26 Ekim 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

26 Ekim 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Muliyet Asrın umdesi «Milliyeta tir. “26 TEŞRİNİEVVEL 931 “© IDAREHANE — Ankara cadde 4#i-No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İstanbul. Telefon numaraları: 14311 — 24312 — 24313 'ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için 3 400 kuruş 800 kuruş # 750 1400 1400 2100 i gi aylığı Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen mushalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbaaya ait işler işin müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'uliyetini Bugünkü hava Yeşilköy askeri rasat mer kezinden verilen malümata nazaran bugün hava bulut u ve kısmen yağışlı olacak gör garbi istikametler- İden mutedil olarak esecek- i düne nazaran 10-931 tari- suhunet en az 9 en santigrattı. Tazyiki i 762 milimetre idi. Evvelâ kadınlar İki gün evvel Beyoğlu si- nemalarından inde (Atlan- tik) isminde (güzel bir film gördüm. Size burada o filmin tenkidini yapacak değilim. Yal nız filmden aldığım bazı fikirle ri açacağım. Bu film (Tita- nik) faciasını tasvir ediyor. Bu faciayı çoğumuz hatırlarız. Ti- tanik ismindeki vapur bir Ame rika seferinden avdet ederken Atlas okyanusunda bir buz a- dasına çarpıp bısimıştı. Yolcu- lardan, bilhassa erkek yulcular dan bir çoğu bu felâkete kur- ban gittilerdi.. İşte gördüğüm film bu kazayı canlandırıyor. ilmden aldığım hisse de şu: Kaza olup ta geminin bata cağı artık tahakkuk edince tah lisiye sandalları denize indi yor ve evvelâ çocuklarla ka. dınlar kurtarılıyor. Kâfi dere cede sandal bulunamadığı için de erkek yolculurdan bir kısmı i Çgemide bırakılıyor. Filmi seyrettiğimden beri hangi vapura binsem evvelâ ka dın yolcuların çok olup olmu * dığına bakıyorum. Allah cümle l | ! | yiz ki; Biz kadına nazaran da- İ ba mütekâmil, daha cesur, da- İ ha kaviyiz! ündürdü.. Onlara sorsanız der hi — Şüphesiz! Derler... Lâkin | ben gürültüye papuç (bırakan tikımından değilim. Kadmla- rın ilk önce kurtarılmasından değil acizlerindendir. o Bunu» en büyük delili çocukların ön- larla bir ayar (o tutulmasıdır. Yoksa erkekten fazla kıymeti haiz olmak bir kadının haddi değildir İşte, fikirde, harekette dai. ma erkekle müsavat iddia edip dururken kazaya uğradığı za- mân evvelâ kendinin kurtarıl. masını gören kadınlar (acaba bu tercihi protesto o etmezler mi7. Demezler mi ki; İ — Ne münasebet! Aramız- | da ne fark var ki: Biz önce tah His edilelim Hayır bunu demezler. ü tramvayda, vapurda, şimen iferde, tiyatroda yerinizi ken- | disine vermenize intizar eden | kadın ölümü kendinize ayırip, | yaşamayı ona vermenizi sizden daima bekler... — Biz de enayi gibi bu yeri onlara veririz. Çün kü hâlâ o gaflette, o kanaatte ki Dilencilik artmış! Gazeteler gene dilencileri ya zıyorlar. Bu mevzu pek o ka- dar ehemmiyetli ve kari alâ- kadar eden mevzu değildir. Çünkü dilenciler gazete oku- mazlar... Onların yazdıklarma bakılırsa dilencilik artmış. Bes bunu > memnuniyetle görürüm, Hiç olmazsa bu işte kriz yok demektir. Bu da bir tesellidir... Beynelmilel tıraş bıçağı Böyle bir ilin - gördüm ve neden bilmem aklıma bilâihti- yar beynelmilel kongreler kon- feranslar geldi... Uyku sersem Biği'mi nedir?. FELEK ZAYI — Bir senedi resmi, 17883 numaralı maaş cüzdanı, muameleli evraka bağlı muayene raporu, bir nüfus tezkeresi, bir Hüseyinâbat şubesinden verilen evrak, bir adet yirmi kuruşluk pul, iki kıt'a totog- raf ve Fatih askerlik veya Fatih kazası malmüdürlüğüne bulunmadığı takdir: hsal edeceğimden bir hük mü olmadı Ali Rıza İstanbul Asliye mahkemesi üçün- | İ üstümüze sıçrar. Ben bir Rus za Terbiye On iki senelik harp zengin- | leri şimdi fakirleştiler mi? Ne | gezer? Onlar kadar parayı şim | di ölçüyle sarfeden, fakat mas raftan fazla kazanmağa bakan değme tüccar bile yoktur. İş- te Fuat Necip Beyefendi! Ka- rısı Emine Hanımla “monden,, çıkamıyor. senelik © servet ve yüksek hayat nihayet insanla- rım zahiri cephesini değiştiri- yor. “kenarın dilberi nazik te olsa nazenin,, olmuyor. On iki senelik zengin, on iki senedir zengin, bugün on iki sene evve Tinden daha zegin bir karı ko- canın artık kibar hayatıma alış- mış olmaları lâzım. Fakat işte (Emine Hanım salondan içeriye giriyor. Kara rını vermiş, bir sözü iki olma- yacak insanlar gibi kocasına çı kışm tarzda dedi ki — Efendi, bu işi yoluna koy malr, El âleme rezil oluyoruz. Ne diye rezil oluyor mu- şuz | — Bu memlekette zengin ol kabalat! Kaşını kaldır ürlü, gözünü oynatsan bir türlü mana veriyorlar. Be- | nim söylediğim £ o değil. Her | kadın sigara içiyor. Ben daha | sizaraya güç alıştım. Kokte- yil yapmasını düne kadar bil- miyordum. Saçlarımı o geçen | sene kestim, Kaşlarımı daha | yeni yontuyorum. Bu kadar rezalet yetişmiyormuş gibi... — Eeee? — . bir de oğlumuzun yü- zünden rezil oluyoruz. Ayol, Bürhan on yedisine | bastı. O | yaşta her afacan şimdi neler bi | liyor. Halbuki Bürhan ham ha atın biri, Bir şey bildiği yok. — İşte buna merak ettim. | Ne lüzımsa öğrensin, tahsil et- sin diye avuç dolusu para sar- fediyoruz. Nesi eksikmiş? Ne | bilmiyormuş? | Emine Hanım omuz silkü: | - Sen öyle zannedersin, de | di, bir defa kadın nedir bilmi- yor. Hâlâ üstünde eski çocuk- luğu var. Sen nasıl (dünyaya | geldin? diye sorsan, beni an- nem deniz kenarında buldu di- | yecek, — E, bundan ne çıkar? — Ne ns çıkar? Oğlanın ap | tallığına verirler. e Esması da İ buldum. haberi olmadan her şeyi öğretecek. | Fuat Necip Bey şakağını kaşıdı ve düşündü. Ertesi sa- | İ bir daha zile bastı. Bİ" vi kazadan belâdan saklasın. Bir kere kaza oldu mu, evvelâ kadınlar kurtarılıyor. Erkekler , Sonra... Onun için ben © kadını | cü hukuk dairesinden: — Şehzadeba da Balkanağu mahallesinde Çilin Bir sokağında 18 numaralı dükkân 0 hisse itibarile 17 buçuk sehmine mutasarrıf olan Hatice Akile Ha- ze de binmemizi tavsiye etmem m yirmi seneden beri hayat ve me "— Hele uzun seyahatlerde ilk ön | matı meçhu! olduğundan uhdei tasar Sahe yolcuların cinsiyetlerini tet- | rufundaki müsakkafat ve müstagal- ki etmenizi ve eğer kadın çok | isti vakfiyedeki ice: Jise hemen başka vapura kalma | fı namına tashihi İst nızı hararetle tavsiye ederim. | diriyeti tarafından ikame olunan da za Acaba bu tercih nedendir? | va üzerine mefkudiyeti iddia kıl O” Her yerde ilk kurtarılan şey en | nan mezbure Hatice Akile Hanım © Akaymetli olandır, acap kadınım | bayat ve mematı hakkında malümatı ““erkekten evvel kurtarılışı kıy. | olanların mahkemeyi haberdar etme metinden mi? Beni bu cihet dü İiy — İH BAŞI DÖNÜKLE nda i lüzumu ilân olunur. Milliyet'in Edebi Romanı: 60 İbrahim NECMİ dasına çekildi . Günün vak'alarını düşünün ce başı uğuldamağa — başl Nemika Sırrı Hanrınn vaziy: ti, Yazıcı zade ticarethanesile Nihat İlhaminin © geçirdikleri tehlike, Neriman Cemşit Hanı mın Reşit Beyi daveti, bütün bu yeni karışıklıklar zihnini sa şırtmıştır. Sen bilmezsin o ne hin lu hindir. Eğer Yazıcı za- batarsa, emin ol, yerine Bed ri Suat çıkar. Nasil? Bir kâtip. — Bir kâtip amma dehşetli iş adamı... Yazıcı zade ti- de, Milli iktısat SE ğirketini de parmağı üzerinde çeviren o dur Kendisine o kadar dost dav niz — Çok sey! ne ranmış olan Reşit Beyin tehli ç Ne is , beni Muhte- | > İ Sinemada ve sinema- ieğem Nihat Hanımefendiye ne ulama takdim edeceksin, baka- hım? 5 — Telefonla müsaade isti- yeceğim. Bir mani oçıkmazsa zar akşamı gideriz. — Ne mani çıkacak? Hanım "efendi, müştaklarınızdan © bir "genç size takdim edilmek isti. yor dersin, olur gide Ahmet Nebil gülümsedi. O- | kızın Reşit Beye karabeti, Ne- keye maruz olmadığını öğren. dikten sonra ticarethane mese lesine pek te ehemmiyet” ver. | ordu. Neriman Cemşit Ha- | nımın Reşit Beyi daveti de Ah met Nebile sırtından bir yük| atılmış ini veriyordu. Yal. nız Nemika Sırrı Hanım mese lesi, yüreğinde umduğundan fazla ıztırap uyandırıyordu. Bu bah saat onda apartımanın ka- pısı çalındı. Sarışın bir adam! | İ Emine Hanımın sipariş ettiği hoca! Rusu salona aldılar. İ Ev sahibesi salona girdiği zaman, Rus ayağa kalktı ve bir reverans yaptı. Fuat Necip Bey de bu garip dersin tarzı tatbikini anlamak için salona girdi. Emine Hanım sordu: Yalnız bu işi nasıl yapacaksi- | nız? Onu merak ediyoruz. Beş on para kazanmaktan bahatle dostluğu, | gösterdiği taşkınlık delikanlıya bir tehli- ke hissi veriyordu. O akşam ve met Nebil bu karışık dü. lerle meşgul oldu... İ Ee iye dan sonra... 'Ahmet Nebil, Opera sine- masının önünde (dolaşıyordu. Gazetenin idare memuru, pat ronun hususi himayesine maz- har olduğunu gördüğü delikan lıya sinemada bir loca (o bileti buluvermişti. Saat altı mati-| nası için söz veren (o Süheylâ Hanımı locaya götürmek im-| kânı Ahmet Nebile bir iftihar | hissi veriyordu . Yukarıdan gelen tramvayla rın kadınlar yerini gözden ge- girerek bir aşağı, bir yukarı do laşan delikanlı iki dakikada bir saate bakıyordu. Saat te ne ya- vâş yürüyordu. Buraya geldiği zaman altıya çeyrek vardı. Bel ki bir saattir buralarda dolaşı- başka gayesi olmayan hoca an lattı: Efendim, ders vereceğim. On sekizinci ders- te oğlun her şeyi öğren olacak, İlk derste çocu! çalışacağım. on sekiz zacını anlamağa Sonra ona » ceğim. Meselâ bir ağaç meyva verir, çiçekleri (o neden açar, arılar, sinekler nc vaz'fe görür Fuat Necip Bey başını sal- ladı; Eveti evet, telkih, tel- kih... dedi, Rus muallim devam etti: Sonra hayvanata, kuzuya tavuğa geçeceğim. Ondan son- ra, “pre istorik,, ten bahsede- cek, bize en yakın olan may- munların nasıl çoğaldıklarını anlatacağım. On sekizinci ders i öğren ço: te oğlunuz artık her miş olacak. Emine Hanım bu izahate hemen bugün den derse başlıyabilirsiniz. Sonra kocasına döndü: Bürhan çdasındadır zan- nederim . Zile bast dın göründ —İbtiyarca bir ka- Hatice Hanım, şu Bürha | nı çağırsana! Peki, hanımefendi. 8 Hanım çıktı, gitti, Emine Hanım sıkıldı, Ne gelen var, De gideli! Asabiyetle sa- lordan çıkti, oğlunun odasına doğru yürüdü. Fakat (Hatice Hanımı yüzü ; karma karışık bir halde karştsinda buldu . — Nerede Bürhan (Hatice Hanım? İltiyar kadın şahadet par- mağmı ağzma götürüp süküt ihtar ettikten, sonra, hanıma yaklaştı, Kimse duymasın diye yavaş ve kork#k bir sesle: — Vallahi kiyamet alâmeti, hanımefendi, de: Bürhanm odasında kim var;biliyor mu- sun? Hizmetçi Nebile. Çocu- ğun yatağma girmiş, koyun ko | yuna yatıyorlar . ! üçündü sulh hükuk mah Müâdei Kamer Efen- Beyoğlunda Ye- nişehirde Elmadağı cadde akarca sokağında kim Mihail me eylediği 'endi aleyhinde şüyu davasınm cari muhakemesinde: Müdde hin mahalli ikameti meçhul olduğu mahalle heyeti ihtiyariyesi ve müba alci karagir olduğun mıhakeme olan 30-11-931 saat onda mahkemeye gel ya'bir vekil gönderme z takdi: aben muhakeme nin icra kılın zayi eitim. Yenisini dan hükmü yoktür Ab 320 “e yordu da henüz saati altıya beş dakika kalayı gösteriyor du. Yukarıdan" gelen her tram vay göründükçe: — Hah! İşte bundadır. Diye yüreği hopluyor, sonra, o geçince, bir-ümit kırgınlığı ile, ötekini' bekliyordu. İki de- fa boyu ve kıyafeti benzeyen başka kadınların: Süheylâdır. Diye yanlarına sokulmuş, sonra hatasını anlayarak, mah çup, çekilmişi Bir defa da gencin meraklı meraklı tram- vay yolcularını gözden diğini gören iri yarı, süslü bir hanım, yanındakine — Bak şu yakışıklı gence... Mutlaka sevgilisini bekliyor- dur . Demişti. Bu söz, güya giz- lice söylenmişti. Fakat bir ses le ki Ahmet Nebil pek âlâ işit mişti. Ahmet Nebil, saatini kırar- casına cebine soktu. Ooof! Sa- | t altıya gelmişti. Nerede kal. mıştı bu Sühevlâ o Hanımda sanki?., < İrin şartname | Konferans Darülfünun Emane- tinden: İ Tatil m se nun İlâhiyat fakültesi müder- sileri tarafından verilmesi mu İ ı sekizin | aiyat mü kı B, tarafm 26 mcı bu lecek karrer konferanslard. cisi e İ'derrisi İsmail F dan teşrinievvelin İe azertes ve tir, Konferansın m ve Terbiyedir. Bu 4 uma mahsus olup akültesi dershanesinde saat 16 dadır. (2183) Ni | Dr. Süleyman Sırrı Alemdar Sıhhat Yurdu, Dahili | ve narkoz il hili Tiyatro, Si E nema | İstanbul Belediyesi Darülbedayi temsilleri 21,30 da GT İl Yarın akşam saat Namussuzlar Piyes 3 Perde ti Ayı— İl Komedi 1 Perde y Yazan: Gerolombö Rovetta Tercüme E. : Bedrettin Talebe gecesi. Yakında : Kalbin Sesi Altı yaşımdan aşağı olan ço- cuklar tiyatroya kabul edile- mezler, Üsküdar Hâle Sinemasında Gelecek REF YOLU İ ve miktarları aşağıda gösterilmişti İ plat zarfla mi İzin kapalı zarfla münakasaya ŞAN VE şe. |8 > Bu Çarşambadan itibaren < OPERA veARTİSTIK SİNEMALARINDA Sözlü filmi gösterilecektir İetlerinizi evvelden tedarik ediniz. İa Fransızca sözlü filim Fransızca sözlü filim K. O, ihtiyacı için üç kalem malzeme ayrı ayrı şartnamelerle acaktır. İhale tarihleri cins Taliplerin izere her gün ve münakasaya iştirak edeceklerin de yev. nde K. 0.3. SA. AL, KOM, nuna müracaatları . (488) (3446) münakasai aleniye usulile satın al şartnamesini Tarihi 18-11-931 18-11-931 18-11-931 sx arı kilo 4000 5000 5000 Çarşar Çarsamba iy 15,5 Vakum yağı 16 ve birinci fırka kıtaatı | şartna yacı için 4 kalem 8 ikasaya kon- mek üzere ye muştur. İhalesi 18-11-9031 tarih | teminat ve teklifnamelerile F çarşamba günü saat l4te K.|O,3.SA. AL. KOM. nunami O. SA. AL. Kom: da yapılacak | racaatları (488) (3445) tar. Taliplerin ş bze ka- | gün ve rr * şartnameyi al-| aleye| K.O.1 iştirak etmek üzere vakti mu- | çin sabun kaa; konmuştur izere her gün ve ih nci fırka ihtiyacı İ- zarfla münaka y nalesi 16-11- 931 tarih pazartesi günü saat iteK.0.3.SA, AL KOM. da icra edilecektir. Taliplerin şartnameyi almak üzere her gün ve ihaleye iştirak etmek ü zere vakti muayyende teminat tarih çarşamba günü saat 14,5 | ve teklifnamelerile komisyona » icra olunacaktır. Taliplerin | müracaatlerı. o (486) (3443) Devlet Demiryolları idaresi ilânları | ayyende teminat ve teklifna- | 8: melerile k racaati isyonumuza mü- ri. (487) (3444) s.* K. O, ihtiyacı için 40 ton ben konmuştur. İhalesi 18-11-9031 Font boru ve teferrüatmın kapalı zarfla münakasası 10 birin n:1031 perşembe günü saat 15 te Ankarada İdare bina- apılacaktır. Tafsilât Ankara ve Haydarpaşa veznelerin- de beşer liraya satılmakta olan şartnamelerde yazılıdır.. (3416) Harik Hayat Kaza ve Otomobil Me komedi Askeri fabrika- lar ilânları 0” ton Gazöl Yukarıdaki malzeme kapalı zarf ile 28-11.931 İte ihalesi yapılac Taliple içii her gün ve İmi girmek için de o gün teminat (Teklifat) ile mü racaatı, de saat 14 nakasaya Bir dakika oldu k kendi kendine bu iştiyakın se- | Sirgortalarnızı Galatada Ünyon hanmda kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptır- maymız. Telefon: Beyoğlu 2002. Yangın Hayat Nakliye Kaza Otomobil ANADOLU SİGORTA ŞİRKETİ Türkiye İş Bankası tarafından teşkil edilmiştir. ADRES: Telefon : Telgraf ; 4 üncü Vakıf Han İst, 531 İmtiyaz Ahmet Nebil, kendisine bir lân kâğıdı uzatarak bahşış kesmiştim. — Yok canım, beni bekledi sordu. Süheylâ Hanıma arşı ötekilerden farklı bir sev | | sisi yoktu. Bu sinema randevü | | sünden kurtulmak istediği hal | de bir çaresini o bulamamıştı. | Kurtulabilseydi memnun ola- | caktı. Öyle iken şimdi neden | | böyle sabırsızdı? Birden bire aklını geldi | Süheylâ Hanım ona “Fatihli sevgili,, den bahsedeceğini söy Ahmet Nebil bu işti- icalin altında da Ne- buluyordu. Aklına Ne- | bahat geldiği andan itibaren İ Süheylâ Hanımı unutmuş gi- biydi. O kadar ki Süheylâ Ha- nım, dik bakışları delikanlıyı sararak, ince, uzün & vücudile salına salına önüne geldiği za man, farkına varmamıştı. — Bonjur, Nebil Bey. — Bonjur, © hanımefendi. Bekliye bekliye bir hal oldum. — A! Önünüze geldim de İ farkına bile varmadınız. — Evet,, amma artık gelmi- bekliyen loca memuru ile kürk lü mantosunu çıkarmaya dav- ranan Süheylâ Hanımın arasın da şaşalamıştı. Bir elile para çıkarmağa, öbür elile Süheylâ Hanıma yardım etmeğe çabalı yordu. Loca kapısı kapanınca alnından akan terleri sildi. Kürklü mantoyu astı. Döndü. Mantonun altından Süheylâ Hanım, iç kabuğundan soyul- muş bembeyaz bir badem gibi, mubalâğalı bir dekolte il6 çık- miştı, Kolları, göğsü omuzla- rının biri, sırtı kâmilen çıplak- tı. Üzerinden sekir verici bir koku yayılıyordu. Ahmet Nebil, bütün görgü- süzlüğüne rağmen, bir sinema matinesine böyle balolara mah sus dekolte ile gelmeye bir ma na veremiyordu. Bununla bera ber genç kadının beyaz sırtın. dan taşan güzel koku da deli. kanlıyı adeta sarıyor sarhoş gi bi bir hale koyuyordu. ğinize inanayım mı, dersiniz? iphe mi ediyorsunuz, ha nimefendi? Süheylâ Hanım, neş'eli neş eli, delikanlının koluna girdi. Samimi bir eda ile sokularal — Yok, şüphe falan değil, sen şakadan anlamaz mısın? Dedi. Yürüdüler. Ahmet Nebil, elindeki kartı uzatarak kapıdaki kontrol me- muru kendisini selâmladığı, lo ca memuruna #eslendiği zaman kendi kendini büyümüş hisset- ti. Süheylâ Hanım, mutat ace leliğile bu hisse kuvvet verdi: — A! Locaya mı gidiyoruz? — Tabii, değil mi? Bu: — Tabii değil mi? Ahmet Nebilin ağzından öy le bir sesle çıktı ki (o delikanlı kendi bile kendi sesini tanıya- mıyordu. Koridorlarda ilerledi ler. Loca kapısı açıldı. Salon karanlıktı. Ekran üzerinde bir dünya haberleri parcası göste- i yeceksiniz diye ümidimi bile riliyordu (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: