10 Ocak 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

10 Ocak 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

» » Milliyet . &ndesi «MİLLİYET» tir MM... io K. SANI 1933 mn Ankara caddesi, 100 Ne. İst, Milliyet i0E Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbam 25310 e E #BONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariçiç LK LK. 8 aylığı 4 — 8— , 70 4— GE, 14— 28 — > —— — — Melen evrak geri verilmez — 13” #ddeti geçen süshalar 10 ku- e Miştur, Gazete ve matbaaya git Mİ ler için müdiriyete müracaat ilir. Gazetemiz ilânların me- İiliyetini kabul etmez. RAMAZAN: 13 Ss. D. 40 BUĞUNXU HAVA Yeşilköy askeri rasat merke. den verilen habere göre bu- hava bulutlu olacak ve hr hafif surette şimelden Besin kar yağması kuvvetle 31-193 tarihinde hava taz- si 776 milimetre, en fazla st- hık 8, on az. secalelık 4 sam- İsrat İeaydedilmiştir. JŞarap meselesi eçenlerde bu sütunda inhi- idaresinin neşretmekte ol ir iu (Bülten) den bahsetmiş- İinü İp Bu bülten şarabı ayyaşlı- iç karşı en büyük deva olarak teriyordu. Ben buna pek a- i verdiremediği için ilişmiş a Bu ilişişime inhisar idaresi /bületn işlerinde çalışan bir hsan gelerek cevap E rar yazılmak için İyok'iği, beni ikna için. Ben buna İdiye!i oldum mu, olmadım mı o- dinliİlâzim değil. Lâkin diğer ırdı. İftan bir mektup aldım. Boz ün (Yalılar yazıyor ve Bozcasda bül dünyanın en güzel üzüm Yarabını yetiştiren bir yer. | inhisar idaresinin mal al- ik bağcılıktan ve şarapçılık- i kişvaza lerini sö: ö Mektup alâkadar makam 2 Mi gönderile dursun, idare ir üze aşlığı tedavi için tavsiye et -1 iyi şarapları bari Bozcaada iyori alsın da hem ayyaşlar hem mi İozcaadalılar memnun ol “32 nin tuhaflık. 2! larından... 2 senesi biterken karilere Wwiliget, in romanı: istiyor is Ferligaliba! İçin için eriyen zavallı k eğip ruhlara döndük. g Karlı bir gün. i kaiiğüz Bey beni ziyarete gel. keli. Ona piyano çalıyordum. O, yakla'knda defterin yapraklarını çe- gibi alordu. lg ğenliğim bulunduğum odadan #dar uzaklarda idi ki, Oğuz Be saçlarıma doğru fazla eğildiği len ikedemedim bile, iki ses ku- İn irımda birden çınladı: Oğuz *n bir şey istiyen küstah sesi: iz iz B iğ Leylâ! dedi. Şura Dönüp ona terbiyesini verme- ufak © Bedi Muammerin bir heykel rahat rapıda dimdik durduğunu, a ürk gözlerimde sert bir bakışı se i hırçın bir titreyişle; ©— Leylâ! Teyzem seni istiyor, Lelâce* misin? İammerin yalan söylediği dım, Tekrar salona döndü bir sual sormuştum: — 1932 de tesadüf ettiğiniz en tuhaf vak'a nedir?. lık şahsi ölçü ile ölçülünce ta. bit umumi bir çehre arzedemez. Onun için karilerimin gönder- İ mek lütfunda bulundukları bir İ gok mektuplarm hepsi tuhaf ol mamasma rağmen her birine aldıkları zahmetten dolayı te- şekkür ederim. Bu mektuplar. | dı: dan bir tanesini cumartesi gün kü (Milliyet) te neşrettim. Bence karilerimin hikâye ettik leri vak'alar içinde en tuhafı zi bediyesini almal bana müracaat etmesini rica © Mektupların dikkat olan birkaçından her gün bir tanesini aynen neşrede ceğim, Varan bir, “Efendim; Bendeniz genç bir şoförüm. Geçen yılbaşı akşamı başım- dan (dağlara taşlara) çok tu- haf, bir mesele geçti. Anlatayım da | dinleyin ve siz Cumartesi akşamı bir müşte rimi Galatasarayın arka fında bir apartrmana © kararmıştı. Hemen oralardı apartımanın kapısında inci gibi | du; bit matmazel durmuş birisini bekliyordu, Ben de alay olsun i diye arabamı yaklaştırarak: Buyurunuz! dedim. Matmazel teklifi kabul etti ve otoya atla. dı. —— Nereye çekeyim Matma- | zel?. dedim. Ciddiyetle: da aramızda “tıs!” yok, dikiz- j| İiyorum: Ay parçası gibi bir kız., Düşünü; vakit > e yapayalnız nereye gide- “aliye geldik. Hava adam a- kıllı karanlık. döndüm: — Matmazel! Ne tarafa? De dim. Af, değişti. Gözleri tatlılaştı, dü- daklarına bir tebessüm (geldi. Gözlerini gözlerime dikti: — Hiç, dedi. Şöyle bir gezin ti istiyorum.. Kâfir şeytan da aklıma neler Çe Acaba dedim bana — Hürriyet. Bepesime doğru çekeyim! dedim.. — Olmaz, korkarım. dedi. — Korkacak ne var. Ben bu- radayım, Geceleri oraları pek güzel olur dedim, Çektik.. Ara e billiğinden, ve malın değerini | © Ogayor, | Mn şikâyet ederek | yorduk. Matmazel bıyıklarıma, yaraklarıma bayıl tacı bir koku sürdü. Artık uzak | ti lara gidiyorduk, Bugün yüreği çok sıkılmış, ne yapacağım bil memiş. bir arkadaşma gitmek Tuhaf. bu idi. Bu mektubu gl içinde şayanı verdiz tuhaf olduğu kadar garip şaşınız. etek tan sonra geç vakit Sirkeciye boş olarak dönüyordum. Hava — Matmazel! Ufak taksi! mu? iye! dedi, Çektim. Yol safirini yorum, geç Matmazel birdenbire başı piyakosu mu vurdu, oraları tenhadır çıkmış, derken ba iş ,, ve teklifimi İ SEN ve BEN Muazzez Tahsin | güm vakit Oğuz Bey gitmişti. Bedi Muammer, demir parmak kıklar arasında çırpman bir arslan gibi odada dolaşıyordu. Beni gö- rünce geldi, çelik parmaklarile el lerimi tuttu: — Setili,. Birden bire bütün hırsım düş tü., Âciz ve zayıf küçük bir kız ol- dum, Gözlerimde yaşlarla: — Niçin? Ne yaptım ben Bedi Muammer? dedim, — Sahte tavırlarla, masum ço. cuk gözlerile beni aldattım mı sanı yorsun? Kendi evinde. İki adım ötede uyuyan bu temiz kadının em niyetinden istifade ederek Oğuz denilen şu çapkın serserinin seni sözlerin öptüğünü görmedim mi sanıyorsun? Kalbimden bir ses yükseldi : — e ben böyle bir şey yap- madım. farkında olma- dım... rene meet oldu 46- sim boğazımda tıkandı. Gözle- rimden boşanan yaşları ona gös“ termemek için koşarak odama kaç tm, Genç kadın, otomobilden iner- ken, eldivenli bir erkek eli uzan- — Şahende, bu gece sana refa- kat edebilir miyim? Şahends uzanan eli tuttu, ha- raretle sıktı: — Lötfi, bu gece beni mazur gör, Lütfinin sesi istihfafla titriyor- dur — Galiba, Suphi Beyefendi ge- lecekler. — Mademki biliyorsun, sorma. Şahende kaldırıma atlamıştı. Küçücük elini sallıyarak selâm — Yarın sant beşte buluşuruz. — Bekletme kuzum. Otomabil homurdanarak bare» ket etli. Genç kadın apartmanm kapısı önünde durdu. bastı. Kapı, neden sonra açılmış. idik hiddetli ve sinirli idiz — Nekadar beklettini: Kapıcı gözlerini uğuşturdu: — Baloya gittiğinizi söylemiş- tiniz, ber vakit sabaha /k: yordunuz da, beklemedim. — Suphi Bey geldi mi? — Hayır, Hi iFİ © Şahende çantasını dizine vur- — Gelmedi mi? Tahaf şey... dr Fakat nereden bilecek? Mer divene doğru yürüdü. Kapıcı ar- kandan koştu: ba — Hanımefendi, durun, daire- nizin anahtarını vereyim. — Ne münasebet? Katina yok | İ yordu. Böylesi bulunur mu beti biraz cansıkıcı idi, ih Kapıcı kendi bir kabahat işle- tada bir gece, ne olsa tahammül miş gibi, başmı iğmişti. — Teyzesi hastaymış, sizin mi- geleceğini söyledi. Anah- tarı bana bırakıp gitti. Şahende, kulaklarına inanamı- yordu. Bu gece, hep akılda olmı- yan şeyler mi başma Lötfiyi kırdığma daha fazla acıdı. | neee eee name amel istedi. Benden kibrit aldı. Ba- na da bir (Hanım) uzattı, Git- tik, gittik. Nihayet uzaktan şeh | ri seyretmek için durduk, Ve yere indik. O zaman halimi sor Ne buhranlar geçirdi. ğimi bir ben bir de Allahım bi lir. (bu bir gazeldir zanrede- | mıyordu. rim - Felek) bu kadm nasıl bir İ kadındı. Buralarç kadar genç İ bir şoföre itimat ederek nasıl mayınız. İ geliyordu. Herkes benim melkile tabiatli olmazdı. Fa. kat her şeyin bir haddi vardı. Bu kadın artık haddini çoktan aşmıştı. Ona bir ufak ders ver mek ve biraz şakalaşmak iste- dim. Bir de ne bakarsınız?, Meğer hayran olduğum (Matmazel H. Ferit Beyefendiye Fotoğraf iade edilmişti; Hürmetler efendim. z Hırsız mezdi. korkuyordu? siyordu. İndi, zile dedi. arşı geli. | rek ediyordi fendi. rini çıkarıyor, de saklıyorlardı. olunurdu. gelecekti? Yorganı konlu odada ibi düt Tokmağı hekime gieliğla| Kl fendi, kıymayın. FELEK Makenconkleh eğilip aklice- ie Maçka,. saadet günüm. Sinirli ve uykusuz bir gece ge- girdim. Kar fırtması bir sani ye dinlenmedi.. İçimin fırtması da., Sabah ilk ışıkla beraber kalk tım. Nejadı uyandırmamak için korka korka kapıyı açtım, Yemek odasında teyzem, Emsal kalfanın getirdiği kahveyi içiyordu. Beni görünce telâşla sordu: — Hasta mısm kızım? Benzin atmış... Neden kalktın? Hava pek soğuk... Öğleye kadar yatağından çıkma.. Emsal dadın sana sütlü kahveni getirsin. Haydi yavrum git yat!.. Erken kalkmak bizim gi- bi ihtiyarlara yakışır, sen gençliği- ni bil, — Teyzeciğim. bugün hiç ten. bellik etmek hevesim yok. Bilâkis karlar altında yürümek istiyorum, Güzine gideceğim. — Çıldırdın mı Leylâ? Güzin Şişlide değil. Kadıköyünde anne- sinde misafir.. Yoksa bunu unut. muş muydun? — Hayır unutmadım... İşte u- zakta olduğu için onu görmek isti- yorum ya! Kaç gündür hastadır, biliyorsun. sl avikclmiiP Elele Yen MILLIYET SALI 10 — KANUNUSANI, | | Teş ekkür | bra vefatı dolayısile cenaze merasimine İştirak eden | Apartmanda bir kişi ne yapardı? Kapıcıya, gel burada yat, diye- Bekâr bir adamdı. genç, güzel değildi. Dedikodu çık tığına değmiyecekti. | Ayni katta ili daire daha var- | dı. Pek yalnız sayılmazdı, neden | Kapıcınm verdiği anahtarı al dı, merdivenden çıktı. Apartman, bu geceki kadar ona soğuk, tenha görünmemişti. Sofadan yalakodasına girdiği zaman, sırtı | ürpermeğe başladı. Oda, her za- manki oda.. eşya her gün görme- ğe alıştığı eşya... fakat kendini ya bancı bir yerde zannediyor, garip- Baloda hiç eğlenmemi labalık, boğucu bir sıcak, herkesi bunaltmıştı. Suphi Bey de gelmese Şahendo erken dönecekti. Tep Beyin gelmemesi de ga- . Her perşembe onda yaly Şabalilit olmana dağ er | partmana çıkar, beklerdi. Şahen- de Suphi Beyin hayatımı çole mez hu, Bekâr mi idi, evli mi idi, belli değildi. Parmağında yüzük falan yoktu. Lâkin Şahen- de tecrübe ile bilirdi ki, birçok ev li erkekler, icap edince yüzükle- yeleklerinin cebin- Şahende farkına vardırmadan onu İstintak etmişti. Fakat ağzın dan bir tek kelime olsun kapama- mıştı. Şahende için bu, pek fazla | ehemmiyet bir mesele de de- Suphi Bey zengindi, cömert. | Eski evime döndüğüm za: ti. Haftada bir gece geliyor, Şa- | hendenin apartıman kirasını veri- Şahende sair geceler, Lütfi ile buluşuyor, bir gecelik sıkıntısının acısmı, faizile çıkarıyordu. Bu gece, Suphi Beyi, ğini bilmiş olsaydı, Lütfiyi davet eder ve iyi vakit geçirirler, Tekrar yalnızlığını Uyuyamıyacağını iyordu. Balodayken gözleri tatlı tatir ka- panıyor, gerinip esnememek için kendini güç zaptediyordu. Şimdi uykusu kaçmıştı, ie okuyamıyacaktı. Yatağa gi- rip titriye, titiriye, sağa sola dön- mekten başka yapacak birşey kal- ayak sesi duydu. pıtırdıma benzemiyordu.Ne ? de daki dolabın gözünü usulca çek- ti. Küçük tabancasını çıkardı. Gü rültü etmeden kapıyı açtı. Ayak- larının ucuna basarak ilerledi. Bal konlu odanın kapısı önünde tered | dü- tabancayı uzatması bir oldu. — Davranma! Fakat tabancayı görür © görmez . | ellerini havaya kaldırdı: — Amana düştüm, o hanme- Hırsizm tazallürmü Şahendeye tiz ve elemli dakikalarımdı yapan ve teessürümü çin teselli mektupları Fakat | muhterem vatandaş ve şekkürler, sahibi: Cemal mi Hırsız, atılgan, acar bi yordu? Hırsız içini çekti — Vardı. — Öldü mü? — Bilmiyorum.. gecesi saat muşta: vermem. — Peki Hanımefendi, vaktile bir kızım, bir karı dan memuriyelimi kaybet zımı terkedip, peşi sıra gi de bilmiyoruz, dediler. Şi Sah- | Sesi öyle hazin, bali kaçacaktı. Lâkin balkon yaz lâke çerçeveli resme gözümü dikti — Bu aileyi nereden sunuz? hissedi Şahende durakladı: Oturup Yandaki bal cuk ta Şaziye. Küçük zaman altı yasındavdı. ne münasebetle sizde bul: çektir — Simdi ne oldu? — Annesinden sonra çevirmesile ha? bir şişe esans Iyice her genç bir Rum çoduğu değil mi çı Bazı kasket, ceketi yatık, yaz — Bu kmik feryat Sahendenin kal | tarafına süründü, Sonra: imiş? Şaştım. Şaşmadım. Don mez yal pastalanka bir serseri, köşe > “. bayisi balkonun kapı- Se ği oktay dd; Bilder. for | deki konsolun çekmesini, maymun Tel — İğde e “döke dum kaldım. imera meydi İa açmafa uğraşıyordu. Şahen || | $eh“n Si aşımı geriye doğru uzattım. | na çıkınca ikimiz de gülüştük. | genin incecik sesini duyunca, kor.| © — Siz Aksaraylismız, > değ Küçük parmaklarile | yüzüme | Meğer o akşam bir arkadaşma | kudan zivade, hayretle © döndü. | i? nryorsunuz da... Hırsrz omuz silkti, ba! balkona crlemak istedi. ge. Nejat kabil değil razı olmı- | yacak, — Bunu biliyorum teyze... O- mup için o kalkmadan evden çıka- cağım. Bugün Nejadın sabah der si yok., Saat dokuzdan evvel çık- maz, Ben Saat sekizde çıkarsam, o kalktığı vakit kafesi boş, kuşu ne bulur. Olur mu şeker tey- zem?. Zavallı teyzemi neş'eli ve mem nun bir çehre ile kandırmağa çalı- şırken içimde bu büyük yalanla 0- pu aldatmak istediğim için büyük bir azap vardı. Nihayet, bir hırsız gibi yavaş adımlarla dolaşarak giyindim. Kür küme büründüm ve evden dışarı ya fırladım. Kar, dize kadar çıkmıştı, Tram vaylar, otomobiller bin müşkülüt- la yol açıyorlardı. — Acaba tren işlemez mi? i istasyonunda bilet ala- na kadar ıstıraplı bir heyecan ge- çirdim. Trendeyim.: gidiyorum... Bedi Muammere yaklaşıyorum. Ona söyleyeceğim, haksız olduğunu an layacak, bana acıyacak... Zavallı bir kadınım ben! (e Kapıyı çaldığım zaman ben, benliğimden — çıkmıştım. İçimin helecanı,. kar vetipi beni başka ve medeni vazifelerini bihalekin | larrma derin hürmetler ve te- Sirkeci Cemal Bey Binen) amman ram benzemiyordu. Saçları beyaz, 6- b muzları düşük bir ihtiyardı. Şa» hendenin içi sızladı. Kimbilir, han gi ihtiyacın sevkile hırsızlık edi- — Senin ailen yok mu? — Nasıl bilmezsin, anlat. Hırsız yutkunup susuyordu. O- ——— nun sükütu Şahendeye merak ol- | — Eğer anlatırsan, seni polise Gül gibi geçinip gidiyorduk. Ah, insanlık işte. bir kadma | tutul dum. Ama, nasıl kadın... gadabı bir mahlâk.. Onun yüzün larımı sattım, nihayet karımı, kı- rım, kızım ne oldu, bilmiyorum. radan çıktılar, nereye gittiklerini ya, Hanımefendi, müsa- | de ben gideyim.. i, Sahende onun tees- ndaki duvarda asılı duran be- aşrandisman Serserinin resme âşina çıkışına — Sen de tanıyor musun? — Vaktile çok yakından tanır- | — Sazive arkadasımdı. Serseri, boğuk bir sesle sordu: — Zeynep öldü, — Saziye öldü — Sir, mermeri bilivorsunuz?. — Rüstem Mehmet Beyleri ta Indır, Şahende onun arkasmdı dolastı, bir koltuğa yığıldı. Başmı mi alarak hıçkırmağa a insani | tahfif i- yazan arkadaş ir adama 'GLORYA'da SİNEMA ve! Münir Narettin Konseri Yarm akşam GLORYA'da verilecek MÜNİR NURETTİN KONSERİ için gişeler açıktır. Fiatlar: 75-100-150-200 kuruştur. Aşkları - Nefis şarkıları - Kendisine mahsus dans- ları ile bütün Viyana bu filmde toplanmıştır: | Dudaklar” Gönül'e danslı - şarkılı ve musikili filmlerin en güzeli. İ Mümessilleri: Viyananmn altın sesli kraliçesi MARTHA EGGERT ve | GUSTAV FROHLİICH benim j m vardı. Allahm ttim, mal ittim, Ka man, bu- imdi öğ- | okadar Serseri, atlayıp kapısının tanıyor- Snziye, O | visini kabul etmiştir. tir, Maya Bu resim * manları cumartesi; çarşamba lunuyo: rı, mim Kor resi o da öl, dan azayı kiramın teşrifleri, Vkona at- | an Ayakları bir kadın yapmıştı. Biraz durdum. İçeriden hiç bir ses gelmedi. Bir defa daha çaldım ve düşündüm: — Kapı açılmazsa kabil değil geri dönemiyeceğim... . Şuracıkta karların üzerinde oturur beklerim. Yürüyecek kuvvetim kalmadı. Ya yı donmuş gibiyim, Son bir kuvvetle bir defa da- ha zile bastım, Uzun bir feryat ku lağımda titredi. Ağır bir ayak sesi ve kapı açıldı: Bedi Muammer. — Leylâcığım... yavrum... na ne oldu? Cevap vermeden boş gözlerle yüzüne baktım Beni kollarile sararak, yarı ku- cağında, odasına götürdü. Arkam- dan kürkümü çıkardı. Yumuşak ivanın üzerinde yastıklar arasına im, Üstüme yumuşak bir verdi, Sonra yere balının üze. rine diz çökerek ayakkabımı çı- kardı; ayaklarımı ellerile, nefesile Tadi lı bi ekli arı tatlı bir gevşeklik ii çisil hayal: bakkal elenbiiğdE; dum. Dışarı çıktı, geldi, tekrar git ti ve dumanları tüten bir fincan sayı bap kolu üzerinde yatıra- bana içirdi. Sabahtan beri ger- m olan sinirlerim bu rahat ve şefekat sıcaklığında kopuverdiler. Boğuk bir hıçkırık dudaklarımdan döküldü! Yarm akşam MELEK Sinemasında Şark ve Garp zevk ve bissiyatını en açık bir şekilde zengin esrarla dolu gizli ve memnu aşkları ile Hindistan bütün güzellikleri ile gösteren KuRuURİ MM... OĞLU filmini zevkle temaşa edecek ve büyük san'atkâr RAMON NOVARRO'nun tale sesile söylediği şarkıları dinliyeceksiniz.. Eransızca sözlü, Metro » Goldwyn - Meyer filmidir. MAJİK SİNEMASINDA 3 büyük yıldızın büyük bir filmi LL D TA ADOLPHE MENJOU - ERİCH VON STROHEİM Maurice Decobra'nın son tomanmdan muktebes şaheser SFENKS KONUŞTU Arzuyu umumi üzerine: EMİL VE ARKADAŞLARI filmi, ilâveten bu hafta du gösteril İKİ BÜYÜK FİLM ali len 18 e kadardrı, Arzu edenlerin idare Sahende gözlerini indirdi, içini | memurluğu: beylerbeyi nahiyesi- | Bin 13-1.933 cuma günü (tam saat 10 da seenlik kongrası aktolunacağın | İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi içra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanmda Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. Tel: Beyoğlu : 4887 3 RACA' AM IMeccanen muayene m BUGUN İstanbul Halkevi | eeisliğinden: İmal am gn Cl gl Ondan atayan, adam, Rün. | ve teda M'i-L.hel SİNEMADA Ramon Novarro'nun BEN-HUR Yeni sesli kopyesi Kemali muvaffakiyetle devam ediyor. İlâyeten: FOX JURNAL dünya havadisleri — Ben sefil bir kadm değilim! O adamla aramızda bir şey yok... Eğildi.. Sıcak dudakları ayak- da dolaştı, yorgun, hasta bir ses: — Hayır yavrucuğum.. Hayır Leylâ.. Sefil, alçak olan benim. Se nin hayatına girmemeliydim.. Se- ni görür görmez kaçmalı... uzak- laşmalıydım. Bunu yapamadım. ya Son sözleri mirıltı gibi kulakla- rımda dolaştı... Mağrur, yüksek Bedi Muammer, başını verlerde sürtünerek ağladı. İkimiz de bir ço cuk, bir zavallı gibi ağladık. Ne kadar zaman? Saat ve vakit bissi ne lüzumsuz bir his! Böyle dee ölçüsü mü olur? niçin sevdin Leylâ? Kanli e kesimle mücadele ediyor- dum, Şimi senin hissinle de nasıl cenkleşeceğim, Sesinin sıcaklığı içimi eritti, — Ateş gözlerinin gen yen mak istiyorum Leylâ.. Gözlerini ' — Söyle beni ne vakit, nasıl sevdin sen? Seni lerini ilk gördüğüm yatımın biricik sevgisini buldum. Seni kalbimde, iki sene, kıy- metki bir hatıra olarak yaşattım. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: