4 Eylül 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

4 Eylül 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

öle , Nesim İ İ Renk ve ses san'atı, Biri diğeri kulağa hitap eden iki Marifet, Son asrın telâkki ve tema- ifadesi, Artık üzün geniş bir hamle ile edebiyat Ye tiyatroya giren bu iki asil san'at, ilk insanın hayatından mühim ha- İ betler veren tarihin işaret ettiği ma” zekâsının | terakki | Yüllerininen kuvvetli Bayı değiştirerek insan his ve ifade yolunda erbiği Ve tekâmülün en gülez misalidir, Ressam papatya tarlasından ku Saklar gibi maveranm bütün renk lerinden güzel bir demet yapan stos böcek- | | andır. Musikişinas İ leri ile motör seslerin. İ teline dil veren adamdır. İ | Her ne kadar tarih (Beethoven) | Rİbi sağır musiki üstatlarının yanın. da hiç bir kör ressam kaydetmiş de- | İlse de muhayyelesinden paletine teni akıtan, tnbiate O gözlerini vu mup hislerinin fırçasile | tevalinde | üleyon büyük san'atkrlar yetiştir. miştir. Ve hu tabiatin hiç bir köşe- | tini aksettiremiyen mucizevi eseri san'at bana daima paletinin deliğin- den iç âlemini seyreden | gözleri İ oyulmuş âmü bir san'aticir: hatırla İ tr. Bu davayı ispat içim Fransız- ji insan iradesine 1 olarak İ #österdikleri Scapini'nin * eserlerin | İ den daha büyük mucize | araştır İ mağa lüzum yok. Ne kör Hamöâre'in | kasideleri ne de sağır Bestboven: | nin san'atları bir âmâ beykelteraşın &scri kadar iptidai zekâları hayrete | İ düşüremez. o Kemani Memduh ve Artaki Efendilerin sazları bülbül 55- sini, yangmı haber veren ; bekçinin İ yaygarasını beşikte ağlayan çocukla annesinin ninni sesini (o taklit etti. İRen daima bir natürmort kar. | İ şınında bunları hatırlardım. Sirkeci meyhanelerinde canbazlık eden âmâ kanuni Hacı Efendinin marifetini de seyyar karpuz satan esnafı hâlâ hayran bırakmaktadır. Münhasıran, Senehi oldukları için kendilerinden san'at tevehhüm eden bazı o sine- | macıların bir takım Rus mültecile- tinin farçalarma verdikleri | kıymet | de bu zümredendir. Tezhip ve eb tali kâğıtlar boyayan fakat artık Modası geçmiş olan alaturka meta diye aç kalan san'atksirların işinde- zevki ben henüz bizim resim ser- tilerinde görmedim, tatmadım. Tan büraci Osman pehlivanın sazındaki Özü nice reklâmli, afişli konserlerde lmadım. in Sazın “ Joconde , u Joconde (Louvre) ün kıymetlerin , un çalırde itmeye gibi kapı ve pen kem hir yyerülukul » zaman bütün dünyayı bay ayda rette bırakını ilen edildiği conde hakkında biraz malümat ve Maamafih burada Joconde 1yme- relim. wn tahayyülüne veya san'at k: bine dair söz değiliz. Sadece onun macerasına dair tarihi bir hikâyeyi nakletmek istiyoruz. | Joconde, £ 1500 tarihi milâdisinde Italyalı Rönesans ressamlarından Löonard de Vinci'nin bir eseridir. Vinci Joconde namındaki bir taci- sin zevcesini model ittihaz eder bu kibirli ve esrarengiz tebessü ile meşhur olan eseri, üzerinde dört söyleyecek sene çalışarak vücude getirmiş, O zaman 1200 franga sattığı bu tab- iki milyon lonun değeri o buzün franktır. Louvre sarayının ziyaret- çilerine müstehzi bir tebessümle 52. | nelerce gülümüemiş. 926 senesinde bir gün bu ziya retçiler Joconde'ın. asılı | bulunan duvarda boş kalan yerile karşılaş- tılar. A. Joconde çalınmış!. Bütün telgraf ve ajanı haberleri bu ina ndlmayacak havadisi dünyanın ber tarafına yaydılar. Tahkikat, tahkikat hiç bir neti! ceye varılamadı. Joconde'u aşıran bırsiz bu mali mesruku me yapabi. lirdi? Bu satılamaz, meydana çıka. rılamazdı. Bir couamma halinde w- zun bir zaman hâdise meçhul kal dı. Nihayet Joconde, iki buçuk sene sonra yirmi iki yaşlarında İtalyalı bir ressamın elinde yakalandı. Yapılara ressamlık eden İtalya in genç hırsız, tabloyu Floransalı bir antikacıya satmak istemiş. Pa ven anlikacıya: “Löonard de Vin- <i'nin eseri beridedir. Ressamı bir italyahı olan bu tablo gene İtalya- nin olmalıdır. Onu doğduğu yere iade ediniz.,, diye bir mektupyez- Bu satırlar, Şarkın lâhuti renk V8 ielerine göz ve kulaklarını açan “kkatii ve milli bir san'atin hicre- *ile yazıldı. Si Elf Naci z a Genç bir heves Flor: mış, Sonra onu uasaya kadar getirerek antikacıya: “Ben bir hai yanım > ve Löonard de — Vinci'nin| şaheserini Floransaya inde “etmek: van genç İtalyanın ki beyanatında çok perver olarak İ | “Bir varmış, Saçını her sal He seher tenha: Onu yavaşçacık Ga: Gel bana, gel bana!,, Soyunur dalarmış ve Keşat B. Onu seyredermiş saray Nagrayıntabın Çınarlı mahalle- kay İkamet etmekte olan Burnu 4, Oğullarından tüccar Şakir Ws- ay Oğlu Reşat isminde on yedi) a, arında bir san'at heveskârı var- 4 Bu genç heveskârin heykel san- ön Bilmem en Vaktile kâğr Köy köy del Bu masal onl karşı meclübiyetini bildi ne aldık, 55—65 eb Üy çit sert ve beyaz mermer tai Mage Gazi Hazretlerinin — fotoğ” "na bakarak kabartma yapt” N ve yakında İstanbula gelerek kl sana'tlar skdemisi o heykel k, i Mi girmek istediğini bildirmek” » Beynelmilel musiki kongresi ene Floransada topla” il siki kon- ak olan beynelmilel musi yare aları hazırlanmaktadır. in Floransada toplanma- a bu kongreden kast Italyan san'at Gelecek » inin plâi Bu genç heves ve istidadı| &der ve bir an evvel akademi" ek işe başlamasını temenni iye ederiz. İ meleler ile İ dikkatli hareket | n sirkati Levhahın Louvre gibi bir saray a bugün dan nasıl aşırıl » olan gen büyük bir şölr hırsızdan dinle “Ben bir san'atkârım. Fran sına medyun olduğu bir ç eserlerile pek gin Louvre müzesinde di berabo Löonard de Vinci Yani n deha k san'at tezyinatçıyım. ayı İt gördüm. e çalışıyordum. Bir çok defalar, nin tablosu önünde durur, onu hay- ran ve takdirkâr seyrederdim. Ah. Bu kimsönin tefevvuk edemiyeceği Italyan san'atı masil ince hatlarla bu tablonun üzerinde — görünüyor” du. Onu, bu büyük eseri bir ecnebi toprağında gaspedilmiş bir mal gibi görerek muztarip olurdı bu büyük şahe pek iyi etmenin bir hareket am dü Bundan sonra bana çal kri geldi. Filhakika müzede hademeler hiç te dum. nu yak çalışmılara karşı en tabloyu olmayacaktı. bir vakti duğu duvardan çıkararak 3 fikir istilâ etti, İe- Ve bir sabah arkadaşlarımla elde ötmek pek £ Salonun boş kal leyerek onu asi indirerek ve çe: aşıracaktım. Yavaş bütün mevcudiyst verdim. raya karar Louvre'de çalışan bir kaç kelime konuştuktan bulunduğu “Jocond », Hi dn $ yavaşça un salona göç ana gülü indirdikten yen bu salon yordu, Onu ketimin altnda © kimseye gölürmek pek ko- duvardan Ondan buluni onra ne kadar teharriyat du. Ne kadar çok söylen- dı. Fakst kimse benim tarafımdan, lâyemut eserlere mec- lüp bu küçük şöytan Oo tarafından sirkat edileceğini düşünmedi. ÖOrtülüsile beraber buçuk sene onu bir mali mukaddes Tevkif o- lunmaktan korktuğum için onu bu- lunduğu yerden çıkarmağa öesaret edemiyordam. Ondan. isti et- mek için ne düşündümse nihayeti bana pek tehlikeli U göründü. Bir türlü mevkii file çıkaramıyordum. Bir çok gürültülerden sonra, po- lisin hırsızı keşf için sarfettiği “bir çok cehtlerden sonra herkes "ta ve artık Joconde'dan bahsedilmez oldu. Nihayet İtalyan ressamının ex6- rinden yalnız kendi istifadem için değil, âlemi medeniyet ve san'atın da hayranlıkla o temaşa edebilmesi için pek tabüdür ki vatanımı da dü- şünerek meşhur tabloyu ortaya çi- İtalyaya tamam iki gibi yanımda sakladım. rarmağa karara verdim. götürdüm.,, La İşte Joconde'un macerası. Man mafih eski yerinde Joconde Louvre in ziyaretçilerine gibirli ve müsteh- zi gülümsemekterlir. ansaya kadar | Hikmetin: “Löonardo nâsayi “nakkaşı dehrin,, “meşhur Jokondu,, “Çatlarken sıkıntıdan yüzünde yağlı boya, “mecburum durup dinlenmeden saritmay Diyerek tebessüm stmektedir. ğ ğ Ba sapağı onlardan kalmış yadigâr — Elif Naci'ye — bir yokmuş. Bir genç kız varmış, bah tararmış rüzgâr. da bir ses du) ğrermiş: ni Nigâr, Bu ses nerede Besbelli şu akıp giden derede. dam Hüni sonunda ne olmuş onlar da yokmuş yazanla: Jaşırmaş bütün ozanlar, ardan kalmış yadigâr. Ahmet Kutsi öieimmei Beynelmilel karikatür sergisi Viyana güzel san'atlar cemi- yeti, bu teşrinievvel başlangı- cinda Viyanada beynelmill karikatür sergisi açacaktır. Bu cemiyet Türk Müstakil hayatına fazla bir ha- | ressamlar ve heykeltraşlar cs. Yani Nâzem | EYLUL ZAH Zengin koca | Lemanı kocaya verd ve gözel bir » Düğün yapıl m kocasının evi- kadar olsa ay- hıyor, Le- | | dı. Gelin o g ne gidecek, rılık bu! Anr msn ağlıyor, Lemanın daşı Mihriban ağlıyor . Düğündekilerden biri Mih- ribana | Canım, ya sen ne diye | ağlıyorsun? Gelin olan sen de- İ gilsin ki. İ Zavallı Mihr vabı verdi; — İşte onun için ağlıyorum an da şu c&- | ya! ! K | Kaç kuruş? | Bir şirkette hissedaran he- | yeti umumiyesi fevkalâde içti- | ma halinde.. | Hissedarlar bu buhranlı zamanda, şirket işle- | n iyi gitmediğini bildikleri için endişe içinde ar edi - yorlar. Nihayet © heyeti idare | raporu okunuyor: | — Sirket bu | maalesef 6 ene zarfında 3 lira 13 kuruş zarar e Ni İyi işitemiyen hissedarlı | dan bir tanesi, | yanındaki kulağına eğilerek soruyor: ç kuruş dedi? İ İ — Tramvayda kondüktör | bilet parasını vermemişim gi - | bi suratma öyle bir baktı ki.. —E, ne yaptın ? — Ben de sanki bilet para- #inr vermişim gibi onun suratı na baktım /' © #8 Ne olur, ne olmaz! İstanbula ; köyden gelmiş karı koca müzeyi Ziyaret etti- ler .. Orada kafası kopuk bir heykel gördüler. Karısı dedi ki ve Bu güzelim mermer in- san, hem de böyle yerde aca- karısının iri atis olana BİR adan gidelim de "biz kırdık zanneder- Yanlışlık Kunduracının. çirağı evin Hanımına kocasile beraber 15- | marladığı iskarpini, paket ha- | linde getirdi. Hanım paketi aç — A, dedi, bu kocamın pa- rasını verdiği iskarpin değil, Bu çok şık iskerpin.. Ben böy | le pahalı şeyler giymem, Çırak da dedi ki: Öyle ise bir — yanlışlık var, Hanımefendi.. Bu paket hizmetçi kızın olacak. Çünkü Bey onun iskarpininin de pa. rasını vermişti. Artık siz değiş tiriverirsiniz. Otelde Otelde bir müşteri odaya bak- tıktan sonra: Burası rutubetli! dedi, — Rutubetli olsa bukadar te. | ta kurusu olurmu beyim? | — ————— —— de sergiye 7 iştirak etmelerin bildirmiştir. Türk san'atkârları sergiya | elli kadar karikatür ile iştirak || edebileceklerdir. Sergiye işti. || rak için Müstakil ressamlar va |; heykeltraşlar cemiyeti vasıtasi le nihayet 24 eylüle kadar san- atkârlarımızın eserlerini Viya. | naya göndermiş olmaları lâzım dır. keltraşlar cemiyetinden: İ Viyanada açılacak olan bey- nelmilel karikatür sergisine iş- | tirak etmek için bütün karikatü ristlerimizi davet ediyoruz. Bu hususta malümat ve izahat al- mak isteyenler hergün, öğleden Sonra centiyetimizin Orhan B. hanındaki met İ çok sonradan öğrendim. Müstakil Ressamlar ve Hey- | Bir yıldı Muhayyel, gayr zınenb üyük korkusu i muhayyel her hangi bir rezalete ismi karışan yıldız, şöhretini ve servetini k Janette Macdonald'in meş hur hikâyesinin Parise geldik- ten sonra suya düştüğünü bi- liyoruz. Hatti O bu hikâyeye İnanp ta Jennette'in öldürüldü ğünü tasavvur edenler kendi- sine: — Siz hakikaten siz niz? Yoksa niz? Diye sormuşlardı. Jeanette onlara şu cevapla rı verdi : — Tam bir sene evvel Bel çikada bir otomobil kazası « du. Ben bunu sonradan, h Çün- kü o tarihte © Holiyvoot'ta “Gece yarısı âşıkı,, filmini viriyordum. Bu filmden son- ra sesimi radyoda (dinletmek için Nevyorka gittim ve yeni bir film çevirmek üzere tekra Hollyvood'a avdet ettim. İşte mis hemşireniz mis İ bu sırada, Noel yortularından az evvel Belçikadan bir mek- | tup aldım, — Bilirsiniz ki, biz namütenahi mektuplar | alırız. Onun içindir ki gelen mektup- lara fevkalâde ehemmiyet ver- mek bizim için mümkün değil dir . Bu mektup Fransızca ya- İ zılmıştı. Ve bir Flâman gaze- tesinden kesilmiş bir kupürü ihtiva ediyordu . Mektubu yazan bir kadındı ve bu kadın gezetecilerin ha- yalhanelerinde birçok vak'alar icat ettiklerini söylüyor ve lef- fen gönderdiği gazete par sında yazılan havadisin haki- katle bir alâkası ( olmadığına kani bulunmak istediğini yazı- yordu . Bu havadis ne? Fransızca mektubu okudum ve anladım. Fakat Flâmanca: “bilmiyorum ki, gl e ıyabileyim. Ya anlıyabil - diğim şu oldu. Bu gazetede bir taraftan ben, bir (taraftan da bir İtalyan nazırı mevzuu işti Birkaç gün sonra yine bir gazete kupüründen Bermudes' te bir otomobil kazasında öl- düğümü anladım. o Mamaafih bu kupürlere rağmen ben yine hayatta ve sihhatte (idim. Hollyvood'da sinema ile, Nev- yorkta radyo ile meşgul olu- yordum . 11 Martta “Annabell mese filmini çevirmeğe başladı ğım gün, bütün Amerikan zeteleri bir masal neşrettiler, Bu masalın aslı şu: Bruge'de | prensler | bir otomobil kaz: prensesler ve bir nazır mevzuu bahsolüyor. Derhal bir tek- zip gönderdim. Bereket versin ki, Amerikan gazeteleri de bu Münsrtee lecek <1 aden sine maruzdur yetimle tekzip etmek aybetmek tehlike - 1 istiyor. | | Bu neşriyat, benim san'at İ hayatımı tehlikeye koyuyor, size de söylediğim gibi, Ame« rikalı Producter'ler ismi bir re zalete karışmış artisti merha- vetsizce İşten çıkarırlar , Benim öldüğümü ve yeri- me beyaz perdede bir başkası- irmek ölümden başk bir şey değildir . Görüyorsunuz ki canlıyım > bana zarar veren şayia ve nihayet vermek » Nevyorkta Roxy İ sinema ve tiyatrosunda tem- sil vermek üzere bana hâfta- da 10,000 dolâr teklif etmişler di. Sf bu iftiralar önüne çi bunun yüzde kır xma bile tekabül etmiyen bir haftalıkla Parise gelmeğe mec bur lodum . : Si - - Calibi alâka bir anket Pariste intişar eden büyük gazetelerden biri (| atideki iki suale istinat ederek karilerine bir anket açmıştır: Geçen mevsimin sizi en yade müteessir & eden 4 filmi hangileridir?, zi en ziyade (eğlendiren 4 film hangi filmlerdir? En ziyade rey kazanan film lerin başında Atlantik gelmiş ve bunu David Golder “G, cephesinde sükünete var,, ve piyade takip edilmiştir. Şehi ışıkları ancak yedinci gelmiş- tir. İkinci smıfta Bedayacılar Şahı büyük bir ekseriyetle, Ev lenelim, Milyon, ve Yolu filmlerinin başına geçmiş n Jeanete Macdonald son filmlerinden Biri olan “ Gece yarısı âşıkı , nda hâdisenin doğru olabilmesine ihtimal vermemişlerdi . Amerikada bir yıldızı iki şey mahvedebilir: o “Şöhret, | “rezalet!,, Bunun birçok mi- sallerini gördük. o İmzaladığı- mız bütün mukavelelerde “ahlâ ki,, birçok kayıtlar vardır. Bir yıldızın ismine ve dolayısile mensup olduğu. şirkete izafe edilen gayri ahlâki her hangi bir hareket, mukavelenin feshi gün Hollyvood'a bir gazeteci geldi ve bana Paristen aldığı telgrafı gösterdi. Dedi ki: — Bu telgrafı aldıktan son ra, sizin hakikaten burada o- hap olmadığınızı, Bu anketi tahaf ve şayanı dikkat bulmuyor musunuz? Bir cinayette kadın parmağı Şarlonun eski karısı Mil dred Harris Navyork adliye. tarafından, zengin Japon tüccarından Fujimura'nın gay bubeti etrafında isticvap edil. mektedir. Bu © gaybubet bir Hep gülüştük. Daha neler? Paristen Hollyvood'a bir ki- tap geldi. Bu kitap sırf benim için yazılmış. Fakat birinci sahifesinden son sahifesine ka dar bir satırı doğru değil.. Par- | don! Yalnız doğru olan iki şey vardı: Biri benim Filâdelfiya da doğmuş olmaklığım, ikinci- de Blossom minde bir hemşirem bulunması.. oOFakat biz bir defa üç ( hemşireyiz. grupunun içtim; kararlar ek ei Pp üne kar Sonra Blossom bana hiç ben- zemez. O danseder, fakat şar. kı söylemez. Ben şarkı söyle- rim.. Yani hakikate en yakın noktalar bile yalan, . Bundan sonra daha ne ka- | dar kupürler geldi bilseniz.... Bunun üzerine (Fransaya bir seyahate çıkmağa karar ver. dim . Hal yere ismimin ka- İnize atıldığı iftiraları mevcudi- nda crakla bel aca yat tenezzühünde vukua gel- miştir. Nevyork zabıtası zen- gin Japon ipek tüccarınm yat- ta katledilerek, cesedinin de- kanaatindedi Tahkikat Mildred o Harris'in Japon zenginini en son görü- şen şahıs olduğunu göstermek tedir. Artistin (o bu gaybubet hakknıdaki fikri ve malümatı sorulacaktır .

Bu sayıdan diğer sayfalar: