana Dedirtti ve kalktım: — Arabalar: “hazır mı?.. yük tara çıkıyoruz. .. ss İlk önce ben Rıdvan Beyle bir arabada idim. Ona: — Biraz Hayati ile konuşa- cağım. Haydi sen git, o yanı ma gelsin. Sonra, gene seni ça- ğırırım, Dedim. Pek hoşuna gitmedi, kıskandı, tacı başmdan âlınan bir hükümdar gibi boynunu büktü, fakat itaat etti; — Pekey.. . Amma, ne tuhaf değil mi? Beni Hayati Beyin yardımı ile tanıdı, şimdi ondan müthiş kıs- kanıyor. — Dağdaki gelir, Bü- Dedikleri işte tâm büdur. evvelce! bağdakini| Doktorla Tevfik Salim p makaleye ce İstanbul Etibba Odasınm son v- mumi içlinianda “etibbanın kazanç vergisi meselesi © hararetle > mevzuu baheoldu ve vergiden müşteki : olan bir çok arkadaşlar, noktal mazarları Bı dermeyan ettiler. Bu meyanda e- tibbanım vergi: vermemesi « İcap etti İ gine dsir kuvvetli bir tez ortaya atıl- dı Bu t*zi gazeteler nâtamam bir su: ette maklettiler. 3 şubat 1931 tarihli Milliyet, başmakalesini o bu bahse İ cahsis etti. - Makale “sahibi muhte İrem dostum Ahmet Şükrü Beyefen- di bu noktei nazarı “Doktorlrın se- ve fikriyelerile telif edi- diye tavsif ve ndaşın en csaali kâçınmak için, rilemeyeceğini,, «beyan. büyutuyor. Bu-csas, zannedildiği gibi çürük de ğildir. Hekimlerin - vergiden mualiyeti talep etmelerine esas, bu vergiyi faz- İlasilefilen ve bedenen'ifa etmekte oi malarıdır. Hekimler meslekleri icab muhtaç insanlara meccanen bakmak mecburiyeti 'maneviyesinidedir. Ma- kalede “Eğer bazı doktörlar vâkitle- rinin.bir kesmıni hayra sartetmeğe razı olmuşlar da, fakir hastaları mec cani tedavi ediyorlarsa, buna muka bil bötün hekimlerin vergiden mua fiyetleri gibi bir teklifte bulunmala- rı, akıl ve mantığa sığar bir iddia de- İğildir., denliyor.. İş, böyle değildir. Muhtaca bakmak, hekimliği da vardır. Bu, bizimen eski ve cüm- lece mütat an'anelerimizden biri: Fakire bskan, yalnız hayır yapmağa razı olan bazı hekimler değildir. Her tabip, fakire meccanen bakar ve bu nisbet en ax fakire bakan | hekimde bile verginin azami nisbeti olan 9512 den fazla | Diğer arkadaşlarım için rakkam gösterecek vaziyette değilim, yalnız, müsâadenizle 1930 senesine ait ken- di iştatistiğimi arzedeyim: (Bu imta- tstik protokol. defterimden alır tr ye hastalar, isim ve adresleri ile) mukayyettir.) Bu senr 10 ay zarfın. da kendi muayenehancmde 1002 has- taya meccarien Hüknişim,. Bu adet, müracaat eden Arım hasta adedinin 9629 unu, teşkil gdiyor. Bu hastaların ber birine vasat 10 dakika hasretmiş olsam, on ayda 10,020 dakikamı, ya- ni 167 saatimi bu hastalara sarfetmi- şim, demektir. Bü hastalar vasati 0-| norar verselerdi; orta bir hesapla! 3006 lira ederdi, Bana gelen'bu has- talara bakmak, hidematı ammeden-| dir, va bu cemiyetin vazifesidir. Bu 3000 liradan ceiniyet namına feragat etmiş oluyorum. Bu hesapta, evlerin- de meccanen baktığım ve defterime Kaydetmediğimi fakir hastalar dahil olmadığı gibi, makalede bahis buyu- rulan tarzda surf kendi rizam ile de- rühte eylediğim Eyüp Verem Dis- panserinde baktığım, senevi 500 den) fazla hasta da rakkamın içinde de Zildir. Burada imeccanen gördüğüm iş, ikiye ayrılıyor; “birisi, doğrudan doğruya müayencbancme müracaat eden mühtaç hastalardır ki. bunlar reddetmek imkân: yoktur, ve muaye. nehaneim açık kaldıkça bu'yolda'has- talarım olacaktir. İkincisi Eyüp Dis- panserinde Ahmet Şükrü Beyefendi- nin bahis buyurdukları tarzda kendi arzum ile talip olduğum ve yaptığım meccan? hizmettir. Bunu yapmamak, ve oraya gitmemek elimdedir. Birinci nevi hastalardan, arkadaş- larımın, ekserisinin “baktıkları hasta nisbetinin, benimkinden aşağı olma- dığına eminim. Biz, bu nevi hastala. ra bakmağa mânen mecburuz ve bu mecburiyetimiz, hattâ hükümete kar. İsi olan vergi möcburiyetinden daha kuvvetlidir. Kapısına gelmiş ve ken. idisinden muavenet istemekte olan, çınlasın, En doğruyu gören ve söyleyen a oldu! ... mdan inişine dü ise, Hayati de gelişine o kadar sevindi. Elle- rime sarıldı, dizlerime kapan- İdı, bir âşıktan ziyade sahibine şrmaran bir fino gibi idil. #3 | Turu yarılamıştık. İki elimi mış, durmadan yalvarıyordu: — Beraber yaşaya'ım. — Beni reğddetmeyiniz!., — Karımla bütün münasebe- timi kesmek için tamamile ha- zırım!.. — Çocuklarımı ne yapacağı- mı düşündüm. — Mektep müdürü ile gittim görüştüm. — Sizi mes'ut.etmeye çalışa- cağım!,. — Sizin olacağım! Ve.. Bütün bu söz er sıra sI- birden avcunun içine sıkıştır-| ! Ica devam edip gidiyordu. Onu a daha fazla zevk, daba|cu başının hayalini yanında imi) Zavali Nüsretin külâakları dinledim, dinledim ve bir nok: Fikir, Mizah, Edebiyat San'a r ve vergi ş.neşrettiğimiz vap veriyor.. fakat hakiki olarak bu muaveneti ö- | demeğe muktedir olmayan muztarip | bir insanı geri çevirecek bir hekim yoktur. Muhtaçlara yaptığımız bu müayenet, içtimai müavenet işidir. ve - hidematı ammeden © mâduttur. Mesleğimizin an'anesi, aldığımız ter- biye ve memeketimizde henüz içti- mai muavenet teşkilâtınım iptidat bir halde olması bu ağır yükü doğrudan doğruya bizim © omuzumuza yükleti- yor. Biz, hakiki fakirlere karşı (o bu mieçbüri hizmeti seve seve ifa ederiz. Arkadaşlarım gibi ben de hayatımda bundan bir an şikâyet etmedim; Yu- kardaki rakkamları da şikâyet mak- sadile değil, sırf maddi bir delil gös- termek için arzettim. Bir'an için he- kimlerin bu'vaziyetten kendilerini tec rit ettiklerini farzedecek olsak, » bu vazifenin kâmilen cemiyete intikal etmesi ve cemiyetin daha büyük mas jraflar deruhte ederek, bu işi temin etmesi hizundır. Hekimler cemiyete karşı yaptıkları bu hizmete mukabil, wiikellefiyetini bedenen yapmış, ei rat sfatile kendilerinin kazanç vergi- si mükellefiyetinden istisnasını rica ediyorlar. Kanun, evvelce hekimleri vergi noktasından, seyyar satıcılarla bir tu tardı, yeni kazanç vergisi karununün üçüncü maddesinde ise, doktorlar, diş tabipleri, baytarlar, avukatlar, mühendisler, mimarlar, cezâne sahip- ileri, kâtibiadiller, bir sırada tutulu- yorlar. Ârzettiğim &noktai nazardan! Bekimlerin bu muhterem & meslekler erbabına benzemeğikleri kanaatinde- yim ve bünun için fazla tafsilâtı zait görürüm. Bu hususta yanılıyorsam ve onlar da bizim gibi iseler, onların, da gördükleri mânevi hizmete muka-! bil vergiden muaf tutulmaları mahzı, âdildir Vergilerimiz hakkında noktai İzarımız budur. Bizi, cemiyet alelâde kazanç yapan bir tüccar gibi telâkki etrekte devam ederse, hekimler gün den güne tahammülfema bir. bale gelen şerait altında yaşayabilmek için tedricen eski ve necip an'anele- rini kaybedecek ve daha maddi insan olacaklardır. Bunun neticesi filhaki- ka hekimler mesleklerinin en zevkli ve cazibedar tarafını ve âsil hüvüyet- lerinin mühim bir kısmını kaybede ceklerdir, fakat maddi olarak en bü- yük zararı, hele içtimai münvenet iş- ierinin daha uzun seneler pek iptidai! bir halde'kalacağı muhakkak olan memleketimizde, doğrudan doğruya cemiyet görecektir, İkinci büyük za- rar da, zaten günden güne rağbetkâ- İrt azalan hekimliğin bu yükleri altın- da inkişaf edemeyecek bir hale gel- Memleketimizde henüz necip an İanelerine sadık kalan hekimliği, miyetin nef'i namına, bu tehi den korumak herkesin meni vazifesidir. Maruzatım, etibbadan vergi alm- maması lüzumu hakkındaki noktai| nazardır. Bunun haricinde elyevm a- 'lınmakta olan verginin'tarzı tahak-| | ank ve tarhı hakkında da söylenecek pek çok sözlerimiz vardır. Dr, Tevfik SALIM Ekler tiyatrosu Yunan Opereti - Revüsü Olympia - Kantioti - Riçiardi Bugün 14,30 ta “Yirmi dam- ila Atina”, 17,30 ta “Kabareni: 2 21,30 ta “Vlamisa' Operet. Cumartesi “Atina apaş- lari” operet Mme Olympia ile. Pazar 14,30 ta “Bu akşam ni- şanlanıyorum” 17,30 ta “Yirmi Idamla Atina”, 21,30 ta “Frını” Pazartesi *“Lovitura” Revü. Jtada: j Heyati Bey elilen'bir gi İlk önceleri asıl söy leyeceğimi kestiremeyordum. — Ya reddederse. . — Nihayet bana bunu mu tek lif edecektiniz?.. — Hayatımın bahası bile ol- sa böyle bir şey yapamam... Derse deye şünüyordum. Fakat: — Emredin.. Sizin ricalarınız değil, iradeleriniz olur... Deyince cesaretlendim, iki kelime ile onâ kısaca anlattım. Canı cımbızla çekiliyormuş gibi. yüzünü büruştura, buruştura beni dinledi; biraz düşündü, yutkundu: — Bu işi kim yapmak iste- yor? Dedi. Sesi zayıfti, boynu bir- denbire bükülüvermişti : — Şimdi onu, baha yan... Dedim, ili — Siz, il sorma- ze.cttim: mce bana karar| İime kuruldu. Beni, Şehzadeyi, t se ALEMDAR SINEMASI Kkuvveeli filmi Haftanın Namusum için Yahut Tarihi Sudan Muharebesi Sudanlı > Arap meydan muharebesini musavver kahramanlık Gündüz 1.3,5,7 gece 9 1-2 da GLORYA Yarın akşam saat 9,45 te 2 büyük film takdim ediyor ERİC VON STROHEİM pi ve TALEBİ UMUMİ * ÜZERİNE Halkımızın wahbubu İ Milton en arasında büvük filmi Yüzbin mubaribi ile müstevliler . Büyük Hokkabaz İngilizce sözlü ve şarkılı omtazzam filminde Türkçe, ve Fransizci film üzerindedir. Patis'te “10 haftadan beri (MOU: UN OROÜGE'di gösterilen DEDAVAĞILIR ŞAHI filminde Hamişi mükâlemeler süzlü. Fransızca Bugün ETUAL SİNEMASINDA Sinema mevsiminin muvaffakıyeti DROMOMAY MELOD BESSİE LOVE, ANITA PEGE ve CHARLES Ki tarafından: Ayrıcı ZİEGMELDS FOLLIES tamanten renkli meşhur rövü, İlâveten: 2 kısımlık komik 1 inci matine saat İ8 te Pek hoş bir cuma geçirmek ister misiniz? MELEK sinemasına gidip MARGUERİTE MORENO ve SAİNT GRANİER — tarafından ş E K edilen muazzam meşhur Fransız öperetini görünüz İlâveten: FOX JURNAL Mösjüğ, VENİZELOS tarafından Rumca ire edilen nutuk. Bugün saat 1i de fintle matine tenzilâtk |) Sinema - Tiyatro İs. B Darülbedayi temsilleri ; Bu gün me İSTANBUL BELEDİYESİ ri da ve Nil Il Gişe her gün san (öten itiba 1 cen açıkur. Altı yaşından aşağı çocuklar t- vatroya kabul edilmez. Ferah sinemada bugün Gündüz 2 de matine gece 845 de dör buçuk saatlik mütemadi varyete, Bugün ARTİSTİK sinemasına gidip ALBERT PREJEAN ve GİNA MANES'i aşk, kin ve sergüzeşt” sahneleri #caşında cereyan eden ISYAN Hransızca, sesli, sözlü ve şarkılı filminde görünüz. İlâvetem BÜYÜCÜ ÇIRAĞI ile FLİP KURBAĞA ( görülme. miş canlı resimler). Bugün saat 1030 da verilecek metinenin &- mumi döhuliyesi 35 kuruştur. d 21,80 da KIZKARDE- ŞİM ve BEN Komedi 3perde Yazan Louls Verneuil Tercüme eden: Mebrure SIGORTA ŞIRKET! Türkiye Iş Bankası tarafından teşkil edilmiştir Yangın - Hayat - Nakliye - Kaza - Otomodli - mer'uliyoti maliye Sigortalarını kabal eder. Adres: 4 üncü Vakıf han istanbul Telefon: Istanbul — 53( Telgrat İmtiy ui verdiğinizi söyleyin. Kendisinden hiç bir şey verme Gene biraz düşündü.. Ben de'yor.. Sen de kazanacaksın.. Fe düşünmeğe başladım. Kafamm!kat, Hayati Bey, senden de b içinde o anda adeta bir mahke-|şöyler isteyor!?. Durakladım, sustum. Tekre ettiler: — Niçin susuyorsun? EN altmış bin lirayı alacaksın. Fe — Bir iki yüz bin lirayı bir)kat, o, bunu sana verdirme anda kazanmak için... için, bütün nazırlık şerefi, kır — Belkiyse niçin yaptırıyor-| yıldır muhafazasma çalıştıj sun?, vicdanını komisyoncuların, — Eli, altmış bin lirasını o-| tellâllarınm ayakları altına ate na vereceğim... cak.. Fakat, sendende etin Bana sordular: mahremiyetini, güzelliğini, şeh — Niçin bu işe tavassut edi- vetini isteyecek.. Buna peki dı yorsun?... yor musun?., — Eli, altmış bin lira almak! © Bana açık açık, diline geld için... ği gibi söyleyen, kalın, kab Hayatiye yeniden sordular; |tok sözlü hâkimi, gözlerimi — Niçin bu dalâvereli tekli-'de görüyor gibi idim. Arabaf fe, peki, diyorsun?., İ olduğumu unutmuştum, Bu hr — Belkiysi kazanmak, kendi çın yüzlü, hâşin, tok söz hâk tekliflerimi ona kabul ettirmek me: için,... — Evet.i Ondan Veya: döndüler: — Hayır — Şehzade para kazanacak.. Hayatiyi muhakeme ediyordu. Şehzadeden sordular: — Bu işi niçin yapıyorsun?, tekrar bana | sonra (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: