24 Şubat 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

24 Şubat 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

JYET . : .. Ere İlim ve Hakikat için ni AT 1931 Kendisini yakından tanıdığım kıy-|mabedlerinde yaşıyacak preparatör- ağır ha kNE — Ankara caddesi | mettar ve âlim bir hocam, profesörİlere ait tahsisatın birle 4000 bin sahip vera gdresi: Milliyet, İs- | Anthony son aylarda bir kitap neş-| frank olmasını talep ediyordu. “genç kaç gür retti, Adı şudur (pourla döfense de |âlimlere cencbi memleketlerin labora notre cultur intelicetuelle Paris, 930) | tuvarlarında çalışmak imkânını hazır İllkağn Eserin tezi bizi doğrudan doğruya a-|lamanın lizumundan,, bahsediyor ve ber kai ÜCRETLERİ (| kadar etmez. Çünkü Paris Darülü-İayni zamanda diyor ki: “Lâboratu- dan için Hariç içim | nunu haricinde bulunanilmitaharriyat İvarlar tesmiye ettiğimiz mukaddes yevm Pr 400, 800 kuruş müesseselerinin istiklâllerini kaybet. | yerlerle alâkadar olmanızı çokrica edi mektedi:750, 1400 » © İmeğe matuf bir cereyanın önüne ge-| yorum. İstikbalin, zenginliğin, ve sa li 3109» - İçilmesi için yazılmıştır. Fakat o mü-| adetim mâbedieri olan bu hakikat yiz : mi geri verilme nascbetle üniversite. ve ilim hayatı) valarmın çoğaldıklarını ve teçhiz edil! İzma ' İstanbuy — 24312 — 24313 Saniyet büyür,kuvvetlenir ve daha iyi olur. Buralardadır ki insanlık tabiatin eserlerinde mündemiç terakki eserle- rini ve kâinati kucaklayah ahengi oku mağa alışır. Halbuki insanlığın kendi eserleri çok defa barbarlık, taassup ve tahriptir. “1868, Le budget de la science, makalesinden, bu ilim. ve hakikat adamının şu - sözleri bugün kulaklarımızda çınlamalıdır. Bu arada, memleketimizde hemen bilâ istisna diyeceğim, her münevve rin tahteşşuruna hâkim bir heyulâ. dan yani garptanda. bahis zarureti var. Garp âlemi bizim için maalesef ihâlâ bir heyulâdır. Öyle bir heyulâ- İki her şeyde bizi gölgemiz gibi takip ediyor. kanıatımız bir kelime ile şu- dur; mazilerinden aldıkları tecrübe kuvveti hâyata karşı gösterdikleri, ser istihza bizi eserlerimizi ve ken- kaymetimizi takdir için bir nevi lardan biri geçen iloya gitmiş, Paltosu- iş. Kaybetmiş de- olduğu için paltosuz farkına varmamış, er ikir başma gelmiş, fa- sırtma gelmemiş. Ba. sin vestiyirine gidip nin oldu & te'yit eden fikir eserleri, büyük te. İ sisati kargrumda act bir erkilme duyu- yoruz. Fakat düşünmeliyizki garp het sa- bada tatbik ettiği müsbet metotlar. la şarkı bir kaç asırdanberi çok geri- de bıraktı. Bundan İlim ve tecrühe- den doğan teknik çok ehemmiyetli bir sol oynamıştır. Teknik sahasında bu #zim cereyant ve tebeddülü takip T şu tenakuza düş Mekteplerinde müsbet telâkki- mütefekkirle: fikri terbiyeleri itibarile garbın “ilin disiplinini temsil edecek bir seviyeye yükseldiler, Halbuki bu müsbet ilim- den doğan meyva yani teknik ortada İyoktür, Fileri telâkkiler itibarile onla) ra hiç te uzak ve yabancı gelmeyön) garp bü ikinci sahada çok uzak bir u- fuk oluyordu. Bu tenakue tabiatile ru bi aksülameller yaratacaktı: O vakit garp her sahada aşan ve taşan bir kudret gibi gözükmeğe başladı. Bu su | rötle bizimde tahteşşuurumuzda âde- | ta nehi edici bir surette hüküm sür- mek İsteyen heylâ kıymetlerimiz ve iradelerimirzerinde rol oynamağa &a vüşti. Bugünkü-insaniyet ortasında tabii ve beşeri muazzam ve mekkin bir kud fet hazinesi yaşatan Türk memleke- ti ferdlerinin Ve müesseselerinin irade ia anlatırken yanımızda çeri gun Bize şu fıkrayı an € Ahimer çok elerfa bir adam bir otel; tir. OKst kaldıktan sonra hmut, kiş. Fakat yarım sa- Tacı Örekma varmış: Şem- muşlaride unutmuş. He- © avdet etmiş ve esi istemiş. Kendi başkasma kiralan- tümen Odaya »iyi vurmadan evvel olup “ olmadığını dinlemiş. Otel de bir yermiş. Oda- cengiz oyunu,, oy- « Erkek kadma bu dudacıklar kimin | yanacıklar kimin?, parmacıklar kimin? gi ayacıklar kimin? di- b iabbet Sualleri sorup öpü ter. Şemsiyenin sahibi bu icen ardı arası gelmediğini n alapıyı vurmuş ve: şemsiyeye gelirse be- sine ve her ferdile her müessesesinin doğurduğu esere bir kıymet vermek mecburiyetindedir İstiklâlini yaratan bir millet hür toprağının üstünde ha- yata lâyık esetler de doğurmak kabi liyetindedir, hakkındada şayanı dikkat görüşler ve ye işler düşünceler kaydedilmiş olan bu satır- 'müracnat edilir. ları okurken, memleketimizin ilim ih i 'mev'uliyetini | Yaşları: ve bu hayati ihtiyaçlara teukabil neler yaptığımızı bir kere da ha düşünmek mecburiyetinde kaldık Memleketimizin ilim ve tetkik mües- hararet 15 enaz 5 di. İl seselerini kucağında toplaması lâzem ik gelen Darülfünun hakkında, bu gün- lerde, bir çok muhterem zevat kana- atlarını neşrediyorlar. Bir Memleke- tin müteferrik evlâdı olmak, hayatın PEK belki en zör tecellisi mahiyetinde bu. Isnan tefekkür kabiliyetini — vatanın LA ve dolayisile insanlığın şe'niyet saha- Ye sında faydalı ve bereketli eserler için “İodan sonra ! sarfetmek demektir. Tabiat hâdisele- vi Baloda mutlaka bir . şey |sini soğuk kanlılıkla mütala eden affect. Evvelâ. Umumiyet-| kafalar içinde yaşadıkları cemiyet hü iğır Ve huzur kaybolur, son) distlerinde ruhi bir sekinet ve inhisar i palto, pardösü, |<! olmayan geniş bir görüşle tetkike inde. Çanta, o mücevherat, |mesburdurlar. Binaenaleyh mevcut şeyler de elden çr-| olan ve yaşayan mücsscselerimir h: Pali kanda külli bir fikir elde edilmek için evvelâ mezkür mücsscselerin hayat şartlarını, vasatını, canlı bir uzviyette olduğu gibi, tetkik etmemiz kizımdır. Her şeyden evvel bilmeliyiz ki, tabi- at sahasında, biz, şeraiti hayatiyesi temin edilmiş uzviyetlerde inkişaf ve terakki eserleri görüyoruz. Bu #eraitten mahrum kolan uzviyetler. de tereddi ve dumur baş gösteriyor | Tabiat sahasında olanca hüküm süren bu Determinismi niçir içtimsi müesseselere tatbik etmiyo.| ruz? Memleketimizde darültünun telâk isinin, o Anadolunun her köşesine ilim ve teknik saçacak (Fikir © kuy- vet) telâklisi olduğunu biliyoruz, Anadolunun. her köşesinde: tümen (Fikir - faaliyet) omenhaları doğuracak mânevi kudretlerin ©n başmda böyle bir milestesenin olaca- ğında her samimi münevverin imanı vardır: Fâkat, bü müessese içinde kudretlerimizi, kabiliyetlerimizi ten-| miye-edecek, yaşatacak asgari hayat! Şörtlarının temininde” dalma göz ö- nünde — bulundurmak zaruriyetinde- yiz. Beşeti kudret mayaları “les fer- mehts de İ'ğnergie “whümaine. Diye tevsit edebilecögüniz ve -pisike - söğs| yal kuvvetlerimiğid © en ehemmiyet lerini Harekete getirtcek alan bu ha yat şartları “köndisinden- terakki ve mesai talep edilen bir müessese hâk- kında en evvel nazarı itibara alına cak bir keyfiyet olduğunu meden unutuyoruz? Pasteur memleketinde lâbotatuvar ların çağalmasını vebu yerleri kalp- leri hakikat ateşile yanan genç adam-| ların, zemanında ne kadar istiyordu. | İ iş Fakat o 97 (1867) bu istikbatin | ; > İİ m mmm ki . . in- balosu --İmisin?. ngilterede neşredi- yanmda idim, Bir) Suale muhatap olan biraz dü- safir daha vardı. Yanı-| şündü ve şu cevabı verdi: iz adam, kum hasta-| -— Bu akşam Hazimin kara- müşteki.. Diger misafi| göz balosura git. Çok gülersin, İgülmeden det.. İ FELEK hiz — Neisteyorsi — Bütün istediklerihi sakın- madan söyle... Deyor. Ve.. Sonrada elini e lime dokundurmayor. Bilmeyo- rum ona ne demeliyim?,.. Baba mı, can yoldaşt mi, ağabeyi mi, dost mu, kuttarıcı mı, tam in- san mı, ne, hangisi Eğer her artist, tâm artist bu! ise muhakkak ki, dünyada en geniş mânasile en yüksek ruhla insanlara verilen âd: — Artist San'atkârm ruhu, onun kalbi, en. ” ize duyuş ve başka bir şey? Onun içindir ki, ben Tırnova- ressama, ressam Halil'e baş- ka mâna veremeyor, onu iyice tahlil edemeyor, ona sadete; — San'atkâr... len mühim eserler Edebi eser okumak büyü bir zevktir, Fakat edebiyata da hil olmayan ne vardır?. Bu iti- barla'meselâ pek güzel diyebili Kuvvetli bir müdrir bilir- Etem İZZET Deyebilecek. Belki, — En beğendiğim eserim... Dediği tablosu ile bu kadar meşgul olmamıştır. Daha sabah leyin kahvaltısını yapar yap- canım... Bir şey maz: p — i giyin doktora gide- ısıssas bir adam olmaz.İceği Haydi siz çi BR tar elem Dedi. Onu hem çok seviyo-!, t ke rum, hem ondan utanıyorum. fa ile düşünüyor, Kılburnundan beni çekip ana- İzülmesin... mın kolları arasına verdiği gün 74 gözlerimin içine bakı-|den beri belki haftada iki üç de-| | Deyebiliyorum. Eminim ki, şüpheye düşürllyer. Biz garbın hayal Çalımı bir cilt hekimine.. hastalık. SALI v4 ŞUBAT 1931 Mizah, Edebiyat, Sarvat riz ki tarihi tabiiye dair yazıl- mış büyük bir tetkik mahsulü olan bir &seriçin mutlaka müp telâları tarafından ayni merak- Ja okunmasın?.. İngilterede son zamanlarda neşredilen bir eser bu itibarla meraklı okuyucülar bulmuştur, Genç bir âlim olan Julian Hux- ley ki Huxley namile maruf o- lan meşhur İngiliz âliminin to- runudur, Afrikada yaptığı uzun bir se yahati, bilhassa oranın cesim maymunları hakkında yaptığı tetkikat “Africa View,, namı altında neşrettiği bir kitapta oplanmıştır. Fakat İngiliz profesörünün tetkikatı yalnız bunlar üzerinde değildir. eserin ehemmiyetini arttıran bir cihet te -İngiliz nok tai hazarına göre- Afrikada yer lilere tatbik edilecek terbiye ve idare usullerine de bu kitapta temas edilmiş olmasıdır. Cesim “korkunç maymunların nesli tü- kendiğinden #ndişe ederek bun ların muhafazası lüzumundan bahseden profesör Afrikanın yerlilerinden bahsederken de bunlara tatbik edilmekte olan idarenin iyi olmadığını, idare- de gaye bu yerlileri idare mes'- uliyetine iştirake alıştıracak bir usul takip edilmesini müdafaa etmektedir; Müşahede, tetkik üzerine ya zilan bu eser İngiliz neşriyat â- İemihin yeni kitapları arasında mühim bir mevki tutmuştur. Rusyaya dair tur, Rusyanın “mazisinden, ha-| linden kim ne biliyorsa bir ki- tap çıkarıyor. Hele şimdiki Rus yan istikbali hakkında yazı- İan, söylenen © kadar çokşey var ki... İşte Rusyaya dair yeni bir ki tap daha.. Fakat bu Rusyanın | istikbaline değil, şu son yirmi beş senelik 'tarisini gösteren, vekayi ile dolu bir devreye tah | sis edilmiş bir kitaptır.. Rusya- da bulunmuş, mas ctmiş, bir dan yazılı res Çarlık devrinde Rusyada bu lunmüs, o zamanın çürümüş ida resine ait mubtekf safhalara şahit olmuş, nihayet umumi harp esnasında da orada bulun. müştür, Umumi harbin çıkma- si Rusyada sevinçle karşrlan- mıştır, Çünkü bu harbin netice | sinde Rusyanm mutlaka galip! gelerek Ruşya haricindeki İs- Iâvları kurtaracağı ümit edili- yordu. “My Russina Memary,, üa- mı altında ve hâtırat şeklinde bu eseri yazan İngilizin kanaa- tince cepheye giden Rus aske- ri bu kanaatle ve mutlaka za- İcr ümidi ile gidiyordu, Fakat ordunun ürüklini kıran ve niha yet askerin zevkini kaçıran şu, mürkezdeki idaresizlik ve teles süh olmuştur. Şimdiye kadar Rusyaya da- ir pek çok hâtrrat intişar etmiş tir, Fakat uzun'seneler orada bulunmuş olan bu İngilizin ese ri emsali. arasında im bir mevki almış sayılabil Bn akşam Pangaltı sinemesinda Komik Şevki Bey Şii Güzeli Medih3 katli facin £ pörle Ulanimır ee danslar. Rusyadan bahsedenler çok-| duğuna inananlar — az deği karşı nuşuyorduk. Dedi tamayorum. Geçen yaz mevsimini geçir mek içi müş — Gülmeyiniz'dedi, bu ağa: İca kim dokımursa iyi olmaz. l Bir şoför gece vakti otomo. bilini bu ağaca Otomobil: devi i: bi zavallı şoförde ölmüş! gilmiş!,, Ben bu ülersem © karşımdak dime bu mesel mak isteyordum: — Su ağaç yi lerin zihnine bir takım mân. şeyler girmiş. Bunları sö! için şu ağacı kestirip yaktırma- hı. Bence en muvafık çare bun- bahsettimse değil taraftar bu- Tunmak, üzerime bir çok hiddet li nazarları celbetınekten başka bir şey elde edememiştim. Ni- hayel bir genç delikanlı bana ağacı kesmeğe hazır olduğunu söyledi. Evlenmek üzere olan bu de- likanlıya bir kat elbise yaptır- mağ: vadettim. Elinde iri bir balta ile devri- likanlıyı ben bekleyordum. Bir emri vaki ya- pacaktık. Delikanlı kuvvetli kollarile baltasmı zğacm gövdesine in- dirmeğe başlayınca ben kendisi ni teşvik ediyordum. Maamafih bu delikanlı odun yarmakta, ağaç kesmekte usta olmadığını söyliyordu. Nihayet ağaç yıkıldı, Palrat gözümle şu nu gördüm: Delikanlı kuvvet- li bir darbe ile vururken birden bire yıkıldı. Kafasmı siddetle vurdu, Başı çatlamıştı.. Genç adamın müvazenesini kaybede- ki geçen zaman çok sürmedi!. Bu tabii bir hâdise değil miydi?2.. Ağaç son indirilen hid £li balta darbesine tahammül kta devam ediyorlar. , Vapurdan çıkınca, sordum: #iliba, hayadtacan ver-|fa geliyor, beraberinde bir çok herkes te san'atin asil çocukları eseri ben olaca-İşeyler getiriyor, bana para bi-İnin bu anlaşılmayan derinliği! gün bana z rakıyor, 5 karşımda benim kadar cahil, var, Bir ilâçlık şeydir! ie e iz — İhtimal kaninda bir şey müaycnc Odasmı Me Imad, İları ve burnu dökülen bir frengi pr —Hangi doktora gideceğiz?.. Gözlerimi yerinden söki — Bilmem amima. Herhalde tıyormuşum gibibütün gücümle «darı darına o resmin üzerinden Dedi. Araba çağırdı. Çok sı. kaçırdım ve gayri ihtiyari mırıl kılıyordum. Gizli bir kuvvet bo dandım: ; yuna kalbimi sıkıyor, beni" ezi- yordu. Yüzümde keder ve sıkın İrklardan koru!... tının büruşturduğu çizgilerin o da farkındaydı. ları da bu hastalarınkinden da- — Belkiys, kendini beyhude ha az feci ve dehşet verici de- üyorsun, Pak göreceksin, her, ğildi! Onların içinde de başı şi-| > balde ehemmiyetsiz, küçük bir; sip su kabağına çevrilenler; par! Salonda bizden evvel gelmiş bir |rünen bir doktor, Sadece san'a- makları dökülüp düşenler, du- Deyor ve sik sık tekrar edi-'dakları yok olanlar vardı. yordu: iyoktu, ne iya?... girmeden epeyce bekledim, Sa- Belki, san'atkârı san'atkârın lonunda: birçok “hastalıkların , kendisi bile dünyanin sonuna resimleri vardı. i kadar tarif edemeyecok ve onun roplarin büyütülmüş çizgileri anlatılışı dalha noksan, daima asılı idi ifadesiz, daima Hakkından çok: Sifiliti! eksik kalacaktır!.. ... Bir sürü mik- hastalara hiç baka- üm ilk önce dudak- resmine ilişti, titredim ve.. fırla- — Allahım sen beni'bu hasta- Cüzamlı hastaların fotograf- Hattâ, Halimie kızdım: — Kuzum başka doktor mu getirdin beni bura- rahat rahat güldü: & ki Vâdedilen bir köt elbise. Dünyada meş'unn şeyler ol- Halbuki böyle nereden geldiği bilinmiyen bir takım şeylere akıl ve muhakememizin mukavemetini neden kullanma yoruz?.. Bir dostumla bunu ko- — Ben hiç meş'um şeylere inanmam. Yalnız şunu söyleye yim ki bildiğim bir vak'ayı unu gittiğim bir köyde bir ağaç gördüm, Bana bunun meş um olduğunu söylediler. -Gül- ü , Bana bunu anlalan çalanmış, (bu yetişmiyormuş gi Köylünün anlattığı bu kadar celbedeceğimi düşün- düm, sustum. Fakat kendi ken- ile meşgul ol- ek dan ibaretti.Fakat bundan kime si gün güneş'doğarken gelen de- ağacın yanında rek düşmesile ölmesi arasında | Fransızcadan türlü izah etmez de; orada ağlamış. — İnsan öyle şeylerin tesiri altında bu- İlunuyor ki bunlarm her birini zimizden doğuyor! Bunu anlatan dostum sustu, Gözleri daldı. Düşünüyordu. O ,.İnun kalbini üzen bir şey vardı. ,| Kendisine bunu sorduğum za- man: — Ben şimdi vicdan azabı- na benzer bir şey duyuyorum, dedi, keşki bu delikanlıyı teş- vik etmeseydim! iletlepliler müsabaka Tarihi nutuk 92 .nci haftanm 3 üncülüğü- nü Darüşşafaka lisesinden 235 M. İbrahim Bey kazanmıştır. Yazısi şudur: Haltanın en mühim haberi Reisicümhur Hazretlerinin A- zünden köylü- |danada irat buyurdukları nutuk tar: Reisicümhur Hazretlerinin tetkik seyahatleri çok mühim bir safhaya girdi. Adanada halk jilatemasa gelen ve tetkiklerini, bitiren Büyük reis, münevver bir halk kitlesizin, ocaklı genç in ve muallimlerin bulundu- Iğu çok kalabalık bir toplantı- !da, halk fırkası programının mukaddes gayesini, bir çok de- diködülâta mevzu olan vergi| meselesini ve bu: İrasustaki ih-| malin tevlit ettiği :mazarratı çok açık bir lisanla ânlatmış- lar, memlekete; şahsi menfaat- lerinin vikayesi uğrunda kastet mekteh çekinmeyenlerin, * dev- İleti ototitesine muhalif olan bu | hareketlerile “esaret zincirini! i kendi” eHerile boyunlarına * tak- mağâa uğraştıklarını - hatırlat- mışlar, müteakıben gençliğe hi-| tap ederek milliyetin en bariz! sıfatlarından biri olan di! mese- lesine, geçmişler ve bu noktasi ya lâyık olduğu itina gösteril: mediği takdirde neticenin med Jeket için İyi bir şekil arzetme- yeceğini izharile bu hususta gençliğin vazilesini işaret buyu ratak kıymetli nutuklarına ni- t vermişlerdir. erah Sinemada Perşembe akşamı Ramazanda bü- yük tağbet Kazaman varyetelerimizin Son moda müsameresi ve Azeri mus siki hey'etinin köneeri (o Flarlarda u hastalıkları aklı- ma getirdiğim için değil, fakat, sinirime dokundu da ondan!... Ve... sıramı beklemek için, koridora çıktım!, .. Koridorda ( sabırsızlanıyor- dum. Halime, — Kuzum daha çok bekle- yeceksek gidelim. £ Dedim, Ben ne kadar müp- hem bir zorun sızısı ve tazyiki- le bunalıyorsam OO, o kadar neşeli ve çalik görünüyor- du: ei — Ne diye bu kadar sinirleni. yorsun?... Dedi ve ilâve etti: — Gel otur beşdakika daha. kişi kaldı — İmkânı yok içeriye gire- mem... Dedim, koridorda sanki müt- hiş, korkunç bir haberle karşıla- şacak mışım gibi bir sinir Saral içinde titreye titreye dolaşma-| edememiş, birdenbire yıkılmış- te.. Bu sırada delikanlı da mü- |" Yazenesini kaybetmiş, düşmüş- tü, Akıl ve mantık bunu başka Fa- kat itiraf ederim ki ben orada- kilerin kin ve husümetlerini da iha ziyade çelbedeceğimden kor- karak kaçtım, Sonra öğrendim ki delikanlının nişanlısı gelmiş dedim, his ve man- tık gibi Dbirbirerine uymayan İ tatmin etmek müşküldür. Gali- ba şeamet gibi şeyler de bu ac- Bilmecemiz 123 4567? şekli 1238456789101 Buylirki bilmecemiz Soldan sağa ve yukardan aşağı: 1 — Zengin geğil (5). Bir alaturka çalgi (5). 2 — Aşikâr (5). Bir vasıtai nakliye (5). 3 — Saçsız (3). Ördeğin ağa beysi (3). 4 — Yuva (2). Dava serd et- mek (5). 5 — Filizof (4). Asil (5) 7 — İnce (5). Tali (5). 8 — Erkek (2). Aylık (5). Dahi (2). 9 — Bakmaktan emir (3). Para kâğıdı (3). 10 — İyi (3). Edebiyata ait (5). 11 — Bir gün ismi (5). İnce 5). Nişan Merasimi Merhum Binbaşı Hasan Böy ke öimesi İhsan Hanımla genç Tayyare Mülâtımlarinizdan Nadir Beyin nişan merasimleri Ortaköy'deki hanelerinde bir çok davetliler huzurunda lera edilişi. Tarafeyne sündedler te- meani ederiz. İstanbal ikinci ticaret mahke metinden; Mütlis - Üzeyle... beyin . namına: mukeyyet mülgu İtibarı. milli ban kasına ait 100 ader hisse senedi Istanbul menkul “kiymetler, . kambio ve nükut borsasında 26 şubat 1931 perşembe günü “nst (1'de - satıla- caktır. Taliplerin hâzır » bulunmaları lüzumu ilân. olanlır. I Sinema - Tiyatro | ıs. B. Darülbedayi Bu akşam saat İSTAN. BELEDİYESİ 2050 Yalnız mu allim ve ta- lebeye mah- | pi | 9 KIŞI In Vodril 3 perde LAMP Nabi Zeki B. Gişe her gün saat 19 ten itibe ren açıktır. , Alu yaşından aşağı çocuklar kabul edilmez. İyabaşladım... Bilmiyordum, bu korku, bu teessür, bu hissikablelvuku ni- çindi.. v4 Doktor bir hastasını çıkarır. ken, Halim; — Aman Nahitçiğim ayakla- ruma kâra su indi, iki dakikalık bir işimiz var. Bizi içeriye al... dan çıkmayor. Hitabı da husu- siyet ifade ediyor.. — Peki.. Buyurun... Dedi. : Hiç hoşlanmadığım bir adam dı. Soğuk, çatik kaşlı, haşin, s€- si gibi ruhu da tok ve kaba gö” *. tın adamı, Muayene odasına girer girmez içimden: — Ne suratsız şey!. “Dedim. O, ilk önce uzun w zün beni süzdü. İhtimal: — Halimin yanında bu kadın da kime. © (Bitmedi) bilmecemizin halledilmiş * pip b di m e

Bu sayıdan diğer sayfalar: