10 Mart 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

10 Mart 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fikir, Mizah, Milliyet 10 MART 1931 İDAREHANE — Ankara cadd, No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Ta tanbul. Telefon numaraları: 24311 — 24312 — 24313 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç içim 400 kuruş 800 kürüş 0. 70 , 1400, . 1400 22 28 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nüshalar 10 kuruş tur, Gazete ve matbaaya ait iler için w.i.liriyete müracaat edilir. İ Gazetemiz ilânların mes'uliyetini ' Bugünkü hava İD: azla hararet (8 enaz (| di. Bugün ruzgâr poyraz esecek ve hava Hey'et resimleri Bilmem dikkat etmediniz mi? Dünyanın hiç bir yerinde -Millet meclisleri müstesna - iş komisyonlarınm ve heyetleri- nin iş başında resmi basılmaz, lâkin bizde her gün üç dört kişi elinde kalem masanm başında gözleri boşluğa bakar bir halde nmış resmini gazetelerde gö altında da: Filân mahalle heyeti ihti- yariyesi iş başında, Yahut “ Anaforcular cemiye ti idare heyeti müzakere halin-| : de.,, tafsilât okuruz Ben iddia ederim ki, ciddi lünç lar. Zaten kendi işile cid- aşan heyetlerin harimine kolay değildir. h y k hiç fena o'- maz, hem halka ehemmiyetli bir resim vermiş, hem de her önüne gelene kendi kendine , reklâm yapabilmek — fırsatını vermemiş oluruz. Bir eseri edebi “Son' Posta,, tun yaptığı bir aşk ilânı müsabakasına ait şu cevabi aldım Efendim, Son Posta gazetesinde mai bir aşk müsabakası açılmış. Bendeniz armatör muharrirlerden olduğum için mektubumu oraya göndermekten sar fınazar ettim. Köşenizde dercetmek lütfünde bulunursanız minnettar ka- İns, Ruhum, Senin gül benzini gördüğüm şünden beri uykuya hastet git im, Ahf.. o al tüllere: bürün- müş nuzdan hayalin gözümün önünde canlandıkca leylünehar didelerim giryedar olınaktadır. Şu, sesi çekilmiş kargalar gibi, öten feryadı kalemimle kalbim de yanan o büyük aşkınizm de- vede kulak kadar bir parçasını terennüm edebildisem benim için ne mutlu, ne büyük Saa- det... imdi aşkınızın kalbimde ne kadar derin uçurumlar açtığını anladınız değil mi? Amaan, o Mmeş'um uçurumdan beni kurtar Millirelin eceli romanı: 134 A la Burada sizi Kahvaltı mükemmeldi, Reçel, tereyağı, peynir, 26y- tin, havyar, taze yumurta, çay, sütl. Bir milyon liralık bir hazine- yi gözlerimin önüne yığsalar da: y — AL, Deselerdi, bu kadar sevin- mezdim, Tepsiyi gözlerimi bu- landıran bir heyecanla hemen önüme çektim ve hiç bir sıra gö değişmeden tabaklarda neler varsa hepsini biribirine karış- tıra karıştıra sar'a nöbeti tut muş bir hasta gibi yemeye baş- ladım. Sanki, ömrümde . böyle | Askeri bahisler Tabiyede mühim değişiklikler Frenklerin taktik dedikleri, arazisine yani her iki yanı daya bizim ise hâlâ Arapçasını kullan | ve dar cephelere göre yapıl- MİLLİYE dığımız “Tabiye,, denilen sözün mânasını kısaca şöyle diyebili- riz: Muharebe etmek usulü. Bu usül, yani muharebe ilmi insan lar kadar eski bir ilimdir. Çün- kü kavgacılığn da insanlarla, daha doğrusu yaşaytcılarla bir- likte doğmuş olduğunu kimse in kâr edemez. Kavga usülleri demek olan mış, Napolyon'un ve Molteke ninimha usüllerine veda etmiş Korkaklar'usulü diye tavsif eyle mekte, Fransa'da ise eski Al- man zihniyeti ve muharebe usul lerile kendi karşılarma çıkacak muharebecilere verilecek kanlı ders zaman: istihzakârane bir surette posu icinde beklenmek- | te idi, tabiye, birinci derecede eldeki ta| | Fransız mektebinin etrafında arruz ve mlidafaa silâhlarıma gö! başta Lehliler olmak üzere Yo-| re değişir. Yalnız yumruklarile| guslâvfar, Çekoslovaklar,, Ro-| döğüşenler, darbalarını düşman | menler, Yunanlılar, Perulu, Ar- larmın göz, kulak tozu, karın gi, jantinli ve saire gibi bir çok ce-| bi duygulu yerlerine çevirirler, nubi Amerikalılar ve saire gibi kılıçla döğüşenlerdürtüşü kesişe | yirmi beş kadar millet toplan-| tercih ederler, mermili silâhla-|mıştı . Alman mektebi talebe- rn tabiyesinde ise araziden isti | siz olmakla beraber, Almanya, fade öne geçer. O halde tabi-/askeri neşriyatının fazlalığı ve yenin inkişafı silâhla birlikte yü| yüksekliği ile temeyyüz etmek- rüyor, te devam &diyordu. Napolyon demişti: “Tabiye| | Fakat her tarihi vak'a gibi,| her on yılda bir kere değ cihan harbi de vukuundan pek! | DAYE ii MART EE kadaş mühim bir vazife için u-| zak bir.yere gidiyorlar, süren bir tren yolculuğu vi yorlardı.. Trenin geçtiği seyrederlerken evli ola ne dedi —Ne güzel yerler.. Dağ, tepe nehir, derg, tarla. Hepsi var. Fa| kat böni en çok memnun eden) nedir bilirmisin..? Sonra arkada lemeğe hi rünce ilâve etti: n kendini din- ır olduğunu gi Beş gündenberi bu yolcus| luk devam ediyor. Beni en çok memnun eden şey karımı evde| ve uzakta bırakıp böyle hür bir| surette seyahat etmemdir. Sen bekârsın bekârliğin kiymetini| Son Avrupa harbi gösterdi ki, tabiye her on yılda bir kere de ğil, belki her iki yılda bir kere çok zaman sonra daha vâzih bir Surette tetkik edilebilecektir. İş te harbin sonundan bugüne ka- il irca iki mühim tabiye sistemi or ger memle! dar on üç yıl geçti, ve bugün Büyük Avrupa harbi'nin kopma | sı lâzım gelen düstur ve kaidele | ri daha sarih ve bariz bir suret- te bulup tesbit eylemek imkânı görülmektedi İşte şimdi 1930 yılı için tabi yenin bir panaromasını yapmak değişiyor. Cihan harbine giri- lince harpten evvelki muhare- be usullerinin yanlış olduğu ilk haftalarda derhal anlaşıldı. Ta-| arruz ve müdafaa şekillerini der hal değiştirdiler. Fakat hata an laşılıncaya kadar geçen zaman zarfında her iki taraf, bilhassa taaruz eden Alman ordusu çok lüzumsuz kan döktü. Alman mu! Atılganlıktan > usüllerile yetişmiş olan | ferağatle basirete ve tedbire ve rx ordusunun da gerek Ça.|kezalik tekniğe fazla ehemimi nakkale de bazı vak'alarda ve ge| yet verm avdet yani Fransiz rekse Irakta (bilhası 1 mektebine doğru bir ric'at görü! ski tedbir ve ih-| kanların tetkiki mühim bir mev; tiyat usulünde devam ve inat, ru teşkil eder Bu iki gruptan maada tabiye Avrupa harbinden sonra baş|de müstakil bir yol tutmuş. di- tlerden : taya atı! Fransız, Alman. Ta İtalya; Fransız ve Alman u- bil iki ayrı sistem, kendilerine /Süllerinin arasmda bir yolda gi-| mahsus talimnamelerle tesbit diyor. | İedildi. Bunlar da Alman siste-| © Rusya: Daha ziyade Alman | mi eski tetkiksiz ve dürüşt taar| tabiyesini benimsemekle bera- ruz ve hüçum zihniyetini muha-| ber kendi memleketine ve ordu: İfaza ediyordu. Fransız muhare-| sunun zihniyetine uyan hususi be usullerinde ise taarruzda bü İlesideleri var, yük bir basiret ve ihtiyat, mü-| ( İngiltere: Makine, zerre ve dafaada ise kesif bir teknik gö-| betrine istinat. eden büsbütün ze çarpiyordu.. Alman mektebi-| müstakil bir yol üzerinde yürü- taraftarları, Fransız usulü-| yor. İnü Fransa vatanına ve. Fransa| (İşte, 1930 yılı, tabiyenin büh | mama |ran geçirdiği bir yıl olmakla te- imdaaat!... Ahı bettim tonton sev | MAYÜZ edip geçti. ilini Bani Kürüder. da SEVİ. Miüksraktel bpler iğin; hai Eser parlak değil mi?. İzir zamanında en mükemel mü Ben bunu okuduktan sonra ar |barebe usüllerinin keşfedilmesi: tik edebiyatımızın beli bükül. | n< calışmak pele eski bir âdet ol meyeceğine iman ettim. masına rağmen, gene her girişi- e e len harpte tabiye usülerinin gay Yankesici kimdir ?. İri kâti olduklarının” görülmesi Sırası geldikçe karilerin na- | ve bu yüzden pek çok beyhude zarı dikkatlerini celbettiğim | kanların akıtılması da âdet ol- yankesici belâsi hakkında *ftr-| muştur sat buldukça halkı tenvir edece ğim. Şu noktalara dikkat edin! Bir yankesici tramvayda otürma?,| ön sahanlıkta durmaz, ârka sa) hanlığın dip tarafında durmaz. | Tramvay iç ve dış kaprları-| nm ağzmda israr ile duranlara | çok dikkat ediniz. phi Cin OĞLU I Yeni nesrinat Niçin: kadınlar daha iyi tay- | yareci olurlar? Bu şâyanı dikkat yazıyı; Havacılık ve Spor mecmudsının On 42 inci sayı- sında okutunuz FELEK | | gelip te: — Beyefendi şitndi çıkacak- örüştürürüm |, İ Demeseydi ihtimal akşama kadar: — Deliksiz!. Dedikleri gibi bir uyku çeke- cekmişim. Muhakkak iki, bu ki , bar yapılı uşak benim bu ha Etem İZZET İyi görünce uyandırmaya bile Jbir kahvaltı yapmâmış, kıtlık-| kıymadı, fakat, bu halde bir ka ta senelerce kalmış ta ölmeden | dım. İkendisini kurtarıp bir aşçı dük-| — Acaba yardım edebilir mi-| kânına düşmüş gibi idim.. Ta-| yim?.. baklarda hiç bir şey kalmaym- Endişesile hizmet etmeyi daha ,caya kadar hepsini yedim! ve.. faydalı bulduğu için beni uyan Je belki üç bardak sütlü dırdı. Tuhaf değil mi?.. İsmi- çay içtim, Bütün bunları yiyipjnin Murtaza olduğunu söyle- içtikten sonra, vücud d-İ yen muhatabım İdetli bir rehavet geldi, ç ke) — Beyefendi şimdi çıkacak- miklerim yerlerinden sökülüp lar... çıkacakmış gibi esnemeye baş-| . Dediği zaman âdeta nerede u, le yaptığımı, kimin neyordum! Hattâ, bir aralık|ne söylediğini bilemeyerek: itok karınla rahat koltuğu bu-! — Efendim?. lunca dalıp kalmışım. İ Dedim, alık alık, bilmeye bil- Bu uyku ve rahatlık ne kadar | meye, bir hayli adamcağızın sürdü bilmeyorum. Eğer,uşak| yüzüne bakarak düşündüm. Bu i Sör er hazıri a olup önümüzdeki i ruğüru dez “Izmir > tayin müfettişliğine yi l hafta içinde —İ lamışlardı. Bekâr: pe e üçü Jıklarını ikmal ği ” ex Cemal ile arka“ bil, Bilsen bu ne iyi şeyl dir..! — Fakat benim ğim bir) şey varsa odâ zevcenin Seni sev mesidir. Öyle çok severiz; O ka dar ki aramızda hiç bir tatsız- lık olmaması can sıkacak hale geldi... — İnsanlar böyle nankör dür. Ben de zannettim ki karı- kâyet için ciddi bir sebep var,.! Nihayet yolculuk bitmiş, gi decekleri şehre gelmişlerdi. İ arkadaş aralarındaki - samimi-| yet hasebile istirahat saatlarmı birlikte geçiriyorlardı. Fakat bi ri bekâr diğeri evli oldukların- dan eğlenmekte, vakit geçir- mekte biribirlerile pek te anla- -amayorlardı. Evli olan: zevce- ine karşi Hiyanette bulunma: ğa teşvik'etmeğe bakâr dostun vicdani: 'olmayordu. Fakat ZEVCESİ Şeven ve onun ta rafında Gök “sevildiğini bilen adam çok eğmeden bekâr dos- tunun eğlencelerine tamamile iştirak etmeğe başladı.Öbürüde| bundan “dolayı kendisini tenkit etmeyordu.Bü suretle hiç bir şey söylemeden aralarında ken! inden anlaşma hâsıl oldu. Fakat bu anlaşma çok “geçme- den hafif bir kıskançlığa dön- dü. Çünkü evli arkadaşmın ka- dınlar tarafından büyük bir te veccüh gördüğünü anlayan be- kâr arkadaşı onu kıskanıyor- du. Nihayet oradaki vazifeleri bitti. Tekrar uzak bir tren yolcu| Tuğuna katlanarak kendi mem- leketlerine dönmeleri lâzımgel | diği zaman oradan ayrılırken! ençok teessüf duyan evli arkada şı oldu. Tren hareket ettikten sonra iki arkadaş artrk biribifle rine hep bu seyahat esnasında- ki maceralarını anlatmağa baş- — Seni kıskanmaktan ken- dimi alamadığımı itiraf ede- rim, Hele o sarışın güzel kadın- la seni tanıştırdığıma sonradan ne kadar teessüf ettiğimi tarif edemem. Sonra ikisinde'de oldukça u- nutulmaz hatıralar birakan ka- den geçmiş halde hareket e diyordum. Ve.. Bu tembihten sonra da gene kendime gelmiş, — Ne yapıyorum ben? Dememiştim. Aksine göğs mün daha çok kabardığını, si- nirlerimin daha fazlasile geril diğini hissediyordum. Murtaza- ya hiç renk vermemekle bera-) ber: — Ya Rıdvan Bey. Böyle ba.. Bir dilim ekmeği senin ka-| pından isteyecek vaziyete de gelecektim.; Deyor, diklerimi gıcırdata gı- cırdata sıkıyordum. Bu sıkışta| kin, gurur, ihtiras, istek vardı. Bir saniye dışarıda ayak ses leri fazlalaştı. Ve.. Murtaza kapıdan görün dü — Beyefendi teşrif ediyorlar, Geliniz, kapıda bekleyiniz... | Dedi. Hemen yerimden fır-| ladım. Her tarafım sinirden ti| ril tiril titreyordu: l | çekerek: İrısıma “kavuşacağana memnun 1031 ebiy e dıralrdan bah hakkında fikirli lardı. Nihayet bu avdet Artık gelece! geliyorlardı. İkisi d kâr: — Yarım saat sonra, dedi, va sıl olacağız. Evli içini çekti; — Gene zevceme ğım.! i yere kavuşaca- Sonra bu bir kaç hafta süren unda ne “kadar olduğunu * anlamağa başladı. Tren durduğu zaman | istasyona yolcuları karşılama-| ayrılığın hay kıymetli ğa gelenler arasında genç ve gü| zel bir kadın da görünüyordu. Bekâr arkadaş dostunun kolunu | — Bak, dedi, ni karın bekli- ru Evli “tekrar içini çekti: — Ah, evet. Benim için gel- miş. Trenden indikleri zaman ka- ti kocanın biribirlerile ne kadar samimi olduklarını gören bekâr ârkadaş kendi kendine söylen- di: -Sanki hiç t€ biraz evvel ka- olmayan adam değil,.!- İzdiva- cm muamması burada..! Meklepliler müsabakası | Millet Gazi ile beraber 94 üncü haftanın 3 üncülüğü! nü Galatasaray lisesinden Mah | mut Şerif eBy kazanmıştır. Ya| z1sı şudur: Büyük Reisin Ankaraya dön mesi haftanın en mühim haberi dir. Gazinin Ankaraya dönmesi le radikal tedbirler almacağı an laşılıyordu. Büyük Gazi “derhal lâzım gelen emirleri verdi.Mem leket bugünkü vaziyetle bir kaç idari iktisadi ıslâhata muhtaçtı. Fakat bu ıslâhatm bu sene müd deti hitam bulan mecils taratm dan yapılması doğru olmazdı.İs lahat mevzuları hakkında hal- kin temayülâtını anlamak lâzım dı. Çünkü Türkiye her şeyden €vvel hir halk devletidir. Bunun için yeni intihabata hemen baş- İayacaktır. Büyük Gazi nutukla fında bütün vatandaşların C.H.. Fırkasmın tabii birer âzâsı ol» duğunu söylemişti. Gerek fırka ve gerek onun aziz şefi milletin kendilerile beraber olduğuna e- mindirler. Bunu - bir kerre daha hakikate gözünü kapayanlara ve memleket içinde fırka aley- binde bir hava yaratınak istiyen lere kat” iyetle ispat etmek-için C.H...F, açık alınla yeni intiha bata giriyor. Cümhuriyet Halk çıkmak, onunla bu halde konuş |; mak dehşetli ağırma gidiyor- du, Onun bir zamanlar: —Canım, hayatım, herşeyim sensin... Dediği, bir buse için bin yal- varışm bestesine uyduğu kadı- " seyahatı| , Bilmecemiz 8391011 m kaleli ele ii > İZ) E LMANNE AŞILI iüümecemizin halledilmiş dekli 28456789101 Bugünki bilmecemiz Soldan sağa: 1 — Ruh (3): Yama (2). Na- kit (4), 2 — Afiş (4). Duman si (2). 3 — İnleyen (5). Nota (2): 4 — İğnenin büyüğü 3). Ka- pan (3). 5 — Cilve (3). Küstahlık (4) 6— Uzak nidası (4), Hoşnut olmuş (6) . 7 — Kışm buz yağmuru (3). Bir vilâyetimiz (4) 8— Vakit aleti (4). zaman(2)| Cezire (3). 9 — Yet (2). Sonuna bir (N) gelince durdurma aleti olur (5)| 10 — Eksik (3). Bodür (4) Şart edatı (2) HM — İyi kes Yukardan i — Şeytan (3). Lâhim (2). Su taşıyan (4). 2 — Aletler (4). 3 — Tahta kundura (5). Ta- ze değil (4). 4 — Nağmeler (7). 5 — Altın (3) yama (2). 6 — Sersem (4). 7—Nizam (5). Şart edatı (2) 8 — Bostan (3). devir (3) Şimali Afrikada bir şehir (3). 9 — Bir müzik takımı (6). 10 — Usta değil (5). Dürbini 11 — Yama (2). Genişlik (2) ——— leke- ne Rırkasi tecdidi intihap kararile millete ve onun temayüllerine hütmetkâr olduğunu göstermiş ve ona yeniden karar ve reyini bildirmek imkânını vermiş olu- yor. Her halde fırka her zaman yade kuvvetli, müdafaa prensiplerinden ve hesa- bmın doğruluğuna her zaman- dan ziyade emin olarak . milleti huzuruna çıkıyor, Vatandaşlara düşen vazife frrkalarma karşı o lan itimatlarını bir “kere daha göstermektir. Millet her zaman Büylik Gazinin ve onun fırkası nın işaret ettiği yere tereddüt et meden ilerleyecektir. en büyük Türkün gösterdiği yol saadet ve nur yoludur. kitki gibi iri, hâkim, şeytan ba- kışlı idi. Yüzünde neşe, refah, hayat, konlar vardı. Çok şık'gi yinmişti. Zannettim ki, birden bire beni görecek ve görür gör- mez: — Vay Belkiys'ciğim;. Deyecek, yanıma koşacak, nı şimdi bu halile karşısında gö rünce acaba ne yapacak, ne de- yetek?.. Deye düşünüyordum. Ve.. Her saniye geğtikçe heye- canım daha fazla artıyordu. Hem, ne yapacağımı, ne diye- ceğimi, niçin geldiğimi nasıl an latacağımı da bilmeyor, düşün- meyordum. Sadece zangır zan gır titreyor, gözlerimin sislen- diğini, asabımın bir ok yayı gi- bi gerildiğini ve dişlerimin bi- lendiğini hissediyordum.. Tam kapının yanmda bekleyordum. Murtazanın, — Geliyor.. Demesile Rıdvanın görünme- si bir oldu. Boyu adeta biraz da ba uzamış, yanakları kıraşaca- ğı yerde biraz daha dolmuş ve gene eskisi gibi ellerime sarı- lacak, — Canım... — Yavrum.. Diye dudaklarımdan öperek ve... Ben de şimaracak, ona lât-| fen dudağımı yalnız bir öpüş i- çin uzatacağım. Bu insanı ma- ziye götüren bir saniyelik alda tıcı bir tahayyül sahnesi imiş ve | boş şeymiş. halbuki, — Beyfendi Hazretleri. Beni görmesine rağmen, hiç tanımadı, alâkadar olmadı, al- dırmadan yürüyüp geçmek iste di. Gene ne iyi ki Murtaza: -— Beyefendimiz Hanımelen- di sizi görmek için bekliyorlar. Dedi de benimle Rıdvanın Rıdvanın karşısına bu halde) gerilmiş gibi idi. Gözleri her va|konuşmasma vesile verdi. İyi VUMa a “odun kapısında maV — Odum kap anı Ceğnil Vakitsiz bir zıyâ Hasek 1 hastanesi «Del di N hastalıklari ne M etim hassı B nzesi buyünü > birde Hası resinden kaldırı Üsküdara nakledile: Merhuma son ştir, Ması rica olunur. İrtihal J fabrikalar 0 Yollama müdürü Askeri mümtaz kaymakımı Baban Zade İ bey dün gece Gümüşsuyüğ tabanesinde nezfi dimagideti etmiştir. Cenazesi buğün 11 de hastahaneden kaldı namiazı Teşvikiye camiinde nacak ve Maçka kabfis defned tir. . İs. B. Darülbedayi temsilleri KTM Buaki dl İl yalnız Il Gişe her gün saat 13 ten açıkur. lı yaşından © aşağı oya kabul edilm Ferah Sinemadâ Bu yece halk geöesi dyatro varyâte, meccanl miye kolnık 25 k. Pe akşamı komik © Naşit bey kas, opereti Azeri musiki. hEğ lim ve beye mii Masat ea Şuint -İ orge de ühellet Nakledf Ertoğrol Muhsif” i Ekler tiyatrosu || Yunan Operet - Re Bugünkü matine 16,İ tenzil fiatlerle: koltuk 1002) Loca 400 - 300 Galeri 40.5) bir gece”. “Bugün nişan rum,, Yeni tenzili fiatle ki 150 - 100, Loca 600-400 Gİ | Bu akşam Pangaltı sinemasi Naşit ve Fahri beyi karşı karşıya (Yaban taklitli komedi 8 perde, vatfi İst. Asliye hukuk dairesind: Sadık Lin me ettiği tescili suretine merbur ilmühabere ileyh askere giderek adresi olmadığı muhtar ve mübaşi fından verilen meşruhattan makla (0 günde cevap vermek istlda suretinin ilânen tebliği Ki olmakla keyfiyet ilân olunur. kalpli uşak öyle söyler SÜ mez göz ucile bana baki belki de sahiden tanrmayaf van Beyfendi, durduğu ye) gâh başını bana çevire, gil — Bunu da şimdi nerf çıkardın?.. Der gibi uşağının yüzün” ka baka, lâkayıt ve hafif mahkemesi İnunisetsizlik ifade etmeğe layan sesile: — E ne istiyorlar? Dedi, Bu'sorguda, — Para mu?, i — Tavsiye mi? ... Diyen bir sürü istifhamt* dı. Ve. Ben bütün bunlar! £İ liyormuş * gibi “gözlerinin den ve süratındaki işmizf dan anlayordum. Daha UV” cevap vermesini beklemeli. — Beni tanrmadınız m! van Bey?.. Dedim, ilâve ettim: Biti

Bu sayıdan diğer sayfalar: